Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Hangi okula..?

hüseyin19

Üye
Üyelik
24 Mar 2010
Konular
165
Mesajlar
535
Reaksiyonlar
0
SIPA
Köylü, yeni dogan bir sipayi! kucagina almis evine dönerken, iki
ortaokul ögrencisi kendisine takilir ve:
* Hayrola amca, derler. Oglunu nereye götürüyorsun böyle?
Adam, kendine yapilan bu terbiyesizlige aldirmamis görünerek cevap
verir: * Gittiginiz okula kaydini yaptiracagim.
 
Matematik öğretmeni ilkokul çocuklarına sormuş:
-Ağaçta 5 kuş var.Birini vurdum kaç kaldı.
Ahmet hemen:
-Hiç kalmaz.Çünkü sesten hepsi uçar, demiş.
Öğretmeni bunun üzerine:
-Olmaz öyle şey, diye cevap vermiş.
-Burası matematik dersi.5 taneden biri vurulursa 4 tane kalır.Ama düşünüş biçimini beğendim.
Ahmet fena halde hırslanmış:
-Bende birşey sorabilirmiyim öğretmenim demiş.
Sor bakalım.
-3 kadın dondurma yiyor, biri ısırarak, biri yalayarak, biri emerek yiyiyor.Bunlardan hangisi evli.
Öğretmen kızarıp bozarmış.Sonunda:
-Bilemem, demiş.
-Emen mi?
Ahmet cevabı yapıştırmış:
-Yoo, parmağında alyansı olan. Ama düşünüş biçiminizi beğenmedim.
 
:D:D:D:d hahahaha süperdi....
 
[SIZE=3]Kadeş Savaşı


[/SIZE]Tarih dersinde öğretmen birini tahtaya kaldırmış ve sormuş:
-Oğlum Kadeş Savaşını kim yaptı?
Çocuk hemen yanıtlamış:
-Hocam vallahi billahi ben yapmadım.
Hoca sinirinden çıldıracak. O sinirle dışarıya çıkmış, koridorda Matematik öğretmenini görmüş ve durumu Matematik öğretmenine anlatmış:
-Hoca hanım bu öğrenciler beni çıldırtacak; Kadeş Savaşını kim yaptı diye soruyorum, vallahi billahi ben yapmadım diye yanıt veriyorlar, çıldıracağım...
-Hocam üzülmeyin çocuktur bunlar hem yaparlar hem de yapmadım derler... Tarihçinin sinirleri iyice tepesine çıkmış ve soluğu Müdür Beyin odasında almış.
-Müdür Bey bu nasıl bir okul, ne öğrencisinde hayır var, ne de öğretmeninde; öğrenciye Kadeş Savaşını kim yaptı diye soruyorum, ben yapmadım diyor, öğretmene durumu anlatıyorum, bunlar çocuktur hem yaparlar hem de yapmadım derler diyor, kafayı yiyeceğim.
Müdür Bey: Siz hiç kendinizi üzmeyin Hocam, bunda merak edilecek birşey yok, şimdi Bakanlığa bir yazı yazar ve Kadeş Savaşını kimin yaptığını sorarız... Tarih Öğretmeni aldığı yanıt ile oracığa yığılıp kalmış ve Müdürden bir hafta izin almış...
Bir hafta sonra Bakanlıktan bir yazı:
Bu yıl ödenek olmadığı için Kadeş Savaşı yapılamayacaktır. Bilginize...
 
Okula yeni gelen öğretmen ilk dersinde ögrencilere ilginç
bir çağrıda bulunmuş:
- Kendini geri zekalı hisseden varsa ayağa kalksın
Sınıfta çıt yok
Nihayet biri kalkmış:
- Sen kendini geri zekalı mı hissediyorsun?
- Hayır, demiş çocuk, ama sizin tek başına ayakta kalmanıza gönlüm razı olmadı da
 
Baba, ortaokul üçüncü sınıfa giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görür. "Allah allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye düşünür ve oğluna seslenir:
-"Getir bakayım şu karneyi!"
-"Al baba..."
Adam karneye bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf.
-"Bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, ingilizce kursu dedin ingilizce kursuna gönderdik, gitar kursu, müzik aletleri, ne istersen yapıyoruz. Kız arkadaş uğruna harcadığın çiçek parasının haddi hesabı yok. Ne bu notların hali, rezil şey!"
-"Baba... O benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, birinin arasında karnelerinden birini bulmuştum..."
 
geçimsiz sülale

Temel, İdris'e havasını atıyormuş:
- Haçan penum buyük dedem Rus harbinde Ruslara karşi savaşti... dedem Çanakkale harbinde İnciluzlere karşi savaşti... Babam Kurtuliş Savaşı'nda Yunan'a karşi savaşti...
İdris atılmış:
- Ula demiş, haçan senun de ne geçimsuz sulalen var imiş...!=)
 
Temel askere gitmiş. Mutfakta çalışmaya başlamış. Mutfağa her girdiğinde buzdolabına selam veriyormuş. Bir gün komutan sormuş:

- Niye buzdolabına selam veriyorsun?

Temel cevap vermiş:

- General Electric
biggrin.png

[FONT=Comic Sans MS]Hasan el Sabbah isimli Cezayirli mülteci ailesinin çocuğu Fransa'daki okulunda sınıfa girdiğinde öğretmen sordu
- "Adın ne"
- "Hasan el Sabbah" diye cevapladı çocuk.
- "Fransa'da Hasan el Sabbah ismini kullanmayız bundan sonra senin adın Jean-François" dedi öğretmen.
Akşam eve döndüğünde annesi Hasan el Sabbah'a sordu
- " Günün nasıl geçti Hasan"
- "Benim adım Hasan el Sabbah değil, artık Fransa'da yaşıyorum ve artık adım Jean-François" dedi.
- "Sen isminden, ailenden, kültüründen ve dininden utanıyor ve yadsıyorsun öyle mi?" diyen annesi Hasan el Sabbahı dövdü. Sonra olanları Hasan el Sabbah'ın babasına anlattı.
Babası Hasan'ı daha kötü dövdü. Ertesi gün okula gittiğinde öğretmen Hasan el Sabbah'ın yüzündeki çürükleri gördü ve sordu
- "Benim küçük Jean-François'ma ne oldu?"
- "Hiç sormayın Madam, iki tane Arap'ın saldırısına uğradım"[/FONT]​

****

Adamin birine sayisaldan buyuk ikramiye cikiyor.
Karisina bile soylemiyor.
Sabaha karsi ikramiyeyi almak için yola cikiyor.
Tam yari yola gelmisken bir telefon.
Arayan kayinbiraderi...
- Nerdesin eniste ?
- Disaridayim hayirdir ?
- Cabuk eve gel
- N 'oldu ? Cok mu acil
- Hemen gel !... Ablam !...
- Yoksa hasta mi ?
- Yok sizlere omur!... Basimiz sagolsun....
Telefonu kapattiktan sonra adam bulunduğu yere cokuyor....
Ve gulmekten kendini alamıyor ,
'Ey guzel Allah'im, verdikce veriyorsun‘ ! ! !​
 
‎80 Yaşında Dede Eşine ;

Dede: Gençliğimizdeki flört günlerimizi hatırlıyormusun ?
Nine: Evet çok özledim.
Dede: Yarın ilk buluştuğumuz yerde buluşup sevgiliyken yaptığımız şeyleri yapalım mı ?
...
Dede süslenmiş, püslenmiş buluşma yerinde saatlerce beklemiş,
Ama bakmış nine yok. Eve gelince bakmış Nine ağlıyor.

Dede: Ne oldu ?
Nine: Ne olacak aşkım, Annem yollamadı.
smile1.gif
 
Savci, morgdaki uç ceseti incelemek uzere gelmisti.
Birinci ceset siritiyordu. Savci nedenini sordu.
"Milli piyangoda büyük ikramiyeyi kazandi, sevincine dayanamadi, kalp krizi
gecirdi ve öldü", dediler.
Ikinci ceset de siritiyordu. Savci sordu :
- Bu neden siritiyor?
"Bunun da oglu dogmustu. Sevincten kalbine yenik düstü" diye acikladilar.
Üçüncü ceset Temel in kömür halindeki cesediydi. O da siritiyordu.
"Bu neden oldu?" diye sordu savci.
"Efendim, buna yildirim çarpti" dediler.
- Peki neden siritiyor?
- Fotografini cekiyorlar sanmis...

Aganin Ayricaligi

Irgat kosa kosa agasinin yanina gelir;
-Agam aksam rüyamda seni gördüm
-Hayirdir len nasil gördün?
-Ikimizde ayni uçakta seyahat ediyorduk.
-Eeee
-Sonra uçak ariza yapti ve düstü.
-Hayirdir insallah,ne oldu sonra?
-Ben bok çukuruna, sen de bal çukuruna düstün.
-Olacak di mi o kadar fark. Agaligim rüyada bile belli olmus.
-Sonra birbirimizi yalaya yalaya temizledik.

dedik ki bu günde biraz tebessüm edelim dedik..
 
VAYYY kalfa burda mısın beğenmene sevindim

bir daha:

Hızlı trader evine gelir ve posta kutusunda telefon faturasını görür. Bir bakar ki 30 milyar küsur lira fatura. Beyninden vurulmuşa döner. Hemen ayrıntılı fatura ister. Fatura gelir. Aranan bütün numaralar adamın arkadaşlarına ve dostlarına aittir.

Trader, "Bu nasıl olur? Ödeyeceğiz mecburen" der.. O sırada gözü papağanına takılır. Bir an tereddüt eder. Gece papağanı gözlemeye karar verir. Papağan kafesinden çıkar ve telefonun basına gidip rehberi açar, adamın arkadaşlarını tek tek arayıp saatlerce konuşmaya baslar. Hızlı trader sinirden çıldırmış bir şekilde papağanı yakalar ve kanatlarından duvara çiviler.

Papağan çarmıha gerilmiş bir vaziyette duvarda asili kalmıştır. Trader, sinirle papağanı azarlar; "Bir hafta burada asili kal da aklin başına gelsin. Çek bakalım cezanı." Trader gider. Papağan bir bakar karşı duvarda çarmıha gerilmiş İsa durmakta.

Hemen muhabbet koyulur;

"Birader sen ne kadardır buradasın?

" "2000 yıldır buradayım" der İsa.
Papağan hayretler içinde kalır;
"Ohaaaa! Nereyi aradın lan öyle?":p:eek:
 
Temel kaza geçirmiş.Kol bacak kırılmış...Hastanede..Başucunda Fadime...

-Fadime, vuruldum, başımda sen vardın....Hasta oldum başımda sen vardın....Kaza geçirdim ,başımda sen vardın...Ölümden döndüm, başımda sen vardın.
Ulan , ne mendebur, ne uğursuz karısın sen be !


biggrin.png
biggrin.png

Dursun iş için müracaatta bulunmuş.
İşe alınması için bazı evraklarla birlikte 8 ......adet de vesikalık fotoğraf istemişler.
Ancak Dursun vesikalık fotoğrafın ne olduğunu bilmiyormuş.
Hemen akıl hocası Temelin yanına koşmuş.
Durumu anlatmış.
Temel: Bildiğim kadarıyla vesikalık fotoğraf belden yukarı çekilen fotoğraftır.
Sen şuraya çukur kaz içine gir.
Bende fotoğraf makinesi getireyim.
Fotoğrafını çeker veririz demiş.
Dursun başlamış çukur kazmaya, temel fotoğraf makinesi getirmeye gitmiş.
Temel bir de gelmiş ne görsün.
Dursun 8 tane çukur kazmış.
Temel: Ula Dursun niye 8 çukur kazdın demiş.
Dursun: 8 vesikalık lazım ya..
Temel: Ula salak ben zaten 8 tane fotoğraf makinesi getirmiştim...​

****

Hocanın iki kızı varmış. Bunlardan birinin kocası çifçi, diğerinin ki ise kiremitçiymiş. Hoca kızlarının ziyaretine gidince hatırlarını sorup, para durumlarını öğrenmek istemiş.
Kocası çifçi olan:
Bu yaz yağışlı geçerse bol bol ekin alırız. Ekini satınca elimi çok para geçer ve zengin oluruz, demiş.
Kocası kiremitçi olan:
Bu yaz yağmur yağmazsa, yaptığımız kiremitler kurur. Onları satar çok para kazanırız. Böylece zengin oluruz demiş.
Hoca başlamış düşünmeye. Böyle düşüne düşüne evine varmış. Karısı Hocayı düşünceli görünce:
Hayrola Hoca kızlardan bir hayırsızlık mı gördün ki böyle düşüncelisin? diye sormuş.
Hoca ağır ağır başını kaldırarak:
great.gif
great.gif

Kızlardan biri ayvayı yiyecek ama hangisi bilmiyorum, demiş.​

****


GECIRDIGI cok kotu bir kaza sonrasi komaya giren kadini yasama dondurmekte
zorlanan doktorlar son care kocasini cagirmislar. Kadinin yataginin basinda
doktor uzucu durumu anlatmis;
Uyandiramiyoruz onu.. demis, Onunla konusmaya calisin.. Cevap vermezse
yapacak bir seyimiz kalmiyor..
Bir seyler yapin doktor.. demis kocasi, O daha 43 yasinda!..
Kadindan miriltilarla hemen cevap gelmis;
35!..:eek::p

şehirlerarası yolcu taşıyan otobus gece 23.00 de yolcularıyla birlikte yola koyulmuş..
epey bir müddet gittikten sanra şöförün tam arkasında oturan yaşlı teyze şöförün omzuna vurarak bir badem uzatmış..
şöför bademi yemiş..
bu birkaçkez tekrarlamış...şöför epey badem yedikten sonra

-teyzecim bütün bademleri bana yedirdin, birazda kendinye... demiş.

yaşlı teyzede...

-evladım, ağzımda diş yokki, ben sadece şekerlerini emiyorum...demiş.​
 
Galata'da bir balıkçı bağırıyormuş:

"Canlı balık, canlı balık!" Oldukça yaşlı bir kadın balıkçıya yaklaşmış ve sormuş:

"Evladım balıklar taze mi?"

"Canlı balık, canlı balık!"

"Evladım balıklar taze mi?"

"Anneciğim, canlı diyoruz ya işte!"

"Ah be evladım ben de canlıyım, fakat taze miyim?"​
 
bu biraz karikatüzmdeki gurba ile nineyi andirdi
 
Nişan yüzüğü

Rebeka, parmağındaki nişan yüzüğünü çıkarıp nişanlısına uzattı:

"Artık seni sevmiyorum Salamon. Ayrılalım."

"Peki kimi seveorsun?"

"Moiz'i..."

"Ya... Nerede şimdi o kerata?"

Rebeka ağlayarak Salamon'un ellerine sarıldı:

"Sakin ona bir şey yapma!.."

"Yapacayim."

"Yapma Salamon..."

"Yapacayim Rebeka!.."

"Ne yapacaksin? Üldürecek misin?"

"Yok be kuzum. Şu nişan yuzüğini satacayim."​

Trafik Polisi

Adamın birini gece vakti çevirir trafik polisi ceza yazacak ya sorar ;
- Beyefendi ruhsat lütfen !
- Buyrun Memur Bey .
- Alkol ?!
- Yok Memur Bey .
- Kemer takılımıydı ?!
- Evet Memur Bey .
- İlk yardım çantanız ?!
- Tastamam yerinde Memur Bey .
Bakmış olacağı yok memur ;
- Mezdeke kasetin varmı ?!
- Var Memur Bey .
- Koy kaseti !
- Tamam Memur Bey .
- 3. Parçayı çal !!
- Tamamdır memur bey ??...
- Şimdi ben oynuyorum sen Para Yapıştırıyorsun !!!​

YARDIMSEVER
Sehrin hayirsever vakiflarindan birindeki çalisanlar sehrin en
basarili avukatindan henüz herhangi bir bagis almamis olduklarini fark
ettiler.
Bagis toplama görevindeki kisi avukati bagista bulunmasi için
ikna etmeye çalisiyordu:
"-Arastirmalarimiza göre yillik geliriniz en az 500.000 dolar,
ancak bugüne kadar hiç bir hayir isine bir kurus bagista
bulunmamissiniz. O paranin bir kismini bir sekilde topluma iade etmek
istemez miydiniz?"
Avukat bir süre düsündü, sonra:
"-Önce, arastimalariniz annemin uzun bir hastaliktan sonra ölmek
üzere oldugunu ve hastane masraflarinin onun yillik gelirinin bir kaç
kat üstünde oldugunu da gösterdi mi?"
Görevli utandi:
"-Sey, hayir."
"-Sonra, kardesimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye
mahkum oldugunu?"
Görevli utancindan kipkirmizi kesilmis bir halde özür dilemeye
çalisirken avukat onun sözünü kesti:
"-Ya da kizkardesimin kocasinin bir trafik kazasinda öldügünü ve
onu üç çocuguyla bes parasiz biraktigini?"
Görevli yerin dibine geçmisti, sadece,
"-Hayir, hiç bir bilgim yoktu ..." diye mirildanabildi.
Avukat bir kez daha onun sözünü keserek devam etti:
"-Pekala, ben onlara zerre miktar para vermezken size niçin vereyim
 
memur sükretsin onu bulamiyanlarda var .....
 
[FONT=Verdana][SIZE=2]Apartmanın birinci katından bir hanım, yoldan geçen balıkçıya seslenir;[/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana]- “Balıkçı, balıkçı, balıklar taze midir?”[/FONT]
[FONT=Verdana]- “Tazedir hanımefendi.”[/FONT]
[FONT=Verdana]- “Pulları parlakmıdır?”[/FONT][FONT=Verdana]-“Pırıl pırıl parlaktır.”[/FONT]
[FONT=Verdana]-“Kulakları kırmızı mıdır?”[/FONT]
[FONT=Verdana]-“Kırmızıdır hanımefendi.”[/FONT]
[FONT=Verdana]-“Erkek midir?”[/FONT][FONT=Verdana]Balıkçının sabrı tükenir;[/FONT]
[FONT=Verdana]-“N’apacaksın hanımefendi, evlenecek misin?”[/FONT]

[SIZE=2][FONT=Verdana]Bir mahkeme salonu düşünün... [FONT=Verdana]Bir davada tanıklık etmesi için kürsüye yaşlı bir teyzeyi çağırırlar.. [/FONT][/FONT][/SIZE][FONT=Verdana]Kadın yerine oturur ve davalının avukatı kadına yaklaşır...
- "Bayan Jones.. Beni tanıyor musunuz?"
[/FONT]

[FONT=Verdana]Yaslı teyze yanıt verir:
- "Ah evet Bay Williams sizi çocukluğunuzdan beri tanıyorum.. siz taa o zamanlar bile aileniz için tam bir bas belasıydınız.. Sürekli yalan söylüyorsunuz, karınızı komsunuzla aldatıyorsunuz, en yakınım dediğiniz insanların arkasından konuşuyorsunuz, 2 dolar fazla kazanmak için herkesi satarsınız..."
[/FONT]
[FONT=Verdana]Davalının avukatı basta olmak üzere bütün salon sok olur.. [/FONT]

[FONT=Verdana]Adam ne yapacağını bilemez bir halde kadına tekrar sorar:
- "Peki Bayan Williams, ya karşı tarafın avukatını tanıyor musunuz?"
[/FONT]
[FONT=Verdana]Kadın yine yanıtlar:
- "Elbette tanıyorum.. çocukluğunda ona dadılık yapmıştım..
[/FONT]

[FONT=Verdana]Tembel, ödlek ve alkolik adamın tekidir.. etrafında bir tek dostu yoktur ve herkes onun hala geceleri altına kaçırdığını söylüyor.."

[/FONT]
[FONT=Verdana]Yine herkes şokta.. bütün salonu bir gürültü kaplar.. Hakim kürsüye tak tak tak vurup herkesi susturur ve her iki tarafın avukatını da kürsüye çağırır.. [/FONT]
[FONT=Verdana]Ve ikisine de eğilmelerini söyleyerek kulaklarına sunu fısıldar...

[/FONT]
[FONT=Verdana]- "Eğer bu kadına beni tanıyıp tanımadığını sorarsanız ikinizi de harcarım.[/FONT]


***

[FONT=Verdana][SIZE=2]Adam geçirdiği trafik kazası sonucunda yüzü feci şekilde yanmış, plastik cerrahlar adamın tamir edilmesi gereken yüz derisine uyum sağlayacak parçayı karısının poposunda tespit etmişler, oradan alınan büyük bir deri parçası adamın suratına özenle yapıştırılmış, [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana]Bir müddet sonra da gerçekten ayırt edilemez bir şekilde adamın yüzü eski haline dönmüş. [/FONT]
[FONT=Verdana]-“Fedakar aşkım benim.. Sana nasıl teşekkür etsem bilemiyorum, kendimi sana karşı o kadar borçlu hissediyorum ki..! ” demiş adam karısına.[/FONT]
[FONT=Verdana] [/FONT][FONT=Verdana]- “Hiç önemli değil bir tanem” diye yanıt vermiş karısı, [/FONT]
[FONT=Verdana]- “Annenin sana sarılıp yanağını her bastıra bastıra öpüşünde o kadar keyif alıyorum ki sana anlatamam..! ”[/FONT]
 
SALAK

Adamın birisinin,

Arabasının lastiği tam tımarhanenin önünde patlar.

Adam arabayı ...kenara zor yanaştırır.
...
Sonraki işlem malum...
Kriko, stepne, bijon anahtarı ve tekeri söker.

Ama söktüğü 4 adet bijon, yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer.

Mazgal açılır gibi değil,

Bijonlar görünmüyor bile.

Adam bir sağına bakar, bir soluna bakar,

çaresiz kaldırıma çöker.
Olayı en başından beri tımarhanenin demir parmaklıklı penceresinden izleyen bir deli, seslenir;
- Ula salaaak! Sen ne yapıyorsun orda öyle?
- Sorma birader,lastik patladı ve değiştirirken bijonları mazgala düşürdüm.
- Düşündüğün şeye bak! Diğer lastiklerden birer tane bijon çıkar. Hepsi 3 bijonlu olsun.

Seni, lastikçiye kadar idare eder.


Adam hemern denileni yapar.
Ve akıl hastanesindeki deliye seslenir:
- Senin ne işin var tımarhanede?

Cevap müthiştir....
- Biz burada delilik'ten yatıyoruz kardeşim, salaklık'tan değil........​
 
:D:D:D haha bugun günüm güzel geçioo maşallah
tşk emeğinize sağlık..
 
KANDIRDIM ONİ


Temel kahvehanede otururken, içeri iriyarı biri girmiş ve kolları sıvarken sormuş;
- İçinizde Ahmet kim?

Temel de düşünmeden parmak kaldırmış "Ahmet penum!" demiş.

Öfkeli adam Temel'i bayıltana kadar dövmüş ve çekip gitmiş.

Kahveci Temel'in hâline acımış, yüzüne ve gözlerine kolonya sürüp ayıltmış.

"Yahu senin adın Temel. Niye Ahmet penum! Dedin de dayak yedin?" demiş. Temel gözlerini zor açarak

"Kandırdım oni!" demiş.
__________________
 
yolsuzlar kasabası..


[FONT=Arial]Bir kasabada her gün hava kararınca, insanlar maymuncukları nı ve[/FONT]
[FONT=Arial]fenerlerini yanlarına alır, komşularının evlerini soymaya giderlermiş.[/FONT]

[FONT=Arial]Fakat, gün doğarken geri döndükleri her seferinde kendi evlerini de[/FONT]
[FONT=Arial]soyulmuş durumda bulurlarmış. Ama ülkede kimse kaybetmezmiş, çünkü[/FONT]
[FONT=Arial]herkes birbirinden çalarmış.[/FONT]

[FONT=Arial]Bir gün, nasıl olmuşsa, dürüst bir adam ortaya çıkmış. Geceleri,[/FONT]
[FONT=Arial]diğerleri gibi çantasını fenerini alıp hırsızlığa çıkmaktansa, evinde[/FONT]
[FONT=Arial]kalıp çalışmayı tercih edermiş bu adam. Hırsızlar da onun evinin önüne[/FONT]
[FONT=Arial]geldiklerinde içeride ışık yandığını görünce döner giderlermiş. Fakat[/FONT]
[FONT=Arial]bu durum böyle bir süre devam edince, ahali ona kızmaya başlamış:[/FONT]​

"Çalmadan yaşamak senin tercihin, ama başkalarını engellemeye
hakkın yok" demişler.

Bunun üzerine dürüst adam, geceleri ışığını söndürüp dışarı çıkmaya
başlamış. Her gece, hırsızlık yapmadan orada burada dolaşır durur,
sonunda yatmaya evine dönermiş. Fakat her döndüğünde evini soyulmuş
bulurmuş. Sonuçta bir haftadan daha az bir sürede, yiyecek içecek hiç
bir şeyi kalmamış ve memleketini terketmek zorunda kalmış.

Kasabada hırsızlıkta ustalaşıp giderek zenginleşenler kendileri
için soygun yapmak üzere maaşlı hırsızlar tutmaya başlamışlar.
Zamanla, zengin fakir ayrımı çoğalmış. Zenginler mallarını korumak
için bekçiler tutmuşlar, hapishaneler kurmuşlar. Kendi mallarının
çalınmasını da yasa dışı ilan etmişler! Ancak yoksulların mallarını
çalmak hala serbestmiş!

Bir süre geçtikten sonra, artık kimse soymaktan ve soyulmaktan söz
etmez olmuş. Çünkü, yoksulların çoğu ya açlıktan ölmüş ya da oraları
terketip gitmişler. Zenginler ve maaşlı soyguncular ise ortada
soyacakları kimse kalmadığından servetlerini yavaş yavaş yitirmeye
başlamışlar.

Sonunda zenginler eski düzeni yeniden sağlamak için oraları ilk
terkeden dürüst adamı başa getirmeye karar vermişler. Sora sora nerede
yaşadığını öğrenmişler. Evine gittiklerinde kapıda yazılı bir kağıt
görmüşler. Kağıtta şunlar yazıyormuş:

"Bir insan sadece dürüst olduğu için aranıyorsa, her şey için çok geçtir..
 
Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “hiç kimseyim.”
Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş: “Sen kimsin?”
“Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasreddin Hoca.
...“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam...
“Daha sonra?..” diye üstelemiş Hoca.
“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
“Peki ondan sonra?”
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş: “Hiç.”
“Daha niye kabarıyorsun be adam, ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: ‘hiçlik makamı’ında!”
 
Üst Alt