Sakatlık ve Siyaset
Kaynak: Sibel Yardımcı, "Sakatlık ve Siyaset" Engellilik ve Ayrımcılık: Eğitimciler için Temel Metinler ve Örnek Dersler içinde, K. Çayır, M. Soran, M. Ergün (der.), İstanbul: Karekök Akademi, 2015. Erişim: http://secbir.org/images/2015/pdf/metin2.pdf
Özet
1960'lardan itibaren yükselen sakat siyaseti, sakatlığı tarihsel-toplumsal bir inşa olarak yeniden tanımlamaya, bu kapsamda 'sağlamcı' söylem ve pratiklerde yatan ayrımcılık biçimlerini görünür kılmaya çalışmıştır. Eldeki metinde, öncelikle sakat hareketinin, Amerika Birleşik Devletleri'nde ve İngiltere'de ortaya çıkışı ve gelişimi özetlenmektedir. Ardından bu gelişimin farklı coğrafyalarda farklı yollar izlediği belirtilmekte ve bu farklılığın nedenleri üzerinde durulmaktadır. Yine de bu farklı yolları birleştiren bir nokta vardır: Sakat hareketi hemen her ülkede hak temelli diğer hareketlere oranla daha zor örgütlenmekte, sesini daha zor duyurmaktadır. Metnin devamında bu durumun nedenleri ele alınmakta, son olarak da bölüm genelinde aktarılan gelişmelerin Türkiye'deki izdüşümü takip edilmektedir.
Giriş (1)
1960'larda başlayıp özellikle 1980'lerin başında ivme kazanan, modern sakatlık kurgusunun dayatma ve dışlamalarını hedef alan bir sakat hakları mücadelesinden söz etmek mümkündür. Bu mücadele,
Bu mücadelenin en erken ve güçlü örneklerini Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İngiltere'de görüyoruz. 1960'ların politik iklimi, ABD'de Vietnam Savaşı gazilerine ve Ed Roberts, Judith Heumann gibi bugün hareketin liderleri arasında anılan sakat üniversite öğrencilerine ilham vermiştir. İngiltere'de ise refah politikalarının sakatları dikkate alarak geliştirilmesini talep eden gruplar ortaya çıkmıştır [Disability Income Group (Sakatlık Gelir Grubu) gibi]. Bu kişiler ve gruplar taleplerini dile getirebilmek amacıyla gazetelere yazılar yazmışlar; yolları ve geçitleri kapatmak, kendilerini otobüslere zincirlemek gibi ses getirecek eylemler örgütlemişlerdir. Örneğin, 1997'de ADAPT [ Americans Disabled for Accessible Public Transit (Erişilebilir Toplu Taşıma İçin Amerikalı Sakatlar)] eylemcileri kendilerini tekerlekli sandalyelerinden atmış ve Beyaz Saray'a çıkan merdivenleri sürünerek tırmanmaya başlamışlardır. Aralarından 92 kişi gözaltına alınmıştır
______________________
ABD Sakat Hareketinin Doğuşu
Söz konusu harekette ilk adımlardan biri, 1960'lı yılların sonu ve 1970'lerin başında Kaliforniya'da atılır. Bu adımın atılmasını sağlayan, 14 yaşında geçirdiği çocuk felci nedeniyle tekerlekli sandalye kullanarak ve demirden bir akciğere bağlı olarak yaşamaya başlayan Ed Roberts'ın Berkeley Üniversitesi'nde okuma çabasıdır. Dönemin ruhundan, Amerika'daki kadın ve siyah hareketlerinden ilham alan Roberts ve arkadaşları, engelleri kaldırarak öncelikle üniversite çevresini, sonra da tüm kenti dönüştürmeye girişirler. Zamanla güçlenen ve politik açıdan aktif hâle gelen bu grup, bakım kurumları ve hastanelerden çıkmak, başkalarına bağımlı olmak yerine özerk bir yaşam kurmak isteyen sakatlar için ve onlar tarafından yönetilen Özerk Yaşam Merkezi'ni (Center for Independent Living) kurarlar. Kısa zamanda, tekerlekli sandalye tamirinden, kişisel bakıcı teminine, ev bulmaya, sakat sanatçıların eserlerini sergilemeye kadar farklı roller üstlenen bu merkezler, ülke çapına yayılır ve sakatların bakım kurumlarının dayattığı gündelik yaşam akışı yerine, yaşamlarını kendi tercihleri doğrultusunda kurabilmelerine, topluma katılabilmelerine yardımcı olur. (2)
______________________
Benzer eylemlilikler, İngiltere'de de sakatlık ve ayrımcılık eksenli araştırmalar yapılmasına, raporlar hazırlanmasına, yasal düzenlemeler getirilmesine ve erişimle ilgili çalışma gruplarının ve komitelerin kurulmasına yol açmıştır. (3-4) UPIAS'ın [Union of the Physically Impaired Against Segregation (Ayrıştırma Karşıtı Ortopedik Sakatlar Birliği)] 1975-1976 yıllarında tartışıp kaleme aldığı Fundamental Principles of Disability (Sakatlığın Temel İlkeleri) metni, 'engellerin' toplumsal/yapısal olduğunu ifade etmesi açısından büyük önem taşımaktadır. (5) UPIAS üyeleri de özellikle 1980'lerde kendilerini otobüslere zincirlemiş, geçitleri ve sokakları kapatarak ayrımcılığa dikkat çekmeye çalışmışlardır. (6)
Sakat hareketinin gelişimindeki ikinci önemli adımın 1981 yılında atıldığını söylemek mümkündür. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Uluslararası Engelliler Yılı (7) ilan edilen bu tarihin ardından sakatlıkla ilgili hak tartışmaları ve talepler dünyanın geri kalanında da ses getirmeye başlamıştır. Yine ABD ve İngiltere başta olmak üzere birçok yerde ayrımcılığı yasaklayan veya istihdam gibi konularda kotalar getiren yasalar ile yönetmelikler yürürlüğe girmiştir. ABD'de 1990'da yürürlüğe giren ADA [Americans with Disabilities Act (Amerikalı Sakatlar Yasası)] dünyada doğrudan sakatlık konusunda çıkarılan ilk yasa olması itibariyle dikkate değerdir.
Sakat Hareketinin Dünya Ölçeğinde Çeşitlenmesi
Ne var ki, sakatların hak mücadelesi, her yerde aynı şekilde ve aynı hızda ilerlememiştir. İçinde yer aldıkları ulusal ve yerel, sosyo-ekonomik ve kültürel koşullar, sakat örgütlenmelerinin farklı toplumlarda farklı yol haritaları izlemelerine, farklı tepkilerle karşılaşmalarına ve hak mücadelesinde farklı ölçüde ilerleme kaydetmelerine neden olmuştur. Bu anlamda belirleyici olan etmenler şöyle sıralanabilir:
- Otoriter, merkezi bir devletin varlığı,
- Devletin sosyal politikalar konusundaki tavrı,
- Yerel otoritelerin sahip oldukları yetkilerin kapsamı,
- Hak söylemli farklı toplumsal hareketlerin varlığı ve gücü,
- Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) örgütlenme biçimi ve finansal kaynakları,
- Sakatlık alanında çalışan STK'ların işbirliğine eğilimi,
- Toplumdaki genel sakatlık algısı; dinin ve medyanın bu algıdaki rolü,
- Sosyal hizmetlerin kapsamı ve temini konusunda aileye düşen rol,
- Sakatların sosyo-ekonomik koşulları, farklı sakat statüleri arasındaki hiyerarşik yapılanma,
- Bilgilenme ve erişimi kolaylaştıran teknolojik gelişmeler,
- Birleşmiş Milletler veya Avrupa Birliği gibi ulus-üstü kurumların bağlayıcı kararları.
Bu etmenlerin bir kısmı, hak temelli bir sakat hareketini mümkün kılarken diğerleri böyle bir oluşumu zorlaştırmıştır. Bu yazı kapsamında, farklı ülkeler ve çevrelerdeki sakat örgütlenmelerinin ve eylemliliklerinin detaylı bir analizini yapmak mümkün değildir. (8) Bununla birlikte iki temel tespit yapılabilir:
İlk olarak, aşağıda daha detaylı bir şekilde tartışılacağı gibi, Türkiye'de bu etmenler genellikle menfi yönde işlemiştir ve bu nedenle sakatlık alanında çalışan örgütler hak temelli bir yaklaşım geliştirmekte gecikmiş ve güçlük çekmişlerdir. İkinci olarak, sakat hareketinin, örneğin kadın veya sivil haklar mücadelelerine oranla hemen her ülkede zayıf kaldığı ifade edilmelidir. Bu zafiyetin altında ise sakatlığa özgü birtakım koşullar yatar. Bu koşullar beş başlık altında toplanabilir:
İlk olarak, sakatlık söz konusu olduğunda bir kimlikten veya kültürden ne oranda söz edilebileceği tartışmalı bir konudur. Sakatlık temelde olumsuz bir kategori sayıldığı için 'sakat kimliği' ile özdeşleşmek, örneğin etnik bir kimlikle özdeşleşmek kadar kolay değildir. (9) Veya etnik bir kimlik söz konusu olduğunda grubun üyelerini bir araya getirdiği düşünülen dil veya gelenek gibi ortak sembol ve pratikler bu örnekte bulunmaz (Aslında bazı sağır gruplar işaret dilinin ayrı bir dil olarak kabul edilmesi gerektiği iddiasında bulunmuştur; fakat bu durum fazlasıyla istisnaidir).
Bununla ilişkili ikinci etmen, sakat kişinin kendine yönelik algısıdır. Gündelik hayat akışındaki aksaklıkların nedenini bedeninde ve kendisinde gören birinin bu aksaklıkların giderilmesini toplumdan talep etmesi zordur. Özellikle tevekkülün vaaz edildiği toplumlarda, cezalandırılmış veya sınanıyor olduğunu düşünmek, birçok kişiyi daha iyi bir hayat yaşamayı bir hak olarak istemekten, dahası bunun için savaşmayı göze almaktan alıkoyar. Aynı şekilde, bu görüşleri paylaşan bir toplum da sakat bireyi ailesinin ve/veya doktorunun ellerine bırakmakta sorun görmeyecektir.
Üçüncü olarak, farklı sakatlıklara sahip kesimlerin ihtiyaç ve talepleri büyük oranda birbirinden farklıdır. Görme sorunları yaşayanlarla tekerlekli sandalyedeki kişilerin ya da küçük çaplı düzenlemelerle kendi başına yaşama ihtimali olan bireylerle sürekli bakım hizmeti alması gerekenlerin öncelikli talepleri aynı değildir. Bu da farklı sakatlıkları olan kesimlerin ortak bir paydada buluşmalarını geciktirmiştir. (10)
Aslında sakatlar, özellikle daha geleneksel toplumlarda, benzer taleplerle sokağa çıkan diğer gruplarla (örneğin, etnik haklar veya LGBTİ mücadeleleriyle) kıyaslandıklarında, toplumun genelinde kabul ve destek görme olasılığı görece yüksek bir kesimdir. Fakat tam da bu nedenle, bu talepler iane mantığı içinde dile veya yerine getirilmiştir. Herkesin eşit şekilde faydalanması gereken hizmetler, birilerinin ötekilere yardımı olarak örgütlenmiş; zaten eşitsiz bir ilişki içinde bulunan iki grup böylece bu eşitsizliği güçlendirecek şekilde yeniden karşılaşmıştır (belki de somut anlamıyla karşılaşmamışlardır bile; yardım bir dernek eliyle yaptırılabilir, biri aracılığıyla gönderilebilir). Özetle sakatlık karşısında gösterilen 'anlayış', çoğu zaman sakat mücadelesinin hak temelinde gelişmesinin önüne geçmiştir.
Son olarak, sakat hareketinin sesinin yeterince güçlü çıkmamasının ardında yatan bir diğer neden, sakatların örgütlenmesinde karşılaşılan zorluklardır. Eğitim imkânlarından çok az faydalanabilen, iş hayatına büyük oranda katılamayan, kent içinde ulaşımı zor, son olarak da politik bir aktör olarak hemen hiç değerlendirilmeyen bir kesimin örgütlenmesi kolay değildir. Bu anlamda, teknolojik gelişmenin ve internet kullanımının gerek güncel gelişmelere ve bilgiye erişimi kolaylaştırması gerek kent mekânında buluşamayan kişileri sanal bir mecrada buluşturabilmesi itibariyle sakat örgütlenmesini ve mücadelesini destekleyeceği söylenebilir.
[Makalenin devamı bir sonraki mesajda]
(1) Bu metni oluştururken, daha önce yazdığım veya katkıda bulunduğum çeşitli yazılardan yararlandım. Kimi kısımlarını neredeyse değiştirmeden, kimilerini ise değiştirerek yeniden kullandım. Söz konusu yazıların orijinalleri şu kaynaklarda yer almıştır: Yardımcı, Sibel. "Sakatlık ve Mekân İlişkisi Üzerine" Birgün Gazetesi, 5 Mayıs 2010. Erişim tarihi: 20 Temmuz 2015. Engelliler.Biz Platformu - Sakatlık ve Mekân İlişkisi Üzerine Bezmez, Dikmen ve Sibel Yardımcı "Kent Vatandaşlığı, Kent Hakkı ve Sakat Hakları" Kentsel Dönüşüm ve İnsan Hakları içinde, Kent ve İnsan Hakları Sempozyumu bildirileri, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2013. Dikmen Bezmez'e beni sakatlık üzerine çalışmaya teşvik ettiği, ilgili çalışmaları birlikte yürüttüğümüz süreçteki iş ve yol arkadaşlığı ve birlikte yazdığımız yazıyı etraflıca kullanmama izin verdiği için kocaman bir teşekkür borçluyum. Burada doğrudan alıntılamadığım ama birçok noktada yararlandığım bir diğer metin Dikmen Bezmez ve Yıldırım Şentürk'le birlikte yürüttüğümüz, TÜBİTAK destekli "Engelli Hakları ve Kent Vatandaşlığı: İstanbul Özelinde Engelli Kişilerin Yaşamlarını şekillendiren Aktörler ve Dinamikler" başlıklı projenin yayımlanmamış sonuç raporudur (Proje Numarası: 109K074).
(2) Doris Fleischer ve Freida Zames. The Disability Rights Movement: From Charity to Confrontation, Philadelphia: Temple University Press, 2001.
(3) Rob Imrie. Disability and the City: International Perspectives, Londra: Paul Chapman, 1996. s.97-117.
(4) Colin Barnes ve Geof Mercer. Disability, Cambridge: Polity Press, 2003.
(5) Leanne Dowse. "Contesting Practices, Challenging Codes: Self Advocacy, Disability Politics and the Social Model"
Disability & Society, 16(1), 2001. s.123-141.
(6) Rob Imrie. Disability and the City: International Perspectives, Londra: Paul Chapman, 1996. s.146.
(7) Bu yıla yönelik yaygın adlandırmada 'engelli' ifadesi tercih edildiği için metinde bu kullanıma sadık kalıyorum.
(8) Örneğin, merkezi devletin güçlü olduğu ve patronaj ilişkileri geliştirdiği (İrlanda Cumhuriyeti örneğinde olduğu gibi); sosyal güvenlikle ilgili sorumlulukların geleneksel olarak aileler tarafından üstlenildiği (Japonya, Kuzey İrlanda, yine İrlanda Cumhuriyeti ve bazı Güney Afrika ülkeleri gibi); dinin sakatlığı bir çeşit 'sınanma' olarak kavramsallaştırdığı, tevekkülü vaazettiği (Türkiye gibi) veya sakat kişilerin sosyo-ekonomik değişkenler açısından çok daha dezavantajlı oldukları toplumlarda, sakatlık konusunda çalışan STK'ların hak temelli bir söylem geliştiremediklerini görüyoruz (Hayashi ve Okuhira 2001, Bezmez ve Yardımcı 2010, Kitchin ve Wilton 2003, Miles 1996, Morgan 1995). Yine sakatlar arasındaki enformel hiyerarşinin sakat örgütlenmelerini bir araya gelmekten alıkoyduğu (Kuzey İrlanda gibi) veya bu örgütlenmelerin fazlasıyla parçalanmış bir görüntü arz ettiği (Türkiye gibi) ülkelerde hak mücadelesinin sonuç almakta geciktiği; buna karşılık, sakat hakları alanında liderlik yapan, konfederatif yapıdaki güçlü bir örgütün olduğu ülkelerde (İngiltere gibi) sakatların seslerini daha iyi duyurabildikleri biliniyor (Morgan 1995, Dowse 2001, Bezmez ve Yardımcı 2010).
(9) Angharad Beckett. "Understanding Social Movements: Theorizing The Disability Movement in Conditions of Late Modernity" The Sociological Review, 54(4), 2006. s.734-752.
(10) MichaelMorgan."TheDisabilityMovementinNorthernIreland"Disability&Society,10(2),1995.s.233-235.
Kaynak: Sibel Yardımcı, "Sakatlık ve Siyaset" Engellilik ve Ayrımcılık: Eğitimciler için Temel Metinler ve Örnek Dersler içinde, K. Çayır, M. Soran, M. Ergün (der.), İstanbul: Karekök Akademi, 2015. Erişim: http://secbir.org/images/2015/pdf/metin2.pdf
Özet
1960'lardan itibaren yükselen sakat siyaseti, sakatlığı tarihsel-toplumsal bir inşa olarak yeniden tanımlamaya, bu kapsamda 'sağlamcı' söylem ve pratiklerde yatan ayrımcılık biçimlerini görünür kılmaya çalışmıştır. Eldeki metinde, öncelikle sakat hareketinin, Amerika Birleşik Devletleri'nde ve İngiltere'de ortaya çıkışı ve gelişimi özetlenmektedir. Ardından bu gelişimin farklı coğrafyalarda farklı yollar izlediği belirtilmekte ve bu farklılığın nedenleri üzerinde durulmaktadır. Yine de bu farklı yolları birleştiren bir nokta vardır: Sakat hareketi hemen her ülkede hak temelli diğer hareketlere oranla daha zor örgütlenmekte, sesini daha zor duyurmaktadır. Metnin devamında bu durumun nedenleri ele alınmakta, son olarak da bölüm genelinde aktarılan gelişmelerin Türkiye'deki izdüşümü takip edilmektedir.
Giriş (1)
1960'larda başlayıp özellikle 1980'lerin başında ivme kazanan, modern sakatlık kurgusunun dayatma ve dışlamalarını hedef alan bir sakat hakları mücadelesinden söz etmek mümkündür. Bu mücadele,
- Sakatlığı tarihsel-toplumsal bir inşa olarak yeniden tanımlamaya, bu kapsamda 'sağlamcı' söylem ve pratiklerde yatan ayrımcılık biçimlerini görünür kılmaya çalışmıştır;
- Sakatların birçok açıdan güçsüz oldukları yönündeki algının sarsılmasını ve onların siyaseten aktif birer fail olarak tanınmalarını sağlamıştır. Böylece sakatlar adına sakat olmayan kişilerin konuşup karar vermesi yönündeki yaygın pratik de tartışmaya açılmıştır;
- Genellikle erişimi zor kamusal alanlarda ortaya konan eylemlilikler, bizzat bu mekânlarda cisimleşmiş bulunan ayrımcılığı gözler önüne sermiş; böylece mekânın (özelde kentin) nasıl kurulup örgütlendiği üzerine mücadele, sakat hakları mücadelesinin temel eksenlerinden birini oluşturmuştur.
Bu mücadelenin en erken ve güçlü örneklerini Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İngiltere'de görüyoruz. 1960'ların politik iklimi, ABD'de Vietnam Savaşı gazilerine ve Ed Roberts, Judith Heumann gibi bugün hareketin liderleri arasında anılan sakat üniversite öğrencilerine ilham vermiştir. İngiltere'de ise refah politikalarının sakatları dikkate alarak geliştirilmesini talep eden gruplar ortaya çıkmıştır [Disability Income Group (Sakatlık Gelir Grubu) gibi]. Bu kişiler ve gruplar taleplerini dile getirebilmek amacıyla gazetelere yazılar yazmışlar; yolları ve geçitleri kapatmak, kendilerini otobüslere zincirlemek gibi ses getirecek eylemler örgütlemişlerdir. Örneğin, 1997'de ADAPT [ Americans Disabled for Accessible Public Transit (Erişilebilir Toplu Taşıma İçin Amerikalı Sakatlar)] eylemcileri kendilerini tekerlekli sandalyelerinden atmış ve Beyaz Saray'a çıkan merdivenleri sürünerek tırmanmaya başlamışlardır. Aralarından 92 kişi gözaltına alınmıştır
______________________
ABD Sakat Hareketinin Doğuşu
Söz konusu harekette ilk adımlardan biri, 1960'lı yılların sonu ve 1970'lerin başında Kaliforniya'da atılır. Bu adımın atılmasını sağlayan, 14 yaşında geçirdiği çocuk felci nedeniyle tekerlekli sandalye kullanarak ve demirden bir akciğere bağlı olarak yaşamaya başlayan Ed Roberts'ın Berkeley Üniversitesi'nde okuma çabasıdır. Dönemin ruhundan, Amerika'daki kadın ve siyah hareketlerinden ilham alan Roberts ve arkadaşları, engelleri kaldırarak öncelikle üniversite çevresini, sonra da tüm kenti dönüştürmeye girişirler. Zamanla güçlenen ve politik açıdan aktif hâle gelen bu grup, bakım kurumları ve hastanelerden çıkmak, başkalarına bağımlı olmak yerine özerk bir yaşam kurmak isteyen sakatlar için ve onlar tarafından yönetilen Özerk Yaşam Merkezi'ni (Center for Independent Living) kurarlar. Kısa zamanda, tekerlekli sandalye tamirinden, kişisel bakıcı teminine, ev bulmaya, sakat sanatçıların eserlerini sergilemeye kadar farklı roller üstlenen bu merkezler, ülke çapına yayılır ve sakatların bakım kurumlarının dayattığı gündelik yaşam akışı yerine, yaşamlarını kendi tercihleri doğrultusunda kurabilmelerine, topluma katılabilmelerine yardımcı olur. (2)
______________________
Benzer eylemlilikler, İngiltere'de de sakatlık ve ayrımcılık eksenli araştırmalar yapılmasına, raporlar hazırlanmasına, yasal düzenlemeler getirilmesine ve erişimle ilgili çalışma gruplarının ve komitelerin kurulmasına yol açmıştır. (3-4) UPIAS'ın [Union of the Physically Impaired Against Segregation (Ayrıştırma Karşıtı Ortopedik Sakatlar Birliği)] 1975-1976 yıllarında tartışıp kaleme aldığı Fundamental Principles of Disability (Sakatlığın Temel İlkeleri) metni, 'engellerin' toplumsal/yapısal olduğunu ifade etmesi açısından büyük önem taşımaktadır. (5) UPIAS üyeleri de özellikle 1980'lerde kendilerini otobüslere zincirlemiş, geçitleri ve sokakları kapatarak ayrımcılığa dikkat çekmeye çalışmışlardır. (6)
Sakat hareketinin gelişimindeki ikinci önemli adımın 1981 yılında atıldığını söylemek mümkündür. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Uluslararası Engelliler Yılı (7) ilan edilen bu tarihin ardından sakatlıkla ilgili hak tartışmaları ve talepler dünyanın geri kalanında da ses getirmeye başlamıştır. Yine ABD ve İngiltere başta olmak üzere birçok yerde ayrımcılığı yasaklayan veya istihdam gibi konularda kotalar getiren yasalar ile yönetmelikler yürürlüğe girmiştir. ABD'de 1990'da yürürlüğe giren ADA [Americans with Disabilities Act (Amerikalı Sakatlar Yasası)] dünyada doğrudan sakatlık konusunda çıkarılan ilk yasa olması itibariyle dikkate değerdir.
Sakat Hareketinin Dünya Ölçeğinde Çeşitlenmesi
Ne var ki, sakatların hak mücadelesi, her yerde aynı şekilde ve aynı hızda ilerlememiştir. İçinde yer aldıkları ulusal ve yerel, sosyo-ekonomik ve kültürel koşullar, sakat örgütlenmelerinin farklı toplumlarda farklı yol haritaları izlemelerine, farklı tepkilerle karşılaşmalarına ve hak mücadelesinde farklı ölçüde ilerleme kaydetmelerine neden olmuştur. Bu anlamda belirleyici olan etmenler şöyle sıralanabilir:
- Otoriter, merkezi bir devletin varlığı,
- Devletin sosyal politikalar konusundaki tavrı,
- Yerel otoritelerin sahip oldukları yetkilerin kapsamı,
- Hak söylemli farklı toplumsal hareketlerin varlığı ve gücü,
- Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) örgütlenme biçimi ve finansal kaynakları,
- Sakatlık alanında çalışan STK'ların işbirliğine eğilimi,
- Toplumdaki genel sakatlık algısı; dinin ve medyanın bu algıdaki rolü,
- Sosyal hizmetlerin kapsamı ve temini konusunda aileye düşen rol,
- Sakatların sosyo-ekonomik koşulları, farklı sakat statüleri arasındaki hiyerarşik yapılanma,
- Bilgilenme ve erişimi kolaylaştıran teknolojik gelişmeler,
- Birleşmiş Milletler veya Avrupa Birliği gibi ulus-üstü kurumların bağlayıcı kararları.
Bu etmenlerin bir kısmı, hak temelli bir sakat hareketini mümkün kılarken diğerleri böyle bir oluşumu zorlaştırmıştır. Bu yazı kapsamında, farklı ülkeler ve çevrelerdeki sakat örgütlenmelerinin ve eylemliliklerinin detaylı bir analizini yapmak mümkün değildir. (8) Bununla birlikte iki temel tespit yapılabilir:
İlk olarak, aşağıda daha detaylı bir şekilde tartışılacağı gibi, Türkiye'de bu etmenler genellikle menfi yönde işlemiştir ve bu nedenle sakatlık alanında çalışan örgütler hak temelli bir yaklaşım geliştirmekte gecikmiş ve güçlük çekmişlerdir. İkinci olarak, sakat hareketinin, örneğin kadın veya sivil haklar mücadelelerine oranla hemen her ülkede zayıf kaldığı ifade edilmelidir. Bu zafiyetin altında ise sakatlığa özgü birtakım koşullar yatar. Bu koşullar beş başlık altında toplanabilir:
İlk olarak, sakatlık söz konusu olduğunda bir kimlikten veya kültürden ne oranda söz edilebileceği tartışmalı bir konudur. Sakatlık temelde olumsuz bir kategori sayıldığı için 'sakat kimliği' ile özdeşleşmek, örneğin etnik bir kimlikle özdeşleşmek kadar kolay değildir. (9) Veya etnik bir kimlik söz konusu olduğunda grubun üyelerini bir araya getirdiği düşünülen dil veya gelenek gibi ortak sembol ve pratikler bu örnekte bulunmaz (Aslında bazı sağır gruplar işaret dilinin ayrı bir dil olarak kabul edilmesi gerektiği iddiasında bulunmuştur; fakat bu durum fazlasıyla istisnaidir).
Bununla ilişkili ikinci etmen, sakat kişinin kendine yönelik algısıdır. Gündelik hayat akışındaki aksaklıkların nedenini bedeninde ve kendisinde gören birinin bu aksaklıkların giderilmesini toplumdan talep etmesi zordur. Özellikle tevekkülün vaaz edildiği toplumlarda, cezalandırılmış veya sınanıyor olduğunu düşünmek, birçok kişiyi daha iyi bir hayat yaşamayı bir hak olarak istemekten, dahası bunun için savaşmayı göze almaktan alıkoyar. Aynı şekilde, bu görüşleri paylaşan bir toplum da sakat bireyi ailesinin ve/veya doktorunun ellerine bırakmakta sorun görmeyecektir.
Üçüncü olarak, farklı sakatlıklara sahip kesimlerin ihtiyaç ve talepleri büyük oranda birbirinden farklıdır. Görme sorunları yaşayanlarla tekerlekli sandalyedeki kişilerin ya da küçük çaplı düzenlemelerle kendi başına yaşama ihtimali olan bireylerle sürekli bakım hizmeti alması gerekenlerin öncelikli talepleri aynı değildir. Bu da farklı sakatlıkları olan kesimlerin ortak bir paydada buluşmalarını geciktirmiştir. (10)
Aslında sakatlar, özellikle daha geleneksel toplumlarda, benzer taleplerle sokağa çıkan diğer gruplarla (örneğin, etnik haklar veya LGBTİ mücadeleleriyle) kıyaslandıklarında, toplumun genelinde kabul ve destek görme olasılığı görece yüksek bir kesimdir. Fakat tam da bu nedenle, bu talepler iane mantığı içinde dile veya yerine getirilmiştir. Herkesin eşit şekilde faydalanması gereken hizmetler, birilerinin ötekilere yardımı olarak örgütlenmiş; zaten eşitsiz bir ilişki içinde bulunan iki grup böylece bu eşitsizliği güçlendirecek şekilde yeniden karşılaşmıştır (belki de somut anlamıyla karşılaşmamışlardır bile; yardım bir dernek eliyle yaptırılabilir, biri aracılığıyla gönderilebilir). Özetle sakatlık karşısında gösterilen 'anlayış', çoğu zaman sakat mücadelesinin hak temelinde gelişmesinin önüne geçmiştir.
Son olarak, sakat hareketinin sesinin yeterince güçlü çıkmamasının ardında yatan bir diğer neden, sakatların örgütlenmesinde karşılaşılan zorluklardır. Eğitim imkânlarından çok az faydalanabilen, iş hayatına büyük oranda katılamayan, kent içinde ulaşımı zor, son olarak da politik bir aktör olarak hemen hiç değerlendirilmeyen bir kesimin örgütlenmesi kolay değildir. Bu anlamda, teknolojik gelişmenin ve internet kullanımının gerek güncel gelişmelere ve bilgiye erişimi kolaylaştırması gerek kent mekânında buluşamayan kişileri sanal bir mecrada buluşturabilmesi itibariyle sakat örgütlenmesini ve mücadelesini destekleyeceği söylenebilir.
[Makalenin devamı bir sonraki mesajda]
(1) Bu metni oluştururken, daha önce yazdığım veya katkıda bulunduğum çeşitli yazılardan yararlandım. Kimi kısımlarını neredeyse değiştirmeden, kimilerini ise değiştirerek yeniden kullandım. Söz konusu yazıların orijinalleri şu kaynaklarda yer almıştır: Yardımcı, Sibel. "Sakatlık ve Mekân İlişkisi Üzerine" Birgün Gazetesi, 5 Mayıs 2010. Erişim tarihi: 20 Temmuz 2015. Engelliler.Biz Platformu - Sakatlık ve Mekân İlişkisi Üzerine Bezmez, Dikmen ve Sibel Yardımcı "Kent Vatandaşlığı, Kent Hakkı ve Sakat Hakları" Kentsel Dönüşüm ve İnsan Hakları içinde, Kent ve İnsan Hakları Sempozyumu bildirileri, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2013. Dikmen Bezmez'e beni sakatlık üzerine çalışmaya teşvik ettiği, ilgili çalışmaları birlikte yürüttüğümüz süreçteki iş ve yol arkadaşlığı ve birlikte yazdığımız yazıyı etraflıca kullanmama izin verdiği için kocaman bir teşekkür borçluyum. Burada doğrudan alıntılamadığım ama birçok noktada yararlandığım bir diğer metin Dikmen Bezmez ve Yıldırım Şentürk'le birlikte yürüttüğümüz, TÜBİTAK destekli "Engelli Hakları ve Kent Vatandaşlığı: İstanbul Özelinde Engelli Kişilerin Yaşamlarını şekillendiren Aktörler ve Dinamikler" başlıklı projenin yayımlanmamış sonuç raporudur (Proje Numarası: 109K074).
(2) Doris Fleischer ve Freida Zames. The Disability Rights Movement: From Charity to Confrontation, Philadelphia: Temple University Press, 2001.
(3) Rob Imrie. Disability and the City: International Perspectives, Londra: Paul Chapman, 1996. s.97-117.
(4) Colin Barnes ve Geof Mercer. Disability, Cambridge: Polity Press, 2003.
(5) Leanne Dowse. "Contesting Practices, Challenging Codes: Self Advocacy, Disability Politics and the Social Model"
Disability & Society, 16(1), 2001. s.123-141.
(6) Rob Imrie. Disability and the City: International Perspectives, Londra: Paul Chapman, 1996. s.146.
(7) Bu yıla yönelik yaygın adlandırmada 'engelli' ifadesi tercih edildiği için metinde bu kullanıma sadık kalıyorum.
(8) Örneğin, merkezi devletin güçlü olduğu ve patronaj ilişkileri geliştirdiği (İrlanda Cumhuriyeti örneğinde olduğu gibi); sosyal güvenlikle ilgili sorumlulukların geleneksel olarak aileler tarafından üstlenildiği (Japonya, Kuzey İrlanda, yine İrlanda Cumhuriyeti ve bazı Güney Afrika ülkeleri gibi); dinin sakatlığı bir çeşit 'sınanma' olarak kavramsallaştırdığı, tevekkülü vaazettiği (Türkiye gibi) veya sakat kişilerin sosyo-ekonomik değişkenler açısından çok daha dezavantajlı oldukları toplumlarda, sakatlık konusunda çalışan STK'ların hak temelli bir söylem geliştiremediklerini görüyoruz (Hayashi ve Okuhira 2001, Bezmez ve Yardımcı 2010, Kitchin ve Wilton 2003, Miles 1996, Morgan 1995). Yine sakatlar arasındaki enformel hiyerarşinin sakat örgütlenmelerini bir araya gelmekten alıkoyduğu (Kuzey İrlanda gibi) veya bu örgütlenmelerin fazlasıyla parçalanmış bir görüntü arz ettiği (Türkiye gibi) ülkelerde hak mücadelesinin sonuç almakta geciktiği; buna karşılık, sakat hakları alanında liderlik yapan, konfederatif yapıdaki güçlü bir örgütün olduğu ülkelerde (İngiltere gibi) sakatların seslerini daha iyi duyurabildikleri biliniyor (Morgan 1995, Dowse 2001, Bezmez ve Yardımcı 2010).
(9) Angharad Beckett. "Understanding Social Movements: Theorizing The Disability Movement in Conditions of Late Modernity" The Sociological Review, 54(4), 2006. s.734-752.
(10) MichaelMorgan."TheDisabilityMovementinNorthernIreland"Disability&Society,10(2),1995.s.233-235.