Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Kasko, kaza anında aracı oğul kullandığı için masrafları ödemiyor..?

dimdem

Yeni Üye
Üyelik
7 Nis 2009
Konular
1
Mesajlar
5
Reaksiyonlar
0
Herkese merhaba,

Babama ait, vergi muafiyetinden yararlanarak almış olduğumuz araçla kaza geçirdik. %50 engelli olduğundan dolayı, ruhsatta aracı sadece kendisininin kullanabileceğine dair bir ibare var. Forumda ilgili başlıkları okudum. Bu uygulama suistimallerin önüne geçmek amacıyla getirilmiş.

Şimdi kasko şirketi, ruhsattaki bu ibareye dayanarak, kaza sırasında aracı ben kullandığım için ödeme yapmaktan kaçınıyor. Ne var ki poliçemiz tek sürücü ile sınırlı değil. Ben babamın aracını, onun yokluğunda kendi keyfim için kullanıyor da değildim. Kaza sırasında onun da yanımda olduğu tutanaklarda yer alıyor.

Sigortanın tamir masraflarını ödemekten kurtulması mümkün mü? Ödetmek için başvurabileceğim bir yol var mı?

Şimdiden çok teşekkür ederim...
 
Hay ben bu mevzuatın...
Kasko poliçenizde kaza anında hangi şartlarda ödeme yapılmayacağına dair yer alan ibareleri buraya yazar mısınız?
 
Yetkisiz aracı kullandığıınız için,kasko ödeme yapmaz.
 
Öncelikle ilginiz için teşekkürler.

Poliçemizde ödememe şartları klasik kanunda öngörülen haddin üzerinde alkollü olma v.s gibi klasik şartlar. Kasko kapsamı ise aracın malikiyle sınırlı değil, kaza anındaki zilyet yani kullanıcının kusuru dahi poliçe kapsamında.

Raman 72, neye dayanarak bu kadar kesin konuştuğunuzu merak ettim. Zira danıştığım pek çok sigorta şirketi, hukukçu, mali müşavir işin içinden çıkamamış vaziyette araştırıyorlar. Zira sizin söylediğiniz yetkisizlik durumunu tespit etmek de cezalandırmak da kasko şirketi yetkisi dahilinde değil. Kanuna aykırı bir durum söz konusu ise bunun cezası adli olarak ayrıca tahsil ediliyor. Ki bizim olayımızda ne ceza kesildi ne araç bağlandı. Kasko şirketi kanun koyucu ya da uygulayıcı gibi hareket edemez.

Örnek: Kanunda da sigorta poliçelerinde de alkollü araç kullanımı yasaklanmış olmasına karşın, alkollü olmakla karışılan kaza arasında bir bağ yoksa, yani alkolsüz de olsanız aynı kazaya karışabilecekseniz kasko şirketinin hasarı karşılaması yönünde yargıtay kararı var. Ki bu karar da sizin tezinizi çürütür nitelikte.

Dediğim gibi bir çok kişi sağolsun 4 koldan çaba sarfediyor olayla ilgili. Olaya uygulanabilecek emsal, veya yönetmelik v.s bilgisi olan varsa paylaşırsa çok makbule geçecek. Kendi çabamla ulaştııklarımı da burdan paylaşırım başkalarına da yararı olur belki.
 
dimdem, sana aynen katılıyorum. Benim mantığm da senin söylediğini söylüyor. Yetkisiz araç kullanmanın cezası ayrıdır... Kasko oluşan hasarı ödemek zorunda. Velev ki sen arabayı çaldın gittin kaza yaptın. Kasko nasıl o halde dahi ödemek zorundaysa, şimdi de ödemek zorunda.

Bu konuda yasal bi dayanak ya da örnek karar bilmiyorum. Sen elindekileri paylaşırsan çok yararlı olur. Üstünde konuşmaya ve araştırmaya devam ederiz...
 
Evet ben de sigorta acentasına aynı çalıntı araba örneğini verdim. Haklısınız diyo, cümleler hep "ama"ile devam ediyor. Bu arada daha da ilginç taraf: Kasko şirketi ruhsatı, arabayı inceleyerek kaskoyu başlatıyor. O zaman da ruhsatta aynı ibare varken, aracı başkasının kullanması halinde de sorumluluğunu kabul eden sözleşmeye imza atıyor, riziko gerçekleşince baştan beri elinde olan ruhsatın üzerindeki başkası kullanamaz ibaresinden bahsediyor.

Birebir böyle bir olayla ilgili hiçbir örnek bulamadım. Zaten çok spesifik bir konu olduğundan profeyonellerin de kafası karıştı. Bir o kadar da ilgilendiler. Onlardan gelecek yeni bilgileri ve gelişmeleri paylaşacağım. İlginiz için tekrar sonsuz teşekkürler.
 
dimdem sana şu soruları sorayım.
1)Kaza raporunu kim tuttu?
2)Kaza raporunda ne yazıldı?
 
Değerli arkadaşım;Sigorta şirketinin hangi şirket olduğunu anladım:)
Bu sigortacıları anlamak mümkün değil,bırakın brokerlerini başlarındaki idari teknik ekip dahi bazen yorum getiremiyor açıkcası işlerine geldikleri gibi davranıyorlar.Burda iş kaskonu yapan acentede bitiyor.Eğer acenten güçlü ve sigorta şirketiyle ilişkileri iyiyse çözüyor.Eğer bu şartlarda ödemeyecekse acenten baştan senden haksız prim tahsil etmiş oluyor.Çünkü bu sigorta şirketinde birden fazla kullanıcı şoför seçeneği var ve ona göre prim ödüyorsun.Kaldı ki hırsızlık ve izinsiz durumunda da ödememesi gerekir.Burda yetkisiz araç kullanmak bir yaptırım gerekiyorsa bu cezai yaptırım kasko şirketinin işi değildir.Bunun için kurulmuş mahkemelerimiz var.Ayrıca kusurlu siz olduğunuzda 3. şahıslara verdiğiniz zararı mı poliçe karşılıyor yoksa zararın tamamını mı?Eğer zararın tamamıysa yani hem 3.şahıs hemde sizin aracı kapsıyorsa.Ayağınızı yere sağlam basınız.Acentenize baskı uygulayınız.Olayı mahkemeye intikal ettireceğinizi, kandırıldığınızı söyleyiniz. Hatta bunu bir avukat aracılığı ile söyleyiniz.
Sigorta özel ilgi alanım:).Emin olun her gün yeni, çevir kuzu yanmasın misali mazeretler buluyorlar:)).
 
Sayın efsane1, çok teşekkür ederim. Bu haksız prim tahsili bizim daha önce aklımıza gelmemiş bir unsurdu. Poliçemizin her iki tarafın da hasarini kapsadigindan pek emin değilim çünkü karşı taraf trafik sigortamız başka bir şirketten, oraya başvuracak. Araştıracağım. Ama bu haksız kazanç sağlandığı suçlaması bile onları biraz daha köşeye sıkıştıracak gibi. Acenta bugüne kadar bizden tarafmış gibi davrandı ama başta tek sürücülü araca full poliçe yapma gafletinde bulunan da aynı yer olduğu için, ne derece bel bağlanabilir ondan pek emin değilim.

Raman72 kaza raporunu polis tuutu. Hatta alkol muaynesi için hastaneye bile sevkedildik. Bunun yani olayın bu kadar büyümesinin nedeni de çarptığımız araç sürücüsünün yaralanmamasına rağmen panik yapıp kendini yerden yere atması. Raporu iş yerimde bırakmışım şimdi bulamadım ama özetle arkadan çarptığımız için 8 de 6 sanıyorum bizim hatalı olduğumuz yazıyor ama kasko ben 8de8 hatalı olsam da ödemeyecek mi ki?

Şimdi bu aşamada ulaşmam gereken en önemli bilgi, Sözkonusu araçların yetkisiz kullanılması, ya da satılması v.s yasaklayan kanunları biliyoruz da, yaptırımın ne olacağına, cezayı kimin, ne şekilde kesip uygulayacağına ben hiçbir yerde bulamadım. Ben mi atlamışım, bu konuda bilginizi paylaşırsanız çok memnun olurum. Sağlıcakla kalın...
 
2009 Yılı Trafik İdari Para Ceza Rehberi (bkz)

Kanun Maddesi: 36
Trafik ihlalinin konusu: Ceza Sürücü belgesiz araç kullanmak ve sürülmesine izin vermek
Para Cezası: Kullananlara ve kullandıranlara 265,00 TL.
Hapis Cezası: 1-2 ay, tekrarında 2-3 ay
Diğer Hususlar: Sürücü aynı zamanda araç sahibi değilse, ayrıca tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı düzenlenir.

Kanun Maddesi: 39/1-a
Trafik ihlalinin konusu: Sürücü belgesi sınıfına göre sürmeye yetkili oldukları araçlar dışındaki araçları sürmek
Para Cezası: Sürücülere ve kullandıranlara 265,00 TL.
Hapis Cezası: 1-2 ay, tekrarında 2-3 ay
Sürücüler için ceza puanı: 20
Diğer Hususlar: Sürücü aynı zamanda araç sahibi değilse, ayrıca araç sahibine de tescil plakasına göre aynı miktar için ceza tutanağı düzenlenir.
 
Bende farklı bir yönde katkıda bulunayım.Kullanılan araç kişiye özelse ki öyle, araç sahibi araçta bulunsa da farklı bir kişinin araçla kazaya karışması durumunda sorumluluk tamamen araç sahibindedir.Örneğin B sınıfı ehliyetle E sınıfının kullanacağı araca bindirilen bir sürücünün kazaya karışması gibi.Burada poliçede yer almasada o aracı kullanmaya yetkisi olmayan kişinin kaza yapması demek.Ruhsat üzerindeki bilgiler bağlayıcıdır.
 
Ehliyet sınıflarında ehliyet sahiplerinin hangi tip araçları kullanacağı genel bir ifadeyle belirtilir.Burda B sınıfı ehliyet tanımı yapılırken 3500 kg geçmeyen araçları,binek otomobili,minibüsü,araca römork bağlanarak 750 kg geçmeyen yük taşıyan araçları ve traktör kullanabilir ifadesi vardır.Motor hacimleri ve ilgili teknik ifadeleride yazıp kafanızı kurcalamak istemem.
H sınıfı ehliyet ise burdaki herkesin bildiği sınıf bir ehliyettir.Sadece kendilerine mahsus özel tertibatlı araçları kullanabilirler.Bu ehliyetleriyle başka bir araç kullanamazlar.
Ehliyet sınıfları kendi içlerinde sıralanırlar.(f ve H sınıfı ayrı sınıftır)
A-A1 sınıfı ehliyetler motorsiklet ehliyetleridirki bu ehliyet olmadan bu sınıfın belirlediği araçların üzerine binemezsiniz.Başka hiç bir ehliyetlede kullanamazsınız.
B sınıfı ehliyet kg si 3500kg geçmeyen her tür motorlu aracı kullanabilirsiniz.(römorkla maksimum 750)
C sınıfı kamyon ehliyetidir.Kamyon kullanılır B sınıfı ehliyetin kullandığı araçları kullanırsınız.
D sınıfı özel bir ehliyettir(çekici ve iş makinası ehliyetidir ayrıca alınır)
E sınıfı ehliyet:Nerdeyse her tür aracı kullanırsınız.Bu ehliyeti almak için B sınıfı ehliyet tecrübe ve ayrıca eğitim gerekir harçları yüksektir.

Sizin bu aracı kullanmanızda trafik kanunlarına göre sakınca yok.Ruhsatta sadece sahibinin kullanması ibaresi;Sakatlara özel arabaların gümrük vergisi,harç vs muaf tutulduğu için devletin vergi kaybı oluşuyor bu araçların satışı devri kiralanması sözkonusu değildir.Bundan dolayı ruhsata bu ibare işlenir hatta satarken h sınıfı ehliyeti olan biri almıyorsa bu vergiler tahsil edilir.Ruhsatta sahibinden başkası kullanamaz yazma sebebi budur.
Dolayısıyla kaskonun bu konuda sığınacak yeri yoktur.
Bu yazdıkları mı araştırabilirsiniz görüş bildirmek amacıyla yazılmış yazı değildir.Gümrük kanunlarına,özel tertibat araçlar mevzuatına,2918 sayılı trafik kanunlarına bakabilirsiniz.
 
Sigorta acenteliği yaptığım dönemde benden bu konu ile ilgili bir kasko teklifi istendi.

Müşterinin ruhsatında da aynı ibare vardı. İşimizi sağlama alıp Ana şirketi aradım kaza servisi ve hasar servislerindeki yetkililerle görüştüm.
Her iki bölümde "bizi bağlamaz biz hasar olduğunda hasarı öderiz" diye cevap verdiler di.
Ancak yazılı herhangi bir metin olmadığı için kaskoyu yapmaktan kaçındıydım.

Bu konunun acenteyle çözüleceğini söyleyen arkadaşlar yanılıyorlar ana şirket bu hasara itiraz etmişse ancak hukuki yolla bu engel aşılabilir.
Bence sağda solda vakit kaybedilmemeli hukuk yoluna gidilmeli.

Ancak bu konuda sigorta şirketide haklı çıkabilir buda akıldan çıkmamalı bu sefer dava masraflarını üstlenmede gündeme gelebilir.

Not : Kasko yapılırken araç ruhsatları mutlaka ana şirkete yollanır.
Şirket işini tam yapıp ruhsatı iyi inceleyip itirazını ozaman yapsaydı veya hem acenteyi hemde müşteriyi uyarsaydı.Diye ufakta olsa bir ip ucu vereyim.
 
Bu arada daha da ilginç taraf: Kasko şirketi ruhsatı, arabayı inceleyerek kaskoyu başlatıyor. O zaman da ruhsatta aynı ibare varken, aracı başkasının kullanması halinde de sorumluluğunu kabul eden sözleşmeye imza atıyor, riziko gerçekleşince baştan beri elinde olan ruhsatın üzerindeki başkası kullanamaz ibaresinden bahsediyor.

Şöyle düşünün;siz bir bankada veznedar olarak çalışıyorsunuz.Sizin yükümlülüğünüz.kasa kapandığında günlük işlem tutarı kadar para ile açık vermeden hesabı kapatmanız gerekir.Ancak gün içinde gelen bir dostunuz iki saatliğine bir miktar paraya ihtiyacı var.Siz bunu kurallar dahilinde veremezsiniz.Ama çok güveniyorsunuz ve parayı veriyorsunuz.Eğer mesai bitimine kadar o para kasaya girerse sorun yok demektir.Asıl sorun parayı yerine koyamadığınızda başlar.
uzun lafın kısası kaskoyu yapan şirket kaskonun bozulduğu ana kadar umursamaz bir tavır içinde hareket eder.Kaza anında ise kişiye özel olan bir aracı kullanmaya yetkisi olmayan bir kişinin kazaya karışması durumunda sorumluluk almaktan kaçınır.Sizin ehliyetiniz E-sınıfı olsa dahi ehliyetiniz yokmuş gibi değerlendirilir.:mad:
 
efsane1'in altını çizdiği konu önemli. Dediği gibi, B sınıfı ve H sınıfı sürücü belgeleri aynı tip motorlu araçların kullanılmasını sağlar. Aradaki tek fark, eğer araç ÖTV muafiyetiyle satın alınmışsa, varolan vergi muafiyetinin mali açıdan "korunması"dır. Yani ortada sadece ve sadece bir mali suistimal vardır yasaya göre. Bu da mali bir cezayı gerektirir en çok!
Yani yetkisiz araç kullanma statüsüne girmiyor bile bence sizin durum.. B sınıfı ile otomobil kullanmışsınız. Kanunda öngörüldüğü gibi...

Bence sigorta şirketini hiç durmadan dava edin. Yüzde bin kazanırsınız.
 
Bu arada, kasko için önemsiz (hatta, konunun kaskoyu değil, Maliyeyi ilgilendirdiğini gösteren) bir dava sonucu da var: http://www.engelliler.biz/forum/huk...-araci-kimin-kullandigi-onemsizdir-hukuk.html

Burada Maliye'nin "araç kullanım kısıtlamasına uymayan araç sahibi, ötv muafiyet hakkını da kaybetmiş sayılır ve aracı alırken ödemediği ÖTV araç sahibinden faiziyle alınır" iddiası söz konusu. Ve mahkeme bu iddia için, sadece "acil durumlarda araç sahibinden başkasının kullanımı istisna tutulur" demiş. Aman dikkat!
 
Öncelikle herkesin ilgi alakası için tekrar teşekkür ederim. İşlerimin yoğunluğu dolayısıyla bir süre sizleri habersiz bıraktım. Oysa paylaştığınız bilgiler, özellikle oturanboğanın yolladığı son karar çok işimize yaradı. Şöyle ki: Öncelikle ilgili karar, sigorta şirketinin ilk dayanağı olan ruhsattaki başkası kullanamaz ibaresini çürüttü. Bunu kabul edip yetersiz ehliyete dönüş yaptılar. Bu aşamada avukat arkadaşım, paylaştığınız emsal kararda ismi geçen meslektaşına ulaşarak, aynı olayda b sınıfı ehliyetle özel donanımlı araç kullandığı için idari para cezasına çarpttırılan kişinin, zorunluluk halinde bu eylemi gerçekleştirdiğinin ispatı dolayısıyla cezasının İPTALİNE hükmeden sulh ceza mahkemesi kararına ulaştı. Şu aşamada sigorta şirketi epey köşeye sıkışmış durumda "yarı yarıya yüklenelim bari" yaklaşımı içerisinde. Özel donanımın idda ettiğiniz gibi olduğunu gösterin dediler!

Kısacası ben sonuçtan sayenizde gayet umutluyum. Bir gelişme olduğunda paylaşacağım. Tekrardan, defalarca teşekkür ediyorum.
 
Yeni bir soru

Engelli bir müvekkilimiz bir kamu kurumunda şef olarak çalışmaktadır. şahsın sağ ayağı engellidir. Çalıştığı kurumun ihale verdiği firma da kuruma dolayıyla şef e arac tahsis etmiştir. arac alınır alınmaz da gerekli engelli aparatı takılarak şef in kullanabıleceği duruma getirilmiştir. Ancak arac kurumun ve şefin olmadığı için dolayısıyla ruhsata işletılemıyor. çünkü araç ihale alan fırmaya ait.
Söz konusu aracla engelli şefimiz kullanırken bır kaza meydana gelıyor ve x tl zarar olusuyor. Kasko ya basvuruluyor ancak kasko ehliyetınız özel aparat ile arac kullanmaya musait ancak bu arac da özel aparat ruhsata işli değil diye ödeme yapmıyor. Oysakı arac da aparat var ancak arac kendısıne ait olmadığı için işletemıyor. sonuçta kamuy kurmu çalışanı ve ihale ile bu arac tahsis edilmiş ve kullanma yetkısı var. daha once karsılasmadığım bır durum. Bir sigortacı arkadasımız yargıtyaın bu yonde bır kararı olduğunu belirtti ancak ben ulasamadım. Yardımcı olur isenız çok memnun olurum....
 
tazminathukukçusu;

Öncelikle şunu belirtmekte yarar var, herkes kafasına göre kanunu yorumlamaya kalkışırsa bu işin içinden çıkılmaz, kanunlar açık ve nettir, kanunun yorumu olmaz olayın yorumu olur ,
Şimdi kanunda bir araç özel tertibatlı araç statüsünü ne zaman , nasıl hangi aşamalardan sonra kazanır ona bakmak lazım, Şartlar nedir, öncelikle kişinin nasıl bir özel tertibatlı araç kullanacagını gösterir bir saglık kurulu raporu, ardından kişinin durumuna göre kullanabileceği tertibatın montajı ve bu montajın bir makine mühendisi tarafından çizilmiş ve TSE onayı alınmış bir tertibat projesi ardından, araç sıfır bir araç olsa dahi TÜV de tespit muayenesine girip gerekli onayı aldıktan sonra ancak özel tertibatlı bir araçtır, statüsünü kazanır,
Yoksa biz ona iki tane demir yaptık biri frene digeri de gaza basıyor bu araçta özel tertibatlı inanmıyorsan bak , böyle bir işlemde yok söylemde yok,bu yüzden de ne kasko ne de sigorta şirketi böyle bir hasarı ödemez, açılan tüm davaları da kendi lehinde sonuçlandırır
 
[FONT=verdana]11. Hukuk Dairesi 2005/9919 E., 2006/10905 K.[/FONT]

[FONT=verdana]KASKO SİGORTASI [/FONT]
[FONT=verdana]TEMERRÜT FAİZİ [/FONT]
[FONT=verdana]YETERSİZ SÜRÜCÜ BELGESİ [/FONT]

[FONT=verdana]818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 72 ] [/FONT]
[FONT=verdana]2918 S. KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU [ Madde 39 ][/FONT]

[FONT=verdana]"ÖZET"[/FONT]

[FONT=verdana]TARAFLAR ARASINDAKİ SİGORTA SÖZLEŞMESİNDE ARACIN GEREKLİ SÜRÜCÜ BELGESİ OLMAYANLARCA KULLANILMASI HALİNDE SİGORTA GÜVENCESİ DIŞINDA KALACAĞI KARARLAŞTIRILDIĞINA GÖRE, ARAÇ ŞOFÖRÜNÜN YETERLİ SÜRÜCÜ BELGESİNE SAHİP OLUP OLMADIĞI ARAŞTIRILARAK SONUCUNA GÖRE KARAR VERİLMELİDİR. TEMERRÜT FAİZİ OLAY TARİHİNDEN DEĞİL, EKSPERTİZ RAPORU DÜZENLEME TARİHİNDEN İTİBAREN UYGULANMALIDIR. [/FONT]


[FONT=verdana]"İçtihat Metni"[/FONT]

[FONT=verdana]Taraflar arasında görülen davada (Denizli Asliye Üçüncü Hukuk Mahkemesi)'nce verilen 09.06.2005 tarih ve 2004/70-2005/365 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:[/FONT]

[FONT=verdana]Davacı vekili, davalı şirkete kasko sigortası ile sigortalı olan müvekkiline ait aracın, sürücüsünün bir anlık uyuklaması ve dalması sonucunda hasar-landığını, hasar bedelinin tahsili amacıyla davalıya yaptıkları başvurunun, kazanın istiap haddinin aşılmasından kaynaklandığından bahisle reddedildiğini ileri sürerek, hasar bedeli olan 113.005.215.000 TL'yi olay tarihi olan 30.10.2003 tarihinden itibaren temerrüt faiziyle birlikte talep ve dava etmiştir.[/FONT]

[FONT=verdana]Davalı sigorta vekili, davalı araç sürücüsünün E sınıfı sürücü belgesine sahip olup, 2918 sayılı KTK'nın 39. maddesi hükmüne göre E sınıfı sürücü belgesi olanların D sınıfı sürücü belge sahiplerinin kullanacağı araçları kullanamayacağı ve bu nedenle Kasko Genel Şartları'nın A5.5.4. maddesi uyarınca sigorta güvencesi dışında kaldığını, aracın istiap haddinin 28.500 Kg. olmasına rağmen taşınan yükün 37.050 Kg. olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.[/FONT]

[FONT=verdana]Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu, toplanan kanıtlar ve dosya kapsamına göre, kazanın fazla yük taşınmasından değil, araç sürücüsünün uyuklamasından meydana geldiği, sürücünün D sınıfı sürücü belgesinin olmamasının kaza oluşum nedeni olarak kabul edilemeyeceği gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulü ile 97.206.00 YTL'nin olay tarihinden itibaren temerrüt faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir.[/FONT]

[FONT=verdana]Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.[/FONT]

[FONT=verdana]1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.[/FONT]

[FONT=verdana]2- Dava, davalıya kasko sigortalı olan davacıya ait aracın, tek taraflı olarak meydana gelen trafik kazasında oluşan hasarın tazmini istemine ilişkindir.[/FONT]

[FONT=verdana]Mahkemece, sigortalı araç sürücüsünün 2918 sayılı KTK'nın 39/a maddesinde tabi olduğu belirtilen D sınıfı sürücü belgesi bulunmayışı halinin, kazanın oluşum nedeni olmadığı gerekçe gösterilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.[/FONT]

[FONT=verdana]Taraflar arasındaki Sigorta Sözleşmesi'nin eki ve ayrılmaz parçası niteliğindeki Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları'nın A.5.4. maddesi uyarınca, sigortalı aracın KTK hükümlerine göre, aracın gerekli sürücü belgesine sahip olmayanlarca kullanılması sırasında oluşan zararların, sigorta güvencesi dışında kalan zararlardan olduğu belirtilmiştir.[/FONT]

[FONT=verdana]Kaza anında sigortalı araç kullanan kişinin E sınıfı sürücü belgesine sahip olduğu uyuşmazlık dışıdır. Oysa, anılan yasa maddesinde sigortalı araç türünün D sınıfı sürücü belgesi sahiplerince kullanılabileceği belirtilmiştir. Genel Şartların A.5.4. maddesi ile aracın genel anlamda her kullanım halinde ilgili sürücü belgesi sahibi kişilerin sevk ve idareleri zorunlu bulunduğuna göre, araç kullanıcısının D sınıfı sürücü belgeli olmasi gerektiği gözetilerek, değinilen sınıf sürücü belgesi sahibi olmayan kişinin kullanımı sırasında oluşan rizikonun sigorta güvencesinde olmadığına ilişkin davalı savunması üzerinde durularak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır.[/FONT]

[FONT=verdana]3- Kabule göre, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları'nın B.3.1. maddesine göre sigortacı, hasar miktarına ilişkin belgelerin kendisine verilmesinden itibaren en geç 15 gün içinde gerekli incelemeleri tamamlayıp, hasar ve tazminat miktarını tespit edip sigortalıya bildirmek zorundadır. Dolayısıyla, sigortalı araçtaki hasarın belirlenmesi bir incelemeyi gerektir[/FONT]
[FONT=verdana]mektedir. Bu nedenle, gerçek zararın tespitinden sonra sigorta şirketinin temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. O halde, davalının en erken ekspertiz raporu düzenleme tarihinde gerçek zararı öğrenerek, tazmin yükümlülüğü doğduğu ve bu tarih itibariyle temerrüde düştüğünün kabulü ile buna göre hüküm kurulması gerekirken, temerrüt tarihi olarak yazılı şekilde olay tarihinin esas alınması doğru görülmemiştir.[/FONT]

[FONT=verdana]Sonuç: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 31.10.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.[/FONT]

ayrıca birde bunu inceleyin
YETERSİZ SÜRÜCÜ BELGESİ HAKKINDA - Tazminat Hukuku : Çelik Ahmet ÇELİK
 
kafaya göre kanun yorumlama yok üstad kanun yorumlayan da yok. bu aractakı tertıbat alalade tertıbat değil olması gereken onaylı tertıbat. buradakı tek sıkıntı bu arac şirket aracı ve kamu dakı memura tahsıs edılıyor ıhale sartnamesı gereği ancak arac memur adına da olmadığı için ruhsata işletılemıyor.yanı arac sahsın kullanımına fiili olarak uygun. hukuken uygun değil. burada bir fiili durum hukuki durum çatışması söz konusu olduğunda durum ne olacak?

oturan boğa kararlar için teşekkur ederım.

pardon sayın kazazede kararlar için çok teşekkur ederım.,
Ayrıca sayın completetıme kanun yorumlanmaz dıye bır kaıde yok. kanunlarda bır çok boşluk vardır. kazuistik bır metodla kanun yapılmıyor dolayısıyla yorumlanarak kanun uygulanır. hatta ve hatta yorum turlerı dahı vardır hukukta. bunun tartısmasını yapmnaya gerek yok.
 
Sizde söylüyorsunuz, araç üzerindeki tertibat hukuken uygun degil diye, hukuka uygun olmayan bir fiilin neyini tartışıp savunuyorsun, yada hukuken uygun olmayan bu durumu kendi lehinize çevirmek için nasıl bir yasal boşluk bulmayı ümit ediyorsunuz anlamak güç
 
arac hukuken uygun sadece ruhsata işlenmesı hukuken mumkun değil arac sahsın değil çunku. Anladığım kadarıyla siz hukukcu değilsiniz. Bazen hukuki durum ile fiili durum arasında hakim fiili durumu dikkate alabılır. boşluk bulmaya değil sigorta şirketlerinin zulme dönüşen uygulamalarına son vermek için çabalıyoruz.
 
Ortada bir hukuksuzluk var ki siz bu tertibatı hukuken ruhsata işletemiyorsunuz, hukuka aykırı olan bir durum için hukuk hakiminden hukuka aykırı olarak bir karar vermesini beklemek için sizin gibi çok iyi bir hukukçu olmak gerekiyor sanırım, evet hukukçu degilim, ama hukukçulugun arkasına sıgınıp hukuksuzluk peşinde koşan da degilim
 
Arkadaşım , ben mevzuyu çok iyi anladım da siz halen içinde bulundugunuz durumu pek kavrayamamışsınız, size şöyle izah ediyim, siz özel tertibatı ruhsata işlemediginiz sürece bu araç özel tertibatlı bir araç olarak kabul edilemez bu bir ,
ikincisi, araç şirket adına oldugu için de şahıs raporu ile bir özel tertibatı bu araç üzerine monte ettirip, bunu da tescil belgesine işletmeniz hukuken mümkün degil ,
Kısa ve net olarak , yapmış oldugunuz ve savunmakta oldugunuz şey, kanuna, tüzüge,yönetmelige, hukuka uygun olmadığı gibi, bunu bir hukuk hakiminden de tastik etmesini beklemek hukukçuluk degil ,
 
sayın tazminathukukçusu
Kasko Teminatı Dışında Kalan Durumlar
Bütün kasko ödemeleri yalnızca teminat kapsamına dahil olan durumlar için yapılır. Şirketlerin teminatları, kapsamları, limitleri verdikleri hizmetlerin içerikleri birbirinden farklı olsa da kasko sigortası bazı durumlarda ödeme yapmaz. Poliçelere kasko teminatı olarak dahil edilmeyecek durumlar Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği tarafından “Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları” belgesinde açıklanmakta olup tüm sigorta şirketleri için geçerlidir.

Bu durumlar:

- Uyuşturucu madde kullanımı ya da Karayolları Trafik Kanunu'nun yasakladığı miktarda içki alınması,
- Aracı kullanmak için gerekli sürücü ehliyetine sahip olmayan kişiler tarafından kullanılan araçlarda meydana gelen zararlar,
- Taşıma haddini geçen araçların zararları,
- Aracın rutin bakım hizmetlerini almamış olması, yağsız, susuz kalması, donma, paslanma ve çürümesi nedeniyle meydana gelen zararlar,
- Aracın orijinalliğini bozan, sonradan yapılan değişikliklerden kaynaklanan zararlar,
- Olağanüstü durumlar olarak nitelendirilen, savaş, istila, düşman işgali gibi olaylardan doğacak hasarlar,
- Nükleer yakıttan veya yakıtın yanması sonucu nükleer atıklardan dolayı doğan zararlar,
- Aracın bir hasar veya zorunluluk nedeniyle taşınması, çekilmesi dışında, taşıtın kendi gücü ile girip çıkabileceği, deniz, nehir ve havada taşınması sırasında (ruhsatlı sefer yapan gemiler ve trenler hariç) uğrayacağı zararlar olarak belirlenmiştir

diye yazıyor ama
bence ödenmesi lazım diye düşünüyorum, bu konuda dediğiniz gibi hukuki olarak açığı yakalamak lazım,yeni içtihat oluşturmak lazım.

comptetime
arkadaşımızı hukukçulugun arkasına sıgınıp hukuksuzluk peşinde koşan birisi olarak lanse etmeniz hoş değil.
önceki verilen kararların hepsi hukuka uygundur, değişmez demek yanlıştır.
 
Maalesef kardeşim Ruhsatta aracı kullanmaya yetkili kişi haricinde birisinin aracı kullanarak yapmış olduğu kaza sonrası hasar/hasarlar veya sakatlık/ölüm de asıl kişi zarar gördüğünde ödem yapmaz sigorta şirketi...Üzgünüm zamanınızı boşa harcamayınızzz.
saygılarımla..
trafik hasar merkezi,trafikhasar,Trafik Hasar Merkezi,
Alaattin YÜCE
 
Üst Alt