@messut, Benzer şeyler şizoafektif bozukluk teşhisi konan oğlumda uzun zamandır var doktor buda işitsel halisünasyonun bir türü diyor.
Oğlum sürekli iç sesiyle karşılıklı bir diyalog halinde bazen onlarla tartışıyor bazen gülüyor bazen konuştuğu kendi iç sesi oluyor 1 saniye sonra iç sesin karşısında konuştuğu kişi oluyor.
Bizde bazen iki kişilikli mi ve kişilik bozulması var acaba diye düşünüyoruz ama doktor şizoafektif bozukluk diyor teşhiş sırasıyla şizofren, atipik pisikoz ve en son şizoafektif bozukluk şeklinde.
bir süre önce bir yerde okuduğum pisikozu tanımlayan çok güzel bir yazı sizin durumu anlamanıza yardımcı olabilir.
PİSİKOZ NEDİR
1. aşırı duyarlı bir duruma düşmek: içsel idrak ile dışsal gerçeklik arasındaki sınırların kaybolması. deyim yerindeyse insan saydamlaşır: içsel çatışma ve güçlükler dışarı çıkar ve vücut bulurlar (halisünasyonla). bunun tersi olarak dış etkiler tartılıp değerlendirme olanağı olmadan ve filtrelenmeden içe girerler. her şey kendi kişiliği ile ilgili görünür (paranoid algılamalar).
2. bir çocuk algılamasına benzer bir algılama içine düşmek: etrafta olan her şey onunla ilgilidir, ve eğer ana babası tartışırlarsa suç ondadır. küçük çocuklarda bu 'ben merkezli' algılama gelişmeyle ilgilidir: beyin ve ruh henüz kendisinden dışarı bakmaya (soyutlamaya) imkan vermez. çocuk büyüyünce ilişkilerin kendisinden bağımsız olduğunu kabul etme olanağına kavuşur. insanlar psikotik olunca bu algılama biçimine geri dönerler; beyin acil durum devresine geçer, ruh geçmişi duyumsar. bu durum yetişkin birisi için gerçeklerden kopmak anlamına gelir ve ona uymaz, ancak yine de geçmişe dönmektir - her ne sebeple olursa olsun.
3. herhangi bir idrak veya algılama rüyadakine benzer biçimde duyumsanır: ancak burada uykunun koruyuculuğu yoktur. bir insanın rüyada kendini kuş gibi hissetmesi tehlikesizdir, ancak psikozda değil. istek ve kabuslarda olduğu gibi psikozda da istek ve korkular karışır: bu, paranoya psikozunda anlam ve tehdidin karışımı olarak simgeseldir (semboliktir). bazen korku öne çıkar ve istekler saklı kalır. ancak terapide ve öznel anlamlandırmanın aranmasında her iki yöne bakmak yararlıdır: nereden ve neye?
4. beden ve ruhtan 'özel ve özgün idrakler/kişiye has algılamalar' geliştirilir: duyular artık kendi yollarında giderler; artık göz ve kulak tarafından değiştirilemeyen resimler ve sesler ortaya çıkar. bunda şaşılacak bir taraf yoktur, çünkü görme ve işitme merkezindeki sinirlerin sadece %30'u göz ve kulaktan gelir, %70'i beynin diğer bölgelerinden! biyolojik açıdan bakıldığında çok daha fazla insanın sesler duymaması ve sanrı sahibi olmaması şaşırtıcıdır. ruh kendi özerkliği için mücadele eder, "kendini özgünlüğün son sığınağına" geri çeker ve bütün diğer insanlara, "buraya
kadar, daha ileri değil" sinyalini verir.
5. herhangi bir uyuşturucu olmadan gerçekliğin değişik olarak algılanması ve işlenmesi.
6. doğallığın kaybı – her eylem gayret ister, artık hiçbir şey kendiliğinden olmaz, her şeyin bir anlamı vardır.
7. bilinçsiz idrake girmek – istek ve kabuslarda olduğu gibi psikozda da istek ve korkular birbirine karışır. psikozdaki büyüklük hastalığı (megolamani) veya paranoya "bir değeri olmak", en azından değersiz olmamak anlamı ile karşılaştırılabilir.
8. çok derin bir kararsızlığın ifadesi – herkesin üstesinden kolayca gelebileceği bağımlık ile özerklik veya uyum ile direnç arasındaki gerilim alanları hayati önem kazanır.