Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Hayalimdeki Engelliler.biz köyü

kuyucak

Üye
Üyelik
15 Mar 2007
Konular
50
Mesajlar
860
Reaksiyonlar
0
Güzel iki haber aldım bu gün; Yaz 2007 yılında gezdiğim Çanakkale civarı ve Ayvalık Sırtlarındaki güzel mekanlardan geldi bu haberler... Sır değil ama fazlada açıklayamam.... Biri Ada, başında da renkler filan var... Orada (arkadaşımız oldu artık) Ümit var, limana inince sola dönün kahvaltı verir...
Öyle hazır kahvaltı filan vermez, ne isterseniz onu verir... Sipariş verirsiniz ben şunu isterim diye, sonra siz gidin bir saat sonra dönün yada cep telefon no’ nuzu bırakın... Geldiğinizde beklemeye değdiğini anlayacaksanız... Diğeri de Ayvalık sırtlarında güzel bir kasaba... Kaz dağlarında... Hatta kasabada cennet denilen, içindeki derede oturulup rakı içilip, balık yenen bir yer var... Aynı yerde bir de cehennem denen bir yer var... Seksen derecede çıkan suda bir dakika da yumurta haşlanıyor... İşte o kasabanın belediye başkanı... İşte bu iki güzel insan aradı beni... Anlatayım;

Benim bir hayalim vardır, bunu da önüme gelene anlatırım. Evlenip sosyal hayattan koptum diyenlere ve evlenemeyip yalnız ölmekten korkanlara; İlaç diye anlatırım ben… Ayrıca bunun olması içinde yüz neden daha sıralayabilirim; her biri birbirinden inandığım… Kısaca şu olay;

Yüz dönüm yerde, elli kişilik bir dünya… Yarısı fiziksel engelli olacak, yarısı da her türden engelli…
Yani fiziksel değil ama, kendini bu toplumda mülteci hisseden… Bunlardan üç engelli ve dört öbür engelli var zaten vazgeçemeyeceğim… Bu sayı yarı yarıya olacak ve mutlaka en az kırk beş olacak…
Diğer beşi bizden vazgeçemeyen çalışan olabilir… Elli desen bu insan sayısına, hane sayısına… Bir o kadar da onlar getirir yanlarında, çocuklarım diye eşim diye, anam-babam diye… Sevgilim diyen olur onsuz olmaz diyen olur… Yani kan bağına bağımlı olmadan, seçilmiş koca bir sülale… Aşiret gibi… Buna yarı komün sistemi diyebilirsiniz…

Yüzde beş imar iznine tabi bu dediğim yerler… Elli metre kare taban üzerine, yirmi beş metre kare asma kat evler… Evleri bile bulduk, bungolov cinsi (Amerikan tipi yani) metrekaresi 300 ytl civarı.
Ama siz ona beş yüz deyin. Engelliler için asma katlara lift asansörler ve her metre karesine tekerlekli sandalye ulaşacak bahçe düzenlemesi biraz artırır maliyeti. Kaynana, ana, baba ve kardeş için bu yerleşim değişmez ama her çocuk için bir on metre kare değişebilir…. Ayrıca olimpik bir yüzme havuz… Bağ, bostan, çiçek bahçeleri… Bakarsınız işin ticaretine başlayıp köyün giderleri buradan karşılanabilir.. En azından katkısı olur…

Neyse benimde dahil olduğum sekiz kişinin dışındaki kırk iki kişinin seçimine gelince; Her kişinin %90 seçme hakkı olacak… Kurucu sekiz kişinin ve benim de, tek bir seçme/belirleme avantajımız olmayacak…
Seçilecek kişiler en az kırk yedi kişinin olumlu oyunu alacak… Gidecek kişilerde en az kırk yedi kişinin vetosunu yiyecek… Evleri satış yoluyla devralacak kişi oylamada kabul edilmezse, devir olmayacak…
Evi site yönetimi o günkü rayiç üzerinden devralacak… Yani parası olan buraya aldım/sattım diye girip çıkamayacak….

Bu köyün/sitenin dördü geçmeyen bir anayasası olacak…
- Asla uyuşturucu olamaz…
- Asla şiddet olamaz…
- Asla bölünmez bütünlük tartışılamaz….
- Asla kimsenin misyonu karşısındaki ile ilintili olamaz…

Baştan kurulacak sisteme gelince; Şiddete dayalı olmayan her tür kavga serbest… Çocukların çalışma saatleri dışında müzik volum olarak sonsuz… Köy bence çalışanlara kapalı, emekli yada sosyal güvencesi olanlara serbest olmalı…. Geçmişte ne kadar önemli olduğuna dair mevzulara kapalı olmalı… Çok değil ama tokluk güvencesi olmalı; Örneğin her gün bir ekmek, taze balık, mevsim salatası ve şarap güvencesi olmalı bu köyde… Yanında da közde soğan ve patates şart tabi…

Ne dersiniz kurabilir miyiz böyle bir cenneti, adam başı 35.000 ytl verip? Devam edeceğim sonra….
 
Sırf sakat diye birileriyle aynı yerde yaşanmaz tabii (Hani Vizontele'de Ankara'dan cezalı olarak televizyon vericisini kasabaya getiren kadın diyordu ya: "Ama canım, sırf genel müdür diye biriyle yatamam ki!"). Ama yaşama bakışı benzer olan kişilerle kurtarılmış bölgelerde birarada olmak, kulağa çok hoş geliyor :)
 
çok cazip geldi bana:))ama çalışıyor olmam büyük handikap..ancak 10 yıl sonraki emekliliği beklemem gerekiyor bu plana dahil olabilmek için...ama içerisinde doktor vs. olması gerekiyor sanırım bu yerleşim yerinde...hayaki bile gülümsetebiliyor beni:)
 
yasa kuyucak o umıt arkadasınada cok selam sevgılerımı ılet canım
bızde ulasmaya calısalım umıdımıze koyun adını nekoysakkı :lol:
 
Gerçekten güzel bir hayal.

Gerçekleşmesi için olumlu gelişmelerin sürmesini dilerim.

Dışarıdan günübirlik misafir kabul edeceksiniz değil mi ? :?
 
kuyucak diyom ki
orada GARFIELD FELSEFESİ GEÇERLİ OLSUN
Aynı zamanda bu Garfield'ın yaşam felsefesi benim kişisel mutluluk andım da olur.
her sabah bu andı topluca söyleyelim derim. :)
"Yaşasın tembellik"
- İnsanlar yorgun doğar, dinlenmek için yaşar.
- Çalışmak yorar.
- Gündüz dinlen ki, gece rahat edesin.
- Yatağını kendin gibi sev, içinden çıkamayacağın gibi yap.
- Yarın yapabileceğin işi bugün yapma.
- Bugünün işini yarına bırakma, erteleyebileceğin kadar ertele...
- Dinlenen birini görünce, otur ona yardım et.
- Oturman mümkünse ayakta durma. Yatman mümkünse oturma.
- Tembellikten kimse ölmez.
- Çalışma isteği duyunca bir yere otur ve isteğinin geçmesini bekle :)
 
bu baykecemı oluyo pekı bızım tadımız tuzumuz ne olucak bayke
 
AMACI NEDİR BUNUN ANLAYAMADIM...

Kendinizi gönüllü olarak izole mi etmek istiyorsunuz?Huzur evi gibi sessiz sakin yerler mi arıyorsunuz?Amacınız yalnızca aynı sıkıntıları yaşayan insanlarla bir arada olmakmı?Bunları hangisine evet denilirse denilsin,yine de tutarsız bir yanı var.Hem engellilerin toplumla kaynaşması için çalışılırken hemde kendinizi gönüllü karantinaya mı almak istiyorsunuz?
 
GERÇEKTEN DE OLABİLİR...

Hasan Ağabey’in yazısını tekrar okudum da ,böyle bir şeyin olabileceğine gerçekten aklım yattı.Çünkü gözümün önündekini görmemişim ben.Dializ hastasıyım.Ülkenin çeşitli yerlerinde dializ hastaları için misafirhaneler var;fakat Fethiye’de özel bir dializ merkezi misafirhane olayını aşmış durumda…İki gün önceye kadar on günlük tatil için Fethiye’deydim.Dializ merkezi on yıllığına bir site kiralamış,her katında bir oda, bir salon olan ikişer katlı yaklaşık on beş bina var.Katlı binaların ortasında bir havuz, bir de genel olarak bütün hasta arkadaşların toplandığı bir bilardo, masa tenisi, okey gibi oyunların oynanabildiği tek katlı bina var.Aynı zamanda bu binada yemekler beraber yeniliyor.Ayrıca yasa ortada olmasa da Bayke Ağabey’in andı olan Garfield yasaları kısmen uygulanıyor. Kimse bir iş yapmıyor. Haftada üç gün dörder saat dialize giriliyor. Gerisi hep eğlence… sabahlara kadar eğlenilip, öğleden sonra yataktan çıkılıyor. İtiraf edeyim ki, işin bu tarafı beni pek sarmadı. Ben her zaman erken uyanmaya çalışırım;çünkü belki anlamsız ama ne kadar çok uyursam hayattan o kadar çok kaybedeceğimi düşünürüm. Ayrıca sabahlar günün en sevdiğim saatleridir.
Gelelim bu olanakların Hasan Ağabey ya da Bayke Ağabey gibi insanları mutlu edip etmeyeceğine… Bana kalırsa bu komün olayı sakatlar için değil, hiç değilse bir dereceye kadar kültür konusunda kendini aşmış insanlardan oluşmalı;yoksa hangi birliği beraberliği kurarsanız kurun herhangi bir kısır toplumdan başka bir şey çıkmayacaktır ortaya.Ben bunu gördüm, yaşadım. Hepimiz dializ hastasıydık ;ama bu beni onlara tam olarak yaklaştırmaya, kaynaştırmaya yetmedi. Sizler kısmen de olsa bu sitedeki güzel tartışma ve düşünce ortamını kapınızın önüne, gerçek hayata taşımak istiyorsunuz.O yüzden bana kalırsa bu komün sistemine katılımda ana krıter sakatlık değil, kültür olmalıdır .Kültürlü insanların olduğu yemyeşil bir doğanın yanı başında,elde iyi demlenmiş birer bardak çay ve insanı tatmin edici, öğretici sohbetler kimin hayalinde değil ki...
Ve son söz olarak Hasan Ağabey’in hayalinin yakın zamanda bu ülkede gerçekleştirilebileceğine inanmıyorum.Hasan Ağabey’in bu düşüncesini ilk okuduğumda ‘My name is Earl’ adlı dizinin bir bölümü aklıma geldi. O bölümde sakat ve toplumdan dışlanmış insanlar kendilerine bir köy kurmuşlardı. Burada yalnızca sakatlar ya da Amerikan toplumunda çok kullanılan ucube kelimesine uyan insanlar kalabiliyordu.Bu da haliyle hoş bir şey değil…
 
Galiba bu hayali birileri gercekleştirecek.:)

Isparta Engelli Köyü Projesi
Isparta Sosyal Hizmet Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mahmut Bülbül,Süleyman Demirel Üniversitesince (SDÜ) yapılan araştırmada Isparta nüfusunun yüzde 12.
9'unun özürlü olduğunun belirlendiğini kaydederek, bu rakamın küçümsenecek ölçüde olmadığını, bir an önce engelli köyü projesi için güçlerin birleştirilmesi gerektiğini bildirdi.
Prof. Dr. Bülbül, AA muhabirine yaptığı açıklamada, SDÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Bölümünce yapılan araştırmada, Isparta nüfusunun yüzde 12.9'unun özürlü kategorisinde yer aldığının ortaya çıktığını söyledi. Bu rakamın küçümsenecek ölçüde olmadığını, özürlülük konusunun dikkate alınması ve geleceğin karartılmaması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Bülbül, engellilere bireysel değil, aile ve toplum düzeyinde rehabilitasyon hizmeti verilmesi konusunda Engelli Köyü Projesi hazırladıklarını anlattı. Bunun çok ciddi bir çalışma olduğunu kaydeden Bülbül, şöyle konuştu:
''Bu projede, SDÜ Engelli Araştırma Merkezi ve Sosyal Hizmet Derneği ortak hareket ediyor. Ancak bizim gayretimiz yeterli değil. Yerel yöneticilerimizin de bize destek olması şart. Proje hazırlandı. Ancak yer, altyapı konularında sıkıntılar yaşanıyor. Engelli köyü projesi için tüm güçlerimizi birleştirmeliyiz. El ele verip Ispartamıza bu projeyi kazandırmalıyız.''
Engellilerin aileleriyle birlikte yaşayabileceği, her türlü rehabilitasyon hizmeti alabileceği, eğitimini tamamlayabileceği, gerekli bilgilendirmelerin sağlanabileceği bir köy oluşturmayı hedeflediklerini anlatan Prof. Dr. Bülbül, ''Hem engelli vatandaş hem de ailesi eğitime tabi olacak. Psikolojik danışma imkanları sunulacak. Bununla birlikte doğuştan gelen engelli kusurlarını da en aza indirgemeye çalışacağız'' dedi.
Prof. Dr. Bülbül, proje için Avrupa Birliği kredilerinden faydalanabilmek amacıyla da çalışma başlattıklarını vurguladı.
Isparta Valiliği ile Huzurevi 5,5 dönümlük arsa üzerinde, özürlülerin rehabilitasyonu konusunda bir çalışma yapacaklarını da açıklayan Prof. Dr. Bülbül, bu projenin, Engelli Köyü Projesi'ne göre daha küçük kapsamlı olacağını dile getirdi.

Kaynak]
 
Soyutlayamazsınız. İnsanları engelli diye ayrı ortamlarda, ayrı koşullarda ve ayrı bir soylal toplulukta engelli projesi ya da engelli köyü adı altında bir yere toplayamazsınız. Engelinizden utanıyorsanız deniz kenarında bir çay bahçesine, engelinizden utanıyorsanız herkesin gittiği bir sinamaya ya da tiyatroya gitmeyiniz.
Engelli insan sosyal yaşamın içinde olmalıdır. Engelli insanın önündeki engelleri kaldırmak ta yerel yönetimlerin, büyük ölçekte de hükümetin görevi olmalıdır. Engelli insanları topluma kazandırmak, rehabilite etmek için toplumdan soyutlamak, saklamak/saklanmak sorunu daha büyütür. Herkes gibi herkesin içinde yaşamalıdır. Bırakın bir ayağı aksasın, bırakın görmesin ama içimize, topluluğun içinde olsun... Ve toplumun içinde olması içinde herkes görevini yapsın...
 
Bak makri kardeş benim sinirlerim alınmıştır..Kolay kolay kızmam..Güler geçerim..
Ama okumazsan yazılanları, anlamadan saldırırsan, senin adına sana üzülürüm..
 
Madem tatilim tuttu..
Ben artık bu olaya (Bayke yasaları diyeceğim) tembellik özlemi ile bakıyorum..
Bu özlem beni delirtecek yaaaa...
 
Kuyucak bey işallh hayeliniz gerçek olur taş taş üstüne konuyosa bence güzeldir emekli olunca gelirim beya çalışanlara yasak doğru bi tespit çalışssnlar sonra tatil..
 
Güzel bir hayal. Gerçekleşierse çok iyi olur bence.
 
Üst Alt