Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

İki önemli konu: Kaldırım işgali ve İspark / 7. Koordinasyon Toplantısı

alifatih1958

Aktif Üye
Üyelik
3 Ocak 2007
Konular
93
Mesajlar
2,125
Reaksiyonlar
328
Bugün İBB Z.burnu Belediyesi Sosyal Tesislerinde İBB Zabıta Daire Başkanlığı ve ilgili müdürlüklerin katılımı ile bir toplantı düzenlendi.

[FONT=Tahoma]ERİŞİLEBİLİR İSTANBUL 7. KOORDİNASYON TOPLANTISI[/FONT]
[FONT=Tahoma][/FONT]​
[FONT=Verdana]Tarih - Saat : 30 Nisan 2009 - 10:00 / 12:00[/FONT]
[FONT=Verdana]Yer : İBB Zeytinburnu Sosyal Tesisleri[/FONT]

[FONT=Verdana]TOPLANTI GÜNDEM BAŞLIKLARI[/FONT]
[FONT=Verdana]1) [/FONT][FONT=Verdana]Açılış Konuşması[/FONT]
[FONT=Verdana]2) [/FONT][FONT=Verdana]Zabıta Daire Başkanlığı[/FONT][FONT=Verdana] Faaliyet Sunumu ( Daire Başkanı Sn. Mustafa Tahmaz)[/FONT]
[FONT=Verdana]3) [/FONT][FONT=Verdana]Zabıta Daire Başkanlığına bağlı müdürlüklerin sunumları[/FONT]
[FONT=Verdana]4) [/FONT][FONT=Verdana]Engelsiz Yaşam Federasyonu Sunumu[/FONT]
[FONT=Verdana]5) [/FONT][FONT=Verdana]Görüş, öneri ve talepler ve değerlendirmeler[/FONT]
[FONT=Verdana]6) [/FONT][FONT=Verdana]Kapanış[/FONT]
Toplantıda eşitli konulara değinilmekle beraber ağırlıklı olarak ele alınan iki konu vardı ki bunlardan biri kaldırım işgalleri, bir diğeri de ISPARK uygulamaları.

Aklımda kaldığı kadarıyla IBB tarafından aşağıdaki hususlar ifade edilmiştir:

-Zabıta ekipleri sokak ve caddelerde her zaman sakat vatandaşlara yardımcı olmaktadır. Hele hele kendilerinden yardımcı olunmasına dair bir talep geldiğinde zabıta kesinlikle bu talebe kayıtsız kalmamaktadır.
-Kaldırım işgalleri ile ciddi şekilde mücadele edilmeye çalışılmaktadır. IBB Zabıta Daire başkanı ısrarla kaldırım işgali yapanların kendilerine şikayet edilmesini istemektedir. Bu tür ihbarlar mail yolu ile ve mümkün ise bir resim de eklenmek suretiyle yapılabileceği gibi ERİŞEBİLİRLİĞİ ENGELLEYEN durumların bildirildiği IBB’nın 153 numaralı telefonuna da yapılabileceği ifade edildi. Önce 153 çevriliyor, akabinde de sırasıyla 3 ve 2 numaraları çevrilerek ihbar görevimizi yerine getirebiliyormuşuz. Bunun yanı sıra Anadolu yakasındaki kaldırım işgalleri için 0216.3421195 ve Avrupa yakasındaki kaldırım işgalleri için de 0212.5218465-66 numaralı telefonları da kullanma ve ihbarları bu telefonlara yapma imkanımızın olduğu belirtildi. Bu telefonlar 24 saat açıkmış ve başlarında da 24 saat görev yapan kişiler varmış.IBB Zabıta Daire Başkanı Beyefendi ihbarın noktasal olarak yapılmasını yani kesin yer ve doğru adresin ve keza iş yerinin adının da (mesela Cancan Kurutemizleme, Eksen Mobilya v.s gibi) net olarak bildirilmesini istedi.

NOT: Ben semtimiz Fatih’te kaldırımı iki dondurma buzdolabı ile tamamen işgal eden bir esnafımızı önce 2008 Ekiminde mail ortamından resim de ekleyerek şikayet ettim ve birkaç gün içerisinde işgal sona erdirildi. Akabinde aynı iş yeri bu kez mart 2009 tarihinde de dondurma tezgahları ile kaldırımı tekrar işgal edince bu kez çok daha sert bir ifade ile konuyu ikinci kez Fatih Belediyesine (direkt belediye başkanı Sn.Mustafa Bey’e) ilettim ve sağ olsun başkanımız Mustafa Bey’in talimatı ile işgal iki gün içerisinde sona erdirildi. Şikayette bulunmadan önce bu komşumuz olan esnafımıza dondurma dolaplarını kaldırıp kaldırmayacağını sorup kendisinden hayır cevabı alınca gereğini yapmakta tereddüt etmedim. Ltf sizler de çekinmeyin, insanlıktan nasiplenmemiş kişilere hadlerini anlayacakları dilden bildirmekten kaçınmayın. Öte yandan TOFD başkanı Ramazan Bey bazı caddelerde ve özellikle de ana arterlerde cafe ve lokantaların kaldırımlara özellikle bahar ve yaz mevsiminde masa attıklarını ve tekerlekli iskemledeki sakatların kaldırımları kullanamadıklarını, bu iznin belediyeler tarafından para karşılığında mı verildiğini sordu lakin o esnada bir karambol oldu ve daire başkanının bu soruya verdiği cevabı maalesef tam anlayamadım.

-İstanbul’a gelip de başta geçim sıkıntısı olmak üzere çeşitli nedenlerden ötürü tekrar memleketlerine dönmek isteyen maddi imkanı da yeterli olmayan kişilere zabıtanın maddi açıdan yardımcı olduğu belirtildi. Geri dönüş yapacak ailede bir özürlü var ise ve hele hele aile reisi özürlü ise bunlara öncelik verildiği ifade edildi.

-Sakatların şehirlerarası seyahatlerde otobüslerden indirimli seyahat etme imkanının bulunduğu hatırlatıldı. Bir arkadaşımız asıl meselenin indirim olmadığını, asıl meselenin bu otobüslere tekerlekli iskemlede bulunan arkadaşlarımızın nasıl inip bineceği hususu olduğunu dile getirdi. Keza mola yerlerinde bu arkadaşların nasıl hareket edeceğinin de önemli olduğunu vurguladı. Bazı otobüs şirketlerinin “şu an otobüste 15-20 tane sakat var, ona indirim, buna indirim, alayına indirim, eeee ben nasıl para kazanacağım?” gerekçesi ile veya benzeri yalan ve bahanelerle sakatlara indirim yapmak istemediği durumlarda derhal çekinmeden Otogar Zabıta Amirliğine müracaat edilmesi istendi. Zabıta amirliğine müracaat edildiğinde konuyla derhal ilgilenilip hakikaten otobüste 15-20 sakatın olup olmadığı veya öne sürülen yalan ve bahanelerin gerçek olup olmadığına bakılıp sakat vatandaşa hakları konusunda yardımcı olunuyormuş. Öte yandan Otobüs İşletmecileri Derneği Başkanı ile TOFD daha önce bu konuları görüşmüşler ancak Belediyeden yetkililerin de katılımı ile yeni bir toplantı yapılmasında mutabakata varıldı.

-Bakırköy İstanbul Caddesinde ikamet eden bir sakat arkadaşımız iş yeri ile evi arasındaki mesafe çok kısa olmasına rağmen sırf kaldırım işgalleri nedeniyle tekerlekli iskemlesi ile işe gidiş gelişlerinde çok büyük sorunlar yaşadığını, gidip gelemediğini, bu nedenle taksi tutmak istediğinde de mesafenin kısa olmasından ötürü bu kez taksicilerin kendisini almak ve bir de tekerlekli iskemleyi indirip bindirmekle uğraşmak istemediklerini ifade etti.Bu bayan ayrıca Bakırköy IDO iskelesine gitmek için Sahil Yolunda karşıdan karşıya geçmenin ne denli zor olduğunu bir güzel anlatıp oradaki köprüye rampa veya asansör istedi. Sahil yolunun (Keneddy Cd) Bakırköy IDO iskelesi kesimindeki üst geçit protokol yolunda bulunduğundan rampa yapılmasının imkansız olduğu ifade edildi, lakin IBB yetkilileri oraya mutlaka bir başka formül bulunacağı (sanırım asansör yapacaklar) belirttiler. Keza bu gibi durumlarda yani taksicilerin tekerlekli iskemledeki sakat arkadaşlarımızı almak istemediği durumlarda konunun derhal IBB’nin 153 numaralı telefonuna ihbar edilmesi istendi. İhbar esnasında PLAKA, SAAT ve OLAY YERİ mutlaka bildirilmesi gerekiyormuş.Lakin ilgili müdür bu ihbarlardan pek bir sonuç çıkmadığını zira taksi sahiplerin genellikle taksilerini başkalarına vermesi sebebiyle hadisenin karşı tarafça kabul edilmediğini, böyle olunca da IBB olarak yapabilecek bir şeylerinin olmadığını ve konunun adli makamlara intikal ettiğini belirtti. NOT.Bence bu tür terbiyesizlikleri, en azından karşı tarafın tadını tuzunu kaçırmak için de olsa, 153 numaralı telefona ihbar etmekten kaçınmıyalım sevgili arkadaşlar.

-ISPARK konusuna gelince….
İspark’ı temsilen Recep Kahraman Bey katıldı.Recep Bey İstanbul’un otopark sorununa yıllarca el atılmadığını, cadde ve sokakların değnekçilere kaldığını, Ispark’ın buna yavaş yavaş son verdiğini belirtti, Ispark faaliyetleri hakkında bilgi verip İstanbul’da 2.500.000 aracın bulunduğunu, bunlardan da 1.700.000 adedinin binek oto olduğunu ve yine İstanbul’da sadece 4.500 H plaka bulunduğunu ifade etti. Bu plakaların yol üstü otoparklarda 2, kapalı otoparklarda da 5 saat müddetince ücretsiz olduğunu ve bu konuda hiçbir tereddüdün olmadığını, bu süreler çerçevesinde hiçbir Ispark görevlisinin bu konuya itiraz etme veya ücret istemesinin söz konusu dahi olamayacağını açık ve net bir şekilde ifade etti. Benim gibi sadece sol ayağı felçli ancak sağ ayağı sağlam olduğu için plakasında özürlü plakası amblemi bulunmayan bir arkadaşımız, Ispark otoparklarından sakatların da ücretli veya %50 indirimli olarak faydalanabileceğini yani Ispark otoparklarının sakatlara bedava olmamasının normal olduğunu ancak sakatlara bu otoparklarda en azından bir öncelik verilmesini istedi. Ben ise bu arkadaşımızın bu önerisine şiddetle karşı çıktım. Şimdi arkadaşımız da kendi açısından haklı olabilir. Zira biz sakatlar ne diyoruz “bize ayrımcılık yapılmasın” diyoruz. Biz de sağlam insanlarla eşitiz “bize farklı gözle bakmayın” diyoruz. İyi tamam da İBB Beyaz kart vermiş toplu taşıma vasıtalarından sakatlar ücretsiz yararlansın demiş, Devlet baba bir kıyak yaparak Özürlü Kimlik Kartı vermiş sakatlar müzelerden bir refakatçısı ile birlikte ücretsiz yararlansın demiş. Yani bunun gibi az sayıda birkaç tane daha lehimize kolaylıklar var, fazla değil. Ayrıca hiç kimse de bu muafiyet veya kolaylıklardan yararlanmak için sakat olmayı da istemez. Zaten kaderin sillesini yemişiz o nedenle bize sağlanan 3-5 muafiyet veya kolaylığı ben şahsen “ayrımcılık istemiyoruz” gerekçesinin arkasına sığınarak veya böyle bir gerekçe ile felsefe üretmeye kalkarak kaybetmek istemiyorum. 12 Milyonluk koca şehirde 4500 H plakalı araçtan ücret almasa Ispark batacak mı? Kaldı ki bu plakaların hepsi de her gün trafiğe mi çıkıyor?Dolayısıyla sakatların Ispark otoparklarından kesinlikle ücretsiz olarak faydalanmaları gerektiğini söyledim. Ayrıca kıstas olarak özürlü plakasının değil ya “H” sınıfı ehliyetlerin, ya da Başbakanlığın verdiği “Özürlü Kimlik Kartı”nın alınması gerektiğini ifade ettim. Zira ehliyetiniz “H” sınıfı ehliyet olmasına ve elinizde de kapı gibi Özürlü Kimlik Kartı bulunmasına rağmen Ispark kraldan çok kralcı kesilerek “plakanda özürlü işareti yok” diye benim gibi olanları otoparklarından 2 saat ücretsiz olarak yararlandırmak istemiyor. Görevli ile papaz oluyorsunuz gereksiz yere. Görevli de” yönetmelik böyle, ben ne yapayım” diyor. Velhasıl bu sıkıntıyı dile getirdim ve yönetmelikte bu doğrultuda bir değişiklik yapılması gerektiğini Recep Bey’e ifade ettim.
Yaklaşık 2,5 saat süren toplantı bitiminde Recep Bey ile bir köşede daha da uzun bir süre baş başa görüşerek konuyu çok daha net ve açık bir şekilde izah etmeye çalıştım. Recep Bey mart ayı içerisinde tanıtımı yapılan ve muhtemelen bu yıl içerisinde çıkacak olan “İstanbul Kart” ile (ki bu karttan toplantıların organizatörü konumundaki Müberra Kavak Hanım da bahsetmiş idi) sorunların ortadan kalkabileceğini umduğunu söyledi.
Bu kart 65 yaş üstü yaşlılara, sakatlara, gazilere filan verilecekmiş, bilginiz olsun. Bu kartın ne işe yarayacağı tam olarak izah edilmedi ancak benim tahminim “Beyaz Kart” gibi bir takım ayrıcalık ve muafiyetler filan getirecek biz sakatlara.
dikkate alınmaması bunun yerine H sınıfı ehliyet veya özürlü kimlik kartının dikkate alınması konularını görüşmek üzere ayrıca ve dar sayıda katılımcı ile bir toplantı yapılmasını kararlaştırdı. Bir aksilik olmaz ise bu toplantıya da katılırsam sanırım bu konudaki sıkıntılarımızı çok daha net bir şekilde izah etme imkanı bulacağım inşallah.
Öte yandan toplantıda park tartışması yaşanırken Edirnekapı’da bulunan Toplu Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü’nü temsilen toplantıya katılan arkadaş müdürlük olarak isteyene OTOPARK KAĞIDI verdiklerini söyledi. Bunun için bazı evraklar istiyorlarmış: Aklımda kaldığı kadarıyla H sınıfı ehliyet, hastane raporu,araç ruhsatı vs. İstenilen belgelerin tamamını adı geçen müdürlüğe bir mail yollayarak öğrenebilirsiniz.B u kart sayesinde kavşak, yangın musluğu gibi önemli yerler dışında azami 20 dakikaya kadar sakat vatandaş arabasını park edebiliyor.Trafik de ceza yazamıyor.

Kısacası bugünkü toplantıdan aklımda kalanlar bunlar.
Şimdi de geçen Pazar günü gittiğimiz Emirgan Korusu ile ilgili çok kısa bir şeyler anlatayım. Birincisi henüz daha laleler solmamış, bitmemiş. Dolayısıyla imkanı olan arkadaşlar bu güzel koruyu gidip gezsinler. Her yer envai renkte laleler ile dolu. Hava zaten tertemiz. Nefis bir boğaz manzarası var. Güzergah tekerlekli iskemle ile rahatlıkla dolaşılabilecek durumda. Arabamda sakat işareti yok ancak kapıdaki görevliye hem TSD’den aldığım otopark kağıdını hem de özürlü kimlik kartımı gösterince para ödemeden içeri girdim aksi halde içeri giren araçlardan ücret alıyorlar. Böyle anlayışlı insanları gerçekten çok seviyorum. Bazıları gibi kuralcı olmuyorlar, arabanın plakasına takılıp kalmıyorlar. Koca parkta kaç tane WC var bilemiyorum lakin ben sadece bir tane gördüm, mescidin yanındaki WC. Ve burası maalesef tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlarımız için uygun değil. Hem ayrı bir özürlü WC’si yok hem de zaten en azından 10-12 basamak merdivenle aşağı inmek gerek. Yani bu açıdan bir felaket maalesef. Bir diğer olumsuzluk da çok kalabalık. İnanın yaya olarak parka girmek daha kolay. Yürüyerek veya tekerlekli arabanızla çok daha çabuk içeri girersiniz zira arabayla girmek için en azından yarım saat 45 dakika santim santim ilerlemek zorundasınız.

Saygılar
 
Bir değişiklik olmaz ise, müteakip toplantı da İMAR VE ŞEHİRCİLİK konusunda, aynı yerde ve 21 Mayıs 2009 tarihinde yapılacakmış.
 
Üstadım ben konu başlığını bilhassa ve özellikle "İki önemli konu Kaldırım işgali ve Ispark" diye yazmıştım zira bu değiştirilen başlığı yani "IBB koordinasyıon toplantısı" görünce çok kişi yazıyı okumuyor. Mümkünse tekrar eski başlığa çevirirsen sevinirim.
Saygılar.
 
Estağfurullah.
Sadece bir rica idi.
Hadi kal sağlıcakla sevgili Bülent.
Saygılar,
 
Alifatih bu sol ayaktan sakat olan ve H plaka ve H ehliyeti olmayanların durmunu tam anlayamadım.
Bir zahmet açıklayabilirmisin bizim durumumuz ne ispark karşısında.
 
Hocam bizim durumumuz bir rezalet, bir kepazelik.
ISPARK resmen karar mercii, hastane, doktor, uzman konumunda. Kendinden başka otorite tanımıyor. Bu denli gayri insani ve gayri vicdani bir yaklaşıma pes doğrusu. Olay şu:

*Sağ ayak sağlam olmasına rağmen sol ayak sakat olmasından ötürü “H” sınıfı ehliyet veriliyor. Normalde H sınıfı ehliyete sahip birisinin aracında özel tertibat bulunması gerekir lakin bizim sağ ayak sağlam diye devlet babamız bize özel tertibatı gerekli görmüyor, otomatik vitesli araba kullan diyor. Tamam buraya kadar her şey güzel ve bence olması gereken adil bir davranış.

*Problem bundan sonra ortaya çıkıyor.

*Yolda trafik çeviriyor ve ehliyet ruhsat istiyor. Ehliyetin H sınıfı ehliyet olduğunu görünce “nerde hemşerim senin arabanda özel tertibat” diyor haklı olarak. Özel tertibat da yok mözel tertibat da yok zira benim özel tertibata ihtiyacım olmadığını bile bile bana ehliyeti “H” sınıfından sizin kurum yani Emniyet Genel Müdürlüğü verdi” diyorsun. Mantıklı görevliye denk gelmişsen sorun çıkmıyor, “haklısın” diyor. Bir de üzerinde “otomatik vitesle araba kullanır” ibaresini taşıyan hastane raporunun fotokopisini ibraz edersen görevli ile aranda hiçbir problem oluşmuyor. Çok şükür bugüne kadar aksi bir durum ile karşılaşmadığımdan problem oluştuğunda görevli memur ile sakat sürücü meseleyi nasıl çözüme kavuşturuyorlar bilemiyorum doğrusu. Ama bu husus trafik polisi ile aramızda oluşabilecek ilk muhtemel sorun olarak sallanıyor başımızın üzerinde.

*Ayrıca devletin kocaman resmi kurumu tutmuş bana “arkadaş tamam sen özürlüsün” diyerek “Özürlü Kimlik Kartı” da vermiş kapı gibi.

*Ancak sakatlık oranımız %90’dan az olduğu için Karayolları Trafik Yönetmeliğine göre sakatlara mahsus işaret bulunan plaka alma ihtimal ve imkanımız yok maalesef. Seni bilmem ama ben zaman zaman sol taraftan koltuk değneği desteği ile yürümek zorundayım. Öte yandan ister değnekle ister değneksiz uzun mesafe yürümem ise imkansız. Durumum böyle iken yani ayak sakat olmasına rağmen, yürümekte zorlanıyor olmama rağmen, toplu taşıma araçlarını kullanmakta zorlanıyor olmama rağmen ISPARK yöneticileri kraldan çok kralcı kesilerek bana tutuyorlar ve: “Arkadaşım sen sakat makat değilsin. Sen ister koltuk değneği ile yürü ister değneksiz hiç önemli değil sapasağlam adamsın. Uzun mesafe yürüyemiyor olman da bizi ırgalamaz. Hele hele günün her saatinde insanların balık istifi gibi seyahat ettikleri toplu taşıma araçlarını kullanmakta sıkıntı çekmenden ötürü kendi aracını kullanma ihtiyacını hissetmen bizi ilgilendirmez, umurumuzda değil bu durumun. Senin özürlü kimlik kartının bulunması da bizi bağlamaz. Özürlüler İdaresi halt etmiş, bu işi en iyi biz biliriz, kimin sakat kimin sakat olmadığına biz karar veririz, bu alemin kralı biziz, bizden başka bu konuda yetkili otorite tanımıyoruz” mantığı ile hareket ederek kısaca açık ve net olarak “arkadaşım arabanın plakasında sakatlara mahsus işaret olmadığı için biz seni sakat olarak değerlendirmiyoruz” diyorlar. Böyle dedikleri için de tıpış tıpış her yerde para ödemek zorunda kalıyorsun. ISPARK görevlisine sakatlığına ilişkin tüm belgeleri gösteriyorsun, ama adam Nuh diyor peygamber demiyor. “Ya arkadaş durumumu görüyorsun ama inanmıyorsan sokak ortasında soyunayım indireyim pantolonumu da gör durumumu” dediğim zaman ise “sapıkmısın” diye tepki alıyorum bu sefer. Yani demek istediğim sürünsen de arabanın plakasında sakat işareti yok ise ISPARK’ın sakatlara tanıdığı haklardan faydalanamıyorsun. ISPARK’ın üst yönetimi “biz ne yapalım mevzuat böyle emrediyor diyor” ve topu büyükşehir belediyesine atıyor. Büyükşehir belediyesi ise kalkıyor suistimaller yapılıyor diyor. Kardeşim suistimal yapan var ise o ahlaksızları cezalandır, faturayı şerefsizlik yapan o sakatlara kes. Neden suçluyu cezalandırmak yerine sakatların tamamını cezalandırıyorsun? Nerde kaldı cezaların şahsi olduğu tezi. Bir kişinin terbiyesizliğini neden tüm sakatlara mal edip bir kişi yerine tüm camiayı cezalandırıyorsun? Bizim gibi sakat olmasına ve yürümekte zorlanmasına rağmen mevzuatın gaddarlığından ötürü sakat olarak değerlendirmeyen kaç tane sakat her gün arabası ile sokağa çıkıyor ki? Allah seni inandırsın ben haftada hatta 10 günde bir belki arabamı kullanıyorum. Evden dışarı çıkmıyorum genelde. 20 günlük lale zevki için 2,5 trilyonu sokağa atabiliyorsun da benim gibi senin gibi 5-10 sakattan ücret almadığın zaman mı batabileceğin akla geliyor. Neticede ne ISPARK ne de büyük şehir belediyesi bu konuyu çözüme kavuşturmayı düşünmüyor, adım dahi atmıyor. Kabahat bizlerde de var. Belediye meclislerinde sakat üyeler var ama ne hikmetse hiç birinin aklına bu konuya bir çare bulmak gelmiyor. Ya arkadaşım şu koltuk ne lanet bir yermiş yahu? İnsan “makam” denilen koltuğa oturunca kendi menfaatinden başka bir şey düşünmez oluyor en yazık ki. Netice de ISPARK ile yaşanan sorun bu. Böyle mevzuatın Allah belasını versin diyorum ben de. Böyle insanlık dışı, vicdan dışı uygulamaları sürdürmekte ısrar eden, ellerinde çözüm imkanı varken sorunu çözmek için kılını dahi kıpırdatmayan kişileri de Allah’a havale ediyorum. Dün gece HaberTürk kanalında engellilerle ilgili bir program vardı. Spor camiasından kişilerin yer aldığı programda katılımcılar sorunun sadece ve sadece devletin üst yöneticilerinin engelli bir çocuğu olduğu takdirde çözülebileceğinde mutabık kaldılar. Doğru derler. Bence de onlar gibi düşünüyorum, IBB buyukşehir belediye başkanımız veya diğer üst yöneticilerin engelli bir çocukları olsaydı veya kendileri engelli olsaydı sanırım sorunlarımız çok daha rahatlıkla çözülebilirdi. Sakat olmayan birisinin bizim halimizden anlaması kesinlikle mümkün değil. Musibet onların veya bir yakının başına gelecek ki durumumuzu bir nebze de olsa anlayabilsinler.

*11/05/2009 tarihinde yaşanan bir başka hadiseyi bir tek ekleme veya çıkartma yapmadan aynen aktarıyorum:Bir belediye tarafından işletilen otoparka girerken özürlü kimlik kartımı ve TSD’den almış olduğum otopark kartını gösterdim. Görevli “tamam” dedi ve akbilimi verdi. 45 dk kadar kaldıktan sonra bu kez çıkıştaki görevliye aynı belgeleri gösterdim ve akbili iade ettim. Gişedeki zat “plakanda işaret yok beyefendi, bu belgeler de bizi ilgilendirmez ücret ödemeniz gerekir” dedi. Saat 17,30 arkamda onlarca araç çıkmak için bekliyor, insanların 1 dakikaya bile beklemeye tahammülü yok. Sırf bu sebepten ötürü arabanın kontağını kapatıp görevli ile tartışmak yerine “peki kardeşim bana vereceğin makbuz üzerine sakat olmama rağmen benden ücret aldığını yazıver” dedim. Görevli de buna mukabil “beyefendi ben makbuzu vereyim siz ne isterseniz üzerine yazın” dedi. Makbuzumu aldım ve görevliye kendisini şikayet edeceğimi söyledim. Bunun üzerine görevli çok sağ olsun bana “istediğimi yapmakta serbest olduğuma” dair yetki verdi. Terbiyesizliği görüyor musun Ferit Bey? Arkada onca kuyruk olmasa ben kontağımı kapatır orada cıngarı çıkarırdım lakin arkada bekleyen onca kişiye saygısızlık olacaktı.

Lakin bu terbiyesizliği kafaya taktım. Otoparkı işleten belediyenin adını bilhassa vermiyorum zira buraya yazdıklarımızı belediye ilgileri okuyorlar. Yarın telefon açıp benden özür dileyip belki de ödemiş olduğum 5 TL’yi iadeyi teklif edip olayı tatlıya bağlamaya çalışacaklarından eminim. Çünkü ben bu otopark konusundaki IBB ve ISPARK’ın insanlık dışı tutumlarını en şiddetli şekilde eleştirdiğim için mimli bir kişiyim ve telefonlarım kendilerinde var. O nedenle olayı tatlıya bağlatmak niyetinde değilim. Dilekçesini hazırlıyorum, konuyu birkaç gün içerisinde hem ilgili ilçe belediye başkanının kendisine, hem IBB büyüksehir başkanının kendisine, ISPARK genel müdürüne, daha da önemlisi Sayın Reisi Cumhurumuza, Başbakanımıza ve İçişleri Bakanımıza aktaracağım. Ben böyle saçmalık böyle adaletsizlik, böyle vicdansızlık, böyle kepazelik, böyle rezil bir uygulama görmedim arkadaş. Devlet büyüklerimiz bu tür konularda bizim yöneticilerimize nazaran daha hassas görünüyorlar, en azından bu saçmalık hakkında bilgileri olur da belki bazılarının kulaklarını çekerler. Sen kim oluyorsun da benim sakatlığım konusunda karar veriyorsun? Devletin hastanesi kararını vermiş, devletin resmi bir genel müdürlüğü seni sakat olarak değerlendirip kapı gibi özürlü olduğuma dair kart vermiş, halimi de biliyorsun ama sen bir şirketsin ve kalkıyorsun mevzuatın arkasına sığınıp benim hakkımda karar veriyorsun. Değiştir kardeşim o mevzuatı. Yan gelip yatasın diye mi seni bu millet seçip o makama getirdi? Kuruşun hesabını yapıyorsan 500 tane 1.000 tane lale eksik dikiver, onun parası ile 5-10 sakatın masrafı fazlası ile çıkar, hiç olmazsa dua alırsın insanlardan dua, başka bir şey değil.

Velhasıl Ferit Bey durum böyle işte.
 
Geçen ayki toplantıda Ispark adına toplantıya katılan Recep isimli arkadaşı yakaladım toplantı bitiminde ve durumu detaylı olarak izah etmeye çalıştım. “Haklısınız” diyor, hak veriyor ama icraata gelince sıfıra sıfır elde var sıfır. Bunu bir zincirleme olarak düşün. Herkes “haklısınız” diyor ve orda kalıyor, hiç kimsede icraat yok. Eh vicdan ve insanlık ölmüşse icraat de olmaz elbette. Bak üstadım bir arkadaş daha vardı bizler gibi ve üstelik kendisi 2 koltuk değneği ile çok zor yürüyebiliyor. Ya Ispark’a göre bu adam da sağlam birisi zira arabasının plakasında sakat işareti yok. Ya güler misin bu işe ağlar mısın anlamadım gitti mantığı, anlayışı. Adil düzenin zihniyeti böyle ise adil olmayan bir düzende halimiz nasıl olurdu Allah bilir artık.
 
Sayın "alifatih1958" çok önemli konulara değinmişsizin. Tebrik ediyorum.
Diğer taraftan sol ayağında sakatlık bulunan kişilerle ilgili uygulamanın temlinde onları sakat kabul etmeyip özürlü plakası vermeyen zihniyet yatmaktadır diye düşünüyorum.
 
Üst Alt