* Çevrenizdeki insanların sakatlığa bakışı ve sakatlığı olana biçtiği rol sizin kişilik özelliklerinizi nasıl etkiledi (etki-tepki)?
çevremde gördüğüm insanların hemen hepsi genelde sakatlara acıyor. acıma duygusu ön planda. yarım insan kabul ediyorlar. deger veriyorlar ama bir adam ya da kadın yerine koymuyorlar...sakatların yaşamlarından habersizler. onların kendi başlarına yeterli olmalarına mucize gibi bakıyorlar... vs vs...
bende bir çok sebebpten dolayı öteki sayılan biriyim zaten. bu noktada kendimi sakat görüyorum. doğru bildiğini yaptıgın sürece,maske takamayınca haliyle kabulunuz zorlaşıyor. ben olduğum gibi davranabilen biriyim. bunu ögrendim hayattan. ama alınganlık,agresiflik ve yer yer komplekslerim oluyor. ama bildiğimi okuyorum yine de
kendim olmayı ögrendim. ve hemen ne varsa vazgeçebilmeyi... en kolayı vazgeçmek oldu hep. elimde ne varsa bırakıp gitmek... hak kelimesini başkalarına yakıştırırken bana yakıştıramadım hiç... hep başkalarının hakkıydı çünkü... ama artık ben de hakkımı talep ediyorum. istediğimden artık kolay kolay vazgeçmeyecegim...sanırım aşağılık kompleksinden kaynaklı bu da... kendini yakıştıramamak alınmak ve hakkı görmemek kendinde... vazgeçmek hemen. artık oyle değilim... kendimi seviyorum. ve ucube değilim artık. hasta degilim. insanları uzecegm diye korkmayacagım artık....mucadeleyi ögrendim... böyle işte ögrenirmiş insan böyle...
* Herhangi bir konuda karar alırken “sizin için” biçilen o rollerle kendinizi/davranışlarınızı sınırlar mısınız?
asla... hep kendim ettim kendim buldum
))
bildiğini okuyan biriyim. tamam toplumu takarım. zaman gelir korkarım. ama içimdeki damar delidir benim. sonunda tırssam da bildiğimi okurum. koldan kelleden her bişiden geçerim...inandıgım şey için mucadeleye bayılırım çünkü... davranışları sınırlamam... bu zor işte
))
yapım kaldırmaz... içimden geldiği gibi davranırım... ortamlar uygun değilse dayanabildiğim kadar dayanmaya çalışırım. ama genelde beden ve ruhum aynı dilden konuşur. beynimi devre dışı bırakırlar
))
o yüzden cesurum sanırım... ama aslında korkagımdır. kuş gibiyimdir.
fakat o deli damarım kuşmuş korkaklıkmış dinlemez bile. inandığı şey için doğru bildiği şey için hedefe kitlenir. geriye bir yorgun yürek yani ben enkaz tesbiti yaparım hep...bedeli agırdır hep... hep bir enkaz altında kalmışımdır. mecburen kalkacaksındır ve yine başlayacaksındır...
* Sizce sakatlığı olan kişilerin ortak kişilik özellikleri var mıdır?
en büyük tesbitim sorumluluk bilinçleri hakkaten gelişmemiş. ailelerine bakımlı olmak sanırım bu etkiyi yapmış. tam bir birey olamamışlar.
riskten aşırı korkuyorlar. teminatçılar... garanticiler... garantisi olmayan bir işe asla girişmezler...
ille emin olacakjlar ve ilk adım hep karşıdan gelecek...
bu yuzden yüreksizlerdir... korkaklar da... guvensizler...
ilk adım asla atamazlar... çünkü kendilerinde bu hakkı göremiyorlar... sanırım riski alabilecek kapasitede göremiyolar kendilerini...
en çok hepsinde bunu gördüm...
sakatların ruhu da göçmüş...korkak ve sinmiş bir ruhları var... sadece sözde cesaretliler... zaten sakat olarak yaşamalarını riskle yaşamak olarak algılıyolar. işte burda kendilerini gerçekten ayrıştırıyolar. halbuki her insanın hayatında sakatlık gibi sorunları vardır. farklılıkları vardır. ama geçip de sakatlıgın ardına sıgınmak çelişkidir. sakatlıgı tek başına kahramanlık olarak almak çelişkidir. saglam yuruyor diye ondan daha şanslı değil ki... saglamın da belini büken meydan vardır yani...
bu noktayı aşmadan birey olabilmeleri de imkansız zaten...
ama sakatlar bu risk hesabını genelde çevreye bırakmışlar...onların adına bu riski başkaları hesaplar olmuş...