Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Bolu Kıbrıscık Gölcük Tabiat Parkı gezim

alifatih1958

Aktif Üye
Üyelik
3 Ocak 2007
Konular
80
Mesajlar
1,878
Reaksiyonlar
215
Safranbolu yazımdan sonra şimdi biraz daha iç açıcı Gölcük Tabiat Parkından bahsedeyim. İnternette “Bolu’da gezilecek yerler nerelerdir?” şeklinde bir sorgulama yaptığınızda karşınıza çıkan yerler arasında Kıbrısçık isimli minnacık kaza da yer alıyor. “Hadi Kıbrısçık’a gidip bakalım ne varmış ne yokmuş” dedik ve yine öğlen saatlerine doğru yola koyulduk. Yolun Bolu’dan çıkış kısmı bol virajlı orman içi yoldan oluşuyor. Bolu Kıbrısçık arası yaklaşık 80 km ve takriben da bir buçuk saat çekiyor. Süreyi uzatan Bolu çıkışındaki virajlı orman yolları. Orman yolu bitince de geniş ferah yol sizi karşılıyor. Yaylalar içinden keyifli bir seyahat yapa yapa Kıbrısçık’a varıyorsunuz. Yolda ben diyeyim 20, siz deyin 25 adet farklı yayla yerleşimleri mevcut. Hava mis gibi. Her taraf yemyeşil, etraf sulak. Kimi yayla yerleşimleri 15-20 evden, kimisi ise 50 veya daha fazla evden oluşuyor. Kurban dönemini kazasız belasız atlatabilen hayvanlar da ohhhh mis gibi yaylalara yayılmışlar, geviş getiriyorlar. Keyiflerine diyecek yok. Evlerin hepsinin çatısı metalden, Çatısı kiremitten olan bir tane ev göremedik. Bu orman yolundan Nallıhan’a veya Beypazarı’na gidebiliyorsunuz. Velhasıl Kıbrısçık’a varınca etrafta gezilecek bir şeyler aradık. Eski bir cami veya çarşı veya bir başka şey. Ama minik kaza içerisinde gezilecek hiçbir şey yok. Çarşı dedikleri yerde de, kaza halkına hitap eden beş altı dükkân var sadece. Gölgede laflayan bir gruba sordum nereleri gezebiliriz diye? Kazaya biraz mesafesi olan Karagöl Milli Parkını, gelirken gördüğümüz yayla evlerini ve Köroğlu dağ evlerini söylediler o kadar. Kazanın içerisinde hafif tepelik alana birkaç ev yapıp Köroğlu Dağ Evleri demişler. Gezilecek bir yer değil, kalınacak bir yer. Otel yani. Yayla evlerini deseniz zaten gelirken gördük. Nesini gezeceksiniz? Herkesin kendi evi sonuçta. Rastgele kapıyı tıklatıp da “Merhaba, biz geldik bir gezelim evinizi” diyecek haliniz yok. O kadar yol teptikten sonra Kıbrısçık’ta hiçbir şey bulamayınca o sinirle Karagöl Milli Parkına da hiç gitmedim. Nasıldır bilmiyorum. Yani Kıbrısçık’ı kafanızdan silin ama orman içinde ve yaylalarda yolculuk yapayım diyorsanız o başka, bu karayolunda aracınızı sürün derim. Yol üzerinde Seben gölü var. Sulama için yapılmış suni bir göl. Göl kenarında da çok sayıda yayla evleri var. En çok yerleşim göl kenarında olmuş. Biraz turladık da göl manzarası eşliğinde bir kahve içecek bir çay bahçesi göremedik etrafta. Akan derenin kenarına arabayı çekip temiz ve soğuk kaynak suyunda elimizi yüzümüzü yıkayalım dedik ama anasını satayım, dere köpük içerisinde. Yani pis. Etrafta sanayi namına hiçbir şey yok. Pek nereden geliyor bu pislik? Muhtemelen göl kenarındaki evler pisliklerini göle salıyorlar, oradan da dereye geliyor olmalı. Yazık. Aynı yoldan Bolu’ya dönerken akşamüzerine doğru yolumuzun üzerindeki Gölcük Tabiat parkına bir girelim dedik. Bolu’ya 8 km mesafedeki bu parka giriş ücretli, araba için Deli Dumrul okkalı bir ücret alıyor. Ancak Deli Dumrul Beye sakatlara mahsus kimlik kartımı gösterince akan sular durdu ve ücret ödemeden içeri girdik. Ben buraya daha önce geldiğimde de para ödememiştim, kartım sağ olsun. Eskiden parkın içerisinde elektrikli araçlar vardı, göl etrafında turlayabiliyordunuz veya faytona biniyordunuz. Ama şimdi hepsini kaldırmışlar. Tek vasıta tabanvay. Piknik yapanlar, oyun oynayanlar, grup veya aile olarak gelenler parkı fıkır fıkır hale getirmiş. İki tane kafe var. Ama kimseye tavsiye etmem. Şayet paranız varsa gidin derim tabii ki. Hanımla bunlardan birine oturup iki kahve içtik. 3 kişilik kahvaltı fiyatını sordum ki hafta sonu oğlumuzu da alıp hep beraber geliriz diye düşündüm Ama sorduğuma soracağıma pişman oldum. 3 kişilik serpme kahvaltı 1,545 lira. Oha, çüş, höst. Gittiğimiz gün klasik Mercedes grubunun bir etkinliği vardı. 100-150 tane Mercedes’i içeri almışlar, normalde arabanızı otoparka bırakıyorsunuz. Ben jandarmaya hem engelli kartımı hem de bir başka kartımı göstererek sordum ama “Engelli aracını içeri almıyoruz.” dediler. Neyse bu hödüklük üzerinde daha fazla durup da keyfinizi kaçırmayayım. Neticede burası harika bir yer. Tertemiz bir hava. Çeşmelerden akan ve kana kana içilen güzel sular. Muhteşem bir manzara ve göldeki nilüferler. Burada etkinlik düzenlenebilir. Yani bir gün sakat arkadaşlar “Bir yerde toplanıp eğlenelim, güzel bir gün geçirelim.” derlerse, İstanbul ve Ankara’ya biraz uzak belki ama, Gölcük Tabiat parkı bulunmaz bir yer. Yalnız tuvaletlerini görmedim. Nasıldır, bize uygun mudur bilmiyorum. Sadece kafedeki tuvalete gittim ama oraya gitmek için de 10 kadar basamaklı bir merdiven çıkılması gerek. Kafedeki tuvaletin bizlere uygun olduğunu söyleyebilirim. Yaz mevsimi boyunca geç saatlere kadar da açık burası.

Allah nasip eder ise bazı görmediğimiz yerleri görmek için Edirne’ye bu yaz yine gitmeyi düşünüyoruz. Özellikle de Hıdırlık Tabyasını bu kez hakkıyla gezelim istiyoruz. Keza Beypazarı ve Zonguldak taraflarına da gidelim istiyoruz kısmetse. Söğüt ve Ertuğrul Gazi türbesi de planımız arasında. Gidebilirsek o geziler hakkında da bilgi vereceğim inşallah.

Selametle.


r2w44ju.jpg



s5lwyqy.jpg


oxi0qwk.jpg



a8wgten.jpg
 
Üst Alt