Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Kanser beni değil ben kanseri yendim (ama seni unutamadım Muratım)

yürüyensolucan

Yeni Üye
Üyelik
5 Eki 2022
Konular
9
Mesajlar
49
Reaksiyonlar
1
KANSER BENİ DEĞİL , BEN KANSERİ YENDİM !

Merhaba ismim UĞUR ;
O zaman yaşım ya 14 ya 15 Samsun Çarşambada ikamet ediyorum . Babam bir bankada çay ocağında çalışıyor annem ise o zaman bir okulun kantininde görevli olarak çalışıyor . Ben ise okuldan kaçamak yaparak Çarşambanın amatör futbol takımında top oynuyorum .

Günlerden bir gün idmanda ayağıma çok sert bir darbe aldım tibi'ya ( kaval kemiğine ) o günden sonra 1 kaç gün orası çok ağrıdı . Buz yaptım sıcak soğuk yaptım yaklaşık 3 gün sonrası ağrısı geçti . Fakat şöyle bir durum oldu bunun akabinde yaklaşık 1 - 1,5 ay sonra darbe aldığım kaval kemiğimde diz kapağımın birleştiği noktada fındık kadar bir şişlik oluştu tekrar buz uyguladım ama parça sertti biraz korkmadım değil .

Daha sonrasında iner diye düşündüm fakat fındık kadar olan parça günden günde hızlı büyüyordu ve aileme danıştım . Annem de doktora kesinlikle doktora gitmemi söyledi bende hiç doktor seven birisi değilimdir bu arada yanlış anlaşılmasın kontrole gitme açısından söyledim . Kendimi muayene ettirmeyi pek sevmem nedense . Annem dedikten 1 2 gün sonra Samsun Çarşamba Hastanesinde bir ortopedi doktoruna göründüm kendisi "MR" çekinmem gerektiğini yağ bezesine benziyor diye bir kelime kullandı fakat sporcu olduğum için o zaman "yağ bezesinin yumuşak olduğunu söyledim" bildiğim kadarıyla doktor suratıma baktı anlamsızca . Daha sonrası daha ilgin doktorun bana söylediği kelime MR çekindikten sonra Doktor ; "Bu bacaktan fazla bir şey anlayamadım sağlam ayağından da MR alalım arasındaki farka bakalım" diye kelime kullanınca çok sinirlendim . Beni başından sağdığını düşündüğüm için Hocam " tüm kağıtlarımı verir misiniz ?" diyip apar topar sinirlenip odasından çıktım iyikide çok sinirlenmişim . Ve bu sinir bana bu şişliğin ne olduğunu bulucam deyip inat etmiştim .

Anneme durumu anlattım anlattığımda olaydan yaklaşık bir hafta geçmişti bu sırada ben internette araştırmaya devam ediyordum osteosarkom adı altında hastalık olduğu düşüncesindeydim ama internette dolaşan haberlerin genelini asılsız olarak düşündüğüm için pekde inanmak istemiyordum . Fakat ayağımdaki fındık kadar olan şişlik bu aşamada ceviz büyüklüğünde olmaya başladı hatta cevizdende büyük diyebilirim . İşler hiç iyi gitmiyordu çok korkuyordum aslında beni korkutan durum bu şişliğin hiç ağrı yapmaması beni şüphelendiriyordu . Çünkü çoğu kişiye sorduğumda içimi rahatlatmak için ağrı yoksa sıkıntı yok diyorlardı . Bir şey olmaz iner düşüncesindeydi herkes .

Bu sırada hala buz yapmaya devam ediyordum kendimi rahatlatabilmek için bir nebzede olsun iner düşüncesindeydim fakat ne fayda . Araştırmalara devam ederken aradan 2 ay geçti doktor araştırması o, bu derken , ayağımda şişlik bir patates kadar evet kocaman bir patates gibi düşünün uzun ve geniş 13 cm uzunluğunda 5 cm genişliğinde . İşin sonun annem ile Samsun Medical Park hastanesinde N.D adlı profesörden randevu aldım sene 2011 . Görüşmeye gittiğimizde elimizde tüm filmler tomografiler mr'lar mevcuttu . Prof'un odasına annem ve ben girmiştik bana doktor sen çık dedi . Ben çok tedirgindim acaba ne oldu diyordum aşırı derecede korkuyordum . Annem ile yaklaşık olarak 10 dakika görüştü . Ve annem öyle odadan çıkmıştı ki böyle gözleri kızarmış çaresizce bana bakıyordu . Ne oldu anne diyordum hiçbirşey olmadı diyordu . Sorularıma doğru dürüst cevap vermiyordu . Daha fazla korkmaya başladım annem sanki şoktaydı . Hastaneden yürüme bi şekilde çıktık artık konuşmucak mısın anne dedim . Annem haftaya hastaneye yatıyorsun dedi . Ben şaşırdım neden dedim amelıyat olucaksın amelıyat olmadan önce tedavi alıcaksın dedi bana . Orayı eritebilmek ve tümör parçasını bir yere toplayabilmek için tedavi yapılıyormuş dedi . Oysaki doktor Anneme soru sorduğunda durum ne diye doktor içerde Anneme ne olucak ne bekliyorsunuz Uğur kanser bundan sonra kemoterapi alacak ve amelıyat edecegız riskli bir dönem çok ilerlemiş diye söylemiş anneme . Fakat Annem bana hastalığımdan hiç bahsetmedi sadece şişlik diye söyledi . Hiçbir zaman ağzından Kanser diye bir kelime çıkmadı .

Eve gittiğimizde evde annem aşırı durgundu bana odaya git diyorlardı babamla konuşuyorlardı benim yüzüme hep uzun uzun bakıyorlardı. İçimden diyorum acaba internetten araştırdığım "osteosarkom" doğru mu acaba yoksa ben kansermiyim diyordum kendime ki doğruymuş . Ama o süreçte annem bana hiç belirtmedi . Neyse gün geldi ki biz Ondokuz Mayıs Üniversitesi Çocuk onkoloji bölümüne yatırdılar . Tüm eşyalarımı felan götürdük . Annem işyerinden izin aldı yanımda refakatçi olarak kalıyordu . İşte tüm sıkıntılar başlıyordu .

Hastaneye yattığımda yanımda yatan hastaları koridorda görüyordum ve hiçbirinin saçı yoktu. Anneme soruyordum ben nereye geldım neden bu arkadalasların saçları yok diyordum tedaviden ve verilen ilaçlardan dolayı senin öyle olmayacak diyordu . Benim içimi bi ferahlık almıştı . Ta ki hastanede birkaç gün kaldıktan sonra bana seninde o ilaçlardan alman gerekiyormuş hızlı gelişim için sadece saçın dökülecek başka bir şey olmayacak dedi neyseki öyle bir takıntım yoktu . Bana kemoterapiden önce farklı farklı ilaçlar verdi sürekli olarak miğdemi bulandırıyordu . Aradan bir kaçgün geçti ve bana asıl ilacın bu olucağı saçlarını bu döküceği tek zorlayan ilacın bu olucagını söylediler . Yanımda yatan hastalardan görüyordum gerçekten yemek bile yiyemiyorlardı . Bana kemoterapiyi verdiklerinde vücutta bitkinlik agresiflik psikoji bozulması saçlarda seyrelme . Tüm hastalık sürecini başlatan süreçler bendede başlamıştı . Hemşirelere bağırmalar anneme kötü davranmalar babaannem ve anne annem kaldığında onları terslemeler hayatım boyunca aileme karşı yapmadığım saygısızlıkları yaptırdı bana bu hastalı çünkü tahammülüm kalmamıştı . ( Başta Annem olmak üzere tüm aile fertlerimden ve hastane personellerinden özür dilerim ) Hemde henüz 2.kürdeydik .

Yemek zaten yiyemiyordum su bile içsem istifra ediyordum . Yanımdaki yatan hastaların refakatçileri yemek söylüyordu . Onları odada yemeyin diyordum . Tüm yediğim içtiğim besinlerden demir tadı alıyordum . Dost kimdir nedir zaten o zaman anlıyorsun yanına gelenlerden gidenlerden . Kimin dost kimin olmadığını gördüm şükürler olsun diyorum bazen iyikide yaşamışım o günleri diyorum . Artık alışmıştım kemoterapiye saçlarım dökülmüştü bende oda arkadaşlarım gibi kel olmuştum 😊 . Ben yemek bile yiyemezken oda arkadaşım Hacı vardı Antalyalıydı sanırım hiç unutmam insanın gerçekten yaşayacağı varsa yaşıyor hasta olduğu yerden helikopterle ex olarak gelmişti hastaneye daha sonrasında bir mucize olup hayata geri dönmüştü . Benim yanımda yatıyordu onun da farklı bir hastalığı varmış . Oda ben gibi yemek yiyemiyordu ama ben kadar şikayetçi değildi . Geceleri yasak olmasına rağmen dışardan acılı çiğköfte söylüyordu . Öyle bir yemeye calısıyorduki şuanki sağlığıma dua ediyorum göğsüne vura vura zorla yiyordu ben bunu yiyecem ben güçlüyüm diyordu kendi kendine ki öyleydide benden önce refakatçı oldu .Ben ise Hacı'ya çok özeniyordum bende artık kendimi zorlamaya başlamıştım hem istfira edip hem yemeye çalışıyordum genellikle meyve tüketiyordum .

Günler hastanede çok çabuk geçiyordu arkadaşlıklarımız müthişti . Ama şu bir gerçek işin gerçek boyutu ben Kanser olduğumu hala daha bilmiyordum annem beni çok professıonal kandırmıştı . Bne uyurken yanıma gelen hastaların refakatçılarına uğur bilmiyor sakın ağzınızdan kaçırmayın diye tembihliyormuş aynı şekilde doktor ve hemşirelere . Yaklaşık 5 kür olmuştu aşırı zor günler geçirmiştim çok detaya girmeyip yanımda vefat eden 2 tane daha hasta vardı enfeksiyon dolayısıyla ama ben bunları hastalıktan dolayı değil hastanede tedavileri bitti gitti diye biliyordum yine annem kandırmıştı motivasyonum düşmesin diye. Allah mekanlarını cennet etsin. Heleki biri vardıki İsmi Sefa'ydı arkadaşın Ben hasta halimle elimde serumlarda koridorlarda gezerken 6 / 7 oda yan tarafımda sefa'nın odasına girmiştim daha önceden 1 / 2 gün beraber kalmıştık mükemmel bir çocuktu. Fakat odaya girdiğimde sefa dik bir pozisyonda yatıyordu yüzü gözü bembeyaz olmuştu çok kötü gözüküyordu konuşamıyordu artık yorgunluktan annesi de yanındaydı . Sefa odaya girdiğimde sağa sola bakıyordu kafasını aşağı yukarı çeviriyordu sürekli . Biraz Sefa'yı seyredince Annesin" Teyze sefa iyice kafayı yedi kafasını da sağa sola çeviriyor beni istemiyor heralde" dedim . Annesine de bana dediki" Uğurum canım oğlum sefayla şakalaşmalarınızı özledim ama o şuan napıyor hala anlayamadın mı ? "dedi. "Valla anlayamadım teyze makara yapıyor benle heralde" dedim . Annesi ise " Yok oğlum ne makarası gözüyle NAMAZ kılıyor" dedi . Ve ben tüm söylemlerinden utandım yüzüm kızardı şaşa kaldım duvara yaslandım düşündüm boş boş . Özür dilerim dedim annesine ama annesi benim şaka yaptığımı biliyordum . Ne özürü oğlum ben aranızdaki sohbeti biliyorum dedi. Sefa seni çok seviyordu ama artık zor dedi . Ben hala anlamıyordum "ZOR" kelimesini kendimi düşünmeye başlamıştım odadan Allaha emanet deyip çıktım .

Daha sonrasında aradan 3 / 5 gün geçtikten sonra tek ölüm haberini aldığım kişiydi Sefa gerçekten çok üzülmüştüm aklımdan çıkmamıştı belirli bir süre . Bende korkmaya başlamıştım odadan çıkmamaya başlamıştım . Moral olsun diye kuzenim gelmişti Ladik’ten Murat . En sevdğim akrabamda öz kuzen değildi ama özden daha yakındı . Çocukluğumuz beraber geçmişti . Her neyse Murat geldi yanımda annem vardı akşam saatlerinde gelmişti geldiğine çok sevinmiştim . Ama bana ben refakatçi kalıcam diyordu . Bende ona sadece kadınlar kalabilir sen git diyordum . Oda bir yolunu bulucam kalıcam diyordu Murata hayır olmaz git diyordum . O hala ısrar ediyordu. Ben Murata sesimi yükselttim çık odadan hadi dedim . Murat çıktı odadan sana iyilik yaramaz gidiyom ben hadi geçmiş olsun dedi . Bir yandan üzülüyordum bir yandan gitti diye seviniyordum beni zora sokmadığı için . Ta ki ben annemden izin almadan gece kaçak bir şekilde kantine gitmek için kalkana kadar . Serumu felan kolumdan sökmeden kalktım . İlk kapıdan sorunsuz çıkmıştım . İkinci kapıdan da çıktım son kapı Onoloji kapısının orasıydı Asansörün olduğu kısım . Kapı Siyahtı film vardı içerisi gözükmesin diye öyle yapmışlar nedendir hala anlamıyorum . Kapıyı tam açtım 1 tane çiftli 2 tane tekli koltukta Murat’ı gördüm yatar pozisyonda gözleri yarı kapalı uzanyordu gece saat 03:15 civarlarıydı . Napıyor lan sen burda dedim gitceğimi mi sandın dedi güldü . Ben şok olmuştum direkt ona doğru gittim ve sarıldım benimde onunda gözünden yaş geldi . Bu sefer ben onu değil o beni fırçaladı asıl sen neden çıktın yasak dedi . Bende kaçamak yapmak için kantine gidiyordum dedim . O benim yerime kantine gitti benim için o kadar rahat bir kaçamak olmuştu ki geldi yanıma 2 tane tost almış bana yasak olduğunu bildiği için kaşar ve sucuk yoktu sadece ekmeği tosta bastırdım diyip getirmişti . Ben biliyordum yalan olduğunu ama onunla vakit geçirmek bana hastalığı unutturmusdu canım kardeşim .

Sonrasında 45 dakıka sohbet ettik ben odama gittim Murat'da haliyle beni gördüğü için gitmişti . Çok güzel ve rahat uyumuştum o gece . 5.kürüm bitmişti . Medical'de kontrole gittiğimiz Prof N.D gelmişti ameliyat zamanı geldi diyordu . Artık ameliyat olacaktım çünkü ayağımdaki şişlik kendini toplamıştı. Ve ailemi Medicale çağırdı yine fiyat ve ameliyat konusunda konuşmuştuk. Eğer devlette Ameliyat olursam kendiside olucaktı fakat stajyerler amelıyat edicekti . Ama medicale gitseydim o edicekti ona güvendik gittik . Medicale benim ameliyatımdan yanlış hatırlamıyorsam ayağıma platin takılmıyacagını söyledi. Ölü bir insanın vücudundan alınmış kadavra bir kemik takılacağını söyledi. 13 / 5 boyutunda kemik geliceğini Çin'den geliceğini söylemişti yanlış hatırlamıyorsam . 13 bin tl demişti .

Gün geldi çattı ameliyata girdim . Bana bayıltalım mı seni dedi . Bende erkeklik yapacağım tuttu bayıltmayın dedim ayağımı tavana doğru kaldırdılar kalçama iğne yaptılar bel altı uyuşturdular . Ayağıma neşter vurduğunda deriyi sağa sola attığını gördükten sonra kapatın önümü dedim daha sonra komple bayıttılar beni . Yaklasık 4 5 sat sürdü sanki sanayide araba tamir ediliyordu mikro testere sesleri mini çekiçler dışarıdan gelen kemiği otutturmak için uğraşıyorlardı . Daha sonrasında ameliyat bitmişti doktor bana ayağımdan çıkan patates büyüklüğündeki simsiyah olmuş tümör parçasını gördüğümde şok olmuştum bu işte dedi . Tibia ( kaval ) kemiğimin yarısı kesilmişti yarısı kadavra kemik koyulmuştu illizarov ( kemiği karşıdan karşıya tutan alet ) takılmıştı 8 tane karşıdan karşıya çubuk şeklinde demir geçiyordu ayağımdan . Annem babam beni gördüğüne çok sevinmişti .

Ameliyattan çıkınca direkt hastanede kaldık birkaç gün fazla yatamadık babam maddiyat gerekçesiyle arabasını satmış nasıl versin adam özel hastaneye o kadar parayı onlarıda çok düşünmüştüm . Annem Babamın maddi durumu kısıtlı olduğunu o kadar biliyordum ki o nasıl geliyordu maddiyat nasıl ediyordu. Akıl edemiyordum Allah o süreçte bana ve aileme yardım edenlerden Allah bin kere razı olsun . Neyseki ondan sonra tekrar kemoterapi aldım iyice işi garantiye almak için amleıyattan sonra hücre kaldığında onları da öldürebilmesi için . Ve tedavilerim bitmişti. Artık sadece MedicalPark'daki N.D'ye gidiyordum kontrole yaklaşık bir yıl boyunca ayağımı kontrol için o Prof'a gittik her gitmem de kaynamış diyordu o zamanın parası ile 250 veya 350 tl alıyordu bu olay böyle 6 ay en son maddi olarak biz çok sıkışmıştık ve en son sıkıldığımı anlayınca bize şu şekilde yanıt verdi . Ben hocaya şu şekilde söyledim hocam maddiyat olarak zorlanıyoruz her ay çağıracağınıza 3 / 4 ayda bir çağırsanız bizde o şekilde gelsek dediğimde " Zaten kemik kaynamamış taktığımız kemik yamuk kaynamış tekrar amelıyat gerekiyor dediğinde " be nbir şeyler olduğunun farkına vardım ve nasıl olur nasıl kaynamamış hocam 6 ay geldik gittik şimdi mi görüyorsunuz kaynamadığını dedim . Amlıyat olmazsan böyle giderse "Diz altından keseriz ayağını dedi" Anneme ben şok oldum o kelimeyi duyunca bir insanın organını kesmek bu kadar basit mi dedim kendi kendime ve hocayla tartıştık nasıl kesersiniz bu haksızlık bu şekilde davranmaya hakkınız yok dedim . Ayakta baya birbirimize ittik bir hastasına nasıl bu sekılde davranır hala aklım almıyor . Ve güvenlik görevlileri ve asistanı beni odasından çıkardı bağıra bağıra anneme bu benim hastam değil artık bana getirmeyin dedi.

Annemde hocam onun adına özür dilerim dedi boşverin hocam dedi . Hoca işte çocuk gibi bağıra bağıra onu zaten " Facebook'tan arkadaslıktanta cıkarıcam diye bağırıyor o kadar garip geliyor ki söylemleri güvenlikler ben hocaya bağırdım diye benı dışarı çıkardı ve Annem ve halamda yanıma geldi doktorun kadın asistanı yanıma oturdu . Ve bana dediki herşey burada çözüldü hastalığımı bana söylemeyen annem ailem saklayan hemşireler doktorlar hasta yakınları kimse söylemezken bağıra bağıra bana doktor sektereti " TERBİYESİZLİK YAPMA AİLEN SANA KANSER OLDUĞUNU SÖYLEMEDİ Mİ BUNE TAVRIN SENİN " dedi ve ben şok oldum . Yıkıldım koltukta kala kaldım ve annem ile tartışmaya başladılar . Ben ne zamandır saklıyorum hastalığını bilmesin diye sen hangi cürret bu şekilde söylersin terbiyesiz insan dedi . Ve kadında ne olduğunu şaşırdı beni hastalığımı biliyor sanıyordu . Daha sonrasında hastaneden çıktık eve gittik . Ve kara kara düşünmeye başlamıştık . Doktorumuz bizi daha muayne etmeyecegını söylemişti.

Biraz araştırmalar sonucunda Ankara Onkoloji hastanesiydi yanlış hatırlamıyorsam . Orada yer alan Şafak Bedi hoca diye bir devlet profesörünün ismini duydum ama randevu almak imkansızdı . Biz bir gün ansızın çıkıp Ankaraya gittik Ankara'yı bilmeyiz etmeyiz . Hastaneye gittk Şafak bedi hocanın kendisine ait bir Odası mevcuttu hiç unutmam . Kapısında 2 tane öğrenci bekliyordu hep asistandı sanırım . Ama randevu olmadan girilmiyormuş . Bir randevu neredeyse 1 sene sürüyormuş . Biz gittik ve öğrenciler kapısından 3 5 dakika ayrılıp bir yere gitmiş bu esnada odasına girmem gerekiyordu bunu yapmam gerekiyordu kendim ve ailem için . Besmele çekip kapısına tıkladım annemle ben girdik odasına yaklaşık odayı ve kendisini süzdüm 40 50 metrekare bir odası vardı direkt odanın karşısında oturuyordu . Elinde ince belli bir bardak çay içiyordu "kimsin" dedi bana hocam namızını duyduk samsundan geldik randevumuz yok bana lütfen bakın dedim . ‘ Hangi cürretle odama giriyorsun sen kim oğlum dedi banane dedi "ben şok olmuştum . "Hadi çık dışarı" sırasını yediğin bir hasta varsa o gelsin dedi . "Hocam sırada kimse yok dedim izinsiz girdim özür dilerim lütfen bakın" dedim hayır çık lan dışarı dedi bana . Annemle birlikte arkamızı döndük çıkıyorduk ki 500 km yol geldik direkt o aklıma geldi çok üzülmüştüm . Tam kapıya 2 adım kalmışken gür bi sesle " Gel lan buraya"˜ dedi bir anda o kelimeyi duymayla dönmemiz bir oldu annemle . "Buyrun hocam" dedim . "Ver şu kağıtlarını mr'larını tüm evraklarını" dedi. Verdim yaklaşık 1,5 2 dakika inceledi baktı tüm evraklara ama gönlüm olsun diye değil içten ve detaylı baktı .

Bu amelıyatı kim yaptı dedi Prof'un ismini söyledim ."Gayet güzel yapmış ama kemik biraz yamuk kaynamış senin için sorun mu dedi " hayır hocam sorun değil dedim . Ama bacağım kesilecekmiş ondan korktuğum ıcın geldim dedim . ‘ Ne kesilmesi oğlum ‘ Dedi . Bi rahatladım ayağın hafif yamukluk var diye ayakmı kesilir yanlış kaynamış kemik işte sorun değil diyorsan sıkıntı yok ."BU KEMİK KAYNAMIŞ AMA BİRAZ YAN KAYNAMIŞ SANA SORUN OLMAZ ‘ dedi. Sevinçten gözümden anneminde benimde yaş geliyordu . Peki hocam Ayağımdaki demirler duracak mı dedim . Hayır onları neden hala durzutuyorsun kaynamış zaten dedi . Hocam nasıl olur dedim o doktor farklı diyor siz farklı dedim . Bana güvenip gelmedin mi dedi . Evet hocam dedim . İllizarovu sök at ayağından dedi . Hocam deynek kullanayım mı dedim hayır dedi . Hocam ya basamazsam dedim . ‘ Lan oğlum git basımdan hadi naparsan yap işim gücüm var dedi ‘ ama ben gülüyorum çünkü aşırı sevinçliyim ayağım kesilmeyecek diye. Hocaya çok teşekkür ederek odadan annemle çıktık Bize Samsun yolu gözüktü he bu arada ben Ankara'ya hastaneye geldiğimde facebook üzerinden konum atmıştım Ankara Onkoloji diye bana ayağın kesilecek diyen "N.D " nasıl bir vasıftırki ümit bekleme yazmıştı . Bende Allahtan ümit kesilmez hocam demiştim. Hala çok garip geliyor . Samsuna dönüşümüz başladı .

Babam Annem Ben gözlerimizden yaş dökülerek dönüyoruz Samsuna Sevinçten ne yapacağımız bilmiyoruz ayağımda o demir yığınını napacağız diyorum . Doktor öyle dediyse söktürürz dedi babam . O kadar sevinçliyim ki ayağım kesilmeyecek diye daha sonra . Her ne olursa olsun Ayağın kesilebilir desede Amelıyatımı Mükemmel ve kusursuz yapmştı ama aklım hala almıyor neden ayak kesilecek dedi . Daha sonrasında ‘ N.D ‘ hocayı aradığımda bu hocayla görüştüm çok güzel amelıyat yaptığınızı söyledi gerçekten aramızda geçen tarıtsmadan dolayı özür dilerim Kemoterapının vermiş olduğu agresıflıkle size sesimi yükselttim kusura bakmayın dedim . Ama hiç oralı olmamıştı . Daha sonrasında Ayağımdaki illzarovları sökmek için randevu talep ettim . Oda bana ters bır sekılde amelıyatı yaklaşık olarak 13 bın tl’ye yapan nevzat hoca İllizarov sökümü için 3 ile 5 bin arası bir para istemişti ki bana sinir olduğunu anladım . Hocam ben amelıyatsız söktürmek istiyorum dedim . O hep şaşırdı düşünür müsünüz ayağınızdan demirler canlı canlı çıkacak çevire çevire . Sen çıldırmışsın dedi . Hocam bırsey olmaz sprrey sıkarsınız dedim siz yaparsınız dedim . Tamam gel bakalım dedi döndüğümde yaklaşık 1 hafta sonra felan randevu aldık bir yardımcısı annem ve ben vardık odada ayağımda demir takılııydı geç odaya dedi ayağıma komple sprey sıktı ama sıktığı sprey bildiğin maçlarda kullanılan sprey benım bacağımdan tek tek demırlerı cevıre cevıre çıkardı son 3 tane demır kalmıştı ama ben kıvranıyorum hastane duyuyordu sesimi . Canlı Canlı ayaktan demir mi çıkartılır be adam dedim kendime . Son 3 demir kaldığında bana sprey bitti dedi Koskocaman Medical Park'ta Sprey mi biter dedim . Bitti böyle devam edeceğiz dedi tamam ulan dedim devam et dedim ve hepsini çıkardı bu arada belki anlattıklarıma ınanmazsanız youtube'e "ugur gece illizarov" yazdığında çıkıyor anı olsun dıye anneme cektırmıstım ben harbiden deliymişim.

Sonra hastaneden çıktık tüm tedaviler bitti evde 6 ay bir yatma sürecim oldu ayak iyileşene kadar pet su'arla 5'lik sularda ayağımı geliştirdim ve Bu günlere geldim yaşım 26 Hala samsunda ikamet ediyorum. Demem o ki ;
Not: Kuzenim Murat 03.07.2014 Tarihinde Ladik'de trafik kazasında henüz 18 yaşındayken kaybettim
Allah Gani Gani rahmet eylesin Mekanı cennet olsun İnşallah … Hep dualarımdasın kardeşim .

Vehbi KOÇ'unda dediği gibi ;

Evin varsa bir sıfır koymalısın
varlıklar hanene,
İşin var bir sıfır daha koymalısın,
İş seninse üç sıfır daha koymalısın,
İşin iyi gidiyorsa üç sıfır daha ,
Araban varsa bir sıfır,
Yazlığın varsa bir sıfır daha ,
Daha sıranabilir sıfırlar hanesi ...
Ancak , Sağlığın varsa bir koyarsın başına ,
o zaman bütün sıfırlar anlamlı bir değere ulaşır.
Yoksa sonuç sıfırdır, hiç uğraşmayasın boş yere ...
 
Üşenmedim, hepsini okudum. :) Okurken seninle beraber üzüldüm, sevindim ve kızdım vesaire. İçimden atom fiziğine de profesörlere de lanet etmek geçti. Nasıl oluyor da bir hastasına böyle davranabiliyorlar? Murat için ayrıca üzüldüm, benim kardeşim de Murat'tan bir ay önce vefat etmişti. O da 23 yaşındaydı. Sevdiğini kaybetmek kötü ama hele bir de genç yaşta ve hiç beklenmedik bir anda kaybetmek daha çok acı veriyor insana. Çok geçmiş olsun.
 
çok teşekkür ederim okudunuz için . Evet gerçekten zor bir süreçti . Zor Süreçte dahada önüne zorluk çıkınca iş iyice çıkmaza giriyor . Şükürler olsun bu günümüze . :)
 
Baştan sona kadar hiç sıkılmadan bazı yerleri iki defa okudum. Sanki roman okuyordum. Allah tüm hastalara Acil şifa versin, hayatta en büyük korkum yatalak kalmak, Anam Babam da olsa başkasının bakımına muhtaç kalmadan Allah canımı alsın istiyorum yatağa bağımlı hasta için de o hastaya bakan içinde yaşamak çok zor. Allah merhametli, vefakar, cefakar, güzel kalpli insanların yanında olsun.
 
Merhaba Uğur bey .Yazınızı şimdi okudum .Okurken iyi bir senaryo yazarı olsa da bu anıyı film yapsa dedim .Hepimizin hayatında mutlaka buna benzer anlar vardır ,kimse güle oynaya yaşamıyor engellilik durumunu .Koşullar mevzuatlar hipokrat yeminleri ve karşısında cesur yürek anneniz ,iyi insan Murat ve azimli siz .Aileniz ile bağlarınız güçlü ,yoksa bu hikayenin sonu böyle bitmezdi.Ne bileyim şu an Forrest Gump geldi aklıma .Size de Koş Uğur ,koş demişler gibi .
 
Merhaba. Bunca yaşananlara rağmen hayat dolu bir çizginizin olmasına çok mutlu oldum. Hep böyle kalmanız dileğiyle.
 
Çok teşekkür ederim , Tamda bahsettiğiniz gibi . Forrest Gump

Teşekkür ederim güzel düşünceleriniz için
 
Üst Alt