Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Kime karşı kimi savunuyoruz? [Tartışma]

Üyelik
4 Mar 2003
Konular
14
Mesajlar
285
Reaksiyonlar
0
Kim kimler üzerinden NE kazanıyor?
Aslında bu yazıda engelliler için yapılan bağış kampanyalarının körüklediği yangınlardan bahsedecektim. İnsanların kolaya kaçıp bir sms atarak destek verdiği bu oluşumların bireysel ve toplumsal hayattaki derin çatlakları nasıl büyütüp, birer uçurum haline getirdiğini yazacaktım. "Düşünün..." diyecektim okuyanlara. "Hayal edin ki nehrin öte tarafındasınız. Kıvırcık kızıl saçlarınız var. Birilerinin, kıvırcık kızıl saçlılar adına nutuklar atıp, bağış topladığını hayal edin. Ömrünüz boyunca gazetelerde, televizyonlarda, panolarda, marketlerde heryerde sizin gibi olanlara dair duygu sömürüsü yapıldığına şahit olduğunuzu varsayın. Saçlarınız yüzünden adeta yardıma muhtaç konumda alıgılandığınızı düşünün. Üzerinize yığılan etiketleri tasavvur edin..."

rahatdilenci.jpg


Sorularım vardı sizleri muhasebeye davet eden.. : "Yıllardır -tekerlekli sandalye alalım- denerek ısrarla devam eden kampanyalardaki bağış miktarı toplamda nedir? Bu para kaç sandalye eder? Kaç sandalye alınmıştır? Kaçı verilmiştir? Engellilerin yüzde kaçı tekerlekli sandalye kullanır? Kaç kişinin sandalye ihtiyacı vardır? Hangi şehirlerimizde kaldırımlar, geçitler, ulaşım araçları, sosyal tesisler, okullar, kurumlar ve akla gelebilecek diğer yerlere sandalyeli birinin girmesi serbesttir? Sandalyeler sihirli değilse, nasıl bu engelleri aşacaktır?... "

Lütfen biraz daha zorlayın beyin hücrelerinizi diyecektim. Manşetleri hayal edin. "Kıvırcık kızıl saçlıların da bir yaşam merkezi olsun!"... "Sizin de desteklerinizle onlar için bir kompleks kuracağız!".. Bunu duymak bile sizi şimdiden "komplekse" sokmuyor mu? Nasıl da coşup köpükler saçarak kabarıyor aranızdaki nehir! Değil mi? Hissedebiliyor musunuz sıcağı?

Ama.. Vazgeçtim. Vazgeçtim, çünkü bilip de görmek istemediğim o manzaraya yukardan baktım.. Ve nehrin iki yanında gördüm ki, çoğu kişi memnun, oldukları yere kök salmışlar, çoktan orman olmuş heryer. Yangına gagasıyla su taşıyan serçeler de vardı. Ama nafile! Ve kabahatin büyüğü toplumda diyerek sürekli toplumu uyarmak, bilgi vermek de beyhude bir iş.

Sizi Türkiye İstatistik Kurumunun 2002 de yaptığı önemli bir araştırmadan kısacık bir bölümle başbaşa bırakıyor ve sesimi kısıyorum..


Özürlülerin Kurum ve Kuruluşlardan Beklentileri (DİE 2002 Araştırması)

Araştırma döneminde özürlü olan kişilerin kamu kurum ve kuruluşlardan en önemli beklentilerine ilişkin bilgiler alınmıştır. Bu çalışmaya göre özürlülerin en önemli beklentilerinin parasal katkı (% 61.22) olduğu gözlenmektedir. Parasal katkı yapılmasını isteyen özürlülerin oranı kırda % 68.03 iken kentte % 55.28’dir. Özürlü erkeklerin %59.34’ü, kadınların ise % 63.76’sı kurum ve kuruluşlardan parasal destek istemektedir.
Parasal katkı yapılmasını isteyen özürlülerin kırda daha yüksek olması ve kadınların bu desteği daha çok istemesi kadınların gelirlerinin daha düşük olmasından kaynakladığı söylenebilir. Parasal destek isteyen özürlülerde en yüksek oran % 72.20 ile Karadeniz Bölgesi, en düşük oran ise % 53.76 ile Marmara Bölgesidir.

İş bulunmasına yardım edilmesinin en önemli beklenti olduğunu ifade eden özürlülerin oranı %9.55’dir. Bu beklenti kentte ve erkeklerde daha yüksektir. İş bulmaya yardımcı olma beklentisi erkeklerde % 12.33, kadınlarda %5.78’dir. Bu beklentinin en yüksek olduğu bölge ise Doğu Anadolu Bölgesidir.

En önemli beklentilerin iş bulunmasında yardımcı olunması, eğitim olanaklarının yaratılması ve yasal haklarının savunulması olduğunu ifade edenlerin oranı erkeklerde ve kentte daha yüksektir. En önemli beklentilerinin eğitim olanaklarının yaratılması ve yasal haklarının savunulmasının olduğunu ifade edenlerin oranı en yüksek olarak Marmara Bölgesinde gözlenmektedir.

engellilerbeklentitablo_die.gif


www.hayatadahiliz.biz
 
bütün gerçekleri, detayı ile birde sizler hatılarttığınız için teşekkürler...
 
Ama.. Vazgeçtim. Vazgeçtim, çünkü bilip de görmek istemediğim o manzaraya yukardan baktım.. Ve nehrin iki yanında gördüm ki, çoğu kişi memnun, oldukları yere kök salmışlar, çoktan orman olmuş heryer. Yangına gagasıyla su taşıyan serçeler de vardı. Ama nafile! Ve kabahatin büyüğü toplumda diyerek sürekli toplumu uyarmak, bilgi vermek de beyhude bir iş.

Bu cümle herşeyi anlatmış zaten..başka söze gerek yok.
 
ama bağış sakatlar maddi destek istemiyor da onların rızasına karşı yapılıyor bu diye sorun değil ki.

tam tersi. maddi sorun var. bunu halletmek bağışla oluyor diye sorun.

maddi destek sorusuna sakatların verdiği cevapta ne problem var? ne isteyeceklerdi, daha çok klasik müzik konseri mi?

ben mi anlamadım acep?
 
Bir insan açken ona, "ne istiyorsun" dersen, onun, "yemek istiyorum" demesinden daha kaçınılmaz bir cevap olabilir mi? "Neden ama neden yemek de neden rampa değil" denebilir mi?
Sakatların her alanda uğradığı dışlanma nedeniyle temel ihtiyaçlarını karşılamak için dahi parasal katkıya ihtiyaç duyuyor olması bu araştırmanın en düşünülmesi gereken sonucu değil mi? Nasıl olmuş da bu kadar büyük bir kitlenin en büyük sorunu parasal olmuş?
Bugün insanca yaşayabilmenin asgari şartları için maddi bir gücün olması gerekli. Peki bu güce sakatlar sahip mi? Çok çok büyük oranda değil. Hal böyleyken ilk talebin bu güce dair olması...
Bir yerde terslik var, ama bu sakatların talebinde değil sanki! Nedir sakatları parasal güçten mahrum bırakan, bu sonucu doğuran şey? Nasıl bir sistem bu!?
 
Bülent, bu görüşünde elbette haklısın. Yine de yüzde yüz bu durum böyle değil. Parasal destek isteyenlerin hadi yarısını eleyelim. Diyelim ki onlar iş kurmak için, destek için, bulundukları ortam ve şartlar gereği başka çareleri olmadığından böyle yapıyorlar.

Yarısını elesek bile geriye yüzde 35 e yakın bir oran kalıyor.

91 de üniversiteden mezun olup, bir süre iş bulamayınca derneklerden ve bazı gönüllü kurumlardan medet ummuş, o ortamlara da karışmıştım. Bizzat gördüm şahit oldum ki gelen sakatların ve ebeveynlerin hemen hepsi "yardım" istiyor.. Bu yardım içeriği ya parasal, ya bir eş bulmak, veya benzer maddi ihtiyaç talepleri oluyor.

Ben 6 yıl iş aradım. Ailem ve birşekilde başka çarem olmasaydı sanırım ben de para isterdim.

Ama parasal destek isteyenlerin tamamının çaresiz olduğu teorisi yanlış. Ve bu manzaraya sebep olarak sadece yönetimi, hükümetleri ve toplumu göstermek de yanlış.

Bireysel hatalarımız ve eksikliklerimiz malesef çok yüksek orana sahip.

Ki, medeni kanunların üst seviyede uygulandığı, mimari, hukuki ve parasal sorunları olmayan avruıpa ülkelerinde bile bazı büyük sorunlar çıkıyor. Mesela : sosyal güvenlikden maaş alan engelliler, çalışmayı tercih etmiyor. Dış kaynaklarda bu tür haberleri çok gördüm.

Zaten hiç talep olmasaydı arz olmazdı. Yahut, arzlar talepleri kamçıladı.. Affedin ama, caddelerde sokaklarda dilencilik yapan engelliler veya engelli gibi görünenler ortada.

Bahsettiğim konunun belkemiğini oluşturan tekerlekli sandalye bağış kampanyalarını bu sitede sizlerle defalarca protesto ettik, ediyorsunuz ve edeceksiniz biliyorum.

Oluşan bu sakat ortamda, sosyal dengesizliği umursamayan yönetim kadar ailelerin ve birey olarak kişilerin de katkısı var.

Ama Her iki cephe için de benim umudum yok.

Ümit yoksa da, çırpınıyoruz işte ne yapalım. Aynı gemideyiz.
 
Bence enseyi karartmayın..
Para engellinin gözünde güçtür.. O gücü kullanmak isteyince başına geleceklerden haberi yok şimdilik.. Tek eksik, tek suçlu olarak onu görüyor.. Onunla birlikte tüm topluma öğretilen bu çünkü.. Engelli insan normal insanların ötesinde daha büyük sorunlarının olduğunu para denen güce kavuşunca daha iyi anlayacaktır.. Engellilerin en acı çekenleri, en şiddete uğrayanları sokakta olanıdır.. Parası olanıdır.. Çalışanıdır..
Şu statik durumdan kurtaran her eylemin getireceği sonuç, varacağı nokta yaşamın içine dahil olmak olacaktır..
 
Üst Alt