Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

İşte Pozitif Ayrımcılığın ilk örneği: İMKB engelli iş ilanı [Tartışma]

hozgul

Üye
Üyelik
18 Şub 2010
Konular
137
Mesajlar
3,539
Reaksiyonlar
287
Demiştik ki zamanında yeni Anayasa eşitliği getirmiyor ve çok büyük sıkıntılar yaşayacağız. Dediler ki bla bla bla... Üzülerek söylüyorum ki "Daha bu örnekleri çok göreceğiz" .Mevzu ise kısaca şu: IMKB memur alacak ve memurun nitelikleri arasında görme, işitme ve konuşma, zihinsel ve sinirsel hastalıklardan birine sahip olmamak şartı var.

Hadi şimdi yeni Anayasa'mız bunu çözsün.

Selametle,
Hakan

Arkadaşlar İMKB’nin özürlü sınav alımına ilişkin kılavuzu aynen sizlerle paylaşıyorum

İSTANBUL MENKUL KIYMETLER BORSASI MEMUR (ENGELLİ) SINAV VE BAŞVURU KILAVUZU
A. BAŞVURU ŞARTLARI
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Memur (Engelli) sınavına katılabilmek için; adayların İMKB Personel Yönergesi'nin 9 uncu maddesinde belirtilen;
1-Türk vatandaşı olmak,
2-18 yaşını bitirmiş olmak,
3-Görevin gerektirdiği ahlak ve karakter niteliklerini taşımak,
4- Kamu haklarından yoksun bulunmamak, ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis yahut affa uğramış olsa bile zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolaylı iflas gibi yüz kızartıcı bir eylemden veya devlet ve rejim aleyhine işlenmiş bir suçtan ötürü hürriyeti kısıtlayıcı bir cezadan hükümlü bulunmamak,
5- Görevini yapmasına engel olabilecek beden veya akıl hastalığı veya vücut sakatlığı bulunmamak,
6- Diğer bir kuruluşa zorunlu hizmet yükümlülüğü bulunmamak veya bu yükümlülüğe ilişkin borcunu ödemeyi kabul etmiş olmak,
genel şartlarına ek olarak;
7- Son başvuru tarihi itibariyle, İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri, Siyasal Bilgiler Fakülteleri, İktisat Fakültesi, İşletme Fakültesi veya Yönetim Bilimleri Fakültelerinden veya ilgili bölümlere denkliği yetkili makamlarca kabul edilmiş yabancı akademik birimlerden mezun olmak,
8-İngilizce düzeyi asgari KPDS C veya TOEFL Paper Based: 507 veya Internet Based: 64 veya Boğaziçi Üniversitesi Proficiency C seviyelerinde olmak ve son başvuru tarihi itibariyle en geç 2 yıl öncesine ait belge ile belgelemek (24/09/2008 ve sonrası tarihlere ait belgeler),
9 -İşin niteliği dikkate alınarak, görme, işitme ve konuşma, zihinsel ve sinirsel hastalıklar dışında olmak kaydıyla en az % 40 oranında engelli olmak,

ön kriterlerine sahip olması gerekmektedir.

B.SINAVIN TARİHİ, YERİ, ŞEKLİ
1-Sınav yazılı sınav (genel yetenek sınavı) ve sözlü sınav/mülakat olmak üzere iki bölümden oluşacaktır.
2-Yukarıda belirtilen kriterleri sağlayan adaylar çoktan seçmeli usulde yapılacak genel yetenek sınavına davet edileceklerdir. Adaylara sınav tarihi ve yeri daha sonra e-posta ile bildirilecektir ve başvuru sayfasında ilan edilecektir.

İSTANBUL MENKULKIYMETLER BORSASI
Adres : İMKB Personel Müdürlüğü Reşitpaşa Mahallesi, Tuncay Artun Caddesi 34467 Emirgan - İstanbul Telefon : (0212) 298 26 23 - 298 26 18 - 298 26 08
e-posta : basvuru@imkb.gov.tr
web: www.imkb.gov.tr
 
bunu çıkaranın ben şimdi varya
 
iyide anayasa çıktı ama kanunlarla içi daha dolmadi 1 ekimden sonra işallah ...ayrica ben bu anayasaya karşi biriyim
 
"5- Görevini yapmasına engel olabilecek beden veya akıl hastalığı veya vücut sakatlığı bulunmamak,

9 -İşin niteliği dikkate alınarak, görme, işitme ve konuşma, zihinsel ve sinirsel hastalıklar dışında olmak kaydıyla en az % 40 oranında engelli olmak,"


İlk olarak Anayasa değişikliği engelilerin bütün sorunlarını çözecek dendiğini hatırlamıyorum, mevzuyu alakasız bir yere bağlamışsınız.
İkinci olarak, işe alacak olan kurumun niyeti sadaka vermek değil de, iş yaptırmaksa, engelin, o işin niteliğine uygun olmasını, bekleme hakkının olduğunu düşünüyorum. Eğer iş yapılmasa da olur, önemli olan bu kesime sosyal katkı diyorsanız; vatandaşı boşuna yatağından kaldırıp işe göndermeye gerek yok zannımca, engelli maaşlarını bir milyar yaparsınız, olur biter.
 
Değerli Hobdin,
Neyle ilgili olabilir başka? IMKB'nin yaptığı ayrımcılıktır. Hem de adam akıllı olanındandır. 1- İşin niteliği nedir?, 2- Görme engelli birinin hangi işi yapıp hangi yapamayacağına kim karar verebilir? Görme engelli olupta yapamadıkları bir iş daha görmedim. Tamamen görsel olan ressamlık mesleğini bile yapıyorlar. Eşref Bey'i bilen bilir.

Eşitliği çözecekti, istihdam kapıları açılacaktı ya hani...! Bu yeni Anayasa her şeyi değil eşitliği sağlasaydı ya..! Lafı dolanmayacak, eğip bükmeyeceğim hiç: Hak edildiğimiz gibi yönetiliriz".
 
Birazda kırpılan biçilen rapor oranlarından bahsetsek ne dersiniz pozitif ayrımcılığaa .
 
akıl var mantık var arkadaşlar işin yapımına engeli olan arkadaşalar işe girdi nasıl çalışacak
bence işe uygun engelli arkadaşlar seçilmeli karışık iş yaparsanız işin içinden çıkamazsınız
 
Değerli Hakan,
İşin niteliği nedir? Memur'luk yapmayacak mı bu kişi? İyi ingilizce bilen, lisans öğrenimi tamamlanmış birinin hangi işi yapıp yapamayacağına işi tayin eden işveren nasıl tayin eder? O zaman niye diploma veriliyor okullardan? Hatırlayınız, denilşmişti ki: öğretmenlenlerle ilgili taslak yönetmelikte görme engelliler öğretmenlik yapamaz. Sonra ne oldu hatırlayalım. Kusura bakmayın sehven yazmışız. İstanbul Aydın Üniversite'si ne demişti: Engellilere eğitim veremeyiz bizi seçmesinler.

İşin özü şu arkadaşlar: Hepinizin ağırına gider olur mu dersiniz ama engelliler 1. sınıf vatandaş değildir. 50'li yıllardaki ABD'de yaşayan siyahi insanların durumu gibiyiz. Biz birey değiliz. Özürlüsü olan kişileriz. Öyle bir laf var biliyorsunuz: Özürlüsü olan aile...

Ne yazık ki gerçek durum bu... IMKB'nin yaptığını haklı buluyorsanız söyleyecek sözüm yok. Dediğim gibi hak edildiğimiz gibi yönetiliriz
 
Bu ilan ile anayasa değişikliğinin bağını anlamadım? Burada iki şey söz konusu:
1- İlanda iş tanımı yapılmamış. Bu hata. Kimin hangi işi yapıp yapamayacağına karar vermek İMKB'nin işi değil. Onlar bir iş tanımı yapar, o işi yapabilecek kişiler de oraya başvuru yapar. Bu kadar basit.
2- İMKB bunu yapmayıp, "az sakat olanı işe alalım" düşüncesindeyse (ki bence öyle olması çok muhtemel!), onları bunu açıklamaya zorlamak gerek. Bu da -yukarıda yazdığım gibi- iş tanımını ortaya koymalarını isteyerek yapılabilir. Ve eğer gerçekten de "az sakat" arıyorlarsa, İşe yerleştirme yönetmeliğinin ilgili maddeleri uyarınca haklarında TCK 122'ye dayanarak dava açılır:

Madde 14: [...] (3) Özürlü statüsündeki işçi taleplerinde, işin niteliği gerektirmediği sürece, özürlülük oranına üst sınır getirilemez ve özür grupları arasında ayrım yapılamaz.
Madde 17: [...] (3) Ayrımcılık veya farklı muamele gösteren kamu kurum ve kuruluşları ile işverenler için 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 122 nci maddesi hükümleri uygulanır.

_____
Peki ne olsaydı bu yukarıdaki iş ilanı anayasa ile ilgili olurdu? Çok net: İMKB'nin herhangi bir iş ilanına başvuran sakat kişiye, "sakatlar bu ilana başvuramaz, sakatlar sadece onlar için yapılan ilanlara başvurabilir" denseydi, işte o zaman bu tavır TCK ve anayasaya eklenen madde sayesinde cezalandırılırdı ve kişinin işe alımı dava süreciyle gerçekleştirilirdi. Anayasaya eklenen madde İMKB'nin, "ama ben sakatlar için pozitif ayrımcılık yaptım, sakat kadrosu açtım, oraya başvursunlar" demesinin önüne geçiyor.
 
yav bu heyecanlı EVETÇİLER nereye saklandı çok merak ediyorum.hadi şuraya güzel şeyler paylaşın yaa.içimiz açılsın:pher şey evet çıkıncaya kadar mıydı???
 
Sevgili Bülent,
[FONT=Times New Roman][SIZE=3]Arık Anayasa tartışacak durumda değiliz. Mevzu kapandı. Ama isterseniz istihdam ve yeni Anayasa değişiklikleri konusunda yapılan tartışmaları tekrar göz atalım. Söylenenleri hatırlayalım. Tarih bize bu yaşananları ilerleyen zamanlarda gösterecek. Hay Allah keşke diyeceğiz ama artık yapacak bir şey kalmamış olacak. Şu pozitif ayrımcılık yerine eşitlik ilkesi konusunda enerji harcıyaydık şimdi başka şeyler konuşuyor olacaktık.[/SIZE][/FONT]
[FONT=Times New Roman][SIZE=3][/SIZE][/FONT]
[FONT=Times New Roman][SIZE=3]Üzerinde çalışıyoruz bu arada. Ne yapabileceğimizi tartışıyoruz. Biz dava açmaktan usandık bunlar suç işlemekten usanmadılar. [/SIZE][/FONT]
 
Bülent abi gerekli aydınlatmayı yapmış yine Teşekkür ediyoruz. Konunun anayasayla ilgili olmadığı ortada bence ...
 
Hakan kardeşim "9 -İşin niteliği dikkate alınarak, görme, işitme ve konuşma, zihinsel ve sinirsel hastalıklar dışında olmak kaydıyla en az % 40 oranında engelli olmak" böyle bir açıklama varken ne iş yapılacağını,niteliğini bilmiyorken kendi kuruntularınızı savunup duruyorsunuz.Bu kadar dert ediyorsan telefon açıp bu ayrımcılık dediğin şeyin sebebini öğrenirsin.Eğer haklıysan şikayet etmeye hakkın olur.
 
Sayın AHMET BEY bunlar kişi prosedürlerde özürlü olsun ama sağlam olsun istiyolar
varmı böyle bi olay bunlar ağızda kaybolmayan sakız arıyolar
 
Ahmet Kardeşim Merhaba,
İşin tanımı mı yapılır, işçinin mi? Yapılacak iş mi önemli yapacak kişi mi? Bunu savunuyor olmanız büyük bir düş kırıklılığı yarattı. Ne talihsizlik..! IMKB'ye sorduk nedir bu işin niteliği diye. Cevap memurluk yapacak, satın almada çalışacak. Yani güzel kardeşim kuruntu değil. Benim dert ettiğim başka şeyler Ahmet Kardeşim. Benim istihdamla ilgili derdim yok, üstelik görme, işitme, zihinsel ve sinirsel bir engel türüm de yok. Aslında en az benim dert etmem gerekir ama gel gör ki olmuyor. Biz aramızda bile ayrımcılığa karşı bir ortak akıl belirleyemiyorsak tartışmanın başında söyledim "hak edildiğimiz gibi yönetiliriz".
 
ilanin yeni anayasa ile ne kadar ilgili olup olmadigini bilemicem ama [SIZE=2]diledigin meslegi secebilme özgürlügünü, senin gercekten yapip yapamadiklarindan ziade etrafindaki insanlarin tasavvur etme kapasitesi :)rolleyes:) sinirlior malesef... bu üzücü bishi, evet... ama bundan daha da üzücü olani, bunun "herkes" tarafindan normal karshilanip sorgusuz shartsiz pat diye kabul görmesi... aynen sevgili hozgul'ün dedigi gibi, bashka türlüsünü hak etmioz mu ne?! :confused::rolleyes:... [/SIZE]


[FONT=Times New Roman][SIZE=3]Şu pozitif ayrımcılık yerine eşitlik ilkesi konusunda enerji harcıyaydık şimdi başka şeyler konuşuyor olacaktık.[/SIZE][/FONT]
demeden edemicem; sevdim "seni" arkadashim :)...



"sakatlar bu ilana başvuramaz, sakatlar sadece onlar için yapılan ilanlara başvurabilir" denseydi, işte o zaman bu tavır TCK ve anayasaya eklenen madde sayesinde cezalandırılırdı ve kişinin işe alımı dava süreciyle gerçekleştirilirdi. Anayasaya eklenen madde İMKB'nin, "ama ben sakatlar için pozitif ayrımcılık yaptım, sakat kadrosu açtım, oraya başvursunlar" demesinin önüne geçiyor.
shu cümle mi gecicek bunun önüne, bogambogam?
“Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.”
gördüklerini bir de ben görebilsem :confused:... madde 10'un diger (eski) kisminda bu tedbirlerin, "toplumsal yashama katilip ondan faydalanabilme konusundaki firsat eshitligini saglamak icin alinan tedbirler" ve/veya "birey icin eshitlik ilkesini garanti altina alma amaciyla alinan tedbirler" oldugu falan yaziodur umarim... yoksa o tedbirleri diledigin yere cekebilirsin :)... cocuklarla ayni baglamda anilioz ne de olsa - aklima tuhaf tuhaf sheyler gelio walla :p... her tarafimiz pamuklarla sarili, el üstünde tutularak güven ve huzur icinde calishabilicemiz sakat kadrosu dishinda calishtirilmamak gibi bi tedbir bu tanima pek de aykiri degil gibi gelio bana...

ha! bu baglamda - ince eleyip sik dokuosun diceksiniz belki bana ama - shu "sayilmaz" sözcügüne de uyuz oldum... "(...) alınacak tedbirler, o insanlari eşitlik ilkesinin dishina itmemek icindir” filan gibi daha net bishe yazmaliydi bence orada... ne demek "saylimaz", peh!... ("aslinda aykiridir ama biz göz yumup saymayalim hade ki büyüklük bizde kalsin" demedikleri kalmish bitek :))...

bishi daha kafami karishtirio, onu da söylim tamam; shehitlerin dul ve yetimleri icin alinan tedbirlerle sakatlar icin alinan / alinmasi gereken tedbirler ayni kefeye konulabilir mi?... konulmali mi sizce... bence farkli sheyler bunlar...


sevgiler :)...
 
Evetçi arkadaşlar neredesiniz bakın işte size ikiyüzlü bir pozitif ayrımcılık örneği daha...

Gerçi siz yine körü körüne savunacaksınız bunları.

Ama sadece oylarınızı almak için anayasaya uyduruk madde koyanların, yasaya aykırı bir biçimde 38.000 engelli kadrosunu keyfiyen boş tutmaları bile size bunların ikiyüzlü olduğunu anlatmıyorsa ben size ne desem boş...

Bu arada hayata dair (iş, evlilik, sosyal konular vb.) her konu anayasayla düzenlenir. İşinize geldimi bu anayasaya aykırı diyeceksiniz, işinize gelmedimi bu konunun anayasayla ilgili olmadığını söyleyeceksiniz...

Yok öyle yağma, kısaca biz futbol takımı tutar gibi siyasi parti tutuyoruz desenize şuna...
 
Pozitif ayrımcılık fazladan bir hak değildir. Sadece herkesle gerçekten eşit olunabilmesinin garanti altına alınmasıdır
 
Hakan, "Şu pozitif ayrımcılık yerine eşitlik ilkesi konusunda enerji harcıyaydık şimdi başka şeyler konuşuyor olacaktık." sözüne kısmen katılıyorum, ama şunu unutmadan: Bu pozitif ayrımcılık için "biz" yani sivil toplum örgütleri anayasa aşamasında hiç bir enerji harcamadık. Ayrıca "pozitif hak"tan tümden vazgeçmek çok radikal bir hukuki tercih. Bunu sosyolojik olarak tartışabiliriz ve büyük olasılıkla senle çok yakın görüşlerimiz olur, ama pozitif haklardan vazgeçmek konusunda gündelik yaşama dair konuştuk mu, o zaman bu hakların kaldırılmasına tümden karşı olurum. "Yarışabilirlik" "gölge etme başka ihsan istemem" mantığı eğitim ve çevre konusunda belli bir yol katetmiş sakatlar için kulağa hoş gelse de, çok çok çok çok geniş bir kesim için faciaya yol açar. Bu "pozitif ayrımcılık" konusuna dair bir yazı yazayım kısa sürede, onun üzerinden tartışalım..

AKP için en temel eleştirim benim, adamlar kafalarına göre düzenlemeler yapıyorlar ama "bizlere" sorup bizim görüşlerimizden "etkilenmiyor"lar. Bu anayasa değişikliğinde de böyle oldu. Yeni anayasa konuşulurken bu tongaya düşmeyelim... Sizler KASDER olarak veya işte diğer örgütler olarak bir çalışma yapıyorsanız bu konuda, lütfen bizimle paylaşın ve burada da tartışılmasını sağlayın. Böylece anayasa tartışmaları başladığında ne istediğimiz konusundan net olabiliriz...

Rekumrekum, demişsin ki: shu cümle mi gecicek bunun önüne, bogambogam? “Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.”

Madde madde sıralarsam karışık anlatmamış olurum:
1- Buradaki ilanın ve İMKB'nin yaptığı ayrımcılığın anayasada yapılan değişiklikle bir ilgisi olmadığını söylüyorum ben. Hakan "var" meailinde yazınca, ona istinaden;
2- Bu haliyle ilgisi yok, ama sıradan bir ilana bir sakat başvursaydı ve İMKB bu başvuruyu "sakatsın" diye reddetseydi, o zaman işlediği suçun yanı sıra anayasadaki değişiklik de lehimize kullanılabilirdi:
3- İMKB "sakatlar için sakat kadrolarımız var" diyecekti büyük olasılıkla, işte o zaman biz de "alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz" madddesine dayanarak, "bize sağlanan pozitif hak varolan negatif hakkımıza halel getirmez" diyebiliriz...
İlle de anayasa bağlamında konuşacaksak, ancak bu temellendirmeyle olabilir diyorum yani...

Ha, bu anaysadak varolan maddeler ya da yapılan değişiklikler bence ideal olan mı? Tabii ki hayır. Bence en ideal 100'se, varolan hal 5'tir! Yani yapılması gereken çooook şey vardır.

Not: Düşünüyorum da, aslında derdim AKP'Nin sahiden herkesi ikna edecek şekilde sağlam temellendirilerek eleştirilmemesi. AKP gibi neoliberal bir partiyi eleştirmek için İMKB'nin bilmem ne zaman yayınladığı iş ilanına ihtiyaç duyulmamalı, bu ilanı gösterip "ne oldu anayasa" denmemeli. Bu çok sığ geliyor bana... Yukarıda da yazdım, madem ideali arıyoruz, madem AKP'nin sakatları dinlememesini eleştiriyoruz; e hadi o zaman yeni anayasaya dair tüm önerilerimizi madde madde tartışalım ve belirleyelim. Bunu hem STK'lar arası görüşmelerle hem de bu platformda tartışarak olgunlaştıralım. Bu hem daha politik geliyor bana hem de akıllıca.
 
ne alakası var şimdi kardeşim anayasyla filan bunun , şimdi kalkıpda her meselleyii anayasayaya , referanduma baglamak hoş degil ,hem girmediki yasal düzenleme henüz kitaba.....
 
Ayrımcılıkta başka bir boyut...

Herkese Merhaba...
Ben 8 yıl Büyük bir banakada İdari işlerde çalıştım ve evlilik nedeniyle ayrıldım..
bugün bir bankanın sitesinde İdari işler Araç yetkilisi arandığını gördümki bu benim işim,insan kaynaklarını aradım durumu belirttim bana verdikleri cevap bağırasım geldi,engellileri ancak şube muhaberat elamanı olarak işe aldıklarını belirttiler..
şu an kendimi zor tutuyorum insan kaynakları yöneticisini arayarak tekrar konuşmamak için...
ne yaparsak yapalım bizi kabul etmiycekler....
 
Yeni ana yasa da engellilere mücdeler olsun diyorladi ne mücdesi olacak

Yeni ana yasa da engellilere mücdeler olsun diyorladi ne mücdesi olacak bir gelişme yok sanirim bence milyonlarca engellinin düygülariyla oynadilar engelilere mücde felan vermeyecekler
 
Pozitif Ayrımcılığa Yeni Örnek

Değerli Arkadaşlar,

Son Anayasa değişikliğinin eşitliği tesis etmeyi amaçlamadığını ifade etmiştik. Pozitif ayrımcılık üzerine dödürülen tartışmaların ilerleyen günlerde sonuçlarını göreceğimizi söylemiştik. Aşağıda bir ilan var. 6. maddesine lütfen göz atın. Selamlar, Hakan

http://www.tbmm.gov.tr/duyurular/belge/uzmanyardimcisi_12_2010.pdf

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINDAN
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Teşkilatının yasama hizmetlerinde çalıştırılmak üzere, yarışma ve yeterlik sınavı ile (40) uzman yardımcısı alınacaktır.
[...]
6. Devamlı olarak görev yapmasına engel olabilecek, daimi vücut ya da akıl hastalığı ile vücut sakatlığı ya da özrü bulunmamak,
[...]​
 
Hakan, burada sorun olan şeyi anlamadım? Başvurulan işi yapmaya mani bbir sakatlık varsa bu kişilerin başvurmamasından daha doğal bir şey olabilir mi? Bildiğim kadarıyla işi yapıp yapamayacağına dair veriyi de sağlık raporları sağlıyor? Yanılıyor muyum? Ben mi bişeyleri atladım?
 
Merhaba Bülent,

Aslında çok açık. Devlet uzman yardımcısı alacak. Şartlarını sıralamış. Fakülte, yabancı dil vs... ama 6. madde diyor ki özürlüysen gelme. Şimdi siz tekerlekli sandalye kullanıyorsunuz. Tüm aranan özelliklere sahipsiniz. İşveren diyorki alamam çünkü daimi sakatlığın var. Devamlı olarak görev yapmasına engel kusuru olmayacak ve özrü olmayacak. Bu ifade doğrudan ayrımcılıktır. Öte yandan işi yapıp yapamayacağına işveren nasıl karar veriyor? Şimdi bende diyorum ki Bülent web sayfasında yazamaz. Benim kanaatim yazamayacağınız yönünde. Pardon da siz hangi ehliyetle hangi işi yapıp hangi işi yapamayacağıma karar veriyorsunuz? 40 bin kadro neden boş? işçilerde 23 bin kadro neden boş. bu tür ilanlar da engellileri engellemiyor mu? Hiçbir gelişmiş memlekette uzman arıyorum ama sakat olursa alamam diyemezsiniz. derseniz canınızı okurlar. ama biz iyi niyetle "ya vardır bir hikmeti" diye düşündük, düşünmeye devam ediyoruz. Tecrit ediliyoruz.

Ayrımcılık: Aynı durumdaki kişilere farklı, farklı durumdaki kişilere aynı iş, işlem ve muamele yapmak. Sizce bu tanıma yukarıdaki ilan girmez mi?
 
Sen hukuki olarak daha iyi bilirsin bu dili tabii ki, ama ben bu ifadeden ("Devamlı olarak görev yapmasına engel olabilecek, daimi vücut ya da akıl hastalığı ile vücut sakatlığı ya da özrü bulunmamak") açık olarak şunu anlıyorum: devamlı-olarak-görev-yapmaya-engel-bir-sakatlık-hastalık-olmamak.
Yani sakat olup olmamak değil burada kısıtlama, şart olarak konan şey, bahsi geçen görevi yapmaya engel bir sakatlığın olup olmaması.

Ha, buna kim karar verecek? Yani "bu kişi bu görevi yapamaz" diye kim karar verecek, bu soru sorulmalı tabii.

Eskiden MEB'de mesela Ankara'da toplanan bir heyet karar verirdi. Sonra bu heyet bu işi bıraktı, belirleyici olan sağlık raporudur denildi. Aynı şekilde, yeni atamalarda da belirleyici olan şey sağlık raporları oluyor. Buradan bakınca, "çalışmaya mani bir durumu bulunmamaktadır. Bedenen xxx koşullarda çalıştırılamaz" vb. ibareli raporlar istihdam için iş görür.

Ha, buna rağmen kurumlar "yok kardeşim sen sakatsın" der ve işe alım sürecinde ayrımcılık yaparsa, malum, suç işlemiş olur ve hakkında hem ceza davası açılır hem de kararın geri alınması için idare dava edilir...

Yanılıyor muyum?
 
Mesut B., Derya Y., SGK, Maliye Muhakemat Müdürlüğü. Bu yazdığım isim ve kuruluşlar tıpkı dediğin gibi oldu. Başvuru yaptılar, kazandılar ama atamaları yapılmadı. Hem de bazılarını Danıştay kararı ile. Mesela Mesut ve Derya'nın davalarında başvuru yapılamaz diye bir ifade yoktu. Gerekçe nedir biliyor musunuz? Siz engelliler için açılmış KPSS'ye değil de normal KPSS'ye girmişsiniz. Eee, ne var yani dediler, ama yetmedi. TBMM'nin yayında ise en başında böyle bir ifadeye yer veriyorlar ki baştan meseleyi çözmek için.

Sevgili Bülent,

En çok ne dokunuyor biliyor musunuz? Yapanın yanına kâr kalmıyor mu, işte çileden çıkıyorum. Daha önce de söylemiş olmalıyım. Türkiye'de engelliler 1950'lerde Birleşik Devletlerdeki siyahi vatandaşların durumunda. Birleşik Devletlerde bu ayrımcılığın içinde kin ve nefret vardı. Türkiye'de ise bu duygulardan uzak. Daha çok cehalet, yardım etme, koruma, merhamet ve acıma duygusu ile yaklaşım var. çok büyük kentlerden birinin vali yardımcısı bana dedi ki: size acısınlar, merhamet etsinler, yardım etsinler. bunlar bizim milli duygularımızdır ne var ki bunda? Neden rahatsız oluyorsunuz? Meseleye onlar böyle bakıyorlar. Kattiyetle bir insan hakkı meselesiyle yaklaşmıyorlar. Tıbbi model hep önde. Sakat bu işi yapamaz. Sınava giremez. Şimdi söyleyeceğimi meslek gruplarını aşaladığım için söylemiyorum ama ya hademe ya da santral memuru olur derler. Bir tane uzman yok, uzman yardımcısı yok, hakim savcı hiç yok. Genel müdür namevcut. Resmen ve resmi bir tecrit.
Selamlar,
Hakan
 
Bahsedilen Danıştay kararlarından birini buldum. Başka varsa sonra tarayacağım...
Önemli gördüğüm ilgili yeri kopyalamak istiyorum:

"...
Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava, Kamu Personeli Seçme Sınavını kazanarak Sosyal Sigortalar Kurumu Hatay İl Müdürlüğüne memur olarak yerleştirilmesi yapılan davacının atamasının yapılmamasına ilişkin 27.1.2005 tarihli işlemin iptali ve mahrum kalınan parasal haklarının işlem tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
Ankara 10. İdare Mahkemesinin 28.2.2006 günlü, E.2005/523, K:2006/510 sayılı kararıyla; ÖSYM tarafından duyurulan tercih klavuzunda davacının yerleştirmesinin yapıldığı kadronun atama şartları arasında özürlülük durumuna ilişkin bir koşula yer verilmediğinden, raporunda özürlü olarak işe girmesine mani bir hali bulunmayan davacının, KPS Sınavında yüksek bir puan alarak atamaya hak kazandığı gerekçesi ile dava konusu işlemin iptali ve mahrum kaldığı parasal haklarının davanın açıldığı 3.3.2005 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmiştir.
Davalı idare; ilan edilen kadronun özürlüler için olmadığını ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinde; Devlet memurluğuna alınacaklarda aranılacak genel ve özel şartlar belirtilmiş ve'' 53 üncü madde hükümleri saklı kalmak kaydı ile'' denilerek özürlülerin Devlet memurluğuna alınmalarına olanak tanınmış olup..."
ALMIŞ OLDUĞU SAĞLIK RAPORUNDA ÖZÜRLÜ OLARAK İŞE GİREBİLECEĞİ BELİRTİLEN DAVACININ, GENEL SINAV SONUCU YERLEŞTİRİLDİĞİ KADROYA ATAMASININ YAPILMAMASINDA HUKUKA AYKIRILIK BULUNMADIĞI HK.<
Danıştay 12. Daire; Karar yılı: 2006, Karar No:4487, Esas yılı: 2006, Esas NO: 2864, Karar tarihi: 08/11/ 2006
Sunulan gerekçelerle Danıştay'ın böyle karar alması çok normal. Kararı incelediğinizd göreceğiniz gibi 657 sayılı Kanun 48. maddesindeki "53 üncü madde hükümleri saklı kalmak kaydı ile'' ibaresine ve 53. maddeye atıfta bulunulmuş.
Böyle bir gerekçeye dayandırılan (ÖSYM tarafından duyurulan tercih klavuzunda davacının yerleştirmesinin yapıldığı kadronun atama şartları arasında özürlülük durumuna ilişkin bir koşula yer verilmediğinden, raporunda özürlü olarak işe girmesine mani bir hali bulunmayan davacının) bir itiraz Danıştay tarafından tabi ki reddedilir. Çünkü Ortada 657 sayılı Kanun 48. madde var. Mahkeme mevzuata bakar. Mevzuat neyse o yönde karar verir. Fakat işin ilginç tarafı İş Kanunu 30. maddedeki değişikliğin bir ayrımcılığa yol açacagını düşünen bir mantığı burada niçin kuramıyoruz?
657'deki 53. madde; engelliler için alınmış bir tedbir olarak 10. maddede değişiklik yapılmadan önce Anayasa'ya göre eşitlik ilkesini bozan pozitif bir ayrımcılık olarak yorumlanabilir (Daha önceki Anayasa'nın eşitlik ilkesine göre eşitliği bozan bir madde bu) ve bu madde, Anayasa'daki yapılan dğişiklikle eşitliği bozan bir madde olmaktan çıkmıştır.
Çünkü Anayasa'nın 10. maddesi engelliler için alınan tedbirlerin eşitlik ilkesini bozmayacağını söyler.
Ve hiçbir şekilde "engellileri ayrı ayrı kategoride değerlendir" anlamına gelmez. Çünkü Anayasa'nın aynı maddenin 1. fıkrasına göre, "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. "
KPSS sınavlarına normal olarak özürlüler de girer. Aranan niteliklere uygunsa atanabilir. Bunun aksine bir hüküm yok zaten. Atamaların yapılması konusunda atıfta bulunulan mevzuat bellidir. Aranan niteliklere uygun olmadığı takdirde ataması yapılmayabiliyor. Ama bunun dayanak noktası özürlülerin ayrı sınava girmesinin gerektiği asla olamaz.
Dayanak alınan özürlü sağlık raporunda açık ve net bir şekilde özürlünün çalışıp çalışamayacağı alanlar belirlenir ve ilgili kamu kuruluşu yorumlar ( sorun da bu yorumdan çıkıyor zaten), niteliklere uyuyorsa özürlü bile olsa atama yapar. Fakat burada sorun mevzuattan öte kamu kuruluşlarının engelliye bakış açısındadır.
Yani böyle yorumlara ayrımcı ve eşitsiz bakan bir görüşün hakim olduğu doğru.
Özürlüler için yapılan pozitif düznlemelere bakarak "siz sadece özürlüler için açılmış kadrolara ve sınavlara girebilirsiniz" demek, Anayasa'nın 10. maddesine aykırıdır.
Çünkü eşitliği bozuyor ve ayrımcılığı körüklüyor. Özürlüler için alınan tedbirler, Anayasa 10. maddesi'nin 1. Fıkrasının yanında bir artıdır sadece.
Pek anlatamamış olabilirim ama bu konuya dair mevzuatı ve uygulamaları araştırmaya devam ediyorum. Zaman zaman katılacagım bu tartışmaya.
Bu olaya çok benzettiğim İş Kanunu 30. madde değişikliğine itiraz gerekçeleri mesela. Orada ayrımcılık yapılıyor, toplum içinde ayrı kamplar açılıyor diye rahatlıkla karşı çıkan mantık sırtını neye dayıyorsa burada da sırtını aynı yere dayayabilir.
Ve, yenii bir adres: Anayasa'nın 10. maddesi
...
OSYM KPSS 2010-1 Klavuzu'nda aşağıda kopyaladığım alıntıya da bakalım. Danıştay, kararında sunulan gerekçeye karşılık, 657 sayılı Kanun'un 48. maddesini dayanak almış. Klavuzda geçen genel ve diğer şartlar da zaten aynı Kanun 48. ve 53. maddeye göre hazırlanmıştır.

BAŞVURU GENEL ŞARTLARI VE DİĞER HUSUSLAR
Kamu kurum ve kuruluşlarının boş kadrolarına yerleştirilmek için yapılacak başvurularda
uyulması gereken genel ve özel koşullar aşağıdadır. Tercihler yapılmadan önce aşağıdaki
koşulların dikkatle okunması son derece önemlidir.
1. BAŞVURMA GENEL ŞARTLARI
İlan edilen kadro veya pozisyonlara atanmak için başvuracak adayların aşağıdaki genel şartlara
sahip olmaları gerekmektedir.
...
6) Kılavuzda yer alan “pozisyonları” tercih edecek adaylar için;
Görevini devamlı yapmasına engel olabilecek vücut veya akıl hastalığı veya vücut sakatlığı
ile özürlü bulunmamak. (Hangi görevin devamlı yapılmasına, hangi vücut veya akıl hastalığı
veya vücut sakatlığının engel olacağına resmi sağlık kurullarından alınan raporların
incelenmesi suretiyle ilgili kurumlar tarafından karar verilecektir.)
Kılavuzda yer alan “kadroları” tercih edecek adaylar için;
Görevini devamlı yapmasına engel olabilecek akıl hastalığı bulunmamak.
7) Tercih edilecek kadro veya pozisyonlar için aranan diğer başvuru şartlarını taşımak

ÖZÜRLÜ ADAYLARIN DİKKATİNE:
Özürlü statüsündeki adayların, kamu kurum ve kuruluşların bu kılavuzda yer alan kadro veya
pozisyonlarını tercih etmeleri halinde, puanları ve tercihleri çerçevesinde yerleştirilmeleri
mümkün bulunmakla birlikte, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve bu Kanun’un 53 üncü
maddesinin birinci fıkrası hükmü gereği hazırlanan Özürlülerin Devlet Memurluğuna Alınma
Şartları İle Yapılacak Yarışma Sınavları Hakkında Yönetmelikte özürlü memur istihdamı ayrıca
düzenlenmiş olup, buna göre kamu kurum ve kuruluşları toplam dolu kadro sayılarının (taşra
teşkilatı dâhil) %3’ü oranında özürlü çalıştırmak zorunda olduklarından, bu suretle istihdam
edilecek özürlüler için özürlü açığı bulunduğu sürece her yılın Nisan-Mayıs, Temmuz-Ağustos,
Ekim-Kasım dönemlerinden bir veya bir kaçında kurumsal bazda ayrı bir sınav uygulaması
yapılmaktadır.
Memur olmak isteyen özürlü vatandaşların; özürlü kontenjanı çerçevesinde Özürlülerin Devlet
Memurluğuna Alınma Şartları ile Yapılacak Yarışma Sınavları Hakkında Yönetmelikte belirtilen
prosedür çerçevesinde ilan edilecek kamu kurum ve kuruluşlarına ait kadrolara atanabilmeleri
için bu kurum ve kuruluşlara başvurmaları ve ilgili kurum veya kuruluşlarca yapılacak sınavlarda
başarılı olmaları halinde memur olarak istihdam edilmeleri de mümkün olabilecektir

http://www.osym.gov.tr/dosya/1-53020/h/genelaciklama20101.pdf

NOT: Sorun tesbiti ve çözüm önerileri için bu tartışmaları önemsiyorum.
 
BİR NOT DAHA: Devlet memurluğuna alınacaklarda aranan genel ve özel şartlarda 657 Sayılı Kanun 48. madde esas alınır. 48. maddenin engellilerle ilgili fıkrası:

"7. 53 üncü madde hükümleri saklı kalmak kaydı ile görevini devamlı yapmasına engel olabilecek ... akıl hastalığı ... bulunmamak."
657 sayılı Kanun'a göre kapsama dahil olan tüm kamu kurum ve kuruluşları 48. maddeyi dikkate almak zorundadır. Ayrı ayrı bu uygulamayı kurum ilanları bazında göstermeye gerek yok.

Ayrıca yine aynı Kanun 53. madde der ki:
"Madde 53 - Mevzuata uygun olmak kaydıyla; özürlülerin mesleklerine uygun münhal kadrolara atanması, mesleklerini icra veya infaza yardımcı araç ve gerecin kurumlarınca temin edilmesi esastır. Özürlülerin Devlet memurluğuna alınma şartları ile hangi işlerde çalıştırılacakları, mesleklerini icra ve infazda hangi yardımcı araç ve gereçlerin kurumlarınca temin edileceği, zihinsel özürlülerin hangi görevlere atanmasında asgari eğitim şartından istisna edileceği hususları Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Özürlüler İdaresi Başkanlığı ve Devlet Personel Başkanlığınca müştereken hazırlanacak yönetmelikle düzenlenir.
(Ek fıkra: 30/05/1997 - KHK-572/15 md.) Kurum ve kuruluşlar bu Kanuna göre çalıştırdıkları personele ait kadrolarda %3 oranında özürlü çalıştırmak zorundadır. %3'ün hesaplanmasında ilgili kurum veya kuruluşun (taşra teşkilatı dahil) toplam dolu kadro sayısı dikkate alınır.
(Ek fıkra: 30/05/1997 - KHK-572/15 md.) Kurum ve kuruluşlar, çalıştırdıkları ve işten ayrılan özürlü personel sayısını üç ayda bir Devlet Personel Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür. Bu Kanun kapsamındaki kurum ve kuruluşlarda, ikinci fıkrada tespit edilen oranda özürlü personel çalıştırma yükümlülüğünün yerine getirilmesinin takip ve denetiminden Devlet Personel Başkanlığı sorumludur."

48.maddeye göre özürlüler için 53. maddedeki hakları saklıdır. Zaten özürlüler için alınan tedbirlerle ilgili olan maddelerden biri de budur.

Ayrıca konumuz ile ilgili aynı Kanun 26. maddeyi de buraya kopyalamak lazım:

"HAK İDDİA EDİLEMEYECEK DURUMLAR
Madde 26 - KPSS'de yüksek puan almak, kamu kurum ve kuruluşlarında görev almada tek başına bir hak teşkil etmez.
Yanlış, yanıltıcı veya yalan beyanda bulunanlar ile Başvuru Belgesi'nde ve Tercih Formu'nda kodlanmayan, yanlış kodlanan veya tutarsızlık bulunan bilgiler yüzünden yerleştirmesi yapılamayan veya daha alt tercihlerine yerleştirilen adaylar, bu durumdan dolayı bir hak iddia edemez.
Kamu kurum ve kuruluşlarının atama için öngördükleri koşulları karşılayamayan adaylar, yerleştirmeden doğan tüm haklarını kaybederler."
 
Üst Alt