Merhabalar
Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.
Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.
Kalp hastaları günde bir kadeh alkol içmeli mi içmemeli mi?
- Konbuyu başlatan S&S
- Başlangıç tarihi
Rakı-bira içmek değil de, bir kadeh kırmızı şarap iyi geliyor derler...
Mehmet Öz'ün eski TV programlarında, yemek masasında bir bardak şarap olurdu. Son yıllarda su var. 
Az miktarda kırmızı şarabın kalp hastalıklarından korumada etkisi olduğu biliniyor. (Düzenli kullanımda erkekler için günde maksimum 240 gr., kadınlar için 120 gr.'ın altında) Ancak bu sadece "zaten içenler" için uygulanan bir metod. Korunmak için içkiye başlamak önerilmiyor. Fazla alkolün kendisinin kalp hastalığı yapma riski var zira. Ancak kalp hastalığı olanlar eğer aspirin kullanıyorsa, alkol ile etkileşime girebileceğini unutmamak gerek.
Az miktarda kırmızı şarabın kalp hastalıklarından korumada etkisi olduğu biliniyor. (Düzenli kullanımda erkekler için günde maksimum 240 gr., kadınlar için 120 gr.'ın altında) Ancak bu sadece "zaten içenler" için uygulanan bir metod. Korunmak için içkiye başlamak önerilmiyor.
Fazla alkolün kendisinin kalp hastalığı yapma riski var zira. Ancak kalp hastalığı olanlar eğer aspirin kullanıyorsa, alkol ile etkileşime girebileceğini unutmamak gerek.kardeşim sen rakıdan şaşma hem kalbe hem yüreğe iyi gelir damarlarında sorunda olmaz ama aşırısı değil 2 duble kalp hastalarına uygundur test edilip onaylanmıştır halada uygulamada sorun yoktur testler pozitiftir en iyi ilaçtır rakı doğru yolda devam et damarlar şelaledir
halada uygulamada sorun yoktur testler pozitiftir en iyi ilaçtır rakı doğru yolda devam et damarlar şelaledir 
2 kadeh kırmızı şarap.kalp ilaçlarımı sabahtan aldığımdan akşam içtiğim şarap la etkileşimi olmuyor.problem yok yani.kalp in en büyük düşmanı olan sitres konusundada işe yarıyor,rahatlatıyor.bağcıların kendileri için evlerinde yaptıkları ev yapımı şaraplardan bulursanız kaçırmayın.
Her akşam 2 kadeh haftada 2x7=14 kadeh.
Ben işi uzatmayı sevmem her şeyi çabucak olsun bitsin isterim.
Ben bir hafta bekleyeceğime 1 gecede içerim bu 14 kadehi olur biter
Kalp hastasıyım,alkol yasak !!! malt lı içeceklere yönel diyor doktor.
14 aydan bu yana 3 bira içmişliğim var.
İçmiyorum,içmeyeceğim siz de içmeyin bence.
Bugüne kadar içtiklerine say dedi doktor
Bir de kalp rahatsızlıklarında meydana gelen kalp büyümesi,kas deformasyonu gibi rahatsızlıkların alkol ile bilinen,tespit edilen bağlantısı var.Bana doktorumun ilk gittiğimde sorduğu sorular "sosyal içicimisin, iyi içermisin?,oturduğunda bir büyük içermisin" şeklinde olmuştu.
Bunu bile bile de içilmiyor ki...
Ben işi uzatmayı sevmem her şeyi çabucak olsun bitsin isterim.
Ben bir hafta bekleyeceğime 1 gecede içerim bu 14 kadehi olur biter
Kalp hastasıyım,alkol yasak !!! malt lı içeceklere yönel diyor doktor.
14 aydan bu yana 3 bira içmişliğim var.
İçmiyorum,içmeyeceğim siz de içmeyin bence.
Bugüne kadar içtiklerine say dedi doktor
Bir de kalp rahatsızlıklarında meydana gelen kalp büyümesi,kas deformasyonu gibi rahatsızlıkların alkol ile bilinen,tespit edilen bağlantısı var.Bana doktorumun ilk gittiğimde sorduğu sorular "sosyal içicimisin, iyi içermisin?,oturduğunda bir büyük içermisin" şeklinde olmuştu.
Bunu bile bile de içilmiyor ki...
Kardiyologlar,hastalarına alkol ve sigaradan uzak durmayı tavsiye eder.Herzaman bilim deriz,bilim alkolü tavsiye etmiyor.
Herşeye ragmen içene ne diyebiliriz ki.
Arkadaş rakıyı icat edene rahmet dilemiş,biz de azabı bol olsun temennisinde bulunalım.
Herşeye ragmen içene ne diyebiliriz ki.
Arkadaş rakıyı icat edene rahmet dilemiş,biz de azabı bol olsun temennisinde bulunalım.
Fransızlar bohem hayata düşkündür. Zeytinyağı kullanırlar ama fazla miktarda hayvani yağ da tüketirler. Çok sigara içerler ve sağlıklarını korumak için özel bir diyet yapmazlar. Ancak bütün bunlara rağmen kalp hastalıklarına yakalanma oranları Kuzey Avrupa ülkeleri ve Amerika'ya göre çok daha düşüktür. Bu çelişki ilk kez 19.yy başlarında İrlandalı bir doktorun (adını hatırlamıyorum) dikkatini çekmiş ve aynı doktor tarafından "Fransız Paradoksu" olarak adlandırılmış.
Türk kardiyoloji derneği'nin bu konu hakkındaki TKD|Alkol Tüketimi ve Koroner Kalp Hastalığı adresindeki yazısında, beraberinde başka riskler de taşıdığı ancak, az miktarda alkol tüketiminin koroner kalp hastalıklarını %30 ila 40 azalttığının tahmin edildiği;
Mayoclinic'in Alcohol use: Why moderation is key - MayoClinic.com adresindeki yazısında; yine az miktarda alkol tüketiminin, kalp hastalığı, damar hastalıkları, kalp krizinden ölme, bazı felçler, safra taşlarının oluşumu ve olasılıkla şeker hastalığından koruyucu etkisi olduğu;
NewYork Eyalet Üniv. Sosyoloji bölümünün Alcohol And Health linkindeki yazısına göre de, ilave olarak yüksek tansiyon, Alzheimer ve diğer bunamalardan, soğuk algınlığından, konsantrasyon, hafıza gibi bilişsel fonksiyonların azalmasından, iktidarsızlıktan, bazı kanserlerden, stress ve depresyondan, bazı körlüklerden, vs koruyucu etkisinin göründüğü anlatılıyor.
Ancak ilk yazımda da yazdığım gibi, bu daha çok "zaten içki kullananlar" için geçerli bir korunma yöntemi; özellikle de orta yaş ve üzeri için, alınan alkolün miktarı sınırlandırılarak, gençlerden daha belirgin fayda sağlama oranı var. İçmeyenlerin korunmak için içkiye başlaması önerilmiyor, özellikle gençler için bir yöntem olarak kullanılması önerilmiyor, beraber kullanılan ilaçlar için hekim görüşü alınması gerekliliği söyleniyor ve her üç yazıda da maksimum dozlar kadınlar ve erkekler için ayrı ayrı çok açık şekilde belirtilmiş, zira çoğu madde gibi alkolün de fazlası oldukça zararlı olabiliyor, bir yandan da bağımlılık riski taşıyor.
Tabii Fransızlar sadece şaraplarıyla değil, aşkları ile de ünlüler, belki de kalp hastalıklarından korunmada bu da önemli bir faktördür, ama sanırım bu ikinci faktör için yorum yapacak çok kişi vardır.
Sonra da bilim adamları bunun nedenini araştırmaya başlamış, ancak alkol için, bazı miktarlarında, söylediğinin aksi kanaate varmışlar: Bunun için bazı akademik yazılar şöyle;
Türk kardiyoloji derneği'nin bu konu hakkındaki TKD|Alkol Tüketimi ve Koroner Kalp Hastalığı adresindeki yazısında, beraberinde başka riskler de taşıdığı ancak, az miktarda alkol tüketiminin koroner kalp hastalıklarını %30 ila 40 azalttığının tahmin edildiği;
Mayoclinic'in Alcohol use: Why moderation is key - MayoClinic.com adresindeki yazısında; yine az miktarda alkol tüketiminin, kalp hastalığı, damar hastalıkları, kalp krizinden ölme, bazı felçler, safra taşlarının oluşumu ve olasılıkla şeker hastalığından koruyucu etkisi olduğu;
NewYork Eyalet Üniv. Sosyoloji bölümünün Alcohol And Health linkindeki yazısına göre de, ilave olarak yüksek tansiyon, Alzheimer ve diğer bunamalardan, soğuk algınlığından, konsantrasyon, hafıza gibi bilişsel fonksiyonların azalmasından, iktidarsızlıktan, bazı kanserlerden, stress ve depresyondan, bazı körlüklerden, vs koruyucu etkisinin göründüğü anlatılıyor.
Ancak ilk yazımda da yazdığım gibi, bu daha çok "zaten içki kullananlar" için geçerli bir korunma yöntemi; özellikle de orta yaş ve üzeri için, alınan alkolün miktarı sınırlandırılarak, gençlerden daha belirgin fayda sağlama oranı var. İçmeyenlerin korunmak için içkiye başlaması önerilmiyor, özellikle gençler için bir yöntem olarak kullanılması önerilmiyor, beraber kullanılan ilaçlar için hekim görüşü alınması gerekliliği söyleniyor ve her üç yazıda da maksimum dozlar kadınlar ve erkekler için ayrı ayrı çok açık şekilde belirtilmiş, zira çoğu madde gibi alkolün de fazlası oldukça zararlı olabiliyor, bir yandan da bağımlılık riski taşıyor.
Tabii Fransızlar sadece şaraplarıyla değil, aşkları ile de ünlüler, belki de kalp hastalıklarından korunmada bu da önemli bir faktördür, ama sanırım bu ikinci faktör için yorum yapacak çok kişi vardır.
kardeşim sana içmeni tavsiye etmiyorum o kendisine sevgiyle ve büyük aşkla bağlı olanlara yarıyor senin karaciğerin ve beynin daha sağlıklı kalsın nasılsa iddiam yok beynimle ve karaciğerimle ama ben 2 günde bir spilde 20 km yürüyorum ve hala futbol oynamaktayım yani hayata her bir şekilde bağlıyım ve tüm renkleri kullanmaya çalışıyorum korkusuzca
Harvard Tıp Okulu ve Amerikan Ulusal Yaşlanma Enstitüsü Araştırmacıları,”Kırmızı Şarap”ta bulunan RESVERATROL” denen doğal maddenin zengin kalorili ve bol yağlı yemeklerin kötü etkilerini yok ettiğini ve “ömrü uzattığını” keşfetmişler.
Araştırmacılar bir grup deney faresini, yüzde 60’ı yağlardan oluşan bir diyetle beslemişler.. Bir başka grup fare de aynı diyetle beslenmiş ama onlara aynı zamanda büyük dozlarda “resveratrol”verilmiş. Bu farelerin kan şekerlerinde ve insülin üretimlerinde değişme olmamış. Şeker hastası olmamışlar, karaciğerleri büyümemiş.
Yani bu fareler, sağlıklarından hiçbir bedel ödemeden, en sevdikleri, en güzel, en lezzetli, en yağlı yemekleri istedikleri kadar yemişler. Üstelik normal beslenen farelere göre çok daha uzun yaşamışlar.
Araştırmacılar, resveratrolun farelerin fiziksel yaşam kalitelerine nasıl etki ettiğine de bakmışlar. Farelerin “denge ve fiziksel gücü”nü deneyen bir test varmış. Dönen bir çubuk üzerinde düşmeden yürüme süreleri ölçülüyor. Resveratrol alan fareler yaşlandıkça daha başarılı olmaya başlamışlar ve normal beslenen genç farelerle aynı formu muhafaza etmişler. Kırmızı Şaraptaki bu doğal madde, sadece ömrü uzatmakla kalmıyor, kansere karşı, virüs hastalıklarına karşı, ateşli iltihaplı hastalıklara karşı sinirlerin ve sinir sisteminin koruyucusu oluyormuş. Yani her derde “deva” tam bir mucize maddeymiş.
Şarap severlere duyurulur.
Araştırmacılar bir grup deney faresini, yüzde 60’ı yağlardan oluşan bir diyetle beslemişler.. Bir başka grup fare de aynı diyetle beslenmiş ama onlara aynı zamanda büyük dozlarda “resveratrol”verilmiş. Bu farelerin kan şekerlerinde ve insülin üretimlerinde değişme olmamış. Şeker hastası olmamışlar, karaciğerleri büyümemiş.
Yani bu fareler, sağlıklarından hiçbir bedel ödemeden, en sevdikleri, en güzel, en lezzetli, en yağlı yemekleri istedikleri kadar yemişler. Üstelik normal beslenen farelere göre çok daha uzun yaşamışlar.
Araştırmacılar, resveratrolun farelerin fiziksel yaşam kalitelerine nasıl etki ettiğine de bakmışlar. Farelerin “denge ve fiziksel gücü”nü deneyen bir test varmış. Dönen bir çubuk üzerinde düşmeden yürüme süreleri ölçülüyor. Resveratrol alan fareler yaşlandıkça daha başarılı olmaya başlamışlar ve normal beslenen genç farelerle aynı formu muhafaza etmişler. Kırmızı Şaraptaki bu doğal madde, sadece ömrü uzatmakla kalmıyor, kansere karşı, virüs hastalıklarına karşı, ateşli iltihaplı hastalıklara karşı sinirlerin ve sinir sisteminin koruyucusu oluyormuş. Yani her derde “deva” tam bir mucize maddeymiş.
Şarap severlere duyurulur.
