Güzel iki haber aldım bu gün; Yaz 2007 yılında gezdiğim Çanakkale civarı ve Ayvalık Sırtlarındaki güzel mekanlardan geldi bu haberler... Sır değil ama fazlada açıklayamam.... Biri Ada, başında da renkler filan var... Orada (arkadaşımız oldu artık) Ümit var, limana inince sola dönün kahvaltı verir...
Öyle hazır kahvaltı filan vermez, ne isterseniz onu verir... Sipariş verirsiniz ben şunu isterim diye, sonra siz gidin bir saat sonra dönün yada cep telefon no’ nuzu bırakın... Geldiğinizde beklemeye değdiğini anlayacaksanız... Diğeri de Ayvalık sırtlarında güzel bir kasaba... Kaz dağlarında... Hatta kasabada cennet denilen, içindeki derede oturulup rakı içilip, balık yenen bir yer var... Aynı yerde bir de cehennem denen bir yer var... Seksen derecede çıkan suda bir dakika da yumurta haşlanıyor... İşte o kasabanın belediye başkanı... İşte bu iki güzel insan aradı beni... Anlatayım;
Benim bir hayalim vardır, bunu da önüme gelene anlatırım. Evlenip sosyal hayattan koptum diyenlere ve evlenemeyip yalnız ölmekten korkanlara; İlaç diye anlatırım ben… Ayrıca bunun olması içinde yüz neden daha sıralayabilirim; her biri birbirinden inandığım… Kısaca şu olay;
Yüz dönüm yerde, elli kişilik bir dünya… Yarısı fiziksel engelli olacak, yarısı da her türden engelli…
Yani fiziksel değil ama, kendini bu toplumda mülteci hisseden… Bunlardan üç engelli ve dört öbür engelli var zaten vazgeçemeyeceğim… Bu sayı yarı yarıya olacak ve mutlaka en az kırk beş olacak…
Diğer beşi bizden vazgeçemeyen çalışan olabilir… Elli desen bu insan sayısına, hane sayısına… Bir o kadar da onlar getirir yanlarında, çocuklarım diye eşim diye, anam-babam diye… Sevgilim diyen olur onsuz olmaz diyen olur… Yani kan bağına bağımlı olmadan, seçilmiş koca bir sülale… Aşiret gibi… Buna yarı komün sistemi diyebilirsiniz…
Yüzde beş imar iznine tabi bu dediğim yerler… Elli metre kare taban üzerine, yirmi beş metre kare asma kat evler… Evleri bile bulduk, bungolov cinsi (Amerikan tipi yani) metrekaresi 300 ytl civarı.
Ama siz ona beş yüz deyin. Engelliler için asma katlara lift asansörler ve her metre karesine tekerlekli sandalye ulaşacak bahçe düzenlemesi biraz artırır maliyeti. Kaynana, ana, baba ve kardeş için bu yerleşim değişmez ama her çocuk için bir on metre kare değişebilir…. Ayrıca olimpik bir yüzme havuz… Bağ, bostan, çiçek bahçeleri… Bakarsınız işin ticaretine başlayıp köyün giderleri buradan karşılanabilir.. En azından katkısı olur…
Neyse benimde dahil olduğum sekiz kişinin dışındaki kırk iki kişinin seçimine gelince; Her kişinin %90 seçme hakkı olacak… Kurucu sekiz kişinin ve benim de, tek bir seçme/belirleme avantajımız olmayacak…
Seçilecek kişiler en az kırk yedi kişinin olumlu oyunu alacak… Gidecek kişilerde en az kırk yedi kişinin vetosunu yiyecek… Evleri satış yoluyla devralacak kişi oylamada kabul edilmezse, devir olmayacak…
Evi site yönetimi o günkü rayiç üzerinden devralacak… Yani parası olan buraya aldım/sattım diye girip çıkamayacak….
Bu köyün/sitenin dördü geçmeyen bir anayasası olacak…
- Asla uyuşturucu olamaz…
- Asla şiddet olamaz…
- Asla bölünmez bütünlük tartışılamaz….
- Asla kimsenin misyonu karşısındaki ile ilintili olamaz…
Baştan kurulacak sisteme gelince; Şiddete dayalı olmayan her tür kavga serbest… Çocukların çalışma saatleri dışında müzik volum olarak sonsuz… Köy bence çalışanlara kapalı, emekli yada sosyal güvencesi olanlara serbest olmalı…. Geçmişte ne kadar önemli olduğuna dair mevzulara kapalı olmalı… Çok değil ama tokluk güvencesi olmalı; Örneğin her gün bir ekmek, taze balık, mevsim salatası ve şarap güvencesi olmalı bu köyde… Yanında da közde soğan ve patates şart tabi…
Ne dersiniz kurabilir miyiz böyle bir cenneti, adam başı 35.000 ytl verip? Devam edeceğim sonra….
Öyle hazır kahvaltı filan vermez, ne isterseniz onu verir... Sipariş verirsiniz ben şunu isterim diye, sonra siz gidin bir saat sonra dönün yada cep telefon no’ nuzu bırakın... Geldiğinizde beklemeye değdiğini anlayacaksanız... Diğeri de Ayvalık sırtlarında güzel bir kasaba... Kaz dağlarında... Hatta kasabada cennet denilen, içindeki derede oturulup rakı içilip, balık yenen bir yer var... Aynı yerde bir de cehennem denen bir yer var... Seksen derecede çıkan suda bir dakika da yumurta haşlanıyor... İşte o kasabanın belediye başkanı... İşte bu iki güzel insan aradı beni... Anlatayım;
Benim bir hayalim vardır, bunu da önüme gelene anlatırım. Evlenip sosyal hayattan koptum diyenlere ve evlenemeyip yalnız ölmekten korkanlara; İlaç diye anlatırım ben… Ayrıca bunun olması içinde yüz neden daha sıralayabilirim; her biri birbirinden inandığım… Kısaca şu olay;
Yüz dönüm yerde, elli kişilik bir dünya… Yarısı fiziksel engelli olacak, yarısı da her türden engelli…
Yani fiziksel değil ama, kendini bu toplumda mülteci hisseden… Bunlardan üç engelli ve dört öbür engelli var zaten vazgeçemeyeceğim… Bu sayı yarı yarıya olacak ve mutlaka en az kırk beş olacak…
Diğer beşi bizden vazgeçemeyen çalışan olabilir… Elli desen bu insan sayısına, hane sayısına… Bir o kadar da onlar getirir yanlarında, çocuklarım diye eşim diye, anam-babam diye… Sevgilim diyen olur onsuz olmaz diyen olur… Yani kan bağına bağımlı olmadan, seçilmiş koca bir sülale… Aşiret gibi… Buna yarı komün sistemi diyebilirsiniz…
Yüzde beş imar iznine tabi bu dediğim yerler… Elli metre kare taban üzerine, yirmi beş metre kare asma kat evler… Evleri bile bulduk, bungolov cinsi (Amerikan tipi yani) metrekaresi 300 ytl civarı.
Ama siz ona beş yüz deyin. Engelliler için asma katlara lift asansörler ve her metre karesine tekerlekli sandalye ulaşacak bahçe düzenlemesi biraz artırır maliyeti. Kaynana, ana, baba ve kardeş için bu yerleşim değişmez ama her çocuk için bir on metre kare değişebilir…. Ayrıca olimpik bir yüzme havuz… Bağ, bostan, çiçek bahçeleri… Bakarsınız işin ticaretine başlayıp köyün giderleri buradan karşılanabilir.. En azından katkısı olur…
Neyse benimde dahil olduğum sekiz kişinin dışındaki kırk iki kişinin seçimine gelince; Her kişinin %90 seçme hakkı olacak… Kurucu sekiz kişinin ve benim de, tek bir seçme/belirleme avantajımız olmayacak…
Seçilecek kişiler en az kırk yedi kişinin olumlu oyunu alacak… Gidecek kişilerde en az kırk yedi kişinin vetosunu yiyecek… Evleri satış yoluyla devralacak kişi oylamada kabul edilmezse, devir olmayacak…
Evi site yönetimi o günkü rayiç üzerinden devralacak… Yani parası olan buraya aldım/sattım diye girip çıkamayacak….
Bu köyün/sitenin dördü geçmeyen bir anayasası olacak…
- Asla uyuşturucu olamaz…
- Asla şiddet olamaz…
- Asla bölünmez bütünlük tartışılamaz….
- Asla kimsenin misyonu karşısındaki ile ilintili olamaz…
Baştan kurulacak sisteme gelince; Şiddete dayalı olmayan her tür kavga serbest… Çocukların çalışma saatleri dışında müzik volum olarak sonsuz… Köy bence çalışanlara kapalı, emekli yada sosyal güvencesi olanlara serbest olmalı…. Geçmişte ne kadar önemli olduğuna dair mevzulara kapalı olmalı… Çok değil ama tokluk güvencesi olmalı; Örneğin her gün bir ekmek, taze balık, mevsim salatası ve şarap güvencesi olmalı bu köyde… Yanında da közde soğan ve patates şart tabi…
Ne dersiniz kurabilir miyiz böyle bir cenneti, adam başı 35.000 ytl verip? Devam edeceğim sonra….