Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Engelli bakım evlerinin durumu ve biz engellilerin yaşanan dramlara pasif desteği! [Tartışma]

kuyucak

Üye
Üyelik
15 Mar 2007
Konular
50
Mesajlar
860
Reaksiyonlar
0
Engelli bakım evlerinin durumu ve biz engellilerin yaşanan dramlara pasif desteği! [Tartışma]

ENGELLİ BAKIM EVLERİNE RESMİ BAKIŞ AÇIMIZ BELLİ OLDU.. YA BİZİM BAKIŞIMIZ NEDİR?


Çok utandım akşam üstü gelen bir telefonla.. Bir dost saydığım insan aradı.. Adı Emel.. Kendisi bir tiyatro sanatçısı emeklisi.. Zorunlu emekli diyelim.. Zihinsel engelli bir oğlu var.. Onun da adı Ulaş. Emel Hanım, Ulaş’a bakabilmek mi desem yoksa her an onla kalabilmek İçin mi desem gereğinden çok erken emekli oldu.. Onlar siyam ikizleri gibi yaşıyorlar..

Emel Hanım’ın bu dünyadaki en büyük korkusu, kendi öldükten sonra Ulaş’a kimin bakacağı endişesidir.. Bu duygusuna korku denmez aslında, her geçen gün kabus olmaktadır onun için.. Çünkü kendisi altmışına merdiven dayadı, oğlu ise daha otuzlarında.. Ulaş kime emanet edilecek? Kaç yıllarını bu soruya cevap bulmak için harcadı.. Ancak bırakın cevabını bulmayı, var olan umut kırıntılarını bile yıkan gelişmeler karşısında çılgına dönüyor Emel hanım.. İsterseniz onun söylediklerini, kendi ağzından özetleyeyim..

- Bir anne olarak onbeş güne yakındır ağlıyorum. Öyle böyle değil, bağıra bağıra ağlıyorum. Bu Nimet Çubukçu’nun ve sivil toplum örgütlerinin ve de medyanın tutumu beni acıtmayı bırak, kanattı..
Engellilere Saray bakım evinde yapılan insanlık dışı muamele İngiltere basınında yer alınca, ortalık toz duman olur sandım.. Oysa tam tersi oldu. Bakan bu olaydan utanç duyup, var olan koşulları iyileştireceğine, haberi yapan Düşes Sarah’ın yaptığının etik olmadığına ve Ülkemizin karalandığına hükmetti. Onun hakkında suç duyurusunda bulunma gibi hareketlere girişti. Sonuçta ülkemiz aklandı, İngiltere Düşesi tu kaka oldu..
Halbuki benim gibi evlada sahip olanların kabusu olan bu haberler, ele alınıp, insan onuruna yakışacak bakım evleri yaratabilmenin başlangıcı olabilirdi.. Biz de gözümüz arkada kalmadan rahatça ölebilirdik..
Sahi siz ne yaptınız engelliler olarak?

Hiç dedim.. Biz de sessizce suça ortaklık ettik..
 
bu iktidarin dini imani para
bakimevide neymis
deniz feneri
husiin uzmez
baskanin oglunun misirlari
gemileri
amerikada okutulucak coculari
gerisi,,,,,
 
Sizler (ya da bizler diyeyim) bu ülkede bunca sorunlar dururken engelli bakımevlerinin revizyonuna sağlıklı bir gözle bakabiliyor musunuz?

Dergi dağıttığı için dövülerek öldürülenlerin, bir mitinge katıldı diye meydanlarda saçlarından tutularak yakapaça sürüklenenlerin, 'vatandaş olarak kötü giden şeyleri eleştirme ya sev ya da terket' söylemlerinin olduğu bir ülkede (söz meclisten dışarı) böyle birşeyin olabileceğine olumlu bir gözle bakabiliyor musunuz?

yurtdışında yaşayan bir akrabamın zihinsel engelli kızının her gün özel bir araçla evinden alınıp gerekli eğitimi yapıldıktan sonra aynı araçla evine bırakıldığını öğrenince bizim daha çooook peynir ekmek yememiz gerektiği konusunda kara kara düşünmüştüm...

birileri uygulayıcı, birileri (ki büyük çoğunluk) izleyici modunda kaldığı sürece bir arpa boyu yol alamayacağımızı biliyoruz.. ama izleyici modundan biraz olsun konum değiştirmeye de gözümüz yemiyor, çünkü gerek görsel gerek yazılı medyada bunun cezalarını çokça görüyoruz...

sindirilmişlik genlerimize işlemiş durumda.........

zaten istedikleri de bu değil mi?
 
Gerçekten de insan kendisinin ve yakınlarının geleceğini düşündümü kaygılanıyor,helede bakıma ihtiyacı olan birileri varken dahada ürkütücü oluyor.varolan sorunlardan utanmak yerine,bunları ortaya çıkaranları günah keçisi haline getiriyorlar.Sanki asıl suçlu çarpık olanları dile getirenlermiş gibi medya aracılığıyla linç kampanyasına dönüştürüyorlar.Halkı müşteri olarak gören,vatandaşa hizmet etmek yerine;vatandaşı kendisine hizmet eder konuma getiren vede yaptıkları ağır zamlarla halkın belini büken bu zihniyetten ne olurki.
 
Ferguson'un Zeytinburnu ve Saray Rehabilitasyon Merkezi'nde çektiği görüntülerin ardın dan Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanı Abdullah Güven, “Avrupa'da da elleri ranzaya bağlı çok engelli gördüm.”Şeklinde bir açıklama yapmıştı olayın insani boyutu göz ardı edilerek savunma mekanizmasıyla bizde varsa sizde de var yada tencere dibin kara senin ki benden kara anlayışıyla karşı atağa geçerek yaşananların insani boyutunu yok sayıp bu bir ayıpsa bu ayıbı işleyen sadece biz değiliz sizde bu ayıbı işliyorsunuz anlayışın da bir siyaset düşüncesinin ne kadar yanlış olduğunu söylemeye bile gerek yok sanırım…

Hukukta, “sui misal emsal olmaz” (kişinin işlediği suçu başkalarının da işleyip ceza almadıklarını örnek göstererek kendini savunamayacağını belirten kural.)diye bir söz vardır Avrupa’da bu türden uygulamalar var yada yok yanlış her yerde yanlıştır başkalarının yanlışına vurgu yaparak kendi yanlışımızı kapatamayız...
 
Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığıca verilen yanıt çok vahim ve de butür ugulamaların olduğunu açıkça balirtmektedir.Bu tip uygulamalar bizde yok dünyada da bunların olduğunu söylemesi de akla mantığa sığmayan bir durum.
Burada denetim mekanizmasının sağlıklı işlemediği ve denetimlerin haberli bir şekilde usulden olduğu belli oluyor.
 
O kadar trajik bir konu ki... Eleştiride yüzde yüz haklısın. Yani hepimizin susarak, unutarak ya da görmezden gelerek aslında yapılan kötü muameleye bi anlamda ortak oluyoruz.
Doğru ama, bu kronikleşmiş zulüm o kadar derin ve muhataplar o kadar vurdumduymaz ki, değil bizim gibi platformların bu muhatapları silkeleyebilmesi, yerinden bi gıdım oynatabilmeleri bile çok zor. Yerel veya ulusal gazeteleri-televizyonları geçtik, uluslararası medya bile rezaleti deşifre ediyor, ama sonuca bakın!

Birinci dereceden mağdur ailelerin ortak bir girişim başlatması ve bizlerin de onlara elimizden gelen desteği vermesi gerek gibime geliyor. Ya da işte bilmiyorum, ne yapabiliriz...

Bir gıdım umudum olsa, bir gıdım düzelteceklerine dair örnek olsa önümde, var gücümle bana düşeni yerine getiririm.
 
"Her halk layık olduğu sistemle yönetilir."
 
Annem ve babam vefat edince ben ne yaparım,bana kim bakar gibi endişeleri arkadaşlarım arasında sık sık gözlemlemişimdir.Bundan o kadar çok endişe duyuyorlar ki, dile getirmeye bile çekiniyorlar.Saray bakım evinde görüntülenen olumsuzluklar,arkadaşlarımın endişelerine adeta tuz biber ekiyor.
Siyasetçilerin Ferguson'u suçlamasına da bir anlam veremiyorum...Keşke bu ülkede de Ferguson'lar çıksada her olanı biteni deşifre etse...
Eskiden Uğur Dündar çeşitli konularda ,çeşitli yerlerde gizli kamera kullanır ,olumsuzlukları gözler önüne sererdi,fakat ondada senelerdir ,tık yok...
Terör,ekonomik kriz ve rezilcesine bir siyaset dalaşı ortada bulunurken ,bu tür konulara gerekli hassasiyetin gösterileceğine inanmıyorum.
 
aile baglarımız çok güçlü. anne-balarımıza hadi bişi oldu diyelim kardeşlerimiz ne güne duruyor?
amcalar, halalar,dayılar, teyzeler,yegenler... hatta komşular...

devlete sıra gelene kadar...:)

o yüzden böyle şeylere önem vermeye gerek duymuyodur devlet:)

peki kimsesizlerin durumuna, kendisine gelenlere niye bakmıyor? ilgilenmiyor?
buna akıl sır erdiremedim...

"belki de olacak olan budur." diyerek "bana sakın güvenmeyin" diye bir mesaj çekiyodur ailelere...
 
narsiss demişki;
Eskiden Uğur Dündar çeşitli konularda ,çeşitli yerlerde gizli kamera kullanır ,olumsuzlukları gözler önüne sererdi,fakat ondada senelerdir ,tık yok...

Yok narsiss Uğur Dündar'ın suçu yok "gizli kamera"cekimleri ülkemizde bir kaç yıldır yasak o yüzden gizli kamera ile çekim yapılamıyor..

Ya Kalem bu iş kardeş,hala,dayı teyzeyle olacak iş değil onları geç onlar severek bu işi yapsa bile engelli insanlar aileden birine yük olmadan bakımlarının sağlanmasını istiyor..

Bilemiyorum bu işi toplu bakım evlerinde yapmak yerine engellileri kendi yaşadıkları mekandan koparmadan evlerinde yapabilseler bu türden şeylerin yaşanma olasılığı minimuma inebilir ama tabi sonuçta bu işin maliyetide çok çok fazla....
 
Bu ülkede bakım evlerinin, yetiştirme yurtlarının, huzur evlerinin durumu ortada hata parası ile kalan yaşlıların durumlarını televizyonda defalarcada izledik. Ama kol kırılır yen içinde kalır mantığıyla Ferguson'u suçlamaktan neler oluyor oralarda diyemeyenlerin daha uzuuun süre hiç oralı olmayacağıda ortadadır. Devlet önce bu tür kurumlara kalifeye eleman yetiştirmelidir bana göre.
Bir yaşlıya ,çocuğa, engelliye sevgiyle yaklaşmayı bilen hatta öğrenen insanlar.
Hiç bir eğitimden geçmeyen insanların ellerine bırakılırsa böyle kurumlar daha çok izleriz bağlanan, dövülen insanları.
Evet devletin görevi sahip çıkmaktır.Hemde kırmadan ,savurmadan, incitmeden ama sanırım Avrupa standartlarında sahip çıkmasını daha çok uzun yıllar bekleyeceğiz. İşte bizde bu arada aile bağlarımızı sıkı tutmaya devam edeceğiz gibi görülüyor.
 
halil yılmaz demiş ki:

Ya Kalem bu iş kardeş,hala,dayı teyzeyle olacak iş değil onları geç onlar severek bu işi yapsa bile engelli insanlar aileden birine yük olmadan bakımlarının sağlanmasını istiyor..

gel de bunu devlete ve engellilere anlat:)

"devlet sanırım bu sıkı aile baglarına guveniyor" dedim.
nasılsa engelliye annesi, babası, kardeşleri, halaları, amcaları, dayıları vs sahip çıkar:)
devlet; toplumun bu sıkı aile baglarına güvenmiş, kendisine sıgınanları ise vazgeçirmek istercesine -olayda geçtiği gibi- bir tutum sergilemiş...
nitekim bu haberlerden etkilenen engelli aileleri devlete güvenemiyor.
ve engelli aileleri, çocuklarının gelecegini kendi başlarına garanti altına almaya çalışıyor.

engelliler de kendi kişisel bakım sorunlarıyla ilgili olarak ilk öncelikli olarak ailelerini sorumlu tutuyolar. ve bu yuzden engelli bireyler haddinden fazla ailelerine düşkün.
çünkü ailerinden başka tutunacak bir sosyal çatı yok ulkemizde.
onları mutlu kılacak ve yaşantılarını insan onuruna yaraşır şekilde devam ettirecek nitelikte bir sosyal çatı yok.
olar için yaşamlarını anlamlı kılacak, bagımsız olmalaını saglayacak bir yaşam alanıyla ilgilenmiyor devlet.
ama en azından senin dediğin gibi engellilere kendi yaşam alanlarında destek vererek bu açığını kapatabilir ve hizmeti ayaklarına götürerek sorumlulugunu yerine getirebilirdi.
ailelerin engelli yakınlarıyla ilgili sorumluluktan ezilen omuzlarına bir dayanak olabilirdi devlet. bu; engelliyi başkalarına, ailelerine bile bagımlı olmaktan büyük ölçüde kurtarırdı.
ama boyle bişi yok.

aileler de kendi engelli yakınlarına sahip çıkıp sorumluluklarını yaparken bu durumda olan diğer engellileri göz ardı ediyor.
nasılsa kendi engelli yakınıyla onlar ilgileniyorlar.
boyle bir amaçla başka engellileri de dert edecek bir ortak yuruyuşleri yok engelli ailelerinin.
kendi tasalarıyla ilgilenirken aynı tasaya sahip diğer ailelerle olacak bir işbirliği aslında baya mesafe aldırtırdı.
önce engelli aileleri ve engellilerin bizzat kendisi sürekli devlete kendi sorumlulugunu hatırlatmak zorunda.
sürekli bu konularda sorun çıkarıcı olmak zorunda...
yoksa devlet ortalıgı sadece süt liman goruyor.
herşey yolunda nasılsa...

devlet, kendi bünyesinde barındırdıgı engellilere insanlık onuruna yaraşır bir hizmet sunsa engellilerin, kimsesiz çocukların, yaşlıların vs. hepsiyle baş edemeyeceginden de korkuyodur.
ulkemizde o kadar çok engelli var ki...
insanlık onuruna yaraşır bir yaşam alanı sunsa devlet, ailelerine dayanan engelliler daha bagımsız ve daha guçlu hissedeceklerdir kendilerini. ve talep artacaktır. artacak olan taleplere yanaşmayabilir.
ve bu yuzden bu açığını insana yaraşır bir çekilde çözüm taraflısı olmayablir. (kaldı ki bilinçli ve nitelikli bir sosyal politikası olmadıgından dolayı ekonomik olarak bütçesi de elvermeyecektir/elvermiyodur. )
ve aile baglarından medet ummaya gizlice devam ediyor. "yani engelliyi bu konularda ailesiyle ve kendisiyle başbaşa bırakarak"
sanırım devletin resmi politikası, bu işleri ailelere dayandırmaktan yana...
aksi bir tutum içinde olsaydı bu yönde çalışmalara sıkıca sarılırdı.
oylesine "dostlar işte görsün" mantıgıyla iş yapmazdı:)
 
olayı görüntüleyen bir türk deyilde bir yabancı olunca çekilen olayın vahameti deyilde çeken kişiye yöneliyor bütün eleştiriler.türk toplumunda her zaman rastladığımız yabancılarla beraber bulunulan her ortamda ortaya çıkan benzer durumlardaki gibi gereksiz milliyetçilik damarları kabarıyor insanlarımızın.türk toplumunu kötülemeye yönelik çalışmalar olarak adlandırılıyor bunlar.oysa yanlış yanlıştır.ve bu yanlışlar haberlerde sıkça rastladığımız gibi engelli bakımevleriyle sınırlı deyil.
 
Üst Alt