Bu yazıyı şimdi buldum okudum herkesin okumasında yarar var ve katılıyorum uzman görüşüne ! Sağlık hukuku uzmanı Av. İlker Burgaç
Ölümcül hastalığı olanlara yakınları ve hekimler tarafından tanının açıklanmaması iyi niyete dayansa da beraberinde çok sayıda hak ihlalini getiriyor. Hastaya gerçeğin söylenmemesi, HHY (Hasta Hakları Yönetmeliği) Madde 19 ve TDN (Tıbbi Deontoloji Tüzüğü) Madde 14/2-3e dayandırılıyor. Ancak çok iyi değerlendirme yapılmalı. Çünkü hastaya tanısı açıklanmadığında başta anayasadan kaynaklanan kendi geleceğine karar verme hakkı olmak üzere, çok sayıda hasta hakkı ihlal edilmiş olur. Örneğin bilgi edinme hakkı, tedavi yöntemine karar verme hakkı, tedaviyi reddetme hakkı, kendi istemedikçe bilgilerin başkalarıyla paylaşılmaması hakkı... Bunların yanı sıra sevdiklerine veda etmek isteyebilir veya sevmediği birine içini dökmek isteyebilir ya da malını mülkünü satıp tatile çıkmak isteyebilir. Tanıyı saklamaya karar verdiğimizde çok sayıda soruya cevap bulmak ve doğması muhtemel sorunları doğru ele almak gerekir. Öncelikle buna kim karar verebilir? Tanıyı gerçekten saklamak mümkün mü? Tanı açıklanmadan hastanın tedavi sürecine katılımı nasıl sağlanacak? Hasta durumu öğrenirse hekime ve yakınlarına karşı gelişecek güvensizlik nasıl giderilecek? Bu durumun kötüye kullanılma ihtimali de vardır. Kısa ömrü kalan ebeveynlerin mirası kendi tercihine göre taksim edeceğini bilen yakınları olabilir. Tüm bu olası olumsuzluklar ve hak ihlalleri yerine hastamızın kendi geleceği hakkında karar verme hakkına saygı duyarak, hekimle işbirliği içerisinde uygun şekilde tanının hastaya açıklanması ve tedavi konusunda vereceği kararlar doğrultusunda süreci ele almak en doğru seçenek olacaktır.