Düşünüyorum...
Yazılı olarak düşüneceğim ve silmeyeceğim yazdım tek bir kelimeyi bile,
Tıpkı hayatımda yaptığım hataları silemeyeceğim gibi.
Düşündüm...
Küçükken oynadığımız oyunlar geliyor aklıma,
Emeklediğimi hatırlıyorum
3 yaşında bile emekliyordum.
Ameliyat sonrasında seke seke de olsa yürüyordum.
İlk yürüdüğüm geceyi unutamam.
Cumartesi
O yıllarda televizyonda türk filmi sadece cumartesi günleri oluyordu.
Zeki-Metin in oynadığı bir film vardı.
Yürüyorum
Kendimi evin dışında hatırlıyorum
Sokaktayım,
Arkadaş edinmişim, top oynuyoruz.
Farkında değilim, onlar da değiller,
Büyüyorum...
Futbol oynuyoruz, kaleci oluyorum sonra defans oyuncusu
Yeri geliyor top suratıma şiddetle çarpıyor, acı duyuyorum.
Torpil yapmıyorlar, istop oynuyoruz topu daha uzağa atıyorlar,
Adımı söylüyorlar.
Saklambaç oynarken beni bulamıyorlar.
Farkında değiller,
Büyüyorum...
İlkokul
En iyi arkadaşlarımı orada ediniyorum.
Teneffüs zamanı,
Okul bahçesindeyim
El ele tutuşup "önümüze gelene bir tekme" oynuyoruz.
Ortaokulda arkadaşlarımdan ayrılmıyorum.
Yeni arkadaşlar ediniyorum,
Yeni şeyler öğreniyorum.
Büyüyorum...
Lise yılları,
Biraz korku var
Yeni arkadaş edinecekmiyim, anlaşabilecekmiyim.
Korktuğum başıma gelmiyor.
Özürlüyüm...
Beden Eğitimi dersinde "olimpiyatlar" konulu ödev hazırlıyorum.
Geçiyorum.
Edebiyat dersinden 100 üzerinden 100 alıyorum.
İki buçuk yılda liseyi bitiriyorum.
İlk sene üniversite sınavında başarısız oluyorum.
Daha çok çalışıyorum, kazanıyorum
Üniversitedeyim
Büyüyorum...
Olgunlaşıyorum,
Öğreniyorum,
Gelişiyorum,
Aşık oluyorum.
İlk kez bu duygunun farkına varıyorum
Çalışıyorum, üretiyorum, emek veriyorum
Para kazanıyorum,
Güvenim artıyor,
Ayaklarımın üstüne basıyorum.
Yürümeyi en baştan öğreniyorum
Burdayım
Büyüyorum...
Büyüyeceğim...
Ben özürlüyüm, engelli değilim. Aracında Ogs cihazı olmayan bir kişi Boğaziçi Köprüsünden geçemez. Geçiş için engellidir, bu kişi ne yapacak? İkinci köprüyü kullanacak, Onu da mı engellediler, ya ogs alacak ya da vapurla geçecek.
Küçükken mahalledeki arkadaşlarıma tuhaf görünmüyordum, oysa arkadaşlarla diğer mahallelere ilk gittiğimizde benden yaşça küçük çocukların bakışları üzerime çevriliyordu. İkinci ve üçüncü gidişimizden sonra çocuklar artık benim yürüyüşüme alışıyorlardı. Artık onların içlerindeydim.
Artık büyüdük, engelsiz dediğimiz insanların içlerine karışmalıyız, onlarla olmalıyız, vakit geçirmeliyiz, sohbet etmeliyiz, çalışmalıyız, üretmeliyiz, hep engeller mi çıkıyor karşımıza? Çıksın,hiç bir şey yapamıyormusunuz, en azından düşünün, düşünmenizi engelleyemezler. Önce düşüncenizde engelli olduğnuzu kaldıracaksınız. Kendinizi engelli gördüğünüz sürece karşınızdakilere de bu düşünceyi ister istemez yansıtmak durumundasınız.
Belki de 50 yıl sonra özürlü olmanın ayrıcalık olacağı bir toplum içinde yaşıyor olacağız. En azından benim hedefim bu. Hiç bir bireyin isteyip de yapamayacağı, başaramayacağı bir şey olduğuna inanmıyorum, yeterki siz kendinize engel olmayın...
Saygılarımla,
Yazılı olarak düşüneceğim ve silmeyeceğim yazdım tek bir kelimeyi bile,
Tıpkı hayatımda yaptığım hataları silemeyeceğim gibi.
Düşündüm...
Küçükken oynadığımız oyunlar geliyor aklıma,
Emeklediğimi hatırlıyorum
3 yaşında bile emekliyordum.
Ameliyat sonrasında seke seke de olsa yürüyordum.
İlk yürüdüğüm geceyi unutamam.
Cumartesi
O yıllarda televizyonda türk filmi sadece cumartesi günleri oluyordu.
Zeki-Metin in oynadığı bir film vardı.
Yürüyorum
Kendimi evin dışında hatırlıyorum
Sokaktayım,
Arkadaş edinmişim, top oynuyoruz.
Farkında değilim, onlar da değiller,
Büyüyorum...
Futbol oynuyoruz, kaleci oluyorum sonra defans oyuncusu
Yeri geliyor top suratıma şiddetle çarpıyor, acı duyuyorum.
Torpil yapmıyorlar, istop oynuyoruz topu daha uzağa atıyorlar,
Adımı söylüyorlar.
Saklambaç oynarken beni bulamıyorlar.
Farkında değiller,
Büyüyorum...
İlkokul
En iyi arkadaşlarımı orada ediniyorum.
Teneffüs zamanı,
Okul bahçesindeyim
El ele tutuşup "önümüze gelene bir tekme" oynuyoruz.
Ortaokulda arkadaşlarımdan ayrılmıyorum.
Yeni arkadaşlar ediniyorum,
Yeni şeyler öğreniyorum.
Büyüyorum...
Lise yılları,
Biraz korku var
Yeni arkadaş edinecekmiyim, anlaşabilecekmiyim.
Korktuğum başıma gelmiyor.
Özürlüyüm...
Beden Eğitimi dersinde "olimpiyatlar" konulu ödev hazırlıyorum.
Geçiyorum.
Edebiyat dersinden 100 üzerinden 100 alıyorum.
İki buçuk yılda liseyi bitiriyorum.
İlk sene üniversite sınavında başarısız oluyorum.
Daha çok çalışıyorum, kazanıyorum
Üniversitedeyim
Büyüyorum...
Olgunlaşıyorum,
Öğreniyorum,
Gelişiyorum,
Aşık oluyorum.
İlk kez bu duygunun farkına varıyorum
Çalışıyorum, üretiyorum, emek veriyorum
Para kazanıyorum,
Güvenim artıyor,
Ayaklarımın üstüne basıyorum.
Yürümeyi en baştan öğreniyorum
Burdayım
Büyüyorum...
Büyüyeceğim...
Ben özürlüyüm, engelli değilim. Aracında Ogs cihazı olmayan bir kişi Boğaziçi Köprüsünden geçemez. Geçiş için engellidir, bu kişi ne yapacak? İkinci köprüyü kullanacak, Onu da mı engellediler, ya ogs alacak ya da vapurla geçecek.
Küçükken mahalledeki arkadaşlarıma tuhaf görünmüyordum, oysa arkadaşlarla diğer mahallelere ilk gittiğimizde benden yaşça küçük çocukların bakışları üzerime çevriliyordu. İkinci ve üçüncü gidişimizden sonra çocuklar artık benim yürüyüşüme alışıyorlardı. Artık onların içlerindeydim.
Artık büyüdük, engelsiz dediğimiz insanların içlerine karışmalıyız, onlarla olmalıyız, vakit geçirmeliyiz, sohbet etmeliyiz, çalışmalıyız, üretmeliyiz, hep engeller mi çıkıyor karşımıza? Çıksın,hiç bir şey yapamıyormusunuz, en azından düşünün, düşünmenizi engelleyemezler. Önce düşüncenizde engelli olduğnuzu kaldıracaksınız. Kendinizi engelli gördüğünüz sürece karşınızdakilere de bu düşünceyi ister istemez yansıtmak durumundasınız.
Belki de 50 yıl sonra özürlü olmanın ayrıcalık olacağı bir toplum içinde yaşıyor olacağız. En azından benim hedefim bu. Hiç bir bireyin isteyip de yapamayacağı, başaramayacağı bir şey olduğuna inanmıyorum, yeterki siz kendinize engel olmayın...
Saygılarımla,