2015 yılında beş üniversite hastanesi (İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Eskişehir Orhangazi Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi) ortak bir çalışma yaparak, hastanelerde işitme cihazı denemesinin yasaklandığı 2012 yılından sonra işitme cihazı alan yetişkin hastaların durumunu inceledi. Sonuçları kısaca şöyle:
· İşitme kaybına uygun işitme cihazı kullanan hasta oranı: %8;
· Fiziksel olarak hasarlı veya deforme olmuş işitme cihazı oranı: %57;
· Anlamıyorum, duymuyorum vb şikayetleri olan hastaların oranı: %73
· Yüksek sesten rahatsız olanlar: %15
· Cihazını çok az kullanan veya kullanmayan: %14
· Cihazı kulağına yerleştiremeyen: %6
(Çalışmayı yapanlar: Dr. Mehmet Akşit, Prof.Tayyar Kalcıoğlu, Prof.Engin Dursun, Prof. Onur Çelik, Prof.Günay Kırkım, Prof.Armağan İncesulu ve arkadaşları, Çok merkezli araştırma: Hafif/orta derece işitme kayıplılarda işitme cihazı performansı VII. Dünya İşitme Cihazları ve Koklear İmplantlar Sempozyumu, İstanbul 2015)
İnanılır gibi değil ama işitme cihazı kullanan yetişkin hastaların sadece %8inde işitme kaybına uygun cihaz var. Cihazından şikayet edenlerin oranı %73. Hastaların bir kısmı cihazı kulaklarına bile yerleştiremiyor, bir kısım hasta ise parasını verdiği halde cihazını kullanmıyor. Hastaların %15i yüksek seslerden rahatsız oluyor. Bu demektir ki, bu hastalar cihazlarını sürekli kullandıklarında, akustik travma nedeniyle işitme kaybı derecelerinde artış ortaya çıkabilir.
Cihazların sağladığı kazançla olması gereken kazanç arasında, hastaların %90ından fazlasında 10 dBden fazla fark bulunuyor. Bu, cihazların ortalama olarak sesleri olması gerektiğinden yaklaşık 4 kat fazla veya 4 kat daha az yükselttiği anlamına geliyor. Üstelik bazı hastalarda bu fark 30 dBe kadar çıkıyor.
Bu sonuçlar, hem hastaların cihaz performansından yakınma nedenlerini hem de çözümün basitliğini gösteriyor. İşitme kaybının miktarına göre kazanç hedeflerinin ne olması gerektiğini belirleyen çalışmalara göre, cihaz kazançlarının hesaplanan hedeflere ulaştırılması halinde, kullanıcıların %70i sonuçtan memnun. Bir de bunun üzerine cihaz kazancının ince ayarı yapıldığında, hastaların çok büyük bir bölümü cihazını severek kullanıyor. Bu açıdan bakıldığında, az duyuyorum, sesler yüksek geliyor gibi kazançla ilgili şikayetlerin büyük ölçüde çözülebileceği ortada.
Araştırmada, kullanılan cihazların en az % 57sinin fiziksel olarak hasarlı veya kalıplarının deforme olduğu bulunmuş. Fiziksel problemlerin tümü çözülebilir şeylerdir. Bu durumda hasta şikayetlerininin en az %80inin giderilebilir sorunlar olduğu görülüyor.
İşitme kaybına neden olan bazı hastalıklarda (ileri/çok ileri derece işitme kayıpları, işitsel nöropati, işitme yolları üzerinde tümör oluşumu gibi) işitme cihazı ile konuşmanın anlaşılması çok zordur. Bu nedenle, bu grubun şikayetlerinin çözümü kolay değildir.
Peki bu sorunlar neden çözülmüyor?
Ne yapılması lazım?
· İşitme kaybına uygun işitme cihazı kullanan hasta oranı: %8;
· Fiziksel olarak hasarlı veya deforme olmuş işitme cihazı oranı: %57;
· Anlamıyorum, duymuyorum vb şikayetleri olan hastaların oranı: %73
· Yüksek sesten rahatsız olanlar: %15
· Cihazını çok az kullanan veya kullanmayan: %14
· Cihazı kulağına yerleştiremeyen: %6
(Çalışmayı yapanlar: Dr. Mehmet Akşit, Prof.Tayyar Kalcıoğlu, Prof.Engin Dursun, Prof. Onur Çelik, Prof.Günay Kırkım, Prof.Armağan İncesulu ve arkadaşları, Çok merkezli araştırma: Hafif/orta derece işitme kayıplılarda işitme cihazı performansı VII. Dünya İşitme Cihazları ve Koklear İmplantlar Sempozyumu, İstanbul 2015)
İnanılır gibi değil ama işitme cihazı kullanan yetişkin hastaların sadece %8inde işitme kaybına uygun cihaz var. Cihazından şikayet edenlerin oranı %73. Hastaların bir kısmı cihazı kulaklarına bile yerleştiremiyor, bir kısım hasta ise parasını verdiği halde cihazını kullanmıyor. Hastaların %15i yüksek seslerden rahatsız oluyor. Bu demektir ki, bu hastalar cihazlarını sürekli kullandıklarında, akustik travma nedeniyle işitme kaybı derecelerinde artış ortaya çıkabilir.
Cihazların sağladığı kazançla olması gereken kazanç arasında, hastaların %90ından fazlasında 10 dBden fazla fark bulunuyor. Bu, cihazların ortalama olarak sesleri olması gerektiğinden yaklaşık 4 kat fazla veya 4 kat daha az yükselttiği anlamına geliyor. Üstelik bazı hastalarda bu fark 30 dBe kadar çıkıyor.
Bu sonuçlar, hem hastaların cihaz performansından yakınma nedenlerini hem de çözümün basitliğini gösteriyor. İşitme kaybının miktarına göre kazanç hedeflerinin ne olması gerektiğini belirleyen çalışmalara göre, cihaz kazançlarının hesaplanan hedeflere ulaştırılması halinde, kullanıcıların %70i sonuçtan memnun. Bir de bunun üzerine cihaz kazancının ince ayarı yapıldığında, hastaların çok büyük bir bölümü cihazını severek kullanıyor. Bu açıdan bakıldığında, az duyuyorum, sesler yüksek geliyor gibi kazançla ilgili şikayetlerin büyük ölçüde çözülebileceği ortada.
Araştırmada, kullanılan cihazların en az % 57sinin fiziksel olarak hasarlı veya kalıplarının deforme olduğu bulunmuş. Fiziksel problemlerin tümü çözülebilir şeylerdir. Bu durumda hasta şikayetlerininin en az %80inin giderilebilir sorunlar olduğu görülüyor.
İşitme kaybına neden olan bazı hastalıklarda (ileri/çok ileri derece işitme kayıpları, işitsel nöropati, işitme yolları üzerinde tümör oluşumu gibi) işitme cihazı ile konuşmanın anlaşılması çok zordur. Bu nedenle, bu grubun şikayetlerinin çözümü kolay değildir.
Peki bu sorunlar neden çözülmüyor?
- İşitme cihazı firmalarında çalışanların büyük bir bölümü REM (cihazın kulakta sağladığı kazanç seviyesini gösteren bir ölçüm) ölçümü yapmayı bilmiyor veya bildiği halde yapmıyor. REM ölçümü yapılmadığında, cihaz kazancının istenilen seviyede olup olmadığı anlaşılamıyor.
- İşitme cihazları belli bir süre sonra bozulabilen cihazlardır. Düzenli olarak kontrollerinin yapılması gerekir. İşitme cihazları ancak test kutusu denen cihazla kontrol edilebilir. İşitme cihazı firmalarının çoğunda bu kutu yoktur. Cihazın düzgün çalışıp çalışmadığını kendi kulaklarıyla anlamaya çalışırlar. Bu, bakkalın peyniri, terazi yerine eliyle tartması gibi bir şeydir.
- Kulak kalıplarında kullanılan hortumlar, eğer kalıp yumuşak malzemeden yapılmışsa yaklaşık 2 ayda bozulur. Bu nedenle hortumların sık sık değiştirilmesi gerekir. Ama en doğrusu, kalıp yapımında kullanılan malzemenin değiştirilmesidir. Ne yazık ki firmaların çoğu hala ağırlıklı olarak biopor denilen bu malzemeyi kullanıyor.
Ne yapılması lazım?
- İşitme cihazının değil, uygulamayı yapacak olan uzmanın doğru seçilmesi gerekir. Çok sayıda olmasa da bu işi hakkıyla yapan uzmanlar ve firmalar var. Uygulamadan memnun değilseniz, başka bir firmada cihaz deneyin. Denemeden cihaz satın almayın.
- Tüketici haklarına göre, memnun olmadığınız ürünü belli bir süre içinde iade edebilirsiniz.
- Cihaz denemesi yapılırken, REM ölçümlerinin yapıldığından emin olmak gerekir (Ölçüm sırasında kulağınıza silikon bir mikrofon yerleştirildiğinden ve bilgisayar ekranında cihazın sağladığı kazancın hedefe oturduğundan emin olun).
- İşitme cihazı yılda en az 2 kez test kutusunda kontrol edilmeli. Test kutusu olmayan firmaya güvenilmemeli.
- Kulak kalıplarında ilk tercih sert malzeme olmalı. Kalıbın sert olması çoğu zaman yumuşak olmasından daha iyidir. Yumuşak kalıp gerekiyorsa, firmalara biopor malzemeden vazgeçmeleri için baskı yapılmalı. Biopor yerine başka bir yumuşak malzeme kullanılmalı.
- Mümkünse kalıba havalandırma kanalı (vent) açılmalıdır.
- Kullanım klavuzunu dikkatle okuyun. Anlamadığınız şeyi mutlaka sorun.