Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Mümtaz Beğen

BARBiEBARBiE

Aktif Üye
Üyelik
19 Ağu 2005
Konular
71
Mesajlar
1,693
Reaksiyonlar
1
İNSANIN

Dili konuştukça sözü insanın,
Hayrete düşmeli gözü insanın,
Ne varlığı bâki ne de yokluğu,
Aslolan yüreği, özü insanın

Mümtaz BEĞEN


DEĞİŞMEM

Kaygın yersiz gülüm, tasan boşuna,
Yüz yerimden yara alsam değişmem! ..
Aç dururum haram katmam aşıma,
Muhannete muhtaç kalsam değişmem! ..

Varsın ne derlerse desin ahâli,
Başa gelen bilir ancak bu hâli,
Meyve veren dalda yaprak misâli,
Hazana uğrasam solsam değişmem! ..

Sırayı şaşırsa gecem gündüzüm,
Yokuşa çevrilse inişim düzüm,
Vazgeçmem yine de, yerdedir yüzüm,
Her dem keder ile dolsam değişmem! ..

Ruhumu nâr ile bürür olmuşum,
Yunus’un yolunda yürür olmuşum,
Gevheri ben pulda, görür olmuşum,
Altını nideyim bulsam değişmem! ..

Terk eylemiş malı, mülkü tüm vârı,
Yaşamaya râzı olmuşum dârı,
Benlikten ırağım kibirden arı,
Hakk’a lâyık olan kulsam değişmem! ..

Mümtaz BEĞEN
 
BELKİ

Belki çocukluğundu, masumluğundu sende kendimi bulduğum,
Belki de bir çağlayan gibi, gürül gürül akan, yüreğindi avunduğum…

Belki yoğrulduğun toprak ve harman zamanı, tarlada deste toplarken alnının terini koluna silmendi,
Belki de çalışmak nedir? Ekmeğin helali nasıl kazanılır? Küçük yaşlardan beri bilmendi…

Belki köyünün ıssız dağ başlarında, yaprak hışırtıları eşliğinde, yavru ceylanlar gibi sekmendi,
Belki de yaşına bakmadan, ipin ucuna bağlanmış, koca bir yağ tenekesiyle, evin önündeki kuyudan su çekmendi…

Belki gittiğin okul, oturduğun sıra, yazdığın kara tahta, oyun oynadığın bahçe,
Belki de hiç söyledim mi bilmiyorum ama, konuşurken kullandığın lehçe…

Belki okuduğun bir kitaptı, sarı yapraklarının arasına gömüldüğün,
Belki de bir cümleydi, hazine bulmuşçasına, üzerine uzun uzun düşündüğün…

Belki yazdığın bir şiirdi ya da çocukluk hayallerinden bahsettiğin bir yazı,
Belki de sendeki sıcaklığı hissetmeme neden, geçen yıl ki Şubat’ın o dayanılmaz ayazı…

Belki evinden çıkarken selamlaştığın komşun, şakalaştığın afacan çocuk,
Belki de yetişme telaşıyla koşuşun ve bir yandan da üşümemek için sımsıkı sarındığın, koyu mavi gocuk…

Belki her ilk baharda, dallarından fışkıran bereketten nasibini almak için dibinde eğlendiğin çınar,
Belki de sere serpe uzandığın çimende, her defasında hayali gözlerinde canlanan, köyündeki seksenlik ihtiyar…

Belki ta ciğerlerimde hissettiğim, derinden derine alıp verdiğin nefes,
Belki de duyduğum ilk gün, büyüsüne kapıldığım bir ses…

Belki gözlerinden aktığını gördüğüm ve dalınca suyunda serinlediğim nehir,
Belki de, sokaklarını arşınladığın, caddelerinde gezindiğin, yaşadığın şehir…

Belki tüm zeka oyunlarında olduğu gibi, satrançta da hep kazanmana rağmen, tavla oynarken üst üste attığın yekti,
Belki de, ne yani, olamaz mı sanki? .. Soluduğun hava, beni sana çekti ..

Mümtaz BEĞEN
 
Düşündüm de

Ne düşündüm şimdi biliyor musun?
Bağrıma bağrıma,
Ilgıt ılgıt eserken yel.
Fazla uzatmasak diyorum arayı,
Çağırsan artık beni, desen ki; “Gel...”

Çıksam hemen yola,
Karşılasan beni,
Gelip terminale yahut gara.
Yeter ki ertelemesek diyorum,
Şu vuslatı hep gelecek bahara...

Bilmez misin be gülüm?
Seninle olmak bana yeter,
Olsa da saçın başın darmadağın.
Dünya benim olur tutuşup el ele,
Dolaşsak bir kez kenarında ırmağın...

Ve fark edince acıktığımızı,
Bahçemizden toplasak domatesi, biberi,
Bir güzel donatsak masayı.
Sen salata yapsan,
Ben mangalda ızgarayı...

Yemekten sonra da,
Göz göze gelecek şekilde,
Otursak balkonda içsek çayı.
Ve aydınlığına inat,
Kıskandırsak seninle dolunayı...

Doymamış olsak da sohbete,
Saat ilerleyip,
Gelince yatma vaktimiz.
Eminim hasretle bekliyor olur bizi,
Yıldızları gören çatı katımız...

Başın göğsüme yaslanmış vaziyette,
Çıksak tahta merdivenleri,
Değse tenimiz tenimize.
Ve doysak o gece
Birbirimize...

Ne güzel olur değil mi? ..
Pembe rüyâlarla dolu bir mahmur uykudan,
Beraber uyansak tan ağarırken.
Biraz da şekerleme yapsak,
Horozlar ötüp, köpekler havlaşırken...

Çıksak sonra evimizin bahçesine,
Masmavi bulutlarla kaplıyken gökyüzü.
Birbirimizin döktüğü su ile,
Yıkasak ellerimizi,
Ve yüzümüzü...
 
Sizin Olsun

Benden söylemesi hesabı yapın,
Paraya kul olun, kula da tapın,
Boş kalmasın sakın, her yeri kapın,
Odalar, katlar da hep sizin olsun! ..

Arkadaş da olsa, rakibi satın,
Ya bir çelme takın, ya çizik atın,
Özel zevkinize yeni zevk katın,
Tekneler, yatlar da hep sizin olsun! ..

Ne demekmiş saygı, ne imiş vefâ,
Kaldırın hepsini, kaldırın rafa,
Tek derdiniz olsun hep zevk-ü sefa,
Tamburlar, udlar da hep sizin olsun! ..

Gariban vatandaş nasıl olsa kek,
Bonfile, kuş gönü, pirzola, büftek,
Tadınız mutlaka hepsini tek tek,
Sırtlar da, budlar da hep sizin olsun! ..

Görmedi nasılsa bileğiniz ter,
Arazi kapatın birer ikişer,
Ne lâzım demeyin, ineğiniz yer,
Tarlalar, otlar da hep sizin olsun! ..

Aman ha, aman ha, aman durmayın,
Sakın ha meydanı bize koymayın,
Bırakın, başlayın hep siz oynayın,
Bayramlar, kutlar da hep sizin olsun! ..

Denilmesin diye bu insan beter,
Hayatım boyunca ter koktum ben ter,
Girer isem bana bir gönül yeter,
Saltanat, tahtlar da hep sizin olsun! ..

Mümtaz Beğen
 
Bana Düşmüş

Kul için ne varsa pay eylemişler
Arsızlık ellere, ar bana düşmüş
Arsızlık edenler hâlin demişler
Ar eyledim diye, dar bana düşmüş

Gülmesin kimseler, aman ha aman
Ne tende can koydu, ne canda iman
Yaz olsun, kış olsun başımda duman
Var eyledim diye, kar bana düşmüş

Kiminin gönlünü taş eylemişler
Kiminin gözünü yaş eylemişler
Gülü Bülbül’ünen eş eylemişler
Zâr eyledim diye, yâr bana düşmüş

Ağza göre lokma yutmak yerine
Yan gelip keyifle yatmak yerine
Sabredip dilimi tutmak yerine
Car eyledim diye, nar bana düşmüş

Mamur olan gönlüm virane gibi
Dolaşmışım deli, divane gibi
Narın etrafında pervane gibi
Tur eyledim diye, har bana düşmüş


Mümtaz Beğen​
 
Üst Alt