Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Hilmi Yavuz

Sehribanu

Aktif Üye
Üyelik
23 May 2003
Konular
152
Mesajlar
2,954
Reaksiyonlar
0
AKŞAM VE SEN VE BEN

ikimizdik, sen ve ben, bir çiçekle
onun tomurcuğu arasında bir yerde;
öylece durur muyduk, ikimiz gibi?
dâima birlikte olurduk hüzünlerde...

anımsar mısın, yaz günü, bir bahçeyle
gizledikti kendimizi birbirimizden;
sen ve bahçe, ben ve bahçe, sen ve ben:
akşamlar derlerdik her ikimizden...

üşürüz, çünkü uzağız şimdi o yazdan;
ey, birazdan bir yazdan geçer olan, ey!
kimbilir ne anlama geliyor artık,
şu eskiden “hüzün” dediğimiz şey?

Hilmi Yavuz

LAVİNİA İÇİN SONNET

sana da yas yaraştığı söylenir,öyle değil!..
birden bir dal kırılır,hani düşer ya suya,
sen o akarsusun...akma!..kendine eğil,
orda gördüğün dalı,ey solgun lavinia,
sanki tanır gibisin...belki eski yerinden
göçmüş bir yaz sözünde unutulan zakkumu
usulca büyüttündü,akarak ta derinden;

anımsa,öpüşlerdeki taşı,çakılı,kumu...

nerde bir yaz olduysa o dalı taşır şimdi;
ah!al götür,al götür...bırakma bir kuytuda;
sen onu bıraktıkça ona yaraşırım şimdi
yas...ansızın köpüklerle sevişen bir duyguda...

kırık...o yaz aynalarda durulsun diye güya
sana yas değil elbet,yaz yaraşır lavinia...

Hilmi Yavuz
 
DOĞUNUN SEVDALARI -4

bir göl güle düşerse
göl değil de gül bulanır

gurbet sende pamuklarsa
gece ay oradan doğar
şiir acıya çullanır
ilkyaz düşeli beridir
giden ben değilim, yoldur
dili söyleyen sevdaysa
mektubum kalbime yollanır
nehir kuşa batsa birden
aksa tersine aksa
batsa kül, batsa turna
ve batsa...ve benim bir yanım ki ferhadsa
bir yanım dağdır
hasret, külünü vurduğum yerdir
ateş, kül ile dağlanır

bir göl güle düşerse
göl değil de gül bulanır


Hilmi Yavuz
 
bedreddin

mübalağa akşam olur

güz, nefti dolaklarını kuşanır da gelir
yaprağın fetrete düştüğü zaman

sen ey yaz günlerini
top top ak çuhaya tebdil eyleyip
ve bir solgun gülümseme olarak
eğnine giyen şaman

buyur otur
şeyhim
samanyollarının ilik sedirine uzan
uzun, görklü ve sof
yüzünü bizden yana döndür
bize buğdayın ateşini
gözlerin tımarını
ve hüznün varidatını anlat

elini elimize dokundurmadan

sen ki öldüğü yere
bir kök sümbül bırakır gibi
usulca sevdalar bırakan
ovaların ve kartalların musahibi

ne zaman diye sorma, ne zaman
yaprağın fetreti gülün kıyamına
gülün kıyamı ağacın isyanına
dönerse iste o zaman

mübalağa akşam olur
güz, nefti dolaklarını çıkarır da gelir

elini elimize dokundurmadan

----------

Yeşil imgeli kız! İlkyazım!
Hangi harf gül, hangi dal dize?
Bu büyük ağaçtan her ikimize
Kalan hangimizdik...
ey hayal hanım

Yeşil imgeli kız! Biz size
Yazılı sevdalar sunduktu
Ve döne döne uçurumlar gibi şiirler...
Şiirlerle örselenmiş yüzü
Ve kalbi güllere belenmiş
Biriydim ben... Ve hangimize
Doğru akar suydum,
ey hayal hanım

Yeşil imgeli kız! Siz eğnimize
Bir göçük sesi
Gibi işlendinizdi
Ve derin bir gül duygusu
Verdiniz bana.
Siz yazıp yok etmek gibi miydiniz?
Ve o yokoluştan güz tenimize
Bulanan siz miydiniz,
ey hayal hanım

Yeşil imgeli kız! ilkyazım!
Hngi harf gül, hangi dal dize?
Bu derin ağaçtan her ikimize
Kalan hangimizdik
ey hayal hanım
 
TEN İÇİN SONNET

ben tenime yürürüm, tenim benim gereksiz
et parçası, atılmış, duruyor bir kenarda
áh, aşklar vardır şimdi, amaçsız ve ereksiz
birlikte dolaşırlar; yırtıcı ve hovarda
belleğim? bir kurttur o! dâima ipe sapa
gelmeyen bir şeyleri parçalıyor... kemirgen
aşk uzakta uluyor, yalnızlık lapa lapa
yığılıyor kapıma... âh, kendini kürerken
kaybolan kar günleri!.. elimle yediririm
tenimi yeraltına... savaşlarda karartma
olduğunda örterler ya... ağır perdelerim
öyle kapalı işte... sımsıkı... bir kuşatma

bir kurt nasıl kuşanırsa öyle kar günlerini
aynalar kuşanıyor aynadaki tenini

HİLMİ YAVUZ
 
Üst Alt