Ailemin ilk çocukları erkek olmuş buna birde erkek kardeş yapalım diye başladıkları macerayı 4 kız çocukla sürdürmüşler. Babam her zaman tamahkar her zaman şükür etmiş sağlıklı evlatları olduğu için ama annem, abimin benim;'' erkek kardeşim olmayacak mı, ben kavga ettiğimde bana kimse yardıma gelmeyecek mi'' gibi çocuksu tepkilerine üzülmüş ve annelik iç güdüsüyle oğlumun bir erkek kardeşi olsun diye 4 kız çocuk yapmış. Babamı ikna ederek son bir kez daha denemiş şansını. Hamile kalmış, ancak ultrasyona girdiğinde ''bir kızınız olacak'' sözleri annemiz yıkmasa da baya üzmüş Babam yine ''verene şükürler olsun sağlıklı bir şekilde kucağımıza almayı nasip etsin demiş.
Doğum zamanı gelip çattığında hemşireler kardeşimi çıkardığında anneme bir oğlun oldu hayırlı olsun demiş, annem kız beklerken oğlan gelmesine sevinirken ''içerde bir bebek daha var'' sözüyle bir kez daha şok olmuş. Ve ikinci bebek yani ben de erkek olarak dünyaya gelmişim. Ailemizde herkes şok ve çok mutlu tabi en başta abim
Tabi bu kadar mutluluğun elbet bir bedeli olacaktır. işte benim hikayemde burda başlıyor,
Doğumdan çıkıp eve geldiklerinde ben sürekli ateşlenip çığlık çığlığa ağlamışım. Bunun üzerine hafta içlerini hastanede yatarak cumadan taburcu olup, p.tesini zor ettiklerini acilden tekrardan aynı şikayetlerle hastaneye koştuğunu anlatırdı annem.
Bu süreç ortalama 3-4 ay devam etmiş ben günden güne eriyormuşum, taki Amcanın oğulları ağırlaştığımda Doktorun yakasını tutup bu çocuk ölürse bizde seni yaşatmayız tehtiti ile doktorlar paniğe kapılıp önce adanaya sonra Ankara Haccetep hastanesi sevketmiş.
Zararın neresinden dönersen kardır derler ya;
Haccetepede, doğuştan börbreklerden mesaneye idrar taşıyan kanalların tıkanık olduğunu tespit etmişler. Bu sebeble idrar geri tepmiş ve böbreklerimin biri tamamen bitmiş diğeride %75-80 civarında çalıştığını farketmişler. Birden fazla ameliyat uzun süre hastanede yatmam sonucunda idrar kanallarında ve mesanede kalıcı hasarlar bırakarak 1 böbreği yarım yamalakta olsa kurtarmışlar. Kontroller ve takipler ile 29 yaşıma kadar geldim. Ve doktorlar halen ilerleyen yaşlarımda bir böbrek ihtiyacım olacağını her kontrolde gözüme sokarcasına söylüyorlar. Kardeşlerim arasında Annemin hep kınalı kuzusu ben oldum. Belki de Allahtan ısrarla erkek evlat istemesinin sonucu olarak gördüğü için kendini sorumlu tutar ve benim üzerime çok eğilirdi, 22 yaşlarımda beni kontrole götürdüğü doktora yalvaran gözlerle böbreğin işlevini arttıracak bir imkan yada tedavi mümkün değil mi? diye sorduğunu hatırlıyorum Doktor da Alaycı bir tavırla ''ne yapayım bacım dibine gübremi dökeyim'' demesiyle annemin gözlerindeki o hayal kırıklığı halen gözlerimin önünde. Annemi 24 yaşımda kaybettim, onu kaybettiğim günden önceki günlere baktığımda kendimi halen haylaz, yeni yürümeye başlayan bir çocuk gibi gördüm. Ne kadar da güçsüzmüşüm arkamdaki dağ olmadan bir hiç olduğumu Annemim desteği ile hayata tutunduğumu farkettim. Üzerimdeki bütün savunma sisteminin o an başıma çöktüğünü hayata karşı savunmasız tek başıma kaldığımı hissetim ve yıkıldım. Artık büyümek zorundaydım çünkü kardeşle, baba, eş akrabalar herkes seni yetişkin sorumluluğu olan bir birey olarak görmekteydi.Hiçbirinin annenin yerini tutmadığını kimsenin onun baktığı gibi şevkati bakamayacağını anladım ve büyüdüm. Şuan 29 yaşındayım Evliyim ve 1 kız babasıyım.
Hayatta tek korkum ilerleyen yaşlarımda sıkıntı yaşadığımda kızımı yalnız bırakıp onun da benim gibi büyümek zorunda kalacağına bilmek.
Gördüm ki giden geri gelmiyor. Buna sağlık da diyebilirsiniz sevdikleriniz de, Önemli olan elimizdekinin değerini bilip onu korumak ve sarmak.
Bende böyle döktüm içimi..
Doğum zamanı gelip çattığında hemşireler kardeşimi çıkardığında anneme bir oğlun oldu hayırlı olsun demiş, annem kız beklerken oğlan gelmesine sevinirken ''içerde bir bebek daha var'' sözüyle bir kez daha şok olmuş. Ve ikinci bebek yani ben de erkek olarak dünyaya gelmişim. Ailemizde herkes şok ve çok mutlu tabi en başta abim
Tabi bu kadar mutluluğun elbet bir bedeli olacaktır. işte benim hikayemde burda başlıyor,
Doğumdan çıkıp eve geldiklerinde ben sürekli ateşlenip çığlık çığlığa ağlamışım. Bunun üzerine hafta içlerini hastanede yatarak cumadan taburcu olup, p.tesini zor ettiklerini acilden tekrardan aynı şikayetlerle hastaneye koştuğunu anlatırdı annem.
Bu süreç ortalama 3-4 ay devam etmiş ben günden güne eriyormuşum, taki Amcanın oğulları ağırlaştığımda Doktorun yakasını tutup bu çocuk ölürse bizde seni yaşatmayız tehtiti ile doktorlar paniğe kapılıp önce adanaya sonra Ankara Haccetep hastanesi sevketmiş.
Zararın neresinden dönersen kardır derler ya;
Haccetepede, doğuştan börbreklerden mesaneye idrar taşıyan kanalların tıkanık olduğunu tespit etmişler. Bu sebeble idrar geri tepmiş ve böbreklerimin biri tamamen bitmiş diğeride %75-80 civarında çalıştığını farketmişler. Birden fazla ameliyat uzun süre hastanede yatmam sonucunda idrar kanallarında ve mesanede kalıcı hasarlar bırakarak 1 böbreği yarım yamalakta olsa kurtarmışlar. Kontroller ve takipler ile 29 yaşıma kadar geldim. Ve doktorlar halen ilerleyen yaşlarımda bir böbrek ihtiyacım olacağını her kontrolde gözüme sokarcasına söylüyorlar. Kardeşlerim arasında Annemin hep kınalı kuzusu ben oldum. Belki de Allahtan ısrarla erkek evlat istemesinin sonucu olarak gördüğü için kendini sorumlu tutar ve benim üzerime çok eğilirdi, 22 yaşlarımda beni kontrole götürdüğü doktora yalvaran gözlerle böbreğin işlevini arttıracak bir imkan yada tedavi mümkün değil mi? diye sorduğunu hatırlıyorum Doktor da Alaycı bir tavırla ''ne yapayım bacım dibine gübremi dökeyim'' demesiyle annemin gözlerindeki o hayal kırıklığı halen gözlerimin önünde. Annemi 24 yaşımda kaybettim, onu kaybettiğim günden önceki günlere baktığımda kendimi halen haylaz, yeni yürümeye başlayan bir çocuk gibi gördüm. Ne kadar da güçsüzmüşüm arkamdaki dağ olmadan bir hiç olduğumu Annemim desteği ile hayata tutunduğumu farkettim. Üzerimdeki bütün savunma sisteminin o an başıma çöktüğünü hayata karşı savunmasız tek başıma kaldığımı hissetim ve yıkıldım. Artık büyümek zorundaydım çünkü kardeşle, baba, eş akrabalar herkes seni yetişkin sorumluluğu olan bir birey olarak görmekteydi.Hiçbirinin annenin yerini tutmadığını kimsenin onun baktığı gibi şevkati bakamayacağını anladım ve büyüdüm. Şuan 29 yaşındayım Evliyim ve 1 kız babasıyım.
Hayatta tek korkum ilerleyen yaşlarımda sıkıntı yaşadığımda kızımı yalnız bırakıp onun da benim gibi büyümek zorunda kalacağına bilmek.
Gördüm ki giden geri gelmiyor. Buna sağlık da diyebilirsiniz sevdikleriniz de, Önemli olan elimizdekinin değerini bilip onu korumak ve sarmak.
Bende böyle döktüm içimi..