Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

İlacı bırakınca yaşadıklarım konusunda tanı koymak..?

messut

Yeni Üye
Üyelik
7 Şub 2024
Konular
3
Mesajlar
6
Reaksiyonlar
0
Yıllardır kullandığım ilaçları bıraktım. Solian lustral. 1 ay sonra bir süre sonra hayatımda ağlamayan ben durduk yere ağlama krizlerine giriyordum. Memurum bu arada. Kuruma gelen vatandaşla diyalog halindeyken birden içimden onu öldürmeye yönelik öfke ve coşku patlaması oluyordu. Bu durumda nefesime odaklanıp sakin kalmaya çalılıyor bunu dışarıya belli etmemeye çalışıyordum.
Kendi iç sesim dışında bir başka iç ses oluşmuştu. Gün içinde devamlı bir diyalog vardı. İç konuşmalar iki kişi sohbt eder gibi oluşuyordu. Ben buna tanık biri gibi hissediyordum. Yani sanki bu konuşmaları yapan ben değildim. El, kol ve yüzümde tikler oluşmuştu. Konuşma tonum değişmişti. Artık ben değiştim ve bütün hayatımı düzelteceğim diye düşüncelere kapıldım. Yani bu düşünceler 1 günde oluştu.

Doktora gittim. Bana solian yazdı. Ve 1 buçuk ay sonra normale döndüm. Sizce bu bir psikotik atak mı? Bu arada görsel ya da işitsel sanrım yoktu

Ve bu arada içimde intihar etmek isteyen ve beni ele geçiren biri vardı. Zor kendime hakim oldum
 
@messut,

Selam,

''Hocam yukarda iki kişi sohbet eder gibi'' diye bir diyalogtan bahsetmişsiniz. Bu sizde işitsel halüsinasyona kanıt değil mi zaten. İlaçları bırakmak bizlerde mümkün değil, bırakmak demek tekrar hastalanmak demek.

İlaçlarınızı bırakmayın. Zaten memur olup, sizin gibi olanların çoğundan iyi bir pozisyon elde etmişsiniz; buna zarar vermeyin bence.

Geçmiş olsun.
 
İlaçlar geçici etkiye sahiptir. Son nefesine kadar içmek zorundasınız. İçipte aaa ben yiyim bırakayım diyenlerin çoğu yaşadıklarınızı yaşamaktadır. Tıp ilaç dışında çaresiz gibi.
 
@messut, İlacı bırakmakla büyük hata yapmışsınız Allahtan geç olmadan tekrar başlamışsınız.

Evet bu yaşadıklarınız atak ve daha geç kalsaydınız gerçeklik algınız kaybolabirdi Allah korusun.

İşitsel halisünasyon yok demişsiniz iç ses diye tarif ettiğiniz bir çeşit işitsel halisünasyon zaten herkesin halisünasyonu kulaktan duyuyor gibi olmuyor anlattığınız şekildede oluyor.

Aman diyeyim tekrar bırakmayın lütfen iyiyseniz ilaçlar belirtileri baskıladığı için iyisiniz iyileştiğiniz için değil ne yazık ki şu an için ilaçsız bir tedavi yok ilaçlarda iyileştirmiyor belirtileri baskılıyor ve hayatınızı kabul edilir seviyede yaşanılır yapıyor.

Bak ne güzel işiniz var maşaAllah sizin gibi iyileştim ven ilaca gerek yok diyen çook kişi oldu erken farkedenler ilaca tekrar başlayıp kurtuldu geç kalanlar gözünü hastahanede açtı unutma her atak hastalığını daha kötü ve kontrolü zor hale getirir.

Geçmiş olsun.
 
@kara duman,

İlginç . düşünceye benzeyen şekilde iç sese bürünen halisünasyon dediniz. Ben kişilik bozukluğu mu diye de düşünmüştüm. Peki bu ele geçirilme belirtisi ne tür bir psikotik hastalıktır sizce? Yıkıcı olduğu kesin. Yani zor tuttum intihar edecektim. Çünkü ele geçirilmiş gibi hissettim. Teşekkür ederim şimdiden
 
@malumokb,
Hocam psikiyatri hekimi bebi uzun zamandır tanıyor. Benim için net bir şey söyleyemedi. İlk baş okb olduğunu düşünüyordu
Ve içseslere ben kimi zaman istemsiz kendi içsesimle cevap veriyordum. Yani bir kimlik ayrışması var gibi hissettim
 
@messut, Benzer şeyler şizoafektif bozukluk teşhisi konan oğlumda uzun zamandır var doktor buda işitsel halisünasyonun bir türü diyor.
Oğlum sürekli iç sesiyle karşılıklı bir diyalog halinde bazen onlarla tartışıyor bazen gülüyor bazen konuştuğu kendi iç sesi oluyor 1 saniye sonra iç sesin karşısında konuştuğu kişi oluyor.
Bizde bazen iki kişilikli mi ve kişilik bozulması var acaba diye düşünüyoruz ama doktor şizoafektif bozukluk diyor teşhiş sırasıyla şizofren, atipik pisikoz ve en son şizoafektif bozukluk şeklinde.

bir süre önce bir yerde okuduğum pisikozu tanımlayan çok güzel bir yazı sizin durumu anlamanıza yardımcı olabilir.

PİSİKOZ NEDİR

1. aşırı duyarlı bir duruma düşmek:
içsel idrak ile dışsal gerçeklik arasındaki sınırların kaybolması. deyim yerindeyse insan saydamlaşır: içsel çatışma ve güçlükler dışarı çıkar ve vücut bulurlar (halisünasyonla). bunun tersi olarak dış etkiler tartılıp değerlendirme olanağı olmadan ve filtrelenmeden içe girerler. her şey kendi kişiliği ile ilgili görünür (paranoid algılamalar).

2. bir çocuk algılamasına benzer bir algılama içine düşmek: etrafta olan her şey onunla ilgilidir, ve eğer ana babası tartışırlarsa suç ondadır. küçük çocuklarda bu 'ben merkezli' algılama gelişmeyle ilgilidir: beyin ve ruh henüz kendisinden dışarı bakmaya (soyutlamaya) imkan vermez. çocuk büyüyünce ilişkilerin kendisinden bağımsız olduğunu kabul etme olanağına kavuşur. insanlar psikotik olunca bu algılama biçimine geri dönerler; beyin acil durum devresine geçer, ruh geçmişi duyumsar. bu durum yetişkin birisi için gerçeklerden kopmak anlamına gelir ve ona uymaz, ancak yine de geçmişe dönmektir - her ne sebeple olursa olsun.

3. herhangi bir idrak veya algılama rüyadakine benzer biçimde duyumsanır: ancak burada uykunun koruyuculuğu yoktur. bir insanın rüyada kendini kuş gibi hissetmesi tehlikesizdir, ancak psikozda değil. istek ve kabuslarda olduğu gibi psikozda da istek ve korkular karışır: bu, paranoya psikozunda anlam ve tehdidin karışımı olarak simgeseldir (semboliktir). bazen korku öne çıkar ve istekler saklı kalır. ancak terapide ve öznel anlamlandırmanın aranmasında her iki yöne bakmak yararlıdır: nereden ve neye?

4. beden ve ruhtan 'özel ve özgün idrakler/kişiye has algılamalar' geliştirilir: duyular artık kendi yollarında giderler; artık göz ve kulak tarafından değiştirilemeyen resimler ve sesler ortaya çıkar. bunda şaşılacak bir taraf yoktur, çünkü görme ve işitme merkezindeki sinirlerin sadece %30'u göz ve kulaktan gelir, %70'i beynin diğer bölgelerinden! biyolojik açıdan bakıldığında çok daha fazla insanın sesler duymaması ve sanrı sahibi olmaması şaşırtıcıdır. ruh kendi özerkliği için mücadele eder, "kendini özgünlüğün son sığınağına" geri çeker ve bütün diğer insanlara, "buraya kadar, daha ileri değil" sinyalini verir.

5. herhangi bir uyuşturucu olmadan gerçekliğin değişik olarak algılanması ve işlenmesi.

6. doğallığın kaybı
– her eylem gayret ister, artık hiçbir şey kendiliğinden olmaz, her şeyin bir anlamı vardır.

7. bilinçsiz idrake girmek – istek ve kabuslarda olduğu gibi psikozda da istek ve korkular birbirine karışır. psikozdaki büyüklük hastalığı (megolamani) veya paranoya "bir değeri olmak", en azından değersiz olmamak anlamı ile karşılaştırılabilir.

8. çok derin bir kararsızlığın ifadesi – herkesin üstesinden kolayca gelebileceği bağımlık ile özerklik veya uyum ile direnç arasındaki gerilim alanları hayati önem kazanır.
 
Son düzenleme:
Üst Alt