Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Duygusal yoğunluk ve psikolojik sonuçlarının etkisi…

Swetheart

Yeni Üye
Üyelik
26 Haz 2018
Konular
2
Mesajlar
25
Reaksiyonlar
0
Duygusal yoğunluk ve psikolojik sonuçlarının etkisi…

Engelsiz sevgi neydi?

Sevgiye engel olan neydi?

Her insanın ruhunun ve yüreğinin sevgiye ihtiyacı vardır. Bazen duygularımızın altında ezilirken, bazen ise o duygularımızla yücelerek mutluluğun hazzını yaşarız. Bu iki olgu, zıt kutuplardaki duygularımızı en azami şekilde bize yaşatarak bizi ya mutlu etmektedir ya da mutsuzluğa terk etmektedir.

Tabi bütün bunların etkili olmasında yapısal olarak güçlü veya zayıf olmamızın yanı sıra belki küçük bir nebzede engelli olmamızın katkısı vardır. Belki burada engelin hiçbir etkisinin olmadığını savunarak bu durumu görmezden gelenler olabilir. Bizim buradaki savunduğumuz nokta sadece bu burumun bir etkisinin olduğudur. Ve önemli olan bir gerçekliği görmemiz yada ötelememizdir.

Engelli olmanın vermiş olduğu kaybetme güdüsünün önyargısından kurtulabilmek çok kolay değildir. Bunu başarabilen insanların sayısı oransal olarak çok azdır maalesef… Aynı zaman başardığını zannederek bunu içinde bir bomba gibi taşıyan insanları da ayı bir kenara bırakarak yazıma devam ediyorum.

Duymak istediğimiz hoş sedalı sözleri duyamamak, kalbimize hükmeden gözlere bakamamak, bize mutluluk verecek sıcak bir eli tutamamak ve hatta bunları hayal etmeye bile korkmak, yaşanan durumu kırılmış bir kalbe hapsetmemize neden olmaktadır. O kırık kalple bir ömür yaşamaya kendimizi mahkum etmektir.

Kimine göre teferruattan ibaret olan engelli psikolojisi, kimine göre büyük bir handikaptır. Şartların eşit olmadığı bir yarışta, aynı kulvarda yarıştıklarımız insanlara karşı geriden gelerek kazanmak güçlü bir iradeye bağlıdır.

Yaşadığımız duygu yoğunlu bazen bir sözle yıkılırken, kimi zaman bir bakışla harabeye dönebilir. Bizim buradaki güçlü duruşumuz, bu yıkımın sadece etkisinin derecesini belirler.

Bu duyguların etkisiyle yaşamaya alışmak elbette zordur. Toplumumuzdaki sosyolojik yapının etkisiyle bu olumsuzlukları yaşamaya devam edeceğiz gibi görünmektedir. Bazı insanların yaşayan diğer insanların yaşamasına dahi tahammülünüm olmadığı bir dünyada yaşamaktayız. Bencilliğin ve umursamazlığın kol gezdiği toplumda, saygı ve sevginin değerinin olması çok uzak ihtimallerin konusudur.

Bazı olguları değiştirmeye gücümüz yetmese de değiştirmeye çalışmak için çaba sarf etmekte bu olguların düzelmesi için iyi bir örnek olsa gerek….
 
"Eğer bir insanın derdine derman olamayacaksan, nasılsın diye sorma!"

İyiyim demek adetten olmuş halbuki ben kötüyüm ama sorduklarında bir kuru şükür ağzımdan çıkıveriyor işte. Belki kendime bile itiraf etmekten çekindiğim şeyler var, belki karşı tarafı dertlerimle boğmak istemiyorum. Ya da sadece konunun uzamaması adına kestirip atıyorum! Ötelemek yaşama biçimim haline gelmiş. Belki yaşadığım depresif çöküntülerin temelinde bu ötelemenin getirdiği birikmişlik var.

Oysa benim de söyleyeceklerim var hayata dair ama gerçekten iyi bir dinleyici bulmakta güçlük çektiğim de aşikar. Sözünün hükmü yoksa, konuşmanın da bir anlamı olmaz.

Taz veya bir başkası gerçekte kimdir? Hangimiz konuşmaktan ziyade dinlemeyi tercih ediyoruz? Duyabilmek için susmayı ne zaman öğreneceğiz?

Her insan gizli bir hazinedir yeter ki doğru ellerde işlensin. "Altının değerini sarraf bilir" demişler. Hepimiz aynı şeye baksak da farklı görürürüz ve bizi zengin kılan bu farklılığımızdır. Fakat günümüzde en yakınlarımıza bile tahammül göstermekte sıkıntı çekiyoruz. Engelli bireylere bakış açısından ziyade toplum olarak olaylara karşı yaklaşımımız günden güne kötüleşiyor. İnsanların haksız yere en temel hakkı olan yaşama ve özgürlük hakkı gasp edilirken acaba diyorum benim dertlerimi dile getirmem bir bencillik mi? Dünyada mutsuzluk bile bir lüks haline gelmiş vaziyette. Çoğumuzun mutsuz olmaya ayıracak vakti yok, hayat ve geçim şartları o kadar ağır ki bazen kendimizi bile unutacak duruma geliyoruz.

Paylaştığın düşünceler için kendi adıma çok teşekkür ederim. Yazdıklarının bana düşündürdüğü bunlar. Ne diyelim iyi bir dünya hayali kurmak için geç kalmış sayılmayız. :)
 
Kendi düşüncelerinizi güzel ifade etmişsiniz teşekkürler :)
 
Üst Alt