Merhaba
24 yaşında çok sosyal araştırma hastası olan ben, en sevdiğim konular arasında sağlık,psıkolojı vardı.Çocukluğumdan ilk yardıma kitaplarını okumuş kendimce bilgiliydim.Ta ki 24 yaşına kadar.
Türk filmlerinde Ediz HUN'un tekerlekli sandalyesinden yıllarca yürüyemeyip, bir şok ile "yürüyorum" diyip ayağa kalkması her zaman bu konuda bildiğim gerçekti.
İşten ayrılıp bir kuruma gönüllü olarak girmek için Belediye Başkanımızın 2 kere yolunu kestim. Ve muradıma erdim. Konuşmamızın ertesi günü bu kuruma gitmek insanlarla bir amaç için çalışma zevki, sanki bayram arifesi çocuk heyecanıyla aynıydı.
Ertesi gün oldu ve adrese gittim. Aman Allah'ım o da ne? "Hoşgeldiniz" lafı ağzından çıkıp, ağzı kulaklarında tekerlekli sandalyeli bir çocuk.. Ben ise şaşkın. Bir tan daha aynı şekilde ardı arkası kesilmeyen gülen yüzler.Şaşırmamak elde değil. Bu kadar tekerlekli sandalyeli insan 24 yıldır görmediğim çoğunluktu. Sokaklarda, alışveriş merkezlerinde hiç bir yerde ben görmedim. Hayatım boyunca toplasanız 2 elimin parmaklarını geçmezdi. Ve ben 24 yılda gördüğümün 5 katını 10 dk içinde görmüştüm. Ve bir bayan yanaştı yanıma, ama o sandalyede değildi."Hoşgeldin sen telefondaki bayansın" dedi ve ortamı tanıttı. Tek duam akşam olsun eve gideyimdi. Çok garip geldi bana. Ve hala Ediz HUN gibi şok beklediklerini sanmaya devam ediyordum.
Sağımdan bir ampute,solumdan tekerlekli sandalyede parapleji,rahat 50 kişi. Onların yürüme şokunu beklerken, ben bir şok yaşadım. tekerlekli sandalyeyle bana tepside çay geldi. Kalmalı mı, gitmeli mi sorgusu kafamda saatlerce savaştı. Akşam üstü oldu ve ben evime gitmek için girişimde bulundum. Ta ki, kurumun bir üyesini tanıyana kadar. Odasına davet edildim ve girdim. Yataktan doğrulmadı bile ben içeri girince, çok ayıp geldi bana. "Merhaba" dedi bende karşılık verdim. Çokta yakışıklı bir Beydi. Alini uzattı el sıkışmak için ve ben bir günde, yıllarca olmadığım şaşkınlıklar çoğalıyordu. Elini sıkmam lazımdı ama avcunu acmıyordu. Bana kendisinin hikayesini kısa olarak anlattı ve tetraplaji olduğunu söyledi ve genelleme olarak herşeyi anlattı. Ve benide aralarında görmek istediğini söyledi. Nasıl hayır denebilir ki. Yapılması gereken işleri yapar görevim bitince giderim gözü ile baktım olaya.
Galiba görevim hala bitmedi, hala 8 yıldır ordayım. Çok şey öğrendim.
Burda Ediz HUN yoktu. Gerçekler vardı. Ve o gerçekler toplumda olmalıydı. Ve bizlerde bu toplumdayız. Hepimiz
24 yaşında çok sosyal araştırma hastası olan ben, en sevdiğim konular arasında sağlık,psıkolojı vardı.Çocukluğumdan ilk yardıma kitaplarını okumuş kendimce bilgiliydim.Ta ki 24 yaşına kadar.
Türk filmlerinde Ediz HUN'un tekerlekli sandalyesinden yıllarca yürüyemeyip, bir şok ile "yürüyorum" diyip ayağa kalkması her zaman bu konuda bildiğim gerçekti.
İşten ayrılıp bir kuruma gönüllü olarak girmek için Belediye Başkanımızın 2 kere yolunu kestim. Ve muradıma erdim. Konuşmamızın ertesi günü bu kuruma gitmek insanlarla bir amaç için çalışma zevki, sanki bayram arifesi çocuk heyecanıyla aynıydı.
Ertesi gün oldu ve adrese gittim. Aman Allah'ım o da ne? "Hoşgeldiniz" lafı ağzından çıkıp, ağzı kulaklarında tekerlekli sandalyeli bir çocuk.. Ben ise şaşkın. Bir tan daha aynı şekilde ardı arkası kesilmeyen gülen yüzler.Şaşırmamak elde değil. Bu kadar tekerlekli sandalyeli insan 24 yıldır görmediğim çoğunluktu. Sokaklarda, alışveriş merkezlerinde hiç bir yerde ben görmedim. Hayatım boyunca toplasanız 2 elimin parmaklarını geçmezdi. Ve ben 24 yılda gördüğümün 5 katını 10 dk içinde görmüştüm. Ve bir bayan yanaştı yanıma, ama o sandalyede değildi."Hoşgeldin sen telefondaki bayansın" dedi ve ortamı tanıttı. Tek duam akşam olsun eve gideyimdi. Çok garip geldi bana. Ve hala Ediz HUN gibi şok beklediklerini sanmaya devam ediyordum.
Sağımdan bir ampute,solumdan tekerlekli sandalyede parapleji,rahat 50 kişi. Onların yürüme şokunu beklerken, ben bir şok yaşadım. tekerlekli sandalyeyle bana tepside çay geldi. Kalmalı mı, gitmeli mi sorgusu kafamda saatlerce savaştı. Akşam üstü oldu ve ben evime gitmek için girişimde bulundum. Ta ki, kurumun bir üyesini tanıyana kadar. Odasına davet edildim ve girdim. Yataktan doğrulmadı bile ben içeri girince, çok ayıp geldi bana. "Merhaba" dedi bende karşılık verdim. Çokta yakışıklı bir Beydi. Alini uzattı el sıkışmak için ve ben bir günde, yıllarca olmadığım şaşkınlıklar çoğalıyordu. Elini sıkmam lazımdı ama avcunu acmıyordu. Bana kendisinin hikayesini kısa olarak anlattı ve tetraplaji olduğunu söyledi ve genelleme olarak herşeyi anlattı. Ve benide aralarında görmek istediğini söyledi. Nasıl hayır denebilir ki. Yapılması gereken işleri yapar görevim bitince giderim gözü ile baktım olaya.
Galiba görevim hala bitmedi, hala 8 yıldır ordayım. Çok şey öğrendim.
Burda Ediz HUN yoktu. Gerçekler vardı. Ve o gerçekler toplumda olmalıydı. Ve bizlerde bu toplumdayız. Hepimiz