H Sınıfı Ehliyet Alınmasında Yaşanan Sorunlar Çalıştayı Tutanak Özeti – 21.02.2014
H SINIFI EHLİYET ALMAK İÇİN DEVLETİN ÇALIŞTAY TUANAĞI FAYDALI BİLGİLER VAR GELECEĞE YÖNELİK ÇALIŞMALAR BİRŞEYLER ÇIKAR GALİBA :S
Musa AYAN (Özel Sürücü Kursları Federasyonu Genel Başkanı) : “Bu önemli konuyu ele aldığınız için öncelikle sizleri kutluyorum. Trafikte bir kısım vatandaşlar normal bir kısım vatandaşlar ise H sınıfı ehliyet sahibi. Kısaca Motorlu Taşıtlar sürücü kursu B,C,E ve H (otomobil) sınıfı direksiyon eğitimi ve usulü hakkında bilgi vermek gerekir ise; programın dayanağı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumlar Kanununa dayanarak çıkarılan yönetmeliklerdir. H sınıfı sertifika diğer sınıflarda olduğu gibi teorik dersler 30 saat, otomobil direksiyon eğitimi 12 saat, A2 eğitimi 10 saat olarak belirlenmiştir. Engelli insanların aldığı ehliyet sınıfına H ismi verilir. Engelli kişiler ya otomobil ya da motosiklet kullanabilirler. Engelli kişi motosiklet kullanmak istiyorsa 17, otomobil kullanmak istiyorsa 18 yaşını doldurmuş olmaları gerekir. H sınıfı ehliyet için, sağlık şartlarında diğer ehliyet sınıflarından farklı olarak tam teşekküllü hastaneden heyet raporu alınması gerekmektedir. Heyet raporunda kişinin motorlu taşıt kullanıp kullanamayacağı ve kusuru ile nasıl bir araç kullanabileceği belirtiliyor. Kursların kişinin başvurusunu kabul edebilmesi için rapor alınırken H sınıfı ehliyet alabilir ibaresinin olması gerekiyor. Bu kişiler ortopedik engelli olan, parmağı veya herhangi bir uzvu kopuk olan, ayağıyla ilgili kısalık, eksiklik, kopukluk olan kişiler H sınıfı için başvuru yapabilmektedir. H sınıfı ehliyet alabilmek için direksiyon sınavına otomatik vites araçla girilir. Ehliyet sınavında kullanılan araç eğer engelli şahsın kullanabileceği durumda değilse H sınıfına uygun başka bir araçla girebilir. H sınıfı ehliyete başvuran insanlar ticari kaygı olmadan yani ticari araç olmadan ehliyet ve motosiklet kullanabilirler. H sınıfı ehliyet alacak kişinin en az ilkokul mezunu olması gerekmektedir. Normal ehliyeti olup da (B,E,C,A2) her hangi bir kaza sonucu engelli duruma düşen bir kişinin almak istediği H sınıfı ehliyette izleyeceği yol ise; öncelikle yine H sınıfı ehliyet alabilir raporu almaktır. Raporu aldıktan sonra trafik tescil bürosuna başvurarak yeni ehliyetini alabilir.”
Sabahattin YILMAZ (Engelli Öğretmen) : “Ben sol tarafımı kullanabiliyorum, H sınıfı ehliyet için otomatik araçla sınava girilmesi değil en azından sağ sol ayrımı olan, kişiye uygun araçla sınava girilmesi gerektiği kanısındayım”
Muttalip ALTUN (7 Ocak Engelliler Kulübü ve Derneği Başkanı, Basketbol Oyuncusu) : Ben her hafta heyete giriyorum ancak H sınıfı ehliyet alamıyorum. Sürücü Adayları ve Sürücülerde Aranacak Sağlık Şartları ile Muayenelerine Dair Yönetmelik gereği en az bir el sağlam olması gerektiğini belirtiyorlar. 2000 yılından bu yana motosiklet kullanıyorum ve araba kullanmanın daha kolay olduğu kanısındayım çünkü araçta emisyon daha fazla. Köyde araç ve traktör kullanmayı denedim hiçbir sıkıntı yaşamadım. Ancak yönetmelik gereği ve ülkemizdeki engellilere yönelik araç ve aparatların yetersizliği neden ile H sınıfı ehliyet alamıyorum. Tarafıma ancak taşıma şeklinde ehliyet alabileceğim söylendi ancak belirtmek isterim ki işte o zaman ben engelli olurum çünkü taşıma şeklinde ehliyet verildiği zaman bir yere gitmek istediğimde eşime ya da çocuğuma bağımlı olmak zorundayım. Ben yapabildiğim şeyi istiyorum, dokuz senedir basketbol oynuyorum topu dahi sorunsuz kontrol edebilen biri olarak direksiyonu kontrol etmekte hiçbir sıkıntı yaşamayacağımı biliyorum.”
Oğuz GERMEN (Tandoğan Sürücü Kursu Sahibi) : “Hali hazırda, yaşamın ve günlük hayatın zorlukları, engelli bireyler için kat be kat fazla hissedilmektedir. En basit örneklerle, kaldırımlar, yollar, devlet daireleri, ulaşım araçlarında yeterli tedbirlerin alınmaması veya yasak savmak mahiyetinde, sadece görüntü olarak yapılması, engelli bireylerin hayatını zorlaştırmaktadır.Tabii ki, engeli bulunan yurttaşlar da, sürücü belgesi almak için müracaat edebilir veya ehliyet aldıktan sonra meydana gelen bir engelle araç kullanabilirler. Ancak, bu durumdaki insanlara, şahsi sınırlamalarınızla, trafikte nasıl hareket edebileceklerine dair, özellikle de trafik kazalarında ve diğer olası tartışmalı durumlarda yasal haklarının güvenceye alınabileceğine ilişkin olarak, kapsamlı bir şekilde ve zamanında bilgilendirilmeleri gerekiyor.Engelli insanlara ehliyet verilmesi sık sık mükellefiyet ve şartlara bağlanıyor. Örneğin araçta özel tertibatların yerleştirilmesi veya belli bir araç tipinin kullanılması gibi. Eğer, sözkonusu engellilik ehliyet alındıktan sonra meydana gelmiş ise, o zamana kadar kullandığı aracını kullanmaya veya nasıl güvenli bir şekilde kullanabileceğine ilişkin sorun ortaya çıkıyor.Eğitim sektöründe, sürücü okulları 28 yıllık bir maziye sahiptir. Bu kurslar, başladığından beri, sürücülerin eğitim almalarına olanak sağlanmış, geçen yıllar içerisinde, eksikliklere ve iyileştirmelere yönelik yönetmelikler çıkarılmıştır.Ve bu değişiklikler,bizlerin ve yeni sürücü adaylarının geleceğe umutla bakmasını sağlamaktadır.Son düzenlemeler ile direksiyon uygulama sınavlarında, eksiksiz yeni sürücülerin yetişmesi için büyük çaba harcanmaktadır. Zorunlu direksiyon eğitim derslerinin uygulanması, denetim mekanizmasının işletilmesi, işini düzgün yapan sektör mensuplarına ve adaylara olumlu katkı sağlamaktadır.Şüphesiz ki, trafiğe yeni sürücü adayları yetiştirmek, çok büyük sorumluluk isteyen ve basite indirgenmemesi gereken bir ağır toplumsal sorumluluktur. Ama, gereksiz prosedürler ve denetimin denetimi mekanizması yüzünden, sınav komisyonlarının, sınav yerlerindeki müfettişler yüzünden işlerini tereddüt ve çekince ile yapmaları bizleri zora sokmaktadır ve sınav başarılarımızı düşürmektedir. Burada önemli olan konu, trafik canavarına dur diyebilmek ve olumsuz sonuçlarını engellemektir.Özgür, bireysel ulaşıma en çok ihtiyacı olan kesim, şüphesiz ki engelli bireylerdir. Ve bu özgürlüğün yolu öncelikle H sınıfı sürücü belgesinden geçmektedir. Yasalar sayesinde, araç alımlarında tanınan bir takım imtiyazlar, maalesef sürücü ehliyeti aşamasında yeterli olmamaktadır. Engelli bireylere, EMNİYET aşamasında yapılan harç indirimi v.s gibi imtiyazların, tıpkı özel rehabilitasyon merkezlerinde olduğu gibi, sürücü kurslarına da tanınması gerekmektedir.Engelli bireylerin, engellerinin çeşitli olması, eğitim aşamasında, eğitim araçlarında birtakım sorunlara neden olmaktadır. Mevcut araç parklarında genellikle bir veya iki tip aparatlı araçların olması, bizleri zor duruma sokmaktadır.Engelli vatandaşlarımız, sürücü belgesi aldıktan sonra, araç ithaline veya yurtiçinden alım hakkına sahip olabildikleri için, kendi araçlarında eğitim hakkından da mahrum kalmaktadırlar.Ehliyet ve araç sahibi olduktan sonra da kendi imkanları ile, özel direksiyon dersi alma yoluna gitmektedirler ve bu da bireylere ek maliyetler getirmektedir.H sınıfı ehliyet verilebilmesi için, her engelli bireyin engeline yönelik aparatlı ve teçhizatlı araçların bulunması yönetmelik gereği zorunludur. Bu da kurslara karşılanması zor maliyetler doğurmaktadır.AYRICA, H sınıfı ehliyet alan engellilerden, devletimiz, normal oranda KDV ve sınav harcı almaktadır. Bu konunun da ayrıca üzerinde durulması gerekmektedir.Engelli bireylere belli bir süre verilip, ehliyet öncesi araç alımına olanak sağlanabilir. En az üç yıllık ehliyete sahip bir yakını vasıtası ile ehliyet alıncaya kadar aracı hareket ettirebilir ve bu sayede kendine özel, aparatlı aracı ile direksiyon derslerini alabilir.Sağlık raporu alım aşamasında da, gerekli kolaylık sağlanması, sadece devlet eliyle değil, üniversite ve özel sektör hastanelerine de yetki verilmesi, ehliyet ve araç alımı için gerekli ibarelerin, özür durumunun, aparatın cinsinin doğru yazılması, bürokrasinin ve git gelin azaltılması için gereklidir.Bu konularda yapılacak değişiklikle, sorunlar ortadan kalkacak, her engelli bireyimiz, kolayca ve az maliyetle, bireysel ve özgür ulaşım hakkına kavuşacaktır.Sözlerime son verirken, çalıştayınıza katkı sunabilmiş olmanın umudu ile, beni dinlediğiniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.”
Suat YILMAZ (Emniyet Genel Müdürlüğü) : “H sınıfı ehliyetin son etabında adaylar bize geliyor. Ancak bizim için önemli nokta adayları trafiğe nasıl sokabileceğimiz, nasıl adapte edebileceğimizdir. Örneğin Hollanda’da iki eli ve iki ayağında da kusur olan kişi için altı ay ile bir yıl arasında adaptasyon süreci var. Ülkemizde de Engelliler için rehabilite süreci olmalı. Mevzuatımızda eksikler var bu nedenle mevzuatta yeni gelişmelere ve ihtiyaçlara göre uyarlanmalı. Bununla ilgili şu an çalışmalar devam etmekte, Sürücü Adayları ve Sürücülerde Aranacak Sağlık Şartları ile Muayenelerine Dair Yönetmelik ile ilgili yeni bir taslak çalışması mevcut. İş bu yönetmelik uygun hale getirilmeli ve doktorların yanında makine mühendisler de işin içine girmelidir. Kişinin engeline göre araç dizaynı etkin şekilde uygulanmalı, araca ve kişiye göre adaptasyon süreci olmalıdır. Bunun için çalışmalar mevcut olmakla birlikte 01.01.2015’de yürürlüğe girmesi planlanan yeni düzenlemeler ile H sınıfı ehliyetin tümüyle kalkacağını ( diğer ehliyet grupları içinde yer alacağını) söylemek mümkün.”
Sabahattin YILMAZ (Engelli Öğretmen) : “Ben ilk başvuru yaptığımda araç kullanamaz raporu çıktı. İkinci kez başvurduğumda ise kardiyolojiyi dikkate almayı unutmuş olduklarından tekrar heyete gireceğim söylendi. Ancak belirtmek istediğim poliklinik muayenesinde nöroloji bölümü araç kullanabilir diye görüş bildirmesine rağmen heyette talebimin reddedilmiş olması ve bu işleme karşı itiraz edebileceğim etkin bir merciinin olmamasıdır. Poliklinikteki doktorların raporları heyette geçerli kabul edilmelidir. Ben felç geçireli 5 sene oldu ve nörolojide araç kullanabilir şeklinde rapor çıkmasına rağmen ilk talebim reddedildi, benim hayatım zaten zor iken hem rapor almakta yaşanan sıkıntılar hem de bürokratik sıkıntılar nedeni ile çok zorlandım. Engelli kişilerin hayatlarını kolaylaştıracak olan şeylerden mahrum bırakılmaması ve aranan şartların daha objektif değerlendirme yapılabilecek bir sistem oluşturulması gerektiği kanısındayım.”
Doç. Dr. Şeref İBA (TBMM, Kanunlar Kararlar Başkanlığı Müdür Yrd.- Yasa İzleme Entitüsü, Bilim ve Danışma Kurulu Üyesi) : “Kurumlar mevzuata göre hareket ediyorlar bu nedenle kurumlardan önce mevzuata gerekli düzenlemelerin getirilmesi gerekmektedir. Tabidir ki kurumlardaki kişiler mevzuat gereği önce kendilerini sağlama almaya çalışıyorlar, kişinin mağduriyetlerini dikkate alamıyorlar. Engellileri özgürleştirecek uygulamalar getirmeliyiz. Hollanda, Danimarka, Almanya gibi ülkelerdeki uygulamaları incelemeliyiz ve öncelikle mevzuatta gerekli düzenlemeleri yapmalıyız diye düşünüyorum.
Ömer ALIÇÇI (Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müd.- Araştırmacı) : Hazırlanan yemi mevzuatla ilgili olarak bilgim var ancak birimimizden görüş alınıp alınmadığı noktasında net bir bilgiye sahip değilim. Öncelikle burada herkesin haklı olduğunu belirtmek isterim. Bu konuyu ele aldığınız için de ayrıca teşekkür ediyorum zira belki toplumun çok küçük bir kesimini ilgilendiren bir konu ancak o küçük kesim için son derece önemli bir konudur. Bizler 15 yıldır çalışmalar yapıyoruz. Monoküler( tek gözü görmeyen kişilerde zamanla gören tek gözde derinlik algısı oluştuğundan ve tek gözün iki göz yerine geçtiğinden ) kişilerin ehliyet alabilmesinin önünün açılması(1999-2000 yıllarında), plakalardan özürlü işaretinin kaldırılarak park kart uygulaması gibi çok güzel çalışmalara imza attık ancak H sınıfı ehliyet ve ÖTV muafiyeti konularında ne yazık ki çok az yol alabildik. Ulaşım hakkının Anayasal bir hak olduğunu hatırlatmak isterim. Dolayısı ile biz engellilerin ulaşım hakkını engellemek Anayasaya aykırılık teşkil etmektedir. Engellilerin H sınıfı ehliyet alabilmesinin önüne engeller konulduğunda ulaşım hakkı ve özgürlüğü kısıtlanıyor. Yabancı ülkelerde her iki kolu da olmayan kişiler dahi ehliyet alabiliyor ve tek başlarına seyahat edebiliyor. Bunun için çok gelişmiş aparat sistemleri mevcut. Ancak bir çok aparatın kullanılmasının önünde mevzuat engeli mevcut iş bu engellerin kaldırılması gerekiyor. Bir diğer konu da H sınıfı ehliyet için gereken sağlık raporundaki ‘doktor kanaati’ kavramı çünkü bu kavram doktorları da zora sokuyor. Zira özürlülük kişiye özel bir durum olup değerlendirmesi de kişiye özel ve zor bir durumdur. Değerlendirme yapacak kişilerin ehliyet sahibi olmasının şart olması gerektiğini düşünmekteyim. Diğer ülkelerde kullanılan bir çok aparat ülkemizde bilinmediğinden sağlıklı değerlendirme yapılamıyor, çünkü hekimler de aparatları bilmediğinden engelli kişinin hangi aparatla araç kullanabileceğini değerlendiremiyor. Ve sonuç olarak rapor için hekim kanaati geçerli olduğundan her ne şekilde rapor verirse versin hukuken hatalı olmuyor. Önerimiz ise örneğin Almanya’da olduğu gibi engellilerin direkt müracaat edeceği ve kullanacağı tertibatı belirlemede yetkili bir kuruluş kurulması ve simülatör kullanılmasıdır. Dünyada örnekleri mevcut olan aparat sistemleri Simülatörlere uyarlanabilsin ve kişinin yeterliliği, kullanması gereken aparatlar simülatör yardımı ile belirlenebilsin. Bu şekilde hekim kanaati kavramından da kurtulmuş olacağımı düşünüyorum. Mevzuat da bu sisteme göre değiştirilmeli. Bir diğer sorun ise her kursun H sınıfı ehliyet veremiyor olması bu nedenle bazı engelliler başka şehirlere gitmek zorunda kalıyor kurslarda ise yeterli aparat mevcut değil. Bir diğer sorun ise ÖTV indiriminde ortaya çıkıyor. ÖTV indiriminden faydalanmak için önce H sınıfı ehliyet almak gerekiyor. Bu nedenle engeli kişinin ehliyet alımı sürecinde kendi aracı ile adaptasyon süreci olmuyor, ayrıca gümrük mevzuatına göre özel aparat olmayan araçlara ÖTV indirimi yapılmıyor. Yani örneğin sol ayak özürlü H sınıfı ehliyeti olmasına rağmen otomatik araçta aparata gerek olmadığından ÖTV indirimi yapılmıyor. Bu durumunda yine mevzuat değişikliği ile giderilmesi gerekiyor.”
Muttalip ALTUN (7 Ocak Engelliler Kulübü ve Derneği Başkanı, Basketbol Oyuncusu): “Ülkemizde toplu taşıma araçların engelliler açısından elverişsiz olması nedeni ile aracınız olmadığı takdirde hiçbir yere gidemiyorsunuz. Bu nedenle engelli kişiler önündeki engellerin kaldırılması çok önemlidir. Bu nedenle simülatör önerisinin uygulanmasının sağlıklı olacağı kanaatindeyim.”
Av. Ayşegül Dalkır KAHVECİ (Yasa İzleme Enstitüsü Ön İzleme ve Uygulama Takip Dairesi Başkanı) : “Hekimler olumlu rapor da verse olumsuz rapor da verse, her yönden sorumlu oldukları için zorlanıyorlar. Ayrıca sınav komisyonları da gerekli yeterliliğe sahip değil, onlar da aynı şekilde müfettişlere karşı sorumlu olduklarından gerektiği kadar hareket kabiliyetleri kalmıyor.”
Musa AYAN (Özel Sürücü Kursları Federasyonu Genel Başkanı) : “Ülkemizde 3400 sürücü kursundan sadece ’u H sınıfı ehliyet veriyor. Çünkü H sınıfı için özel araç bulundurma zorunluluğu var ve her kurs bu durumun maliyeti altına giremiyor. Simülatör kullanımının yanında Sağlık raporları açısından da esneklik getirilmesi gerekmektedir. Ayrıca direksiyon derslerinin saatleri arttırılmalı, engelli kişilerin adaptasyon süreci daha uzun ve titiz olmalıdır.”
Doç. Dr. Şeref İBA (TBMM, Kanunlar Kararlar Başkanlığı Müdür Yrd. Yasa İzleme Entitüsü, Bilim ve Araştırma Kurulu Üyesi) : “Mevzuat engelinden dolayı aparatlar noktasında sektörler de cılız durumda bu nedenle Anayasal hak olan seyahat özgürlüğü önündeki yasal engellerin kaldırılması, Avrupa Birliği ülkelerindeki uygulamaların incelenmesi ve engellilerin hayatını kolaylaştıracak düzenlemeler yapılması gerekmektedir.”
Av. Ömer ESİRGEMEZ (Yasa İzleme Enstitüsü Ön İzleme ve Uygulama Takip Dairesi Üyesi) : “Kişilere özgürlük verilirken diğer kişilerin özgürlükleri tehlikeye atılmamalı, önemli olan sağlık kurulu raporu değil teknik kurulu raporu olmalı, kişiye özgü araç tasarlanması gerekmekte olup teknolojik gelişmeler doğrultusunda gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.”
Derleyen (Çalıştay Raportörü) Av. Işıl Yılmaz
sayfa kaynağı
Ankara Barosu Yasa İzleme Enstütüsü
H SINIFI EHLİYET ALMAK İÇİN DEVLETİN ÇALIŞTAY TUANAĞI FAYDALI BİLGİLER VAR GELECEĞE YÖNELİK ÇALIŞMALAR BİRŞEYLER ÇIKAR GALİBA :S
Musa AYAN (Özel Sürücü Kursları Federasyonu Genel Başkanı) : “Bu önemli konuyu ele aldığınız için öncelikle sizleri kutluyorum. Trafikte bir kısım vatandaşlar normal bir kısım vatandaşlar ise H sınıfı ehliyet sahibi. Kısaca Motorlu Taşıtlar sürücü kursu B,C,E ve H (otomobil) sınıfı direksiyon eğitimi ve usulü hakkında bilgi vermek gerekir ise; programın dayanağı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumlar Kanununa dayanarak çıkarılan yönetmeliklerdir. H sınıfı sertifika diğer sınıflarda olduğu gibi teorik dersler 30 saat, otomobil direksiyon eğitimi 12 saat, A2 eğitimi 10 saat olarak belirlenmiştir. Engelli insanların aldığı ehliyet sınıfına H ismi verilir. Engelli kişiler ya otomobil ya da motosiklet kullanabilirler. Engelli kişi motosiklet kullanmak istiyorsa 17, otomobil kullanmak istiyorsa 18 yaşını doldurmuş olmaları gerekir. H sınıfı ehliyet için, sağlık şartlarında diğer ehliyet sınıflarından farklı olarak tam teşekküllü hastaneden heyet raporu alınması gerekmektedir. Heyet raporunda kişinin motorlu taşıt kullanıp kullanamayacağı ve kusuru ile nasıl bir araç kullanabileceği belirtiliyor. Kursların kişinin başvurusunu kabul edebilmesi için rapor alınırken H sınıfı ehliyet alabilir ibaresinin olması gerekiyor. Bu kişiler ortopedik engelli olan, parmağı veya herhangi bir uzvu kopuk olan, ayağıyla ilgili kısalık, eksiklik, kopukluk olan kişiler H sınıfı için başvuru yapabilmektedir. H sınıfı ehliyet alabilmek için direksiyon sınavına otomatik vites araçla girilir. Ehliyet sınavında kullanılan araç eğer engelli şahsın kullanabileceği durumda değilse H sınıfına uygun başka bir araçla girebilir. H sınıfı ehliyete başvuran insanlar ticari kaygı olmadan yani ticari araç olmadan ehliyet ve motosiklet kullanabilirler. H sınıfı ehliyet alacak kişinin en az ilkokul mezunu olması gerekmektedir. Normal ehliyeti olup da (B,E,C,A2) her hangi bir kaza sonucu engelli duruma düşen bir kişinin almak istediği H sınıfı ehliyette izleyeceği yol ise; öncelikle yine H sınıfı ehliyet alabilir raporu almaktır. Raporu aldıktan sonra trafik tescil bürosuna başvurarak yeni ehliyetini alabilir.”
Sabahattin YILMAZ (Engelli Öğretmen) : “Ben sol tarafımı kullanabiliyorum, H sınıfı ehliyet için otomatik araçla sınava girilmesi değil en azından sağ sol ayrımı olan, kişiye uygun araçla sınava girilmesi gerektiği kanısındayım”
Muttalip ALTUN (7 Ocak Engelliler Kulübü ve Derneği Başkanı, Basketbol Oyuncusu) : Ben her hafta heyete giriyorum ancak H sınıfı ehliyet alamıyorum. Sürücü Adayları ve Sürücülerde Aranacak Sağlık Şartları ile Muayenelerine Dair Yönetmelik gereği en az bir el sağlam olması gerektiğini belirtiyorlar. 2000 yılından bu yana motosiklet kullanıyorum ve araba kullanmanın daha kolay olduğu kanısındayım çünkü araçta emisyon daha fazla. Köyde araç ve traktör kullanmayı denedim hiçbir sıkıntı yaşamadım. Ancak yönetmelik gereği ve ülkemizdeki engellilere yönelik araç ve aparatların yetersizliği neden ile H sınıfı ehliyet alamıyorum. Tarafıma ancak taşıma şeklinde ehliyet alabileceğim söylendi ancak belirtmek isterim ki işte o zaman ben engelli olurum çünkü taşıma şeklinde ehliyet verildiği zaman bir yere gitmek istediğimde eşime ya da çocuğuma bağımlı olmak zorundayım. Ben yapabildiğim şeyi istiyorum, dokuz senedir basketbol oynuyorum topu dahi sorunsuz kontrol edebilen biri olarak direksiyonu kontrol etmekte hiçbir sıkıntı yaşamayacağımı biliyorum.”
Oğuz GERMEN (Tandoğan Sürücü Kursu Sahibi) : “Hali hazırda, yaşamın ve günlük hayatın zorlukları, engelli bireyler için kat be kat fazla hissedilmektedir. En basit örneklerle, kaldırımlar, yollar, devlet daireleri, ulaşım araçlarında yeterli tedbirlerin alınmaması veya yasak savmak mahiyetinde, sadece görüntü olarak yapılması, engelli bireylerin hayatını zorlaştırmaktadır.Tabii ki, engeli bulunan yurttaşlar da, sürücü belgesi almak için müracaat edebilir veya ehliyet aldıktan sonra meydana gelen bir engelle araç kullanabilirler. Ancak, bu durumdaki insanlara, şahsi sınırlamalarınızla, trafikte nasıl hareket edebileceklerine dair, özellikle de trafik kazalarında ve diğer olası tartışmalı durumlarda yasal haklarının güvenceye alınabileceğine ilişkin olarak, kapsamlı bir şekilde ve zamanında bilgilendirilmeleri gerekiyor.Engelli insanlara ehliyet verilmesi sık sık mükellefiyet ve şartlara bağlanıyor. Örneğin araçta özel tertibatların yerleştirilmesi veya belli bir araç tipinin kullanılması gibi. Eğer, sözkonusu engellilik ehliyet alındıktan sonra meydana gelmiş ise, o zamana kadar kullandığı aracını kullanmaya veya nasıl güvenli bir şekilde kullanabileceğine ilişkin sorun ortaya çıkıyor.Eğitim sektöründe, sürücü okulları 28 yıllık bir maziye sahiptir. Bu kurslar, başladığından beri, sürücülerin eğitim almalarına olanak sağlanmış, geçen yıllar içerisinde, eksikliklere ve iyileştirmelere yönelik yönetmelikler çıkarılmıştır.Ve bu değişiklikler,bizlerin ve yeni sürücü adaylarının geleceğe umutla bakmasını sağlamaktadır.Son düzenlemeler ile direksiyon uygulama sınavlarında, eksiksiz yeni sürücülerin yetişmesi için büyük çaba harcanmaktadır. Zorunlu direksiyon eğitim derslerinin uygulanması, denetim mekanizmasının işletilmesi, işini düzgün yapan sektör mensuplarına ve adaylara olumlu katkı sağlamaktadır.Şüphesiz ki, trafiğe yeni sürücü adayları yetiştirmek, çok büyük sorumluluk isteyen ve basite indirgenmemesi gereken bir ağır toplumsal sorumluluktur. Ama, gereksiz prosedürler ve denetimin denetimi mekanizması yüzünden, sınav komisyonlarının, sınav yerlerindeki müfettişler yüzünden işlerini tereddüt ve çekince ile yapmaları bizleri zora sokmaktadır ve sınav başarılarımızı düşürmektedir. Burada önemli olan konu, trafik canavarına dur diyebilmek ve olumsuz sonuçlarını engellemektir.Özgür, bireysel ulaşıma en çok ihtiyacı olan kesim, şüphesiz ki engelli bireylerdir. Ve bu özgürlüğün yolu öncelikle H sınıfı sürücü belgesinden geçmektedir. Yasalar sayesinde, araç alımlarında tanınan bir takım imtiyazlar, maalesef sürücü ehliyeti aşamasında yeterli olmamaktadır. Engelli bireylere, EMNİYET aşamasında yapılan harç indirimi v.s gibi imtiyazların, tıpkı özel rehabilitasyon merkezlerinde olduğu gibi, sürücü kurslarına da tanınması gerekmektedir.Engelli bireylerin, engellerinin çeşitli olması, eğitim aşamasında, eğitim araçlarında birtakım sorunlara neden olmaktadır. Mevcut araç parklarında genellikle bir veya iki tip aparatlı araçların olması, bizleri zor duruma sokmaktadır.Engelli vatandaşlarımız, sürücü belgesi aldıktan sonra, araç ithaline veya yurtiçinden alım hakkına sahip olabildikleri için, kendi araçlarında eğitim hakkından da mahrum kalmaktadırlar.Ehliyet ve araç sahibi olduktan sonra da kendi imkanları ile, özel direksiyon dersi alma yoluna gitmektedirler ve bu da bireylere ek maliyetler getirmektedir.H sınıfı ehliyet verilebilmesi için, her engelli bireyin engeline yönelik aparatlı ve teçhizatlı araçların bulunması yönetmelik gereği zorunludur. Bu da kurslara karşılanması zor maliyetler doğurmaktadır.AYRICA, H sınıfı ehliyet alan engellilerden, devletimiz, normal oranda KDV ve sınav harcı almaktadır. Bu konunun da ayrıca üzerinde durulması gerekmektedir.Engelli bireylere belli bir süre verilip, ehliyet öncesi araç alımına olanak sağlanabilir. En az üç yıllık ehliyete sahip bir yakını vasıtası ile ehliyet alıncaya kadar aracı hareket ettirebilir ve bu sayede kendine özel, aparatlı aracı ile direksiyon derslerini alabilir.Sağlık raporu alım aşamasında da, gerekli kolaylık sağlanması, sadece devlet eliyle değil, üniversite ve özel sektör hastanelerine de yetki verilmesi, ehliyet ve araç alımı için gerekli ibarelerin, özür durumunun, aparatın cinsinin doğru yazılması, bürokrasinin ve git gelin azaltılması için gereklidir.Bu konularda yapılacak değişiklikle, sorunlar ortadan kalkacak, her engelli bireyimiz, kolayca ve az maliyetle, bireysel ve özgür ulaşım hakkına kavuşacaktır.Sözlerime son verirken, çalıştayınıza katkı sunabilmiş olmanın umudu ile, beni dinlediğiniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.”
Suat YILMAZ (Emniyet Genel Müdürlüğü) : “H sınıfı ehliyetin son etabında adaylar bize geliyor. Ancak bizim için önemli nokta adayları trafiğe nasıl sokabileceğimiz, nasıl adapte edebileceğimizdir. Örneğin Hollanda’da iki eli ve iki ayağında da kusur olan kişi için altı ay ile bir yıl arasında adaptasyon süreci var. Ülkemizde de Engelliler için rehabilite süreci olmalı. Mevzuatımızda eksikler var bu nedenle mevzuatta yeni gelişmelere ve ihtiyaçlara göre uyarlanmalı. Bununla ilgili şu an çalışmalar devam etmekte, Sürücü Adayları ve Sürücülerde Aranacak Sağlık Şartları ile Muayenelerine Dair Yönetmelik ile ilgili yeni bir taslak çalışması mevcut. İş bu yönetmelik uygun hale getirilmeli ve doktorların yanında makine mühendisler de işin içine girmelidir. Kişinin engeline göre araç dizaynı etkin şekilde uygulanmalı, araca ve kişiye göre adaptasyon süreci olmalıdır. Bunun için çalışmalar mevcut olmakla birlikte 01.01.2015’de yürürlüğe girmesi planlanan yeni düzenlemeler ile H sınıfı ehliyetin tümüyle kalkacağını ( diğer ehliyet grupları içinde yer alacağını) söylemek mümkün.”
Sabahattin YILMAZ (Engelli Öğretmen) : “Ben ilk başvuru yaptığımda araç kullanamaz raporu çıktı. İkinci kez başvurduğumda ise kardiyolojiyi dikkate almayı unutmuş olduklarından tekrar heyete gireceğim söylendi. Ancak belirtmek istediğim poliklinik muayenesinde nöroloji bölümü araç kullanabilir diye görüş bildirmesine rağmen heyette talebimin reddedilmiş olması ve bu işleme karşı itiraz edebileceğim etkin bir merciinin olmamasıdır. Poliklinikteki doktorların raporları heyette geçerli kabul edilmelidir. Ben felç geçireli 5 sene oldu ve nörolojide araç kullanabilir şeklinde rapor çıkmasına rağmen ilk talebim reddedildi, benim hayatım zaten zor iken hem rapor almakta yaşanan sıkıntılar hem de bürokratik sıkıntılar nedeni ile çok zorlandım. Engelli kişilerin hayatlarını kolaylaştıracak olan şeylerden mahrum bırakılmaması ve aranan şartların daha objektif değerlendirme yapılabilecek bir sistem oluşturulması gerektiği kanısındayım.”
Doç. Dr. Şeref İBA (TBMM, Kanunlar Kararlar Başkanlığı Müdür Yrd.- Yasa İzleme Entitüsü, Bilim ve Danışma Kurulu Üyesi) : “Kurumlar mevzuata göre hareket ediyorlar bu nedenle kurumlardan önce mevzuata gerekli düzenlemelerin getirilmesi gerekmektedir. Tabidir ki kurumlardaki kişiler mevzuat gereği önce kendilerini sağlama almaya çalışıyorlar, kişinin mağduriyetlerini dikkate alamıyorlar. Engellileri özgürleştirecek uygulamalar getirmeliyiz. Hollanda, Danimarka, Almanya gibi ülkelerdeki uygulamaları incelemeliyiz ve öncelikle mevzuatta gerekli düzenlemeleri yapmalıyız diye düşünüyorum.
Ömer ALIÇÇI (Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müd.- Araştırmacı) : Hazırlanan yemi mevzuatla ilgili olarak bilgim var ancak birimimizden görüş alınıp alınmadığı noktasında net bir bilgiye sahip değilim. Öncelikle burada herkesin haklı olduğunu belirtmek isterim. Bu konuyu ele aldığınız için de ayrıca teşekkür ediyorum zira belki toplumun çok küçük bir kesimini ilgilendiren bir konu ancak o küçük kesim için son derece önemli bir konudur. Bizler 15 yıldır çalışmalar yapıyoruz. Monoküler( tek gözü görmeyen kişilerde zamanla gören tek gözde derinlik algısı oluştuğundan ve tek gözün iki göz yerine geçtiğinden ) kişilerin ehliyet alabilmesinin önünün açılması(1999-2000 yıllarında), plakalardan özürlü işaretinin kaldırılarak park kart uygulaması gibi çok güzel çalışmalara imza attık ancak H sınıfı ehliyet ve ÖTV muafiyeti konularında ne yazık ki çok az yol alabildik. Ulaşım hakkının Anayasal bir hak olduğunu hatırlatmak isterim. Dolayısı ile biz engellilerin ulaşım hakkını engellemek Anayasaya aykırılık teşkil etmektedir. Engellilerin H sınıfı ehliyet alabilmesinin önüne engeller konulduğunda ulaşım hakkı ve özgürlüğü kısıtlanıyor. Yabancı ülkelerde her iki kolu da olmayan kişiler dahi ehliyet alabiliyor ve tek başlarına seyahat edebiliyor. Bunun için çok gelişmiş aparat sistemleri mevcut. Ancak bir çok aparatın kullanılmasının önünde mevzuat engeli mevcut iş bu engellerin kaldırılması gerekiyor. Bir diğer konu da H sınıfı ehliyet için gereken sağlık raporundaki ‘doktor kanaati’ kavramı çünkü bu kavram doktorları da zora sokuyor. Zira özürlülük kişiye özel bir durum olup değerlendirmesi de kişiye özel ve zor bir durumdur. Değerlendirme yapacak kişilerin ehliyet sahibi olmasının şart olması gerektiğini düşünmekteyim. Diğer ülkelerde kullanılan bir çok aparat ülkemizde bilinmediğinden sağlıklı değerlendirme yapılamıyor, çünkü hekimler de aparatları bilmediğinden engelli kişinin hangi aparatla araç kullanabileceğini değerlendiremiyor. Ve sonuç olarak rapor için hekim kanaati geçerli olduğundan her ne şekilde rapor verirse versin hukuken hatalı olmuyor. Önerimiz ise örneğin Almanya’da olduğu gibi engellilerin direkt müracaat edeceği ve kullanacağı tertibatı belirlemede yetkili bir kuruluş kurulması ve simülatör kullanılmasıdır. Dünyada örnekleri mevcut olan aparat sistemleri Simülatörlere uyarlanabilsin ve kişinin yeterliliği, kullanması gereken aparatlar simülatör yardımı ile belirlenebilsin. Bu şekilde hekim kanaati kavramından da kurtulmuş olacağımı düşünüyorum. Mevzuat da bu sisteme göre değiştirilmeli. Bir diğer sorun ise her kursun H sınıfı ehliyet veremiyor olması bu nedenle bazı engelliler başka şehirlere gitmek zorunda kalıyor kurslarda ise yeterli aparat mevcut değil. Bir diğer sorun ise ÖTV indiriminde ortaya çıkıyor. ÖTV indiriminden faydalanmak için önce H sınıfı ehliyet almak gerekiyor. Bu nedenle engeli kişinin ehliyet alımı sürecinde kendi aracı ile adaptasyon süreci olmuyor, ayrıca gümrük mevzuatına göre özel aparat olmayan araçlara ÖTV indirimi yapılmıyor. Yani örneğin sol ayak özürlü H sınıfı ehliyeti olmasına rağmen otomatik araçta aparata gerek olmadığından ÖTV indirimi yapılmıyor. Bu durumunda yine mevzuat değişikliği ile giderilmesi gerekiyor.”
Muttalip ALTUN (7 Ocak Engelliler Kulübü ve Derneği Başkanı, Basketbol Oyuncusu): “Ülkemizde toplu taşıma araçların engelliler açısından elverişsiz olması nedeni ile aracınız olmadığı takdirde hiçbir yere gidemiyorsunuz. Bu nedenle engelli kişiler önündeki engellerin kaldırılması çok önemlidir. Bu nedenle simülatör önerisinin uygulanmasının sağlıklı olacağı kanaatindeyim.”
Av. Ayşegül Dalkır KAHVECİ (Yasa İzleme Enstitüsü Ön İzleme ve Uygulama Takip Dairesi Başkanı) : “Hekimler olumlu rapor da verse olumsuz rapor da verse, her yönden sorumlu oldukları için zorlanıyorlar. Ayrıca sınav komisyonları da gerekli yeterliliğe sahip değil, onlar da aynı şekilde müfettişlere karşı sorumlu olduklarından gerektiği kadar hareket kabiliyetleri kalmıyor.”
Musa AYAN (Özel Sürücü Kursları Federasyonu Genel Başkanı) : “Ülkemizde 3400 sürücü kursundan sadece ’u H sınıfı ehliyet veriyor. Çünkü H sınıfı için özel araç bulundurma zorunluluğu var ve her kurs bu durumun maliyeti altına giremiyor. Simülatör kullanımının yanında Sağlık raporları açısından da esneklik getirilmesi gerekmektedir. Ayrıca direksiyon derslerinin saatleri arttırılmalı, engelli kişilerin adaptasyon süreci daha uzun ve titiz olmalıdır.”
Doç. Dr. Şeref İBA (TBMM, Kanunlar Kararlar Başkanlığı Müdür Yrd. Yasa İzleme Entitüsü, Bilim ve Araştırma Kurulu Üyesi) : “Mevzuat engelinden dolayı aparatlar noktasında sektörler de cılız durumda bu nedenle Anayasal hak olan seyahat özgürlüğü önündeki yasal engellerin kaldırılması, Avrupa Birliği ülkelerindeki uygulamaların incelenmesi ve engellilerin hayatını kolaylaştıracak düzenlemeler yapılması gerekmektedir.”
Av. Ömer ESİRGEMEZ (Yasa İzleme Enstitüsü Ön İzleme ve Uygulama Takip Dairesi Üyesi) : “Kişilere özgürlük verilirken diğer kişilerin özgürlükleri tehlikeye atılmamalı, önemli olan sağlık kurulu raporu değil teknik kurulu raporu olmalı, kişiye özgü araç tasarlanması gerekmekte olup teknolojik gelişmeler doğrultusunda gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.”
Derleyen (Çalıştay Raportörü) Av. Işıl Yılmaz
sayfa kaynağı
Ankara Barosu Yasa İzleme Enstütüsü