Siz seçin hangisi olacağını. Ama bir gün, yarın mesela, bir özür seçin kendinize. Ya da her gün bir tane seçin ve ona ayırın, onunla yaşayın bir gününüzü.
Sabah kalktığınızda açmayın gözlerinizi, gün boyu da devam edin açmamaya ve o halde yaşayın bir günü. Odanızı görmeyin, pencereleri açtığınızda gökyüzünü, havanın nasıl olduğunu da görmeyin. Banyoyu, açacağınız musluğu el yordamıyla bulun, aynada görmeyin kendinizi. Gardıroptan el yordamıyla bir giysi seçin, bilemeyin ne renk, renk nedir, hangi renk nasıldır bilemeyin. Anne ve babanızın, eşinizin, arkadaşlarınız, çocuğunuzun yüzü nasıl bilemeyin Çayı koyun el yordamıyla, kahvaltı hazırlayın. Görmediğiniz merdivenlerden inin, tahminen bulun durağı, anlayabilirseniz gelen otobüsün sizinki olduğunu binin, ya da arabanızla gidin işinize gidebilirseniz. Görmeden yapın gün boyu işlerinizi, arkadaşlarınızı görmeyin ve de aynı şekilde dönün eve akşama. Yatana kadar da devam edin. Gazetenizi okuyamayın, televizyonu izleyemeyin, duşunuz, yemeğiniz hepsini görmeksizin yapın ve öyle yatın o gece, hiç açmaksızın gözünüzü.
Ya da kulağınızın duymadığı ve konuşamadığınızı düşünün. Evdekilere günaydın diyemeyin bir şekilde, denileni duymayı engelleyin kendinize. İzlediğiniz filmlerin ne olduğunu anlamaya çalışın duymaksızın. Hiçbir sesi duymayın, yollarda kornaları, müziği, hatta nasıl bir şey ses denen, şarkılar nasıl bilemeyin.
Bir kolunuz olmadığını düşünün ya da, tek elle banyo yapmayı deneyin, giyinmeyi, kadınsanız saçınıza fön çekip makyaj yapmayı, erkekseniz tıraş olmayı deneyin tek elle. Tek elle yemek yapın, bulaşık yıkayın bir gün. Kapınızı kilitleyip açın tek elle ve elinizde poşetler varken. Tek elle alkış tutun beğenilerinize. İki el gerektiren ne varsa, hepsini tek elle yapmaya çalışın bir tek gün. Hatta iki kolunuzu da yok var sayın o günlük.
Tek bacağınızı kullanmayın bir gün de. Tek bacakla gidin her gideceğiniz yere. Merdivenleri tek bacakla inip çıkın. Kaldırım ya da merdiven çıkmayı deneyin bir kez, şaşıracaksınız eminim o kaldırımın yüksekliğine. Bir hastanede koşturun bir gün, bir aşağı bir yukarı tek bacakla merdivenlerde. Hatta daha ileri gidip iki bacağınızı yok sayın o gün.
Ve tüm bunları yaparken düşünün. Ama çok iyi düşünün. Önce insan olarak, insanlık adına düşünün. Belediyeciyseniz kaldırımları düşünün, nasıl sorumsuzlukla yapıldıklarını, durakları, toplu taşım araçlarını. Mimarsanız yaptığınız binaları, okulları özellikle, alışveriş merkezlerini… Hangi görevdeyseniz ve o göreve düşen ne varsa bu yoksunluklara destek adına onları düşünün.
Her gün bir vesile karşılaştığınız bu nevi yoksunlukları olanları, yarın aynı durumda, belki de çok daha yoksun durumda olacağınızı, komşu, akraba, arkadaş, eş ve çocuklarınızı da düşünün…
Yazımın bundan sonrasına devam etmeyeceğim.
Düşünün… Düşünün… Ve siz yazın her biriniz kendinizce yazının devamını.
Yazmaya başlamadan önce de, mutlaka, ama mutlaka şükredin, açın da gözlerinizi…
p.r.alkan
Sabah kalktığınızda açmayın gözlerinizi, gün boyu da devam edin açmamaya ve o halde yaşayın bir günü. Odanızı görmeyin, pencereleri açtığınızda gökyüzünü, havanın nasıl olduğunu da görmeyin. Banyoyu, açacağınız musluğu el yordamıyla bulun, aynada görmeyin kendinizi. Gardıroptan el yordamıyla bir giysi seçin, bilemeyin ne renk, renk nedir, hangi renk nasıldır bilemeyin. Anne ve babanızın, eşinizin, arkadaşlarınız, çocuğunuzun yüzü nasıl bilemeyin Çayı koyun el yordamıyla, kahvaltı hazırlayın. Görmediğiniz merdivenlerden inin, tahminen bulun durağı, anlayabilirseniz gelen otobüsün sizinki olduğunu binin, ya da arabanızla gidin işinize gidebilirseniz. Görmeden yapın gün boyu işlerinizi, arkadaşlarınızı görmeyin ve de aynı şekilde dönün eve akşama. Yatana kadar da devam edin. Gazetenizi okuyamayın, televizyonu izleyemeyin, duşunuz, yemeğiniz hepsini görmeksizin yapın ve öyle yatın o gece, hiç açmaksızın gözünüzü.
Ya da kulağınızın duymadığı ve konuşamadığınızı düşünün. Evdekilere günaydın diyemeyin bir şekilde, denileni duymayı engelleyin kendinize. İzlediğiniz filmlerin ne olduğunu anlamaya çalışın duymaksızın. Hiçbir sesi duymayın, yollarda kornaları, müziği, hatta nasıl bir şey ses denen, şarkılar nasıl bilemeyin.
Bir kolunuz olmadığını düşünün ya da, tek elle banyo yapmayı deneyin, giyinmeyi, kadınsanız saçınıza fön çekip makyaj yapmayı, erkekseniz tıraş olmayı deneyin tek elle. Tek elle yemek yapın, bulaşık yıkayın bir gün. Kapınızı kilitleyip açın tek elle ve elinizde poşetler varken. Tek elle alkış tutun beğenilerinize. İki el gerektiren ne varsa, hepsini tek elle yapmaya çalışın bir tek gün. Hatta iki kolunuzu da yok var sayın o günlük.
Tek bacağınızı kullanmayın bir gün de. Tek bacakla gidin her gideceğiniz yere. Merdivenleri tek bacakla inip çıkın. Kaldırım ya da merdiven çıkmayı deneyin bir kez, şaşıracaksınız eminim o kaldırımın yüksekliğine. Bir hastanede koşturun bir gün, bir aşağı bir yukarı tek bacakla merdivenlerde. Hatta daha ileri gidip iki bacağınızı yok sayın o gün.
Ve tüm bunları yaparken düşünün. Ama çok iyi düşünün. Önce insan olarak, insanlık adına düşünün. Belediyeciyseniz kaldırımları düşünün, nasıl sorumsuzlukla yapıldıklarını, durakları, toplu taşım araçlarını. Mimarsanız yaptığınız binaları, okulları özellikle, alışveriş merkezlerini… Hangi görevdeyseniz ve o göreve düşen ne varsa bu yoksunluklara destek adına onları düşünün.
Her gün bir vesile karşılaştığınız bu nevi yoksunlukları olanları, yarın aynı durumda, belki de çok daha yoksun durumda olacağınızı, komşu, akraba, arkadaş, eş ve çocuklarınızı da düşünün…
Yazımın bundan sonrasına devam etmeyeceğim.
Düşünün… Düşünün… Ve siz yazın her biriniz kendinizce yazının devamını.
Yazmaya başlamadan önce de, mutlaka, ama mutlaka şükredin, açın da gözlerinizi…
p.r.alkan