İş yaşamında Sakat Statüsü ve ayrımcılık
* İş başvurusu yaparken özellikle “sakat statüsü”ndeki kadrolara mı müracaat ediyorsunuz, yoksa (sakatlığı olmayan) herkes gibi eğitiminize/becerinize uygun herhangi bir kadro ve pozisyona müracaat ediyor musunuz?
* Eğitiminiz ve becerileriniz uygun olduğu halde, sakat olduğu için işe kabul edilmemek konusunda (kamu ve özel sektörü ayrı ayrı değerlendirmek koşuluyla) ne düşünüyorsunuz, bu konuda bir tecrübeniz oldu mu?
* İş başvurularınızı reddedenler, sizin o kadro için yeterli olmadığınızı düşündüğü için mi reddediyorlar, yoksa sadece sakat/farklı görünümde olduğunuz için mi* Sizce varolan %3 istihdam kotası, “bütün sakatları bu statüde (ve alt pozisyonlarda!) çalıştırın” mı demek, yoksa “mesleki becerisi ve mental (algı-zihin) düzeyi düşük olan sakatları yaşama dahil etmek için sosyal sorumluluk gereği bu kadroları doldurun” mu demek (olmalı)?
Not: Bu soruları düşünürken bir yandan da aşağıdaki haberi okursanız herşey daha bir yerli yerine oturur
* İş başvurusu yaparken özellikle “sakat statüsü”ndeki kadrolara mı müracaat ediyorsunuz, yoksa (sakatlığı olmayan) herkes gibi eğitiminize/becerinize uygun herhangi bir kadro ve pozisyona müracaat ediyor musunuz?
* Eğitiminiz ve becerileriniz uygun olduğu halde, sakat olduğu için işe kabul edilmemek konusunda (kamu ve özel sektörü ayrı ayrı değerlendirmek koşuluyla) ne düşünüyorsunuz, bu konuda bir tecrübeniz oldu mu?
* İş başvurularınızı reddedenler, sizin o kadro için yeterli olmadığınızı düşündüğü için mi reddediyorlar, yoksa sadece sakat/farklı görünümde olduğunuz için mi* Sizce varolan %3 istihdam kotası, “bütün sakatları bu statüde (ve alt pozisyonlarda!) çalıştırın” mı demek, yoksa “mesleki becerisi ve mental (algı-zihin) düzeyi düşük olan sakatları yaşama dahil etmek için sosyal sorumluluk gereği bu kadroları doldurun” mu demek (olmalı)?
Not: Bu soruları düşünürken bir yandan da aşağıdaki haberi okursanız herşey daha bir yerli yerine oturur
Zorunlu istihdamda psikolojik engel
4857 sayılı İş Kanunu, zorunlu istihdamın işveren üzerindeki vergi yükünü hafifletse de durum parlak değil: İşveren, kadroda gözüken ama işe gelmeyen personel istiyor.
Türkiye'de işe alımlarda önyargının önemli bir rol oynadığını belirten Human Resources Management (HRM) kurucu ortağı Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka, "İşverenin engelli istihdam etme konusunda gönüllü olmadığı gerçeğini kabul edelim" diyerek genel tabloyu aktarıyor. Özürlülere ilişkin hükümler içeren 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca 50 ve daha fazla personel çalıştıran iş yerleri yüzde üç oranında engelli, eski hükümlü, terör mağduru çalıştırmak zorunda.
'Bankamatik personel'
Bu kotanın dolmaması halinde çalıştırılmayan her işçi için öngörülen ceza, ayda bin 178 YTL. Bu cezayı ödemek yerine şirketlerin bir kısmı yaklaşık 850 - 900 YTL maaşla bu yükümlülüğünü yerine getirmeyi seçiyor. Ancak Türkiye'deki fiili durum şöyle: İşveren zorunlu istihdamda çözümü, 'bankamatik personel' çalıştırmakta buluyor. Yani söz konusu işyerinin kadrosunda görülen ama işe gidip gelmeyen, ay sonunda maaşını çekip, işe bir katkı yapmayan personelden bahsediyoruz. Şirket böylece kanun karşısında yükümlülüğünü yerine getiriyor ama söz konusu işgücü gerçek anlamda istihdama katılmış olmuyor. Bunun sonucunda engelli, eski yükümlü ve terör mağdurunun topluma ve iş dünyasına entegrasyonu için tasarlanan kanun hedefini ıskalanıyor. İşverenin istihdam edilmesi zorunlu olanlara dışardan sigortayı ve maaşı ödemeyi tercih etmesinin arkasında pek çok neden var. İş'te İnsan olarak istihdam alanında çalışan danışman şirketlerle engelli ve hükümlü çalıştırmakla yükümlü kurumlar nezrinde küçük çaplı ve gayrı resmi bir araştırma gerçekleştirdik. Bu konuda görüşüne başvurduğumuz kişiler, şirketlerin bu alanda personel alımını gerçekleştiren yöneticileri ve bunlara danışmanlık veren firmaların temsilcileri. Konunun hassasiyeti yüzünden şirketler ve yöneticiler isimlerinin yayınlanmasını istemedikleri için ortaya çıkan tabloyu şöyle özetlemek mümkün: Engelli ve hükümlülerin istihdamında yaşanan zorluklarda birinci sırayı, işe uygunluk için aranan kriterlerde aday bulma problemi alıyor. Burada, işe alınacak engelli ya da hükümlünün, şirket kültürüne uygun olmaması kurumların en zorlandığı konulardan. Ülkemizdeki sistemin, engellilerin hayatını kolaylaştırmadaki yetersizliği pek çok özürlünün yeterli eğitim-öğretimden geçmesine olanak vermemesi sonucu gerçekleşen düşük eğitim düzeyi kurumları sıkıntıya sokuyor. Şirketler, sahip olunan engelin iş yapışı engelleyici boyutta olmamasını talep ediyor. Bu yüzden de hafif engeli olanlar daha rahat istihdam edilirken, engel düzeyi arttıkça iş bulmada büyük zorluk yaşanıyor. Şirketler adayın kişisel becerilerinin gelişmiş olmasını, yabancı dil bilmesini istiyorlar ki ülke şartları elverişli olmayan Türkiye için bu oldukça lüks bir şart olarak önümüze çıkıyor. Örneğin tekerlekli sandalyeye bağımlı engelliler için iş yerinin fiziksel şartları da önem kazanıyor. Bu sandalyelerin içeri girebilmesi için firmanın mimarisi önem taşıyor. Estetiğe önem verilen tasarımlarda, engelliler hesaba katılmayarak bir tür ayrımcılık yapılmış oluyor. Engellilerin bakım ihtiyaçları da şirketlerin gözünü korkutucu bir unsur. Eski mahkumun istihdamı söz konusu olduğunda ise işe alımlarda önyargı önemli rol oynuyor. İşverenin, içinde bulunduğu hükümlü durumdan sorumlu tuttuğu eski mahkuma iş verme arzusu pek kuvvetli olmuyor. Mahkumlar açısından da iş dünyasındaki en büyük sorun, bu bakış açısı zaten.
Tek yol İş-Kur
Tüm taraflar için zor olan bu konuda, özel istihdam danışmanlık büroları ve beyin avcıları hizmet vermiyor. Bu kadrolar için gereken elemanları bulmak için 50 ve üzeri personeli olan her şirket, İş-Kur ile irtibata geçiyor. Kayıtlı olan tüm özürlü veri tabanı üzerinden seçme yapılıyor. Ay içinde belli günlerde iş veren ve işçiyi görüştürmek için toplantılar düzenleniyor. Şirket yetkilileri ve adayların tanışması sağlanıyor. İş- Kur'un bu konuda canla başla çalıştığını, firmalara her türlü imkanı sunduğunu söyleyen Merck Sharp & Dohme (MSD) Satın Alma ve İdari İşler Müdürü Serhan Bilgin, engelli işe alım sürecinde aday belirlemede, İş-Kur ile tüm alanlarda destek aldıklarını ve maksimum düzeyde iş birliği sağladıklarını aktarıyor. Topu firmalara atan Bilgin, istihdam için genellikle görünür engel istenmediğini ve pek çok önkoşul dayattıklarını ifade ediyor.
Duyarlılık oluşturulmalı
Kısıtlı imkanlara sahip, toplumdan kopuk pek çok engellinin aranan bu şartları sağlamasının çok güç olduğunu vurgulayan Bilgin, iş arayan engelli vatandaşların karşılaştığı zorlukları şöyle özetliyor: "İş tecrübesi, öğrenim ve bilgisayar yetersizlikleri karşılaşılan en temel sorun. Engelli çalışanlar sorumluluk alma ve sosyal uyumda zorluk yaşıyor. Diğer çalışanlar da engellilerin mevcut fiziki ve psikolojik durumlarına uyum sağlamakta güçlükle karşılaşabiliyor. Firmaların bakış tarzı zorluk çıkarıyor. Örneğin sigorta şirketleri, satış için tecrübeli engelli arıyor. Engelliler zaten içe kapalı insanlar. Yetiştirilmeleri gerekiyor."
Yetiştirildikleri taktirde bile iş bulmalarının zor olduğunu bilen çoğu engelli çalışan işine dört elle sarılıyor. Düşük ücret konusunda kapris yapmıyor. Engellilerin performansının, masa başında daha çok oturdukları için engelsizlere göre daha yüksek olduğunu düşünen işverenler de yok değil. Hırsızlıktan yüküm giyerek hapis yatmış birini istihdam etmeyi tercih eden işvereni örnek gösteren Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka şöyle diyor: "Söz konusu patron, hükümlüyü şantiyesinde bekçi olarak istihdam etmişti. Buna üç neden gösterdi. Birincisi, bu kişi işini kaybetmek istemeyecek ve dört elle sarılacaktı. İkincisi, hırsızlık nedeniyle hüküm giydiği için bir şey çalınırsa ilk şüphelenilecek kişiydi; böyle bir duruma izin vermeyecekti. Üçüncüsü, hırsızlığın nasıl yapıldığını bildiği için engellemesi kolay olacaktı..." İş Kanunu'ndan doğan mecburiyetin yanı sıra sosyal sorumluluk ya da daha yüksek performans beklentisi gibi nedenlerle engellilere kapılarını açan iş veren, genel olarak çaycılık ve temizlikçilik gibi kadrolara alım yapıyor. Eski yükümlüler için ise hırsızlık ve cinayet gibi suçlar işlemiş olanların durumu daha zor. Kız kaçırma suçu işlemiş olanlar daha rahat iş bulabiliyor. Kariyer.net Genel Müdürü Pembe Candaner'in söylediği gibi "Bu bir bilinç ve toplumsal sorumluluk meselesi. İçinde yaşadığı topluma duyarlı, kendini ülkesine sorumlu hisseden firmalar, engellilerin ve eski hükümlülerin iş yaşamına katılması hakkında çok daha doğru tavırlar sergiliyor."
Yol Haritası
* Firmalar duyarlılıklarını artırmalı ve beklentilerini azaltmalı,
* Firmalarda engellilere 'iş başı' eğitimi verilmeli,
* İK yönetimi, engellileri yetiştirme sorumluluğunu üstlenmeli,
* İK yönetimi, engelli çalışana psikolojik destek vermeli,
* İK yönetimi diğer çalışanları bu konuda bilinçlendirmeli, özel koşullara sahip çalışma arkadaşlarına yardımcı olmaları için teşvik etmeli,
* Ofislerin mimari planlarının engellilerin ulaşımına uygun olmalı.
Zeynep Ertem / Bedensel Engelliler Dayanışma Derneği - Özel Kalem:
İşe alımlarda yaşanan sıkıntının en büyük nedeni, engellilerin eğitim-öğretim düzeylerinin düşük olması. Şirketler ise istihdam etmek istedikleri engellilerin 'engelsiz' görünmesini istiyorlar çünkü estetiğe önem veriliyor. Görüntü kirliliğine neden olduğu düşünülüyor. Firmaların beklentileri kişisel becerilerin yeterliliği, kendilerini geliştirmiş olması, dil bilmeleri ve engel derecesinin düşük olması isteniyor. Bu yüzden de dışardan sigortaları ödeniyor. Resmi olarak çalışıyor gözüküyorlar ama fiili durum bu değil. Ancak bir süre sonra da saf dışı bırakılabiliyorlar
Abdullah Güven / Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı Kurum Bşk:
Engelli çalışan bulunamıyor deniliyorsa bu doğru değil. Özellikli eleman arandığı için sıkıntı olabiliyor. Doğru işle doğru insanı buluşturmak güç. İş-Kur özürlüleri işe yerleştirmekten sorumlu kurum. İş arayan engelliler, İş- Kur'a kayıt yaptırıyor. Sağlıklı işleyen bir sistem kurması gerekiyor. Kanun gereği 50 ve üstü çalışanın olduğu şirketlerde yüzde üç oranında istihdam mecburiyeti getiriyor. Özürlü istihdam edilmediğinde çok sıkı takip ediliyor. Her ay için uygulanan ceza 1 170 YTL. Duyarlılık oluşmadığı için bu ceza vermeyi göze alan şirketler var.
Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka HRM kurucu ortağı:
Bu konuda işe alımlar İş-Kur üzerinden yapılıyor. Adayın engelinin işi etkilememesi isteniyor. Birçok işveren, yasal mevzuat gereği istihdam etmek zorunda olduğu "hüküm giymiş" çalışanı işe almak yerine, çalıştırmadan ücret ödemeyi tercih ediyor ya da eğitim düzeyinin altındaki pozisyonlarda görevlendiriliyor. Kuvvetli bir referansı yoksa eski hükümlüye hep potansiyel suçlu gözüyle bakılıyor. Atalarımızın dediği gibi 'adı çıkacağına canı çıksın!'
Ebru Coş / Manpower Genel Müdürü:
İş-Kur'a daha fazla görev düşüyor. Yüz yüze rehberlik yapması gerekiyor. Ön görüşmelerde yetenekler belirlenebilir ve tavsiyeler de bulunulabilir. İşveren engellileri, eski mahkum çalıştırmaya tercih ediyor. İşverenin, çalışanın sakatlanmasında sorumluluğu ya da payı olması duygusal sorumluluğu da artırdığı için şans yaratabiliyor. Oysa eski mahkumlarda risk oranı yüksek. İş verenler bu kadrolar için İş-Kur'dan hizmet alıyor. Yine de mevcut yasanın işlevsel olmadığını söyleyebilirim.
Serhan Bilgin MSD Satın Alma ve İdari İşler Müdürü:
Düzenlediğimiz "Kendini Engelleme" eğitimine katılan 14 engelliyi işe aldık. Yedi kişi de başka firmalarda işbaşı yaptı. Başlangıçta engellilere de, her çalışanın aldığı eğitimler verildi. Zamanla uyum, sorumluluk alma ve inisiyatif kullanmadaki aksaklıklar nedeniyle İK, İdari İşler Departmanı ve Psikolojik Danışmanlık Şirketi uzmanlarınca eğitim içeriği belirlendi. "Kendini Engelleme" eğitiminin ikinci üç aylık dönemi Ocak 2007'de başlayacak. Bu programa katılmak isteyenler (0212) 324 61 93'den bilgi alabilir.
Pembe Candaner / Kariyer.net G.M.
Engelli ve hükümlü istihdamını, işveren yasal zorunluluk olarak görüyorlar. Çünkü bu kategoride bir çalışan, diğerlerine göre daha fazla sorumluluk yüklüyor. Yönetim; işine adapte olması, doğru koşulların sağlanması ve diğer çalışanlarla uyumu bakımından çaba göstermek zorunda kalıyor. Oysa İK yönetiminin bu çabayı tüm çalışanlar için göstermesi gerekiyor. Personel istihdamı için İK siteleri, kitlelere ulaşmada avantaj sağlıyor çünkü evinden çıkamayan bedensel engellilere ulaşmak için doğru yöntem.
Türkiye'ye çağrı
Sevda Bozbey/ THY Çağrı Merkezinde Rezervasyon ve Telefonla Satış Memuru:
Boğaziçi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık mezunuyum. Mezuniyetten sonra yaklaşık iki yıl kadar iş aradım. Eğer fiziksel engeliniz varsa nitelikleriniz para etmiyor. Görme engelli olmam çalışma olanağımı zorlaştırıyordu. Türkiye'deki birçok firma iş kanununun gerektirdiği sayıda engelliye düzenli maaş ödeyerek başından atıyor. "Ne iş yapabilecekleri konusunda bilgimiz yok" diyorlar oysa gereken koşullları sağlamak, bir görme engellinin çalışmasını kolaylaştırır. THY'deki projeye katıldım. Yoğun bilgisayar ve telefon kullanımını, hız gerektiriyor. Ben ve arkadaşım Mürşide yapabileceğimizi biliyorduk. Kullandığımız ekran okuyucu programı jaws, her şeyi sesli ifade ediyor. Yaklaşık üç aydır, çağrı karşılıyoruz. Arkadaşlarımıza eğitim vermeye bile başladık. Amacımız, altı olan engelli çalışan sayımızı artırmak. Bu tablonun Türkiye'deki diğer kurumlara örnek olmasını diliyorum. Önyargılardan uzak, yeniliklere ve farklılıklara açık insanlardan oluşan, fırsat eşitliği sağlayan bir Türkiye diliyorum.
Nur Cennet Aksüt / MSD İlaçları'nda resepsiyon görevlisi:
İş bulmak zaten zor, bir de engelliyseniz iyice imkansız. Ben yüzde 90 görme engelliyim. İşverenler beni, görme engelli olduğumu bilmeden uzun yıllar çalıştırdı. Engelli olduğumu söylediğim gün işsiz kaldım. Engelli kadrosundan işe girmek istedim ama işverenler insanı zihinsel engelli yerine koyup deneme fırsatı bile vermiyor. Görme engellilerin alabileceği eğitimleri aldım. Şans istedim, yapayalnızdım ama pes etmeye niyetim yoktu. Beklediğim şans MSD'den gelen teklifle verildi. Bu işle sadece bir işim değil, ailem de oldu. Bana engelli bir insan olarak kendimi kanıtlama fırsatı verdikleri için kendimi çok iyi hissediyorum. MSD, 'bu hayatta biz de varız' diyen engellilere fırsat verdi.
İş'te İnsan
4857 sayılı İş Kanunu, zorunlu istihdamın işveren üzerindeki vergi yükünü hafifletse de durum parlak değil: İşveren, kadroda gözüken ama işe gelmeyen personel istiyor.
Türkiye'de işe alımlarda önyargının önemli bir rol oynadığını belirten Human Resources Management (HRM) kurucu ortağı Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka, "İşverenin engelli istihdam etme konusunda gönüllü olmadığı gerçeğini kabul edelim" diyerek genel tabloyu aktarıyor. Özürlülere ilişkin hükümler içeren 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca 50 ve daha fazla personel çalıştıran iş yerleri yüzde üç oranında engelli, eski hükümlü, terör mağduru çalıştırmak zorunda.
'Bankamatik personel'
Bu kotanın dolmaması halinde çalıştırılmayan her işçi için öngörülen ceza, ayda bin 178 YTL. Bu cezayı ödemek yerine şirketlerin bir kısmı yaklaşık 850 - 900 YTL maaşla bu yükümlülüğünü yerine getirmeyi seçiyor. Ancak Türkiye'deki fiili durum şöyle: İşveren zorunlu istihdamda çözümü, 'bankamatik personel' çalıştırmakta buluyor. Yani söz konusu işyerinin kadrosunda görülen ama işe gidip gelmeyen, ay sonunda maaşını çekip, işe bir katkı yapmayan personelden bahsediyoruz. Şirket böylece kanun karşısında yükümlülüğünü yerine getiriyor ama söz konusu işgücü gerçek anlamda istihdama katılmış olmuyor. Bunun sonucunda engelli, eski yükümlü ve terör mağdurunun topluma ve iş dünyasına entegrasyonu için tasarlanan kanun hedefini ıskalanıyor. İşverenin istihdam edilmesi zorunlu olanlara dışardan sigortayı ve maaşı ödemeyi tercih etmesinin arkasında pek çok neden var. İş'te İnsan olarak istihdam alanında çalışan danışman şirketlerle engelli ve hükümlü çalıştırmakla yükümlü kurumlar nezrinde küçük çaplı ve gayrı resmi bir araştırma gerçekleştirdik. Bu konuda görüşüne başvurduğumuz kişiler, şirketlerin bu alanda personel alımını gerçekleştiren yöneticileri ve bunlara danışmanlık veren firmaların temsilcileri. Konunun hassasiyeti yüzünden şirketler ve yöneticiler isimlerinin yayınlanmasını istemedikleri için ortaya çıkan tabloyu şöyle özetlemek mümkün: Engelli ve hükümlülerin istihdamında yaşanan zorluklarda birinci sırayı, işe uygunluk için aranan kriterlerde aday bulma problemi alıyor. Burada, işe alınacak engelli ya da hükümlünün, şirket kültürüne uygun olmaması kurumların en zorlandığı konulardan. Ülkemizdeki sistemin, engellilerin hayatını kolaylaştırmadaki yetersizliği pek çok özürlünün yeterli eğitim-öğretimden geçmesine olanak vermemesi sonucu gerçekleşen düşük eğitim düzeyi kurumları sıkıntıya sokuyor. Şirketler, sahip olunan engelin iş yapışı engelleyici boyutta olmamasını talep ediyor. Bu yüzden de hafif engeli olanlar daha rahat istihdam edilirken, engel düzeyi arttıkça iş bulmada büyük zorluk yaşanıyor. Şirketler adayın kişisel becerilerinin gelişmiş olmasını, yabancı dil bilmesini istiyorlar ki ülke şartları elverişli olmayan Türkiye için bu oldukça lüks bir şart olarak önümüze çıkıyor. Örneğin tekerlekli sandalyeye bağımlı engelliler için iş yerinin fiziksel şartları da önem kazanıyor. Bu sandalyelerin içeri girebilmesi için firmanın mimarisi önem taşıyor. Estetiğe önem verilen tasarımlarda, engelliler hesaba katılmayarak bir tür ayrımcılık yapılmış oluyor. Engellilerin bakım ihtiyaçları da şirketlerin gözünü korkutucu bir unsur. Eski mahkumun istihdamı söz konusu olduğunda ise işe alımlarda önyargı önemli rol oynuyor. İşverenin, içinde bulunduğu hükümlü durumdan sorumlu tuttuğu eski mahkuma iş verme arzusu pek kuvvetli olmuyor. Mahkumlar açısından da iş dünyasındaki en büyük sorun, bu bakış açısı zaten.
Tek yol İş-Kur
Tüm taraflar için zor olan bu konuda, özel istihdam danışmanlık büroları ve beyin avcıları hizmet vermiyor. Bu kadrolar için gereken elemanları bulmak için 50 ve üzeri personeli olan her şirket, İş-Kur ile irtibata geçiyor. Kayıtlı olan tüm özürlü veri tabanı üzerinden seçme yapılıyor. Ay içinde belli günlerde iş veren ve işçiyi görüştürmek için toplantılar düzenleniyor. Şirket yetkilileri ve adayların tanışması sağlanıyor. İş- Kur'un bu konuda canla başla çalıştığını, firmalara her türlü imkanı sunduğunu söyleyen Merck Sharp & Dohme (MSD) Satın Alma ve İdari İşler Müdürü Serhan Bilgin, engelli işe alım sürecinde aday belirlemede, İş-Kur ile tüm alanlarda destek aldıklarını ve maksimum düzeyde iş birliği sağladıklarını aktarıyor. Topu firmalara atan Bilgin, istihdam için genellikle görünür engel istenmediğini ve pek çok önkoşul dayattıklarını ifade ediyor.
Duyarlılık oluşturulmalı
Kısıtlı imkanlara sahip, toplumdan kopuk pek çok engellinin aranan bu şartları sağlamasının çok güç olduğunu vurgulayan Bilgin, iş arayan engelli vatandaşların karşılaştığı zorlukları şöyle özetliyor: "İş tecrübesi, öğrenim ve bilgisayar yetersizlikleri karşılaşılan en temel sorun. Engelli çalışanlar sorumluluk alma ve sosyal uyumda zorluk yaşıyor. Diğer çalışanlar da engellilerin mevcut fiziki ve psikolojik durumlarına uyum sağlamakta güçlükle karşılaşabiliyor. Firmaların bakış tarzı zorluk çıkarıyor. Örneğin sigorta şirketleri, satış için tecrübeli engelli arıyor. Engelliler zaten içe kapalı insanlar. Yetiştirilmeleri gerekiyor."
Yetiştirildikleri taktirde bile iş bulmalarının zor olduğunu bilen çoğu engelli çalışan işine dört elle sarılıyor. Düşük ücret konusunda kapris yapmıyor. Engellilerin performansının, masa başında daha çok oturdukları için engelsizlere göre daha yüksek olduğunu düşünen işverenler de yok değil. Hırsızlıktan yüküm giyerek hapis yatmış birini istihdam etmeyi tercih eden işvereni örnek gösteren Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka şöyle diyor: "Söz konusu patron, hükümlüyü şantiyesinde bekçi olarak istihdam etmişti. Buna üç neden gösterdi. Birincisi, bu kişi işini kaybetmek istemeyecek ve dört elle sarılacaktı. İkincisi, hırsızlık nedeniyle hüküm giydiği için bir şey çalınırsa ilk şüphelenilecek kişiydi; böyle bir duruma izin vermeyecekti. Üçüncüsü, hırsızlığın nasıl yapıldığını bildiği için engellemesi kolay olacaktı..." İş Kanunu'ndan doğan mecburiyetin yanı sıra sosyal sorumluluk ya da daha yüksek performans beklentisi gibi nedenlerle engellilere kapılarını açan iş veren, genel olarak çaycılık ve temizlikçilik gibi kadrolara alım yapıyor. Eski yükümlüler için ise hırsızlık ve cinayet gibi suçlar işlemiş olanların durumu daha zor. Kız kaçırma suçu işlemiş olanlar daha rahat iş bulabiliyor. Kariyer.net Genel Müdürü Pembe Candaner'in söylediği gibi "Bu bir bilinç ve toplumsal sorumluluk meselesi. İçinde yaşadığı topluma duyarlı, kendini ülkesine sorumlu hisseden firmalar, engellilerin ve eski hükümlülerin iş yaşamına katılması hakkında çok daha doğru tavırlar sergiliyor."
Yol Haritası
* Firmalar duyarlılıklarını artırmalı ve beklentilerini azaltmalı,
* Firmalarda engellilere 'iş başı' eğitimi verilmeli,
* İK yönetimi, engellileri yetiştirme sorumluluğunu üstlenmeli,
* İK yönetimi, engelli çalışana psikolojik destek vermeli,
* İK yönetimi diğer çalışanları bu konuda bilinçlendirmeli, özel koşullara sahip çalışma arkadaşlarına yardımcı olmaları için teşvik etmeli,
* Ofislerin mimari planlarının engellilerin ulaşımına uygun olmalı.
Zeynep Ertem / Bedensel Engelliler Dayanışma Derneği - Özel Kalem:
İşe alımlarda yaşanan sıkıntının en büyük nedeni, engellilerin eğitim-öğretim düzeylerinin düşük olması. Şirketler ise istihdam etmek istedikleri engellilerin 'engelsiz' görünmesini istiyorlar çünkü estetiğe önem veriliyor. Görüntü kirliliğine neden olduğu düşünülüyor. Firmaların beklentileri kişisel becerilerin yeterliliği, kendilerini geliştirmiş olması, dil bilmeleri ve engel derecesinin düşük olması isteniyor. Bu yüzden de dışardan sigortaları ödeniyor. Resmi olarak çalışıyor gözüküyorlar ama fiili durum bu değil. Ancak bir süre sonra da saf dışı bırakılabiliyorlar
Abdullah Güven / Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı Kurum Bşk:
Engelli çalışan bulunamıyor deniliyorsa bu doğru değil. Özellikli eleman arandığı için sıkıntı olabiliyor. Doğru işle doğru insanı buluşturmak güç. İş-Kur özürlüleri işe yerleştirmekten sorumlu kurum. İş arayan engelliler, İş- Kur'a kayıt yaptırıyor. Sağlıklı işleyen bir sistem kurması gerekiyor. Kanun gereği 50 ve üstü çalışanın olduğu şirketlerde yüzde üç oranında istihdam mecburiyeti getiriyor. Özürlü istihdam edilmediğinde çok sıkı takip ediliyor. Her ay için uygulanan ceza 1 170 YTL. Duyarlılık oluşmadığı için bu ceza vermeyi göze alan şirketler var.
Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka HRM kurucu ortağı:
Bu konuda işe alımlar İş-Kur üzerinden yapılıyor. Adayın engelinin işi etkilememesi isteniyor. Birçok işveren, yasal mevzuat gereği istihdam etmek zorunda olduğu "hüküm giymiş" çalışanı işe almak yerine, çalıştırmadan ücret ödemeyi tercih ediyor ya da eğitim düzeyinin altındaki pozisyonlarda görevlendiriliyor. Kuvvetli bir referansı yoksa eski hükümlüye hep potansiyel suçlu gözüyle bakılıyor. Atalarımızın dediği gibi 'adı çıkacağına canı çıksın!'
Ebru Coş / Manpower Genel Müdürü:
İş-Kur'a daha fazla görev düşüyor. Yüz yüze rehberlik yapması gerekiyor. Ön görüşmelerde yetenekler belirlenebilir ve tavsiyeler de bulunulabilir. İşveren engellileri, eski mahkum çalıştırmaya tercih ediyor. İşverenin, çalışanın sakatlanmasında sorumluluğu ya da payı olması duygusal sorumluluğu da artırdığı için şans yaratabiliyor. Oysa eski mahkumlarda risk oranı yüksek. İş verenler bu kadrolar için İş-Kur'dan hizmet alıyor. Yine de mevcut yasanın işlevsel olmadığını söyleyebilirim.
Serhan Bilgin MSD Satın Alma ve İdari İşler Müdürü:
Düzenlediğimiz "Kendini Engelleme" eğitimine katılan 14 engelliyi işe aldık. Yedi kişi de başka firmalarda işbaşı yaptı. Başlangıçta engellilere de, her çalışanın aldığı eğitimler verildi. Zamanla uyum, sorumluluk alma ve inisiyatif kullanmadaki aksaklıklar nedeniyle İK, İdari İşler Departmanı ve Psikolojik Danışmanlık Şirketi uzmanlarınca eğitim içeriği belirlendi. "Kendini Engelleme" eğitiminin ikinci üç aylık dönemi Ocak 2007'de başlayacak. Bu programa katılmak isteyenler (0212) 324 61 93'den bilgi alabilir.
Pembe Candaner / Kariyer.net G.M.
Engelli ve hükümlü istihdamını, işveren yasal zorunluluk olarak görüyorlar. Çünkü bu kategoride bir çalışan, diğerlerine göre daha fazla sorumluluk yüklüyor. Yönetim; işine adapte olması, doğru koşulların sağlanması ve diğer çalışanlarla uyumu bakımından çaba göstermek zorunda kalıyor. Oysa İK yönetiminin bu çabayı tüm çalışanlar için göstermesi gerekiyor. Personel istihdamı için İK siteleri, kitlelere ulaşmada avantaj sağlıyor çünkü evinden çıkamayan bedensel engellilere ulaşmak için doğru yöntem.
Türkiye'ye çağrı
Sevda Bozbey/ THY Çağrı Merkezinde Rezervasyon ve Telefonla Satış Memuru:
Boğaziçi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık mezunuyum. Mezuniyetten sonra yaklaşık iki yıl kadar iş aradım. Eğer fiziksel engeliniz varsa nitelikleriniz para etmiyor. Görme engelli olmam çalışma olanağımı zorlaştırıyordu. Türkiye'deki birçok firma iş kanununun gerektirdiği sayıda engelliye düzenli maaş ödeyerek başından atıyor. "Ne iş yapabilecekleri konusunda bilgimiz yok" diyorlar oysa gereken koşullları sağlamak, bir görme engellinin çalışmasını kolaylaştırır. THY'deki projeye katıldım. Yoğun bilgisayar ve telefon kullanımını, hız gerektiriyor. Ben ve arkadaşım Mürşide yapabileceğimizi biliyorduk. Kullandığımız ekran okuyucu programı jaws, her şeyi sesli ifade ediyor. Yaklaşık üç aydır, çağrı karşılıyoruz. Arkadaşlarımıza eğitim vermeye bile başladık. Amacımız, altı olan engelli çalışan sayımızı artırmak. Bu tablonun Türkiye'deki diğer kurumlara örnek olmasını diliyorum. Önyargılardan uzak, yeniliklere ve farklılıklara açık insanlardan oluşan, fırsat eşitliği sağlayan bir Türkiye diliyorum.
Nur Cennet Aksüt / MSD İlaçları'nda resepsiyon görevlisi:
İş bulmak zaten zor, bir de engelliyseniz iyice imkansız. Ben yüzde 90 görme engelliyim. İşverenler beni, görme engelli olduğumu bilmeden uzun yıllar çalıştırdı. Engelli olduğumu söylediğim gün işsiz kaldım. Engelli kadrosundan işe girmek istedim ama işverenler insanı zihinsel engelli yerine koyup deneme fırsatı bile vermiyor. Görme engellilerin alabileceği eğitimleri aldım. Şans istedim, yapayalnızdım ama pes etmeye niyetim yoktu. Beklediğim şans MSD'den gelen teklifle verildi. Bu işle sadece bir işim değil, ailem de oldu. Bana engelli bir insan olarak kendimi kanıtlama fırsatı verdikleri için kendimi çok iyi hissediyorum. MSD, 'bu hayatta biz de varız' diyen engellilere fırsat verdi.
İş'te İnsan