Çoğumuz sosyal, iş vs. yaşam alanlarında ayrımcılığa uğradığımızı düşünürüz ve yaptıklarımızla yapamadıklarımızla bedenimizin kusurları, işlevleri ön plana çıkarken çoğumuz düşünür müyüz acaba bedenimiz üzerinden ortaya çıkan yaratımların/sonuçların temelini oluşturduğu sistemli önyargıların ve ayrımcılığın nedeni bir anlamda normal insanların sırtına yüklenmiş olan o mükemmel olma/en kısa sürede en iyi işi çıkarma/ kariyer yapma baskılarının bir sonucu olduğunu.
yani sıradan insanlara bakın kimisi 90-60-90 olmak ister, ister kimisi müdürün koltuğuna göz diker vs. örnekler çoğalabilir bunlar insan nevsidir yaşanır diyenleriniz çıkacak ama bu nefislerimizi bileyen nedir?
bu neden bizim bedenlerimiz üzerinde normal insanların, devletin yargıya varma hakkını oluşturan nedendir.
en basitinden hepimizin raporunu veren devlete bağlı sağlık kuruluşlarıdır bedeniniz üzerindeki söz söyleme hakkı ouşturan bu durum; bir süre sonra normal insanlarında "sen bu işi yapamazsın" noktasında söz sahibi olmasını sağlamaktadır. ekonomik olarak kazanma ve çalışma gücümüzün az olması, bedenimizin üzerindeki; sistemin ve ekonomik sonuçların yıpratıcı gücünü, ruhumuzun eriyici katalizörlerini devreye sokarak etki etmesi inanmadığımız bir gerçketir.
BEDENİMİZ BİZE AİT MİŞ? PEH. soğuk savaş döneminde usa uzayda astronotların yazı yazmasını sağlamak amacıyla yerçekimsiz ortamda yazı yazmak için bir kalem üretmeye çalıştı, ruslar ise aynı sorunu kısa yoldan kurşun kalem kullanarak halletti mürekkep dağılmazdı ve kurşun kalemle rahatça yazılabilirdi? ama usa yaptığı kalem ve teknoloji bu günki bir çok dokunmatik vs. teknolojinin temelini oluşturdu hani o hava attığınız telefonlarınız. yani diyeceğim şudur ki everen ve yaşam müthiş bir hızla dönmeye devam ettikçe kendi hayatlarımızda ya kurşun kalem kullanıp ruhumuzu kaybetmeyecğiz ya da mürekkepsiz kalemler kullanıp ruhumuzu eritip bedenimizi dış güçlerin ve hızal çalışan bir çarkın parçası yapıp yok olacağız.
ama her iki şekilde de yok olacağız.
konu yok olmak olarak anlaşılmış olsada anlatmaya çalıştığım sistemin ve yaşamın kusurlarınız ve bedeniniz üzerinde nasıl söz sahibi olduğu ile ilgilidir, bir tavuk kümesi düşünün ki o tavuk kümesinde bazı tavuklar yürümüyor, bazıları konuşamıyor, bazıları göremiyor, bazıları düşünemiyor fakat bazılarıda gayet sağlıklı ancak sağlıklı olan o kümesin sahibi tarafından sürekli ymurtlatılmak isteniyor ve sürekli çalıştırılıyor ve bunu yapması içinde fiziksel,sosyal,psikolojik açıdan zor durumda bırakılıyor. işte o tavuğu az çok tanıyorsunuz işte o tavuk sistemin kendisinden istediği sürekli yapan esasında aşağılanan, esasında guruyla oynanan ama kafasındaki o süper yere gelmek için çabalıyan tavuk. işte o tavuk, kendisine uygulanan tüm şiddetin hesabını bunu kendisine yapanlara değil diğer sakat tavuklara soran tavuk!
yani sıradan insanlara bakın kimisi 90-60-90 olmak ister, ister kimisi müdürün koltuğuna göz diker vs. örnekler çoğalabilir bunlar insan nevsidir yaşanır diyenleriniz çıkacak ama bu nefislerimizi bileyen nedir?
bu neden bizim bedenlerimiz üzerinde normal insanların, devletin yargıya varma hakkını oluşturan nedendir.
en basitinden hepimizin raporunu veren devlete bağlı sağlık kuruluşlarıdır bedeniniz üzerindeki söz söyleme hakkı ouşturan bu durum; bir süre sonra normal insanlarında "sen bu işi yapamazsın" noktasında söz sahibi olmasını sağlamaktadır. ekonomik olarak kazanma ve çalışma gücümüzün az olması, bedenimizin üzerindeki; sistemin ve ekonomik sonuçların yıpratıcı gücünü, ruhumuzun eriyici katalizörlerini devreye sokarak etki etmesi inanmadığımız bir gerçketir.
BEDENİMİZ BİZE AİT MİŞ? PEH. soğuk savaş döneminde usa uzayda astronotların yazı yazmasını sağlamak amacıyla yerçekimsiz ortamda yazı yazmak için bir kalem üretmeye çalıştı, ruslar ise aynı sorunu kısa yoldan kurşun kalem kullanarak halletti mürekkep dağılmazdı ve kurşun kalemle rahatça yazılabilirdi? ama usa yaptığı kalem ve teknoloji bu günki bir çok dokunmatik vs. teknolojinin temelini oluşturdu hani o hava attığınız telefonlarınız. yani diyeceğim şudur ki everen ve yaşam müthiş bir hızla dönmeye devam ettikçe kendi hayatlarımızda ya kurşun kalem kullanıp ruhumuzu kaybetmeyecğiz ya da mürekkepsiz kalemler kullanıp ruhumuzu eritip bedenimizi dış güçlerin ve hızal çalışan bir çarkın parçası yapıp yok olacağız.
ama her iki şekilde de yok olacağız.
konu yok olmak olarak anlaşılmış olsada anlatmaya çalıştığım sistemin ve yaşamın kusurlarınız ve bedeniniz üzerinde nasıl söz sahibi olduğu ile ilgilidir, bir tavuk kümesi düşünün ki o tavuk kümesinde bazı tavuklar yürümüyor, bazıları konuşamıyor, bazıları göremiyor, bazıları düşünemiyor fakat bazılarıda gayet sağlıklı ancak sağlıklı olan o kümesin sahibi tarafından sürekli ymurtlatılmak isteniyor ve sürekli çalıştırılıyor ve bunu yapması içinde fiziksel,sosyal,psikolojik açıdan zor durumda bırakılıyor. işte o tavuğu az çok tanıyorsunuz işte o tavuk sistemin kendisinden istediği sürekli yapan esasında aşağılanan, esasında guruyla oynanan ama kafasındaki o süper yere gelmek için çabalıyan tavuk. işte o tavuk, kendisine uygulanan tüm şiddetin hesabını bunu kendisine yapanlara değil diğer sakat tavuklara soran tavuk!