Bolu dönüşünü müteakip, hanım ve kardeşimle birlikte bir haftalığına da Bursa’ya ata toprağına gidelim dedik. Gezip tozduklarıma, yiyip içtiklerime geçmeden önce Bursa’nın makûs talihine değinerek iç karartıcı gözlemimle yazıya başlayayım.
Bursa ile ilgili burada birkaç yazım daha var ve hepsinde de sanırım değinmişimdir, Bursa maalesef yok oluyor. Bu yok oluşun tek nedeni de, hepinizin tahmin edeceği gibi, göç. Bu kahrolası göç meselesi sadece Bursa’nın başına bela değil elbette; Antalya, Marmaris, Ege, Trakya... Kafanızı nereye çevirirseniz aynı problem ile karşılaşıyorsunuz ama ne yazık ki kimse kılını kıpırdatmadığı gibi seçip başa getirdiklerimiz adeta göçe davetiye çıkarıyor. Böyle olunca, ufakken benim de şahit olduğum Bursa’nın o yeşilliği şimdi renk değiştirerek kapkara hale gelmiş. Her gidişimde Bursa’da yeni binaların yükseldiğini görsem de, bu binaların büyük çoğunluğu kaba şekilde inşa edilmiş, zevk ve estetik yok.
Yalova istikametinden gelerek Bursa’ya giriş yaptığınız Kent Meydanı isimli eski otogarın bulunduğu alan Osmangazi Belediyesi sınırları içerisinde. Sağ taraf yani İzmir/Karacabey tarafı Nilüfer Belediyesi, sol taraf yani Ankara/İnegöl tarafı da Yıldırım Belediyesi. Yıldırım Belediyesinin ilerisinde de Kestel ve Gürsü Belediyeleri var ancak onlar şu an için konumuz değil. Bursa’nın yaşanacak kesimi Nilüfer tarafları. Ancak burada tarihi hiç bir eser yok. Bütün tarihi ve dini eserler Osmangazi bölgesinde. Yıldırım Belediyesi sınırları içerisinde ise sadece Emir Sultan Türbe ve camisi ile Yeşil Türbe ve camisi ve de Yıldırım Camisi ve Türbesi mevcut. Göç, Bursa’nın Nilüfer kısmını değil, Yıldırım Belediye sınırlarını ve özellikle de Ertuğrul Gazi Mahallesinden sonra Gürsu ve Kestel’e kadar uzanan kısımları vurmuş, yok etmiş, mahvetmiş, perişan etmiş, güzelim Bursa’yı şehir olmaktan çıkartmış, köyden beter hale sokmuş. Detaya girsem çok şey anlatmam gerekecek. Yine de durumun anlaşılması için birkaç detay belirteyim. Sokaklar daracık, evler sıvasız ve boyasız, içerleri işsizler ve kumarbazlarla dolu çok sayıda kahvehane mevcut, ana cadde ve sokaklarda güzel ve gösterişli dükkânların yerini oto tamircisi, lastikçisi, nalbur, hurdacı gibi işyerleri almış. Şehrin diğer tarafındaki gibi gösterişli plazalar, iş yerleri, hastaneler, büyük veya ufak alış veriş merkezleri yok. Mahrumiyet bölgesi adeta. İlçenin bahsettiğim kesimlerinde genellikle yollar berbat, çocuklar yarı çıplak sokaktalar, çocuklar yapılıp yalınayak sokağa salınmış. İnsanlarda birbirlerine karşı saygı filan yok desem yalan olmaz. Evlerin önünde çöp kovaları olmasına rağmen çöpler milletin bahçesine veya sokaklara atılıyor. Her yer kaçak inşaat ama her yer. Şöyle diyeyim daha rahat anlaşılsın: Misal Yıldırım ilçesinde 10.000 bina var ise inanın bunun 9,000’i kaçaktır. Rahmetli dedemin evi Meskenler muhitinde idi ve Uludağ etekleri ile evin arası takriben 4,5-5 kilometre idi, dağ etekleri ile ev arasında da sadece dört bloktan oluşan huzur evi vardı, dere akardı, çocukken amcamla orada kertenkele avlardık. Şimdi evler dağın eteğine varmakla kalmamış, dağa doğru tırmanışa geçmiş. Hırsızlık vakaları burada tavan yapıyor. Hamamlıkızık’ta suyu harika olan Korusu tesisleri var. Bulursanız alın için, şahane bir sudur. Araçlarıyla buraya su doldurmaya gelenlerin kazara araba içinde bıraktıkları çantaları, kişi bidonlarına su doldururken anında çalınıyor. Öyle pis bir ilçe bu ilçe, İstanbul Esenyurt ilçesinden hiçbir farkı yok. Uyuşturucu kullanımının bu ilçede anormal yaygın olduğunu, evimize giren hırsızın akıbetinin ne olduğu sormak için 19.07.2024 tarihinde gittiğimiz Ertuğrul Gazi Polis Karakolundaki polisler söylediler. Kısacası bu ilçede işgal, yağma ve talan söz konusu. Buna göz yuman kim peki? Amasız, mamasız, fakatsız, şusuz, busuz yani hiç bahane öne sürülemeyecek şekilde, tek kelime ile yıllardır Adalet ve Kalkınma Partisinden seçilen belediye başkanları. Demek istediğim, şayet Bursa’ya gezmeye gidecekseniz sadece Osmangazi ilçesini dolaşın fazlasıyla yeter.
Şimdi gelelim Bursa-Soğüt-Bilecik gezilerimizde gördüklerimize.
18/07/2024 Perşembe yola çıkıp, üzerinde yoğun bir trafik bulunan Osmangazi köprüsünü kullanarak akşam geç saatte Bursa’ya vardık. “Osmangazi Köprüsüne ne gerek var?” diyenler köprüdeki yoğunluğu görünce utanıyorlar mı acaba? Sanmıyorum.
19/07/2024 Cuma günü dedemizin, ninemizin, amcamızın Alacahırka Kabristanındaki kabirlerini ziyaret ettik. “Allah” demenin yasak olduğu dönemlerdeki mezar taşlarına yazılması zorunlu olan “Tanrı Baki” yazılarına ibretle baktıktan sonra Menderes’i rahmetle yâd etmemek mümkün mü? Kendisine hayır dualarımı yollarken İnönü’nün de çukurunda takla atıp durmasını temenni ettim tabii ki. Bilahare Uludağ eteklerindeki tarihi İnkaya çınarının bulunduğu İnkaya Köyüne gidip o muhteşem İnkaya çınarının altında kahvelerimizi yudumladık. Bu çınarı ben siz tarif edemem zira benim gördüğüm en büyük çınar bu. Bir de İnegöl tarafına giderken Geyikli Baba’nın bulunduğu Baba Sultan köyünde böyle devasa bir çınar vardır ancak İnkaya çınarı ondan çok daha büyük ve geniş bir çınar. Koca ağaç o kadar geniş bir alanı dallarının himayesine almış ki, tek başına bir orman desek yalan olmayacak. Araçların köye girmeden köy dışına park edilmesi için yol üzerine, köyün hemen girişinde, otopark yapılmış. Aracı oraya park ederseniz yorucu bir yokuş yürümek zorundasınız. Ancak aracınızla köye, camiye doğru, giderseniz (ki serbest) bahse konu çınarın orada geniş sayılabilecek bir otopark mevcut. Tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar arabaları ile köye girip dediğim yere araçlarını park ederlerse İnkaya çınarının üst katında rahatça dinlenebilip çaylarını/kahvelerini yudumlayabilirler. Bursa’yı tepeden gören bir manzara ve püfür püfür esen bir rüzgâr var. Tavsiye ederim herkese. Tuvalet için merdivenle aşağılara inmek gerek. Tuvalete gitmediğim için alafranga tuvalet var mı yok mu bilemiyorum. En sağlamı tuvalet işini buraya gelmeden halletmek.
TANRI BAKİ
20/07/2024 C.tesi günü ise üç kardeş hep beraber Kestel ilçesinin üst taraflarında bulunan Alaçam köyüne gittik. Burası Osmanlı-Rus savaşından kopup gelen Gürcü kökenli Müslümanların kurduğu bir köy. Rakımı 930 Mt. Güzel bir alabalık lokantası var. Muhteşem bir hava ve manzara mevcut. Bursa sıcaktan kavrulurken köyde üzerimize şal verseler “hayır” demezdik. Kamelya altında oturuyorsunuz, ister çay/kahve için, ister balık veya sucuk filan yiyin. Ne kadar istersen o kadar otur. Yani “hadi yemeğini yedin, şimdi yallah güle güle” şeklinde bir yaklaşım söz konusu değil. Hizmet edenler köyün insanları ve samimiler. Fiyatlar da çok uygun, yiyecekler güzel. Alabalık 250 tl., kaşarlı mantarlı güveç 200 tl. Bursa merkeze ise takriben 40 km mesafede. Bu kadar detaylı anlatmamın nedeni tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar da buraya rahatlıkla gelebilirler. Arabalarını az ilerideki otoparka değil de tam kapının önüne park ederlerse tesise rahatlıkla girebilirler. Otoparka park etseler de olur ancak otopark alanının zemini asfalt değil taşlık ve 50 metrelik mesafe çok hafif de olsa rampa. Tesis dediysem salaş bir yer. Tuvalete merdivenle iniliyor ancak tuvaletin orada da bir bahçe kapısı var. Kapalıydı ancak rica edilirse o kapıyı açarlar ve merdiven sorunu ortadan kalkar. Lakin tuvalete girmek için 2-3 basamak başka bir merdiven var onu da belirteyim. Öte yandan tuvalette bir kapı kapalıydı, depo mudur yoksa tuvalet kapısı mıdır bilemiyorum. Yine tuvaletteki diğer kapı da kapalıydı ancak orası tuvalet idi zira içeriden ses verdi ancak alaturka mıdır yoksa oturmalı mı görmedim. Neticede işinizi sağlama alın ve tuvalet işinizi aşağılarda Kestel’deki benzincilerde halledin. Sütlacı da güzeldi ama bana aşırı şekerli geldi.
BURSA ALAÇAM KÖYÜ ALABALIK HAVUZU
ALAÇAM’DAN BURSA OVASINA BAKIŞ
21/07/2024 Pazar günü ilk olarak çok uzun zamandır görüşemediğimiz bir akrabamızla Görükle’de buluşup hasret giderdik. Daha sonra rotayı büyük veli Emir Sultan Hazretlerinin türbe ve camisine kırdık. Avluya girişte güvercinlere yem attıktan sonra camide vakit namazımızı eda ile türbede de duamızı ettikten sonra oradan ayrıldık. Tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar cami avlusuna girişte 10-15 basamaklı bir merdiveni aşmak zorundalar. Burayı bir şekilde aşabilirlerse cami içine girmek kolay ancak türbe girişinde de yine yüksek basamaklı merdivenler var. Lakin türbenin içerisine girmeden avluda türbe penceresinin yanına kadar gidebilir ve içerisini çok rahat görebilir ve duanızı edebilirsiniz. Aslında dua her yerden edilir, ille de mezar başına veya türbeye gitmek şart değil ancak insan akıbetinin eninde sonunda ne olduğu görüp ibret alması bu tür ziyaretler önemli. Cami avlusu önünde orta karar ücretsiz bir otopark mevcut, ama yer bulmak sıkıntılı olabilir. Bu arada Zeki Müren de türbenin bitişiğindeki Emir Sultan Mezarlığında yatıyor ancak uzun ve yorucu bir merdiven trafiği söz konusu.
Emir Sultan Hazretlerinden ayrıldıktan sonra hemen yanı başındaki Yeşil Türbe’nin bulunduğu yere gittik. Türbeyi ve camiyi ziyaret etmedik zira epey bir merdiven çıkmak gerek. Karnımız da acıkınca hemen oracıkta bulunan Yüce Hünkar lokantasına gidip Bursa’nın olmazsa olmazı İskender Kebabı yedik. Birinci husus, burası tepelik bir alan olduğu için lokanta havadar ve çok güzel bir Bursa manzarası var. İkinci husus, daracık yolu biliyorsanız arabanızla lokanta önüne veya yakınına kadar gelebiliyorsunuz ve genellikle de park edecek bir yer bulunuyor. Üçüncü husus, İskender kebabı çok güzel ve çok da hesaplı. Bursa şehir merkezindeki İskender Kebapçısı, İskender Kebabının üzerine bir de marka ücreti ilave edince kebabın fiyatı cep yakıcı hale geliyor. Biz Bursa’ya gidip de İskender Kebabı yemek istediğimizde her zaman burasını tercih ederiz. Dördüncü husus, kebabı yarımşar porsiyon istedik ve kebap gelince şaşırdık kaldık. Başka yerde bir porsiyon eder bizim önümüze gelen yarım porsiyon kebap. Ziyadesiyle de doyuyorsunuz yarım porsiyon ile. Tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar bu lokantada sıkıntı çekmezler. Bir iki basamaklı merdiven var ama o bir şekilde kolayca halledilir. Alafranga tuvalet de var içeride.
EMİR SULTAN TÜRBE
EMİR SULTAN CAMİSİ
YÜCE HÜNKARDAN BURSA MANZARASI
22/07/2024 Pazartesi günü ise Yenişehir üzerinden Bilecik ve Söğüt’e gittik. Güzergah üzerinde “Aydoğdu Bey Türbesi” tabelasını görünce Koyunhisar köyüne girip türbeyi bulduk. Aydoğdu Bey Osman Gazi’nin yeğeni oluyor. Osman Gazi’nin kardeşi Gündüz Beyin oğlu. Biz de oradaki tabeladan öğrendik. Osmanlılara devletleşme yolunu açan Koyunhisar savaşında şehit olmuş bir kişi. Başka savaşta şehit düşüp oraya gömüldüğüne dair rivayetler de var. Allah rahmet etsin. Türbenin de içinde bulunduğu büyük köy mezarlığında, o savaşta şehit düşmüş Osmanlı Alpleri, köy halkından vefat edenlerle birlikte koyun koyuna yatıyorlar. Tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar burasını ziyaret etmek istediklerinde çok fazla sıkıntı çekmeyebilirler. Köy camisinde öğle namazımızı cemaat ile eda edip yola koyulduktan sonra bu kez karşımıza “Cennet Kanyonu” tabelası çıktı. Benim muhalefetime rağmen bizimkiler direksiyonu oraya kırdılar. Bir saatten fazla bir süre kanyonu aramamıza rağmen bir türlü bulamadık. Köylüye soruyorsun “aha şurada” diyor, tarif ettikleri yola girdiğimizde ise yol bitiyor. Telefonun navigasyonu da yol mol olmayan orman içinde salak salak yerlere bizi soktu durdu. Sonunda “başlarım kanyonunuza manyonunuza” diye bozuk atınca yol denilemeyecek taşlık alandan zar zor çıkabildik. Hiç mübalağa etmiyorum arabayla girdiğimiz yerler kervan geçmez, kuş uçmaz yerler. Öldürseler ölümüzü bulamazlar, vahşi hayvanlara yem oluruz. O nedenle çantamdaki iri Bursa çakısını bizimkilere çaktırmadan açıp çorabın içine sakladım her ihtimale karşı. Söğüt’e gitmekte acele etmemin sebebi Ertuğrul Gazi türbesinde yapılan saygı nöbetine yetişmek. Neyse saat 17,00’de yapılacak olan günün son törenine daha 45 dakika olduğunu görünce önce Dursun Fakıh hazretlerinin türbesine gittik. Türbeye girişte 7-8 basamak var haberiniz olsun. Bu arada Dursun Fakıh Hazretleri, Osman Gazinin bacanağı olmakta. Dualarımızı edip Ertuğrul Gazi türbesinin bulunduğu köye doğru yöneldik. Saygı nöbeti töreninin başlamasına 15 dakika kala Ertuğrul gazi Türbesine ve her yıl Ertuğrul Gazi törenlerinin yapıldığı alana vardık. Diriliş Ertuğrul dizinde yer alan bütün karakterlerin (Turgut Alp, Abdurrahman Alp gibi) mezarları türbenin arka tarafında yer almakta. Rabbim cümlesinin mekânını cennet eylesin. Söğüt’te büyük bir jandarma kışlası var, türbeye de çok yakın. Alp kıyafeti giymiş boylu poslu özel seçilmiş gönüllü askerler her saat başı saygı nöbeti değişimini törenle gerçekleştiriyorlar. Günün son töreni de saat 17,00 de oluyor. Türbe alanının kapısından türbe kapısına kadar yaklaşık 30-40 metre yürünüyor, sonra nöbet devir teslim andını ediyor Alpler ve bu şekilde tören sona eriyor. Güzel bir tören, içinde vatan sevgisi olan insanların ruhunu okşuyor. Osman Gazinin de makam mezarı türbe kapısının önünde bulunuyor. İçerideki görevliye bunu sordum. Osman Gazi Bursa’yı muhasara altına almış olmasına rağmen ömrü Bursa’nın düştüğünü görmeye yetmeyince oraya gömülmüş. Oğlu Orhan Gazi bilahare Bursa’yı fethedince babasının vasiyeti gereği naaşını Tophane’deki şimdiki yerine taşımış. Türbenin de bulunduğu avluya giriş için birkaç basamaklı merdiven var. Sıkıntı oluşturabilir. Araba parkı için geniş bir alan mevcut, bu konuda sıkıntı yok. Tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar araçlarını bu geniş park alanına değil de türbenin arka kısmında hediyelik eşyaların satıldığı yerdeki kapının önüne park ederlerse merdiven basamağı ile karşılaşmadan türbeyi ve oraya defnedilen diğer kişilerin kabirlerini rahatlıkla ziyaret edebilirler. Yunan gavurunun İstiklal harbi esnasında sıktığı kurşunların izleri hala türbede gözükmekte. 2022 yılında buraya güzel bir cami yapılmış. İkindi namazımızı burada eda ettik. Cami avlusunda biz sakatlara mahsus çok güzel, ferah ve büyük bir tuvalet var. Tuvalet kapısını tıklattım ancak kimse ses vermeyince “her zaman yaptıkları şeyi yapıp engelli tuvaletini yine kapadılar veya ambar olarak kullanıyorlar” diye düşündüm. Ve tırabzanı bulunmayan 19 basamak merdiven inerek tuvalete gittim. Daha sonra gördüm ki sakatlara mahsus tuvalet açıkmış ancak ben kapıyı tıklattığımda içerde bulunan öküz ses vermemiş. Terbiyesiz işte, ses verse ben o kadar merdiven aşağı inmeyeceğim. Allah bilir içerideki sağlam öküzün birisi idi zira tören esnasında etrafta sakat birisi gözüme çarpmadı. Yani demek istediğim tuvalet derdi yok burada. Rahatlıkla gelip gezebilirsiniz ve gezmeniz bitince de öndeki kafede gözleme yer veya soğuk/sıcak bir şeyler içip yorgunluğunuzu giderebilirsiniz.
Ben törenin videosunu çektim ancak buraya video yüklemesi nasıl yapılıyor bilmediğim için Herbokolog Ersan Şen’e yani Google amcaya müracaat edip “Ertuğrul Gazi Türbesi Saygı Töreni” yazarak araştırma yaparsanız dört dakikalık güzel tören videoları bulabilirsiniz.
Ertuğrul Gazi’yi rahmetle andıktan sonra Söğüt’ten Bilecik’e Şeyh Edebalı’nın türbesine doğru yola koyulduk. Türbeye giriş için güzel düşünülmüş bir uygulamaya şahit olduk. Zeminden oldukça yüksek olan türbe alanına çıkmak için bir asansör sistemi kurmuşlar. Bu sayede türbenin bulunduğu yüksek tepeye rahatlıkla çıkabiliyorsunuz. Ancak türbe kısmına girebilmek için yaklaşık 7-8 basamaktan oluşan bir merdiveni aşmak gerek. Tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar için bu merdivenler zorluk teşkil edebilir. Ama yine de en azından o manevi havayı solumak için asansörle yukarı çıkmayı tavsiye ederim. El birliği ile tekerlekli iskemle 7-8 basamak taşınabilir. Ayrıca çok da güzel manzara var. Burada ayrıca bir de ufak mescit bulunmakta.
AYDOĞDU BEY TÜRBE
KOYUNHİSAR ŞEHİTLİK
DURSUN FAKIH TÜRBE
ERTUĞRUL GAZİNİN ARKADAŞLARININ KABİRLERİ
ERTUĞRUL GAZİ TÜRBE
ERTUĞRUL GAZİ TÜRBESİNDEKİ KURŞUN İZLERİ
ŞEYH EDEBALI TÜRBE ASANSÖRÜ
ŞEYH EDEBALI TÜRBE
23/07/2024 Salı gününe geldik. Anneannemin babası yani annemin dedesi Hicaz’da İngiliz gâvuruna esir düşmüş. Rahmetli anneannemden duyduğuma göre büyük dedem esir kampından kaçmış ama hemen Türkiye’ye geri dönmemiş, saklanmış. Bilahare tekrar kampa girerek kırk kadar esir Osmanlı askerini kamptan kaçırdıktan sonra hep beraber ülkeye dönmüşler. Talat Paşa’nın büyük dedeme verdiği beratlar bence duruyor. İşte o dedemin ve büyük ninemin Pınarbaşı Kabristanındaki mezarını ziyaret ettik ilk önce. “Dede ya, ülkenin şu andaki halini görüyorsun, homoluk serbest. Homoseksüelliğin serbest hale gelebileceğini bilseydin yine de gâvura karşı savaşır mıydın?” diye sordum ama kabirden bir ses gelmedi tabii ki. Büyük dedemden sonra, Bursa’da medfun en büyük veli olarak kabul edilen Üftâde Hazretlerinin türbesini ziyaret edip camisinde öğle namazımızı eda ettik ve ceddim Osman ve Orhan Gazilerin Tophane tepesindeki türbelerine doğru yola koyulduk. Osman Gazinin türbesinin önünde de, tıpkı Ertuğrul Gazi türbesi önünde olduğu gibi, Alp kıyafetli iki kişi nöbet tutuyor. Orhan Gazi türbesinin şöyle bir özelliği var: Türbenin yapıldığı yer Bursa fethedildiğinde kilise imiş. Türbe zemininde o günkü kiliseden kalma değişik taşlar hâlâ duruyor, hiç dokunulmamış. Türbelerde dualarımızı ettikten sonra Tophane Tepesinde, tam da kenarda yani manzarası güzel bir masa kaparak bir şeyler içtik. Bursa yanıyor, kavruluyor ama burası acayip esiyor. Millet sanki kendini Tophane Tepesine atmış. Bursa’ya giderseniz mutlaka buraya gelin ve hem bir şeyler için hem de doyumsuz manzarayı seyredin. Bu arada belli saatlerde duyulan çan sesi sizi şaşırtmasın, kilise çanı değil bu çalan, tepede bulunan saat kulesinin çanı. Türbelerin önünde araba park etmek için yer var ama burada yer bulmak hemen hemen mümkün değil zira ufak bir yer ayırmışlar araçlar için. Dolayısıyla size tavsiyem şudur: Türbelerin önüne geldiğinizde hızınızı yavaşlatın (zaten hem kalabalıktan hem de yolun yokuş olmasından ötürü hızlı gidemezsiniz) ve türbelerin hemen bitimindeki (hemen bitimindeki ama, buraya dikkat edin) daracık sokaktan sağa sapın (içeri girin). MTTB bürosu tabelası filan var bu daracık sokakta. 60-70 metre ilerleyin ve ileride ufak bir park alanı var. Otoparka bakan kişiye aracınızın anahtarını teslim etmeniz gerekecek bunu unutmayın. Böyle yaparsanız tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar çok rahat bir şekilde Tophane Tepesi meydanını gezebilirler hiçbir sıkıntı söz konusu olmaz. Sadece türbelere girişte birkaç basamak söz konusu, onu belirteyim. Etrafta tuvalet var mıdır yok mudur, mutlaka vardır da nasıldır bilmiyorum.
Ceddimizi ziyaretten sonra Bursa’nın kalbine indik, yani Ulucami’ye. İkindi namazımızı cemaat ile eda ettikten sonra Bursa’ya her gidişimde mutlaka alış veriş yaptığım tespihçimden bir tane Beyrut Kehribarı (Beyrut Çakması) tespih aldım. Bunlar kehribar ama çok düşük kalitede ve bazı kimyasallar da karıştırılarak elde edildikleri için çakma diye adlandırılıyor ancak çekimi çok güzel ve ucuzlar. Daha sonra Kapalıçarşı esnafının bildiği ve rahmetli annem ile babamın sık sık uğradığı meşhur Akay Çi Börekte bir iki tane Çi Börek yedik, vefat eden büyükleri börek ustamız ile beraber yâd ettik ve eve döndük. (Akay Çi Börek tavsiyemdir. Susurluk Çi Börekleri gibi vıcık vıcık yağlı değil)
ÜFTADE TÜRBE
ÜFTADE CAMİSİ
OSMAN GAZİ TÜRBE
ORHAN GAZİ TÜRBE
TOPHANE TEPESİNDEN BURSA
ULUCAMİ MİHRAP
24/07/2024 Çarşamba günü ise eve dönüş günü. “Bursa’da en güzel tahanlıyı kim yapıyor? diye insanlara sorsanız çok büyük çoğunluk “İnanç Fırın” der. Aslında Yıldırım’da, Demirtaş Paşa’da İvaz Paşa’da Yeşil’e giden yokuş yol üzerinde de çok güzel tahanlı pide yapan fırınlar mevcut. Ancak burasınınkisi farklı. Ben Bursa’ya adımızı atar atmaz hemen Yıldırım’daki bir fırından aldım, tanesi 30 lira. İnanç Fırında ise tanesi 50 lira. Hem ben, hem de kardeşim sipariş üzere İstanbul’a dönmeden önce Muradiye Külliyesinin duvarının arkasında bulunan bu tarihi fırına gidip tahanlı pidelerimizi aldık ve oradan yine Ulucami yanındaki Kapalı Çarşı ve Uzun Çarşı ile Tuz pazarına uğrayarak birkaç öteberi aldık. Koza Handa birer kahve içtikten sonra öğle namazımızı Ulucami’ye bitişik sayılabilecek mesafede bulunan Gazi Orhan Bey Camisinde kılıp dönüş yoluna koyulduk. Şehir dışına çıkınca namaz kılmak çok kolaylaşıyor. Seferi olduğunuz için 10 rekâtlık öğle namazını sadece 2 rekât olarak kılabiliyorsunuz. Hanıma “Sık sık İstanbul dışına çıkalım, oğlanın yanına Bolu’ya veya Bursa’ya gidelim” diye takılıyorum. Tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar Kapalı Çarşı, Uzun Çarşı, Koza Han, Emir Han, Tuz Pazarı gibi alış verişin merkezini çok rahat gezebilirler. Hiç sıkıntı olmaz. Bursa Ulucami’ye girişte merdivenler var. Basamak sayısı çok fazla olmasa da (8-9 kadar) yine de içeri girebilmek için yardım kesinlikle şart. Cami içindeki şadırvan ve kûfi yazı biçimi ile yazılmış yazı ve hatlar görülmeye değer. Ben cami içerisinde tekerlekli iskemle ile dolaşan kişiler gördüm. Tekerlekli iskemle olarak muhtemelen, camide hazır bulundurulan tekerlekli iskemleler kullanılıyordur. Gazi Orhan Bey Camisine girişte de bir veya iki basamak var, yani burası büyük problem teşkil etmez. Ulucami yanında bir tuvalet var. Epey bir merdiven inmek/çıkmak gerek. Ancak burada asansör var. Tuvaletten rahatlıkla istifade edebiliyoruz haberiniz olsun.
Öte yandan Ulucami ve Gazi Orhan Bey Camisinin bulunduğu meydandaki araç trafik çok fazla. Ana caddeden karşıdan karşıya geçmek meşakkatli iş. Bir tane alt geçit yapmışlar Osmangazi Alt Geçidi. Bu sayede geniş ve trafiği yoğun olan bu caddenin bir yakasından diğerine rahatlıkla geçebiliyoruz. Bu geçidi kullanabilmek için eskiden sadece merdiven inip/çıkmak gerekirdi. Uzun zaman sonra yürüyen merdiven yapmak akıllarına geldi. Şimdi bir de asansör yapmışlar. Caddeden alt geçide iniveriyorsunuz. Yetmemiş, alt geçitteki birkaç basamak engelini bertaraf etmek için de bir de lift ilave etmişler. Geçitteki birkaç basamaklı merdiveni de bu lift sayesinde aşıyorsunuz ve meydana iniyorsunuz veya meydandan yukarı caddeye çıkıyorsunuz. Bursa genellikle biz sakatlar için hayatı kolaylaştırıcı tedbirleri genellikle almış bir şehir. Çok eksiği olsa da İstanbul’a nazaran bu konuda çok daha ileri bir seviyede diyebilirim.
Sanırım bu yaz Bursa gezmelerim maalesef bitti. Geriye Edirne’de göremediğimiz, daha doğrusu tam hakkı ile gezemediğimiz, Hıdırlık Tabyasını gezmek kaldı. Havalar biraz soğusun oraya da kısmetse tekrar gitmeyi düşünüyoruz ve gezi sezonu büyük ihtimalle Edirne gezimiz ile bitecek Allah nasip buyurursa.
Herkese sağlıklı günler dilerim.
NOT.En fazla 20 resim yüklenebiliyormuş. Kalan 3 resmi de bu mesaja ek yeni mesajımda yollayacağım. (Ulucami şadırvan-Gazi Orhan Bey Camisi ve Osman Gazi geçitteki lift)
Bursa ile ilgili burada birkaç yazım daha var ve hepsinde de sanırım değinmişimdir, Bursa maalesef yok oluyor. Bu yok oluşun tek nedeni de, hepinizin tahmin edeceği gibi, göç. Bu kahrolası göç meselesi sadece Bursa’nın başına bela değil elbette; Antalya, Marmaris, Ege, Trakya... Kafanızı nereye çevirirseniz aynı problem ile karşılaşıyorsunuz ama ne yazık ki kimse kılını kıpırdatmadığı gibi seçip başa getirdiklerimiz adeta göçe davetiye çıkarıyor. Böyle olunca, ufakken benim de şahit olduğum Bursa’nın o yeşilliği şimdi renk değiştirerek kapkara hale gelmiş. Her gidişimde Bursa’da yeni binaların yükseldiğini görsem de, bu binaların büyük çoğunluğu kaba şekilde inşa edilmiş, zevk ve estetik yok.
Yalova istikametinden gelerek Bursa’ya giriş yaptığınız Kent Meydanı isimli eski otogarın bulunduğu alan Osmangazi Belediyesi sınırları içerisinde. Sağ taraf yani İzmir/Karacabey tarafı Nilüfer Belediyesi, sol taraf yani Ankara/İnegöl tarafı da Yıldırım Belediyesi. Yıldırım Belediyesinin ilerisinde de Kestel ve Gürsü Belediyeleri var ancak onlar şu an için konumuz değil. Bursa’nın yaşanacak kesimi Nilüfer tarafları. Ancak burada tarihi hiç bir eser yok. Bütün tarihi ve dini eserler Osmangazi bölgesinde. Yıldırım Belediyesi sınırları içerisinde ise sadece Emir Sultan Türbe ve camisi ile Yeşil Türbe ve camisi ve de Yıldırım Camisi ve Türbesi mevcut. Göç, Bursa’nın Nilüfer kısmını değil, Yıldırım Belediye sınırlarını ve özellikle de Ertuğrul Gazi Mahallesinden sonra Gürsu ve Kestel’e kadar uzanan kısımları vurmuş, yok etmiş, mahvetmiş, perişan etmiş, güzelim Bursa’yı şehir olmaktan çıkartmış, köyden beter hale sokmuş. Detaya girsem çok şey anlatmam gerekecek. Yine de durumun anlaşılması için birkaç detay belirteyim. Sokaklar daracık, evler sıvasız ve boyasız, içerleri işsizler ve kumarbazlarla dolu çok sayıda kahvehane mevcut, ana cadde ve sokaklarda güzel ve gösterişli dükkânların yerini oto tamircisi, lastikçisi, nalbur, hurdacı gibi işyerleri almış. Şehrin diğer tarafındaki gibi gösterişli plazalar, iş yerleri, hastaneler, büyük veya ufak alış veriş merkezleri yok. Mahrumiyet bölgesi adeta. İlçenin bahsettiğim kesimlerinde genellikle yollar berbat, çocuklar yarı çıplak sokaktalar, çocuklar yapılıp yalınayak sokağa salınmış. İnsanlarda birbirlerine karşı saygı filan yok desem yalan olmaz. Evlerin önünde çöp kovaları olmasına rağmen çöpler milletin bahçesine veya sokaklara atılıyor. Her yer kaçak inşaat ama her yer. Şöyle diyeyim daha rahat anlaşılsın: Misal Yıldırım ilçesinde 10.000 bina var ise inanın bunun 9,000’i kaçaktır. Rahmetli dedemin evi Meskenler muhitinde idi ve Uludağ etekleri ile evin arası takriben 4,5-5 kilometre idi, dağ etekleri ile ev arasında da sadece dört bloktan oluşan huzur evi vardı, dere akardı, çocukken amcamla orada kertenkele avlardık. Şimdi evler dağın eteğine varmakla kalmamış, dağa doğru tırmanışa geçmiş. Hırsızlık vakaları burada tavan yapıyor. Hamamlıkızık’ta suyu harika olan Korusu tesisleri var. Bulursanız alın için, şahane bir sudur. Araçlarıyla buraya su doldurmaya gelenlerin kazara araba içinde bıraktıkları çantaları, kişi bidonlarına su doldururken anında çalınıyor. Öyle pis bir ilçe bu ilçe, İstanbul Esenyurt ilçesinden hiçbir farkı yok. Uyuşturucu kullanımının bu ilçede anormal yaygın olduğunu, evimize giren hırsızın akıbetinin ne olduğu sormak için 19.07.2024 tarihinde gittiğimiz Ertuğrul Gazi Polis Karakolundaki polisler söylediler. Kısacası bu ilçede işgal, yağma ve talan söz konusu. Buna göz yuman kim peki? Amasız, mamasız, fakatsız, şusuz, busuz yani hiç bahane öne sürülemeyecek şekilde, tek kelime ile yıllardır Adalet ve Kalkınma Partisinden seçilen belediye başkanları. Demek istediğim, şayet Bursa’ya gezmeye gidecekseniz sadece Osmangazi ilçesini dolaşın fazlasıyla yeter.
Şimdi gelelim Bursa-Soğüt-Bilecik gezilerimizde gördüklerimize.
18/07/2024 Perşembe yola çıkıp, üzerinde yoğun bir trafik bulunan Osmangazi köprüsünü kullanarak akşam geç saatte Bursa’ya vardık. “Osmangazi Köprüsüne ne gerek var?” diyenler köprüdeki yoğunluğu görünce utanıyorlar mı acaba? Sanmıyorum.
19/07/2024 Cuma günü dedemizin, ninemizin, amcamızın Alacahırka Kabristanındaki kabirlerini ziyaret ettik. “Allah” demenin yasak olduğu dönemlerdeki mezar taşlarına yazılması zorunlu olan “Tanrı Baki” yazılarına ibretle baktıktan sonra Menderes’i rahmetle yâd etmemek mümkün mü? Kendisine hayır dualarımı yollarken İnönü’nün de çukurunda takla atıp durmasını temenni ettim tabii ki. Bilahare Uludağ eteklerindeki tarihi İnkaya çınarının bulunduğu İnkaya Köyüne gidip o muhteşem İnkaya çınarının altında kahvelerimizi yudumladık. Bu çınarı ben siz tarif edemem zira benim gördüğüm en büyük çınar bu. Bir de İnegöl tarafına giderken Geyikli Baba’nın bulunduğu Baba Sultan köyünde böyle devasa bir çınar vardır ancak İnkaya çınarı ondan çok daha büyük ve geniş bir çınar. Koca ağaç o kadar geniş bir alanı dallarının himayesine almış ki, tek başına bir orman desek yalan olmayacak. Araçların köye girmeden köy dışına park edilmesi için yol üzerine, köyün hemen girişinde, otopark yapılmış. Aracı oraya park ederseniz yorucu bir yokuş yürümek zorundasınız. Ancak aracınızla köye, camiye doğru, giderseniz (ki serbest) bahse konu çınarın orada geniş sayılabilecek bir otopark mevcut. Tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar arabaları ile köye girip dediğim yere araçlarını park ederlerse İnkaya çınarının üst katında rahatça dinlenebilip çaylarını/kahvelerini yudumlayabilirler. Bursa’yı tepeden gören bir manzara ve püfür püfür esen bir rüzgâr var. Tavsiye ederim herkese. Tuvalet için merdivenle aşağılara inmek gerek. Tuvalete gitmediğim için alafranga tuvalet var mı yok mu bilemiyorum. En sağlamı tuvalet işini buraya gelmeden halletmek.
TANRI BAKİ
20/07/2024 C.tesi günü ise üç kardeş hep beraber Kestel ilçesinin üst taraflarında bulunan Alaçam köyüne gittik. Burası Osmanlı-Rus savaşından kopup gelen Gürcü kökenli Müslümanların kurduğu bir köy. Rakımı 930 Mt. Güzel bir alabalık lokantası var. Muhteşem bir hava ve manzara mevcut. Bursa sıcaktan kavrulurken köyde üzerimize şal verseler “hayır” demezdik. Kamelya altında oturuyorsunuz, ister çay/kahve için, ister balık veya sucuk filan yiyin. Ne kadar istersen o kadar otur. Yani “hadi yemeğini yedin, şimdi yallah güle güle” şeklinde bir yaklaşım söz konusu değil. Hizmet edenler köyün insanları ve samimiler. Fiyatlar da çok uygun, yiyecekler güzel. Alabalık 250 tl., kaşarlı mantarlı güveç 200 tl. Bursa merkeze ise takriben 40 km mesafede. Bu kadar detaylı anlatmamın nedeni tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar da buraya rahatlıkla gelebilirler. Arabalarını az ilerideki otoparka değil de tam kapının önüne park ederlerse tesise rahatlıkla girebilirler. Otoparka park etseler de olur ancak otopark alanının zemini asfalt değil taşlık ve 50 metrelik mesafe çok hafif de olsa rampa. Tesis dediysem salaş bir yer. Tuvalete merdivenle iniliyor ancak tuvaletin orada da bir bahçe kapısı var. Kapalıydı ancak rica edilirse o kapıyı açarlar ve merdiven sorunu ortadan kalkar. Lakin tuvalete girmek için 2-3 basamak başka bir merdiven var onu da belirteyim. Öte yandan tuvalette bir kapı kapalıydı, depo mudur yoksa tuvalet kapısı mıdır bilemiyorum. Yine tuvaletteki diğer kapı da kapalıydı ancak orası tuvalet idi zira içeriden ses verdi ancak alaturka mıdır yoksa oturmalı mı görmedim. Neticede işinizi sağlama alın ve tuvalet işinizi aşağılarda Kestel’deki benzincilerde halledin. Sütlacı da güzeldi ama bana aşırı şekerli geldi.
BURSA ALAÇAM KÖYÜ ALABALIK HAVUZU
ALAÇAM’DAN BURSA OVASINA BAKIŞ
21/07/2024 Pazar günü ilk olarak çok uzun zamandır görüşemediğimiz bir akrabamızla Görükle’de buluşup hasret giderdik. Daha sonra rotayı büyük veli Emir Sultan Hazretlerinin türbe ve camisine kırdık. Avluya girişte güvercinlere yem attıktan sonra camide vakit namazımızı eda ile türbede de duamızı ettikten sonra oradan ayrıldık. Tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar cami avlusuna girişte 10-15 basamaklı bir merdiveni aşmak zorundalar. Burayı bir şekilde aşabilirlerse cami içine girmek kolay ancak türbe girişinde de yine yüksek basamaklı merdivenler var. Lakin türbenin içerisine girmeden avluda türbe penceresinin yanına kadar gidebilir ve içerisini çok rahat görebilir ve duanızı edebilirsiniz. Aslında dua her yerden edilir, ille de mezar başına veya türbeye gitmek şart değil ancak insan akıbetinin eninde sonunda ne olduğu görüp ibret alması bu tür ziyaretler önemli. Cami avlusu önünde orta karar ücretsiz bir otopark mevcut, ama yer bulmak sıkıntılı olabilir. Bu arada Zeki Müren de türbenin bitişiğindeki Emir Sultan Mezarlığında yatıyor ancak uzun ve yorucu bir merdiven trafiği söz konusu.
Emir Sultan Hazretlerinden ayrıldıktan sonra hemen yanı başındaki Yeşil Türbe’nin bulunduğu yere gittik. Türbeyi ve camiyi ziyaret etmedik zira epey bir merdiven çıkmak gerek. Karnımız da acıkınca hemen oracıkta bulunan Yüce Hünkar lokantasına gidip Bursa’nın olmazsa olmazı İskender Kebabı yedik. Birinci husus, burası tepelik bir alan olduğu için lokanta havadar ve çok güzel bir Bursa manzarası var. İkinci husus, daracık yolu biliyorsanız arabanızla lokanta önüne veya yakınına kadar gelebiliyorsunuz ve genellikle de park edecek bir yer bulunuyor. Üçüncü husus, İskender kebabı çok güzel ve çok da hesaplı. Bursa şehir merkezindeki İskender Kebapçısı, İskender Kebabının üzerine bir de marka ücreti ilave edince kebabın fiyatı cep yakıcı hale geliyor. Biz Bursa’ya gidip de İskender Kebabı yemek istediğimizde her zaman burasını tercih ederiz. Dördüncü husus, kebabı yarımşar porsiyon istedik ve kebap gelince şaşırdık kaldık. Başka yerde bir porsiyon eder bizim önümüze gelen yarım porsiyon kebap. Ziyadesiyle de doyuyorsunuz yarım porsiyon ile. Tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar bu lokantada sıkıntı çekmezler. Bir iki basamaklı merdiven var ama o bir şekilde kolayca halledilir. Alafranga tuvalet de var içeride.
EMİR SULTAN TÜRBE
EMİR SULTAN CAMİSİ
YÜCE HÜNKARDAN BURSA MANZARASI
22/07/2024 Pazartesi günü ise Yenişehir üzerinden Bilecik ve Söğüt’e gittik. Güzergah üzerinde “Aydoğdu Bey Türbesi” tabelasını görünce Koyunhisar köyüne girip türbeyi bulduk. Aydoğdu Bey Osman Gazi’nin yeğeni oluyor. Osman Gazi’nin kardeşi Gündüz Beyin oğlu. Biz de oradaki tabeladan öğrendik. Osmanlılara devletleşme yolunu açan Koyunhisar savaşında şehit olmuş bir kişi. Başka savaşta şehit düşüp oraya gömüldüğüne dair rivayetler de var. Allah rahmet etsin. Türbenin de içinde bulunduğu büyük köy mezarlığında, o savaşta şehit düşmüş Osmanlı Alpleri, köy halkından vefat edenlerle birlikte koyun koyuna yatıyorlar. Tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar burasını ziyaret etmek istediklerinde çok fazla sıkıntı çekmeyebilirler. Köy camisinde öğle namazımızı cemaat ile eda edip yola koyulduktan sonra bu kez karşımıza “Cennet Kanyonu” tabelası çıktı. Benim muhalefetime rağmen bizimkiler direksiyonu oraya kırdılar. Bir saatten fazla bir süre kanyonu aramamıza rağmen bir türlü bulamadık. Köylüye soruyorsun “aha şurada” diyor, tarif ettikleri yola girdiğimizde ise yol bitiyor. Telefonun navigasyonu da yol mol olmayan orman içinde salak salak yerlere bizi soktu durdu. Sonunda “başlarım kanyonunuza manyonunuza” diye bozuk atınca yol denilemeyecek taşlık alandan zar zor çıkabildik. Hiç mübalağa etmiyorum arabayla girdiğimiz yerler kervan geçmez, kuş uçmaz yerler. Öldürseler ölümüzü bulamazlar, vahşi hayvanlara yem oluruz. O nedenle çantamdaki iri Bursa çakısını bizimkilere çaktırmadan açıp çorabın içine sakladım her ihtimale karşı. Söğüt’e gitmekte acele etmemin sebebi Ertuğrul Gazi türbesinde yapılan saygı nöbetine yetişmek. Neyse saat 17,00’de yapılacak olan günün son törenine daha 45 dakika olduğunu görünce önce Dursun Fakıh hazretlerinin türbesine gittik. Türbeye girişte 7-8 basamak var haberiniz olsun. Bu arada Dursun Fakıh Hazretleri, Osman Gazinin bacanağı olmakta. Dualarımızı edip Ertuğrul Gazi türbesinin bulunduğu köye doğru yöneldik. Saygı nöbeti töreninin başlamasına 15 dakika kala Ertuğrul gazi Türbesine ve her yıl Ertuğrul Gazi törenlerinin yapıldığı alana vardık. Diriliş Ertuğrul dizinde yer alan bütün karakterlerin (Turgut Alp, Abdurrahman Alp gibi) mezarları türbenin arka tarafında yer almakta. Rabbim cümlesinin mekânını cennet eylesin. Söğüt’te büyük bir jandarma kışlası var, türbeye de çok yakın. Alp kıyafeti giymiş boylu poslu özel seçilmiş gönüllü askerler her saat başı saygı nöbeti değişimini törenle gerçekleştiriyorlar. Günün son töreni de saat 17,00 de oluyor. Türbe alanının kapısından türbe kapısına kadar yaklaşık 30-40 metre yürünüyor, sonra nöbet devir teslim andını ediyor Alpler ve bu şekilde tören sona eriyor. Güzel bir tören, içinde vatan sevgisi olan insanların ruhunu okşuyor. Osman Gazinin de makam mezarı türbe kapısının önünde bulunuyor. İçerideki görevliye bunu sordum. Osman Gazi Bursa’yı muhasara altına almış olmasına rağmen ömrü Bursa’nın düştüğünü görmeye yetmeyince oraya gömülmüş. Oğlu Orhan Gazi bilahare Bursa’yı fethedince babasının vasiyeti gereği naaşını Tophane’deki şimdiki yerine taşımış. Türbenin de bulunduğu avluya giriş için birkaç basamaklı merdiven var. Sıkıntı oluşturabilir. Araba parkı için geniş bir alan mevcut, bu konuda sıkıntı yok. Tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar araçlarını bu geniş park alanına değil de türbenin arka kısmında hediyelik eşyaların satıldığı yerdeki kapının önüne park ederlerse merdiven basamağı ile karşılaşmadan türbeyi ve oraya defnedilen diğer kişilerin kabirlerini rahatlıkla ziyaret edebilirler. Yunan gavurunun İstiklal harbi esnasında sıktığı kurşunların izleri hala türbede gözükmekte. 2022 yılında buraya güzel bir cami yapılmış. İkindi namazımızı burada eda ettik. Cami avlusunda biz sakatlara mahsus çok güzel, ferah ve büyük bir tuvalet var. Tuvalet kapısını tıklattım ancak kimse ses vermeyince “her zaman yaptıkları şeyi yapıp engelli tuvaletini yine kapadılar veya ambar olarak kullanıyorlar” diye düşündüm. Ve tırabzanı bulunmayan 19 basamak merdiven inerek tuvalete gittim. Daha sonra gördüm ki sakatlara mahsus tuvalet açıkmış ancak ben kapıyı tıklattığımda içerde bulunan öküz ses vermemiş. Terbiyesiz işte, ses verse ben o kadar merdiven aşağı inmeyeceğim. Allah bilir içerideki sağlam öküzün birisi idi zira tören esnasında etrafta sakat birisi gözüme çarpmadı. Yani demek istediğim tuvalet derdi yok burada. Rahatlıkla gelip gezebilirsiniz ve gezmeniz bitince de öndeki kafede gözleme yer veya soğuk/sıcak bir şeyler içip yorgunluğunuzu giderebilirsiniz.
Ben törenin videosunu çektim ancak buraya video yüklemesi nasıl yapılıyor bilmediğim için Herbokolog Ersan Şen’e yani Google amcaya müracaat edip “Ertuğrul Gazi Türbesi Saygı Töreni” yazarak araştırma yaparsanız dört dakikalık güzel tören videoları bulabilirsiniz.
Ertuğrul Gazi’yi rahmetle andıktan sonra Söğüt’ten Bilecik’e Şeyh Edebalı’nın türbesine doğru yola koyulduk. Türbeye giriş için güzel düşünülmüş bir uygulamaya şahit olduk. Zeminden oldukça yüksek olan türbe alanına çıkmak için bir asansör sistemi kurmuşlar. Bu sayede türbenin bulunduğu yüksek tepeye rahatlıkla çıkabiliyorsunuz. Ancak türbe kısmına girebilmek için yaklaşık 7-8 basamaktan oluşan bir merdiveni aşmak gerek. Tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar için bu merdivenler zorluk teşkil edebilir. Ama yine de en azından o manevi havayı solumak için asansörle yukarı çıkmayı tavsiye ederim. El birliği ile tekerlekli iskemle 7-8 basamak taşınabilir. Ayrıca çok da güzel manzara var. Burada ayrıca bir de ufak mescit bulunmakta.
AYDOĞDU BEY TÜRBE
KOYUNHİSAR ŞEHİTLİK
DURSUN FAKIH TÜRBE
ERTUĞRUL GAZİNİN ARKADAŞLARININ KABİRLERİ
ERTUĞRUL GAZİ TÜRBE
ERTUĞRUL GAZİ TÜRBESİNDEKİ KURŞUN İZLERİ
ŞEYH EDEBALI TÜRBE ASANSÖRÜ
ŞEYH EDEBALI TÜRBE
23/07/2024 Salı gününe geldik. Anneannemin babası yani annemin dedesi Hicaz’da İngiliz gâvuruna esir düşmüş. Rahmetli anneannemden duyduğuma göre büyük dedem esir kampından kaçmış ama hemen Türkiye’ye geri dönmemiş, saklanmış. Bilahare tekrar kampa girerek kırk kadar esir Osmanlı askerini kamptan kaçırdıktan sonra hep beraber ülkeye dönmüşler. Talat Paşa’nın büyük dedeme verdiği beratlar bence duruyor. İşte o dedemin ve büyük ninemin Pınarbaşı Kabristanındaki mezarını ziyaret ettik ilk önce. “Dede ya, ülkenin şu andaki halini görüyorsun, homoluk serbest. Homoseksüelliğin serbest hale gelebileceğini bilseydin yine de gâvura karşı savaşır mıydın?” diye sordum ama kabirden bir ses gelmedi tabii ki. Büyük dedemden sonra, Bursa’da medfun en büyük veli olarak kabul edilen Üftâde Hazretlerinin türbesini ziyaret edip camisinde öğle namazımızı eda ettik ve ceddim Osman ve Orhan Gazilerin Tophane tepesindeki türbelerine doğru yola koyulduk. Osman Gazinin türbesinin önünde de, tıpkı Ertuğrul Gazi türbesi önünde olduğu gibi, Alp kıyafetli iki kişi nöbet tutuyor. Orhan Gazi türbesinin şöyle bir özelliği var: Türbenin yapıldığı yer Bursa fethedildiğinde kilise imiş. Türbe zemininde o günkü kiliseden kalma değişik taşlar hâlâ duruyor, hiç dokunulmamış. Türbelerde dualarımızı ettikten sonra Tophane Tepesinde, tam da kenarda yani manzarası güzel bir masa kaparak bir şeyler içtik. Bursa yanıyor, kavruluyor ama burası acayip esiyor. Millet sanki kendini Tophane Tepesine atmış. Bursa’ya giderseniz mutlaka buraya gelin ve hem bir şeyler için hem de doyumsuz manzarayı seyredin. Bu arada belli saatlerde duyulan çan sesi sizi şaşırtmasın, kilise çanı değil bu çalan, tepede bulunan saat kulesinin çanı. Türbelerin önünde araba park etmek için yer var ama burada yer bulmak hemen hemen mümkün değil zira ufak bir yer ayırmışlar araçlar için. Dolayısıyla size tavsiyem şudur: Türbelerin önüne geldiğinizde hızınızı yavaşlatın (zaten hem kalabalıktan hem de yolun yokuş olmasından ötürü hızlı gidemezsiniz) ve türbelerin hemen bitimindeki (hemen bitimindeki ama, buraya dikkat edin) daracık sokaktan sağa sapın (içeri girin). MTTB bürosu tabelası filan var bu daracık sokakta. 60-70 metre ilerleyin ve ileride ufak bir park alanı var. Otoparka bakan kişiye aracınızın anahtarını teslim etmeniz gerekecek bunu unutmayın. Böyle yaparsanız tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar çok rahat bir şekilde Tophane Tepesi meydanını gezebilirler hiçbir sıkıntı söz konusu olmaz. Sadece türbelere girişte birkaç basamak söz konusu, onu belirteyim. Etrafta tuvalet var mıdır yok mudur, mutlaka vardır da nasıldır bilmiyorum.
Ceddimizi ziyaretten sonra Bursa’nın kalbine indik, yani Ulucami’ye. İkindi namazımızı cemaat ile eda ettikten sonra Bursa’ya her gidişimde mutlaka alış veriş yaptığım tespihçimden bir tane Beyrut Kehribarı (Beyrut Çakması) tespih aldım. Bunlar kehribar ama çok düşük kalitede ve bazı kimyasallar da karıştırılarak elde edildikleri için çakma diye adlandırılıyor ancak çekimi çok güzel ve ucuzlar. Daha sonra Kapalıçarşı esnafının bildiği ve rahmetli annem ile babamın sık sık uğradığı meşhur Akay Çi Börekte bir iki tane Çi Börek yedik, vefat eden büyükleri börek ustamız ile beraber yâd ettik ve eve döndük. (Akay Çi Börek tavsiyemdir. Susurluk Çi Börekleri gibi vıcık vıcık yağlı değil)
ÜFTADE TÜRBE
ÜFTADE CAMİSİ
OSMAN GAZİ TÜRBE
ORHAN GAZİ TÜRBE
TOPHANE TEPESİNDEN BURSA
ULUCAMİ MİHRAP
24/07/2024 Çarşamba günü ise eve dönüş günü. “Bursa’da en güzel tahanlıyı kim yapıyor? diye insanlara sorsanız çok büyük çoğunluk “İnanç Fırın” der. Aslında Yıldırım’da, Demirtaş Paşa’da İvaz Paşa’da Yeşil’e giden yokuş yol üzerinde de çok güzel tahanlı pide yapan fırınlar mevcut. Ancak burasınınkisi farklı. Ben Bursa’ya adımızı atar atmaz hemen Yıldırım’daki bir fırından aldım, tanesi 30 lira. İnanç Fırında ise tanesi 50 lira. Hem ben, hem de kardeşim sipariş üzere İstanbul’a dönmeden önce Muradiye Külliyesinin duvarının arkasında bulunan bu tarihi fırına gidip tahanlı pidelerimizi aldık ve oradan yine Ulucami yanındaki Kapalı Çarşı ve Uzun Çarşı ile Tuz pazarına uğrayarak birkaç öteberi aldık. Koza Handa birer kahve içtikten sonra öğle namazımızı Ulucami’ye bitişik sayılabilecek mesafede bulunan Gazi Orhan Bey Camisinde kılıp dönüş yoluna koyulduk. Şehir dışına çıkınca namaz kılmak çok kolaylaşıyor. Seferi olduğunuz için 10 rekâtlık öğle namazını sadece 2 rekât olarak kılabiliyorsunuz. Hanıma “Sık sık İstanbul dışına çıkalım, oğlanın yanına Bolu’ya veya Bursa’ya gidelim” diye takılıyorum. Tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar Kapalı Çarşı, Uzun Çarşı, Koza Han, Emir Han, Tuz Pazarı gibi alış verişin merkezini çok rahat gezebilirler. Hiç sıkıntı olmaz. Bursa Ulucami’ye girişte merdivenler var. Basamak sayısı çok fazla olmasa da (8-9 kadar) yine de içeri girebilmek için yardım kesinlikle şart. Cami içindeki şadırvan ve kûfi yazı biçimi ile yazılmış yazı ve hatlar görülmeye değer. Ben cami içerisinde tekerlekli iskemle ile dolaşan kişiler gördüm. Tekerlekli iskemle olarak muhtemelen, camide hazır bulundurulan tekerlekli iskemleler kullanılıyordur. Gazi Orhan Bey Camisine girişte de bir veya iki basamak var, yani burası büyük problem teşkil etmez. Ulucami yanında bir tuvalet var. Epey bir merdiven inmek/çıkmak gerek. Ancak burada asansör var. Tuvaletten rahatlıkla istifade edebiliyoruz haberiniz olsun.
Öte yandan Ulucami ve Gazi Orhan Bey Camisinin bulunduğu meydandaki araç trafik çok fazla. Ana caddeden karşıdan karşıya geçmek meşakkatli iş. Bir tane alt geçit yapmışlar Osmangazi Alt Geçidi. Bu sayede geniş ve trafiği yoğun olan bu caddenin bir yakasından diğerine rahatlıkla geçebiliyoruz. Bu geçidi kullanabilmek için eskiden sadece merdiven inip/çıkmak gerekirdi. Uzun zaman sonra yürüyen merdiven yapmak akıllarına geldi. Şimdi bir de asansör yapmışlar. Caddeden alt geçide iniveriyorsunuz. Yetmemiş, alt geçitteki birkaç basamak engelini bertaraf etmek için de bir de lift ilave etmişler. Geçitteki birkaç basamaklı merdiveni de bu lift sayesinde aşıyorsunuz ve meydana iniyorsunuz veya meydandan yukarı caddeye çıkıyorsunuz. Bursa genellikle biz sakatlar için hayatı kolaylaştırıcı tedbirleri genellikle almış bir şehir. Çok eksiği olsa da İstanbul’a nazaran bu konuda çok daha ileri bir seviyede diyebilirim.
Sanırım bu yaz Bursa gezmelerim maalesef bitti. Geriye Edirne’de göremediğimiz, daha doğrusu tam hakkı ile gezemediğimiz, Hıdırlık Tabyasını gezmek kaldı. Havalar biraz soğusun oraya da kısmetse tekrar gitmeyi düşünüyoruz ve gezi sezonu büyük ihtimalle Edirne gezimiz ile bitecek Allah nasip buyurursa.
Herkese sağlıklı günler dilerim.
NOT.En fazla 20 resim yüklenebiliyormuş. Kalan 3 resmi de bu mesaja ek yeni mesajımda yollayacağım. (Ulucami şadırvan-Gazi Orhan Bey Camisi ve Osman Gazi geçitteki lift)