[SIZE=4]Engel-(siz)-siniz[/SIZE]
Duyguların ifade edilmekten çekindiği birçok meseleyi bazen, bir kelimeye sığdırmak mümkün olabiliyor. Örneğin ENGEL-(siz)-SİNİZ!...
Tek kelimeyle (ENGEL-(siz)-SİNİZ) gururlu aynı zamanda ,bir gün yıkılır umuduyla, mevcut zihniyet tarafından harap edilmiş dünyamıza girenlere, anlamış olmalarının karşılığında küçük bir teşekkür borçlu olduğumu ifade edeyim öncelikle.
(Anlamayanlara ithafen!)
Evet sayın bayım, engelsiz(siniz) olan bize engelsiniz. Sakın demeyin kafadan da bu engelli. Ne münasebet sayın engelleyen. Ben sizi ifade ediyorum şimdi. Şimdi engel-sizsiniz kabul edin lütfen.
Şimdi hatıralarıma bakıyorum da sizi incitmeden sizi size nasıl hatırlatacağımı düşünmekteyim. Merak etmeyin kötü hatıralarımda merhametli olduğunuz anlar yok değil. Örneğin hatırlarsanız belediyenin hizmetimize sunmuş olduğu engelli alanı kullanmak için rampayı açarken of'layınışızı sadece bize hissettirmiştiniz. Herhalde acıma hissiniz tavan yapmış olmalı ki merhamet etmiştiniz! Bir gün yine en işlek bir caddede rampayı kapatmıştınız ama o zaman size acımış idim. Polisi aradım ,sağ olsunlar, hissiyatımı onlara arz ettim. Onlar da küçük bir ödülle körelmiş yüreklerinize renk verdi. Yoksa emin olun halinize şükretmezdiniz!
Evet sayın engelleyenler,
Kırılmış, kırık bir bardağı elbette sağlam bir bardağa tercih etmez bazı şahsiyetler. Çünkü gönülleri elvermez(!), bilmezler.
Mevlana'nın Yunus'un aşkı kavuşmak değildir, anlamazlar. Yoklukla zengin değiller. Oysaki yokluğun Sahibin'den O'nun varlığını yoklukta bulmak elzem...
Unutmayın bir engellinin kibre dair bir gururu yok. Sessizdirler lakin o sessizlikleri öyle bir haykırıştır ki sağırlardır hissetmeyenler.
Gündelik hayatta farklıdırlar. Kullandıkları cümleler ise pür dikkat ister.
"Görmek için sabırsızlanıyorum." demezler mesela. "Beraber yürüyelim." hiç yoktur hatıralarında. Tokalaşmak nadirendir onlarda. Kiminde bastondur görmek denen neyseler.
Yürümenin, konuşmanın, duymanın, dokunmanın hazzını en çok onlara yaşatırlar! Gelecek elbette umuttur onlarda.
Onları yok mu saymış birileri, kat kat bina sayarken; ne desinler? Cahile laf anlatmak meselesin girmezler.
Bu hayatta hayatının her alanında engellenmek demektir engelli olmak. Yürürken, konuşurken, duraklarken belki de gülümseyecekken...
Bütün bir umutları değildir bir beden. Yok muymuş bir kol bir el aldırmazlar tâki engellenmezseler.
Sayın bayım, onları engelli değil engellenenler...
ENGEL-(siz)-SİNİZ!...
Duyguların ifade edilmekten çekindiği birçok meseleyi bazen, bir kelimeye sığdırmak mümkün olabiliyor. Örneğin ENGEL-(siz)-SİNİZ!...
Tek kelimeyle (ENGEL-(siz)-SİNİZ) gururlu aynı zamanda ,bir gün yıkılır umuduyla, mevcut zihniyet tarafından harap edilmiş dünyamıza girenlere, anlamış olmalarının karşılığında küçük bir teşekkür borçlu olduğumu ifade edeyim öncelikle.
(Anlamayanlara ithafen!)
Evet sayın bayım, engelsiz(siniz) olan bize engelsiniz. Sakın demeyin kafadan da bu engelli. Ne münasebet sayın engelleyen. Ben sizi ifade ediyorum şimdi. Şimdi engel-sizsiniz kabul edin lütfen.
Şimdi hatıralarıma bakıyorum da sizi incitmeden sizi size nasıl hatırlatacağımı düşünmekteyim. Merak etmeyin kötü hatıralarımda merhametli olduğunuz anlar yok değil. Örneğin hatırlarsanız belediyenin hizmetimize sunmuş olduğu engelli alanı kullanmak için rampayı açarken of'layınışızı sadece bize hissettirmiştiniz. Herhalde acıma hissiniz tavan yapmış olmalı ki merhamet etmiştiniz! Bir gün yine en işlek bir caddede rampayı kapatmıştınız ama o zaman size acımış idim. Polisi aradım ,sağ olsunlar, hissiyatımı onlara arz ettim. Onlar da küçük bir ödülle körelmiş yüreklerinize renk verdi. Yoksa emin olun halinize şükretmezdiniz!
Evet sayın engelleyenler,
Kırılmış, kırık bir bardağı elbette sağlam bir bardağa tercih etmez bazı şahsiyetler. Çünkü gönülleri elvermez(!), bilmezler.
Mevlana'nın Yunus'un aşkı kavuşmak değildir, anlamazlar. Yoklukla zengin değiller. Oysaki yokluğun Sahibin'den O'nun varlığını yoklukta bulmak elzem...
Unutmayın bir engellinin kibre dair bir gururu yok. Sessizdirler lakin o sessizlikleri öyle bir haykırıştır ki sağırlardır hissetmeyenler.
Gündelik hayatta farklıdırlar. Kullandıkları cümleler ise pür dikkat ister.
"Görmek için sabırsızlanıyorum." demezler mesela. "Beraber yürüyelim." hiç yoktur hatıralarında. Tokalaşmak nadirendir onlarda. Kiminde bastondur görmek denen neyseler.
Yürümenin, konuşmanın, duymanın, dokunmanın hazzını en çok onlara yaşatırlar! Gelecek elbette umuttur onlarda.
Onları yok mu saymış birileri, kat kat bina sayarken; ne desinler? Cahile laf anlatmak meselesin girmezler.
Bu hayatta hayatının her alanında engellenmek demektir engelli olmak. Yürürken, konuşurken, duraklarken belki de gülümseyecekken...
Bütün bir umutları değildir bir beden. Yok muymuş bir kol bir el aldırmazlar tâki engellenmezseler.
Sayın bayım, onları engelli değil engellenenler...
ENGEL-(siz)-SİNİZ!...
m.sait