Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Olasılık dışı! 200-250 kişi arasında olan ben... [O an]

baxter

Üye
Üyelik
24 Haz 2009
Konular
4
Mesajlar
118
Reaksiyonlar
0
Nerden nereye diyorum, şimdi düşününce bunların hepsi benim mi başıma geldi deyip inanamıyorum.

Daha gencecik bir çocuk iken, haşareliğim en üst seviyelerde, daha ele avuca sığmazken kapılardan çıkıp bacalardan, pencerelerden girerken yer yol bilmedigim yöreleri bir bir gezip her seferinde kaybolup tekrardan yolumu bulmaya çalışırken, işte böylesine yaramaz bir çocuk iken acaba cezalandırıldım mı, durul biraz artık mı denildi, emir buyuk yerdenmiydi diye de dusunmeden edemiyorum, peki ne olduda bana boyle oldu?

Diyorum ya oyle ele avuca sığmaz haşere iken yer yon bilmedigim bir yorede olanlar oldu. Beni her haftasonu belki biraz olsun durulur akıllanırım diye bıraktıkları buyukannemlerde, daha henuz "köy" nedir bilmezken. Ilkokul kitaplarında görüp bildiğimiz hayat bilgisi dersinde öğrendiğimizle sınırlı saydığım bir kavramdı hepsi.

Yine böyle en haşere haftasonlarımın birinde buyukannemin peşine takılıpta neymiş bu köy dedikleri yeri görmeye gittiğimde duruldum. Yine yaramazdım, akşam olunca evde durmam istenmişti, büyük annem "Dışarıda düğün var, bir dünya insan. çıkma, oğlum. Kaybolursun" demişti. ama söz dinleyen nerde.. Evet bir düğün vardı, ben o yaşıma bakmadan binbir keşif peşinde. Inek nedir, kuzu nedir, köy evleri nedir, tavuklar nerdedir, bu yanı başımdaki cocuk benim köyde yaşıyan 2. kuşak kuzenim digeri ise onun arkadaşı düğün çevrelerinde koşturup dururken, çocuk aklı işte havanın kararmış olması "engel" değil yaramazlıklara.

Dedim ya düğün var yanı başımızda, davulu bile ilkkez gören ben, daha henüz 11inden yeni yeni gün alan dogum gunune sayılı gün kalan..

Ve sonra bir silah sıkılır, o sıra koşmakta olan ben, belkide 200-250 kişi arasında olan ben, minicik ben, düşüveririm yere, sanırım ki ekrem çelme taktıda düştüm, sanıyorum ben düşmedim tansiyonum düştü..

Sonra gözler kararır, davulun sesinin bile kesildiğini anlarsın, daha bir metreyi yeni yeni aşmış bücür boyunla yerde sere serpe yatarsın, ayakların zonklar. Tıpkı yıllar önce burkuldugu gibi, öyle birşeyler sanırsın, ama kalkmak istediginde kalkamadıgını ve hatta ayakta durulamadığını anlarsın. Ne olucak yine atladın dağdan taştan kırdın bilegini der ve yine ağlarsın.

Olayın ciddiyetini apar topar bir reno12 nin arka koltugunda sereserp e uzanmısken, kazagının kenarından oluk oluk kanarken anlarsın, aradan geçen yarım saat sonra köy kavramı biterde şehire dönersin, geçtiğin caddelerin biri de oturduğun o hep yaramazlık yaptığın semttir. apartmanlardan tanırsın, ters bir şekilde yaterken bile, gecenin bir yarısı olsa bile ve hala kanarken..

Sonrası kesik kesik, tıpkı omuriligimdeki sinirler gibi.. Ameliyat masasına yatırılışın, neşterle üzerinde ki o çok sevdiğin, bir cumartesileri giydiğin kazağın yırtılışı, nöbetçi doktordan ağlıyorsun diye azar işitişin..

Ve ardından, yabancısı oldugun ortamlardan bir başkasına, bir başkasında gece boyunca çırpınışın, herşey bitti sanıp susayışın, bir damla su içmek için o gece ağlayışın, su diye pamuk parçalarını emişin.. Ve ardından, aradan öyle zaman geçmiştir ki gözlerini tekrar açtığında gündüz olmuştur, ama hangi gündüz olduğunu bilmediğin ve hatta hangi mevsim olduğunu bile kestiremediğin bir gündüz. Uyandığında organlarından yarısını, hayatının hemen hemen hepsini kaybettiğin bir gündüz.

Öyle anılar saklar ki o okuldan bozma hastane su an icinde bana, bir kaç hafta sonra ilk gülümseyişin ve ardından hâla yanında olan tüm sevdiklerinin hastane yerini bayrama çevirmesi, belki de hayatın boyunca hiç kimse bu kadar sevinmemişti boyle bir duruma, ama insanın geldiği ve hayatın zorladığı koşullar zaman zaman oyle duruma getiriyor ki "yetinme" halleri başkalaşıyor, bu evrim, bu süreç bütün sevinçlerimizi önceliklerimizi, hayatı herşeyi değiştiriyor..

Bazen düşünüyorum cok mu şansızdım acaba diye.. O kadar kişi, minicik ben, koşan ben, haşere ben, hayatının baharında tüm haşereliğine rağmen okulunda hırslı, çalışkan ve daha ilköğretim yıllarında kendine kariyer hedefleri belirleyen ben. Alabora olmaktan beter bu haller.

Herşeye rağmen yaşamak güzel, ne kadar zor olsa da, biz bedensel engellileri ne kadar zorlasada bu bir hayata tutunma savaşı, döktüğümüz tüm göz yaşlarının bir bedeli var, sevdiklerimiz (cogu zaman) yanımızda ve bu kesinlikle yaşamaya değer.
 
Burada bulunan arkadaşların hemen hemen hepsine bir şekilde piyango vurmuş . :) Yalnız değilsin.

[SIZE=1]Küçük bir not : Böcek fobim var da dayanamadım :) Haşere kelimesinin sözlük anlamı yazıdaki anlamdan çok farklı. Doğrusunun "haşarı" olması gerekiyor . [/SIZE]
 
Bu tamamen ülkemize mahsus insan bile demeyeceğim mahlukatların gösteri yapma
zevkleri yüzünden heba olan fidanlar.
Bütün bu magandaların sıktıkları kurşunların sekerek kendilerini bulması en büyük temennimdir.
 
Öncelikle geçmiş olsun arkadaşım ..İnşallah bir gün, bir gün öğreneceğiz silahın oyuncak olmadığını ve silahla eğlenilmeyeceğini.ama biz öğrenene kadar daha nice canlar yanacak ,nice hayal edilen hedeflenen hayattan başka bir hayat yaşanmaya başlanılacak..

Silahla eğlenen maganda ,silahla eğlenmeseydi aceba dahamı az eğlenecekti..? Bu hal inşallah onun sevdiği değer verdiği kimsenin başına gelmez..
 
Geçmiş olsun Allah yardımcınız olsun ..
 
Arkadaşın öncelikle geçmiş olsun.

Bütün bu olanlara rağmen yaşamak güzel diyebiliyorsan işte olay bitmiştir. Hayatta en ufak bir zorlukta isyan edenlere güzel bir örnek olur diye düşünüyorum. Sebep her ne olursa olsun bu hayatı biz yaşıyorsak en güzel şekilde yaşamalıyız.
 
Biz böyle zihniyetleri kınıyoruz.

öncelikle geçmiş olsun. Biz böyle zihniyetleri kınıyoruz ama hala daha çoğu yerde çocukların eline silah veren zihniyetler var. Böyle şeylerin ağır yaptırımları olmalı. Adamı o silahı aldığına bin pişman etmek lazım. Silahla ateş edince erkek mi oluyor. öğle erkeklik yerin dibine batsın. Silah Tasımak, Bulundurmak suça niyet sayılıp enaz 5 sene hapis verilmeli. (Tecilsiz) O Zaman o erkekleri görürüm ben; Hepsi egoist, kendini ispat peşinde. Silah bulundurmak suç da kim uyguluyor. Sadece silaha el konuyor benim bildiğim...
 
biliyormusun aynı senin gibi bende kaza kurşunu kurbanıyım....çekecek çilemiz varmış desemde inan çözüm değil.....bak şimdilerde kök hücre tedavisinden bahsediliyor...kimbilir belki bizede güler kader....
 
Öncelikle çok geçmiş olsun arkdaşım..Silah bulundurmayı, sıkmayı bir onur ve şeref olarak gören küçük beyinliler oldukca bu işler bitmez.. ayrıcada silahı kampanya ile satmak isteyenlere ne demeli. Alın kapmanya yapıyoruz kim kime daha önce sıkarsa.

teksas misali
 
neden ben veya biz diye olmamalı aslında bizlerinde diğerlerinden hiç bir farkı yok.
bizimde yaşam şeklimiz bu şekilde olacakmış ve hayatımızı bu koşullarda sürdürecekmişiz.başkaları yaşamış olsaydı bizlerin yaşandısını onlarda belki aynı şeyi düşüneceklerdi ama hiçbir zaman neden ben diye bir kavram olmamalı,herkes yaşayacağını yaşayacaktır.
 
Yaramazlık başa bela :)

Hala haşarısın baxter, ele avuca sığmıyosun :D Okurken o bücür çocuğu gözümde canlandırmam hiç zor olmadı desem :)

Ama hayat güzel , Marsta da olsa dii mi :)
 
insanın geldiği ve hayatın zorladığı koşullar zaman zaman oyle duruma getiriyor ki "yetinme" halleri başkalaşıyor, bu evrim, bu süreç bütün sevinçlerimizi önceliklerimizi, hayatı herşeyi değiştiriyor..

Bu kadar anlatılabilirdi herhalde ..yada hissettiklerime bu denli tercüman olunabilirdi

Ama seninde dediğin gibi yaşamak ''her şeye rağmen'' güzel baxter =)

[SIZE=1]Aramıza hoş geldin..[/SIZE]
 
geçmişolsun diyorum öncelikle. ve hayat...hayat tadında yaşamasını biliyorsak ne güzel, ki anladığım kadarıyla ruhundaki o haşarı çocuk oldukçada bunun anlamını bileceksin. paylaşımın için kalbine sağlık...
 
Hayatımızı kontrol edemediğimiz bir kaos çevreliyor.Bu kaos bazen bir trafik kazası ,bazen bir kaza kurşunu, bazen bağışıklık direncimizin düşük olduğu bir anda karşılaştığımız salgın bir hastalık olabiliyor.

Neden o kurşun sana isabet etti?

İnan bana arkadaşım hiçbir mantıklı açıklaması yok.

İllaki isabet edecektiyse neden omurilğine denk geldi?

Bununda hiçbir mantıklı açıklaması yok.

Hayat tamamen bir tesadüfler karmaşası.

Onun içindeki olayları sebep sonuç örgüsüne uydurma çabası ise sadece insanın kendi kafasında oluşturduğu hayali bir şablondan ibaret.
 
Üst Alt