Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Haftanın Konusu] Birine ömür vermek ne kolay: Organ Bağışı/Nakli

OturanBoğa

Yönetici
Üyelik
9 Ocak 2003
Konular
676
Mesajlar
58,529
Reaksiyonlar
943
Birine ömür vermek ne kolay: Organ Bağışı/Nakli
  • * 'Organ Bağışı' dendiğinde aklınıza gelen ilk üç kelime nedir?
    * Kendinizi organ bağışı konusunda yeteri kadar bilgili ve duyarlı görüyor musunuz?
    * Sizce, hastanede bir ölüm gerçekleştiğinde ilgili doktorun ölenin yakınlarına gidip, "organ bağışında bulunmak ister misiniz?" diye sorması bir kural haline getirilmeli midir?
    * Sizce ölüden organ nakli bazı (hangi?) koşullarda devlet tarafından zorunlu tutulmalı mı, neden?
    * Siz ya da en yakın akrabalarınızdan biri vefat ettiğinde, organların alınıp başka bir insana ömür vermesini ister misiniz, neden?
    * Kısa süre içinde organ bağışı konusunda bir girişimde bulunacak mısınız?
    * Şimdi arkanıza yaslanın ve gözlerinizi kapatıp şunu hayal edin: Doktora gidiyorsunuz ve doktor bir organınızın iflas ettiğini söylüyor. Tek çare organ nakli... Ve düşünün, sizi yaşatacak olan organ, her gün ölen binlerce insanla birlikte çürüyüp gidiyor... Bu konuda vicdanınızı öne alıp, duygularınızı bizlerle paylaşır mısınız lütfen?


Organ bağışında kafalara takılan sorular
 
Bu sorulara tek tek cevap vermek yerine dün 14 Ekim'i değerlendirirken yaşadığım bir olayı yazmıştım. Bence bu yaşadıklarımız bu sorulara cevap veriyor. Bu yüzden kendi yazdığım yazıdan altıntı yapmakla başlamak istiyorum konuya.

14 Ekim Avrupa Organ Bağışı Günü ve Bugünün Düşündürdükleri.

Akşam 22.00 sularında gelen bir telefon umutların yine yeşermesini sağlamış ailede tarifi olmayan bir neşeye sebep olmuştu. Arayan diyalize girdiği hastaneydi. Bir kadavra çıkmış kendilerini çağırıyordu. Kızıyla birlikte hazırlanıp çıktılar çok acele etmeliydiler. Çünkü kendileri gibi başka hastalara da haber verilecek çağrılacaklardı. İlk gitmek çok şeyi değiştirebilirdi. Oysa bu sadece bir teselliydi kendilerince. Ya uyarsa. Hastane yakın olmasına rağmen takside yol gözlerinde büyümüştü adeta. Çabuk çabuk taksici. Hastaneye varmışlardı. “Hemşire hanım biz geldik.” “Ha iyi biz de sizi bekliyorduk. “Şu tahlilleri hemen yapın lütfen.” Hastaneye gelen diğer hastalarla beraber yine hızlı bir koşuşturmaca başladı kendi aralarında kim daha evvel yaptırırsa hak onun olacaktı içlerindeki düşünceye göre. Oysa ne taksicinin hızlı gelmesi, ne de tahlillerin en önce yapılması bulunan böbreğin sırasını kendilerine verecekti. Doku testlerinin uygunluğuyla karar verilecek bir konuydu bu. Ama o umut sarıldıkları o umut onlara böyle düşündürüyordu.

Baba kız ve diğer hastalar tüm tahlilleri yaptırmışlardı. Artık bekleyiş başlamıştı. Herkes oturup bekleyecekti gelişmeleri. Asıl zulüm de bu bekleyişteydi. O an her birinin kafasından kim bilebilirdi ki neler geçtiğini. Onların ve yanlarında ki yakınlarının. Aralarında henüz hayata yeni başlamış çocuklar, gencecik insanlarda vardı. Bir kısmı aynı hastanede diyalize girdikleri için birbirlerini tanıyorlardı. Ara ara kendi aralarında kritik yapmalarına rağmen genelde suskun durmaktan yanaydılar. Suskun duruyorlardı belki de ağızlarından keşke bana çıksayı söylemekten korktukları için. Yüzlerine yansıyan ifade bu bekleyiş anında bunu anlatıyordu çünkü. Bir şey çıksa da sıraları geçse, kendilerine kalsaydı.

Hepsinde heyecan doruktaydı. Kolay mıydı haftada üç gün diyaliz makinesine bağlanmak? Günün önemli bir bölümünü hastanede geçirmek? Bağlanmadıkları günlerde de kâh iyi kâh kötü hayatlarını devam ettirmek? Herkes gibi kendilerine planlar hazırlayamıyorlardı onlar. Diyalize girmedikleri günler yaşam şansları azalıyordu onların. Eşlerine, sevgililerine yeterince zaman ayıramıyorlardı, çocukluklarını yaşayamıyorlardı doyasıya, iş bile vermiyorlardı onlara kimse. Çünkü hayatları bir makineye bağlıydı onların. İkinci hayat şanslarıysa işte bu kadavraydı. Bu yüzden bu hayat onların olmalıydı. Bu gelen şans umut sadece onun olmalıydı. Herkes bu yüzden bunu düşünüyordu düşünmekte de haklıydılar.

Bu sessiz bekleyişte bu düşünceler içerisinde geçerken o an artık gelmişti. İçlerinden sadece biri kadavradan gelen böbreğe sahip olacak ikinci yaşamına kavuşacaktı. O kişinin adı açıklandı. Baba kız ve diğerleri sabaha karşı yine hüsranla geri döndüler tüm umut dolu bekleyişin ardından. Aralarından bir kişiyse umuduna kavuşmuştu yeniden bir hayat bağışlanmıştı kendisine.

Baba kız uzun bir süre günün yorumunu yapmadılar birbirlerine. Kız babasının duygularını hissediyordu ama söze dökemiyordu. Diğer hasta yakınları gibi. Bir süre sonra tek söz çıktı: "Allah büyük! Bir daha çıkar.. Arkadaşımız için dua edelim uyum sağlasın."

Anlattığım bu hikâye babamla benim yaşadığım bir kadavra bekleyişindeki yaşadıklarımızdır. Bundan sonra da birkaç kez bu bekleyişleri yaşadık. Ama umudumuzu hiç yitirmedik bir gün mutlaka.

14 Ekim, Avrupa Organ Bağışı Günüydü. Ve biz nerdeyiz bu günde? Yapılan araştırmalara bakıldığında durum içler acısı. Organ bağışının önemini birkaç duyarlı insanla, bire bir yaşayan insanlar mı biliyor sadece?. Aslında her gün bir yığın kadavra çıkıyor ama organları bağışlanmadığı için ya da bağışlansa da aileleri izin vermedikleri için nakiller yapılamıyor. Bu yüzden bekleyişlere cevap sadece organlarını bağışlayan kadavralarla gerçekleştiriliyor yasal yollardan ve de aile yakınları kanalıyla. Bir başka insana hayat vermenin güzelliğini neden bilincinde değiliz hâlâ. Bir takım dinî değerlerin arkasında, olur mu olmaz mı tereddütleri içerisindeyken göz göre canlar gidiyor bu bekleyişler içerisinde. Oysa bizlerin bağışladığı her organ yeni bir hayata ışık tutacakken neden hâlâ bu tereddütler içerisindeyiz doğrusu bunu anlamakta zorluk çekiyorum.

Bu yüzden bir kere daha bu konuyu dile getirmek istedim yaşadıklarımızla. Umarım farkında oluruz yaşanan kayıpların ve bizlerde bir umuda ışık tutarız.
 
Sevgili Bülent; Güzel bir konuya değindiğin için öncelikle çok teşekkür ederim. Sorularını aldımki hepsine samimiyetle naçizane cevaplamaya çalışacağım.

* 'Organ Bağışı' dendiğinde aklınıza gelen ilk üç kelime nedir?
Doktor, Organı alınacak kişi ve yakınları.

* Kendinizi organ bağışı konusunda yeteri kadar bilgili ve duyarlı görüyor musunuz?

Kendimi bağış konusunda tam anlamıyla bilgili görmüyorum. Zira dini yönden kesin bilgi alamıyorum. Duyarlımıyım hayır.

* Sizce, hastanede bir ölüm gerçekleştiğinde ilgili doktorun ölenin yakınlarına gidip, "organ bağışında bulunmak ister misiniz?" diye sorması bir kural haline getirilmeli midir?

Asla böyle birşeyin yapılmaması taraftarıyım neden diyorsanız çünkü doktor yakınlarına hemen bu konuyu sorduğunda zaten acılı olan yakınları büyük tepkiler verebilir ve olumsuzlulara yol açabilir. Bu konuda naçizane bir fikrim var. Bu organ bağışına konu olacak tüm kuruluşlarda ve hastanelerde boy boy afişlerde insanların gözüne gözüne sokulsa zaten doktorun bunu sormasına gerek kalmaz.

* Sizce ölüden organ nakli bazı (hangi?) koşullarda devlet tarafından zorunlu tutulmalı mı, neden?

Bir insan üzerinde devletin böyle hükmedici karar vermesini çokta uygun bulmam doğrusu. Yine hasta yakını kararı uygun olur bence.

* Siz ya da en yakın akrabalarınızdan biri vefat ettiğinde, organların alınıp başka bir insana ömür vermesini ister misiniz, neden?

Buna cevap vermek istemiyorum. Yakınımın kendi kararına saygı duyarım.

* Kısa süre içinde organ bağışı konusunda bir girişimde bulunacak mısınız?

Organlarımı bağışlamam konusunda bir soru ise olumsuz (kendi adıma) Benim organlarım Böbrek yetmezliğinden dolayı zarar gördüğü için bağış yapamıyorum.

* Şimdi arkanıza yaslanın ve gözlerinizi kapatıp şunu hayal edin: Doktora gidiyorsunuz ve doktor bir organınızın iflas ettiğini söylüyor. Tek çare organ nakli... Ve düşünün, sizi yaşatacak olan organ, her gün ölen binlerce insanla birlikte çürüyüp gidiyor... Bu konuda vicdanınızı öne alıp, duygularınızı bizlerle paylaşır mısınız lütfen?

Tabi elbette paylaşırım. Tamda sorulduğu şekliyle oldu. Doktora yüzüm gözümde şiş oluyor şikayeti ile gittim ve direkt olarak yüzüme sen ölümcülsün gizli kanama geçiriyorsun gibi bir cevap tokat gibi çarptı. Bir an söyleyecek hiçbirşey bulamadım dondum kaldım. O anda organ naklini kim düşünebilirki acaba çok zor. Allah kimseye bunu yaşatmasın.



-''Bağışladığım organlar parayla başkasına satılabilir mi?''

Olması muhtemel bir soru diyorum. Bu sorunun altında zaten organ nakli suistimallere açık konu olduğu vurgulanmış.

-''Organ bağışında bulunurken alınan bilgiler organ ticareti yapanların eline geçer mi?''

Evet geçer geçtide. Kapıma dayananlar oldu böbrek satalım diye.

-''Organ nakli iyi bir tedavi yöntemi midir?''

Sağlıklı ortamda ve uzmanına bağlı bir durum olduğu için kesin bişey söylemem mümkün değil.
 
Oya Tekin' Alıntı:
Anlattığım bu hikâye babamla benim yaşadığım bir kadavra bekleyişindeki yaşadıklarımızdır. Bundan sonra da birkaç kez bu bekleyişleri yaşadık. Ama umudumuzu hiç yitirmedik bir gün mutlaka.
Anlattığın hikayeni okudum ve çok duygulandım. Biran kendimi düşündüm ve birkez daha yaşadım 11 Eylül 2003 gecesi saat 01 de başlayan koşturmamı ve o hastane kapısındaki uzuuun bekleyişimi. Bende olumsuz cevap aldım ve hala anlamış değilim bu durumu. Ben bu konuda umudumu yitirdim sayılır. Hastaneden bir olumlu sonuç çıkacağına inanmıyorum. En azından benim için.
 
==ORHAN==, dini konuda Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere herkes onay veriyor, hatta özendiriyor. Neden aklında soru işaretleri oluştu ki?

''Organ bağışında bulunurken alınan bilgiler organ ticareti yapanların eline geçer mi?" sorusuna, "Evet geçer geçtide. Kapıma dayananlar oldu böbrek satalım diye" şeklinde cevap vermişsin. Durumu tam anlamadım, onun için soruyorum; kapına dayananlar senden organ mı almak istediler (sen hastaneye organ bağışında bulunmak istediğini mi söyledin?), yoksa sen organ beklediğin için, sana organ satmaya mı geldiler?
"Organ ticareti yapanlar"ın eline geçebilecek bilgi, "organ bekleyenler"in bilgileri mi, yoksa "organ bağışlayacak olanlar"ın bilgileri mi?
Üstteki mesajda alıntıladığım röportajdaki ilk 3 soru/cevap, bu işin suistimale oldukça kapalı olduğunu söylüyor:

  • -''Bağışladığım organlar parayla başkasına satılabilir mi?''
    -''Hayır, satılamaz. Ölen insanın organları bağışlandığında, bir koordinasyon sistemi devreye girer. Bu sistem gereğince, bağışlanan organlar Sağlık Bakanlığının Bölge Koordinasyon Merkezine (BKM), oradan da Ulusal Koordinasyon Merkezine (UKM) bildirilir. Organların merkezlere dağıtımı bu bildirimler sonucunda belirlenir. Bu şekliyle bağışlanan her organ ulusal bir servettir ve sadece sistemin uygun gördüğü bir kişiye takılabilir. Böyle bir sistemde herhangi bir kişinin organı, kimsenin haberi olmadan para karşılığı birilerine satılamaz.''

    -''Organ nakli suistimale açık bir alan olduğuna göre sistem nasıl kontrol ediliyor? Suistimallere karşı yaptırımlar nelerdir?''
    -''Sistem otokontrolden kurtulamayacak kadar komplekstir ve kalabalık bir ekip gerektirir. Olası bir satış durumunun üstünü örtemeyecek kadar çok kişi sistemin içinde bulunmaktadır. O nedenle özellikle kadavra organ bağışlarında bir suistimal olması düşünülemez. Nitekim adli kayıtlara geçmiş hiç bir olay da yoktur. Canlı vericili nakillerdeki suistimaller de gizlenemez. Bunlar zaten herkesin bildiği biçimlerde kanuni açıklardan yararlanılarak gerçekleştirilmektedir.''

    -''Organ bağışında bulunurken alınan bilgiler organ ticareti yapanların eline geçer mi?''
    -''Bu bilgiler hiç bir zaman nakil için yeterli değildir. Kişinin sağlık durumunu değil, niyetini belirten bir iki kimlik bilgisi dışında bir özellik taşımaz.''
 
Ben öldükten sonra organ bağışı hakkında düşüncelerimi yazacağım.
Organ bağışı dendiğinde aklıma öncelikle yaşam-ölüm tezatı geliyor. Belki de yaşayacak çok günümüz olduğunu düşünürken veda ediyoruz hayata, ki ölüm zamanımız için bir anlaşmamız yok; aynı anda bağışlayacağımız organ/larımızla yaşamdan umudu kesmiş bir kişiye sağlıkla yaşayacağı günler kazandırıyoruz. Etkileşimde bulunduğumuz kişilerin ya da bizim hayatta kalmamız için bir organa ihtiyaç duymadığımız sürece konunun önemini kavrayamayabiliriz. Ama organ bağışına olumsuz bakanların ya da gerekli olduğunu savunup eylemde bulunmayanların psikolojik, dini v.s.çekinceleri vardır kanımca. İnsanlar ölümden sonra organlarının yok olacağını bilseler de kendilerinden bir şey eksilmesini istemiyor olabilirler. Ya da ölüm sonrası bedenen olmasa da ruhen acı çekeceklerinden korkuyor olabilirler. Bu liste uzayıp gider ; fakat, bağış sayesinde kazandırılan bir hayat söz konusu. Çocuklarını, eşlerini kaybedip onların organlarını bağışlayan ailelerin söyledikleri neredeyse hep aynı “ yakınımı kaybettim ama artık organlarıyla başkasında hayat buldu”. Ne kadar acı çekiyor olsalar da birine hayat kazandırmanın vermiş olduğu huzur var içlerinde diye düşünürüm.
Organ bağışı konusunda maalesef benim de kaygılarım var. Ehliyetin arka yüzünde bağışlanan organlar diye bir bölüm vardır, ehliyetimi alacakken organlarımı nasıl bağışlayabilirim diye sormuştum. Oradaki bir görevli ürkütücü bir cevap vermişti: sen bağışla da cenazeni yakın zamanda kaldıralım... Nasıl oluyor yani organlarını bağışlayan herkesi öldürüp bir şekilde organlarını ele mi geçiriyorlar, dedim. Tabii ki hayır. Bu kadar abartılı bir olay olmasa da bu uyarıyı hafife alamadım. Organ mafyası dizilerden filmlerden türemiş değil bizzat mevcut. Bir çok haber kanalında içinde uzman hekimlerin olduğu nice olay izledik. Açıkçası benim ve bir çoğumuzun kaygıları sistemin denetlendiğine ve düzgün işlediğine kanaat getirdikten sonra geçecektir.
Organ bağışına teşvik için, insanların empati kurmalarını sağlayacak reklamlara afişlere verilebilir. Kan bağışı gibi kolay bir işlem olmadığı malum ama en azından içeriğinin ne olduğu gösterilmeli, ilgili olanların akıllarındaki soru işaretlerine yanıt verilmelidir.
 
Ben organ nakli hakkında soru cevap olarak değilde kısaca düşüncelerimi yazmak istiyorum sadece.

Organ nakline olumlu bakıyorum, bu konuya çok duyarlıyım ama bilgili değilim. O yüzden nasıl ve nereye başvurulacağıyla ilgili ayrıntılı bilgi verilirse çok sevinirim. çünki bu benim kesinlikle yapmak istediğim ve henüz girişimde bulunmadığım bir konu. Bu vesileyle de en kısa zamanda nerden başlanacağıyla ilgili bilgilenip başvurmuda yapmış olurum.

Genelde insanlar dini yönden çekinirler ve olumlu bakmazlar organ bağışı konusuna. Şahsen bu konuda din beni bağlamaz. şeriatlada yöetilmiyoruz. hem dinde izin veriyormuş zaten. ben ölüp yokolduktan sonra tam olan organlarımın ne faydası olacak bana. o yüzden hiç olmazsa yaşarken iyi ve faydalı bişeyler yapmanın iç huzurunu yaşarım.
 
Bende sorulara tek tek cevap vermek yerine kısaca bi şey anlatmak istiyorum.

Arkadaşlarımla organ naklini konuşuyorduk ve arkadaşım organ naklinin diyanet açıkladığı gibi olmadığını söyledi anlatmak istediği kısaca tek tek organlarımızın bize şahitlik yapacağıymış.

Bende dedim o zaman benim ayaklarım ne olucak benden önce mezara girdiler.Kime kime şahitlik yapıcak.

Diyanet İşlerinin kendi hocalarına imamlarına vaaz verdiyor ama özeline dönünce bu adamlar hala organ nakline günah diyorlar. Bütün hocaların aynı düşüncede olması lazım ki inanan insanlar rahatlıkla karar versin o yüzden çoğu kişi bu konuda kararsız kalıyor.

Eğer benim vucudumdaki organlar bi işe yaracaksa sormadan alsınlar...
Onlar sonuçta benim değil mi öldüğüm zamanda gelip beni bulup şahitlik ederler.
 
seli' Alıntı:
... ama bilgili değilim. O yüzden nasıl ve nereye başvurulacağıyla ilgili ayrıntılı bilgi verilirse çok sevinirim. çünki bu benim kesinlikle yapmak istediğim ve henüz girişimde bulunmadığım bir konu. Bu vesileyle de en kısa zamanda nerden başlanacağıyla ilgili bilgilenip başvurmuda yapmış olurum.
...

[size=4]Organ Bağışı nedir?
Organ bağışı, kişinin sağlığında, kendisi öldükten sonra organlarının kronik organ hastası olan kişilere nakledilmesi için bağışlamasıdır.

Organ bağışı nasıl ve nerelere yapılır ?
Yasalara göre herkesin, iki tanıkla birlikte, kendisi öldükten sonra organlarını bağışladığını belirten bir belgeyi doldurarak imzalamasıyla ve bu belgeyi yetkili kurumlara teslim etmesiyle yapılmış olur. Bu belgeler yetkili kurumlarca hazırlanmış olabileceği gibi, kendilerinin hazırladığı bir belge de olabilir. Ayrıca sürücü belgesi alan kişiler, belgede "organlarımı bağışlıyorum" bölümünü işaretlemiş olmakla, organlarını bağışlar. Organlarının tümü, biri ya da birkaçı bağışlanabilir. Bu seçenekler bağış belgelerinde vardır. Bağış Belgesi, yetkili sağlık kuruluşlarının kayıtlarına geçer. Kişi bu belgeyi yanında bulunduracak olursa, ölümü halinde bağış vasiyeti yerine getirilir. Kişi bağış kararı aldıktan sonra vazgeçebilir, bunun için belgesini imha etmesi veya yanında organlarını bağışlamadığını beyan eden bir belge taşıması yeterlidir. Kişi organ bağışı yapmak istemediğini bir belge ile belirten kişiden hiçbir koşul altında organ alınması mümkün değildir. Organ bağışlamak tam anlamıyla kişinin iradesiyle ve gönüllü biçimde yapılan bir insani davranıştır.

TOND[/size]
 
uzun süredir düşündügüm bir konu organ bagışı..ben gözlerimi bagışlamak istiyorum..düşününce ne garip,benim hayranlıkla baktıgım bir çok şeye benim gözlerimle bir başkası bakacak..bunu bilmek bile çok huzur vericii..
 
Nafiye' Alıntı:
Bende sorulara tek tek cevap vermek yerine kısaca bi şey anlatmak istiyorum.

Arkadaşlarımla organ naklini konuşuyorduk ve arkadaşım organ naklinin diyanet açıkladığı gibi olmadığını söyledi anlatmak istediği kısaca tek tek organlarımızın bize şahitlik yapacağıymış.

Bende dedim o zaman benim ayaklarım ne olucak benden önce mezara girdiler.Kime kime şahitlik yapıcak.

Nafiye çok güzel bir konuya değinmiş aslında. Ve güzel de cevap vermiş. Dini açıdan etik bulmayanlara aslında sorulacak en güzel soru bu. Peki hesap verecek organlar bizden önce mezara girdiyse öyle ya engelli camiasında bir çok arkadaşın gözü, ayağı kolu yok onlar nasıl bir hesap verecekler. İşte bu hurafelerin yanlış olduğunu insanlara doğru anlatmak
gerek.Babamın hastalığı sebebiyle bir çok kişiyle bire bir tanıştım ve bu olaylara tanık oldum.

Bundan aylarca önce bir anne oğluna böbrek vermeye karar vermişti. Çocuk 20'li yaşlarda bir genç hastahanede nakil için hazırlanırken annede evden ambulansla getirilecekti. Anne son anda böbreğini vermekten vaz geçti. Hani hayat verendi hani can katmıştı evladına onun canı ondan kıymetliydi. Ama işte öyle değilmiş öyle olmuyormuş. Dini nedenlerden dolayı ( bana göre içinde ki korkudan ya yaşayamasam sonra bende. bir diğer anlamıyla ölüm korkusu) günah işlemekten korkmuş. Ya evladını yarı yolda bırakınca günah işlemiş olmuyor mu? O evlat hastahanede bunun sevincini yaşarken böyle bir yıkımı nasıl karşıladı. İşte anne olmakta bazen sorunu çözmüyor. İnanın beş yıldır öyle şeylere tanık oldum ki aile içi kavgalardan tutun bir annenin babanın vefasızlığına kadar. Bu yüzden bu konu zannedildiği gibi ha deyince çözülebilecek bir konu değil. Hani dini nedenler diyoruz ya bence bu arkasına sığınılan bir korku. Yani bu nakli yaptıktan sonra tabi canlıdan nakil için söylüyorum bunları ya bende aynı şeyleri yaşarsam korkusu. Kadavra olarak nakil vermeyenlerde de yeterli bilinç olmaması. Sanırım bizlere düşen görevde bunu en iyi şekilde anlatabilmek.

Bu arada ORHAN sakın pes etme. Mutlaka bir gün uygun böbrek bulunacaktır. Asla ve asla umudunu kaybetme olur mu?
 
Oya Tekin' Alıntı:
Anlattığım bu hikâye babamla benim yaşadığım bir kadavra bekleyişindeki yaşadıklarımızdır. Bundan sonra da birkaç kez bu bekleyişleri yaşadık. Ama umudumuzu hiç yitirmedik bir gün mutlaka.

Sevgili KARDEŞİM OYA;
Herşeyden önce ALLAH'tan sabır ve şifa temenni ediyorum...

Kimileri umut bekler, kimileri uzaklardaki yarden bir haber. Kimileri de bitmek tükenmek bilmeyen ümitle kadavra...

Anını okuduktan sonra dilime aşağıdaki dizeler dolandı;

Bugünün hatrına benim hatrıma
Kalk baba bugün bayram
Gelinmesi imkansız yolların
Ucundasın bilirim ama;
Bugün bayram kalk baba

...

Ne mutlu bana ki; site üyelerinden bir arkadaş aracılığıyla organ bağışlama erdemliliğine ulaştım ve cüzdanımda Organ Bağış Belgesini onurla taşıyorum. Bu onuru herkesin tatmasını ümit ediyorum...

Nice babası, annesi hasta çocuklar hatrına; nice "hasta evlat" acısıyla kabuslu gecelerle uyuyup, karanlık güneşlerle uyanan anne-babalar hatrına; nice sevdikleri için kadavra bekleyen güzel yürekli güzel insanlar hatrına; yaşamaya ve yaşatmaya olan sevginiz için çok değil topu topu 1 saatinizi ayırın, size yakışanı yapın; ORGAN BAĞIŞLAYIN...

Selam, sevgi ve saygılarımla...
 
EVET. Bir çok hasta bağışlanmış bir organ için beklerken ölmektedir. Bağışlanmış bir organ, başarılı bir nakilden sonra, gerçek bir yaşam armağanıdır. " SİZ, BİR YAŞAM ARMAĞAN ETMEKTESİNİZ"

http://www.bobrekhastalari.org.tr/organ.htm
bu linkten bağış formuna ulaşabilirsiniz.
 
ORGANLARIMI GEÇEN YIL BAĞIŞLADIM.TÜM ARKADAŞLARIMDAN RİCA EDİYORUM.ORGANLARINIZI BAĞIŞLAYIN.HAYAT KURTARMAK BU DÜNYADA YAPABİLECEĞİMİZ EN GÜZEL ŞEY.
 
Sevgili Baben, verdiğiniz bilgi ve adres için çok teşekkürler. ayrıca Wedo'yada teşekkürler verdiği adres için. ben hiç düşünememiştim internetten bağış yapılabileceğini. hemen başvurumu yapıyorum.
 
Organ bağışı için herhangi bir resmi sağlık kurumuna başvurup form doldurmanız ve size verilen kartı üzerinizde taşımanız yeterlidir. Ancak daha sonra herhangi bir zamanda vazgeçebilirsiniz. Üstelik siz ne kadar bağış yaptım deseniz de, kart üzerinizde bulunsa da öldükten sonra yine de ailenize sorulur ve yazılı muvafakat alınması gereklidir. İstemezlerse sizin iradi bağış isteğiniz geçerli olmaz.
Pratikte sizin bağış isteğinizin geçerliliği yok yani. :) Ancak bunun deneyimlerle gösterilmiş yararı şu ki, aileniz bu konuda istekli olduğunuzu bilir ve ölümden sonra isteğinizin yerine gelmesi için rıza gösterir.

Organ bağışı çok kolay bir iş değil. Kişinin yoğun bakımda ve yaşam destek ünitesinde ölmesi (organ bağışı için beyin ölümünün gerçekleşmesi) gerekir ki kişi ölmesine rağmen nakledilebilecek organlar çalışır durumda kalabilsin. Diğer ölümlerde organlar dakikalar içinde nakil vasfını yitirir. ( Tabii bir derin dondurucuda kapalı kalıp ölmediyseniz. :) )

Bu tür ölümler ülkemizde yaklaşık yılda milyon kişide 60'dır. bunların ancak yılda milyon kişide 1'i nakledilebilmektedir. Nakil edilememe nedeni büyük çoğunlukla aile reddidir. Daha az oranda organların hastalıklı olması veya tahrip olması, uygun alıcı bulunamaması gibi nedenler vardır.


Oya Tekin' Alıntı:
Anne son anda böbreğini vermekten vaz geçti. Hani hayat verendi hani can katmıştı evladına onun canı ondan kıymetliydi. Ama işte öyle değilmiş öyle olmuyormuş

Ben yaşaması için bırak organını vermeyi, kanının değişmesi gereken bebeklerine kan vermeyen anneler gördüm. Ama insanlarının soğuk, birbirlerine karşı umursamaz ve ilgisiz olduğu söylenen Avrupa ülkelerinde organ bağışı oranı bizim yaklaşık 10 katımız. İspanya gibi bazı ülkelerde ise 20-25 katımız. Yine ispanya gibi bazı ülkelerde bizim organ bağışı için kişi ve aile rızası aramamızın tam tersi bir uygulama yapılıyor, kişinin aksine beyanı yoksa bağışa rızası olduğu varsayılıyor ve organları ölümünden sonra alınıp gereksinimi olan kişilere naklediliyor.

Bizde uygun koşullarda ölen kişilerin çok az olduğunu söylemiştim. Bu yüzden bu tür ölümlerin hemen hepsinde aileden bağış yapması istenir. Bu aslında bir sağlık uygulamasının yanında bir insanlık görevidir.

Not: Aslında organ bağışının sakıncalı olduğu iddiası ile ileride organ nakli gereksinimini ortadan kaldırabilecek kök hücre ve genetik çalışmalara karşı çıkılması fikirleri temelde belirgin bazı benzerlikler gösteriyor. :)
 
* 'Organ Bağışı' dendiğinde aklınıza gelen ilk üç kelime nedir?

Yaşam, umut, bekleyiş...

* Kendinizi organ bağışı konusunda yeteri kadar bilgili ve duyarlı görüyor musunuz?

Evet

* Sizce, hastanede bir ölüm gerçekleştiğinde ilgili doktorun ölenin yakınlarına gidip, "organ bağışında bulunmak ister misiniz?" diye sorması bir kural haline getirilmeli midir?

Evet

* Sizce ölüden organ nakli bazı (hangi?) koşullarda devlet tarafından zorunlu tutulmalı mı, neden?


Zorunlu tutulmasından yana değilim.

* Siz ya da en yakın akrabalarınızdan biri vefat ettiğinde, organların alınıp başka bir insana ömür vermesini ister misiniz, neden?

Kendi adıma cevap verebilirim, isterim. Aslında cevap sorunun içinde "ömür",
başka bir insanın yaşam şartlarını daha kolay hale getirmek (ve belki daha uzun yaşam için)

* Kısa süre içinde organ bağışı konusunda bir girişimde bulunacak mısınız?

Çok önce bu kararı aldım (yakınlarıma vasiyet ettim)
 
[size=6]Organ bağışları, bu kampanyayla patladı[/size]

[size=4]Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi, ikinci yaşam şansı bekleyenlerin ışığı oldu. Başlattığı seferberlik büyük ses getirdi. Toplu bağışlar ve kadavradan nakiller iki kat artış gösterdi

İZMİR DHA

Organ bağışlarının, dünya standartlarının çok altında olmasını dikkate alan Ege Üniversitesi (EÜ) İletişim Fakültesi, geçtiğimiz 16 Mart'ta bir kampanya başlattı. Öyle büyük ilgi gördü ki toplumun bu konudaki duyarlılığı, deyim yerindeyse tavan yaptı. Bu konuda zaten öncü kimliğiyle bilinen İzmir ve Ege Bölgesi, bir kez daha farkını ortaya koydu.
Kampanya Koordinatörü ve Ege Ajans Haber Müdürü Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan Kavaklı, gelinen noktada önemli aşama kaydettiklerinin görüldüğünü vurguladı. Kavaklı, "Başlattığımız seferberlik, diğer nakil merkezlerinin de desteğiyle kısa sürede genişledi. Zaten bilinçli olan İzmir ve Egelilerin, bu duyarlılığı daha da arttı, toplu organ bağışlarıyla kendini gösterdi. Bağış miktarında İzmir, Türkiye birinciliğine yükseldi. Kadavradan nakiller ise yüzde 25'ten, 60.85 seviyesine çıktı.

Çalışmalarımız sürüyor. Hedefimiz, kadavradan organ naklinde dünya standardı olan yüzde 70'lere ulaşmak ve hatta bunu da geçmek" dedi.
EÜ Tıp Fakültesi Organ Nakli Merkezi Koordinatörü Dr. Ata Bozoklar da İletişim Fakültesi'ne teşekkür etti. Kampanya sayesinde, bağışlarda önemli ölçüde artış gözlendiğini dile getirdi.

Halkın bilinç düzeyinin yükseltildiği gibi, devlet kurumlarının da dikkatinin çekildiğini belirtti. Bozoklar, 2006 Ocak-Ağustos döneminde 189 organ nakli gerçekleştirildiğini, bunların 115'inin kadavradan, 74'ünün de bağış yoluyla (canlıdan) sağlandığı söyledi. Geçtiğimiz 14 Ekim'de, Avrupa Organ Bağış Günü'nü kutladıklarını hatırlatan Bozoklar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu konunun toplum hayatı için ne derece önemli olduğunu vurguladık. Kampanyayla birlikte kuvvetlenen duyarlılığın, her geçen gün daha da artacağından eminim."


Kaynak[/size]

Bu haberden de anlaşılacağı gibi yeterli ve doğru çalışma yapılınca gereken duyarlılıkta gösteriliyor. Bu yüzden bence bu konuda üzerlerine görev düşen tüm kurumların gerekli çalışmaları yapması gerekiyor. İnsanların tereddütleri ortadan kalktıkça konuya da o oranda ilgisi artacaktır.
 
* 'Organ Bağışı' dendiğinde aklınıza gelen ilk üç kelime nedir?
Yeni bir hayat,Yaşam,mutluluk,

* Kendinizi organ bağışı konusunda yeteri kadar bilgili ve duyarlı görüyor musunuz?
yeterli bilgim yok-genelde insanlar bu konuda bilgilendirilmediği için çekimser kalıyoruz. *Sizce, hastanede bir ölüm gerçekleştiğinde ilgili doktorun ölenin yakınlarına gidip, "organ bağışında bulunmak ister misiniz?" diye sorması bir kural haline getirilmeli midir?
Hayir, bu konuda insanlar bilinçlendirilmeli veya bir şekilde bu konu işlenerek insanlar duyarlı hale getirilmelidır.


* Sizce ölüden organ nakli bazı (hangi?) koşullarda devlet tarafından zorunlu tutulmalı mı, neden?
Kesinlikle zorunlu tutulmamalıdır.Bu tamamen insanların kendi hür iradesiyle karar vereceği bir durum.Ama bunu eğer iyi bir şekilde işleyebilirsek bu gibi olaylar ortadan kalkar herkes kendisi müracat eder gibime geliyor

*Siz ya da en yakın akrabalarınızdan biri vefat ettiğinde, organların alınıp başka bir insana ömür vermesini ister misiniz, neden?
Yaşatmaktan yanayım. Yaşamak güzel olduğu için

* Kısa süre içinde organ bağışı konusunda bir girişimde bulunacak mısınız?
Şu anda böyle bir düşüncem yok bu belirli bir işleyişten sonra olabilir

* Şimdi arkanıza yaslanın ve gözlerinizi kapatıp şunu hayal edin: Doktora gidiyorsunuz ve doktor bir organınızın iflas ettiğini söylüyor. Tek çare organ nakli... Ve düşünün, sizi yaşatacak olan organ, her gün ölen binlerce insanla birlikte çürüyüp gidiyor... Bu konuda vicdanınızı öne alıp, duygularınızı bizlerle paylaşır mısınız lütfen
Eğer biz oldükten sonra vereceğimiz bir organla birileri yaşayacak ve mutlu olacaksa bu bizlerede mutluluk verir.Dediğim gibi bu konuda insanlar bilinçlendirilmelidir.
Çünkü kurumuş bir ağacı yeniden yaşatmak güzel bir şey.
 
mutlaka ama mutlaka organlarımı bağışlayacağım

bir tek sigara kullanmam kötü bırakabilsem
bırakmaktan öte azaltabilirsem yapacağım organ bağışını daha faydalı kılacaktır :(
 
neptune' Alıntı:
[size=4] Siz ne kadar bağış yaptım deseniz de, kart üzerinizde bulunsa da öldükten sonra yine de ailenize sorulur ve yazılı muvafakat alınması gereklidir. İstemezlerse sizin iradi bağış isteğiniz geçerli olmaz.
Pratikte sizin bağış isteğinizin geçerliliği yok yani. :) Ancak bunun deneyimlerle gösterilmiş yararı şu ki, aileniz bu konuda istekli olduğunuzu bilir ve ölümden sonra isteğinizin yerine gelmesi için rıza gösterir[/size].
Yazılı bir başvurum olmadı ama aileme söylemiştim , işe yarar tüm organ ve dokularımı öldükten sonra bağışlayabilirler.
Hayattayken :) gerektiğinde kan v.s. bağışı yapabilirim.
Ancak yumurta bağışı yapmam :) Asla!
 
normal ölümlerde organlarınızı bagışlasanız bile bir işe yaramaz arkadaşlar yani çok gelişmiş bir yogun bakım ünitesinde ölmeniz gerekir
 
İnsan bedeni gömüğlünce topraktaki saprofit denen çürükçül canlılarca ayrıştırılır ve hücrelerdeki azot açığa çıkar. bu azot bazı bitkiler için faydalıdır. İnsan bedeninin gömülmesiyle ortaya çıkacak tüm fayda budur. Oysa bağışlanan organ bir insanı, o insanın hayallerini, umutlarını hayata bağlayabilir. Çürümeye terkedilecek bir organ için bundan güzel bir değerlendirme şekli düşünemiyorum.

İşin dini boyutunda çekinceler var tabi. ancak ben bu çekinceleri anlamakta zorlanıyorum. Bu konuda olumsuz fetva veren sözde din alimleri kendileriyle çelişiyor. Onlar değil mi her fırsatta ölümden sonra bedenin çürüyeceğini ve öteki dünyaya insanın ruh olarak gideceğini. Bu durumda çürüyecek bir bedene sahip çıkmaları ve sanki o bedenle öteki dünyaya gidecekmiş gibi tavır takınmaları kafalarının ne kadar karışık oldugunu gösteriyor.

Ben olaya dini terminolojiyle bakma taraftarı değilim. Ancak buna rağmen bildigim kadarıyla, islam dininin doğru bir yorumu bu konuda bu sahte alimlerin dediklerinden çok farkı şeyler söyleyecek ve bu olayın ne denli sevap olduguna vurgu yapacaktır.

Düşünün bir kere küçük, dünya tatlısı bir kızını9z var ve bu kızın kalp nakline ihtiyacı var. Biri çıkıyor ve organlarını bağışladığı için kızınızın hayatı kurtuluyor. Bundan büyük sevap olabilir mi? Ayrıca eğer organ nakli günahsa kan nakli de günah olmalı. Böyle aptalca bir şey olamayacağına göre hepimizin bu konuda "aklın yolu birdir" dememiz gerekiyor.
 
Baktığımızda organ bağışı olumlu bir davranış ,üstelik dinen de bir sakıncası yok ..Bana her türlü garanti verilse bağışlardım organlarımı.Pegasusun dediği gibi zaten topraktaki saprofit denen çürükçül canlılarca ayrıştırılırılıp azot açığa çıkarmayacak mı :)
Ama .....
En başta burası Türkiye..Hergün hastanelerde sağlık ihmallerinin , skandallarının yaşandığı bir ülke.Şu anda bu sitede bulunan bir çok kişi bu ihmallerin bir ürünü ..
Organ naklinin olabilmesi için bildiğim kadarıyla beyin ölümünün gerçekleşmesi lazım..Ya bizim sürekli hata yapan doktorlarımız (Hata yapmayan vardır belki ama ben rastlamadım :) ) işi aceleye getirip bizi canlı canlı keserlerse..
Biliyorum biraz komplo teorisi gibi oldu ama.. :cry: bir çok insanın kesilme korkusu bu olaydan geri durmalarına sebep oluyor..
Hiç birimiz ölümü bilmiyoruz ,ölüm halini bilmiyoruz bu bilinmezlik çekimserliklere sebep oluyor..tabii bir şey
Ama cana can katmak bize de can katar ....Bunu unutmayalım...
 
CEREN' Alıntı:
...
Organ naklinin olabilmesi için bildiğim kadarıyla beyin ölümünün gerçekleşmesi lazım..Ya bizim sürekli hata yapan doktorlarımız (Hata yapmayan vardır belki ama ben rastlamadım :) ) işi aceleye getirip bizi canlı canlı keserlerse..
Biliyorum biraz komplo teorisi gibi oldu ama.. :cry: bir çok insanın kesilme korkusu bu olaydan geri durmalarına sebep oluyor..
...

Haklısın... Biraz (hatta fazla) komplo teorisi olmuş! :wink:

[size=4]Beyin Ölümü nedir? Kimler beyin ölümüne karar verir?

Bir kişi herhangi bir nedenle yaşamsal işlevlerini yitirdiğinde buna "beyin ölümü" denir. Bu durumda kişi kendiliğinden soluk alıp veremez. Beyin işlevini geri dönülmez biçimde yitirmiştir. Tıp, bu durumu "ölüm durumu" olarak kabul eder. Kalbi ise, yalnızca solunumu sürdürmeyi sağlayan solunum cihazlarına ve başka makinalara bağlı olduğu sürece çalışabilir.

Beyin ölümü kararını ancak dört kişiden oluşan bir uzman doktor ekibi karar verir. Bu uzman ekip, kardiyolog, anestezi ve reanimasyon uzmanı, nörolog ve nöroşirurjiyen'den oluşur. Bu ekip, fizik muayene ile ve o ülkede o merkezde tıbbın en ileri olanakları içerisinde laboratuvar tetkikleri yaparak beyin ölümü olduğuna karar verir ve bunu bir belge ile resmileştirir. Bu resmi belge hazırlanmadıkça beyin ölümü kesinlik kazanmamış sayılır ve kişinin organları asla alınamaz. Dört kişilik ekipten hiçbiri, hastayı yatıran, durumunu takip eden doktorlardan değildir. Organ nakli yapan ekibin içinden bir doktor da bu dört kişilik ekipte yer alamaz. "Beyin Ölümü" kararını tıbbın olanakları ölçüsünde, yukarıda sayılan uzmanlar bağımsız olarak verir.

TOND
[/size]
 
ORGAN BAĞIŞI ASLINDA HERKEZ TARAFINDAN DESTEKLENMELİDİR.

YAYIN ORGANLARI VE MEDYA BU KONUYA DAHA DUYARLI OLMALI...

ÖNCÜLÜK ETMELİ...

SANATÇILAR GÜNDEME GETİRMELİ...

REKLAMLARDA SLOGANLAR YAYINLANMALI...

YAYINLAMALI Kİ; İNSANLAR AYDINLANMALI !!!
 
ORGAN BAĞIŞI, BİN GÖZYASI DİNDİRİR!

HERKEZ AMA HERKEZZZZZZZZZZZZZZZ

BİRGÜN KENDİ BAŞINA GELMEDEN, BİR AN ÖNCE ORGAN BAĞIŞI İÇİN

ELELE VERİP GEREKEN ÖZVERİYİ GÖSTERMELİ....


HAYDİ ORGAN BAĞIŞINA !!!!!
 
CEREN' Alıntı:
Organ naklinin olabilmesi için bildiğim kadarıyla beyin ölümünün gerçekleşmesi lazım..Ya bizim sürekli hata yapan doktorlarımız (Hata yapmayan vardır belki ama ben rastlamadım :) ) işi aceleye getirip bizi canlı canlı keserlerse..
Biliyorum biraz komplo teorisi gibi oldu ama.. :cry: bir çok insanın kesilme korkusu bu olaydan geri durmalarına sebep oluyor..
Hiç birimiz ölümü bilmiyoruz ,ölüm halini bilmiyoruz bu bilinmezlik çekimserliklere sebep oluyor..tabii bir şey
Ama cana can katmak bize de can katar ....Bunu unutmayalım...
Ceren meselenin kaynağını bulmuş. Gerçekten insanlar organ naklinden bu sebeplerle kaçınıyor. Korkuyorlar.
Olaya birazda dini yönden de bakmak gerek. Madem müslümanız, islamın ölümü nasıl tarif ettiğine de göz atalım.
Hadisi şeriflerden anlaşıldığına göre ölüm çok acı veren bir haldir. Her nefis bu acıyı tadacaktır.
Peygamber efendimiz vücuttan çıkan canı, yüne saplanmış dikenli bir teli çıkarmaya benzetmiştir. Canda vücuttan çıkarken vücudu parçalar çıkar diyor.
İslam a göre can ayaklardan başlayarak çıkar ve gırtlakta son bulur. Yani en son noktası gırtlaktır. Bilim adamları da bu durumu termal kameralarla tespit etmişlerdir. Seyrettiğim bir filmde can veren bir kişinin vucudundaki mavimsi bir ışığın ayaklardan başlayarak gırtlağa kadar geldiğini ve burada bir kaç defa yanıp sönerek yok olduğunu görmüştüm.
Şimdi bu anlattıklarımdan ne sonuç çıkar?
Demekki can vücuttan tam çıkmasa bile ayaklardan başlamak üzere vücut zaten ölmüştür. İç organlar ölmüştür. çünkü can buraları terketmiştir. Gereken acı bu bölgelerde zaten çekilmiştir. Bu bölgelerin kesilmesinin ekstra bir acı vereceğini sanmıyorum.
Ölüm anında hücrelerden çekilen canın verdiği acının ötesinde daha büyük bir acı olabileceğini zannetmiyorum.
Kaldı ki organlar beyin ölümünden sonra alınmaktadır. Bu nedenle organ naklinde acı çekerim diye düşünceleri yersiz ve komik buluyorum.
Bu durum temelin bir fıkrasına benziyor.
Temeli iğdam ediyolarmış. Boynunu ipe geçirmişler ve altındaki sandalyeye tekme vurmuşlar. Temel değişik bir şekilde çırpınmaya başlamış. Görevliler herhalde birşey diyecekti ipi kesin hemen bakalım ne diyecekmiş? diyip iğdamı durduruyolar. Ve temele soruyolar. Bir isteğinmi var?
Temel : - Az daha boğuluyordum. Demiş. :)
Organ bağışıyla sadece organı kullanana değil insanlığıda hizmet etmiş olunur. Şöyleki;
Organ bağışı yapmak organ mafyasının da önüne geçecektir. Dünya genelinde ve ülkemizde her sene 100 lerce insan faili mechul bir şekilde ortadan kaybolmakta ve organları çalınmaktadır. Geride gözü yaşlı aileler, ömür boyunca akıllara takılan sorular kalmaktadır. Organ bağışının artması bu gibi durumları ortadan kaldıracak ve organını bağışlayan kişi Allah katında toplum huzuruna emeği geçtiği için çok olumlu bir iş yapmış olacaktır. Toplum huzurunu sağlamakta gayret sarfeden ve imanı olan he insan Cennete girmeye bir adaydır.
Bütün söylemelerime rağmen organ bağışından bende korkuyorum. Ama hiç düşünmüyorda değilim.
 
Sevgili Baben teşekkürler bilgi için...
Artık komplo teorilerini bırakma zamanı geldi sanırım :wink:
 
Üst Alt