Google’a ait bazı hizmetlere ulaşımın IP bazlı engellenmesi Türkiye’yi bir hayli çalkaladı. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın Google’a çatması, ”bu ülkeyi google yönetmiyor’‘ gibi bir yumurtlama ile taçlandırılsa da masaya koyulan kartların gerçekleri sakladığı kuşku götürmez. Tüm bu çorbanın sebebi, aslında bizleri yönetenlerin internetimizi bir intranete dönüştürme isteği. Bu gerçeği görmek gerek.
Ancak ben konunun daha az önemli olan kısmına değineyim diyorum bu yazıda. Çünkü bu Google ve vergi konusu ne ilk defa geliyor önümüze, ne de son defa gelecek. Bugün, yarın bu IP lere erişim engeli kalksa bile, yeni bir çatışmanın ne zaman çıkacağı belli değil. O halde şu vergi olayını biraz deşelim….
Don’t be evil parolasıyla asrın en büyük buluşlarından olan Google, hiç kuşkusuz yaşamımızı kökten değiştirdi, iş imkanları sağladı, internet ekonomisinin koşullarını koyarken büyük söz sahibi oldu, neredeyse bir altyapı görevi üstlendi, pek çok insana hayallerini gerçekleştirmede yardımcı oldu. Tüm bunları yaparken kendi de çok iyi para kazandı.
Ocak ayı başlarında Nicolas Sarkozy oldukça öfke dolu açıklamalar yaptı Google hakkında.
”Bu tip şirketler vergilerini şirket merkezinin olduğu yerde veriyorlar. Ama aynı zamanda bizim anons pazarımızda da önemli bir paya sahipler”
Sarkozy’nin istediği, anons gelirleri için özel bir vergilendirme idi. Kimse Fransa’nın kültüründen para kazanırken bu gelirlerini paylaşmamazlık yapmamalıydı.
Google’dan anons satın alan tüm şirketler bilir ki, faturaların üzerinde Barrow Street, Dublin adresi vardır. Google’ın gelirlerinin yaklaşık yarısı İrlanda üzerinden gelirken, bu ülkedeki şirketler vergisi oranının % 12,5 ile Avrupa’daki en düşük vergi oranı olduğunu söyleyeyim.
Google, diğer ülkeler üzerinden elde ettiği gelirleri ise tam olarak açıklamıyor. Biraz fikir edinebileceksek, İsveç’deki Reklam ve Medya Enstitüsü’nün verilerine göre 2008 yılında, arama motorları üzerinden reklam anonslarının maddi karşılığı, TL ye çevirirsek, 260 milyon TL.
Piyasa hakimiyetini de % 80 ila 90 arasında kabul edersek yaklaşık 230 milyon TL gibi bir rakam çıkıyor.
230 Milyon TL’deki kazanç marjinali ise % 25 den, yaklaşık 60 milyon TL ye denk geliyor.
Bunca kazanca rağmen, vergi dairesine bildirilen rakam 25 milyon TL. Bu rakam, Google’ın anons satma işlerini İsveç’de yürüten Google Sweden AB’nin beyanı. Bundan ödenen vergi ise, sıkı durun…. 1 milyon TL!!!
İngiltere’de ise Times’ın yaptığı hesap bundan daha farklı bir manzara göstermiyor.
Tüm bu verilere rağmen, Google’ın İsveç bürosunun başında bulunan Stina Honkamaa’nın sözleri çok açık:
”Google, faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde kanunlara saygılı bir şekilde riayet eder. Avrupa merkezimiz Dublin’dedir. Bu da bize, iyi eğitimli, çok dilli bir iş gücü ve rekabete kolaylık sağlayan bir ortam veriyor.”
Bu görüşler, İsveç’in sıkılığı ve acımasızlığı ile bilinen vergi dairesindeki uzmanlardan da destek görmekte.
Kanuna aykırı değil. Google’ın işlerini İsveç’de yürüten Google Sweden AB nin, İrlanda’daki Google ana merkezine yaptığı iş karşılığında aldığı miktarın piyasa şartlarında tutarlı olup olmadığı tartışılabilir.
Vergi dariesinin uzmanı, Google’ın dünyadaki diğer ofislerinin de ‘’satıcı” değil, ”aracı” olarak görev yaptığını söylüyor.
Yani örneğin İsveç’deki Google Sweden AB (A.Ş demek), bu ülkede yaptığı işin karşılığını İrlanda’ya faturalıyor. İrlanda’daki Google da anons satın alan İsveçli müşterilerinden parayı tahsil ediyor. Vergi hukukuna göre burada yasal olmayan bir şey yok. Tabii Google Sweden AB’nin İrlanda’ya fatura ettiği miktarın piyasaya göre makul olup olmadığı ayrı bir konu. Bilmem anlatabildim mi?
Peki bu paralar nereye gidiyor?
İrlanda’daki Google bu kadar parayı kasasına koyduğuna göre İrlanda vergi dairesi memurları sevinçle ellerini kovuşturuyor olmalılar….
Ama hayır!!! Öyle değil!!!
2008 yılında Google’ın İrlanda’da verdiği vergi, beyan ettiği 20 milyon TL kazancın %12,5 a tekabül eden miktarı. Yani yalnızca 2,5 milyon TL.
Evet!!! İrlanda’da da ödenen kayda değer bir vergi yok. Peki bu para nereye kayboluyor?
İngiliz vergi dairesinin bir müfettişine göre, Google’ın vergi giderlerinin yalnızca % 5 i ABD dışında ödeniyor. Eğer Google tüm kazancını ABD ye getirseydi, bugün ödediğinden çok daha fazla vergi ödemesi gerekecekti. İşte o yüzden bir başka ülke işin içinde olmalı.
Vergi müfettiişi Richard Murphy’in tahminlerine göre bu sorunun cevabı İrlanda’daki şirketin sahiplerinin arkasında saklanıyor.
Dublin’deki Google’ın sahibi olan şirket, bir vergi cenneti olan Bermuda’daki bir başka şirkete ait. Büyük ihtimal, Bermuda’daki şirket İrlanda’daki Google’a çok büyük rakamlarda faturalıyor. İrlanda’daki Google bu ödemelerden, masraflardan sonra eline kalıp, kuşa dönen rakamı vergilendirirken, Bermuda’daki şirket hiç vergi ödemiyor.
Vergi konusunda Google’ın peşine düşüp de bir şey çıkartamamış uzmanların görüşü ile noktalayayım:
Google hiç bir vergi kanuna karşı gelmiyor. Tabii ki bu yaptıklarının etik olup olmadığı tartışılır. Ama ortada bir prolem varsa, bu Google’dan değil, uluslararası vergi kanunlarından kaynaklanıyor.
İşte Türkiye Cumhuriyeti ile Google arasındaki vergiye dayalı sorunun aslı budur. Bilmiyorum bazılarınızı tatmin eder mi? Bizde vicdan ve etiğin uluslararası kanunlardan ağır bastığı ve bu yüzden de büyük cıngarlar koptuğu düşünülürse, Google, Türk internet kullanıcısı ve bu vanayı elinde bulunduranların ilişkileri, heyecanlı ve maceralı, hatta bol kanlı geçeceğe benzer.
alıntıdır...
kaynak:
http://postdijital.com/google-engellemesi-ve-vergi-gercegi/
gayet açıklayıcı bi yazı