Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Mutsuz sağlamdan mutlu engelliye geçiş mi acaba?

kuyucak

Üye
Üyelik
15 Mar 2007
Konular
50
Mesajlar
860
Reaksiyonlar
0
Sıradan insan yaşamlarının da ne kadar acımasız olduğunu hissettim bu haberi okuyunca.. Yurdum insanı bu acımasız cendereden kurtulmak için başına gelebilen belaya bile şükredecek halde işte..

Engelli olmanın her şey olmadığı, önemli olan yaşama tutunmak olduğu vs vs..
Etkilendim ve paylaşmak istedim bu haberi..

Hakim isteğini düşünmeden kabul etti
Adana'da maddi sıkıntı çeken ailesine katkıda bulunmak amacıyla çalıştığı markette kıyma makinesine kaptırdığı kolu dirseğinden kopan genç kadının yaşamı, bu talihsiz olaydan sonra tamamen değişti.

8504879.jpg


Adana'da, babası öldüğü için temizlik işlerine giden annesine destek olmak amacıyla çalışmaya başladığı bir marketin et reyonunda yaklaşık 10 yıl önce kıyma makinesine kaptırdığı sol kolunu dirseğine kadar kaybeden Esragül Taşçı'nın (32) sıkıntılı geçen yaşamı, bu talihsiz olaydan sonra pozitif yönde değişmeye başladı.

Kolunu kaybettiği için açtığı tazminat davası sürerken, iş yeri yetkilileriyle vardığı anlaşma üzerine bir daire sahibi olan Esragül Taşçı'ya, çıktığı televizyon programında gören hayırsever bir iş adamı, protez kol taktırdı.

Yaşadığı iş kazası sonucu Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 700 TL iş görmezlik maaşı bağlanan genç kadın, yine başına gelen olayları anlattığı televizyon programında kendisini izleyen bir güvenlik firmasının yetkilisi tarafından işe alındı.

Sekreter olarak başladığı işte bölge yetkilisi pozisyonuna yükselen genç kadın, bu sürede tanıştığı kuaför Gökhan Taşçı ile yaşamını birleştirerek dünyaevine girdi.

KOLUNU KAYBEDİNCE YAŞAMI DEĞİŞTİ
Şimdi mutlu bir evliliği ve 1 çocuğu olan genç kadın, sürekli sıkıntı içinde geçirtiği günlerini unutmaya çalışırken, anne ve babasının kendisine verdiği “Gülmez” ismini de değiştirmeye karar verdi.

Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesine başvurarak ismini Esragül olarak değiştiren genç kadın, şöyle konuştu:
“Olaydan önce annem ve ben kardeşlerimize bakıp evimizi geçindirmek için temizlik işleri yapıyorduk. Babam öldüğü için ayakta kalmak zorundaydık. Ancak bu talihsiz olay başıma geldi. Kazadan sonraki ilk günlerde bu olay nedeniyle psikolojim tamamen bozulmuştu. Tek kolla yaşamanın çok zor olacağını ve aileme katkıda bulunamayacağımı düşünüyordum. Ancak daha sonra hayırsever bir iş adamı ve şimdi görev yaptığım güvenlik firmasının yetkilisinin sayesinde yaşamım pozitif yönde değişti. Kolumun kopmasının ardından yaşamımın bu yönde değişebileceği hiç aklıma gelmezdi.”

Hürriyet
 
ileride de mutlu olabilecek mi bilinmez ama ;

Herkes onun kadar şanslı olamayabiliyor. Tabii buna şans denirse...
 
Çok güzel gerçekten teşekkürler.
 
Esragül şanslıymış bence karşına doğru insanlar çıkmış.. Bu şansı ömrü boyu devam eder inşallah..

Mutluluğun sırrı doğru zamanda doğru yerlerde doğru insanlarla karşılaşmaktır diye düşünüyorum.. O zamanlama denk geldiğinde sakat yada sağlam olmak önemsizleşecektir..

Yani bence az biraz şans olması yetiyor insanların mutlu olmasına..:)
 
her hayırda bir şer her şerde de bir hayır varmış
 
Az önce bende okudum haberi. İlk önce dedim şanslıymış.Şans bunun neresinde oda bilinmez ya?

Ya da karşına hep doğru insanlar çıkmış.
 
İnşallah mutluluğu daim olur diyeyim önce...

Büyük oranda şans haberden anladığım kadarıyla, öncelikle kaza yaptığı işyeri büyük bir şirketmiş ki ev alabilmiş, tabi bunun karşılığında tazminat davasından vazgeçmiştir bu da ayrı bir konu, iş kazası geçiripte üsütüne suçlu durumuna düşürülen ya da yıllardır tazminat davaları devam eden, işcisine tazminat vermemek için binbir dalevere çeviren işyerleri, mağdur olan onlarca insan var.

Televizyona çıkması, hayırsever işadamının protez takması, televizyona çıktıktan sonra hemen iş verilmesi, aynı şekilde rast gelmiş. Herkese denk gelmez böyle, zorluklara katlanıpta, türlü mücadeleler edipte birşeyler olmamış haberden anlaşılan bu.
 
Roac şaşırtın beni.. İyide oldu..Anlatma fırsatı verdin bana..

İlerde mutlu olabilecek mi acaba sorusuna cevap verebilecek kimse tanımıyorum..
Önemli olan bu gün bence.. Mutluluğu tatmadan gitmemeli hiçbir insan.. Bunun kısa yada uzun olması elbet önemli..Ancak ilerde mutsuz olurum korkusuyla nötr bir yaşam seçmek kadar anlamsız bir şey olamaz bence..Çünkü mutlu olmanın karşıtı mutsuz olmak değildir.Nötr yaşamdır..En kötü olan odur..Mutsuz olmak bile duyarlı olmaktır..Nötr yaşam ise kendisini kapatmaktır..Duymamaktır..

İlerdeki yaşamlarını bilse insanlar inan ki onu yaşamak zahmetinde bulunmazlardı..
Yaşamı güzel kılan, yaşanılır kılan , yaşamın değerine değer katan ilerisinin bilinmezliğidir..
Mutlu yaşanılan bir saniye bile bana göre nötr yaşamdan değerlidir..Mutlu olacağını hissettiğin an hesabı kitabı bırakacaksın.. O bir saniye olacak ilerde hatırlayacağın çünkü..
Deneyeceksin o yüzden mutluluğu kapında hissettiysen ve o kapıyı aralayacaksın..

Gelelim şans olayına; Yaşamı olumluya çevirebilmek değil mi amaç.. Ne yaşarsan yaşa, kendini mutlu kılabilmek değil miki amaç.. Şans denen kesişme çok fazla etkilemez bence insanı..Ne yaşarsan yaşa, mutlu yaşa ise formül.. O yüzden ne sağlam olmak şanstır nede kolu kopmak şansızlıktır başlı başına..
O çabalama, uğraş ve verdiği emeklere de saygı duymak gerekir..
 
Sayın kuyucak;

Dedikleriniz mutluluğun tarifi herkes için aynı olsaydı geçerli olurdu. Mutluluk kavramı tek bir kalıba indirgenemez, kişiden kişiye değişir. Yazdıklarınız çok güzel, keşke herkes için geçerli olabilse, fakat bunlar sadece kitaplarda, flimlerde ya da nadir yaşanan yukarıda ki hikayeler de olan şeyler. Gerçek hayat, herkesin duyguları, mutlulukları bambaşka.

Şans denen kesişme çok fazla etkilemez insanı demişsiniz. Katılmıyorum size, en çok etkileyen şanstır bence, bir insan için şans ta en başından doğarken başlar hatta. Hayatın içinde de devam eder.Ailemizi, ülkemizi, bedenimizi biz seçmiyoruz mesela...ve daha birçok başka örnekler verilir.


Bırakın çabalamayı, mücadele etmeyi afedersiniz kıçlarını yırtsalar amaçlarına ulaşamayan, mutlu olamayan o kadar çok insan var ki şu dünya da, sen mücadele etmiyorsun, sen uğraşmıyorsun demek onların emeklerine büyük haksızlık olur asıl.

Mutlu olmayı kim istemez, yaşamanın amacı zaten bu, mutlu olmak, bunu istemeyen, bunun için çabalamayan bir kişi bile yoktur.

Saygılarımla
 
Kuyucak abim,

dediğin gibi ; ileriyi bilseydik zaten yaşamak istemezdik belki de.

Lakin ortada şanssız ve kötü bi durum var zaten. Hangi mutluluk giden, yitirdiğin bi uzvuna, kol bacak göz herneyse işte, bedel olabilir ?

Hayırsever vatandaşın verdiği iş, taktırdığı protez geri getirir mi kolunu?

Ya da , bulunmuş aşk, peşinden gelen evlilik teselli olabilir mi? Olsa bile ne kadar olur ?

Hadi hepsini geçtim, bu hatun TV'ye çıkmasaydı bunları bulabilir miydi?

[SIZE=1](içimden bi ses sus deşmeeeeeeeeee diyo) [/SIZE]

[FONT=Times New Roman][SIZE=3]Gelelim şans olayına; Yaşamı olumluya çevirebilmek değil mi amaç.. Ne yaşarsan yaşa, kendini mutlu kılabilmek değil miki amaç..[/SIZE][/FONT]

Yaşamı olumluya çevirebilmek, ne yaşarsan yaşa kendini mutlu kılabilmek.. ;

Hah işte biz buna Eğitim psikolojisinde " Öğrenilmiş ÇARESİZLİK" diyoruz !

kısaca;
" -mış gibi yapmak " diyelim de ben burda bitireyim mevzuyu :) Pesimistliğin de bi sınırı var değil mi ? ;)
 
Mutluluk nedir;
Bana göre mutluluk kendini oluşturmaya çalışmaktır.. Her insanın olmak istediği, sahip olmak istedikleri yada görünmek istediği bir konum vardır..Kimlerle olmak istedikleri bellidir..İşte en geniş anlamda kendini oluşturmaktan kastım budur.. Kendini oluşturmaya çalışmak bitmez tükenmez bir süreçtir..Başarılı olursan mutluluğu yakalarsın.. Fakat o süreçte mutlu eder insanı.. Kendini her dakka bir uğraşın içinde bulursun..Başarı şart değil.. Asıl anlatmak istediğim bu..Başarmak kadar uğraşmak ta eşit değerdir bana göre.. Zaten başarıya inanan bir insan olmadım hiç..Başardığın saniye başarı bitmiştir..Başka başarman gereken şeyleri görürsün.. Bu bir insanlık yürüyüşüdür..

Okul bitirmek,işe girmek, başarılı olmak, yuva kurmak olarak, aşamaları adlandırılsa da insan kendisini onları kazanırken kazanır.. İnsan kendisini o aşamalarda tanır geliştirir, mutlu olur yani..

Şans konusuna gelince; Dediklerimde hala ısrarlıyım.. Fakat asıl olarak ;
‘’O yüzden ne sağlam olmak şanstır nede kolu kopmak şansızlıktır başlı başına..’’ diye yazdığımı unutmayın..Mutluluğun temeline sahip olmayı koyarsanız elbet hatalıyım..
Bence mutluluk kendini oluşturmakla açıklanabilir..O yüzden zengin mutsuz ve fakir mutlu vardır.. İlk yazdığım cümle ise Yurdum insanı bu cendereden çıkmak için başına gelen belaya şükredecek halde demiştim..Yani yanlış yolda..
Bu tür haberlerin bize kazandırdığı çok şey olduğuna inanırım..Ortada somut bir olayın bu tür platformlarda tartışılması ortaya sayısız bakış açısı çıkarır..Haberi yada kahramanı kutsamak değildir amaç..

Roacc; Kolun kopmasını dünyanın sonu gibi görmüşsün.. Sıradan insanların engelli fobisi bunlar.. Sana göre zaten ne yapsanız mutlu olamazsınız ki diyorsun..Oysa beni çok mutlu gördün sen..Acaba inanmadın mı diye düşündüm şimdi..Aşkolsun sana..Şöyle diyem sana;
Onlar bana üzülsün yaşamları boyu kolu yok diye..Ama ben mutlu olduğuma inanayım..
Ben onlara üzüleyim, kendilerini mutsuz buldukları halde nasıl katlanıyorlar diye..
 
Uzaktan davulun sesi hoş gelirmiş ya; beni hep rahatsız eder o ses nedense.

Sende yılların yaşanmışlığının mutluluğu var be abi..
Sen bi istisnasın sorgusuz inanırım mutluluğuna.
[SIZE=1](yine de bana aşk olsun mümkünse anti parantez :) )[/SIZE]

Ben bu hatunun durumunu baz alıp yazdım dı yorumumu. Bi çırpıda mutlu olmak kolay olmasa gerek.

Kolun kopması dünyanın sonu değil elbet. Lakin mutluyum türküsünü çalmak için de az zaman geçmesi lazım!

Haksız mıyım?
 
Roacc sana cevap vermek için çok düşündüm..O yüzden gecikti yazı..
Evet haksızsın..

Benim burada asıl vurgulamak istediğim İroni’yi aslında isim değiştirme veriyordu..
Engelli mutsuzdur ! Engellilik ölümden beterdir! Buna benzer önyargılar vardır toplumda..
Bunun yanı sıra daha derinleşmiş, kökleşmiş, taşlaşmış sorunlarla karşı karşıya bu toplum.

Bir babanın kızına koyduğu isme bakın lütfen; GÜLMEZ.. Direnme hiç yok bu isimde.
Bu kız sağlam.. Fakat toplum o kadar kanıksamış ve benimsemiş ki nasıl olsa gülünmeyeceğine bu yaşam diye dayatılan sistemde.. Bu beni ürkütüyor.. Sebebi ne olursa olsun, altında hangi hikaye yatarsa yatsın, isim GÜLMEZ olmamalı..İçinde çok kızdığım umut duygusu bile yok..Kabullenmişlik var.. Mutlu olmak çabası bile baştan engellenmiş kafalarda.. Ne yapsa gülmeyecek nasıl olsa..Gülmemek kader gibi yazılmış kafa kağıdına..

Sonra bir şeyler oluyor ve o kader denilen, yazgı sayılan ona biçilmiş yaşamda değişmeler oluyor.. Hem de öyle piyango ile filan değil.. Bilinmeyen yerden gelen bir mirasla değil..
En olumsuz sayılan, korkulan , ölümden beter sayılan yerden geliyor bu değişiklik..
Fakat kızımızın kafasında bir düşünce oluşuyor..Kendini mutlu saymaya başlıyor..Adını da ESRAGÜL olarak değiştiriyor..
Şimdi burada,’’ hayır sen nasıl mutlu olabiliyorsun’’ deme hakkının nasıl bulabiliriz kendimizde? Hayır sen yanılıyorsun mutlaka sonun perişan olacak..’’Sonun mutsuz olacak nasılsa, bu gün yaşadıklarının anlamı yok’’ nasıl deriz bu kızımıza?

Tek başına anne olmak bile az şey değil bana göre..

Birazda mutsuz sağlamların durumunu düşünsek diyorum ülkemizde..İşsizlik , ekonomik sıkıntı, geleceğe umutsuz bakış, toplum üstündeki ölü toprağını kalınlaştırmış..Nefes alınmıyor.. Tek başına sağlam olmak mutlu olmayı sağlamıyor..Hatta insanlar para için
gönüllü böbreklerini satıyorlar..Yani mutlu olmak için, az biraz gülebilmek için gönüllü engelli oluyorlar.. Burada engellilik mutluluktur demiyorum..Fakat mutsuzluk ve mutluluğun temelinde o yok diyorum.. Sistemin boğmakta olduğu insanlar az biraz nefes almayı bile mutluluk sayıyorlar..
 
Üst Alt