Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Kör, topal, sağır, sakat vb. sözlerin çocuklar üzerindeki etkisi [Tartışma]

Jem

Aktif Üye
Üyelik
1 May 2005
Konular
91
Mesajlar
1,221
Reaksiyonlar
4
Azönce bir öğrenci müşterim geldi.
Not: İnternet kafe işletiyorum ve hergün değişik konularda ödevler geliyor.

Kız bana dediki; sağırlar ve dilsizler nasıl anlaşırlar bu konuyu araştıracağız.

Ben google "işaret dili" yazınca bizim sitede geldi ve bizdeki bilgileri çıktı olarak çocuğa verdim.

Sizle paylaşmak istediğim noktayı anca son anda kız giderken farkettim.
Elindeki notta: "sağırlar ve dilsizler" yazıyordu. Öğretmen bu şekilde yazdırmış soruları.

Arkadaşlar, ben engelli, özürlü, sakat, topal, kör vs. gibi kelimeleri pek ipleyenlerden değilimdir. Bu saatten sonra bana sakat denmiş engelli denmiş pek bir değişiklik yapmaz hayatımda. Ama bu olaya yinede canım sıkıldı.Ne bileyim, daha ufacık beyinlere bilgi aşılanırken, daha "iyi" kelimeler seçilmeli gibi geliyor bana.
Ben isterdimki, bana gelen kız öğrenci, işitme engellilerin kendi araarında anlaşması ile ilgili ödev arıyorum deseydi. Şakkadana sağır dilsizler diye öğrenmeseydi oda...

Özelikkle bir eğitimcinin tahtaya yazdığı ve öğrencilerine ödevinizi not edin dediği bir eylemde, bu kelimelerin daha dikkatlice seçmesini beklerdim.
Gerçekten bu o kadar önemsiz bir ayrıntımı, benmi abartıyorum? Yoksa bunca sene sonra, bendemi bize hitap edilen kelimelere karşı hassas oldum?
 
Bence öğretmen eğer bu kelimeleri bilinçli şekilde seçmişse, çok da iyi yapmış, kutluyorum.
Bu sözcükler zaten halk arasında kullanılan sözcükler. Eğer öğretmen çocuğa "aman bunları kullanma" desydi, çocuk daha en baştan itibaren sakatlığı olan kişilerin kırılgan/hassas/korunması ve gözetilmesi gereken kişiler olduğunu düşünecekti. Yani çocuk sakata herkese davrandığı gibi davranmaması gerektiğini içselleştirecekti. Aman diyecekti, yanlarına gidip onları kırma riskine girmektense, uzak kalayım daha iyi.
Evet, bazı insanlar kördür, topaldır, sağırdır, zencidir, beyazdır... ve bunlar gizlenmesi veya tedirgin olunması gereken haller değildir. Yani bu kelimelerde bir negatiflik yoktur, sıradan insan halleridir. Yeter ki onlara olumsuzluk atfetmeyelim.
 
oturan boga
sız hıc sagır olup cocularla saklambac oynadınızmı
sız kucucuk yuregınızle carpa carpa duymaya calısarak duymadan ogretmenı dınledınızmı
sız ne kadar dıkkat etsenızde sagır sende dedılermı
duymayınca sankı gerı zekalıymıs gıbı davranıp
arkanızdan onunuzden guldumu cocuklar
buyuyunce bısılar basarıp kendıne guvenın olunca sagırı dılsızı kaldırıyor kanıksıyorsunuz
ama mınıcık urkek yurek tahmın bıle edemezsınız nasıl kanıyor
o hoca once nasıl davranmalıyız dılsıze sagıra deseydı
 
Ama shukufe, ben demiyorum ki (herhalde öğretmen de demiyordur) "insanların peşinden 'kör-topal-sağır' diyerek koşun".
Senin peşinden "sağır" diyerek koşan çocuk, "sağır" kelimesinin seni acıtacağını bildiği (ona bu öğretildiği) için öyle davranıyor. Öğretmen o çocuğa tam da senin dediğin gibi, "aman sağır deme" diye öğüt verdiği için o çocuk senin peşinde öyle koştu. O öğretmen yeri geldiğinde "sağır" sözünü sıradan bir hal olarak kullanıp, çocuklara da öyle kullandırtsaydı (yani benim JEM örneğinde olduğunu varsaydığım gibi), o zaman o çocuk senin peşnden "sağır" diye değil, ne biliiim işte, "kız kurusu kız kurusu" diye koşacaktı :) Yani çocuğun derdi senin sağırlığın değil, senin "acı çekmen".

Ben diyorum ki, bu sözcükler sıradan halleri anlatmak için kullanıldıkça, eminim o acıtıcı özellikleri de yok olacaktır zamanla. Yeter ki sözcükler doğru anlamlarıyla kullanılsın, çocuklara da bu şekilde öğretilsin.
 
1928 hARF İnkılabıyla okuma yazma oranının sıfırladığını düşünürsek hali hazırda Türkiyede eğitimin daha 80 yıllık bir geçmişi olduğu gerçeğine ulaşırız.

80 yıl, geçmişin cahilliğini, kabalığını ve yoz anlayışını aşmak, geride bırakmak için yeterli bir süre olmamakla birlikte çok az bir süre.

Sağır, Dilsiz, Topal vs. gibi kavramlar yanlış değil kaba kavramlar. Bu kavramların toplum haznesinden silinmesi eğitime paralel zamanla alakalı.

Kişilerin sosyal davranışlarındaki kalite de öğretmenlerinden çok yaşadıkları sosyo-kültürel ortamın etkili olduğunu düşünüyorum ben.
 
wale bu konuyu oyle yerlere goturmussun kı okurken cok sasırdım. harp ınkılabıyla ne ılgısı var Allah aşkına okullarda butur seylermı ogrenıyor ınsanlar. çağdaslık unıv.mezununun yukseklıgıylemı olculur.? Insanların unıv.mezunu olması demek engellılere cok saygılı mı olması gerek. Bu hastanelerı bu koca koca kule bınaları cızenler mımarlar muhendısler degılmı engellıler ıcın bırbasamak bır asansor dusunuyorlar mı: Toplumumuzu bu kadar kücük gormene cok sasırdım. Ben engellıyım hemde bayagı. bugune kadar hıc kımsenın benım engelımden oturu kucuk gordugunu veya bana acıdıgını gormedım. cocukken mahallede kavga ettıkmı cocuklar topal derdı bende kısa boylu ıse sıska cok uzunsa kule derdım. hayatım boyunca üç iş degıstırdım son ısımde 10 yıldır calısıyorum ve cok buyuk fabrıkaların malı musavırlıgını yapıyorum. Daha engelımden oturu ordakı ınsanların bana karsı ayrım yaptıgını gormedım. Ne yazıkkı bu ayrım bızım kafamızda. her basarısızlıgımız ve yanlsımızın arkasına cok guzel engelımızle saklanıyoruz. engellıyım kız vermıyorlar engellıyım işe almıyorlar. engellıyım benım yanıma oturmuyorlar. bunlar hep bızım kendı kurgularımız. OTURANBOGA sana sonuna kadar katılıyorum. bazen bu cocuk topal mıs dıyorlar ama bu bır şive dır toplumumuzda kulagı sagır derler ama bu hakaret ıcın degıldır ama bız hakaret olarak yorumlarız.
 
Ovvv hakan o ne güzel üslup öle. : ) Her cümlene ayrı ayrı cevap vermek gerekir ancak bir iki cümle özetliyeyim ne demek istediğimi ben.

Harf Inkilabı ile yani okuma yazma oranının konuyla ilişkilendirdiğim noktayı yani Türkiyenin eğitim geçmişi olarak çok genç bir ülke olduğunu açık olarak yazdım aslında.

"çağdaslık unıv.mezununun yukseklıgıylemı olculur.?" demişsin ya hem okuma yazma bilmeyip, hem eline tek bir kitap almayıp ben çağdaşım demek komik olur. zira ben insanların yaşam kalitesinin aldığı eğitime paralel olduğunu düşünüyorum.

Birde topal kavramının bir şive olduğunu söylemişsin . Düzeltmek lazım şive bir dilin yöreye bölgeye ve kültüre göre değişkenlik gösteren söyleyiş tarzıdır.

yani bakıyorum fiilinin

-Karadeniz de : bakayrum. -Ege de : bakıyom. -Trakya de: bakcam, denmesi gibi. :wink:

Bu anlamda topal şive değil Ülkenin her bölgesinde kullanılan kaba bir sıfatır.

Saygılar.
 
sadede gelelım konunun ozune gelelım
sagırlarla dılsızler nasıl anlasır bu kucuk cocukları egıtmek ıcın bızlerın verdıgı vergılerden maas alan bızlerın cocuklarımıza ahlak ınsan bılıncı hayat derslerı ogretesegı kutsal ınsan aralarında boyle bılgısız anlayıssız olanlarda var
once ınsan neden dılsız olur duymadıgı ıcın daha cogunlukla bunu bılmeden eglence gıbı bı odev musveddesını coculara tıyatrovarı bı sekılde ders ıslıcekler
 
Bu konuyu görünce aklıma 2-3 yıl önce neredeyse aynı içerikte olan bir yazı aklıma geldi.:)
Evet işitme engelliye sakat denmesi, görme engelliye kör denmesi, ortapedik engelliye topal denmesi vs.
Açıklamalara bakıldığında aslında her farklı düşünce kendine göre doğru.
Her iki farklı düşüncenin duymak istedikleri hitap şekli eş anlamlı kelimelerden oluşuyor: Görme engelli=kör, işitme engelli=sağır.
Peki bu duymak istediğimiz kelimeler aynı anlamlı ise kör yerine görme engelli, sağır yerine işitme engelli kelimerini duymak isteyen arkadaşları rahatsız eden durum nedir?
Yıllar önce de söylediğim gibi rahatsızlık şuradan kaynaklanmaktadır(Kendi düşünceme göre):
İnsan doğası gereği "estetik" ürünleri daha çok sever, benimser.Bu eşyalarda da böyledir, insan vücudunda da böyledir ve "sözcüklerde" de böyledir.
Örneğin siz hiç bir bayanın kendisine "karı/avrat" gibi sözcüklerle hitap edilmesini istediğini gördünüz mü?
Bırakın onu siz hiç bir kişinin köpeğine "it" denilmesini istediğini gördünüz mü?Ben görmedim.Bunlar aklıma şimdi gelen bir iki örnek sadece.Yani nasıl her insan kendisi ile ilgili karşılamalarda estetetik kelimeleri duymak isterse, engelli arkadaşların bazıları da kendi durumlarının estetik kelimelerle karşılanmasını istiyor.
Ama buda demek değildirki sakat, kör gibi kelimeleri litaretürden kaldıralım.
Asıl sorun belki de şuradan kaynaklanıyor: Toplumun sakat, kör, topal, sağır gibi kelimeleri "aşağılama" anlamında kullanmasından.Bu kelimelerin beyinlerdeki bu anlamının silinmesi yani kör ve topal gibi kelimelerin ne zaman aşağılama anlamında kullanılmadığı zaman engelliler tarafından da estetik kelimeler olarak kullanılacaktır ve sorun ortadan kalkacaktır.İşte bu da JEM arkadaşımızın biraz değindiği gibi öğretmenlere düşmektedir.
Toparlayacak olursak toplumun beyninde sakat, kör ve sağır gibi kelimeler ne zaman estetik anlamda yer edinirse engelli arkadaşlar da bu kelimeleri duymaktan rahatsızlık olmayacaklardır.
Hani derizya hep bir adam hırsızlık yaptığında bu sadece hırsızın suçu değil biraz da toplumun suçu diye işte bu da aynen böyle.Engellinin kendi durumunun kör, topal, sağır gibi kelimelerle karşılanmasını istememesinin suçlusu hepden kendisi değil biraz da toplumun suçu.
 
Sıra Ülke Okuryazarlık
oranı
1 Avustralya 99,9
1 Avusturya 99,9
1 Belçika 99,9
1 Kanada 99,9
1 Çek Cumhuriyeti 99,9
1 Danimarka 99,9
1 Finlandiya 99,9
1 Fransa 99,9
1 Gürcistan 99,9
1 Almanya 99,9
1 İzlanda 99,9
1 İrlanda 99,9
1 Japonya 99,9
1 Lüksemburg 99,9
1 Hollanda 99,9
1 Yeni Zelanda 99,9
1 Norveç 99,9
1 İsveç 99,9
1 İsviçre 99,9
1 İngiltere 99,9

Türkiye'nin yeri [değiştir]Sıra Ülke Okuryazarlık
oranı
50 Malezya 88,7
51 Brezilya 88,4
52 Türkiye 88,3
53 Saint Vincent ve Granada Adaları 88,1
54 Dominik 88,0

lıstede malezya ıle aynı oran mevcut pekı bızım yasam kaLıtemız sence WALE onlarla aynı duzeydemı. okuma yazma oranı % 99 olan gurcıstanda yasam kalıtesı yuksekmı.
ben almanya ve fransaya gıttım. bızım yaşam kalıtemızde olduklarını hıc te sanmıyorum.(bende unıv.mezunuyum ama bana hıcbırsey kazandırmadı)
 
sanırım zamana ve şartlara göre değişiyor, tarihte topal osman vardı atatürkün koruması, o zaman ters anlaşılmıyormuş demek ki, ya da eskiden işçilere amele derlermiş oysa şimdi bir işçiye amele desen kızar.
 
Sevgili Hakan : ) Güzel bir araştırma örneği sergilemişsin ancak ben "ben insanların yaşam kalitesinin aldığı eğitime paralel olduğunu düşünüyorum. " dedim okuma yazma oranına değil. :wink:

Birde benim konu ile ilgili bakışaçımı kabul etmeyebilirsin ki. Benim de bakışaçımı kabul ettirmek gibi bir sıkıntım yok. Sen kendi fikirlerinden bahset. Çünkü tartışmanın benim bakışacımın üzerine kurulması okuyuculara, konuya ve amacına haksızlık olur. Saygılar...
 
SELAM..
BİR ENGELLİ OLARAK TOPAL SAGIR KÖR DİLSİZ VB KELİMELERİN KULLANILMASI BENİM İÇİNDE FARK ETMİYOR...
FAKAT BU KELİMELERİN NE ŞEKİLDE KULLANILDIĞI ÖNEMLİDİR.
"BEYEFENDİ " KELİMESİ DAHİ KIZGINLIKLA İFADE ETTİĞİNDE FARKLI ANLAM İFADE EDER.
BİR ARABANIN KORNASINI ÇALIŞ BİÇİMİ BİLE
ÖRNEKLER ÇOĞALTILABİLİR.
YUKARDA SAYDIĞIMIZ KELİMELER BUGÜNE KADAR DİLENCİLİKLE GÜÇSÜZLÜKLE ÇARESİZLİKLE ACIMA ALAY VB İLE EŞ ANLAMLI KULLANILDIĞI İÇİN TEPKİ DUYDUMUĞUMUZU DÜŞÜNÜYORUM..
BU ANÇAK HALKIN SOSYAL KÜLTÜREL YAPISI DEĞİŞİMİYLE İLGİLİDİR.
BAZENDE FARKINDA OLMADAN SÖYLENEN KELİMELERİN TAŞIDIĞI ANLAMLARI BİZLER DAHA ÇABUK ANLAR VE GÖRÜRÜZ.
ÖRNEĞİN TOPLUMSAL ALIŞKANLIKLA SÖYLENEN HATTA KENDİ ÇOCUĞUDA İŞİTME ENGELLİ OLAN BİR İŞ ADAMI ( ACUN ILICANIN YARIŞMA PROGRAMINDA BÜLENT YILMAZ İFADE ETMİŞTİ.SEYREDENLER ANIMSARLAR ) İŞİTME ENGELLİYİ İŞE ALMIŞ ONUNLA YEMEK BİLE YİYORMUŞ BÖYLELERİNİ İŞE ALMAK SEVAPMIŞ TÜM TÜRKİYE YE ÇAĞRI YAPIYOR ÖZÜNDE İYİ NİYETLİ OLSA BİLE SUYUN NEREYE AKTIĞINI GÖREMİYOR.
TEŞEKKÜRLER
 
MDZ yazdıkların cok dogru sana sonuna kadar katılıyorum.
 
çocuklar biryana ben bile bu tip sözleri duyunca bozuluyorum küçük çocuklar o sözleri söyleyeni imkanı olsa ne yapmak ister kimbilir
 
buda hassas bir konu....
şimdi engelli,sakat,özürlü olarak adlandırdığımız toplulukta (ki ben engelli denmesinden yanayım belirteyim çünkü ortada illaki bir engelli engelsiz ayrımı var toplumda) kendi içinde engel ve hastalıklarına göre isimlendiriliyor ve grupa ayrılıyor....körler için görme engelliler,sağırlar ve dlsizler için işitme engelliler,topal ve yürüyemeyenler için ortapedik engelliler omurilik felçliler,kas hastaları efendime söyleyeyim :lol: başkaaa....bedensel engelli vs..vs...vs....bu şekilde gruplar oluşur gider genel olarak engelliler topluluğunda....
kaba tabir olan kör,sağır,dilsiz,topal,mongol vs...bu şekilde gruplandırılması bunların törpülenmiş anlamı çıkan sonuç aynı....bir çocuk görme engelli desede bir görme engellinin yanında buna insanın gücüne gider belki çünkü farklı olduğunun bir ifadesi....ha kör ha görme engelli....tabiki çocukları yetiştirirken bazı kelimelere dikkat etmemiz gerekir ama çocuk bu kelimeyi sölerkende vurgudan vurgu yada söyenişten söylenişe fark var arkadaşlar bir kelimedeki vurguda çok önemli...kelimenin tarzını belirliyor...bu kadar büyütülecek bişi değil bence....sağır deniliyo işitme engelli deniliyo bu davranışlarla alakalı bişi adlara sıfatlara bence çok takıllmaması gerek...sonuçta öğretmene gelen planda o şekilde yazıyordur.....onlarda onlara uymak zorunda
 
Kelimelerin ne olduğu değil neyi anlattığı önemlidir.Engelli olmayı kabul ederek kendimizi topluma kabul ettirirsek,toplum da bizi kabul etmek zorunda kalır.
 
merhaba

bence cok yanlis bu sözler.

benim esimin bir ayagi 2 santim kisa ve cok hafif topaliyor oda dikkatli bakicaksin görmen icin yani, ufakken hep topal diye cagrirlarmis kizdirmak icin etrafindaki birakin cocuklari büyükler yaparmis, kizmasini cok severlermis güya.

halen topal sarkisi cikdigi zaman kizar ve cok alinir bu söze.
kendi dedem bile kizdigi zaman bana öyle sakatlikla ilgili sözlerle kizardi.

demem o ki bizim türk insani cok duyarsiz bir millet.
dügünlerde bile yanindaki normal biriysle seninle yapilan sohbet farkli oluyor hissetiriliyor farkli olman.

saygilarla
 
OturanBoğa' Alıntı:
Evet, bazı insanlar kördür, topaldır, sağırdır, zencidir, beyazdır... ve bunlar gizlenmesi veya tedirgin olunması gereken haller değildir. Yani bu kelimelerde bir negatiflik yoktur, sıradan insan halleridir. Yeter ki onlara olumsuzluk atfetmeyelim.

oturanboğanın'da yazdığı gibi bunlar halk arasında sarf edilen sözler.Evet yeter ki onlara olumsuzluk atfetmeyelim. Etmeyelim ama edenler'de hep olacak ne yazık ki.Halk arasın'da öyle sözler var ki hemen hemen her mekan'da,görsel ve yazılı basın'da bunları görüyoruz veya işitiyoruz.Örnek olarak "Körler ve Sağırlar birbirini ağırlar" gibi bir söz var halk arasında.Genellikle halk dilin'de Mecazi anlam'da kullanılır bu söz.Genelde aynı düşünce ( fikri ve zikri bir ) kimseler arasında kullanılan bir ifadedir.Manasına bakmadan,sözün bütününe baktığınızda,"İşte Hepsi Engelli,Körler ve Sağırlar.Tarzında bir fikre ve dolayısı ile'de engellilik kalıbından çıkarılıp hepsi aynı fikirde insanlar pozisyonuna sokuluverilir.Biz yetişkinler bu kılıfı halk dili olması sebebi ile yalar ve yutarız.Kimimize çok normal bile gelebilir ama günümüz internet ve görsel basının alabildiğine büyüdüğü bir yer oldu.Böylesine büyük potansiyel'den çocukların etkilenmemesi şüphesiz düşünülemez.Şimdilerde 10 yaşında ki bir çocuk,evin'de veya internet cafe'de ki bir bilgisayarı parmağın'da oynatıyor.Böylesine bir jenerasyon için alacağı veya kapacağı her kelime bizim yarınlarımız için çok önemlidir.

"Ağaç yaşken eğilir" ata sözümüz'de söylendiği gibi çocukların şimdilerde bilgi dağarcıklarını geliştirme açsından yazılabilecek,görülebilecek yada söylenebilecek her kelime,büyüdüklerin'de kendilerin'den sonra gelen nesillere örnek teşkil edecektir.Şimdi ne görür ise yarın'da onu söylecek/yazacak ve konuştuğu kişilerin'de anlamasını isteyecektir.

( ÖRNEK )KÖRLER VE SAĞIRLAR BİRBİRİNİ AĞIRLAR

15 yaşın'da İbrahim TATLISES hayranı bir çocuk internette gezerken hasbel kader,Takvim gazetesi saklambaç ekin'de yukarı'da ki gibi bir başlığı okusa ve haberin sol köşesin'de İbrahim TATLISES'i görse.Akaşam eve gittiğin'de babasına yada annesine bu anlam veremediği cümleyi( Körler ve sağırlar birbirini ağırlar ) sorsa,acaba ailesi nasıl bir cevap verecek." Oğlum/kızım u mecazi bir kelime birbirinin düşündüklerine saygı duyan,seven hak veren insanlar arasında kullanılır." dese ve sonrasında Oğlu yada kızı ailesine şu soruyu sorsa " Neden engelli kimselerden misal verilip bu amlama geliyor ?" dese.
Ailesinin cevabı ne olacak ?

Yani neden halk arasın'da olsa dahi böyle bir deyim veya söz kullanılsın ?Neden Engelli kimseler böyle bir amaç uğruna sıkıştırılsın.Düşünsenize böyle bir sözü engelli gözleri görmeyen bir kimsenin'de bulunduğu bir mecliste pat diye söylensin.Sırf halk arasında söyleniyor diye.Bunu normal karşılamak bence son derece yanlış.

Yukarıda ki örnek gibi daha niceleri var.

Kel başa şimşir tarak: Pek çok ihtiyaç giderilmeyi beklerken gereksiz özenti ve gösterişi belirtmek için kullanılır.

Keli görünmek: Bir kabahati, kusuru ortaya çıkmak."Kelinin görünmeyeceğini sanıyordu şapşal!"

Kel kahya: Bilgisi olsun olmasın her işe karışan, burnunu sokan.
(Bu kelimeyi derin mevzularda dolaşan bir kimseye ve üstelik saçı olmayan bir şahsa söylendiğin'de söz söylenen adamın karşısındakini mermi menyağı yapmayacağını garantisini kim verebilir.En azın'dan bu sözü söyleyen bir çocuk ise,osmanlı tokadını yiyeceği aşikardır.) :wink:

Yani benim gibi kel birisi eğer benim gibi enginlere saldıysa kelliğini sorun yok.:wink: Ama saçları için türlü türlü yollara baş vuran yada kemoterapi sonrası dökülen rapunzen saçlı bir bayanın peruk takmak zorun'da kaldığı dönemde yukarıda söylenecek bir söz o insanı incitecektir.
 
Benim naçizane görüşüm kim ne derse desin,insan sağlam karakterli olmalıdır. Bana sağır dediler, dilsiz dediler (halbuki ağır işitme engelliyim) hatta işine geldimi duyuyorsun dediler neler neler dediler. Hatta bu ithamlar benim için birer kamçı oldu. Ben kendimi biliyorum. Başkalarının iki dudak arasından çıkan laflar önemli değildir.

Öğretmenimiz hiç değilse toplumumuzda engelliler gerçeğini çocuklara aşılamaya çalışmış bence. Ne denirse densin. Zamanla büyüdükçe uygun sıfatı kendileri koyacaktır zaten. Hiç unutmuyorum ilkokula giden kızkardeşim okuldaki hademeye hademe deyince kardeşim beni uyarıyor "Abi o hademe değil okul görevlisi" diye. Eeee gördünüz mü hademenin ne olduğunu biliyor ama hademe dedirtmiyor okul görevlisi dedirttiriyor.Tıpkı çöpçüye de çöpçü dedirtmiyordu temizlik görevlisi dedirtiyordu. İlkokula giden kızkardeşimden ben bu dersi alıyordum düşünün artık.

Sıfatlara fazla takılmayın. Onca sorunlar varken dediğim gibi 2 dudak arasından çıkan kelimeler önemli değil. Anlıyor mu sizi, bizi gerisi boştur arkadaşlar. Beni,bizi, sizi anlamadıktan sonra kral dese ne olur kraliçe dese ne olur.

Olayı çok felsefe boyutlarına çekmeyiniz bence.

Ne güzel o çocuklarımız toplumumuzda bulunan sağır ve dilsizlerin olduğunu bunların haberleşme yöntemlerini öğrenecekler.Bu olayı büyütmeye gerek yok. Çok gerilere gitmeye de gerek yok.

Rahat olalım arkadaşlar.
 
Eş eği insan kılığınada soksan, eş ek yine eş ektir... Onları kafanıza takmayın. Insanları dış görünüşlerine, fiziksel özelliklerine, statülerine, mevkilerine, maddi durumlarına göre değil, kişilklerine, karakterlerine göre değerlendirmek lazım... Insanı insan yapan özüdür...
 
sağır, ama, topal, çolak, kör, kambur vs... şu kelimelere bakın bence bunların kelime olarak dalga geçmeyle hiçbir alakası yok. Hatta hepsi tek başına çok şey anlatan gayet açıklayıcı kelimeler.

Kısa boylu, esmer, gözlüklü, tıknaz, minyon bu kelimelerde güzel.

Ama hiçkimse dalga geçmek için karşısındakine "minyon" Yada küçük görmek için karşısındakine tıknaz demez.

Neden demez çünkü karşısındaki bu kelimelere üzülmez kendini küçük görmez.

Kambur diye birimizin arkasından çağırsalar döner bakarız ama aynı zamanda utanırız neden çünkü önce biz kendimizi beğenmiyoruz duruşumuzdan utanıyoruz.

Bir gurubun içinde sağlam iki insan birbirine "sakatmısın kardeşim sen" dese hiç alakamız olmadığı halde kendi kendimize içerleriz.

Burda sorun insanlarda yada kelimelerden çok bizde.

Sakat kelimesi hoş değil diye Engelli kelimesi kullanılmaya başladı daha sonra birde özürlü kelimesi getirildi. Biz engellilere hitab edecek kelimeler zamanla eskiyor çünkü. Yahu insanlar şu memleketin sakatlarına daha nasıl hitap edeceklerini öğrenemediler daha kibar nasıl hitap ederiz diye kelime değiştirip duruyorlar. Bizi kırmamak adına bizi incitmemek adına (Acıyorlar çünkü).

Her yeni çıkan kelimeyi de biz hemen sahiplenip benimsiyoruz. Neden? Çünkü o kelimeyi daha çocuklar bilmiyor arkamızdan nanik çekemeyecekler diye.

Çolak kelimesini X kelimesiyle değiştirseler, kahvede elinden çay bardağını düşüren garsona, patronu " X misin koçum sen, neden adam gibi tutmuyorsun bardağı." demeyecekmi arkadaşlar. Sonra biz de X Y Z kelimelerini beğenmiyoruz bu milletin eğitilmesi lazım demeyecekmiyiz.

Biraz toparlanalım. bu güzelim kelimeleri içimize önce biz sindirelim ki bize acıyan insanlar bizim için kelime bulmaktan çok başka şeylerle uğraşsınlar.
 
Bugün okuldan dönüşümde başıma gelen bir anı paylaşmak istiyorum sizinle.Kahramanlarımız üç sevimli kız çocuğu...Henüz okul çağında değiller...Merdiven önüne kilim atmışlar,barbi bebekleriyle oynuyorlar.İki tanesini tanıyorum.Komşu kızlarımız...Neyse oyun alanlarının yanından geçerken öylesine dalmışlar ki,onlara takılmadım.Normal zamanlarda özellikle maviş gözlüyü sıkıştırıp,ısırırım...Onlara arkamı henüz dönmüştüm ki,tanımadığım diğer kız çocuğu, "aa... bakın abla sakatlanmış" dedi...Diğeri bağırdı..."Hayır salak,o öğretmen bi kere,hem de bizim gideceğimiz okulda öğretmen..." diye karşılık verdi.

Gülsem mi ağlasam mı valla bilemedim.Bu hafta başıma gelen üçüncü vaka bu.Diğerini de bir mağazada yaşadım.Kolu alçıya alınmış bir kız çocuğu yine yanıma geldi ve "abla sen de mi sakatlandın benim gibi?" dedi..."Evet Kuzum,sana ne oldu? dedim.Düşmüş..."Canın yanıyor mu?" dedim,"ilk önceleri acıyordu ama şimdi acımıyor "dedi."Seninki acıyor mu "diye sordu. Yüzüne baktım gülümsedim..."Hiç acımıyor" dedim. Birbirimize geçmiş olsun dedik ve ayrıldık...
 
Üst Alt