KİM ENGELLEYEBİLİR?
Kim engelleyebilir mutluluğumuzu?
Biz kendimize engel olmadıktan sonra...
Hayatın yamaçlarında güzel düşler kurmamıza,
Umudun resmini yapmamıza
Kim karışabilir?
Kurumuş yüreklere yağmur olup yağmayı düşledik mi?
Sokak aralarında bir çocuk gülüşü görebilmek için arayışlara girdik mi?
Arada bir hayata mola verip kendimizden uzaklaşmayı denedik mi?
Güzel bir hobi edindik de engel mi çıkardılar?
Seni seviyorum, Özür dilerim kelimelerini bolca söylemek elimizde değil mi?
Sahi gülümseme nerede satılır? Kilosu kaç lira?
Bir bebeğin Meleksi yüzüne bakıp da yüreğimizde oluşturacağı şefkat ve merhamete kim neden karşı çıksın ki?
Kuşların seher vakitleri ile yaşadığı aşkı izlememize
Kendimize, çevremize, Yaratılmış tüm canlılara sevgi ile bakmamıza
Temiz bir havada yürüyüp oksijeni tüm hücrelerimize çekmemize kim engel olabilir ki?
Eğer kafamızda iki bilinmeyenli denklemler çoksa
En ufak bir olayda yüreğimizde en şiddetli depremler oluşuyorsa
Cebimiz yapılacak işlerin notları ile doluysa
Sürekli bir şeylerden şikâyetçi isek
Hiç mi bizim suçumuz yok!
Kadere kızmak, hayatı kötülemek çok ucuz bir yol değil mi?
Her şey beynimizde bitiyor.
Nasıl bakmak istiyorsak öyle görüyoruz.
Tamam, bazen irademiz dışında hayatımızı etkileyen engelleyemediğimiz olaylarda olabiliyor.
Ama olaylara bakış açımız, olayları yorumlama biçimimiz bizim elimizde değil mi?
Değiştiremeyeceğimiz yazgımızla barışık olarak yaşamak elimizde değil mi?
Arsız yanlarımızı terbiye etme zamanı geldi geçiyor bile!
Gözlerimizdeki coşkuyu paylaşmaktan utanmayalım!
Kara kalem çalışmalarını bırakalım artık!
Bari bundan sonra mutluluk sahnelerini kaçırmayalım!
Kimse engelleyemez mutluluğumuzu
Yeter ki biz kendimize engel olmayalım
Mehmet Orhan DURDU
Kim engelleyebilir mutluluğumuzu?
Biz kendimize engel olmadıktan sonra...
Hayatın yamaçlarında güzel düşler kurmamıza,
Umudun resmini yapmamıza
Kim karışabilir?
Kurumuş yüreklere yağmur olup yağmayı düşledik mi?
Sokak aralarında bir çocuk gülüşü görebilmek için arayışlara girdik mi?
Arada bir hayata mola verip kendimizden uzaklaşmayı denedik mi?
Güzel bir hobi edindik de engel mi çıkardılar?
Seni seviyorum, Özür dilerim kelimelerini bolca söylemek elimizde değil mi?
Sahi gülümseme nerede satılır? Kilosu kaç lira?
Bir bebeğin Meleksi yüzüne bakıp da yüreğimizde oluşturacağı şefkat ve merhamete kim neden karşı çıksın ki?
Kuşların seher vakitleri ile yaşadığı aşkı izlememize
Kendimize, çevremize, Yaratılmış tüm canlılara sevgi ile bakmamıza
Temiz bir havada yürüyüp oksijeni tüm hücrelerimize çekmemize kim engel olabilir ki?
Eğer kafamızda iki bilinmeyenli denklemler çoksa
En ufak bir olayda yüreğimizde en şiddetli depremler oluşuyorsa
Cebimiz yapılacak işlerin notları ile doluysa
Sürekli bir şeylerden şikâyetçi isek
Hiç mi bizim suçumuz yok!
Kadere kızmak, hayatı kötülemek çok ucuz bir yol değil mi?
Her şey beynimizde bitiyor.
Nasıl bakmak istiyorsak öyle görüyoruz.
Tamam, bazen irademiz dışında hayatımızı etkileyen engelleyemediğimiz olaylarda olabiliyor.
Ama olaylara bakış açımız, olayları yorumlama biçimimiz bizim elimizde değil mi?
Değiştiremeyeceğimiz yazgımızla barışık olarak yaşamak elimizde değil mi?
Arsız yanlarımızı terbiye etme zamanı geldi geçiyor bile!
Gözlerimizdeki coşkuyu paylaşmaktan utanmayalım!
Kara kalem çalışmalarını bırakalım artık!
Bari bundan sonra mutluluk sahnelerini kaçırmayalım!
Kimse engelleyemez mutluluğumuzu
Yeter ki biz kendimize engel olmayalım
Mehmet Orhan DURDU
DÜŞTÜ !
Kopardı koparanlar bütün gonca gülleri
Gül şehrinde bağrıma dikeni basmak düştü!
Mutluluklar kol kanat, geziyorken her yeri
Azınlık biri gibi bana ağlamak düştü!
Dolaştılar âşıklar el ele caddeleri
Pencere buğusuna kalp resmi yapmak düştü!
Gök kubbeyi inletir çocukların sesleri
Kırık oyuncaklarla bana oynamak düştü!
El âlem mışıl mışıl uyurken geceleri
Her gecenin üçünde sıçrayıp kalkmak düştü!
Aksakalı dedeler süslerken tüm düşleri
Saçı ak çocuklara düşümde bakmak düştü!
Kullandılar şairler nokta ve virgülleri
Soru işaretiyle şiirler yazmak düştü!
Ağızlarda sevinçler, konuşma mevsimleri
Bana hep Sessiz harfler! Bana hep susmak düştü!
Hayat dediğimiz şey; görülen uzun düştü!
Bu düşte de payıma; çile, ayrılık düştü!
Mehmet Orhan DURDU
Kopardı koparanlar bütün gonca gülleri
Gül şehrinde bağrıma dikeni basmak düştü!
Mutluluklar kol kanat, geziyorken her yeri
Azınlık biri gibi bana ağlamak düştü!
Dolaştılar âşıklar el ele caddeleri
Pencere buğusuna kalp resmi yapmak düştü!
Gök kubbeyi inletir çocukların sesleri
Kırık oyuncaklarla bana oynamak düştü!
El âlem mışıl mışıl uyurken geceleri
Her gecenin üçünde sıçrayıp kalkmak düştü!
Aksakalı dedeler süslerken tüm düşleri
Saçı ak çocuklara düşümde bakmak düştü!
Kullandılar şairler nokta ve virgülleri
Soru işaretiyle şiirler yazmak düştü!
Ağızlarda sevinçler, konuşma mevsimleri
Bana hep Sessiz harfler! Bana hep susmak düştü!
Hayat dediğimiz şey; görülen uzun düştü!
Bu düşte de payıma; çile, ayrılık düştü!
Mehmet Orhan DURDU