Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Celal’in Penceresinden: 1993'te üniversite son sınıftayken Friedreich Ataksisi...

celal1973

Yeni Üye
Üyelik
18 Eyl 2008
Konular
462
Mesajlar
13
Reaksiyonlar
0
Celal’in Penceresinden: 1993'te üniversite son sınıftayken Friedreich Ataksisi...

Celal’in Penceresinden

1973 Konya Ereğli doğumluyum. 1993'te üniversite son sınıftayken Friedreich Ataksisi (FA) teşhisi kondu. Sarhoş gibi dengesiz yürümeyle başlayan hastalığım, o günden bugüne sürekli ilerlemekte...

1998’ten beri onaltı yıldır (2014) tekerlekli sandalyedeyim. Hastalığımın ilk zamanlarında kabullenememe ve benzer nedenlerle çok stresli dönemler yaşadım

Önceden engellileri görürdüm fakat görmezden gelir geçerdim. Bu hastalığın bana verdiği derslerden biri de “Empati” yapmasını öğrenmemdir.

Hani Nasreddin hoca damdan düştüğünde başına toplananlar hekimi çağıralım deyince, “bana damdan düşen birini çağırın” dediği gibi, ben de şimdi tekerlekli sandalyedekilerin hislerini ve hallerini, sıkıntılarını anlıyorum. (Empati)

Ben engelli biriyle karşılaştığımda onun tuvaletini nasıl yaptığını, tekerlekli sandalyeden yatağa nasıl geçtiğini düşünürüm.

Hayatta en büyük nimetim, namazlarımda birinci duam annem ve babamdır. Benim belden aşağısı, hiç çalışmıyor. Hareket ettirilmem, bu yüzden çok zor. Ama, babam -Allah razı olsun- klozet üzerine bir vinç sistemi icat edince rahat ettik.

Engelliler işe yaramaz insanlar değillerdir. 1993’te hastalığımın teşhisini koyan doktor babama “hastalığın tedavisi yok, bu çocuk çalışamaz, götür evine yatsın”, demiş.

Babam, o doktoru dinlemedi. Rabbim nasip etti, özel şirkette işe girdim. Bilgisayarda tasarımcı olarak babamın yardımıyla, işe götürüp getirmesiyle 16 yıl çalıştım ve emekli oldum hamdolsun.

Trilyonlarca gezegenleri yaratan ve dünya dahil hepsini basket topu gibi döndüren Allah’ın elbette her şeye gücü yeter.

Engelli olmak haşa! Bir yaratılış hatası değil, dünyadaki bu imtihanın zor sorularından birisidir.

Ben, emekli olduktan sonra insanlara nasıl faydalı olabilirim sorusu ile dostum Efkan Vural hocamın ısrarlı teşvikiyle yazı yazmaya başladım. Hayatımı anlattığım bir kitap yazdım, basılmadı ama internetten yayınladım. Ve bir blog sayfası açtım, hala hayata dair yazılar yazıyorum.

Hayata dair yazılarımı ve hayat hikayemi anlattığım kitabı okumak isterseniz GOOGLE’da “celalin penceresinden” diye aratınca çıkan ilk sonuç blog sayfamdır.

Bir baba oğlunu sevdiğini söylerken “Aslan oğlum benim” deyip sırtına bir tokat indirir. Tedbirsizliğimizden değil de, Allah’tan takdiri ile gelen ve benim hastalığım gibi henüz tedavisi bulunmayan hastalıkları, Allah’ın bazı kullarına şevkat tokatı olarak değerlendiriyorum.

Engelli olmak bana Allah’ın bir hediyesidir.

Allah'ın milyonlar içinden seçip engellilik verdiği bizler, bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz. İsyan etmeyip ibadet ederek (Ben tekerlekli sandalyede teyemmümle namaz kılıyorum) sabır ve şükürle sevap kazanmalıyız. Yoksa -Allah korusun- kazanma yolunda kaybedenlerden olabiliriz.

Hastalık gafletten uyandırır

Hastalığıma hiç isyan etmedim fakat önceleri “Acaba neden Allah bana hastalık verdi?” diye çok düşünmüştüm. Ailede, hatta sülalede engelli biri yoktu.

Hidayetimle bu soru cevabını buldu. İlerleyen yazılarda hayatımdan kesitler ile hidayet yolculuğumu ara ara anlatacağım.

Çünkü Allah beni seviyor inşallah. Burası geçici bir imtihan yeri olduğu için dünyaya dalıp ahireti unutmamı istemiyor inşallah.

Engelli kardeşlerime sesleniyorum; Kısacık dünya hayatında rahat olmayabiliriz ama şükredin, sabredin. Sağlıklı bir insanın "Çok şükür Allah'ım" demesi ile özürlü bir insanın "Çok şükür Allah'ım" demesine Allah aynı sevabı vermez. Allah adildir.

Eğer isyan etmezsek, sabreder ve şükredersek, üstüne bir de ibadet yaparsak, katlamalı sevaplarımız sayesinde cennette çok yüksek makamlara ulaşacağız inşallah...

“Ey sağlıklı insanlar! Sizin sahip olduğunuz nimetleri hayallerinde yaşatanlar vardır.”

Herkes sahip olduğu nimetleri düşünsün lütfen...
Hadi şöyle bir içten gelerek ELHAMDÜLİLLAH çok şükür diyelim....

Celalcelik@gmail.com Ankara ( Konya-Ereğli )
 
Ben de eskiden öyle düşünürdüm ama engellilik Allah'ın hediyesidir demek bana biraz ters geliyor. Allah kimseye zulmetmez. Engellerin mutlaka yapılan bir yanlıştan kaynaklandığını düşünüyorum. Mesela ben doğum öncesi kontroller yapılmış, doğum sırasında tedbirler alınmış olsa engelli olmazdım diye düşünüyorum. Ya da ne bileyim içkili birisi içip araç sürmese kaza yapıp tekerlekli sandalyeye mahkum kalmazdı. Allah bir sistem kurmuş, kuralları oluşturmuş, buna uymayanlar bir şekilde zarar görmüşler. Bunda Allah'ın tabii ki bir kusuru olamaz. Herşeyin sebebi insan. İnsan istiyor, seçiyor, niyetleniyor; Allah da yaratıyor. Yoksa Allah "şu kulum da engelli doğsun", "şu kulum kaza yapıp engelli olsun" der mi diye de düşünüyorum. Ya engelli olmanın güzel tarafı yok. Madem engelliyiz tabii ki herşeye isyan etmek, hele "Allahım, benim suçum ne, niye beni bu duruma düşürdün" demek de yanlış. Önemli olan inancımıza göre bir sınav olan dünya hayatını Allah'ın dinine göre yaşamak. Engelli olsak da engelsiz olsak da...
 
Son düzenleme:
bende kederlıye katılıyorum,allah,ın hedıyesı dıye bısey yok, al kolunu kopardım buda benım sana bı hedıyem olsunmu dıyo,, dunyada nazarda var bu bır gercek ben nazara ınanıyorum nazardan yada bedduadan,yada cocukken olan bırseyden yada alkolden yada sıgaradan,bunların bır cok nedenı var en önemlısıde cıdden cogu hastalıklar şu hormonlu yedıklerımızden eskıden hersey dogaldı eksıden bu kadar hastalık yokdu,şimdi nıye bınlerce hastalık cıkdı ve cıkıyor coguda bu hormonlu ve boya katkılı yedıgımız seylerden,,, önemlı olan hastalandıkdn sonra ısyan edıp etmemen, ısyan etmıceksın allah,a cunku allah sen boyle ol ıstemedı, şükretceksın,
 
Üst Alt