Kader birliği yaptığımız bir arkadaşımız ezan ile ilgili bir forum konusu açmış. O konu kapsamında görüşlerimi belirtirken Edirne Asker Hastanesi Şehitliğine değinmiştim. Bu şehitlik hakkında internette gerekli bilgilere ulaşabilirsiniz. Ben kısaca sadece bir iki cümle edeceğim.
Adı geçen şehitlik Çanakkale Şehitliğimizden sonra en çok şehidimizi bünyesinde barındıran ikinci şehitliktir ve özellikle Balkan ve Birinci Cihan savaşının Çanakkale, Galiçya, Romanya ve Makedonya gibi muhtelif cephelerinde yaralanan askerlerimizden tedavileri esnasında vefat eden elli binden fazla şehidimizin defnedildiği yerdir. Yaralı askerlerimizin tedavilerinin yapıldığı askeri hastanenin yıkık dökük halde kalan bir duvarı ise maalesef malum kaderini beklemektedir. Şehitlik şehrin dışındadır. Şehitliğe giden yol maalesef köy yolundan berbattır. Şehitliğe giden o berbat yoldaki ufak tabelayı görmeyip de çalı çırpı ve otla kaplı toprak yola direksiyonu kırmaz iseniz yandınız. Şehitlik yerine bilmem hangi köyde soluğu alırsınız artık.
Güzergah çöplükten ve gecekondu türü yapıların yer aldığı alanlardan geçmektedir. Kısacası elli binden fazla şehidin hatırası adına yaptırılan ve de oldukça güzel olan Edirne Asker Hastanesi Şehitliğine giden yol ve çevresi o şehitliğe hiç yakışmamaktadır. Şehitlik ise dediğim gibi oldukça güzel ve bakımlı. Binlerce şehidimizin adının yer aldığı isim levhaları konulmuş durumda. Çok enteresandır, hem Yunanistan yöresinden olup da Osmanlı ordusu saflarında çarpışırken hayatını kaybeden Osmanlı Rumlarının adlarının yazılı olduğu hem de başka bölgelerde yaşayan Osmanlı tabasındaki hristiyanların adlarının yazılı olduğu birçok isim levhası bulunmakta. Bu tespitlerim şehitliği ziyaret ettiğim 2016 yılına ait. 2016 yılından bugüne kadar geçen süre zarfında şehitlik güzergahı şehitliğe yakışır hale getirilmiş ise bilemem. Ama sanmıyorum zira Edirne oldukça bakımsız bir şehir. Bütün ağırlık sadece Selimiye Camisi, Eski Cami, II.Beyazıd Külliyesi Sağlık Müzesi ve ciğerciler mıntıkasına verilmiş ancak her tarafı buram buram tarih kokan o güzelim şehrin diğer tarafları hak ettiği değer ve saygıdan uzak kalmış maalesef.
Şehrin güzel ve bakımlı bir diğer ziyaret mahalli de Şükrü Paşa Anıtıdır ki bana göre güzel ve bakımlı olmasının tek nedeni burasının askeriyenin kontrol ve bakımında olmasıdır ve Edirneye giden herkesin burayı mutlaka görmesi gerekir. Oysa Edirnede nereden geçerseniz geçin, ne tarafa giderseniz gidin, ne tarafa kafanızı çevirirseniz çevirin mutlaka irili ufaklı onlarca şehitlik görürsünüz ama bunların ekserisi şehitliğe yakışmayacak durumda, perişan vaziyetteler. Mesela Balkan Şehitliği nehir kenarında ve içkisini alan rotayı oraya çeviriyor. Siz şehitlikte dua ederken az ileride adamlar demleniyorlar. Dolayısıyla Edirne ili yukarıdan aşağıya, yani valilikten özellikle de belediyesinden esnafına ve halkına kadar tarihe saygıdan nasiplenmemiş ne yazık ki.
Keza Yunanistan sınırından Türkiyeye giriş yapanları bir çöplük karşılıyor. Yunan hududundaki sınır kapısından Karaağaça kadar olan üç beş kilometrelik yolun kenarı tam bir çöplük, resmen çöplük. Edirnede bol miktarda cami var ama bunların çoğu eskilerde yapılmış 300-500-600 yıllık camiler. Ve ne yazık ki Gazi Mihal Camisi gibi birçok cami, müezzinin verdiği bilgiye göre, İnönü döneminde samanlık ve ahır olarak kullanılmış ve o günün hatırası olarak hayvan bağlamak için yerleştirilen halkaları duvarlardan kaldırmamışlar. Biz yakın zamanda yapılmış pek fazla cami görmedik. Asker Hastanesi Şehitliği derken kısa bir Edirne turu attık. Bu arada Edirneye giderseniz ciğer de yemeyi unutmayın. Eski cami tarafındaki ciğercilerin ciğeri cips gibi kıtır kıtır ancak Karaağaç yolu üzerinde nehir kenarında yediğimiz ciğer ağızda ciğer tadı bırakıyordu ve daha yumuşakça idi. Tercih sizlerin. Sağlıcakla kalın.
NOT. Tekerlekli sandalye kullanan arkadaşlar Sağlık Müzesini, Kapalı Çarşıyı, Arastayı, Asker Hastanesi Şehitliğini (oraya kadar araç ile gitmek kaydı ile), Balkan şehitliğini, Karaağaç bölgesindeki tarihi eski garı, pek fazla hatta hiç bir özelliği bulunmayan Sarayiçi güreş alanını rahatlıkla ziyaret edebilirler. Kolaylıkla Eski Caminin kapısına kadar gelebilir ve içerisinin değişik mimarı yapısını ve dev sütunlarını görebilirler.
Selimiye Camisine giriş için biz eski zaman orijinal taş merdivenlerden yukarı çıktık ama belki başta taraftan cami kapısına düz bir şekilde gelinebiliyorsa orasının da içini kapıdan görebilirler. Ciğercilerin bulunduğu Eski Cami bölgesinde rahatlıkla ciğerlerini yiyebilirler. Balkan Savaş Müzesi ve Şükrü Paşa Anıtının (müze ve anıt aynı yerdir) ise sadece dış kısmını ziyaret edebilirler ve bu ziyaret mahalli tepede bulunduğu için Yunan ve Bulgar topraklarını temaşa edebilirler.
Ancak buradaki müze yer altında olduğundan tekerlekli sandalye kullanan arkadaşların müzeyi ziyaret etmesi imkansız zira merdivenlerden hiçbir sakatlığı bulunmayan sağlam insanlar bile zor inip çıkıyor.
Adı geçen şehitlik Çanakkale Şehitliğimizden sonra en çok şehidimizi bünyesinde barındıran ikinci şehitliktir ve özellikle Balkan ve Birinci Cihan savaşının Çanakkale, Galiçya, Romanya ve Makedonya gibi muhtelif cephelerinde yaralanan askerlerimizden tedavileri esnasında vefat eden elli binden fazla şehidimizin defnedildiği yerdir. Yaralı askerlerimizin tedavilerinin yapıldığı askeri hastanenin yıkık dökük halde kalan bir duvarı ise maalesef malum kaderini beklemektedir. Şehitlik şehrin dışındadır. Şehitliğe giden yol maalesef köy yolundan berbattır. Şehitliğe giden o berbat yoldaki ufak tabelayı görmeyip de çalı çırpı ve otla kaplı toprak yola direksiyonu kırmaz iseniz yandınız. Şehitlik yerine bilmem hangi köyde soluğu alırsınız artık.
Güzergah çöplükten ve gecekondu türü yapıların yer aldığı alanlardan geçmektedir. Kısacası elli binden fazla şehidin hatırası adına yaptırılan ve de oldukça güzel olan Edirne Asker Hastanesi Şehitliğine giden yol ve çevresi o şehitliğe hiç yakışmamaktadır. Şehitlik ise dediğim gibi oldukça güzel ve bakımlı. Binlerce şehidimizin adının yer aldığı isim levhaları konulmuş durumda. Çok enteresandır, hem Yunanistan yöresinden olup da Osmanlı ordusu saflarında çarpışırken hayatını kaybeden Osmanlı Rumlarının adlarının yazılı olduğu hem de başka bölgelerde yaşayan Osmanlı tabasındaki hristiyanların adlarının yazılı olduğu birçok isim levhası bulunmakta. Bu tespitlerim şehitliği ziyaret ettiğim 2016 yılına ait. 2016 yılından bugüne kadar geçen süre zarfında şehitlik güzergahı şehitliğe yakışır hale getirilmiş ise bilemem. Ama sanmıyorum zira Edirne oldukça bakımsız bir şehir. Bütün ağırlık sadece Selimiye Camisi, Eski Cami, II.Beyazıd Külliyesi Sağlık Müzesi ve ciğerciler mıntıkasına verilmiş ancak her tarafı buram buram tarih kokan o güzelim şehrin diğer tarafları hak ettiği değer ve saygıdan uzak kalmış maalesef.
Şehrin güzel ve bakımlı bir diğer ziyaret mahalli de Şükrü Paşa Anıtıdır ki bana göre güzel ve bakımlı olmasının tek nedeni burasının askeriyenin kontrol ve bakımında olmasıdır ve Edirneye giden herkesin burayı mutlaka görmesi gerekir. Oysa Edirnede nereden geçerseniz geçin, ne tarafa giderseniz gidin, ne tarafa kafanızı çevirirseniz çevirin mutlaka irili ufaklı onlarca şehitlik görürsünüz ama bunların ekserisi şehitliğe yakışmayacak durumda, perişan vaziyetteler. Mesela Balkan Şehitliği nehir kenarında ve içkisini alan rotayı oraya çeviriyor. Siz şehitlikte dua ederken az ileride adamlar demleniyorlar. Dolayısıyla Edirne ili yukarıdan aşağıya, yani valilikten özellikle de belediyesinden esnafına ve halkına kadar tarihe saygıdan nasiplenmemiş ne yazık ki.
Keza Yunanistan sınırından Türkiyeye giriş yapanları bir çöplük karşılıyor. Yunan hududundaki sınır kapısından Karaağaça kadar olan üç beş kilometrelik yolun kenarı tam bir çöplük, resmen çöplük. Edirnede bol miktarda cami var ama bunların çoğu eskilerde yapılmış 300-500-600 yıllık camiler. Ve ne yazık ki Gazi Mihal Camisi gibi birçok cami, müezzinin verdiği bilgiye göre, İnönü döneminde samanlık ve ahır olarak kullanılmış ve o günün hatırası olarak hayvan bağlamak için yerleştirilen halkaları duvarlardan kaldırmamışlar. Biz yakın zamanda yapılmış pek fazla cami görmedik. Asker Hastanesi Şehitliği derken kısa bir Edirne turu attık. Bu arada Edirneye giderseniz ciğer de yemeyi unutmayın. Eski cami tarafındaki ciğercilerin ciğeri cips gibi kıtır kıtır ancak Karaağaç yolu üzerinde nehir kenarında yediğimiz ciğer ağızda ciğer tadı bırakıyordu ve daha yumuşakça idi. Tercih sizlerin. Sağlıcakla kalın.
NOT. Tekerlekli sandalye kullanan arkadaşlar Sağlık Müzesini, Kapalı Çarşıyı, Arastayı, Asker Hastanesi Şehitliğini (oraya kadar araç ile gitmek kaydı ile), Balkan şehitliğini, Karaağaç bölgesindeki tarihi eski garı, pek fazla hatta hiç bir özelliği bulunmayan Sarayiçi güreş alanını rahatlıkla ziyaret edebilirler. Kolaylıkla Eski Caminin kapısına kadar gelebilir ve içerisinin değişik mimarı yapısını ve dev sütunlarını görebilirler.
Selimiye Camisine giriş için biz eski zaman orijinal taş merdivenlerden yukarı çıktık ama belki başta taraftan cami kapısına düz bir şekilde gelinebiliyorsa orasının da içini kapıdan görebilirler. Ciğercilerin bulunduğu Eski Cami bölgesinde rahatlıkla ciğerlerini yiyebilirler. Balkan Savaş Müzesi ve Şükrü Paşa Anıtının (müze ve anıt aynı yerdir) ise sadece dış kısmını ziyaret edebilirler ve bu ziyaret mahalli tepede bulunduğu için Yunan ve Bulgar topraklarını temaşa edebilirler.
Ancak buradaki müze yer altında olduğundan tekerlekli sandalye kullanan arkadaşların müzeyi ziyaret etmesi imkansız zira merdivenlerden hiçbir sakatlığı bulunmayan sağlam insanlar bile zor inip çıkıyor.