“CHP'nin dünyayı iyi okuduğunu” da söyledi Kılıçdaroğlu… CHP'yi, çözüm adresi olarak gösterdi… Ve dahi CHP'nin değişimi içselleştirdiğini de…
CHP Gençlik Kolları Genel Başkanlığı tarafından Ahmet Taner Kışlalı Salonu'nda düzenlenen "Dev Çınarlar Yeni Filizlerle Buluşuyor" -bu başlığı da anlamadım ya- adlı etkinlikte bir konuşma yapan Kılıçdaroğlu, hiç de tanıdık olmadığımız bir yaklaşım çizdi…
"Türkiye'nin bütün gençlerine sesleniyorum.” diyen Kılıçdaroğlu, gençlerin özgürlük, iş, yurt, askerlik sorunları olduğunu belirtti ve sorunların çözümü için de CHP'yi adres gösterdi…
Bu ifadeleri duyunca sevindim. Kendi kendime, “Bravo, demek CHP de artık anladı ki ancak iş yaparak milletten oy istenebilir.” diye düşündüm.
“CHP'nin dünyayı iyi okuduğunu” da söyledi Kılıçdaroğlu… CHP'yi, çözüm adresi olarak gösterdi… Ve dahi CHP'nin değişimi içselleştirdiğini de…
Eğer bu söylediklerine kendisi de inanıyorsa ve hakikaten bir nebze de olsa CHP'yi, laf üretmekten “iş çözme” aşamasına getirmişse bu, hakikaten Türkiye için bir kazanımdır…
Çünkü Türkiye'nin en temel, en baş edilmez, en zor ve en aşılmaz sorunu, en kötü kaderi, iş yapmasını bilmeyen ve her şeyi yüzünü gözüne bulaştıran bir muhalefete sahip olmasıdır. İktidar yanlış yaptığında ona “Hop! Yaptığın yanlış, şöyle şöyle yapman gerekir” diyecek, yol gösterecek bir muhalefet, her halde bir topluma Allah'ın en büyük ikramıdır!
Evet, CHP'nin hep muhalefette tutulması, bu milletin büyük siyasi dehasıdır amma yazık ki aynı zamanda ülkenin en büyük talihsizliğidir…
Çünkü CHP, 64 yıldır asla iktidar olmayı başaramamış ama birtakım hayalperestlerin “ah bir iktidar olsa” diye kendisi için büyük hayaller kurdukları, “şişe içindeki cin”dir. Her seçimde bu kere çıkabilir diye düşünüyorlar ama olmuyor, olmuyor, olmuyor… Bu hasret bazı kesimlerde öyle bir raddeye ulaşmış ki CHP iktidarını cennete kavuşmak sanacaklar!
Ben şahsen Kılıçdaroğlu'nun ağzından o cümleleri duyunca ümitlendim. “Demek ki CHP de artık akıllandı ve iktidar olmak için ‘millet'in beklentilerine cevap vermek gerektiğini öğrendi.” diye düşündüm. Millet adına sevinilecek bir durum.
Çünkü CHP, bugüne kadar, hep milletin karşısına halkı, İslam'ın karşısına laikliği, demokrasinin karşısına statükoyu, çoğulculuğun karşısına Atatürk milliyetçiliğini koyageldi. Cumhuriyetin o astığım astık, kestiğim kestik dönemini “asr-ı saadet/altın çağ” gibi kutsadılar. Milletin ve köylünün, rejimi kollayan birkaç bin kişilik memur ve askerin rahatı ve refahı için inim inim inletildiği döneme övgüler dizdiler… Memur ve asker ‘halk”tı ve baş tacı idi. Millet ve köyle ise fasafiso vatandaşlardı. Olmasa da olurdu ama yazık ki vardılar!
CHP'nin en temel amacı, iktidarı onların insafına bırakmamaktı yıllar boyunca…
Allahtan ki bu konuda talihleri yaver gitmemişti. Dünya hızla değişiyor, özgürlükler her gün biraz daha yaygınlaşıyor; milletin ve köylünün içinde bulunduğu sefalet, dış dünya nezdindeki itibarlarını sıkıntıya sokuyordu. O yüzden de sonunda, çok partili döneme geçmek zorunda kalmışlar ve millet ilk fırsatta onu bir daha asla iktidar olamayacağı şekilde muhkum etmişti! O yüzden de millete karşı hınçları bitmiyor. Onun iktidarını işgalcilikle suçluyorlar.
Kılıçdaroğlu onların iktidarına karşı bir milli mücadele düşünürken kendisini ne kadar isabetli bir şey söylemiş gibi buluyorsa Çetin Doğan gibi askerler de aynı gerekçe ile camileri bombalamayı planlamışlardı mamafih!
Millet CHP'yi iktidar yapmıyor ya o da onu işgalci kabul ediyor!
Oysa CHP'nin iktidar olamamasının bir sebebi, sadece millete çektirdiklerinin ahı değildir; asıl sebep gelişen dünyaya ayak uyduramamalarıdır... Bunu anlayamıyorlar. Onlar hep Akıl Oyunları filmindeki gibi duygusal bir anın içinde hapsolup kalmışlar. Hala her fırsatta onuncu yıl marşını söyleme ihtiyacı duymaları da o psikolojik hapsedilmişligin eseridir…
CHP, evet ebter bir partidir. Milletin ve özellikle de ehl-i imanın çok ahını almıştır. Bu ah ve kahır, onu semeresiz ve akim kılmıştır. Bu isimle iktidar olma şansı da yok gibi görünmektedir! Ben bunu defalarca söyledim ve kendimi bu iddia ile bağladım…
Ne zaman ki CHP, SHP oldu veya DSP oldu hemen ya iktidar oldu ya iktidar ortağı… çünük CHP'nin ruhu millet ile barışık değil!
Şimdi Kılıçdaroğlu'nun o konuşmasını dinlerken bütün bunlar gözümün önünden geçti ve dedim ki “Hadi inşallah CHP, milleti düşman belleyen o habis ruhtan kurtulsun da o dahi millete hizmet etmeyi hedefleyen bir parti olsun!” Esasında böyle bir hayırlı gelişme, sağdaki partiler için de bir şanstır. Türkiye'nin iş bilen, millete hizmet etmeyi gaye edinmiş bir muhalefete kavuşması, ülkeye çağ atlatacak bir gelişme olur…
Bakın ne diyor Kılıçdaroğlu:
"Küçük olsun benim olsun anlayışını asla ve asla benimsemeyeceksiniz, korkmayacaksınız, yürekli olacaksınız, kollarını bütün ülkenin gençliğine açacaksınız. 'Büyük olacak, güçlü olacak, Türkiye'nin olacak' diyeceksiniz."
Şu cümleler bilindik CHP'nin ruhuna aykırı! Emin olun bunların çeyreğini CHP başarsa, millet kurtulur. Çünkü bu milletin talihinin önünde duran en büyük mani, asla değişmeyen, on yaşındaki bir çocuğun hevesleri içinde hapsolup kalmış CHP'dir.
CHP bir duygusallıktır. Ve duygusallıkların ekseriyeti şeytandandır. Çünkü duygusallık insana ‘muhal'i ‘makul', ‘ihtimal'i ‘mevcut' gösterir. Kendi ırkını diğer bütün ırklardan üstün görmek de öyle şeytani bir duygusallıktır. İçinde menhus bir lezzet vardır ama boş bir gururdan öteye gitmez… CHP bugüne kadar hep o muhalin peşinde koştu durdu. O açıdan, ayağı yere basmış, realiteyi görmeye başlamış bir CHP, büyük bir kazanç olurdu Türkiye için!
İşte ben tam bu hevesler ve hayallere dalmıştım ki ardından şu cümleler geldi:
“Bugün geldiğimiz nokta, siyasi partiler arasında bir iktidar mücadelesi değildir, bugün geldiğimiz nokta bir rejim mücadelesidir. Cumhuriyetin kazanımları, demokrasimiz elimizden alınmak isteniyor."
…….
“…Bu ülkenin gençlerine kucağımı açıyorum, gelin hep beraber Türkiye'yi ayağa kaldıralım, yeni bir ulusal kurtuluş savaşını hep beraber başlatalım.”
CHP açısından “Dünyayı doğru okumak” buysa vah bu ülkeye! Millete karşı milli mücadele!!!
Hayalim aniden bir balon gibi patlayıp yüzüme çarptı. Aklıma o ünlü fıkra geldi. Hani adamın biri kendini darı sanıyormuş. Uzun bir psikolojik terapiden sonra psikolog, nihayet hastasının takıntısından kurtulduğuna kanaat getirmiş:
-Artık gidebilirsin, düzeldin, demiş. Hasta tam dışarı çıkacakken dönüp psikoloğa sormuş:
-Doktor bey, ben darı olmadığıma inandım. Peki, tavuklar da benim darı olmadığımı bilecekler mi, deyivermiş!
Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu kadar akılcı, makul yaklaşımlardan sonra şu cümleyi sarf etmesi, net bir şekilde gösteriyor ki CHP hala o onuncu yıl marşı içinde hapis duruyor!
Düşünebiliyor musunuz, Sayın Kılıçdaroğlu, halkın çıkardığı bir iktidarı bahane ederek bir milli mücadeleden bahsediyor?
Neden? Ülke işgal altında mı ki? Kim bu işgalciler?
Demek ki hakikaten CHP bir arpa boyu gelişme gerçekleştirememiş. Büyük büyük babaları İslam'ı, dedeleri milliyetçileri düşman biliyorlardı; kendileri de şu milleti düşman biliyorlar demek ki. Bu iktidarı millet çıkardığına göre… Demek hala Müslüman halka karşı o ilk zamanların kin ve nefretiyle duruyorlar…
Birilerinin, bu CHP'ye, kendileri gibi düşünmeyenlerin de bu ülkenin vatandaşı olduğunu öğretmesi lazım. Son zamanlarda CHP, eski MHP'lilerle milletin önüne çıkmaya çalışıyorlar. Bir çok yerde eski MHP'lilerden aday gösteriyorlar. İnşallah onlar, millete güven duymayı da CHP'lilere öğretirler! Belki iki kelimesinden biri Rabbim olan Sarıgül de onlara “amin!” demeyi öğretir!
Yazık!
CHP için “Allah sağaltsın!” diyeceğim ama bilmiyorum bu duaya âmin diyecek birileri var mı? Çünkü hala CHP literatüründe ‘Amin' demek bir gericilik alametidir!
Mehmet Ali Bulut
CHP Gençlik Kolları Genel Başkanlığı tarafından Ahmet Taner Kışlalı Salonu'nda düzenlenen "Dev Çınarlar Yeni Filizlerle Buluşuyor" -bu başlığı da anlamadım ya- adlı etkinlikte bir konuşma yapan Kılıçdaroğlu, hiç de tanıdık olmadığımız bir yaklaşım çizdi…
"Türkiye'nin bütün gençlerine sesleniyorum.” diyen Kılıçdaroğlu, gençlerin özgürlük, iş, yurt, askerlik sorunları olduğunu belirtti ve sorunların çözümü için de CHP'yi adres gösterdi…
Bu ifadeleri duyunca sevindim. Kendi kendime, “Bravo, demek CHP de artık anladı ki ancak iş yaparak milletten oy istenebilir.” diye düşündüm.
“CHP'nin dünyayı iyi okuduğunu” da söyledi Kılıçdaroğlu… CHP'yi, çözüm adresi olarak gösterdi… Ve dahi CHP'nin değişimi içselleştirdiğini de…
Eğer bu söylediklerine kendisi de inanıyorsa ve hakikaten bir nebze de olsa CHP'yi, laf üretmekten “iş çözme” aşamasına getirmişse bu, hakikaten Türkiye için bir kazanımdır…
Çünkü Türkiye'nin en temel, en baş edilmez, en zor ve en aşılmaz sorunu, en kötü kaderi, iş yapmasını bilmeyen ve her şeyi yüzünü gözüne bulaştıran bir muhalefete sahip olmasıdır. İktidar yanlış yaptığında ona “Hop! Yaptığın yanlış, şöyle şöyle yapman gerekir” diyecek, yol gösterecek bir muhalefet, her halde bir topluma Allah'ın en büyük ikramıdır!
Evet, CHP'nin hep muhalefette tutulması, bu milletin büyük siyasi dehasıdır amma yazık ki aynı zamanda ülkenin en büyük talihsizliğidir…
Çünkü CHP, 64 yıldır asla iktidar olmayı başaramamış ama birtakım hayalperestlerin “ah bir iktidar olsa” diye kendisi için büyük hayaller kurdukları, “şişe içindeki cin”dir. Her seçimde bu kere çıkabilir diye düşünüyorlar ama olmuyor, olmuyor, olmuyor… Bu hasret bazı kesimlerde öyle bir raddeye ulaşmış ki CHP iktidarını cennete kavuşmak sanacaklar!
Ben şahsen Kılıçdaroğlu'nun ağzından o cümleleri duyunca ümitlendim. “Demek ki CHP de artık akıllandı ve iktidar olmak için ‘millet'in beklentilerine cevap vermek gerektiğini öğrendi.” diye düşündüm. Millet adına sevinilecek bir durum.
Çünkü CHP, bugüne kadar, hep milletin karşısına halkı, İslam'ın karşısına laikliği, demokrasinin karşısına statükoyu, çoğulculuğun karşısına Atatürk milliyetçiliğini koyageldi. Cumhuriyetin o astığım astık, kestiğim kestik dönemini “asr-ı saadet/altın çağ” gibi kutsadılar. Milletin ve köylünün, rejimi kollayan birkaç bin kişilik memur ve askerin rahatı ve refahı için inim inim inletildiği döneme övgüler dizdiler… Memur ve asker ‘halk”tı ve baş tacı idi. Millet ve köyle ise fasafiso vatandaşlardı. Olmasa da olurdu ama yazık ki vardılar!
CHP'nin en temel amacı, iktidarı onların insafına bırakmamaktı yıllar boyunca…
Allahtan ki bu konuda talihleri yaver gitmemişti. Dünya hızla değişiyor, özgürlükler her gün biraz daha yaygınlaşıyor; milletin ve köylünün içinde bulunduğu sefalet, dış dünya nezdindeki itibarlarını sıkıntıya sokuyordu. O yüzden de sonunda, çok partili döneme geçmek zorunda kalmışlar ve millet ilk fırsatta onu bir daha asla iktidar olamayacağı şekilde muhkum etmişti! O yüzden de millete karşı hınçları bitmiyor. Onun iktidarını işgalcilikle suçluyorlar.
Kılıçdaroğlu onların iktidarına karşı bir milli mücadele düşünürken kendisini ne kadar isabetli bir şey söylemiş gibi buluyorsa Çetin Doğan gibi askerler de aynı gerekçe ile camileri bombalamayı planlamışlardı mamafih!
Millet CHP'yi iktidar yapmıyor ya o da onu işgalci kabul ediyor!
Oysa CHP'nin iktidar olamamasının bir sebebi, sadece millete çektirdiklerinin ahı değildir; asıl sebep gelişen dünyaya ayak uyduramamalarıdır... Bunu anlayamıyorlar. Onlar hep Akıl Oyunları filmindeki gibi duygusal bir anın içinde hapsolup kalmışlar. Hala her fırsatta onuncu yıl marşını söyleme ihtiyacı duymaları da o psikolojik hapsedilmişligin eseridir…
CHP, evet ebter bir partidir. Milletin ve özellikle de ehl-i imanın çok ahını almıştır. Bu ah ve kahır, onu semeresiz ve akim kılmıştır. Bu isimle iktidar olma şansı da yok gibi görünmektedir! Ben bunu defalarca söyledim ve kendimi bu iddia ile bağladım…
Ne zaman ki CHP, SHP oldu veya DSP oldu hemen ya iktidar oldu ya iktidar ortağı… çünük CHP'nin ruhu millet ile barışık değil!
Şimdi Kılıçdaroğlu'nun o konuşmasını dinlerken bütün bunlar gözümün önünden geçti ve dedim ki “Hadi inşallah CHP, milleti düşman belleyen o habis ruhtan kurtulsun da o dahi millete hizmet etmeyi hedefleyen bir parti olsun!” Esasında böyle bir hayırlı gelişme, sağdaki partiler için de bir şanstır. Türkiye'nin iş bilen, millete hizmet etmeyi gaye edinmiş bir muhalefete kavuşması, ülkeye çağ atlatacak bir gelişme olur…
Bakın ne diyor Kılıçdaroğlu:
"Küçük olsun benim olsun anlayışını asla ve asla benimsemeyeceksiniz, korkmayacaksınız, yürekli olacaksınız, kollarını bütün ülkenin gençliğine açacaksınız. 'Büyük olacak, güçlü olacak, Türkiye'nin olacak' diyeceksiniz."
Şu cümleler bilindik CHP'nin ruhuna aykırı! Emin olun bunların çeyreğini CHP başarsa, millet kurtulur. Çünkü bu milletin talihinin önünde duran en büyük mani, asla değişmeyen, on yaşındaki bir çocuğun hevesleri içinde hapsolup kalmış CHP'dir.
CHP bir duygusallıktır. Ve duygusallıkların ekseriyeti şeytandandır. Çünkü duygusallık insana ‘muhal'i ‘makul', ‘ihtimal'i ‘mevcut' gösterir. Kendi ırkını diğer bütün ırklardan üstün görmek de öyle şeytani bir duygusallıktır. İçinde menhus bir lezzet vardır ama boş bir gururdan öteye gitmez… CHP bugüne kadar hep o muhalin peşinde koştu durdu. O açıdan, ayağı yere basmış, realiteyi görmeye başlamış bir CHP, büyük bir kazanç olurdu Türkiye için!
İşte ben tam bu hevesler ve hayallere dalmıştım ki ardından şu cümleler geldi:
“Bugün geldiğimiz nokta, siyasi partiler arasında bir iktidar mücadelesi değildir, bugün geldiğimiz nokta bir rejim mücadelesidir. Cumhuriyetin kazanımları, demokrasimiz elimizden alınmak isteniyor."
…….
“…Bu ülkenin gençlerine kucağımı açıyorum, gelin hep beraber Türkiye'yi ayağa kaldıralım, yeni bir ulusal kurtuluş savaşını hep beraber başlatalım.”
CHP açısından “Dünyayı doğru okumak” buysa vah bu ülkeye! Millete karşı milli mücadele!!!
Hayalim aniden bir balon gibi patlayıp yüzüme çarptı. Aklıma o ünlü fıkra geldi. Hani adamın biri kendini darı sanıyormuş. Uzun bir psikolojik terapiden sonra psikolog, nihayet hastasının takıntısından kurtulduğuna kanaat getirmiş:
-Artık gidebilirsin, düzeldin, demiş. Hasta tam dışarı çıkacakken dönüp psikoloğa sormuş:
-Doktor bey, ben darı olmadığıma inandım. Peki, tavuklar da benim darı olmadığımı bilecekler mi, deyivermiş!
Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu kadar akılcı, makul yaklaşımlardan sonra şu cümleyi sarf etmesi, net bir şekilde gösteriyor ki CHP hala o onuncu yıl marşı içinde hapis duruyor!
Düşünebiliyor musunuz, Sayın Kılıçdaroğlu, halkın çıkardığı bir iktidarı bahane ederek bir milli mücadeleden bahsediyor?
Neden? Ülke işgal altında mı ki? Kim bu işgalciler?
Demek ki hakikaten CHP bir arpa boyu gelişme gerçekleştirememiş. Büyük büyük babaları İslam'ı, dedeleri milliyetçileri düşman biliyorlardı; kendileri de şu milleti düşman biliyorlar demek ki. Bu iktidarı millet çıkardığına göre… Demek hala Müslüman halka karşı o ilk zamanların kin ve nefretiyle duruyorlar…
Birilerinin, bu CHP'ye, kendileri gibi düşünmeyenlerin de bu ülkenin vatandaşı olduğunu öğretmesi lazım. Son zamanlarda CHP, eski MHP'lilerle milletin önüne çıkmaya çalışıyorlar. Bir çok yerde eski MHP'lilerden aday gösteriyorlar. İnşallah onlar, millete güven duymayı da CHP'lilere öğretirler! Belki iki kelimesinden biri Rabbim olan Sarıgül de onlara “amin!” demeyi öğretir!
Yazık!
CHP için “Allah sağaltsın!” diyeceğim ama bilmiyorum bu duaya âmin diyecek birileri var mı? Çünkü hala CHP literatüründe ‘Amin' demek bir gericilik alametidir!
Mehmet Ali Bulut