Merhaba Arkadaşlar,
Ben 1975 doğumlu 34 yaşında biriyim. 26 Ocak 2008 tarihi dönüm noktam. O tarihe kadar gezen, tozan, azda olsa içen, kızlarla vakit geçirmekten hoşlanan, anlayacağınız bol gece hayatı olan biriydim.
O tarihe kadar ipin ucunu hayli kaçırmıştım. Düzensiz, bol stresli bir hayatım vardı. Yaşım genç olmasından sanırım bana bir şey olmaz düşüncesinde olan cahillerdendim.
Özel büyük bir hastanenin idari kadroda son 6 yıldır çalışmaktayım. Anlayacağınız bir çok doktorun ortasındayım. İhmalkarlıktan 26 Ocak 2008 tarihine kadar hiç Check-up'tan geçmedim. Bize bir şey olmaz ya...
Miladım olan bu günde Bostancı Sanayii sitesinde aracımı tamir ettiriyordum ve bu tamirciye ilk defa geliyordum. Kendi tamircim o tarihte elinde çok araba olmasından dolayı bana 1-2 gün sonrasına gün verebiliyordu ve ben acelici olmamdan dolayı tavsiye üzerine bu servise gelmiştim. Güzel olan bu servisin hemen karşısında İsviçre Hastanesinin olması. Uzatmayacağım; o gün çoktan bitmesi gereken aracımı teslim almaya gitmiştim ve ummadık şeyler çıkıyor ve ben oradan uzaklaşamıyordum. Nihayet araç bitti ve ben soğuktan dolayı kapıları kapalı olan servisten ayrılıyordum. Bahşiş vermiş olmamdan olsa gerek çırak bana geri geri çıkarken gel gel yapıyormuş. Ve köşeyi dönerken direksiyona yığılmışım. Tesadüfen çırak beni görmüş ve yanıma gelmiş ben kalp krizi geçirdiğimden yığılıp kalmışım. Ustasını çağırmış.
İlginç olan ustanın olaydan yaklaşık 15 gün öncesi kayınpederini kalp krizinde kaybetmiş olması. Kayınpederlerini durumu anlamayıp evleri hastaneye yakın olması halinde bile geç götürmeleri ve doktorların kendilerine hastayı en geç 6 dakika içerisinde yetiştirmeleri gerektiği ve dilini dışarı çıkartıp hayat öpücüğü ile beyne oksijen gidip beynin ödem yapmasına yardımcı olmalarını anlatması, benim kurtuluşuma vesiledir.
Ustam sağ olsun benim halimden kalp krizi geçirdiğimi anlamış ve dilimi dışarı çıkartarak ilk hayat öpücüğünü vererek beynin ödem yapmasına yardımcı olmuş. (Bu haraketi ile çok şükür ne felç kaldım nede hafıza kaybı gibi olaylar başıma geldi.) Ve beni saatine bakarak hemen karşısında bulunan İsviçre Hastanesinin Acil servisine 4 dakikada yetiştirmiş. Doktorlara ısrarla 4 dakika olduğunu belirtmiş. Elektro şoklar ve kalp masajı ile 22 dakikalarda geri gelmişim. 3-4 dakika kalbim çalışmış ve tekrar durmuş. Başımdaki doktor grubunun çoğu bırakmış artık gelmez diye ama ellerini sonradan öptüğüm benim canım doktorum bırakmamış genç olmamdan etkilenerek yılmamış devam etmiş ve 42 dakikada tekrar çalışmış kalbim. Ve hala çok şükür çalışıyor
3-4 gün yoğun bakımda kaldım. O günden sonra önemli olan benim gerçekten 4 dakikada hastaneye ulaşıp ulaşmamış olmam. Doktorlarımın o tarihte aileme söylediği herşeye hazırlıklı olun. 6 dakikadan sonra beyin ölümü tabi bu vakit kişiden kişiye değişmekte. Eğer gerçekten 4 dakikada gelmişsem beyin zarar görme riski minumum aksi halde komple felç olabilir yada hafızası komple silinebilir vs. Allahtan beni ilaçlarla uyutmayı bıraktırıp uyandırdıklarında ellerim bacaklarım ve hafızam yerindeydi. Ama ben o günleri hala hatırlamıyorum.
Yoğun bakımdan çıktıktan sonra kendi çalıştığım hastaneye ambulans ile getirtildim. Vücudum biraz kendini topladıktan sonra cerrah olan doktorum Cem Alhan Bey kalp krizi geçirmemi sağlayan kalp duvar kalınlığımı usta elleriyle eski haline getirdi. Böyle bir şey birdaha başıma gelir düşüncesiyle tedbir amaçlı vücuduma Kardiyalog doktorum Sinan Dağdelen ICD ( Defibilatör) taktı. Böyle bir durumda inşallah bir daha olmaz ama olursa hastanede bana verdikleri elektro şok'u, devamlı göğüs kasımın arasında taşıdığım kibrit kutusu büyüklüğündeki ICD'im yapacak. Şimdi psikolojimde düzeldi. Önceleri bir daha ya başıma gelirse diye hastaneden dışarı çıkmıyordum. Devamlı çalışıyordum Eve gittiğimde sabah çabuk olsun iş yerimdeki ( hastanemdeki ) görevime çabuk döneyim. İşi o kadar abartmıştım ki hastane içerisindeki odamı dahi Acil'in karşısına taşımıştım Ama artık rahatım. ICD yani sigortam var.
Beni 4 dakikada yetiştiren ustama şükürler olsun. Benim bu servise aracımı götürttüren arkadaşıma şükürler olsun. Parçaçıdan malzeme alırken deposundan getirtiği için beni oralarda bekleten o satış yetkilisine şükürler olsun. Bahşiş uğruna dahi olsa çırağın beni dar olan yoldan aracımla geri geri çıkartırken beni bırakmamasına şükürler olsun. Doktorumun yılmayıp beni bırakmamasına şükürler olsun. Yoğun bakımda yatarken beni bırakmayan benim için kurbanlar kesip hatimler okutturan tüm yakınlarıma şükürler olsun.Herşeyden önemlisi bu vesileleri başıma getiren, bana hayat dersini veren ve bana bir şanş daha tanıyan ALLAHIMA şükürler olsun.
Başınızı ağrıttım hakkınızı helal edin. Ancak bu yazdıklarımdan sizler bir anafikir çıkartın. Kalp rahatsızlığı çok sinsi, hiç birşey çaktırmıyor birden ortaya çıkıyor ve direk öldürüyor. Mutlaka herkez en azından senede 1 check-up yaptırmalı. Şimdi ben her ay yaptırıyorum ama iş işten geçti. Aman sizler geçirmeyin. Saygılar.
Ben 1975 doğumlu 34 yaşında biriyim. 26 Ocak 2008 tarihi dönüm noktam. O tarihe kadar gezen, tozan, azda olsa içen, kızlarla vakit geçirmekten hoşlanan, anlayacağınız bol gece hayatı olan biriydim.
O tarihe kadar ipin ucunu hayli kaçırmıştım. Düzensiz, bol stresli bir hayatım vardı. Yaşım genç olmasından sanırım bana bir şey olmaz düşüncesinde olan cahillerdendim.
Özel büyük bir hastanenin idari kadroda son 6 yıldır çalışmaktayım. Anlayacağınız bir çok doktorun ortasındayım. İhmalkarlıktan 26 Ocak 2008 tarihine kadar hiç Check-up'tan geçmedim. Bize bir şey olmaz ya...
Miladım olan bu günde Bostancı Sanayii sitesinde aracımı tamir ettiriyordum ve bu tamirciye ilk defa geliyordum. Kendi tamircim o tarihte elinde çok araba olmasından dolayı bana 1-2 gün sonrasına gün verebiliyordu ve ben acelici olmamdan dolayı tavsiye üzerine bu servise gelmiştim. Güzel olan bu servisin hemen karşısında İsviçre Hastanesinin olması. Uzatmayacağım; o gün çoktan bitmesi gereken aracımı teslim almaya gitmiştim ve ummadık şeyler çıkıyor ve ben oradan uzaklaşamıyordum. Nihayet araç bitti ve ben soğuktan dolayı kapıları kapalı olan servisten ayrılıyordum. Bahşiş vermiş olmamdan olsa gerek çırak bana geri geri çıkarken gel gel yapıyormuş. Ve köşeyi dönerken direksiyona yığılmışım. Tesadüfen çırak beni görmüş ve yanıma gelmiş ben kalp krizi geçirdiğimden yığılıp kalmışım. Ustasını çağırmış.
İlginç olan ustanın olaydan yaklaşık 15 gün öncesi kayınpederini kalp krizinde kaybetmiş olması. Kayınpederlerini durumu anlamayıp evleri hastaneye yakın olması halinde bile geç götürmeleri ve doktorların kendilerine hastayı en geç 6 dakika içerisinde yetiştirmeleri gerektiği ve dilini dışarı çıkartıp hayat öpücüğü ile beyne oksijen gidip beynin ödem yapmasına yardımcı olmalarını anlatması, benim kurtuluşuma vesiledir.
Ustam sağ olsun benim halimden kalp krizi geçirdiğimi anlamış ve dilimi dışarı çıkartarak ilk hayat öpücüğünü vererek beynin ödem yapmasına yardımcı olmuş. (Bu haraketi ile çok şükür ne felç kaldım nede hafıza kaybı gibi olaylar başıma geldi.) Ve beni saatine bakarak hemen karşısında bulunan İsviçre Hastanesinin Acil servisine 4 dakikada yetiştirmiş. Doktorlara ısrarla 4 dakika olduğunu belirtmiş. Elektro şoklar ve kalp masajı ile 22 dakikalarda geri gelmişim. 3-4 dakika kalbim çalışmış ve tekrar durmuş. Başımdaki doktor grubunun çoğu bırakmış artık gelmez diye ama ellerini sonradan öptüğüm benim canım doktorum bırakmamış genç olmamdan etkilenerek yılmamış devam etmiş ve 42 dakikada tekrar çalışmış kalbim. Ve hala çok şükür çalışıyor
3-4 gün yoğun bakımda kaldım. O günden sonra önemli olan benim gerçekten 4 dakikada hastaneye ulaşıp ulaşmamış olmam. Doktorlarımın o tarihte aileme söylediği herşeye hazırlıklı olun. 6 dakikadan sonra beyin ölümü tabi bu vakit kişiden kişiye değişmekte. Eğer gerçekten 4 dakikada gelmişsem beyin zarar görme riski minumum aksi halde komple felç olabilir yada hafızası komple silinebilir vs. Allahtan beni ilaçlarla uyutmayı bıraktırıp uyandırdıklarında ellerim bacaklarım ve hafızam yerindeydi. Ama ben o günleri hala hatırlamıyorum.
Yoğun bakımdan çıktıktan sonra kendi çalıştığım hastaneye ambulans ile getirtildim. Vücudum biraz kendini topladıktan sonra cerrah olan doktorum Cem Alhan Bey kalp krizi geçirmemi sağlayan kalp duvar kalınlığımı usta elleriyle eski haline getirdi. Böyle bir şey birdaha başıma gelir düşüncesiyle tedbir amaçlı vücuduma Kardiyalog doktorum Sinan Dağdelen ICD ( Defibilatör) taktı. Böyle bir durumda inşallah bir daha olmaz ama olursa hastanede bana verdikleri elektro şok'u, devamlı göğüs kasımın arasında taşıdığım kibrit kutusu büyüklüğündeki ICD'im yapacak. Şimdi psikolojimde düzeldi. Önceleri bir daha ya başıma gelirse diye hastaneden dışarı çıkmıyordum. Devamlı çalışıyordum Eve gittiğimde sabah çabuk olsun iş yerimdeki ( hastanemdeki ) görevime çabuk döneyim. İşi o kadar abartmıştım ki hastane içerisindeki odamı dahi Acil'in karşısına taşımıştım Ama artık rahatım. ICD yani sigortam var.
Beni 4 dakikada yetiştiren ustama şükürler olsun. Benim bu servise aracımı götürttüren arkadaşıma şükürler olsun. Parçaçıdan malzeme alırken deposundan getirtiği için beni oralarda bekleten o satış yetkilisine şükürler olsun. Bahşiş uğruna dahi olsa çırağın beni dar olan yoldan aracımla geri geri çıkartırken beni bırakmamasına şükürler olsun. Doktorumun yılmayıp beni bırakmamasına şükürler olsun. Yoğun bakımda yatarken beni bırakmayan benim için kurbanlar kesip hatimler okutturan tüm yakınlarıma şükürler olsun.Herşeyden önemlisi bu vesileleri başıma getiren, bana hayat dersini veren ve bana bir şanş daha tanıyan ALLAHIMA şükürler olsun.
Başınızı ağrıttım hakkınızı helal edin. Ancak bu yazdıklarımdan sizler bir anafikir çıkartın. Kalp rahatsızlığı çok sinsi, hiç birşey çaktırmıyor birden ortaya çıkıyor ve direk öldürüyor. Mutlaka herkez en azından senede 1 check-up yaptırmalı. Şimdi ben her ay yaptırıyorum ama iş işten geçti. Aman sizler geçirmeyin. Saygılar.