Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Haftanın Konusu] Bir binaya ya da hizmete erişimi bir grup için engelliyorsanız, bu ayrımcılıktır!

OturanBoğa

Yönetici
Üyelik
9 Ocak 2003
Konular
676
Mesajlar
58,529
Reaksiyonlar
943
[Haftanın Konusu] Bir binaya ya da hizmete erişimi bir grup için engelliyorsanız, bu ayrımcılıktır!

  • Alışveriş edememek!

    * Kendi alışverişinizi kendiniz mi yapıyorsunuz?
    * Alışveriş etmeniz önünde engeller varsa, bu engeller nelerdir?
    * Engelleri aşmak için özel (fiziksel yardım almak ya da kendinizi fiziksel olarak zorlamak) bir çaba sarf ediyor musunuz, yoksa engelsiz bir alışverişi mağazasını mı tercih ediyorsunuz?
    * Engellendiğinizde bu durumu oradaki yetkililere iletiyor ve sorunun düzeltilmesini talep ediyor musunuz?
    * Alışveriş ederken (yani para harcarken) sakat olduğunuzu (engellerle karşılaştığınız için) hissetmek, "paramla rezil oluyorum" düşüncesini uyandırıyor mu?
    * Alışveriş etmek sizin için ne anlam ifade ediyor?
***
[size=7]Gizli Ayrımcılık[/size]
Bülent Küçükaslan

  • "Bizi görmek bizi tanımak, bizi tanımak bize saygı duymak, bize saygı duymak bizi sevmeyi öğrenmek, bizi sevmek ise bütünleşmemiz için atılan ilk adım demektir." *
Perakende sektörü ve üreticilere hitap eden bir dergide engellilerin konu edileceği söylenip benden bir yazı istendiğinde ilk aklıma gelen şey, nasıl bir yazı yazmamın daha doğru olacağı sorusuydu.
Aslında, yaşamının ilk 26 senesinde engellerden bihaber, sonraki 8 seneden beri ise omurilik yaralanması sonucu felç olup tekerlekli sandalye kullanan ve engelle(mel)erden mağdur olan biri olarak, sizlere, “Neden biz sakatlığı olan kişileri marketinize/alışveriş merkezinize/mağazanıza almıyorsunuz, bizi beğenmiyor musunuz?” diye sormam gerek; ama bunu sorarsam dergiyi elinizden bırakacağınızı, (hadi iyimser olayım) sayfayı çevireceğinizi düşünüyorum.
Oysa ben bundan sonraki satırları da dikkatle ve empati kurarak okumanızı umuyorum. Çünkü bu yazıda, yaptıklarınız kadar yapmadıklarınızdan da sorumlu olduğunuzu sizlere hatırlatmak istiyorum.

Bir binaya ya da hizmete erişimi bir grup için engelliyorsanız, bu ayrımcılıktır
Evet, sattığınız ürünü ya da hizmeti almak için mağazanıza gelmek istediğimde önümde aşamayacağım yükseklikler, geçemeyeceğim kapılar, arasında dolaşamayacağım darlıkta koridorlar, erişemeyeceğim yükseklikte raflar, içine sığamayacağım kabinler, kolayca ödeme yapıp ayrılamayacağım bir kasa varsa, beni engelliyorsunuz, yani ayrımcılık yapıyorsunuz demektir.
Hem sadece tekerlekli sandalye kullanan beni değil, yaşlıları, hamile kadınları, çocuklu anne-babaları, geçici bedensel rahatsızlığı olanları da engelliyorsunuz.
Ve biliyor musunuz, mağazanızın girişine “Sakatlar-hamileler-yaşlılar giremez” diye kocaman bir tabela asmakla, girişi engelleyici düzenlemeler yapmak arasında son kertede hiç bir fark yoktur. İkisinde de mağazanıza giremiyor ve hizmetinizi satın alamıyorum!

***
Herkes Gibi...

Mağazanızdan hizmet satın alamadım, ama öyle kolay kutulamazsınız benden 
Hemen kapıdaki görevliye seslenip, adet olduğu üzere, “en yetkili kişi”yle görüşmek istediğimi söylerim.
“Buyurun ben yardımcı olayım Beyefendi” faslını, “yok, benim şikâyetim daha büyük, doğrudan yöneticinizle görüşmem gerek” diyerek geçerim.
“Buyurun sorunu ben ileteyim kendisine” üstelemesini de, “Hayır, çok teşekkür ederim, ama benim yöneticiyle görüşmem şart” diye aşarım.
Bunun üzerine istemeye istemeye elindeki telsizle amirine seslenir:
- 90-91, 90-91
- Dinlemede 91
- Burada bir müşteri var, yöneticiyle görüşmek istiyor, tamam.
- Neden? Tamam
- Bilmiyorum, sandalyesi var, galiba o konuda, tamam
- Ne sandalyesi? Tamam
- Üstüne oturuyor, tamam
- Kaldırsana, niye oturuyormuş sandalyede? Tamam
- Bilmiyorum, tamam
- Bizim sandalye mi? Tamam
- Hayır, kendi sandalyesi, tamam
- Bizim sandalyemiz değilse bizi neden ilgilendiriyor? Tamam
- Bizim girişte oturuyor, tamam
- Git başka yerde otur, demedin mi? Tamam
- Yok, öyle değil, içeri girmek istiyor, tamam
- Deli mi? Tamam
- Yok değil, tamam
- Ne istiyormuş? Tamam
- Yöneticiyle görüşmek, tamam
- Sen orada bekle, geliyorum, tamam

Telsizle bu uzun görüşmenin ardından görevli kan-ter içinde kalır mutlaka. Bu duruma sebep olduğum için bana kızgın olması da çok muhtemel tabii. Sakinleştirmek lazım...

- Mağazaya girmek isteyip, varolan kaldırımı aşamayınca, konuyu yöneticiye iletmek istedim
- Ben yardım ederdim geçmenize, yönetici çağırmaya gerek yoktu ki
- Biliyorum yardım ederdin, ama ben yardımsız girmek istiyorum
- Niye ki?
- Kendimi daha iyi ve özgür hissetmek için
- Nasıl?
- Sen mağazaya giren herkese yardım ediyor musun?
- Hayır
- Neden?
- Gerek olmuyor ki
- Tamam işte, ben de gerek olmasın, herkes gibi olayım istiyorum 
- Peki. Şimdi amirim gelecek, onunla konuşursunuz.

O arada Amir gelir:

- Buyurun Beyefendi?
- Merhaba, demin arkadaşa da anlattım, mağazanıza girip alışveriş etmek istiyorum. Ama şu kaldırım ve önündeki merdiven bana engel oldu. Bu konuyu yöneticinize iletmek ve sorunu çözmesini talep etmek istiyorum.
- Yönetici şu anda toplantıda, konuyu kendisine ben iletirim.
- Yok, ben şahsen iletmek istiyorum mümkünse
- Peki bakayım ne zaman gelebilir

Kısa bir telsiz konuşması ve birkaç dakika sonra yönetici olduğunu söyleyen biri yanıma gelir. Mağazaya giremediğimi ve bu sorunun ortadan kaldırılmasını istediğimi hızlıca anlatırım ve hizmetten herkesin yararlanması için dikkat etmeleri gereken konuların yer aldığı şu kâğıdı kendisine veririm:

Hizmetten herkesin yararlanabilmesi için dikkat edilmesi gereken konular (1)
1. Kaldırım genişliği; İki tekerlekli sandalye için min. 180 cm. bir tekerlekli sandalye için 120 cm olmalıdır.
2. Kaldırım ve rampa eğimi maksimum % 6 olmalıdır.
3. Tehlikeli yerlerde emniyet barları olmalıdır.
4. Yaya geçitleri: Yer seviyesinde olmalı, kaldırım yüksekliği azaltılmalı.
5. Kaldırım taşı yüksekliği: Geçiş seviyesinde (3 cm) ve kesintisiz olmalı
6. Yaya yolu: Baş ile aynı seviyede olan çıkıntılar tehlikelidir. Güneşliklerin alt kenar yüksekliği yerden minimum 200 cm olmalı. Yolu kapatan uyarı panosu, araba, bisiklet olmamalı. Zemin kaygan olmamalı.
7. Semboller (yazı ile yönlendirme): İyi okunabilmeli, 140-180 cm arasında aydınlatılmış yazılar tercih edilir ( tercih edilen yükseklik 150 cm).
8. Posta kutuları veya çöplerin vs. yüksekliği: Maksimum 120-130 cm.
9. Park yerleri: 50 park yerinden 1 tanesi tekerlekli sandalyeli özürlü için ayrılmış olmalı, ICTA panosu ile belirtilmeli, sarı renkli olmalı, minimum 350 cm olmalı.
10. Garaj: Bina girişinde olmalı, uzaktan kumandalı olmalı, elektrik düğmeleri çıkışa yakın olmalı.
11. Bina ana giriş kapıları: Eşiksiz, 80-100 cm genişlikte ve yerden otomatik açılışlı olmalı.
12. İç kapılar: Eşiksiz, ortalama 90 cm genişlikte olmalı,
13. Zemin kaplama: Kaygan olmamalı, tutan halılar olamamalı
14. Asansör genişliği: 110-140 cm olmalı.
15. Asansör kapı genişliği: 80 cm otomatik olmalı.
16. Asansör düğmelerinin yerleşimi ve yüksekliği: Yerden 90-140 cm yükseklikte ve yatay olmalı, karşı duvardan 40 cm uzakta yerleşmeli.
17. Asansörün diğer özellikleri: 85-90 cm yükseklikte tutunma barı olmalı. Telefonu olmalı. Halı kaplı olmalı. Açılır-kapanır koltuk olmalı. Yeterli manevra alanı olmalı.
18. Yoldan binaya giriş: Caddeden itibaren basamaksız olmalı, kaldırım maksimum 3 cm olmalı,
19. Tuvalet: Her 10 tuvaletten biri özürlü için ayrılmış olmalı, tekerlekli sandalye için uyarlanabilir olmalı.
20. Binadaki merdiven genişliği + yükseklik: 2 yükseklik + 1 genişlik =63 cm olmalı.
21. Oteller: Odaların % 5'i ya da en az 2 oda tekerlekli sandalye kullananlar için düzenlenmiş olmalı,
22. Telefon kabinleri: Her 10 telefondan biri özürlüye ayrılmalı. ICTA panosu ile belirlenmeli, kapı genişliği 90 cm, eni 120 cm, boyu 125 cm, yerden telefonun en üst yüksekliği 130 cm, rehber koyma yeri yüksekliği 120 cm olmalı.
23. Bekleme salonu, lokanta ve mağazalar: Kasalar arası mesafe 90-100 cm olmalı, uygun manevra alanı olmalı, lokantalarda uzun geçişler ve dik açılı kulvarlar minimum. 100 cm genişlikte olmalı.
24. Halka yönelik gişeler: Barlar arası mesafe 90-100 cm olmalı.
25. Tren, uçak, otobüs, taksi: İniş ve binişler için alçak basamaklar ya da rampalar olmalı, en az bir kompartıman özürlüye ayrılmalı, taksi kapı genişliği uygun transferi sağlamalı.
26. Sinema, tiyatro, konferans salonları: 300 koltuktan biri özürlü için ayrılmış olmalı yada arkadan girişli 4 kişilik 100-120 cm yer ayrılmalı, giriş ve çıkışlar uygun olmalı.

Sonuç Yerine
Fiziksel dezavantajı olan müşterilerinizi göz ardı etmemeniz hem müşterilerinize olan saygınızı göstermek için önemli, hem o müşterilerin alışveriş potansiyelini kaybetmemeniz için önemli, hem herkesi düşünen mağazacılık anlayışının diğer tüm müşterilerinizde yol açacağı olumlu algılamalar ve onların mutluluğu (aslında daha çok alışveriş yapması) için önemli, hem artık reklâm kadar önemli hale gelen sosyal projelere önem veren kurum imajının yansıtılması için önemli, ve hem de hepsinden önemlisi, siz mağazacıların asli kriteri olan “koşulsuz müşteri memnuniyeti” için önemli.
Hasılı, ben sizin müşterinizim ve koşulsuz mutlu olmak istiyorum...


* Venezuella, Arjantin, Küba ve Uruguay tarafından kurulan TELESUR televizyonunun tanıtım sloganlarından biri.

(1) Doç.Dr. Tülin DÜĞER - Prof.Dr. Hülya KAYIHAN, “Tekerlekli Sandalye Kullanan Kişiler için Çevresel Mimari Engellerin İncelenmesi”, Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu
 
hep bundan şikayetçiyim ve yılmadanda heryerde bu şikayetimi herzaman dile getiricem.30 yılı aşkın bir süredir üsküdarda oturuyorum.dışarda tekerlekli sandalye kullanıyorum.çok sık dışarı çıkan sosyal bir insanım.gezmeyi ve alış veriş yapmayıda çok severim.ama öyle bir belediyeye sahibizki,bırakın benim rahatlıkla çarşımda dolaşmayı,normal yürüyebilen biri bile çok zor dolaşıyor.çarşının etrafına nostaljik olsun diye öyle bir taşlar döşenmişki,ne kaldırıma çıkabiliyor nede inebiliyorsunuz.ben tek başıma dolaşabilmeliyken heryeri birinin yardımıyla bile çok zor dolaşıyorum.bunu bir önceki beledie yapmıştı.ama bu belediyede seçimlere az bir süre kalmasına rağmen hiçbirşey yapmadı bu konuda.ben neden uygun alış veriş yapabilme imkanım varken,kapalı alış veriş mağazalarına gidip oralardan daha pahalı alış veriş yapma zorunluluğum olsunki.iyiki bu alış veriş merkezlerini yapmışlar diyor,asıl düşüncelerinde engelli olanları burdan kınıyorum.
 
Sanırım herkes alışveriş edebiliyor. Ve yine sanırım ulaşılamadık bina yok. Böyleyse çok güzel!
Ayrımcılık sadece cinsiyet, dil, din, ırk vs şeylerden kaynaklanmıyor. Bu konu sakat olanlar gibi çocuklu anneleri, yaşlıları, herkesi de kapsıyor. Buradaki ayrımcılık sadece “insan” olmaktan kaynaklanıyor. KILIFI BİLE YOK! OLAMAZ!
Kim olursa olsun yaşamını sürdürmek için, alış veriş yapmak zorunda. Aradığı eve rahat girip çıkmak zorunda. Bir sinemaya, tiyatroya gidebilmeli insan. Bir parka sandalyesiyle gidip, kitabını orda okuyabilmeli.
Ne bilim evinden rahatlıkla çıkıp sahil kenarına gidebilmeli.
Yeryüzü bu kadar geniş yaratılmışken, bundan belli bir kesimi mahrum etmek insana yakışmıyor.
İnsani değil!
Ama dediğim gibi bu ayrım tartışmalı konulardan biri olsaydı gündemden düşmezdi.
Oysa bu konu, bu sorunlar çözülene kadar güncelliğini hep koruyacak olan ve gündemden düşmeyecek olan bir konudur.
Bizler her ne kadar bu sorunu –güya-yaşamasak da gördüğümüz bu -insanca olmayan- sorun utandırıyor bizi… İşin açıkçası ben bu yeryüzünün nimetlerini, sadece belli bir kesimin kullanmasına oldukça kahroluyorum.
Üvey ağabeyime annem kuru ekmek verirdi. Bize sofrayı donatırdı. Buna kahrolduğum gibi kahroluyorum.
Sakatlara kuru ekmek de verilmiyor doğrusu!
Talep olmazsa bu işler çözülmez.
Herkes kendisine uygun yer arar ve orayla sınırlı kalırsa bu işler çözülmez.
En düzensiz yerlere gidilecek ki, bu sorun yüzlerine tokat olsun.
…ki bu toplum bu utancı bertaraf etsin.
Biz en azından insana bu geniş yeryüzünü paylaşırken, bazılarının hakkından da çaldığının utancını hissettirelim
çünkü bu ortada olan tablo, utanç vericidir.
Rahat rahat yolcucuk etmek varken, bir bayanın ya da erkeğin sandalyesiyle yolculuk edebilme imkânı varken; kucakta arabaya binmek zorunda kalması, başkalarına bağımlı kılınması utanç verici! Dolayısıyla binalara bile ulaşamaması…
Dışarılardaki havayı ciğerlerine dolaysız almak varken “eve mahkûmiyet” utanç verici…
Alış veriş ve her turlu ulaşım kısıtlanmasından dolayı "alamamak",”seçememek” utanç verici. İnsan bazen hiç olmazsa özel veya çoğu gereksinimlerini kendisi sağlamak ister. Görerek seçmek ister ya! Bundan mahrumiyet utanç verici!
Eğer alış veriş olayına sakatlar olarak çözüm bulduysanız, birilerine aldırıyor “böyle bir sorunumuz yoktur” diyorsanız, buna da ne deyim ki!
Pes yani!
İnsan yapabildiğince işini kendi yapabilmeli derim.
En azından kendimiz halletsek bile sakatlığa aday ve eve hapis binlerce sakat adına harekete geçilebilir.
Yeryüzünü sizlerden mahrum bırakan, binaların sadece belli yerlerine mahkûm eden, bu anlayışsız mantığı ve tutumu ise kınıyorum tek kelimeyle.
Ve bu ise asla kınamayla da kalmayacaktır!
ÇÜNKÜ BİR ÖZGÜRLÜK BU KADAR KISITLANMAZ YA!
SANKİ BİNALARDA “KIRMIZI IŞIK” VAR. SAKATLARA HEP YANIYOR VE ARALIKSIZ "DUR!" DİYOR!
Ve kırmızı ışık sakatlarda hiç değişmiyor.
Trafik lambaları bile bunu yapmıyor insana!
 
alış veriş

haklısınız! ben bedensel engelli olmadığım halde (bertuğ' u bakabilen olmadığı için heryere oda gelir)alış verişimi asla istediğim gibi yapamadım.
ya içeri girmek için aşamadığımız merdivenlerden , dar olan kapılardan ,dar olan kolidorlardan ...dolayı dışarıda kalıp gelişi güzel gezip,doğru düzgün görmeden ,araştırmadan girmesi kolay olan yerden almışısızdır....bu konu gerçekten beni üzüyor.
asla kendimi özgür hissetmiyorm.....
 
Kamuya ait neredeyse bütün binaların engellilere uygun bir mimariye sahip olmadığı bir ülkede özel sektöre ait alışveriş merkezlerinin Engellilerin ihtiyaçlarına uygun olmaması beni pek şaşırtmıyor.

Burası çelişkiler ülkesi.
Daha dün Erzurum Numune Hastanesinde engelimden dolayı çektiğim sıkıntıları bir ben bilirim birde Allah.
Hastanenin girişinde özürlüler için ayrılmış park yeri bulunmamasından tutunda, hastanenin önündeki kar ve buzların temizlenmemiş olmasından çıkın.
Hastanenin giriş kapısının zemin kotundan 3.50 metre yüksekte olmasından tutunda hastanenin içinde engelliye yardım edecek bir yetkilinin olmamasından çıkın.
Saat 9:00 gibi girdiğim hastaneden akşam saat 16:00 gibi ayrıldığımda hastaneye geldiğimden daha rahatsız bir halde buldum kendimi.
4 yerde düşme tehlikesi geçirdim. Buzla kaplı merdivenlerden çıkarken her basamakta hayati tehlike altındaydım.

Bu kanunlar sadece insanlar vicdanlarını tatmin etsinler diyemi çıkarılıyor? Yoksa avrupaya karşı göstermelik çıkarılan kanunlarmı?

Neden yöneticilerin özü ile sözü aynı değil? Lafla peynir gemisi yürütmek isteyenler başarılı olabileceklerine gerçekten inanıyorlarmı?

Ya anlamkata o kadar zorluk çekiyorum ki. biri bana anlatsın.
Adamlar öyle bir bina yapmışki Engelliler yasasına uymadığı bir tarafa, ne deprem yönetmeliğine uyuyor, ne İmar kanununa uyuyor nede belediye tip imar yönetmeliğine uyuyor.

Bakın bu sözleri Belediyede çalışan ve Kanunları ve teknik gereklilikleri bilen biri olarak, bir inşaat mühendisi olrak söylüyorum.
Bu nasıl denetimsizliktir? Bu nasıl vurdumduymazlıktır? Bunların sorumlusu kim? Bu acayip gidişatın hesabını kim verecek?
 
aynı sıkıntılar aynı sorunlar. şikayet anlamında adım atmamamın tek nedeni, kendimi bu memlekete ait hissetmemem ve insanların neler yapabilceğini kestirememem. elbette Ankarada da karşılaştığımız sıkıntılar vardı ama burada küçük bir şehirde bunlar dağ olup insanın önüne yığılıyor sanki. helede yaşadığınız yerde size eşlik edebilecek kimseniz yoksa alışverişe bile çıkmıyorsunuz.

mağazalardan birçoğunun önünde 20-30 cm bir basamak var hangi akla hizmetse. buraya geldiğimden beri o mağzalara yalnız giremedim. gerçekten sahip olmak istediğim hiçbirşeyi alamadım birçok mağazadan. bu gerçekten insanı incitici iğrenç bir durum. kendini aciz ve yetersiz hissettirmek.

hiç yalnız başıma sinemaya gidemedim. herbirinin önünde koca koca basamaklar. büyük yaşayan küçünük düşünen insanlar olarak görüyorum bu yapılanmanın sahiplerini.

ve tıpkı bülentin yazısındaki gibi

biliyor musunuz, mağazanızın girişine “Sakatlar-hamileler-yaşlılar giremez” diye kocaman bir tabela asmakla, girişi engelleyici düzenlemeler yapmak arasında son kertede hiç bir fark yoktur. İkisinde de mağazanıza giremiyor ve hizmetinizi satın alamıyorum!

geçmişte buraya,siteye de taşıdığım bir anım olmuştu. sözde hastane olan bir binaya çok acil muayene olmam gerekiyordu. önündeki basamak yüzünden bir sokak boyu yürümek zorunda kaldığımda, içeri girerek ve sesimi de yükselterek, yetkili denilen kimselere, "madem burayı sağlıklı insanlar için kurdunuz, giriş kapısına bir yazı asın lütfen 'engelliler giremez' diye" demiştim.
Ses getirmişti bu tavrım. yazıkki insanlar illaha dürtüklemeyle birşeyler yapıyorlar...
hep dediğim gibi, başlarına gelmedikçe yada ailelerinde yaşamadıkça maalesef anlayamayacaklar :(
 
İnsan sevdiğine, yakınına, arkadaşına hediye almak ister. Üstelik bu hediyeyi kendisi seçmek ister.
İnsan sevdikleriyle bir yere gitmek ister. Onlarla birlikte sinemaya, tiyatroya…
Hep başkalarına aldırmak sorunu çözmek midir sizce? “Mecburi, zorunlu olanları aldırıyoruz ya da yaşıyoruz nasıl olsa” deyip kurtulunur mu bu işlerden?
Yeryüzünün onca genişliğine rağmen neden sizler “en aza”, “en asgariye” razı olmak zorundasınız ki?
“Nasıl olsa bir şekilde hallediyoruz” mantığı olarak görüyorum ben bunları.
Ve inanın “binaların” sahipleri(!) de sizler gibi “nasıl olsa hallederler” mantığıyla bakıyor olaya.
Hatta sahillerin, yolların, otobüslerin “sahipleri(!)” de böyle düşünüyor.
Bunlar lüks mü yoksa?
Yani alış veriş yapabilme ve daha iyi yaşam standartı için seçenekler araştırmak, bulmak ve çözüm ürettirmek için “birilerini” zorlamak lüks(!) seçimler için değmez mi?
Katılmıyorum!
Bir insanın kendi istediği bir yaşam standartını belirleme hakkı var.
En azından çalıştığı hak ettiği parasıyla kendisine bir yaşam kuracak kadar!
Sadece ekmek sudan ibaret değil bu hayat!
Dedim ya! insan bir filmi sevdikleriyle seyredebilmeli.
Dedim ya! İnsan sevdiğine hediyesini kendi alabilmeli.
Dedim ya! insan sahile tek başına çıkabilmeli.
Yahu bir parka bile ya!
Bu şehir ağlıyor bu ayrıma…
Sadece bir gruba peşkeş çekilen sahilleri, parkları, bünyesinde barınan her binası için ağlıyor.
Siz nasıl sevdiklerinizle birlikte olmak istiyorsanız,
İnanın bu şehir
Bu güneş
Bu gece
Ve bu yeryüzü
"İnsan"la olmak istiyor ayrımsız.
Kendilerinin esirgemediği bu şeyleri, yine insanın esirgemesinden büyük utanç duyuyor vallahi!
 
YAŞADIĞIM İLÇEDE ÜLKEMİZİN DİĞER ŞEHİRLERİNDE OLDUĞU GİBİ KALDIRIM ÇIKIŞ VE İNİŞLERİ BOZUK VE BEN NORMAL ARAÇLARIN KULLANDIĞI OTOYOLU KULLANIYORUM ÇARŞIYA GİDİP GELİRKEN BİDE BELEDİYEMİZİN ÇAY BAHÇESİ VAR ŞEHRİN ORTASINDA ORAYA GİRMEK İÇİNDE TEKERLEKLİ SANDALYE GİRİŞ YERİ VAR ORDAN GİRİLEBİLİYO TABİ ÖNÜNE ARAÇ ÇEKMEDİLERSE BEN BUNU BİÇOK KEZ BELEDİYEYİ ARAYIP SÖYLEDİM BANA BİDEFA TAMAM İLGİLENİRİZ DEDİLER AMA AYLAR GEÇTİ Bİ HAREKET YOK ONLAR ŞEHRİN ORTASINA FISKIYELİ HAVUZ YAPMAKLA MEŞGUL VE AYRICA KAYMAKAMLIKTANDA DİLEKÇE İLE ŞİKAYETİMİ İLETTİM ACABA YASAL YOLLARA BAŞ VURSAM Bİ SONUÇ ALIRMIYIM
 
Üst Alt