İnsan sevdiği birini kaybettiği zaman hep erkenmiş gibi gelirş. Ölüm herkese ayrı acı çektirir. Ben 16 yıllık dostumu, ablamı kaybettim. Ve onunla birlikte ben kendimi de kaybettim. Yaşamak için ne bir amaç ne bir nedenim vardı. Daha doğrusu belli bir zaman boyunca ben hep böyle düşündüm. Ama aslında yaşamak için insanın bir sürü nedeni vardır. Mesela ailesi, mesela diğer dostları, arkadaşları. Ben bunların hiç birini göremedim. Kendimi öyle bir kapattım ki ne yemek yiyordum ne kendime dikkat ediyordum. Sonra baktım ki zaten engelli olan hayatım bana daha da çok engeller çıkarttı. Hastalığım ilerledi. Ve ben her geçen gün iyice erimeye başladım. Belli bir zaman boyunca hastalığımın kötüye gittiğini farkettiğim halde hastaneye gitmedim. Aman zaten ölmek istiyorum, bırakayım ilerlesin diye düşündüm.
Birgün birisi beni LÖSEV'e götürdü. Oradaki küçücük çocukların çektiği acıları gösterdi. Sonra da ameliyathaneye götürdü. Çünkü bende 27 ameliyatı deli dolu olmamla başarmıştım. Ve bana dedi ki " sen bu kadar hayata bağlıyken, bu kadar güçlüyken nasıl bu hale geldin? Hadi tamam anlıyorum, yaşadıkların çok zor ama o çocuklar ne yapsın? Küçücük bedenlerin de çok ağır yükler taşıyorlar, çok ağır acılar çekiyorlar. Ama bak hala gözlerinin içleri gülüyor.
Biliyorum klasik bir cümle ama sen istesen de istemesen de hayat devam ediyor. Ve Rabbim sana nefes verdiği sürece de devam edecek." Ben bu lafları oturdum saatlerce düşündüm. Sonra dedim ki " Kızım sen ne yapıyorsun? Evet hayat devam ediyor. Ama sen dostunla beraber kendini tamamen mahvettin. Kendinle beraber de sevdiklerini mahvediyorsun. O küçücük çocuklar o kadar acıya rağmen gözlerinin içi gülüyorsa senin de gülmek zorunda. Hayata tutunmak zorundasın." Ve zaman geçtikçe kendimi toparlamaya başladım.
Evet ölüm ağır ama sen ölmediğin sürece yaşamaya devam etmek zorundasın...
Birgün birisi beni LÖSEV'e götürdü. Oradaki küçücük çocukların çektiği acıları gösterdi. Sonra da ameliyathaneye götürdü. Çünkü bende 27 ameliyatı deli dolu olmamla başarmıştım. Ve bana dedi ki " sen bu kadar hayata bağlıyken, bu kadar güçlüyken nasıl bu hale geldin? Hadi tamam anlıyorum, yaşadıkların çok zor ama o çocuklar ne yapsın? Küçücük bedenlerin de çok ağır yükler taşıyorlar, çok ağır acılar çekiyorlar. Ama bak hala gözlerinin içleri gülüyor.
Biliyorum klasik bir cümle ama sen istesen de istemesen de hayat devam ediyor. Ve Rabbim sana nefes verdiği sürece de devam edecek." Ben bu lafları oturdum saatlerce düşündüm. Sonra dedim ki " Kızım sen ne yapıyorsun? Evet hayat devam ediyor. Ama sen dostunla beraber kendini tamamen mahvettin. Kendinle beraber de sevdiklerini mahvediyorsun. O küçücük çocuklar o kadar acıya rağmen gözlerinin içi gülüyorsa senin de gülmek zorunda. Hayata tutunmak zorundasın." Ve zaman geçtikçe kendimi toparlamaya başladım.
Evet ölüm ağır ama sen ölmediğin sürece yaşamaya devam etmek zorundasın...