Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Nedim Ünlü

BARBiEBARBiE

Aktif Üye
Üyelik
19 Ağu 2005
Konular
71
Mesajlar
1,693
Reaksiyonlar
1
HİÇ SORMA

Geceden geldim,
Yorgunum!
Dağ taşımaz
Ciğerimin pusunu,
Dağlıyım!

Ağlamak kâr etmez
Gazeline gönlümün.
Son karayı sürmeledi gözüme gün,
El çaresiz, kol bağlıyım ..
Varsam dost kapısına,
Bir parça hasret.
Varsam dost dilinde
Eskinin hatırına;
Medet umarsam
Kurulsun idam sehpam,
İlmeğimi elimle yağlayayım.
Ne yarlardan geçti,
Gitti bu ser ..
Dost bildiğim,
Yorgunum!
Gazelim!
Hasretim
Bir sıcak selama
Riyasız,
Gün yüzü kadar ışıklı,
Güneş sıcaklığında.
Dost bildiğim,
Son dileğim
Kuru bir yer ver,
Taş, toz, toprak fark etmez,
Gözlerinin seyrinde,
Uykusuzum.
Dağlanmış sevdalarım,
Bağlanmış yollarım.
Bir bak doğan günün nabzına
Ölmüş müyüm, sağ mıyım?
Bir sor yarin gönlüne
Bitmiş miyim, var mıyım?
Geceden geldim,

Yorgun,
Hiç sorma,

Yorma;
Bilmem
Yar mıyım, yara mıyım?

Nedim ÜNLÜ

 

BİR KAĞIT BİR KALEM

Bir kağıt, bir kalem,
Bir bardak çayınız var mı
Bana verebileceğiniz?
Bir şiir düştü
Hasret üstü aklıma.
Hangi hayalden kaçarım,
Kimin sevdasıdır içimdeki
Kör karanlık,
Sormayın.
Bir kağıt, bir kalem,
Biraz dostluğunuz var mı
Bana verebileceğiniz?
Bir uzak düştü
Akşam üstü yar aklıma.
Hangi demden geçerim,
Neyin kavgasıdır beynimdeki
Kör karanlık,
Sormayın.
Yansır
Sırlı camda
Yirmi birinci asır.
Kahine gerek yok,
Nostradamus uyusun mezarında;
Göz, gez, arpacık
Kurşunlar ölüm taşır.
Yarını bilsem ne çıkar?
Cellada gerek yok,
Ben yaşayacağım yarında,
Ölümün kod adı: kancık.
Bir kağıt, bir kalem,
Biraz sabrınız var mı
Kendinize verebileceğiniz?
Biraz kendiniz kaldı mı
Bana verebileceğiniz?
Çok değil,
Bir dizelik ancak
Kör, karanlık
Olmayın.

Nedim ÜNLÜ
 
HEPSİ BU

Çocuk su,
Çocuk ekmek,
Çocuk ölüm bu.

Çocuk su,
Çocuk ekmek,
Çocuk yaşamak bu.

Ağlamalısın,
Çığlık çığlığa ..

Çocuk sus,
Çocuk pus,
Çocuk ne bu?

Yüreğimi versem çocuk
Söküp de
İki yüreği taşıyacak beden yok sende.
Yüreğini alsam çocuk
Söküp de
İki yüreği yaşayacak ömür yok bende.

Çocuk Suç,
Çocuk Demek
Çocuk Aşk bu.

Çek git desem
Yüreğini bırakıp geride
Sana senden geriye
Yine sen kalırsın,
Kırılırsın.

Zaman, mekan,
Hayal, gerçek
Ne yaşıyorsan
Çocuk, hepsi bu ..

Nedim ÜNLÜ
 
USTAM

Dünya çocuklarına..

Ustam;
"büyü çabuk, büyü çocuk."
Deme bana.
Yapma be ustam,
Filistin'de çocuklar
Mermi sesine,
Ölüm korkusuna doğarlar.
Bedenleri çocuk,
Ruhları büyük,
Nasır tutar yürekleri.
Şu kırmızı kaydırakta kayarım,
Şu sokakta sek sek oynarım;
Anla beni ustam
O Filistinli çocuk benim.
Nazım Usta'mın dizelerindeki
Yedi yaşındaki
Japon kızıdır benim sevgilim.
Teninin yanığına vurgunum,
Çekik gözlerinin yangınından
Gözyaşlarımı süzerim,
Oyunlar oynarım, çocuktur sevdam.
Yanık nefesini çekerim ciğerlerime
Yaşama sevincimi tazelerim.
Tanrılarla konuşurum her dilde,
Küfürler ederim.
Bir kuş konar gözbebeğime,
Ürkek, rengarenk,
O köy öğretmeninin mezarındaki
Çiçek benim,
Rengarenk düşlerle
Öğretmenimin ellerinden öperim.
Saçlarım kir,
Burnum sümüklü,
Ayağım yalın;
Gülerim o köy öğretmenimin mezarında,
Umuduyla, bilgisiyle
Renkler saçarım gülüşlerimden.
En karasından, renk ahenk
Somali'de kemik kemik
Açlığa yenilirken bedenim,
Anlamını bilmediğim
Kavgaların kurbanıdır kara derim.
Yine de çocuktur düşlerim,
Sinekler konar gözlerime
Hitlerin pis bıyığından uçuşup.
Gaz odalarından geçerim,
Annemi ararım korkularımla,
Yalın ayak yürürüm;
Toplu toplu, ceset ceset, mezar mezar
Büyükler beni kazar.
Çocuktur ölüm benim.
Kızıl akarım,
Kızılırmak'tan Missisipi'ye,
Kartal bakarım
Kartal tüylü şef
Oturan Boğa'nın insan onurunda.
İngiliz bir işgalcinin kemerini
Süsler kafa derim.
Gülerim ben yine,
Kanarken dizlerim
İlk düşüşümde
Canı acır Japon sevgilimin.
Saçlarını çekerim,
Tutam tutam ellerime gelir.
Okşarım sevgiyle, hiç sevilmemiş.
Hiç büyümemiş küllerini
Savururum avuç avuç
Dört bir yanına dünyanın,
Her çocuktan bir parça,
Her çocuğa bin parça
Dağılırım.
Her çocuğa bin dize,
Her çocuğa binlerce anne isterim.
Bundan gayrisine gelmem ustam,
Boşa çağırma beni,
Büyüse de bedenim,
Büyüyemem ustam...

Nedim ÜNLÜ
 
GÖNÜL DERGAHI

Şu gönül dergahına kapı olduk açılmaya,
Kimi elini uzattı açmaya, içeri girmeye,
Kimi elini uzattı kapamaya, kimse girmesin diye;
Bir gün of demedik, sustuk dilsizce.

Şu gönül bahçesine gül olduk dikilmeye,
Kimi elini uzattı dikenimizi sulamaya,
Kimi elini uzattı goncamızı kırmaya;
Bir gün of demedik, sustuk dilsizce.

Şu gönül fermanına köle olduk yazılmaya,
Kimi elini uzattı, boynumuzdan dara asmaya,
Kimi elini uzattı, kolumuzdan zincirleri kırmaya;
Bir gün of demedik, sustuk dilsizce.

Şu gönül sofrasına şarap olduk konulmaya,
Kimi elini uzattı kadehini doldurmaya,
Kimi elini uzattı kaldırıp atmaya;
Bir gün of demedik, sustuk dilsizce.

Şu gönül dünyasına aşık olduk sevmeye,
Kimi elini uzattı yarimiz olmaya,
Kimi elini uzattı yaramız olmaya;
Bir gün of demedik, yaran bekledik,
Yaraları saran bekledik boşa, yıllarca ..

Nedim ÜNLÜ
 
AĞIR HAVA

Aşk kaç kişilik usta?
Ayrılık kaç kişilik?/

Hava ağır ;
Bir hüzün,
Bulutlar yüzün,
Öfke nöbetine tutulmuş rüzgar,
Ağlar .
Ansız, anlamsız çekiliyor beynim
Düşünceler örsüne;
Vura vura,
Vur ha!
Ah le le!

/Eğleşmenin vakti değil/

Eğil başım
Hava uzun,
Hava zehir;
Ha var, ha yok
Bitmiyor
Z/amansız sevda.
Can dar,
Can uçtu uçar,
Kuş/kulu;
Fırtına koptu kopar.

Havada ağır bir yangın,
Telaşı günbatımının
Serime çökmüş ser hoşluk ,
İçimde sensizlik ,
Boşluk
Fikrimde yankın.
Seslensem utanır dil
Lal ,
Sussam tanırsın susuşumdan
Sessizliğim tellal,
Sırça köşk dedikleri kumdan,
Yıkılır içim,
Geçilir geçilmez sanılan c/andan.

Hava ağır;
Bir ağarır, bir kararır,
Yanımda yokluğun,
İçimde yoksulluğun ağrıtan sancısı.
Benimkisi
Karıncanın ekmek araması
Öleceğini bile bile
Üç vakte kadar;
Dere tepe, tepe tepe,
O açlığın peşinde
Tüm türkülerimi
Bir kavgaya tutturmuşum,
Aşk diye
Yüreğini kıble tutmuşum;
Darlanmışım,
Dağlanmışım,
Danlanmışım ,
Silah niyetine sana davranmışım,
Umutsun.
Ölümü bile unutmuşum,
Ölmüyorum.
Faklar haklar beni ya
Sensiz yasak,
Hiç bir faka basamıyorum;
Bilmem nerde nasıl biterim,
Sensiz ölemiyorum.

Havada ağır bir intizar,
Yağmur suratıma küs çarpar;
El bebek, gül bebek
Gün gelecek el verecek
Nice sevda kavgaya,
Bilenecek öfke
Dalına binecek,
Vitrin yosmalarının,
Şehir eşkıyalarının
Göz yaşı ve kan tellallarının
Ar damarına tü/kürülecek!

Fakirin ekmeğidir bu;
Umut,
Bil ki
Fakirliğimdendir sana yoksunluğum.

Sor ki isyanın nedendir?
Z/enginliğimdendir.
Sevda zenginiyim,
Adam yüreğim;
Bir senden öte
-yaşamda pay sahibi-
Her cana verecek
Servetim var.
Güvenirim yüreğime
Dağ durur sol yanımda,
Pişmanlık bilmem,
Dönüp bakmadan ardıma
Vururum yollara,
Başım dik, gururla,
Utanmadan
Bakarım her gün doğan şafağa.

Sor ki ya kederin?
Sorma bilmem!
Kendimi bildim bileli
Sızlar içerim;
Hani kör kütük sarhoş,
Hani sırılsıklam aşık,
Hani intiharın eşiğinde vazgeçiş,
Her canı yananın çığlığında ,
Bir ihtilalde ilk vurulan,
İmbatlara gönül verip
Denizsiz kalmışlıktayım.

Say ki; tüm dünyadaki acılar sırtıma yüklü,
Say ki; benim dalı kırılmış her ağacın kökü,
Say ki; kavuşmamış tüm sevdalar bende öykü.

Öyle bir keder;
Gülüşüm boyun büker,
Derinlerde gizli gizli
Büyür ha büyür.

Hava ağır;
Bir sorgu,
Konuşamıyorum.
Damla damla damlardan
Çakılıyor beynime geçmiş.
Yağmur ;
Ürperir , titrer
İçimde bir çocuk
Korkak,
Nefesini suratıma dayamış rüzgar
Üşüyorum,
Konuşamıyorum.

Sen de yoksun,
Uyumayı unutturan apansız gidişlerin,

Mengenede sıkılıyor ciğerlerim;
Tükürsem kan,
Yutkunsam tuz ,
Un ufak, paramparça, tuz buz
Kemikleşmiş düşüncelerim,
Sende yoksun;
Yalnızlık onur gerektirmiyor,
Erk/ekler ağlamaz,
A/damlar ağlar,
Birde ben.
Birden bire çekip giderim,
Ev yurt viran
Nerdesin?

Sensizlik;
Bir esarettir,
Bir cesaret,
Bir korkudur
Yatağın baş ucuna ilişmiş
Sözü kanatarak çığlığa döker,
Töredir ağa, şıh fermanlı;
Sevmek yasak
Vuruşarak şaki,
Severek ölü bir kız.

İsyandır hiç meydanlara taşamamış,
Kayıp tanrıların kelamıdır unutulmuş,
Sağ yanımdır solumu vurmuş,
Kainata ağır bir küskünlüktür,
Sonsuza eş,
Ah vah, dize vura vura
Dövünüp ağlayıştır
Ana yüreğinde yiten oğula-kıza.

Yüreğin;
Bir sıra dağ, öykünmüş Toroslara,
Asiliği Munzur;
Öfke öfke biçer geçer,
Haksızlığa geçitsiz .

Bir yanı Neruda
Devrimin asal/eti,
Bir yanı Niçe
Aklın delili/ği.

Yol arar sürüsüne, su peşinde,
Bulut koklayan lider fil;
Bir yanı sahra, bir yanı s/av/an,
Peşinde aç sırtlan, aslan.

Bu içimdeki yaşama hırsı değil,
Bil
Can telaşı
Ansız, amansız, kalleş
Bilinmez düşman,
Darda üç fidan,
Pir Sultan; ölümüne konuşan
Ölümsüzlüğe kavuşan.

Sevdam;
Uzun bir öyküdür
Değişmeyen kederi ile
Çağlara kafa tutmuş, aykırı,
Ağlayıştır gözyaşsız,
Sıvasız eyvanlarda
Sıra gecelerinde yanık seslenir,
Dumandır islenir, puslanır
İner geceden beter
Saz tellerine eyvah, ah vurur
Çaresiz,
Kıskıvrak, el kol bağlı
Kıvranır.

Savrulur v/akitsiz sevdalar ardına,
İnletir ölüsü diriyi,
Kanıksar dirisi ölüyü,
Sızlar ciğerinin körüğü
Hal bilmez, tarih yazar geçer
Kazananların şanında
Kaybedenlerin utancını taşırım.
Çor topraklarda bir ağaç biter ansız,
Renksiz, kokusuz, tadı ekşi,
Meyvesi yaşam,
Adı sevda!

Yangın yürekli bir gelin
Kıvrılır girer koynuma
Yılan akışlı,
Cellat bakışlı,
Gün/ah nakışlı;
Sabahsız gecedir
Umutsuzluğu temsil ,
Emsalsiz, tektir,
Bendedir ,
Cehennemdir
Arlanırım.

Havada ağır bir iç çekiş;
Şimşeklenirken ufuk gözlerimde
Milyar düş, düşünüş
Beynimin içinde
Var/sıla yok/sula bakar, çakar geçer.

Ne verirse gök
Yere o kar.

Su akar toprak hayatlaşır,
Sensiz benlik çorlaşır.

Yetmiyor toprak olmak,
Yağ deli deli,
Şimşeklerinle yak tenimi,
Rüzgarının soluğuyla titret,
Bulut bulut çök göz bebeğime,
Yağışınla ıslandığımı hisset.
Aşk olsun yeşerttiğin,
Başkaldırayım filiz filiz,
Bağrım hayat
Koy başını yüreğime yat,
Belki diner kederim.

Veryansın en sık ormanlar
Çığlığımdan ,
Kapkara, göz gözü görmez,
Sis ,pus
Yittiğim en ıssızda
Ne mümkün çare.
Ben adına ozanlar yakılmış
Bir şehirde doğdum,
Ney sesidir çocukluğum
İmranlı’nın meydanında,
Gençliğimde mahpus
Masumluğu kanıtsız
Ve hala aynı sızı içimde
Savrula savrula yıllar önünde
Yorulsa da tükenmez,
Baş eğmez ağır bir keder.

Hayat eker ben b/içerim;
Yalnızlıktır bende,
Çocuktur anasız
Vurulur Filistin’de,
Öykünür kahramanlara
Taş atar tanklara.
Somali’dir aç, susuz,
Semirmiş milletler elinde
Bir lokma uğruna sürünerek
Mültecileşir kendi vatanında.
Bir şairin kızıl aşkıdır
Ontario Gölü’nde yaşanmış,
Dilencinin önüne atılan sadaka
Cennet pazarlığında,
Sorgusuz sualsiz boyun büküp
Yaşanan yoksulluk
Kahire’nin öte yüzünde.
Yusyuvarlak, kaskapital sömürüdür
Dünyanın her yerinde
Gülen , ağlayan, uyuyan
Ne renkte, ne dilde,
Ne dinde olursa olsun,
Çocuk olsun yeter
Sızlarım!

Büyür kederim, büyür isyan;
Hınca hınç bir mahşer ki beynim
Seni içinde kaybederim,
Yüreğim yerin,
Orda kal!

Koca bir boşluk yokluğun,
Yoksulluğum yoldaş
Aşksız ne umut, ne kavga ,
Ne onur, ne ekmek
Hepsi tek yürek;
Adı aşk!

Aşk sen demek;
İşte bundan
Sensiz nefessiz ciğerlerim,
İşte bundan
Sensiz her kavgada yeniğim,
İştesi yok
Yüreksiz yaşar mı insan?
Sen yürek,
Sensizlik ceset,
Sen her,
Sensizlik hiç.
Ben türkülerde doğdum
Sen de büyüdüm,
Yürek iklimim de bin çeşit mevsim,
Her insanı bir evren bildim;
Yanık , uzun, ağıt
Dağıldım ,
Aşk adım;
Deli , kör, zifir, pembe
Biz kesişiminde
Bir çift yürekte doğruldum,
Sızlatma beni!

Hava ağır;
Bir bilinmezlik,
Kimsesizlik ve herkeslik.
Çağrılarım yanıtsız,
Her çığlığa pür telaş
Yürek vermişim,
Ustura ağzı sırata eş
Bir yol seçmişim.
Ceylanım eşimden ayrı,
Dost yok kendimden gayrı,
Tetikte gözlerimin seyri
Kuytularda hain,
Korkak çökertirler yokluğuna;
Bir yanıma gece çöker
Sen yanıma hasret!

Ha/zan elbiseler giyerim
İnsan bul/aşık,
Yıkılır c/esaret
İsyan, hüzün, acı kar/ışık.
Bir yanıma kar boran çöker,
Sen yanıma harabat.

Milyon şair milyar şiir düşer
Fiden bu güne,
Kavrulup sen derdine
Bir dize bile yok,
Çaresiz,
Tarifsiz içimdekine.

Konuşur gibi t/akar,
Kekeme bir yürek bendeki,
Sen ve siz izleri her yeri,
Delik deşik,
Göçebe,
Her acıya kol kanat.
İster kapından kov,
İster soy, sev kanat;
Yaşanıyor içimde engin keder,
Yaşanıyor sen yoksunluğum kıt kanaat.


/kederime çare yok
sensizliğe ise kainat!/


/Kimdir yiyen vurgunu denizsiz?
Neden ölümü süzerim yaşamın kevgirinde?
Sormazsınız;
Keşmekeş şehvetinizle
Aşksa sunduğunuz gerek yok,
En ateşlisine şerh koyar, güler, geçerim,
Bulaşmayın
Ellerim hala insan kokuyor
Yeni ölmüş,
Kabil’in esmer yanında
Başkaldırmış çatal yürekli bir sarhoş
Kenevir tohumu cesediyle
Harlemli aşkına ağ-l-ıyor;
Tüm filozofları
Ve bildiğiniz tüm dilleri getirin;
Tenimin her santimine milyar sızı düşüyor
Beynimde kor şimşek düşünce,
Işık hızını kesip biçip geçiyor.
Tüm dinleri
Ve bildiğiniz tüm tarihleri getirin;
Yüreğimin yangınında evren sil baştan
Karanlığa boğuluyor.
Tüm çocukları
Ve bildiğiniz tüm susmaları getirin;
Bir dağ gözlerimde
Kendini yıkıyor…/




Hava da ağır bir sessizlik;
Delil/eştikçe
Anlamı çözülüyor
Şizofrenlerin k/ayıp dilinin.
Tüm sesler koca bir yalan,
Tek gerçek içimdeki delinin
Durmadan tekrarladığı anlam
/sızılık
“keder/sen” “sen-keder” der
Ve devam eder hayat;
Keskindir küpünde sirke,
Mayasına aşk katsan
Şarap,
İp ince çizgi/sinde şafağın
Kanatmadan gecenin göğsünü ay
Bak,
Topla yıldızları göz göz,
Yankısı olmaz sessizliğin
Yansır şimdiki zaman aynasında halin
Harap.
Hangi tende yanarsan yan,
Hangi öpüşte sönersen sön
Tek kişiliktir yaşamak.


/Kederime çare yok
Sensizliğe ise kainat!/


Yalnızlık kaç kişilik usta?
Yaşam kaç kişilik?


Nedim ÜNLÜ

Şair sıfatını layık gören her cana teşekkürler ve saygımla...
 
SEYRANGAH

Garip,
Çok garip.
Bir çok soruyu sorarak hayata,
Cevaplarını bularak,
Ya da cevapsız kalarak
Yılları eskittik avuçlarımızda,
Her hücremizde ..
Ve bugün
Sil baştan,
Sanki hiç yaşanmamış gibi,
Yedisinde bir çocuk
Aynı soruları,
Aynı acıları,
Aynı cevapları bana sormakta.
Çok ağır,
Mecaz bir intihar çeker yüreğim ..
Off!
Bile yetmiyor;
Sil baştan,
En sondan ne cevap verilebilir hayatın başına?
Ben sonum,
Sen ilk a çocuk!
Ben bitiğim,
Sense yeşeriş!
Git yoluna çocuk
Susarım ..

Nedim ÜNLÜ


Kaleminize, Yüreğinize Sağlık .. Teşekkürler ..:]

Hoş Geldiniz Nedim ÜNLÜ ..



 
ÇEŞİTLİ MAHALLELERDE ÖLÜM


-Siz Mahallinde Ölüm-

Herhangi bir yerinden dünyanın
Size ölümler kotardım
/kotarıyorum ;
bir yürek,
Bir dolu kafa tas,
İki el
İle sımsıkı sarılın diye
Hayata .
Yoksa elleriniz,
Olur ya, ilk ikisi çok bile.
Sadece iki el ise olan,
Nefes al-ver
Ye-iç sev/iş,
Yeter sana et ve ten;
Seni kotarmışım ibret ol diye
Korkma, ölüsün zaten.


-Şiir Mahallinde Ölüm-

Tek hücremden/Adem’den
Yaşama kol açanda
Bilirim ki ölüm bana kolaçanda.
Aşk , doğum sırdaşı
Kalbin asil duruşu,
Bedenimde ihtilal .
Ölüm , yaşam oynaşı
Kalbin hazin vuruşu ,
şakağımda intihar.
Fark eder mi
Ölüm ve yaşam
Neresindeyiz dünyanın?
Farkı nedir adlarımızdan başka,
Acısı ve bıraktıkları
Hep aynı değil mi aşka?



Büyük şehirlerdeki kalabalık
Yalnızlıkların aşkla çarpımından
Devasa hüzünler çıkıyor
Ey aşık!
İnsan aşk ile mi sevişir
Yoksa kavgaya mı bilenir?
Umuda belenirse aşk bekleyişte direnir...
Var mı umut ey şair?
Direnişin mi kırılacak, yoksa sen mi?
Yoksa gülmeleri/ağlamaları
Yasaklı bu kent mi?

Sus şair!
Seni ağartıyor şiir;
Yüreğin tek haneli kom
Eşkıya baskınlarında,
Yürek kevgir.
İçindeki kimdir?
-bilmiyorum-
Sana ağıyor,
Sende ağlıyor…




-Sen Mahallinde Ölüm-

Ne zaman sürmanşete
Yanmış , parçalanmış
Ceset düşse gazeteler,
Seni kan tutar bakmazdın,
Beni şiir tutar,utanır yazmazdım.
Ölümden, acıdan pay isteyen
Sırtlan sanırdım kendimi;
Kaleme kırılır,
Kalemi kırardım.
Ağlardım, susardın.
“Ben umut,
Ben isyan,
Ben aşk,
Ben insan” der susardın.

Oysa ben;
“Ben sağır,
Ben kör,
Ben zehir,
Ben dilsiz,
Ben acılardan gülüş devşiremem,
Bunun için asık suratım
Budur derdim.” derdim.
“Boş ver,
Gel sevişelim” der susardın.


Anlatmak isterdim yıllar var
Sana ey sevgili!
Oysa sen, korkardın ölümden
Susardın …
Ne çok susuyorsun
Ey sevgili,
Çöl gibisin,
Sustukça
Su -su-yor-sun



-Can Mahallinde Ölüm-

Bir düşün;
Kılıç keskin,
Göğsünde ucu
/yırtarken /cana batarken,
Göreceliliğe asılır zaman
Ağır, ağır.
Yırtılır yavaş , yavaş
Et sinir damar,
Kaburga çatırdaması
Kulağının örsünü çekiçleyen,
Beyninde titreşen.
Ciğere değince
Nar gibi / yanar /yarar
-Sayki lav-
Sarsılamazsın ,
İnanamazsın,
Kafatasının arkasına yayılan topyekun
Sancı! şimşeklenir ,
Gözlerin
Göz, göz
Bebeğin/den kurşun sıkar/çıkar.
Diz ,
Çök !
El, kol
Yan düş!
Döş
Cayır, cayır.
Göz bebeğin büyür,
Büyürde inleyemezsin,
İnsanı sızım, sızım sızlatır.
Her dem ağır,
Milyonlarca sene sürerken kıyım
Cümle varlık sağır.
Oysa sevgili
Bir düşün, andır,
Senin sevişmelerinden daha kısa,
Daha ölümcül.

Gel geceden,
Kop heceden
Susmak yerine.
Sonra istersen
Gel alnımın ortasına
Balyoz indir,
Acımı dindir.
Kuşan yüreğini
Ey sevgili !
Gözlerinde anlamsızım
Diline düşür , haykır,
Haykır ki
Herkesçe bilinsin,
“Aşk dindir!”…

-Ben Mahallinde Ölüm-

Ölümü topluyorum
Başımda orak-çekiç,
Başımda hilal,
Başımda istavroz,
Başımda kapital;
Duruşum çırılçıplak,
Alnımın ortasında kurşun / yarası
Kan kızıl bir taç.

Ölümü kokluyorum
Sırtım kefen,
Sırrım sevgili,
Sağırlığım anne,
Körlüğüm kardeş,
Her hücrem infilak ;
Göğsümün ortasında mayın
Alnımda bir tutam saç.

Ölümü soluyorum
Soluksuzum,
Kasım soluyor ömrüm
Gece zifir, gece kör
Başımda yokluk başımda gençlik
Başımda ölüm çığlığı
Her yanım hurda haş
Yaşamın orta yerinde
Artık başımda yoldaş
Bir mermer taş…


Ölümü hohluyorum
Soğuk ellerimde;
Ağıt!
Yaşam etrafımda feryat , figan ,
Yağmur ıslak
Öperken sevgili alnımdan ,
Ölümü soruyorum;
Ne ölüm?
Neden öldüm?
Kim ölü?
Kimse,
Kimse bilmiyor.
Dağlardan , taşlardan,
Nefretten ve aşktan,
Sil baştan,
Ölümü topluyorum
Dört bir yandan Anne!
Sana belli etmeden
Ciğerini söküyorum yerinden
Sızlama/yasın diye ardımdan…

Nedim ÜNLÜ


Hoş Buldum, sevgi ve saygımla...
 
Üst Alt