Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Bipolar hastalık maceram

can0138

Üye
Üyelik
30 Eyl 2022
Konular
9
Mesajlar
77
Reaksiyonlar
2
Merhaba arkadaşlar. Bipolar hastasıyım. Tecrübelerimi paylaşmak istedim.

Makine Mühendisiyim, devlette stresli bir işim vardı. Stresli bir evlilik hayatım vardı. Üzerine bir kızım olunca psikolojik olarak zorlandım. Dört beş ay sonra eşimle büyük bir kavga ettik, biraz daha sıkıntıya girdim. Sonra koronavirüs çıkıp da bizi evlere hapsedince hepten kafayı yedim. 13 gün hastanede yattım. Sakinleştirici ilaçlara ilave olarak Zyprexa ile başladık. Çok ciddi kilo aldım. İlk dönemde ilaçların pek bir faydası olmadı. Tam iyileşemeden Zyprexa'yı içmeyi de aksattığım için ataklar devam etti. Bunun üzerine Xeplion iğne yapmaya başladılar. Normalde 100mg vereceklerdi ama yalvar yakar 50mg aldım. Xeplion beynimin fişini çekti, bir hafta yattığım yerden tavanı seyrettim. Çok ağır geldi. Fakat beynim yavaşlayınca önceki dönemde anormal olduğumu farkettim. Böylece ilaç reddini bıraktım. Bu hastalıktaki en kritik eşik hastalığı kabullenme aşaması oluyor. Kabullendiğiniz anda tedaviye cevap vermeye başlıyorsunuz. Xeplion'un bendeki yan etkisi kişisel bakımımı bırakmam, özgüvenimi yitirmem ve cinsel isteğin bitişi oldu. Zihinsel kapasitem düştü, beynim küçüldü. Zeki bir adamken morona döndüm.

Xeplionu iki yıl kullanmayı planlıyorduk ama doktorum bir yıl sonra ilacı kesti. Başka bir profesöre gittiğimde ise Xeplion'u bir yıl kullanman hata olmuş, o kadar uzun süre vermiyoruz dedi. Belki 6 ay da yetebilirdi.

Xeplionu kesince ilaç kullanmadan bir deneme yaptık, atak tekrar geldi. Ardından Zyprexa'ya başladık. Zyprexa'nın Xeplion'dan sonra kullanımı belki doğru bir tercih oldu. Fakat beynimi yine çok yavaşlatıyordu. Doktora şikayet edince Abizol verdi. Allah'a şükür bir yıldır abizol kullanıyorum ciddi bir atak gelmedi. Dozu da düşük, 5 mg. Ciddi bir yan etkisini de fark etmedim.

Uykum bozulduğu zamanlarda ilave olarak Zyprexa alıyorum. Deneye deneye doğru dozu da buldum. Bana tam 3.3mg yetiyor. 5mg içtiğim zaman fazla sersemletiyor. İlk başlarda günde 30mg Zyprexa kullanıyorduk yine fayda vermiyordu.

Bu hastalıkta doğru zamanda doğru dozda ilaç kullanmak gerekiyor. Fakat sanırım ilaçlar her hastaya göre farklı netice verdiği için deneme yanılma yönteminden başka seçenek kalmıyor. Doktorum keşke ilk başta abizol verseydik diyor. Ama geçirdiğim şiddetli atağı göz önüne alınca abizol başta işe yaramayabilirdi diye düşünüyorum. Şimdi başa dönebilsem;

1- Kendimi dünyalık işler için çok zorlamazdım. Hayatı zirvede yaşamak değil ortalama yaşamayı tercih ederdim. Mükemmel olmaya çalışmazdım.
2- Zorlandığım dönemlerde psikolog desteği alırdım. Psikolog desteği birçok rahatsızlığı engelleyebilir.
3- Kuran okumayı ve ibadet etmeyi hiç bırakmazdım. Başa çıkamadığımız sorunlar için takdiri ilahi deyip geçmek lazım. Bunu yapamadığım için sorun yaşadım.
4- Bipolar atağı geçirdiğim zaman ise ilaç olarak 6 ay Xeplion 50mg + 3 ay Zyprexa 5 mg + Sonrası için Abizol 5 mg alarak yola devam ederdim.

İntihar düşüncesi şiddetli depresyon geçirdiğim bir dönemde geldi. Ölüm uyku gibi tatlı geliyordu. Fakat inancım bu yolu kesin bir şekilde kapattı. Kişi dünyada nasıl intihar ederse ahirette öyle azap edilir diye bir hadisi şerif okumuştum. Allah'a şükür intihar etmedim. Zaten bir daha şiddetli depresyon da gelmedi.

Hafif ataklar ve hafif depresyonlar dönemi yaşadım. Etrafımdakiler beni normal görüyordu ama kafam iyi değildi. Bu dönem de geçti çok şükür.

İlk ataktan sonra tam olarak normale dönmem 2.5 yıl sürdü. Üç dört aydır normalim. Şimdi bozulan psikolojimi düzeltmek için psikolog desteği alıyorum. Ne gibi bozukluklar var derseniz özgüvenim hala düşük. Şehirlerarası seyahat etmekten korkuyorum. Arabam bozulacak diye, kendim hasta olacağım diye kafaya taktığım oluyor.

İlk defa rahatsız olan arkadaşlara tavsiyem her şey bitti diye pes etmeyin. İnsan zamanla düzelme eğilimine giriyor. Sadece ilaçları kullanmaya ve zamana ihtiyaç var.

Doktorum aktif çalışan hastalara lityum önermiyorum dedi. Çok şükür o ilacı hiç kullanmadım.

İlk atağı geçirdiğimde aksi gibi ehliyetim kayboldu. Yeni tip ehliyet almak için aile hekimi sistemdeki raporlarımı görünce onay vermedi, psikiyatriye yönlendirdi. Gittiğim birinci psikiyatri doktoru mırın kırın etti, ben de memlekette kendi doktoruma gittim sorun yapmadan rapor verdi. Böylece ehliyeti yeniledim.

İş yerindeki stresli birimimi değiştirdim. Normalde gitmeme asla izin vermezlerdi ama rahatsızlanınca izin verdiler. Böylece kurtulmuş olduk.

Sağlıklı dönemimde en yakın arkadaşlarımdan birisi de bipolardı. Nasipte bizim de bipolar olmamız varmış :)

Hastalandıktan sonra Kuran okumayı öğrendim. İbadetlerime önem vermeye başladım. Biliyorum ki herşey geçecek. Yaşayacağız, öleceğiz ve çektiğimiz sıkıntılar günahlarımıza kefaret olacak. Bunu düşündükçe mutlu oluyorum. Hatta eski hayatımı düşününce iyi ki hastalanmışım diyorum. Dünya peşinde boş boş yaşayıp ölmektense böyle dolu dolu yaşamak daha güzel.

Rahatsızlandıktan sonra çocuklarımla hiç ilgilenemedim. İşimle hiç ilgilenemedim. Fakat şimdi kendimi toparladıkça hepsiyle ilgileniyorum. Tekrar atak gelecek mi, depresyon gelecek mi bilmiyorum. İnşallah tekrar gelmezler.
 
Geçmiş olsun, çok zor şeyler yaşamana rağmen asla pes etmemişsin. Kendini sırf bu yüzden bile takdir edebilirsin, insanın başına bu hayatta her şey gelebiliyor. Ben de bipolarım, yaşadıklarını anlayabiliyorum. Hayat her şeye rağmen yaşamaya değer ve hayatta olduğumuz sürece her şeyin bir çaresi var.
 
Sağolun hocam. Dediğiniz gibi bir şekilde hayat devam ediyor.

Arkadaşlar depresif dönemde mi yoksa atak döneminde mi olduğumu anlamak için her pazartesi kendime test yapıyorum. Benim depresyon testi sorularım şu şekilde:

Gelecek kaygım var
Kendimi başarısız görüyorum
Kendimi suçlu hissediyorum
Cezalandırılmayı bekliyorum
İşten istifa etmek veya tayin olmak istiyorum
Kararlarımı vermekte oldukça güçlük çekiyorum.
Yaşlandığımı hissediyorum
İş yapabilmek için kendimi çok zorluyorum.
Yaşadığım şehir ve trafik beni yoruyor.
Cinsellikle pek ilgili değilim
Kalbim sıkışıyor
Daha fazla ağlıyorum
Kendimi öldürmek istiyorum


Atak dönemi sorularım şu şekilde;

Kendinizi aşırı özgüvenli ve neşeli hissediyor musunuz?
Saman alevi gibi parladığın oldu mu
Normalden az uyuyor musun?
Eskisinden çok daha fazla veya daha hızlı konuştuğunuz oldu mu ?
Düşüncelerin kafanızda yarıştığı ve zihninizi yavaşlatamadığınız oldu mu?
Bir hedefe yönelik ilerlerken konsantre olmakta güçlük çektiğiniz oldu mu?
Cinsellikle normalden daha fazla ilgilendiğiniz oldu mu ?
Aşırı yürüme isteği var mı?
Normalden fazla şarkı dinliyor musun?

Bu soruları internetteki testlerden kendime göre uyarladım. İlk atağınızda kafayı neye taktıysanız sonraki ataklarda aynı düşünceler yoğunlaşıyor. Doktorumun ifadesiyle atak aynı yerden geliyor.
 
can0138 selam kardeş aramıza hoşgeldin ne güzel ifade etmişsin kendini hastalığı kabullenme en büyük erdem sonrasında tedaviye açık hale geliyorsun zaten.
 
Hastalığa bu kadar kafa yormaya her hafta test yapmaya falan ne gerek var tamam hastasındır ilacını kullanır seni hastalandıran etkenlerden mümkün olduğunca uzak durursun kafanı hastalıkla değil de başka şeylerle meşgul etsen daha iyi bende bipolarım bu arada.
 
Atak-depresyon döngüsünün hangi sıklıkla geldiğini tespit etmeye çalışıyorum hocam. Üç aydır gelen giden yok çok şükür. Sizde durum nedir, hangi sıklıkla geliyor biliyor musunuz?
 
rabbim daha çok şifa versin, hastalığın yada engelliliğin her türlüsü zor. allah kolaylık ve sabır versin inşallah
 
can0138

Xeplion'u 8 aydır kullanıyorum ama ağır yan etkileri var bırakmak istiyorum bırakabilir miyim?
 
Hocam buradan bırak demek senin için çok kötü sonuçlar doğurabilir. Ben xeplion vurulurken hiç istemiyordum nefret ediyordum ama benim aklımı başıma getiren o oldu. Şimdi iyi ki vurulmuşum diyorum. Benim bu süreçte öğrendiğim şey şu oldu bir ilacı bırakmak istiyorsanız doktorunuza gidip şikayet edeceksiniz. O sizin konuşmanıza, halinize, tavrınıza bakıp karar veriyor. Ben iki doktor ile ilerledim ilk başta ikisi de xeplion'u iki yıl kullanacaksın dedi. Fakat biri bir yıl sonra bıraktırdı. Bırak diyen doktor ile yola devam ettim. Aileme kalsa hala kullanıyordum.

Sizin rahatsızlığınız da bipolar mı? Ne gibi yan etkileri oluyor? Hasta olduğunuzu kabul ediyor musunuz yoksa iyi olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?
 
can0138

iyileştiğimi düşünüyorum. Ben profesöre gidiyorum son gidişimde onun yerine pratisyen hekime gittim biraz daha devam edicez sonra dozunu düşünebiliriz veya bazı hastalar 3, 5 yılda bırakabilir dedi. Ama dediğim gibi profesöre sormadım ama gerçekten televizyona kendimi verebilmeyi özledim ve şu pısırıklıktan bıktım. Bırakmak istiyorum artık ama bıraksam bile kurtulmam aylarca sürebiliyormuş napıcam bilmiyorum.
 
Bende de özgüven düşüklüğü yapıyordu zor oluyor biliyorum hocam. İnsan normale dönmek istiyor. Fakat geçmişteki davranışlarınızı analiz ettiğinizde size hatalı geliyorsa iyileşme eğilimine girmişsiniz demek oluyor. Eğer kendinizdeki anormalliği farketmeden iyi olduğunuzu düşünüyorsanız ve bütün ilaçları bırakmak istiyorsanız sorun devam ediyor demektir. Kesinlikle kendi kafanıza göre ilacı bırakmayın. İlacı bırakmanız atağı tetiklerse daha ağır ilaçlar kullanmak zorunda kalacağınızı unutmayın.
 
Öncelikle herkese geçmiş olsun, bipolar değilim ama dip ile uç arası bir hastalık olduğu için ilgimi çekiyor. Psikolojik bir hastalık yaşandığında kişi ya dindar oluyor, ya da ateist. Ortası yok, bu çok enteresan bir durum.
 
Nasıl delirdim ve nasıl dengeli olmaya çalışıyorum

İş yerinde kaba, bencil, ahlaksız bir müdürüm vardı. Bağırır çağırır, küfreder. Bir personel ile telefonda konuştuktan sonra kapatınca a..na ko..ğumun ço..ğu diye küfrettiğini kulaklarımla duydum. Böyle bir müdür. Karnı burnunda hamile bir arkadaş vardı, zavallıya bağırır çağırır rengini sarartırdı. İçimiz cız ederdi ona bağırınca. Sonra çocuğu sakat doğdu kızın, iş yerindeki stres ne kadar etkili oldu bilmiyorum.

Bu müdürle çalışırken stresten kalp ağrısı çektim, bilek ağrısı çektim. Boyun düzleşmesi yaşadım. Boyun düzleşmesini iş yerindeki bir arkadaş daha yaşadı. Semptomlarımız bile ortaktı. Farkımız şu ki o arkadaş müdürle kavga edip başka birime geçti. Benim karakterimde ise kavga etme diye birşey olmadığından ben ancak delirince başka birime geçtim.

Yüze yakın personeli yönetiyordum. Her yıl personele eğitim veriyor, sınav yapıyordum. İşimi bir yandan seviyor bir yandan üzerimdeki yük arttıkça daha çok çalışıyordum. Ben çalıştıkça bana yüklendiler, hep daha fazlasını istediler.

Karım çok kıskanç bir insan. İnstagramda spor yapan kadınlarınların resmine baktığımı görünce bir kıyamet kopardı. Beni tehdit etti. Ben de boşanacaksak boşanacağız dedim. Bir kızım vardı. Ona iyi bir baba olabilecek miyim diye kaygı çekiyordum. Boşanma ihtimali beni çok zorladı.

Sonra tam o sırada koronavirüs çıktı. Bu virüsün biyolojik bir silah olduğuna inanıyordum. Devletimizi yıkacaklar diye büyük bir korkuya kapıldım. Koronavirüsün biyolojik bir silah olduğuna hala inanıyorum ama devletimizi yıkacaklar diye kafayı kırmaya gerek yoktu tabi :)

Beyin stresle başa çıkmak için hızlanıyor hızlanıyor sonra bir yerden sonra gerçeklikten kopuyor ve çok hızlı düşünmeye başlıyorsunuz. Fakat yanlış düşünüyorsunuz. Bunun farkına varamıyorsunuz. Aynanın karşısında kendime bakıyordum. Müthiş bir düşünce hızı, özgüven patlaması oluyor. Adım adım deliriyorsun ama farkına varamıyorsun. Bir bayrak, bir Kuran alıp evden kaçtım gittim. Ay'a doğru yürüyordum. Dağ bayır dolaştım. Yürümekten ayaklarım şişmişti. O kadar susuz kalmıştım ki akşam eve geldiğimde nerdeyse bir kova ayran içtim. Yapıyorlardı içiyordum bir daha yapıyorlardı onu da bitiriyordum. Tuvalete gittiğimde idrarım kıpkırmızı kan aktı.

Şarkılar dinliyor, şarkılara farklı anlamlar yüklüyordum. İstiklal marşını bekli yüz defa dinledim. Kafayı bunlarla bozdum.

Hastaneye yatırdılar. Sakinleştirici verdiler. Uyandığımda karşımda deli bir amca vardı. Bu deli amca benden bir sopa ve bir tişört istedi. Bunları ona vermeyi o kadar çok istedim ki... Şimdi olsa deli der geçerim. Fakat o zaman her şey bir anlam taşıyor.

Şüphecilik artıyor. Her şeyden şüphe ediyorsun. Beni takip ediyorlar diye düşünüyorsun. Bu düşünce adamı daha çok delirtiyor. Bir çıkmaza giriyorsun.

Her şeyi abartıyorsun. İyiler melek oluyor kötüler şeytan oluyor.

İnsan deliyken bir şeye tahammül edemiyor, o da yalan. Çocuklaşıyorsun. Bir yandan basit düşünüyorsun, bir yandan komplike düşünüyorsun. Mesela arabamın anahtarını sakladılar, çıldırdım. Halbuki bana senin kafan şu an yerinde değil o yüzden anahtarı veremeyiz deselerdi hiçbir şey yapmazdım. Ama yalan söylediler. İnsan dürüstlük istiyor. Beyin hızlandığı için her yalanı, her mimiği çözebiliyorsunuz. Sizden birşey saklandığında, yapmacık davranış sergilendiğinde şüpheciliğiniz daha da artıyor.

Babam eskiden delilerle eğlenirdi. Babamın hayattaki en kıymetli varlığı da bendim. Allah da beni delirtti. İbret almak lazım. İnsanların başında bir musibet varsa bunu ona veren Allah'tır. Kesinlikle kınamamak, dalga geçmemek lazım. Biz insanların ne yaşadığını bilemiyoruz.

Eskiden kafası çalışmayan adamlardan hiç hazzetmezdim. Sonra ben de ilaçların etkisiyle morona döndüm. Allah beni zirveden bir anda dibe indirdi, hor gördüğüm insanların durumuna soktu. Yalvar yakar tövbe ettim. Ey kainatı yaratan, iyilik de kötülük de senin kudretindedir. Bana verdiğin beladan dolayı sana nasıl isyan edebilirim? Her yol eninde sonunda sana çıkar. Beni affetmezsen ne yapabilirim?

Ataktan sonra bana türlü ilaçlar verdiler. Adamı köpeğe çeviren ilaçlar bunlar. Ne deseler yapıyorsun. İraden elinden alınıyor. Sonra depresyon dönemi geliyor. Depresyonda sıkıntıdan günlerce kalbim sıkıştı. Bir kaç defa da tekledi. Durup yeniden çalışıyor. Çalışmasa işin bitti. Fakat psikolojin bozuk olduğu için kimseye söylemiyor, doktora da gitmiyorsun.

Aklım başıma gelince sadakalar vermeye, namazlarımı düzgünce kılmaya başladım. Kırdığım herkesle helalleştim. Çare ölüme hazırlanmakta. Ölümden korkarak yaşamak çare değil.

Şimdi hafif ilaçlar kullanıyorum. Özgüven düşüklüğü ve kafamın eskisi gibi çalışmaması haricinde bir problemim yok.

Bipolar teşhisi kondu, oruç tutmam ve sabah namazlarına kalkmam yasaklandı.

En büyük korkum hastalığımı çocuklarıma bulaştırmak. Bu yüzden dengeli olmaya çalışıyorum.

İşimdeki stresli dönem bitti, eşim hiç değişmedi hala aynı, koronavirüs de bitti gitti:)
 
Geçmiş olsun dilekleriniz için teşekkür ederim. Hastalık beni dindar yaptı diyemem ama aklımı başıma getirdi diyebilirim.
 
Çocuklarına genetik olarak zaten çoktan aktarmışsındır eğer böyle bir durum söz konusuysa. Bunun için endişelenmene gerek yok, daha çok şimdi ne yapmalıyız veya yapmamalıyız; bunlarla ilgilenmek daha yerinde olacaktır. Malum psikolojik rahatsızlıklarda önemli bir etken de aile ortamı ve çevresel faktörler. En azından elimizden geldiğince bunları kontrol edebiliriz. Senin acaba iyi bir baba olabilecek miyim diye kaygı duyman bile aslında iyi bir baba olduğunun göstergesi. :)
 
Güzel yorumunuz için teşekkür ederim hocam. Hasta oluyoruz, ilaçlarla düzeliyoruz. Davranışlarımızdaki bozuklukları da psikolog desteği ile düzeltebiliriz diye düşünüyorum. Kendini değiştirmediğin zaman ailenden gelen davranışları çocuklarına aktarıyorsun, bu da hastalık aktarımı anlamına geliyor. Psikiyatri doktorlarları buna kalıtımsal aktarım diyor. Ben davranışsal aktarım diyorum. Bu yüzden normal olmaya çalışıyorum. Hayat ise fırtınalarla dolu bir yolculuğa benziyor. Nasıl güçlü kalacağım bilemiyorum. Allah hepimizin yardımcısı olsun.
 
Güçlü kalmak ve sığınacak bir liman arıyorsan Allah'a sığın yeter. :) Farkındalık göstermen güzel bir özellik, böylece yapmış olduğun davranışlarla iligili öz muhasebe yeteneğin var demektir. Benim hayat felsefem "iyi düşün, iyi yaşa" şeklinde. Önce düşüncelerimizi değiştirebilirsek davranışlarımız da otomatik olarak değişecektir.

Ben de ilaç tedavisinin yanında psikoterapinin de çok faydası olacağı kanaatindeyim. Objektif bir bakış açısıyla düşüncelerimizin ve davranışlarımızın daha yerinde olur. İmkanın varsa psikoterapi desteği de almanı öneririm naçizane.
 
Allah'tan başka sığınağımız mı var hocam? Hep şükrediyorum, bana bu rahatsızlığı erken yaşta vermedi diye. Sağlıklı iken ne engelleri aştım. Şimdi hepsi hayal gibi. Zor durumda birsürü engelli kardeşimiz var. Okudukça üzülüyorum. Hepimiz dünyada imtihandayız. Allah günahlarımızı affetsin.

Psikoloğa gidiyorum. Davranışlarımdaki hataları anormallikleri düzeltmeye çalışacağım inşallah. Elimden gelen ne varsa yapacağım. Çocuklarım için güçlü kalmaya çalışacağım. Umarım büyüdüklerinde ne zorluklara rağmen güçlü kalmaya çalıştığımı anlarlar, bilirler.
 
Atak döneminde birçoğunu yaşadım:

Psikoz belirtileri yaşayan bir kişide genellikle kişisel, toplumsal ve mesleki sorunlar ortaya çıkmıştır. Daha ileri belirtiler şunlardır:
Sanrılar ve varsanılar en önemli psikotik belirtilerdendir. Varsanılar var olmayan şeyleri görmek, duymak, hissetmek, tatmak veya koklamaktır. Örneğin kişi, “kafasının içinde sesler duyabilir” veya “derisinin altında ilerleyen bir şey” gibi, var olmayan şeyleri görebilir veya hissedebilir. Gözüne hayaller görünebilir, burnuna kokular gelebilir. Kendisine dokunulduğunu, birşeyler yapıldığını düşünebilir, inanabilir. Sanrılar ise değiştirilmesi güç yanlış inanışlardır. Örneğin gerçek dışı olarak eşinin kendisini aldattığı hatta bunu çok yakınlarıyla yaptığı inancına saplanıp kalabilir, çok daha saçma şeylere inanabilir. Uzaylılarca hamile bırakıldığını, içinde chip olduğunu düşünmek bunlara örnektir. Sanrılar insanı huzursuz eder ve bunları yaşayan kişinin karşısındaki insana düşmanca davranmasına veya iletişim kurmamasına neden olabilir örneğin. Bazen bu gerçekle hayalin karışması, kendini güçlü hissetme gibi de olabilir. Kişi, kendisini bir film yıldızı, toplumsal veya manevi önder, evliya veya bir mehdi, peygamber sanabilir. Televizyonda kendisi hakkında konuşulduğunu veya şarkıların özel olarak kendisi için gizli mesajlar taşıdığını ya da kendisinin özel güçlere sahip olduğunu düşünebilir. Düşünceleri okuyabiliyordur veya kendi düşüncelerini başkaları bilebiliyordur. Sanrılar bazen paranoya şeklinde olabilir. Örneğin kişi, takip edildiğini, kendisine tuzak kurulduğunu veya çeşitli güçler ya da kişilerce kontrol edildiğini düşünebilir. Kendilerine eziyet edildiğine inanabilirler veya hiçbir nedeni olmadan kuşkucu olabilirler.
Düzensiz konuşma veya davranış – kişi örneğin hızlı konuşabilir veya konudan konuya hızlı bir şekilde atlayabilir ya da kendisini ifade etmede güçlük çekebilir. Saçmalar, anlamsız konuşmalar yapar. Alışveriş yapmak, ortalığı temizlemek, yemek pişirme ve çamaşır yıkama gibi günlük işleri yapmada güçlükleri olabilir ya da çeşitli durumlara uygunsuz şekilde tepki gösterebilir.
Duygularda değişiklik – örneğin kişi duygularını çok az gösterir ya da fazla konuşmaz. Başka kişilerden geri durur ya da düşünme güçlüğü yaşayabilir. Sanki kafasının içi boşaltılmıştır. Düşünce üretimi durmuştur.
Bu belirtiler birkaç saat veya birkaç gün sürebileceği gibi, kişi doğru tedaviyi almazsa haftalarca, aylarca hatta yıllarca da sürebilir.
 
Bazen eski sağlıklı günlerimi düşünüyorum. İş yerindeki arkadaşlar bir sorunu olduğunda yardımcı olmam için bana gelirdi hep. Hızlıydım, pratiktim, dikkatliydim. İşim çözüm üretmekti. Bilgi işlem yetersiz kalınca bir yazılım sorununu kendim çözmüştüm. Sonra nasıl çözdüğümü yazılı olarak bilgi işleme iletmiştim. Ben yokken aynı hata gerçekleşmiş, anlattığım halde çözememişler. Telekonferans ile beni aradılar, hem bizim kurumun yazılım yöneticisi hem de ihaleyi alan firmanın yazılım yöneticisi vardı. Nasıl çözdüğümü sordular. Ben de anlattım. Adamlar çok şaşırmışlardı. Daha sonra bir toplantıda biz herkesin Can Bey gibi çalışmasını istiyoruz demişler.

Engeller zorlaştıkça keyif alırdım. Bozulan eşyaları tamir etmekten zevk duyardım. Evdeki alet çantamda hiçbir şey eksik değildi. Şimdi bir sorun olduğunda ben başkalarının yardımına ihtiyaç duyuyorum.

İş yerinin yakınında her ay çeyrek altın aldığım bir kuyumcu vardı. Geçen gün baktım kapanmış. Eşime bizim kuyumcu kapanmış artık çeyreği sen al dedim. Çok güldü. Başka bir kuyumcuya gidemiyor musun dedi. Nereye gideceğim nasıl alacağım bir başkası beni yönlendirmezse hiç bir çözüm üretemiyorum. Nereden nereye geldik yahu.

İş yerinde eski günlerimin rüzgarı hala devam ediyor. İnsanlar bana hala saygı duyuyorlar. Beni hala seviyorlar. Geçen gün eski daire başkanının benden iyi bir mühendis diye bahsettiğini söylediler. Kendimi yokladım ne mühendisliğimiz kaldı ne birşey.. Basit matematik işlemlerini bile yapabilir miyim emin değilim. Eski itibarının hürmetine saygı gören bir mirasyedi gibiyim.

Bu kadar gerilememde geçirdiğim atakların ne kadar etkisi oldu, kullandığım ilaçların ne kadar etkisi oldu bilemiyorum. Doktorum ataklara bağlıyor. İlaç reddi yaparım diye ilaçları temize çıkarmak istiyor. Fakat ilaçların da payı olduğunu biliyorum. Kaderde yavaş olmak varsa onu da yaşarız ne yapalım. Delirip bizi sevenleri üzmektense kafamız biraz yavaş çalışsın.

Doktor aileme herşeyi bir kabus gibi hatırlayacak ama yüzde beş etkisi kalacak dedi. Gördüğüm hezeyanları düşündükçe hayret ediyorum. Nasıl yanlış düşünmüşüm, nasıl inanmışım. Ama doktorun dediği gibi yüzde beş kaldı. O yüzde beşten vazgeçmek o kadar zor ki. Gördüğüm her şey yalan mıydı? Hepsi zihnimin bir oyunu muydu? Hepsini yanlış mı yorumladım? Hepsi yanlıştı diye kaldırıp atamıyorum bir türlü. O zaman sanki kendime, vatanıma, dinime ihanet edecekmişim gibi hissediyorum. Yüzde beş kimseyi rahatsız etmiyor, davranışlarımda bir anormallik yok. O zaman sorun ne? Bırak kalan kalsın.

Yaşlılığım nasıl olacak merak ediyorum. Yanımda hep kızımı hayal ediyorum. İlaçlarımı içirir, bana merhametle bakar. Çocuklarımın da psikiyatri'ye düşmesinden çok korkuyorum. Babam yanlış davranışlar gördü ve bize yanlış davrandı. Ben de yanlış davranışlar gördüm ama çocuklarıma doğru davranacağım. Onları sebepsiz kırmayacağım, tehdit etmeyeceğim. Onların sağlıklı olmasını sağlamak zorundayım.

Temmuzda 8 yetim çocuğun bulunduğu bir ev buldum. Her ay onlara gıda yardımı yapıyorum. Benim en büyük hobim de bu oldu. Onları mutlu etmek. Ayda bir gidiyorum, geçen gittiğimde beni özlediklerini söylediler. Bir tanesi arkamdan fatiha okusa yeter. Uğruna yaşayacak güzel değerler bulmazsak yaşamanın ne anlamı kalır? Evet, yaşamam lazım. Çocuklarım için, yetimlerim için yaşamam lazım. Onlar için dengede kalmam lazım. Allah hepimize sağlık sıhhat afiyet versin.
 
Öncelikle geçmiş olsun atak döngüsü kişiye göre degişmekte gibi. Ve hipomani yada mani döngüsünden sonra depresyon geliyor. Mani - depresyon- hipomani-depresyon gibi. Örnegin ben en son 2016 -2017 de Mani atagı geçirdim. Bunun öncesinde 2013 den itibaren süren mani depresyon+ hipomani döngüsü oldu. Kapı kırdım pencere indirdim çevremdekilere şiddet uyguladım 1 defa intihar ettim 1 defa da teşebbüs de kaldı. Hayatımın en kötü yılları idi. Ben hasta oldugumu kabul etmiyordum hu dönemde bu yüzden tedavi gecikti. . 2018 deki tedavi başlangıcından 1 yıl sonra intiharı tamamen sildim , aklıma vesves şeklinde gelince küfür ederek karşılık veriyorum saçma aptalca geliyor. Bipolar kişi intihar kısmını atlatırsa bu düşünceyi terk ederse gerisi daha kolay emin olun... Hele mani atagı da olmazsa insanın hayatı %40-60 arası düzeliyor. En azından durum bende bu. Tamamen düzelen varmı bilmiyorum.

Bende daha çok hipomani - depresyon durumu var . Kendim neye girdiğimi anlıyorum . Anlamam zor olmuyor zira. Bu dönemde fark ettiginizde ilaç dozları artırılma yoluna başvurulabilir. Ben hipomani da ilaç dozu artırmadım yalan yok çünkü kendini bu duruma kaptırıyorsun. Ama depresyon da ilaç dozum artırıldı

Örneğin ben şuan 400+400 mg tegretol , 1 mg rixper ,50 mg keday xr , 50 mg lamictal, 150 mg wellbutrin (bazen 300 oluyor duruma baglı) ara ara da zedprex.

Kışın mesela doktorum artırdı şu şekilde 400+400 tegretol , rixper 3 mg , 50 mg keday xr ,wellbutrin 300 mg , zedprex 25 mg 200 mg lamictal şeklinde idi .
Rixper ve kedayı akşam içiyorum böylelikle uyuşuk keş sersem bir durum çok az oluyor gündüz. Kedayı hatta çigniyorum kana hızlı karışsın diye. Kana hızlı karışan Eşdegeri Cedrina sinirlilik yapıyor uyanınca onu kullanmıyorum bu yüzden.
Lamictal en uyuzu içlerinden agız tadı bırakmıyor mide bulantısı yapmaya başladı marta dogru tamamen bırakmayı deneyecegim.

Rixper unutkanlık yapıyor kötü yanı bu , lamictal da eşlik ediyor buna. Birde lamictal salak saçma kelimeler kullandırıyor misal kolayı uzatırmısın diyeceksin arabayı uzatırmısın diyorsun.

Tegretol bünyeyi yavaşlattı eskiden asla kilo alamazdım 180 boy 50 kilo idim , 78 oldum bıraksam 90-100 e yolu var. Rixperde bogazı açıyor ama o daha çok tıkınma şeklinde o yüzden özellikle akşam içiyorum bi kaç abur cubur tıkınıp yatıyorum gündüz işsem sanırım 100 olmuştum dehşet iştah açıyor


Arada rexapin ve bi ilaç daha kullandım sanırım mutluluk düzenleyici idi onu bıraktım yan etki gördüm bariz , Rexapin de uyuşuk yaptı 1 ay falan içtim bıraktım.

Keday ve wellbutrin de ise bi yan etki görmedim. Zedprex de de görmüyorum sadece sahte mutluluk verdigi belli oluyor wellbutrin e göre.
 
Geçmiş olsun dileğiniz için teşekkür ederim.

Benim hafif atak dediğim şeye hipomani deniyormuş. Ben de maniye (şiddetli atağa) iki defa girdim, biri Nisan 2020, biri mayıs 2021. İkisinde de ilaç kullanmıyordum. Sonra hipomani-depresyon şeklinde gittim. Üç aydır normalim. Ama geçen hafta engelli raporu alırsam heyete ne diyeceğim diye düşününce ilk mani atağımda aklıma gelen düşünceler tekrar geldi, çok gerildim ve uykum bozulmaya başladı. Atağın ilk belirtisi uyku bölünmesi oluyor. Birkaç gün ilaveten Zyprexa içtim. Sizin içtiğiniz Rexapin ile aynı etken maddeye sahip. Biraz sersemletiyor ama iyi uyutuyor. Dün gece içmedim yine uykum bölündü. Sanırım bir müddet zyprexa'ya devam edeceğiz.

Dün gece rüyamda deli bir adam gördüm. Arabalara taş atıyordu. Annesine diyordum ki: "ben de ilaç içmediğim zaman deliriyorum, oğlunuza ilaç yazdıralım iyileşir." Rüyalarım bile böyle.

Ben ilk mani atağında babama şiddet uyguladım, ikincide çok şükür şiddet olmadı. Ondan sonra yaşadığım hipomanilerde sadece kafamın içinde yaşıyorum şiddet olayını. Sessiz mizaçlı biri olduğumdan sanırım.

2021 yılında koronavirüse yakalandığımda aynı zamanda şiddetli depresyon geçirmiştim. Şimdi de grip oldum yine biraz depresifim. Sağlıklı insanlar gibi güçlü olamıyorum. Moralim çabuk bozuluyor. İnşallah çabuk geçer de kurtuluruz.

Hayatımızda bir problem çıktığında eşim çok aşırı tepkiler veriyor. Çocukların doğum gününde istediği bisikleti bir hafta sonra alacakmış gibi şaka yaptım, arabanın el frenine saldırdı, telefonunu yere fırlattı, ağladı, bağırdı falan. Sadece bisikleti bir hafta sonra alacakmış gibi yaptığım için. Buradan mukayese edin. Evliliğimizin ilk haftasından beri böyle. Ben bipolar hastası olduktan sonra bile eşimin yanında normal kalıyor davranışlarım. Psikoloğa anlatıyorum hiç oralı bile olmuyor. Eşim beni hastalığa sürükleyen ana etkenlerden biri olduğunu da kabul etmiyor. Her şeyde beni suçluyor. Benimle aynı durumda olan varsa internette "Mutsuz, huysuz, saldırgan kadın psikolojisi nedenleri" diye aratıp izlesin. Adam inanılmaz doğru tespitler yapıyor.

İnşallah çektiğimiz acılar ahirette günahlarımıza kefaret olur. Allah hepimizin yardımcısı olsun.
 
Geçmiş olsun hocam atakların ne zaman geleceğini düşünseniz de herhangi bir etkisi olmaz atağa o yüzden boşverin düşünmeyin

Hocam ben de ses duymaya başlayınca küfrediyorum gidiyorlar 🤣🤣
 
Üst Alt