Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Günümüz Filozofları ve Sözleri

Nazmi Bakkal

Yeni Üye
Üyelik
23 Eki 2015
Konular
2
Mesajlar
0
Reaksiyonlar
0
devrimci.%25C5%259Fair.png


Ozan Deniz Sarıtop
Kürt asıllı Filozof ve Şairdir.
05 Mart 1982 yılında Diyarbakır'ın Kulp (Pasur) ilçesinde doğdu.


İlk şiirleri; Esmer, Kaldıraç, Doğu Edebiyatı, Ekin Sanat, DüşünBil, Havuz, Herşeye Karşın, Güney, Afrodisyas Sanat, Ay Dili, Hâr, Mahsusmahal, Ozan Ağacı ve Anafilya dergilerinde okuyucular ile buluştu.
Bazı şiirleri ve sözleri yabancı dillere de çevirilerek uluslararası edebiyat antolojilerinde yayınlandı.

Ozan Deniz Sarıtop Sözleri

Mantık, insana neyi öngürüyorsa, orada yaşam için bir amaç vardır.

İnsanın dinlediği ve duyumsadığı şeyler, hiçbir zaman aynı yolda birlikte yürümediler.

Sözcükler anlamını yitirmez, insanlar anlamını yitirir sözcüklerde.

Yalnızca sevgidir bağı çözülmeyen tek sözcük, yeryüzünün kalbinde.

Her ihanet, kendisine bir soykırımdır.

Sizler beni seveceksiniz diye, kendi doğrularımdan vazgeçecek değilim.

İnsanın kendisine yalan söylemesi ile başlar, insanın kendisine ihaneti.

Biliriz ki, güneşin her gün doğup battığı yerdir; insan yüreği.

Şiir işitilmiş mısralarda, güneşi öpebilirim.

Aşk, bir yeryüzü ayetidir.

İyilik, sevginin anahtarıdır.

Düşüncenin kendi sınırları dışına takip durması felsefede “bilgelik” bilimde ise “delilik” bulgusu ile adlandırılır.

Asıl sorun şudur ki düşünemediklerimin bir gün bana ayak bağı olacağından duyduğum korkudur.

Aptalların hayat boyunca elde edecekleri tek iş, kukla ustalarına birer kukla olmaktır.

Her şiir şairde eksik bir yarım başlangıçtır. Bu yüzden bütün şiirler akraba evliliklerinin kurbanıdır.

Amansız bir hastalığın pençesinde katılaşan ve işlevini yitiren kelime harcı, ancak konuşmak kültürüne hakim olan halkın dili ile iyileştirilebilir…

Basit insanlar için basit bir gerçeği dile getirmek istiyorum; “işgal edilmiş hiçbir zihnin, Tanrı’sı yoktur.”

Düzeni tasdik etmeyen ama düzenin içinde, düzenin yasalarıyla yaşayan insanların varlığından daha büyük bir tehlike yoktur.

Açlığın bok kokan siyatiğinde, yoksulluk hiç kimsenin kaderi değildir.

Dünyanın iklimi değişmedikçe , hiçbir kanun aklın adalet değirmeninde öğütülecek kadar; temiz, vicdani ve ahlaki değildir.

Siz;
bu ülkede barışı sağlamak için, bize karşı her gün yeni bir savaş taktiğini geliştiriyorsunuz.
Biz ise;
bu ülkeyi bölmek için, kapılarınızın önüne her gün bir demet çiçek bırakıyoruz.

Sizin birçok şey bilmeniz benim hiçbir şey bilmediğim kadardır.

Umut; bazen zamanı geri saran içimizdeki çocuğa, uzun bir yolculuk etmektir.

İnsan olmanın olurunda; hak ve adalet; insan olmanın onurudur.

İnsan korkuların mayasında siyah bir yalnızlıktır.

Sabrın serabı var, derinmez.

Kalbim sır kapılı gök kubbe, yalanın sıratında öğrendim doğruyu.

En son sözü şiir söyleyecekti, şayet öldürülmeseydi şair.

Acılar çoğunluk ve çaresizliğimize gebe, kimsesiz değiliz ALLAH'ı bildiğimizden.

Her yol küçük adımların varisidir, her küçük adımlar bir yol biçimidir.

Benim şiirim, bütün yeryüzüdür.

Kendi gerçeğinin ayak izinden, tanır insan; adalet terazisini...

Her suç, kaderin cilvesine karşı bir propagandadır.

Öfke kudurmuşsa vakitsiz, büyük ihtimalle pek yakında bir cenaze merasimi var.

Kırık bir vazoda bir su çiçeği, hayatın sır gibi saklanan acı gerçeği.

Küresel bir yalnızlık kaplamış insan ruhunu. İnsan, iliklerine kadar; twitter, facebook!...

Onun aklı üçüncü şahısların aklıydı, bu yüzden sevdiğinden sevgini hep sakınırdı.

Gözlerinin sükûnetinde susmuş sana birikiyorum...

Saklı kaldığım düş ceketimin sol cebinde eski bir vesikalıktır şimdi...

Hatırası demlenen eskilere dair ne varsa göç büyütür kavlimize...

Hiçbir uzaklık; ne sana duyduğum nefretin yalancısı, ne içimde hâlâ kor bir ateş gibi yanan bu hazin aşk'ın yabancısı...

Ki ben, kalbimin hüküm geçmediği bir sevginin yarasında, gül tohumlarını ektim. Orada, hüzün gözyaşlarıyla yeşerttim kaderimin ilkbaharını...

Onun bakışlarıyla yüreğime serpilen masumiyet, bütün takvimlerde aranılan kayıp bir ilandı.

Ölümün toprağında ekin biçilmez, öldürülenler süt kokuyorsa hele...

Öleceğimiz var ! kısacık aşklar bile, artık sığmıyor hayatımıza....

Kimi insanların kendisizliği, bazı insanların cehennemidir.

Kendini büyük acılara adayan insan, yüreğinde; cehennem'i, kalbinde; cennet'i taşır.

Kendi vicdanını sorgulamayan bir toplum, çürümüşlüğün son halkasıdır.

Siyaset, yalan üretiminin yapıldığı imalathanedir. Meclis ise, bu yalanları halkın anlayacağı ve yutacağı dilde; halka açık bir şekilde sergilendiği, devletin; "açık artırma" pazar yeridir.

Kimi insanlar, zekalarıyla her çağı yeni bir devrimle açar. Kimi devrimler, insan hırsıyla her çağı kendisinden bir önceki çağa; sadece "tekerrür" yapar.

Aklının dizginlerini iyice tut ki; fikirlerin, evrenin tüm boşluğunda; yıldızlarla beraber halay çeksin.

Kalp, sınırları olmayan uçsuz bucaksız bir dünya'dır. Akıl ise, bu dünya'da sınırları çizen bir serüvenci..

Zeki insan, kitap okumak yerine düşünmeyi öğrenir.

Ümitsizlik, insanın kırılma noktasıdır.

Zulüm karşısında sessizliğini koruyarak barışın gelmesini bekleyenler, şizofrenik hastalığın ilk belirtileridir. Bu durum olsa olsa, kölelik bilincini kendilerine aşılamış aciz yaratıkların, emir komutayla yürümelerinden başka bir şey değildir.

Bir eylemin bir gerçeği olabilirsiniz ama asla bir eylemi bir devrime dönüştürebilecek bilgiye sahip değilsiniz.

Eğitimin doğurduğu siyasetten, sürekli büyüyen özgür bir toplum, siyasetin doğurduğu eğitimden ise, sürekli küçülen köle bir toplum çıkar.

Hayatın içinde yaşıyorsun fakat hayat senin içinde yaşamıyor.

Yaranın acısı geçer de, acının yarası bir ömür boyu kapanmaz.

Dedim; ümidi ölüm bile öldüremez.

Aşktan kederden ayrı kalan insan ömrü, yetmez bir kelebeğin ömrüne!

Hem herkes kendi zaaflarının kurbanı. Düşleri süt kokan, bir sebî nazarında.

Tutup asacaktım kendimi darağacına. Sırf anlatmak için, sevginin bahçesinde koparılan bir çiçeği TANRI'ya...

Acının yontulduğu insan yüreği, meğerse taştan daha dayanıklıymış. İnsanın çaresizliği, ümitsizlikten.

Bilginin ve başarının dehası, insan azmidir.

Bir gerçeği var etmenin yolu, açık sözlü ve dürüst olmaktan geçer.

Beni, öldürmekten geliyorlar ! Tarih; M.S. 24-36

İnsan bir yerden bir yere göçtü mü, sadece hava değişimine uğramış olur. İnsan kendisinden göçtü mü, bütün bir hayatını, yaşlı ve kötürüm bir bedene sığdırmış olur.

Adalet, vicdanın kıblesidir.

Korkaklar ve fahişeler arasındaki tek fark; korkaklar ruhunu satar, fahişeler bedenini.

Bu hayatta insanın yaşayabileceği en büyük macera, aklının sınırlarını zorlamasıdır.

Yasalar, küçük beyinlerin otoritesidir.

Ezberlenmiş bir hayat, yanılgılardan ibarettir.

İnsanın duymak istedikleri, her zaman öğrenmek istedikleri şeyler değildir.

İnsanın özü, hayal ettiklerinde saklıdır.

Bazen bir insan, tek bir insan, sömürgeci güçlerin yıllarca uğraş vererek inşa ettikleri bütün sistemleri, tek bir fikirle yıkabilir.

Yolun insana geride bıraktıkları ve ilerisi için biriktirdikleri, aynı güneş'in ve aynı ay'ın altında yeniden buluşurlar.

Benim ordum, fikirlerim'dir.

Herkes her sabah kendisiyle yeniden tanışmak için uyanır güne.
İçindeki insan sayısını dünya nüfusuyla karşılaştır, ortaya yüreğinin miktarı çıkar.

Kötü insanları da "bir gün iyi insan olacaklar" umuduyla seviyorum.

Adalet, bir insanın ve bir karıncanın yaşam hakkı arasında hiçbir fark gözetmeden, hüküm verebilmektir.

Aklın elde edemediği tek şey, ölümsüzlüktür.

İnsan, düştüğü yerin acısıdır, kırıldığı yerin yarasıdır.

Dilleri, renkleri, ırkları, ne olursa olsun; aynı amaç için yola çıkan insanlar, farkında olmadan kardeş olurlar.

Özenle okunması gereken tek kitap, akıldır.

Her gün aynı yolda yürümekte olan insanlar, işlerinin yolunda gitmediğinden şikayet ediyorlar.

Kuran mucizesini sadece temiz bir kalple inananlara gösterir.

Göğsümde yeryüzü hazinelerinin anahtarını taşıyorum.

Bedenin geçim kaynağı; gıda! aklın geçim kaynağı; bilgi! ruhun geçim kaynağı; sevgi! kalbin geçim kaynağı; aşk! yaşamın geçim kaynağı; umud! ...ve hepsinin ötesinde, insanın ALLAH ile geçim kaynağı; "iman!" Ne muazzam şey!

İnsanlar gelecek kaygısı yüzünden bugünü tam olarak anlayamazlar.
Kötü bir usta, iyi bir çırağın yardımcısıdır.

Bir toplumu felakete götüren en büyük tehlike; iyi insanların kötü, kötü insanların iyi olarak tanımlanmasıdır.

Sisteme karşı kurulan her türlü toplumsal örgütlenmeler, zamanla sistemin bir parçası haline gelir ve bireyi hedef alır.

Kelebekler, sadece üç gün yaşayacaklarını bildikleri halde doğarlar. Kelebeklerin ömrü, insan hayatının sevgiyle geçen üç günün toplamıdır. Bundandır aşk.

İnsan hırsı, insan aklından önce uyandığı güne; çiçek açmaz, kuş uçmaz.

Vicdanı kendisinden önce ölen insanın "insanlıkla" hiçbir bağı kalmaz.

Değiştiğiniz tek şey kendi fikirleriniz olsun. Aksi halde; mezhep, dil ve milliyet değiştirmeniz kişiliğinizde hiçbir fark yaratmaz. Yine "kendiniz" olarak kalırsınız.

İnsanın asıl yaşı, zihinde kat ettiği yol kadardır.

Hakikat, her yeri dolaşır fakat hiçbir yere bağlı kalmaz.

Yalnızlık, kendisinin ne derece unutulmaz olduğunu; bize, bu hayatta yaşadığımız yanılgılarla anımsatır.

İnsan, kendisi olmaya karar verdiği an, toplum ahlakını işgal edenlerin sonunu da hazırlamış olur.

Anlatılanlar, anlatanların eseridir.

Bırakın, insanlar istedikleri gibi sizden nefret etsinler. Onlar nefret'in yolcuları... siz ise sevgi'nin yolcuları olun.

Cahil yaştan baş alır. Alim akılla yaş alır.

Anlatan bir gelenekten geliyorum. Anlatılanlar sizindir.

Bugünü iyice anlamaya çalışın. Çünkü; babalarından, dedelerinden ve atalarından akılca büyük çocuklar doğacak.

Ne mutlu o aç ve yoksul insanlara ki umudun etrafında toplanmış, gelecekten söz ediyorlar !

Umudun yeşermediği yürekte; inanç, aklını yitirmiş bir delidir.

Yanlış , öğretilendir. Doğru, öğretileni sorgulamaktır.

Bir insan bir mücadeleyi ancak nefesi yettiği kadar yürütebilir ama, bir fikir bir mücadeleyi kıyamete kadar peşinden sürükleyebilir.

Ahlak, dünyanın farklı yerlerinde; birbirlerinden haberi olmayan insanların sahip oldukları tek soylu gelenektir.

Tam bir asır"zaman"dır, ipi koparılmış bir kuyuda, seni düşünüyorum.

İnsan insana uyandıkça; ışık artar, karanlık azalır.

Kabul görülmeyecek erdemli bir davranış yoktur.

Bir deli bir aptalı yorar, bir aptal da bir toplumu.

Değişen, dönüşen, hiçbir şey, "öz" değildir. Sadece bir arayıştır.
İyi olanı iste, güzel olanı görürsün. Gerçek olanı iste, her zaman doğrularla karşılaşırsın.

Değişen insan, değişen hayat demektir. Değişen hayat, toplum için yenilik demektir.

Cahil toplumlarda, bilgi; aşılması zor, alay konusu bir meseledir.

Gelecek hakkında tutarlı davranın. Çünkü, çocuklarınız ona emanet.
Sevgi, YARATICIya giden en kestirme yoldur.

Anlaşılmayan insan yoktur. Eğer bir insanın anlaşılmadığını iddia ediyorsan, onun zekası senin algı yeteneğine karşı sürekli çalım atıyor demektir.

Akıl üstesinden gelir fakat sevgi fetheder.

Beklemek, insana kaybetmek dışında hiçbir şeyin şansını vermez.

Doğruların özünde, tüm yalanları mağlup etmiş bir zafer vardır.

Topluma karşı sürekli küçük düşürmeye çalıştığınız insanlar, ya vicdanınızdan daha merhametlidirler ya da zekanızdan daha ilericidirler.

Sonu olmaz bir bir yerdeyim. Yolu bana düşen, kendi sonunu hazırlamış oluyor.

Aklın olmadığı yerde cesaret, cesaretin olmadığı yerde de akıl yeniktir.

Sol yanım, hazin bir yalnızlık ülkesidir.

Beni düşündüğün an, yüreğinde kalp atışlarımı hissetmiyorsan; benden milyonlarca yıl uzaktasın demektir.Üzgünüm ama tek gerçek bu.

Direnmesini bilen, daha savaş başlamadan düşmanı mağlup etmiş sayılır.

Vicdan, acının sesine sağır olmuşsa, kulakların her şeyi işitmesi, gerçekten de "duyuyor" anlamına gelmiyor.

Yarını bilmiyorum fakat kendimi biliyorum.

Söyleyin, gün gelir bu zulmün hesabını alırız. Söyleyin, katledilen çocuklarımız, cennet kapısını açmakla müjdelendiler.

Nice bir yangınla dövülür yürek sızımız, konar-göçer yalanıyız dünyanın.

Benim aşk kokusunda bekletilen baharlarım var; nice Newrozlara gebe !

Uğruna savaş açtığım doğrular; ruhumun ezgileridirler. Her kavga ses verir bu ezgilere.

Bir insanın asıl değeri, sahip olduğu vicdanla ölçülür.

İnsanlar arasındaki menfaat ilişkisi bittiğinde, birbirlerine karşı takındıkları maskeler de düşer.

Sese dönüşmek isteyen bir sözcük, anlamın kabuğundan soyuldu.

Işıldadı, cümle içinde kulanılmış bir elmas zarafetiyle.

Umut, bugün için bir dayanak, yarın için bir amaçtır.

Acılarki ömrümüze beşik kertmesi, kadersiz çocuklar kederle boğulmak üzere.

Erdemli bir davranış, bir kitap dolusu öğütten daha öğreticidir.

Hayaller, umutların tozunu almak içindir.

Bir halk, vicdanı sağır olunca ölür.

Hayat, çağın gereksinimlerine ayak uyduramayan toplumları, geri bırakılmışlıkla cezalandırır.

Sürekli karamsar düşünen birisi için kabus görmek artık günlük hayatın bir parçası haline gelir.

Hayat, her zaman bir adım önden gideni bir adım arkadan takip edene öncü kılar.

Dostluk, üzerinde düşünülmüş bir bilgidir. Düşmanlık ise öğretilmiş bir bilgidir.

İnsanlığın giderek değer kaybettiği bu dünyada, sözcüklere daha fazla anlam yüklemekle, sadece kendimizi kandırmış oluyoruz.

Aptal insanlar için, hedef yakın fakat mesafe uzak sayılır. Zeki insanlar için, hedef uzak fakat mesfe yakın sayılır.

Habire yüreğime akıyorsun. Kalbimin en derin köşesinde ırmakların çağlıyor.

Kendimi ağır yenilgilerin uğrağında, benim gibi yaralı sözcüklerle anlatabilirim sana. Benim ülkem, senin kalbindir.

Başımı kalbimin içine gömdüm. Sustum, sır kapılı odalarda, kimselerin ölüm üşüdüğü vakit.

Çığ gibi büyüdü, uçurum yamaçlarında aşınan, ölülerin yıkanmamış suretleri.

Mutlak gizeminde şiir büyütülür ancak, ana gibi kokuyorsun. Bana, mavi - yeşil suretini göster, kalbim aşkla çarpsın.

Yalnızlığın içinde kayıp bir yalnızlık, kavuştular bir gün, ömrümüzün bu sarp yokuşunda.

Acının barbar yüzü, insanı hüzünle kırdı geçti.

Gülüşünde ezberledim bütün çiçeklerin adını. Ey aşka dönüşen yürek sızım, merhaba!

Yol iz bilmez bir aşk sapağında hayat eksilir. İnsan bire beş yalnızlık katar ömrüne.

Bir göç devriliyor yalnızlığın gövdesi üzerine. Hayat, yaranın içinde en uzun gece.

Bir dağ bayırı kuşağı üzerinde, bir yıldız keçisi, kalbimi otluyor.

Acının göğüs kafesinin bitişiğindeyim. Acının ömrü, benim hikayem.

Açlığı yürüyen kışların ömrü uzadı. Kuşlar ölüyor uzun uzun. Ölü kuşlara göç ediyor, sütten kesilmiş çocuklar.

En hafif yük, bilgidir. En ağır yük, cehalettir.

Ayın ilk yağmuru ve toprak, ayın ilk insanı ve deli saçması; acılar ki ömürümüze beşik kertmesi, kadersiz çocuklar kederle boğulmak üzere.

Başını çektiğim bu yol, ey aziz! başını çektiğim bu yol, fikirlerimin ve kanımın, güneşin şu kavurucu sıcağı altında, insana yürüdüğüdür.

Körpe, yeşil düşlerin, korkusuz, ele avuca sığmaz. Kuşluk vaktisin sen, karanfil yaprağında hür.

Yalnızlığın soluğundan başka, hiçbir sığınağı olmayan, günlerin kapısındayım. Yaşım: hayata hep erkenci.

Sözün fay hattı üzerinde yaşıyoruz. Söz ne zaman dökülecek ağızdan, önce hangimiz kırılacak şah damarından, bekliyoruz !
Geleceğe varmak için yol alan birisine; bugün, geleceğin ta kendisi olduğunu anlatamazsınız.

Bidiklerinin hesabını tutan: aptal, bilmediklerinin hesabını tutan: bilge'dir.

İnsanlık yeni fikirlerin kaynağına ulaşmadıkça, kendini yenileyemez.
Önce müjdeleyenler gelir, sonra müjdelenen.

Acıların en dayanılmaz olanı, dilsiz olanların yüreğindedir.

Sana karşı kılıç kuşanan düşmanın karşısına sopayla çıkman kader değil, ahmaklıktır.


%25C3%25BCnl%25C3%25BC.filozoflar.png
 
Beklenen

sevginin kalplere ekildiği gün
insanlar bütün kötü alışkanlıklardan sıyrılıp
düşünmeyi öğrenecekler.

sevginin kalplerde filiz verip çiçek açtığı gün
insanlar yeryüzünün bütün renkleriyle kucaklaşıp
sınırları ortadan kaldıracaklar.

sevginin kalplerde bir bahar mevsimine dönüştüğü gün
insanlar dünyaya yeniden gelmiş gibi
huzur, barış ve sağlık içinde yaşayacaklar.

sevginin kalplerde taht kurduğu gün
o gün, adalet mülküdür.
kral ve köleler aynı kaptan yemek yiyecekler.

Ozan Deniz Sarıtop


* * * * * *
Günümüz Filozofları

devrimci_s%25C3%25B6zler.png


Gün Gelir

Gün gelir
Umut, toprakta bir tohum gibi
Filiz verir
Yeşerir, büyür
Kök salar dünyanın dört bir yanına
Gün gelir
Kalpte aşk, yürekte vicdan
Buluşur insanla yeniden...

Ozan Deniz Sarıtop
 
Üst Alt