Tebessümün Öyküsü...
......................göğsüne göm ve git
......................ezberimden anlatacağım kalanı…
Fırtınalı ağacı kuşatır serüvenler
hangi bahar değse kırar zamanı
sular gözyaşıyla musalar
paslı kapılar gibi açılır dudakların
tutku ürperişin ağzında
dokunmak ister kentin kirli sakallarına
elbet öpmek ister güzelliğini
saatler nefeslense tende
karanlığın dibinde titreyen ışık göğü delirtir
bahçede bir mezarlık daha yer yok
kafesteki tebessüm azâd edilir......hangi aşk daha maviyse
erir arzunun mumyası
kozasından köhnebahar
kır çiçekleri/mor gelincikler
diz çöker defne çelenkleri
derman balkır dervişin hırkasında
bir ozan coştuğunda anımsanacak
hüzün gözeneği/göçebe kumullar
toplayacak cim karnında kaç nokta
kaç kere ökselenir ki insan
hangi şafak kervandan kalkıp gider
geniş yorgunluklar edinmeye
katmerli acı hangi kuleden yele verir tabanlarını
mahzuru yok ki acıyı yaşamış olmanın
cehennem bir daha yudumlanabilir......hangi aşk yanarsa
hiç tadılmamış gibi yaban
yarım gülüş sabahı
şakağında sezginin namlusu
bilekleri titrer/bekler tetik
akrebin kuyruğu/suskunun yumruğu
kıskançlığın ağusu çözer uçkurunu
bıçkın yüzün kehribar süngüsü
kendini kaybeder kıskıvrak
karnı deşilir bir bebeğin
parmak izinin katli gerektir
firari bulunur/naftalanır dil
mektubun kuytusu/sabrın kalın tortusu
sorguda itiraf terk eder koyağını
fiyakalı kelepçeler çözer niyetleri
kallavi küfür/sapkın saatler/ateş anaforları
boşluk yırtık/yol devrik
mührü kırmak için dar vakit
şahinden kaçan serçe pençelenir
isyan isyanla diner çığlık çığlıkla
kandil içlenir/şirpençe tazelenir......hangi aşk yaşıyorsa
gölgeler ülkesinde cenaze düğünleri
sınar ayrılıkla sadakati
vuslatın demir perdeleri
bir ad verir kimliksiz sevgiliye
mevsim taze günah mevsimi değildir
pörsüyen sarışınlık çileye kuma gelir
ah bitimsiz gizin toynakları
altın eğerli yılan/beklenen tatlı zehir
bir öpücük çalabilir Olympos’tan
yalan sunaklarında tözün simgesi
sahilde şarap ilahisi/kılıfı çatlak döl
kanatır masum çiçekleri
kendinedir her avare iklim
nergisin yenilgisi taşı cevahire çevirebilir......hangi aşk kâfiyse
ey karanlık kibir
insan en çok kendine yakışabilir
ey ömrüm bir daha gel
anlamak ölümle de mümkün
fermanını kendi yazan ipini de çekebilir! Şimdi hangi aşk.........
Filiz Bedük
......................göğsüne göm ve git
......................ezberimden anlatacağım kalanı…
Fırtınalı ağacı kuşatır serüvenler
hangi bahar değse kırar zamanı
sular gözyaşıyla musalar
paslı kapılar gibi açılır dudakların
tutku ürperişin ağzında
dokunmak ister kentin kirli sakallarına
elbet öpmek ister güzelliğini
saatler nefeslense tende
karanlığın dibinde titreyen ışık göğü delirtir
bahçede bir mezarlık daha yer yok
kafesteki tebessüm azâd edilir......hangi aşk daha maviyse
erir arzunun mumyası
kozasından köhnebahar
kır çiçekleri/mor gelincikler
diz çöker defne çelenkleri
derman balkır dervişin hırkasında
bir ozan coştuğunda anımsanacak
hüzün gözeneği/göçebe kumullar
toplayacak cim karnında kaç nokta
kaç kere ökselenir ki insan
hangi şafak kervandan kalkıp gider
geniş yorgunluklar edinmeye
katmerli acı hangi kuleden yele verir tabanlarını
mahzuru yok ki acıyı yaşamış olmanın
cehennem bir daha yudumlanabilir......hangi aşk yanarsa
hiç tadılmamış gibi yaban
yarım gülüş sabahı
şakağında sezginin namlusu
bilekleri titrer/bekler tetik
akrebin kuyruğu/suskunun yumruğu
kıskançlığın ağusu çözer uçkurunu
bıçkın yüzün kehribar süngüsü
kendini kaybeder kıskıvrak
karnı deşilir bir bebeğin
parmak izinin katli gerektir
firari bulunur/naftalanır dil
mektubun kuytusu/sabrın kalın tortusu
sorguda itiraf terk eder koyağını
fiyakalı kelepçeler çözer niyetleri
kallavi küfür/sapkın saatler/ateş anaforları
boşluk yırtık/yol devrik
mührü kırmak için dar vakit
şahinden kaçan serçe pençelenir
isyan isyanla diner çığlık çığlıkla
kandil içlenir/şirpençe tazelenir......hangi aşk yaşıyorsa
gölgeler ülkesinde cenaze düğünleri
sınar ayrılıkla sadakati
vuslatın demir perdeleri
bir ad verir kimliksiz sevgiliye
mevsim taze günah mevsimi değildir
pörsüyen sarışınlık çileye kuma gelir
ah bitimsiz gizin toynakları
altın eğerli yılan/beklenen tatlı zehir
bir öpücük çalabilir Olympos’tan
yalan sunaklarında tözün simgesi
sahilde şarap ilahisi/kılıfı çatlak döl
kanatır masum çiçekleri
kendinedir her avare iklim
nergisin yenilgisi taşı cevahire çevirebilir......hangi aşk kâfiyse
ey karanlık kibir
insan en çok kendine yakışabilir
ey ömrüm bir daha gel
anlamak ölümle de mümkün
fermanını kendi yazan ipini de çekebilir! Şimdi hangi aşk.........
Filiz Bedük