Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Lermontov

öyküekin

Aktif Üye
Üyelik
22 Ağu 2009
Konular
57
Mesajlar
1,264
Reaksiyonlar
0
Düşünce

Kaygıyla bakıyorum bizim kuşağa!
Geleceği ya boş ya karanlık görünüyor.
Böyleyken, bilincin ve kuşkunun yükü altında
Eylemsizlik içinde kocuyor.

Zenginiz biz, ta beşikten beri
Babalarımızın yanlışlıkları ve akılsızlıklarıyla!
Yaşam üzüyor bizi; dümdüz amaçsız bir yol gibi,
Bir şölen gibi yabancı bir bayramda.

Utanç verici bir umursamazlığımız var iyiye ve kötüye,
Solup gidiyoruz kavgaya girmeden daha;
Yüz kızartıcı korkaklarız tehlikeyi görünce
Ve iğrenç tutsaklarız iktidar karşısında.

Cılız bir yemiş gibiyiz, erkenden olgunlaşan,
Okşamayan gözleri ve beğenileri,
O öksüz yabancı gibi, çiçekler arasında asılı duran,
Ve düşüp giden, onların açma mevsimi.

Kuruttuk aklımızı yararsız bilimlerle,
En içten umutlarımızı ve o soylu sesi
Gizledik kıskançlıkla en yakınlarımızdan bile
İçimizde alaya alınmış tutkuların güvensizliği.

Henüz varıyorken tadına mutluluğun,
Genç güçlerimizi koruyamadık;
Duygunluk korkusuyla her sevinçli duygunun
Özünü sonsuzca çıkardık.

Şiirsel imgeler, sanat yapıtları
Tatlı bir çoşku vermiyor bize;
Göğsümüzdeki yarasız gömüyü ve son duygu kırıntısını
Koruyoruz açgözlülükle.

Sevgimiz de raslantısal iğrentimiz de,
Kurban vermiyoruz ne kine ne aşka,
Kanımızın kaynadığı an bile
Gizemli bir soğukluk egemen onda.

Sevmiyoruz atalarımızın görkemli eğlencilerini,
Uçarılıklarını, ölçülü ve çocukça;
Alaylı bir bakışla süzüp gerileri
Koşuyoruz, mutsuz ve silik tabuta.

Sevimsiz ve unutulmaya yazgılı bir kalabalık halinde
Geçeceğiz gürültüsüz ve izsiz, dünyadan.
Çağlara ne bir verimli düşünce, ne de
Deha ürünü bir yapıt bırakmadan.

Çocuklarımız horgörüyle anacaklar bizi,
Aşağsayarak anacaklar, bir yargıç ve yurttaş sertliğiyle.
Aldatılmış bir çocuğun acı alayı gibi
Savruk ve batkın babası üstüne!
[FONT=Arial, Helcetica, Verdana][SIZE=3]
[/SIZE][/FONT]
 
Parlıyor altın işlemesi hançerimin.
Gövdesi kusursuz ve sağlamdır.
Gizemli direnci çeliğinin
Doğunun savaşçılığındandır.

Dağlarda bir dağlıya çalıştı yıllarca
Hizmetine karşılık ücret beklemedi.
Açtı birçok göğüste birçok korkunç yara
Deldi birçok çelik giysiyi.

Eğlenirken bir köleden de uysaldı, ama
Çınlardı bir söz kırdı mı onurunu.
O günler, oymalı, zengin bir süs ona
Yabancı, utanç verici bir giysi olurdu.

Onu,yiğit bir Kazak, Terek nehri ötesinde
Soğumuş ölüsünden almıştı sahibinin.
Sonra, fırlatılmış, yatıp durdu uzun süre
Gezici dükkânında Ermeninin.

Şimdi öz kınlardan, savaşta hırpalanmış,
Yoksundur zavallı yoldaşı kahramanın.
Altın bir oyuncak halinde, şerefsiz ve zararsız
Parlayıp duruyor üstünde duvarın.

Artık özenli, alışkın bir elle
Onu silen, okşayan kalmadı.
Ve dua ederek şafaktan önce
Okumuyor kimse üstündeki yazıtı.

Şair! İşte bu gevşek çağda sen de
Böylesin! Yitirdin önemini!
O altınla değiştirdiğin kudrete
Dünya saygıyla kulak verirdi.

Güçlü sözcüklerin ölçülü sesiyle
Savaşçı ateşlenirdi savaşa.
Tütsü dua saatine nasıl gerekliyse
Kadeh şölene nasıl, gerekliydin halka.

Şiirin tanrısal bir ruh gibi, kalabalığın üzerinde -
Uçup dururdu ve soylu düşünceler, yankılanan -
Çınlardı o çan gibi,halkın bayram ve yıkım günlerinde -
Kurultay kulesi üstünde çalan.

Şimdi yalın ve onurlu bir dil sıkıyor bizi, yalnız;
Eğleniyoruz parlak pullar ve aldatılarla.
Yıpranmış bir güzellik gibi, ki yıpranmış dünyamız
Alışkındır kırışıklıklarını gizlemeye allıklar altında.

Ey alay edilmiş peygamber,yeniden uyanacak mısın?
Ya da intikam çağrısına hiçbir zaman -
Altın kınlardan çıkarmayacak mısın
Kılıcını, hakaret pasıyla kaplanan?...


[FONT=serif][SIZE=4]
[/SIZE][/FONT]
 
HAYIR BÖYLE TUTKUYLA SEVDİĞİM SEN DEĞİLSİN


Hayır böyle tutkuyla sevdiğim sen değilsin
Güzelliğinin parıltısı etkilemiyor beni.
Sende, geçmiş yılların acılarını seviyorum
Ve yıkılıp giden gençliğimi.
Sana baktığımda kimi zaman,
Dalıp gittiğimde gözlerine,
Gizemli bir konuşmaya dalmışımdır,
Seninle değil ama, yüreğimle.
Konuştuğum, sevgilisidir genç günlerimin,
Başka çizgileri arıyorum seninkilerde…
Çoktan susmuş dudakları, canlı dudaklarında senin,
Sönmüş gözlerin ateşini, senin gözlerin[FONT=Verdana]de…[/FONT]
 
Neden kırgın düşer yağmur toprağa,
Neden ağlamazlar bulutlar sessiz.
Ve bir karanlık çöker siyah renginde,
Hayat, kadınlara benzer hep savunmasız.

Kim hayal etti hayal etmeyi,
Kim düşürdü dile yalan sözleri,
Ve geçmiş gölgelerin altında yaşar,
Hayat, kadınlara benzer ağlar gözleri.

Umutsuz insanlar yaşar şehirde,
Çürür dar sokaklarda gizemli doğa,
Ne zaman bakacak ölen kalbine,
Hayat, kadınlara benzer vurulur ağa.

Neden esaretin büyüsü kanlı,
Bütün demirlerin kaderi aynı,
Ölüm basit geçer bütün canları,
Hayat, kadınlara benzer öldürür avı.

Çalar, St. Petro’nun çanları öğlen,
Kilise büyük Şeytanı oynamaktadır,
Bazen de benim gibi yanar azizler,
Hayat kadınlara benzer kutsanmalıdır,
Hayat, kadınlar gibi yaşanmalıdır
 
Üst Alt