ENGELLİNİN ANAYSAL HAKKI; OY
..
Yıllardan beri hep ülkemizdeki engelli sayısı ve siyasette bir ağırlığımızın olması gerektiği arasında bir ters orantı olduğunu söyler dururuz..
Doğrudur.. Bunca sayısal çokluğumuza rağmen hiç de ciddiye alınır bir tarafımız olmamıştır.. Partiler programlarına kerhen bir iki cümle sıkıştırarak bu toplumsal çoğunluğa güya seslenmektedirler.. Oysa bu kadar yoğun sayıda çıkar birliği olması gereken kitle niçin göz ardı edilmektedir diye yıllardan beri tartışır dururuz.. Çok sayıda düşünce üretilmiştir bu konuda ve hatta engelliler partisi kurulması bile düşünülüp hayata geçirilmiştir. Engellilerin siyaset sahnesinde olması için önce oy kullanabilmesi lazımdır.. Oy kullanamayan kitlenin ağırlığı da işte bu kadar acıklı olur.. Oy kullanma hakkımız var, fakat pratikte bu hakkımız yok bizlerin.. Erişemediğim bir anayasal hakkı ne yapayım ben.. Demek ki bu konuda saldırmak lazım esas olarak.. Ve benim kullanabildiğim bir eylem karşısında ağırlığım olacak.. Bu eylem karşısında duruşlarını değiştirecek siyasi partiler.. Yoksa onlar uçan oyun, aslanın midesindeki oyun peşindeler.. Yani şu anda başlarına BELA olarak algılanmaktayız..
Bu gün yerel seçimler için oy kullanmaya çalışırken hep bu vardı kafamda.. Benim oy kullanmam epey bir zulüm oldu.. Hem bana zulüm oldu..Hem sandık başındakilere, hem bana refakat edenlere zulüm oldu..
Ve bir şey dikkatimi çekti.. Benden başka bu zulmü zevkle çeken pek de yoktu.. Neredeyse saat 3-5 arası beklememe rağmen ve binlerce insan görmeme rağmen gördüğüm engelli sayısı
sıfırdı.. Çözüm diye kafam zonklarken bir sürü şey geldi aklıma..
-Seçim kurullarına engelli diye bildirim yapılsa onlar engellilere uygun yer bulsalar.. Mümkün değildi.. Oy kullandığım okulun hiçbir uygun yeri yoktu..
-Her ilçede tek bir engelli sandığı olsa dedim.. Fakat engellilerin o kadar yolu gidip gelmesi birilerine bağımlı olması demekti.. Masraf demekti..
-Engelliler internetten oy kullanabilse dedim.. Olmazdı.. Bunun alt yapısı yoktu.
En sonunda galiba buldum.. Madem biz sandıklara gidemiyoruz.. Sandıklar bizim ayağımıza gelmeli.. Bildirimde bulunan engellinin , hatta yaşlıların (belli sakatlık oranları ve yaş sınırları dahilinde) ayağına gidebilir bu sandıklar.. Gayet de basit bir yöntemle;
Yüksek seçim kurulunun anlaşacağı bir noter memuru ve istekli parti görevlileri gözetiminde engellinin ayaklarına gidebilir bu zarflar.. Bu hem şık hem de çağdaş olur ayrıca.. Daha rahat olan engelli bireyde hiç kimseye minnet hissi duymadan iradesini ortaya koyabilir..
Bence bu konuyu tartışmaya açıp bir kampanya ile meclisten geçirmenin bir yolunu bulmalıyız.. Bakın ondan sonra parti programlarındaki engellilere yapılacak vaatlere.. Hatta engelli adaylar nasıl her partinin gözdesi olurlar.. Ne dersiniz?
..
Yıllardan beri hep ülkemizdeki engelli sayısı ve siyasette bir ağırlığımızın olması gerektiği arasında bir ters orantı olduğunu söyler dururuz..
Doğrudur.. Bunca sayısal çokluğumuza rağmen hiç de ciddiye alınır bir tarafımız olmamıştır.. Partiler programlarına kerhen bir iki cümle sıkıştırarak bu toplumsal çoğunluğa güya seslenmektedirler.. Oysa bu kadar yoğun sayıda çıkar birliği olması gereken kitle niçin göz ardı edilmektedir diye yıllardan beri tartışır dururuz.. Çok sayıda düşünce üretilmiştir bu konuda ve hatta engelliler partisi kurulması bile düşünülüp hayata geçirilmiştir. Engellilerin siyaset sahnesinde olması için önce oy kullanabilmesi lazımdır.. Oy kullanamayan kitlenin ağırlığı da işte bu kadar acıklı olur.. Oy kullanma hakkımız var, fakat pratikte bu hakkımız yok bizlerin.. Erişemediğim bir anayasal hakkı ne yapayım ben.. Demek ki bu konuda saldırmak lazım esas olarak.. Ve benim kullanabildiğim bir eylem karşısında ağırlığım olacak.. Bu eylem karşısında duruşlarını değiştirecek siyasi partiler.. Yoksa onlar uçan oyun, aslanın midesindeki oyun peşindeler.. Yani şu anda başlarına BELA olarak algılanmaktayız..
Bu gün yerel seçimler için oy kullanmaya çalışırken hep bu vardı kafamda.. Benim oy kullanmam epey bir zulüm oldu.. Hem bana zulüm oldu..Hem sandık başındakilere, hem bana refakat edenlere zulüm oldu..
Ve bir şey dikkatimi çekti.. Benden başka bu zulmü zevkle çeken pek de yoktu.. Neredeyse saat 3-5 arası beklememe rağmen ve binlerce insan görmeme rağmen gördüğüm engelli sayısı
sıfırdı.. Çözüm diye kafam zonklarken bir sürü şey geldi aklıma..
-Seçim kurullarına engelli diye bildirim yapılsa onlar engellilere uygun yer bulsalar.. Mümkün değildi.. Oy kullandığım okulun hiçbir uygun yeri yoktu..
-Her ilçede tek bir engelli sandığı olsa dedim.. Fakat engellilerin o kadar yolu gidip gelmesi birilerine bağımlı olması demekti.. Masraf demekti..
-Engelliler internetten oy kullanabilse dedim.. Olmazdı.. Bunun alt yapısı yoktu.
En sonunda galiba buldum.. Madem biz sandıklara gidemiyoruz.. Sandıklar bizim ayağımıza gelmeli.. Bildirimde bulunan engellinin , hatta yaşlıların (belli sakatlık oranları ve yaş sınırları dahilinde) ayağına gidebilir bu sandıklar.. Gayet de basit bir yöntemle;
Yüksek seçim kurulunun anlaşacağı bir noter memuru ve istekli parti görevlileri gözetiminde engellinin ayaklarına gidebilir bu zarflar.. Bu hem şık hem de çağdaş olur ayrıca.. Daha rahat olan engelli bireyde hiç kimseye minnet hissi duymadan iradesini ortaya koyabilir..
Bence bu konuyu tartışmaya açıp bir kampanya ile meclisten geçirmenin bir yolunu bulmalıyız.. Bakın ondan sonra parti programlarındaki engellilere yapılacak vaatlere.. Hatta engelli adaylar nasıl her partinin gözdesi olurlar.. Ne dersiniz?