@
mufto 27
Sizin ki de oldukça samimi ve kıymetli bir görüş, mutlaka dikkate alınmalı ancak sorun şu ki bu ülkede hareket ve ulaşım kısıtlığı yaşayan engelliler için tanınan hak engelsiz olan yakınlarının da istifadesine sunulduğun da hem vergi indirimi ile alınan araç sayısı 5-10 kat artıyor, bununla birlikte engelliler için ayrılan park yerlerine park edebilecek araçlar da aynı nispette artıyor. Ve bu durum devlet ya da engelli birey açısında başka rahatsızlıklara ve mağduriyetlere yol açıyor.
Örnek verecek olursam; ben bir kaç yüz metreden fazla yürümekte ciddi zorluk çekiyorum, engelsiz olan ve engelliyi araçta taşımadığı halde ötv muafiyetli araç ile engelli park yerini kullanan insanlar yüzünden engelli park yerlerini kullanamıyorum. Ben onlara düşman felan değilim, ancak o park yerine yada araca onlardan çok daha fazla mecburum.
Sorun şu ki; araçlar engelli yakını ya da herhangi biri tarafından sadece GEREKTİĞİ durumlarda kullanılabilmeli ancak aracın ÖNCELİKLE engelli kişinin hizmetinde kullanıldığının mantıklı ve uygulanabilir bir denetim metodu geliştirilmeli. İşin uygulamadaki çıkmazı ve zor tarafı bu.
Atıyorum benim aracımı gerekirse eşim arkadaşım kullanabilmeli, ama ÖTV muafiyeti ile almış isem öncelikle eşimin ya da arkadaşımın aracı haline gelmemeli. Ve engelli kişi de kendi aracına mahkum edilmemeli eğer yeterliliğini verebilmiş ise başkasının araçlarını kullanabilmeli ve hatta kiralayabilmeli. Öyle ki engellilerin kullandığı bir çok hareket ettirici tertibatın çok kolay ve hemen her araca bir kaç saniyede uygulanabilir dünya da bir çok demonte örnekleri var, ancak ülkemizde sadece tertibata ilişkin saçma ve ağır bürokratik prosedürler yüzünden engelliler için hayat daha zorlaştırılıyor.
Böyle olmasının asıl sebebi ise; engellinin hayatını kolaylaştırmak yerine, istismarı zorlaştırmak için koyulan ağır ve saçma proseürler. Asıl bu konuda kafa yormaya ihtiyaç var. Bazen konu en baştan yasal düzenleme yapılırken derinleştirilmez ve bütün detayları üzerinde uzun uzun düşünülmez ise sonradan mutlaka birilerini mağdur edebiliyor. Bu yüzden bence yasal düzenleme adına meselenin derinleştirilmesinde hiç bir mahsur yok.
@
onur19
Hiç izin verilmediğinde de engelli mağdur oluyor. Yani atıyorum en basitinden daha az yürümek için akrabanız olmayan bir arkadaşınıza ya da valeye verip aracı park yerine getirip götürmesi yasal olarak engellenmiş oluyor. Bunun gibi yüzlerce örnek verilebilir. Gerektiği hallerde sadece akrabaları değil herhangi biri de kullanabilmeli ancak yukarıda bahsettiğim gibi bu kullanım istismara mani olacak düzeyde bir çerçevede uygulanabilir kurallara bağlanmalı.
Şimdi size bunu yazarken aklıma geldi mesela; atıyorum eğer araç ötv muafiyetiyle alınmış ise engelli kişi ya da vasisi cep telefonundan e-devlete girerek, muafiyet ile alınmış aracı belirli bir süre ile herhangi ehliyetli birisine kullanım izni verebilir. Bunu kullanacak kişinin T.C Kimlik numarasını, aracı kullanacağı tarih ve saati sisteme girebilir. Tabi ki bu izin bir sınır koyularak yapılabilir.. örneğin engelli kişi, vergi muafiyetli araca sistem üzerinden ayda en fazla 72 saat ruhsat sahibi dışındakilere kullanım izni verme hakkı tanınabilir. Bu izin sayesinde trafik denetimi ya da herhangi bir kaza esnasında engelli kişi ya da kullanan kişinin suçlu duruma düşmesi engellenir hemde öncelikle engelli hizmeti dışında kullanılması sınırlandırılır. Bu sayede akrabası bile olsa, gerekli haller dışında muafiyet ile alınmış aracı bir başkası tamamen kendi aracıymış gibi kullanamaz ve istismarların önüne geçilir.
Artık 2021 yılındayız ve teknoloji bir çok konu da imkansız denilen şeyleri çok kolay hale getirebiliyor. Şu pandemi günlerinde, E-Devlet üzerinden aldığımız iznin çıktısını almadan sokağa bile çıkamadığımız günleri yaşadığımız düşünülürse, bu söylediğim şeyin sadece Engellilerin ÖTV muafiyetli araçları için yapılabilmesi çok kolay ve uygulanabilir demektir. Meseleye böyle farklı ve detaylı bakan ufuklar açılması ve sorumlu olan birilerinin her açıdan insanların derdiyle dertlenerek konuyla ilgilenmesi gerekiyor.