Engelli her zaman engellidir.Hayata bir adım geriden başlamayı eminim ki hiç kimse istemediği gibi hiçbir Anne baba da engelli bir çocuk büyütmek istemez.Engellinin önündeki engelleri bana göre üç ana başlık altında toplamak mümkün olabilir.Birincisi hayatının büyük bölümünde taşımakla yükümlü olduğu bireysel engel diye nitelendirdiğim ve belki de en önemli engel olarak gösterilen engeli.Birey bu engelini ister istemez her zemine, her platforma taşımak zorunda.Tabi bu engeliyle barışık yaşamayı diğer bir deyişle hayata pozitif bakanlar için bu engel olmaktan çıkmakta ve bireyin toplumla bütünleşmesi, topluma katılımı için sağlam etkili adımlar atılmasını sağlamaktadır…İşte bu noktada karşımıza aile içi iletişim çıkmaktadır. ANNE-BABA-BİREY üçlüsü arasındaki iletişim köprüsünün sağlanması, ailede alınması gereken ancak iletişim eksikliğinden dolayı sokakta alınan eğitim ve terbiyenin birey üzerindeki olumsuz yansımaların ruhsal anlamda açığa çıkmasına sebep olmakta, Gelişim ve ifade gücünü kısıtlamaktadır.Ailevi sorunları aşan birey toplumsal problemleri çözme yolunda hızla aşama kaydetecektir.Engelli birey öncelikle topluma kendisini deşifre etmelidir Bunların haricinde Gerek trafik gerekse mimari engeller diye tabir ettiğimiz engelleri sayabilirim.Tabi bunların öncesinde bireyin gerek ekonomik gerekse sosyal anlamda özgürlüğünün varlığı da çok önemlidir.Engelli bir bireyin asansörü olmayan çok katlı bir binaya basit bir belge için girmeye çalıştığını ve bu yolda karşısına çıkarılan bir yığın engeli gözünüzün önüne getirin.İşte bireyin yaşadığı bu sıkıntı ve engeller hareket özgürlüğünü buna bağlı olarak bireysel özgürlüklerin, sosyal yaşamın kısıtlanması ve engelli bireyin kendisini toplumdan soyutlayıp içdünyasına çekmesine neden olan adımları atmasına sebep olur. Bunlar bir zincirin halkaları gibi birbirini izlemektedir.