Alamut Fedailerinin, Tapınak Şövalyelerinin, Şark'ın Sır Dolu Dünyasının Romanı
O gece bir rüya gördü: Bir kalenin tepesinde duruyor ve aşağıda uzanan çöle bakıyordu. Uzaklarda, bir sinek kadar ufak bir nokta, kendisine doğru yaklaşıyordu. İyice yaklaştığı zaman, Orlando bunun elbiseleri rüzgarda uçuşan bir süvari olduğunu fark etti. Atın nalları yerdeki kum zerrelerini tıpkı bol sulu bir çeşme gibi göğe fışkırtıyordu. Bu, Adrian'ın ta kendisiydi. Orlando var gücüyle haykırmasına rağmen, diğeri onu duymuyordu. Adrian bir kulaç mesafeden yıldırım hızıyla uzaklaşıp gitti. Adrian'ın yüzü solgundu, hatta, bir ölü kadar beyazdı. "Bekle!" diye bağırdı Orlando.
"Dur! Nereye gidiyorsun?" ve uzaklardan Adrian'ın sesini duydu. Sadece tek bir kelime haykırmıştı: "Alamut..."
Not: Tatilde okuduğum son kitap'da bu oldu..Daha öncesinde Fedailerin kalesi Alamutu okumuştum Vladimir Bartol'un bu kitabın parelinde gelişen bir kitap olmuş bu da..Ama Alamut kadar güzel değil bence..En önemlisi Hassan Sabah'ın Cennet bahçelerini ve ölümün güzelliğini anlatmaya yeltenmesi döneminin tarihi açısından son derece ilginç;fakat bana sorarsanız Vladimir Bartol'un Alamutunu okumadan bu kitabı okumayın derim...Asıl Alamut bence o kitapta gizli