1986 yılına götüreceğim sizi... Soğuk bir kış günü. Bardaktan boşanırcasına bir yağmur var dışarda... Evde misafirler var konu komşu koyu sohbetlere tutuşmuşlar erkekler çekilmiş bir odaya okey oynuyor. Kadınlar da bir tarafta eşlerini çocuklarını çekiştiriyorlar çocuklar salonda kendi aralarında oynuyorlar sorular soruyorlar birbirlerine okuldan bahsediyorlar .
Elif çocukların yanında ama hiç sohbete katılamıyor. çünkü okula gitmiyor. şimdi 8 yaşında Elif, Gülcan ise 7. ama o gidiyor niye Elif okula gitmiyor? annesi "okula birşey bilmeyenler gider sen çok akıllısın okumayı yazmayı öğrendin ne gerek var" diyor. ama okulda başka şeylerde öğretiyorlarmış Gülcan öyle diyor. Öğretmenini çok sevdiğini de söyledi. Niye benim de öğretmenim yok, diye düşündü Elif. içi sıkıldı en sevdiği bebeğini eline aldı teyzesi Fransadan getirmişti sarı saçları vardı yumuşacık yüzü ona dokunmayı çok severdi Elif.
Aldı bebeği eline usulca gitti her zaman ki sobanın yanında ki minderine oturdu. Hayal kuruyordu bir taraftanda annesi gilin sesleri geliyordu kulağına yarım yamalak... Bir an bişey oldu herşey herkes durdu yalnızca annesinin sesi, "keşke doğurmasaydım hem biz çekiyoruz hem kendisi" dedi.
Elif elinde bebek bebeğini saçları dolanmış parmağına nerdeyse saçlar kopmuş mosmor olmuş parmağı . Elif ne yapıyorsun o senin en sevdiğin bebeğin değil mi ! Herkes o tarafa bakıyor Elif'in ablası gelmiş çayları dağıtmak için kapıda duruyor ve bakıyor bir Elife bir annesine .
Sonra birşeyler söylüyorlar konuyu değiştiriyorlar böyle durumlarda her zaman olduğu gibi çok akıllı olduğumdan neleri bir çırpıda öğrendiğimden falan bahsediyorlar ama hala benim kulağımda 20 yıldır hiç unutmadım <Keşke Doğurmasaydım<
Şu anda beni o kadar etkilemiyor bu sözler .Kalbimin bir köşesinde öylece bekliyorlar kullanılacakları günü ama hiç kullanılmadılar. belki ben de aynı şeyleri hissederdim diyorum şimdi kendime .
Annemi seviyorum. O iyi ki var.Gerçekten okulun birşey vermediğini düşünüyordu ama sırf beni mutlu etmek içi kah sırtında kah yağmurda yollarda üniversite mezunu olmamı sağladı...
Elif çocukların yanında ama hiç sohbete katılamıyor. çünkü okula gitmiyor. şimdi 8 yaşında Elif, Gülcan ise 7. ama o gidiyor niye Elif okula gitmiyor? annesi "okula birşey bilmeyenler gider sen çok akıllısın okumayı yazmayı öğrendin ne gerek var" diyor. ama okulda başka şeylerde öğretiyorlarmış Gülcan öyle diyor. Öğretmenini çok sevdiğini de söyledi. Niye benim de öğretmenim yok, diye düşündü Elif. içi sıkıldı en sevdiği bebeğini eline aldı teyzesi Fransadan getirmişti sarı saçları vardı yumuşacık yüzü ona dokunmayı çok severdi Elif.
Aldı bebeği eline usulca gitti her zaman ki sobanın yanında ki minderine oturdu. Hayal kuruyordu bir taraftanda annesi gilin sesleri geliyordu kulağına yarım yamalak... Bir an bişey oldu herşey herkes durdu yalnızca annesinin sesi, "keşke doğurmasaydım hem biz çekiyoruz hem kendisi" dedi.
Elif elinde bebek bebeğini saçları dolanmış parmağına nerdeyse saçlar kopmuş mosmor olmuş parmağı . Elif ne yapıyorsun o senin en sevdiğin bebeğin değil mi ! Herkes o tarafa bakıyor Elif'in ablası gelmiş çayları dağıtmak için kapıda duruyor ve bakıyor bir Elife bir annesine .
Sonra birşeyler söylüyorlar konuyu değiştiriyorlar böyle durumlarda her zaman olduğu gibi çok akıllı olduğumdan neleri bir çırpıda öğrendiğimden falan bahsediyorlar ama hala benim kulağımda 20 yıldır hiç unutmadım <Keşke Doğurmasaydım<
Şu anda beni o kadar etkilemiyor bu sözler .Kalbimin bir köşesinde öylece bekliyorlar kullanılacakları günü ama hiç kullanılmadılar. belki ben de aynı şeyleri hissederdim diyorum şimdi kendime .
Annemi seviyorum. O iyi ki var.Gerçekten okulun birşey vermediğini düşünüyordu ama sırf beni mutlu etmek içi kah sırtında kah yağmurda yollarda üniversite mezunu olmamı sağladı...