Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Omurilik soğanında tümör oluşan eşim için neler tavsiye edersiniz?

hitabet

Yeni Üye
Üyelik
2 Eyl 2011
Konular
1
Mesajlar
3
Reaksiyonlar
0
Merhaba bu siteyi tavsiye eden kuzenime minnetlerimi sunuyorum ,,,

28 yaşındayım 3 yıılık evliyim 1,5 yaşında bir kızım var ,

eşim 29 yaşında 8 ay önce omurilik soğanında tümör olduğunu öğrendik , bir çok tedavi yöntemi denendi ancak sonuç alınamıyor ? çünki eşim hayta küskün tutunmuyor mücadelesi yok tedvi oalbileceğine innamıyor ?

Bana nasıl yardımcı olabilir siniz ?
 
Çok geçmiş olsun...

Böylesi bir durumla karşılaşıldığında maalesef can yakmayan bir yol yok... Eşiniz her koşulda üzülecek, umutsuzluğa kapılacak... Benim buna karşın söyleyebileceğim tek şey, zaman... Zaman her şeyin ilacı. Bugün can yakan şeyler zamanla sönükleşir ve yeni durumunuza ayak uydurmayı öğrenirsiniz.

Yaşam denen şey böyle bir şey. İşte, hasta olursunuz, canınız yanar, sakatlanırsınız, tekerlekli sandalye kullanmaya başlarsınız, bocalarsınız vs.vs.vs. Sonra bir bakarsınız ki yeni bir sayfa açılıvermiş. Hayat her şekilde güzelmiş. Sanılanın aksine tekerlekli sandalye kullanmak ne zulümdür ne de dramatiktir. Sıradan bir insanlık hali işte...

Eşiniz aynı kişi, omuriliğinde tümör oluşmuş. Eeee? Alışacak. Yaşamın sadece ayaktayken/taş gibiyken/ciksken güzel olduğunu sanıyorsa, yanılıyor. Bunu öğrenecek. İnşallah bu süreç çabuk olur... Yoksa, geçen her an ömürden... Ziyan edilmemeli.
 
merhaba , yazdıkalrınızı çok iyi anlıyorum ancak eşim bu hastalığı atlatamayacağını ve öleceğini düşünüyor çünki doktoru tömörün çok tehlikeli bir eyrde olduğunu söylüyor, hayata küstü :(
 
Öncelikle geçmiş olsun, ağlanmanın moral bozmanın sırası değil, öncelikle yapılacaklar yapılmalı.İyi bir beyin cerrahisinin doğrultusunda ameliyat olacaksa yapılmalı,yapılamıyorsa ışın tedavisi yoksa zamanla vucutta kısmı felçler ,sonuç yatağa bağımlılık.Kim olsa morali bozulur sonuçta bakmakla olduğu eşi ve cocuğu var.Bende omurilik tümörunden ağır ameliyat geçirdim belden aşağısı felç ve his yoktu 8 ay yoğun fizik tedavisi ile ,bugun cok şukur işe gidebiliyorum ,emeklide oldum, kimin aklına gelirdi hasta olacağım 20 yaşlarda ,neden ben dememeli oluyor işte kundaktaki bebekte bile oluyor.Eşinizin üstüne çok düşmeyin, ihmalde etmeyin, gelen gidende cok rahatsız etmesin, tez zamanda sağlığına kavuşur inşanlah.
 
çok geçmiş olsun bende omurilik tümörüne yakalandım 5 ay içinde t 7 den 2 kere tümör aldırdım ikisini de felç olmadan atlattım fakat tümör kanser çıktı en kötüsü dediler ak ciğere veye beyine sıçrar dediler kemetoropi aldım iyi gelmedi tümör aynı yerden büyümeye başladı bei yapacak bi şey yok diye taburcu ettiler o sırada uzun hikaye kısaca anlatayım bursalı müşterim benim halimi gördü bi bitkisel doktor tavsiye etti ve onun bitkşleriyle iyileştim 2 yıl oldu tümörden eser kalmadı çok şükür fakat kaderimmiş 11 ay önce kaza sonucu t 7 den omur ilik koptu sen aynı bölgeden iki ameliyattan kurtul kazadan aynı bölgeden felç kal kaderimmiş ne yapalım iki çocuğum var onlar beni ayakta tutuyor çok şükür kollarım sağlam türkiyede bu ameliyatı yapan benim bildiğim izmirde mehmet zileli ver daha ameliyatlarında felç kalan yok ben ona aldırmıştım tümörü bursadaki bitkiselcinin adı asri satılmış teli 02242223638
 
gorbi20;

verdiğiniz bilgiler gereken yere ulaştı mevlam yardımcınız olsun , rabbim yavrularınzıa ve size hayırlu huzurlu uzun ömür nasip etsin ,
 
Düzeltme

Merhaba, Oncelikle gecmis olsun. Sozu edilen kisi bitkiselci degildir. Kendisi İstanbul Tıp Fakultesi mezunu bir hekimdir ve uzmanlık alani Biyokimyadir. Yardimci docent unvanina sahiptir. Sifali bitkiler uzerine 40 yıldan fazla suren arastirmalari mevcuttur.
 
Ali bey merhaba,
Öncelikle geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.Ben 13 yaşındaki erkek yeğenim için yazıyorum.Geçen sene şubat ayında sol dizindeki ağrı nedeni ile MR çekildi ve diz kapağında bir tümör tesbit edildi.Önce 6 seans Kemoterapi aldı ve sonrasında ameliyat edilerek protez takıldı.3 ay sonra her şey yoluna girdi derken tekrar kontrol amaçlı çekilen Mr da sağ dizinede sıçradığı görüldü ve aynı işlem sağ dizinede yapıldı.Fizik tedavileri başladı.İlk ameliyat dizi yavaş yavaş düzelmeye başlamış ve koltuk değneklerini atmayı düşünürken 2 .diz herşeyi sar başa oldu.Ailece tekrar kemorterapi yapılmamsını ve gerekirse her ay MR çekilmesine kara verdik.1 ay sonra çekilen MR da bu sefer kalça kemiğine ve omurgasına sıçradığını söylediler:((Biz ailece perişan durumdayız ve dün itibarı ile bu tümörün omurgadan ameliyat ile alınmasına karar verildi.Fakat çok riskli bir amleiyat olduğunu söylediler.Ve dün gece nette araştırma yaparken sizin yazınıza rastladım.Hemen kopyalayıp iğer aile fertlerine gönderdim.Özellikle Biyokimya uzmanı Doçent Dr un bu konuda size yardımı, benimde bir yardım alabiliriz yönündeki inançlarıma bir su serpti.

Bu sabah itibarı ile Dr umuz ameliyattan önce Radyoterapi seanslarına başlıyacağını söylemiş.Ey!! yüce rabbim biz kullarında yardımlarını esirgeme,mucizelerinle yüreğimize su serp.Çocuğumuz daha 13 yaşında ve çok korkuyor.Lütfen bu yazımı okuyan herkesten çok önemle rica ediyorum,dualarınızı çocuğumuza yöneltin.Kimin duası kabul olacağı bilinmez.Rabbim herkesin yardımcısı olsun.Acil şifalar versin.
Rabbim siizide çocuklarınıza vede evdiklerinize bağışlasın.Allah yardımcımız olsun.
Saygılarımla,Sağlıklı günler diliyorum.
 
İlginize çok teşekkürler.Allah hepimize yardım etsin.Evet bu konuda deneyimi olanların yorumlarını bekliyoruz.
 
Çok geçmiş olsun Şebnem hanım. İnşallah ameliyat çok iyi geçer ve uzun bir yaşama devam eder yiğeniniz.

Böylesi zamanlarda insan ne yapacağını şaşırır. Bitkiler şunlar-bunlar derken sarılmadığımız yılan kalmaz. Doktorlarınıza güvenin. Sabır.
 
Allah razı olsun Bülent bey,hiç sormayın o kadar zor durumdayız ki,ailece boğazımızda düğüm oluşmuş yutkunamıyoruz bile.Perşembe ve Cuma cyberknıfe denen nokta vuruşlu ışın tedavisi yapıldı.Yarın son bir seans daha var.Arkasından sintigrafi yapılıp tüm vucut taranacak.Cuma günü Akciğer taramasında Rabbime çok şükürler olsun bir şey çıkmadı.Daha küçük olduğu için 1,5 seanslık hareketsiz yatışlar çocuğu çok yıpratıyor,isyan ediyor.
Konu ile ilgili bilgisi hiç yok.Bel fıtğı diyoruz.Her şey benimi buluyor diye isyan ediyor.Kardeşim ve kocası perişan durumdalar.Bizde morallerini yüksek tutmaya çalışıyoruz.Çünkü kişi düşünceleri ile kendi dünyasını yaratıyor.Cuma günü prof.dr Erkan Topuz dan diyet aldık.
Rabbim herkesin derdine deva versin.Allahın yazdığından başka bir şey olmuyor.Mucizelerine inanıp sabırla beklemekten başka bir çaremiz var.
Bu arada profilinize baktım.Hayaliniz Bodrum muş:) Ben 3 yıl öncesi İstanbul un keşmekeşinden kaçıp buraya yerleştim.Yolunuz düşerse misafirim olun:) Sağlıkla kalın.İlginize çok teşekkürler.

Tekrar çok teşekkürler
 
Omurilik Soğanı Tümörü

Merhaba,

Bir arkadaşımın omurilik soğanında 19mm kütü huylu diye tabir ettikleri destroit ur var o alınacak ve ardından radyo terapiye başlanacak. Daha öncede beyin kanaması geçirdi ve her iki gözünde de yüzde 50 görme kaybı var. Kanında pıhtı oluşuyor ve nerede oluşuyor neden oluyor bulunamıyor. Biz bu süreçte ne yapabilirz? Nasıl bir ameliyattır, riskleri nelerdir bilmek istiyorum. Umarım bu sorunu kimse yaşamamıştır ama varsa tecrübelerinizi paylaşmanızı rica ediyorum.
 
Merhaba arkadaşım,
Öncelikle geçmiş olsun dileklerimle.Rabbim acil şifalar versin.Benim de 13 yaşında yeğenim 14 aydır savaş veriyor.Bu arada bizde ailece ciddi araştırmalar içindeyiz.Bu anlamda çok ciddi tedavi alternatifleri okudum .Öncelikle sizden ricam ameliyat olmadan önce İdrar PH değerini ölçtürürmüsünüz.Sağlıklı bir bedenin ,yani alkali bir durumda vucud un PH sı 8 ve üzeridir.Vucut bağısıklık sistemini kaybederse,asidik beslenirse zaman içinde hücreler mantarlaşıyor ve mantarlar çürümeye başlayınca vucud tümör haline dönüştürüyor.Tümörleride besleyen şekerdir.Vucud aldığımız besinler ile asitleşiyor,asit fazlası tamamı ile dışarı atılmazsa yağlarda birikip bağışıklık sistemini çeşitli hastalıklara hazırlıyor.Kanser hücersi hepimizde var ve hepimiz potansiyel kanseriz.Sizden ricam PH yı ölçtürün.Muhakkak iletişim halinde olalım.Hasta ne zaman ameliyat olacak? Sizden haber bekliyorum ona göre size bazı bilgiler aktarmak istiyorum.Sağlıkla kalın.

Hitabet hanım çok geçmiş olsun.Facebook ta KEMAL MİLAR isimli bir bey var.Acil ekleyin ve orda sizin eşiniz gibi bir sürü hastalar ın alternatif tedavi bilgileri ve yorumlarını muhakkak okuyun. Çok faydasını göreceksiniz.İnanın buna.Sağlıkla kalın..

ÇOK ÖNEMLİ MUTLAKA OKUYUN

Kanser ve MS tedavisinde önemli olan asit değil, pH'ı yüksek yiyecek ve içeceklerle beslenmekmiş. Karbonatlı su mucizesi...

ARKADAŞLAR İNTERNETTE YAPTIĞIM ARAŞTIRMALARDAN DERLEDİM, LÜTFEN SİZ DE TANIDIKLARINIZL...A PAYLAŞINIZ.
...
Bu videoda prostat kanseri olup kemiklere metastas yapmış 4.seviyede Terminal, yani ölümcül seviyede artık birşey yapamayız denen bir adamın 2 yıl önce kendi kanserini iyleştirirken bunu nasıl yaptığını açıklayan bir video izleyeceksiniz. Teşhis konulduktan sonra Sodyum bikarbonat kullanarak 5 gün içerisinde idrarındaki pH seviyesini 8 in üzerine çıkartmış.
pH seviyesi vücudumuzdaki her organı etkiler. Ortamın asidik olması işte kanser dediğimiz hastalığın temelini oluşturur.
Kemal Milar

BAKING SODA Kills CANCER,2of2 Matches NC Dr 30years ago.Cured his CANCER 5 days YT=VitoVerns CH - YouTube

https://www.facebook.com/kemal.milar

Kemal Milar :
Karbonatın Kullanımı: Bir büyük bardağa 2 tatlı kaşığı karbonat atıldıktan sonra üzerine az az kaynar su dökülerek köpürtülür ve karbonatın suda iyice çözülmesi sağlanır. Sonra üzerine normal su dökülür, karıştırılır ve içilir ( su sıcak geliyorsa soğumaya bırakılır ve öyle içilir). Eğer Kanser, MS, Diabet hastasıysanız vücudu Alkali hale getirmek için ilk hafta aç karnına yemeklerden 1 saat önce bu uygulama 2 kere tekrarlanır. Sonraki 3 Hafta sadece
sabahları kahvaltıdan önce aç karnına içilerek devam edilir. 1 Ay sonra gidip hastalığınızı kontrol edip iyi olup olmadığınızı görebilirsiniz. Eğer idrarınızdaki pH 7.36 ve üstüyse vücudunuz "Alkali" haldedir, dilerseniz hergün bir çay kaşığı suya karbonat atıp hergün kullanmaya devam edebilir ya da sadece ihtiyaç
duyduğunuzda bunu uygulayabilirsiniz. İdrarınızdaki pH seviyesini öğrenmek için digital pH ölçerler satılıyor, onlardan bir tane alıp hergün tartıya çıkmak gibi idrarınızdaki pH seviyenize bakıp bedeninizin sağlık durumunu anlayabilirsiniz. Digital pH ölçer yerine pH kağıtları satılıyor, bunu da internetten araştırıp öğrenebilirsiniz. Hastaysanız Alkali gıdaları araştırıp mümkün mertebede iyleşene kadar Alkali gıda tüketmeye özen gösterin. Kanser asidik sıvı'dır. Hücrelerin
içerisine yerleşip belirli bir bölgede toplandığında kendisini mantar hastalığı şeklinde gösterir. Kanser, Diabet, MS, Akne, Egzama ve diğer bütün hastalıklar ASİDOZ'DAN KAYNAKLANIR. ALKALİ HALE GELDİĞİNİZDE HASTALIKLARINIZIN HEPSİNDEN ( %99 ) KURTULURSUNUZ. Neye dayanarak söylüyorum bunları;

Kimyager, Mikrobiyolog, Diyetisyen Dr. Robert O Young'a bağlı söylüyorum:

http://www.idefix.com/kitap/kanserden-korkma-modasi-gecmis-tedaviden-kork-ilhami-guneral/tanim.asp?sid=QRM7WNSH2K3NZEBZ6

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=3307

(Doktorunuzun söyleyemedikleri)

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=92946
(Doktorların Büyük Sırrı Kanser Cinayetleri)

pH Mucizesiyle Carmen Newman Göğüs Kanserinden Kurtuluşu;
Carmen Newman 2008 senesinde Göğüs kanserine yakalanmış 2009'a gelindiğinde doktorları ( bu sırada ağlamaklı oluyor çünkü öleceğini düşünmüş büyük bir travma aslında) ona bağışıklık sisteminin çok düşük olduğunu, ne yapacaklarını bilmediklerini ve bir mucize beklemesini söyleyip onu eve göndermişler.

Oda eve dönmüş daha sonra pH Mucizesi kitabını okumuş ve okudukça öğrenmeye ve bilinçlenmeye başlamış. Ve yeşil alkali gıdaları tüketmeye başlamış ve her gün kendisini daha iyi hissetmeye başlamış. Daha sonra Dr. Young'ın özel tedavi merkezine gelmiş ve detoks ve düzgün beslenme programı uygulamışlar. Bir kaç gün önce kan testi yapıldığında artık kanserinden iz kalmadığı görülmüş. Şu anda sağlıklı ve mutlu bir şekilde bu video da kendi hikayesini anlatıyor.
http://www.youtube.com/watch?v=adp8jONIy9Y&feature=share


Kemal Milar:
17 Ocak 2012
İlk sevinç verici haberimi aldım sonunda :)))

Arkadaşımın kız arkadaşının dedesi prostattan ameliyat olurken parça almışlar ve kanser olduğunu ve kemiklere metastas yaptığını söylüyorlar. 80 yaşından büyük olduğu için kemoterapi yapamıyorlar ve yapacak birşey yok diye gönderiyorlar.
Benim vasıtamla arkadaşımın kız arkadaşı dedesiyle konuşuyor. Karısı zorla karbonatlı su içirmeye başlamış. 4 Hafta karbonatlı su içtikten sonra, gittikleri hastanede doktorlar kanser hastalığından iz kalmadığını iyleştiğini söylemişler.


Alkali yaşam nedir önemi faydaları

ALKALİ YAŞAMIN ÖNEMİ

Hücresel seviyede yaşar ve ölürüz. Vücudumuzu meydana getiren milyonlarca hücre hafifçe alkalidir. Ancak hücresel aktivite asit yaşatır ve bu asitliklik hücrenin fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için gerekli olan enerjiyi verir. Her alkali hücre kendi solunumunu kendi yapar ve metabolik atıklarını salgılar.


İnsan vücudu zekidir. Biz gittikçe daha asidik olmaya başladığımız zaman, vücut yaşamsal organlara giren asitlerin yaratacağı hasarı önlemek için savunma mekanizmalarını çalıştırmaya başlar. Bu asidin yağ hücrelerinde depolanması olarak bilinir. Bir defens mekanizması olarak vücut aşırı asidik olmamak için yağ üretir ve bunları yaşamsal organlardan uzak yerlerde adeta paketleyerek depolar. Yağ ilk bakışta yaşamsal organları hasarlanmaktan kurtarmasına rağmen aşırı yağ birikimi daha uzun vadede başka problemlere yol açmaktadır.


ALKALİLİĞİN FAYDALARI

Bugün yaşam stili birçok sağlık problemlerine neden olmaktadır.

Besinlerimizdeki katkılar, yapay maddeler, içtiğimiz suyun, kullandığımız toprağın, soluduğumuz havanın toksit maddelerce artan oranlarla kirletilmesi sonucunda insanlık şimdiye kadar hiç karşılaşmadığı bir durumla karşı karşıya kalmıştır. Vücudumuzun maruz kaldığı ve metabolize ettiği bu kirlilik sonucu ortaya çıkan toksiditeden kurtulma yani detoksifikasyon işlemi arık vücudun doğal kapasitesini aşar duruma gelmiştir.

Durumu daha kötü hale getiren ise, lupus (deri veremi) namotoid artirit, multiple salerosis kronik yorgunluğun gibi belirtilerin artmaya başlamış olmasıdır. Değişik kaynaklardan gelen düşük seviyeli toksiditeyi ilk başta saptamak çok güçtür. Bu toksinlerin yaratmış olduğu "toksin kokteyli" ve kanda vücuda yerleşmiş olan mantar ve bakterilerin de katkıda aşırı asitlilik durumu vücudu ciddi şekilde zayıflatabilmektedir. Büyüyen bu problemin çözümü kanı bu maddelerden mümkün olduğu kadar arındırmakta yatmaktadır.


FAZLA ASİDİK MİSİNİZ?

Vücudumuz alkali dizayn edilmiş olmasına rağmen fonksiyonel olarak asit üretir. Vücudumuzda asit üreten tek organ midedir ve asit sindirime yardımcı olmak amacı ile üretilir. Mide dışında hiçbir organın asidik olması gerekmemektedir. Buna rağmen günümüzün vebası sayılabilecek olan asidoz aynı zamanda birçok hastalığın sinsi ve en yaygın nedenlerinden biridir.

Asidoz genel ve en kısa olarak vücudun işleyebileceğinden daha fazla asidin toplanması olarak tanımlanabilir.

Bu normal bir durum olmayıp tamamı için olmasa bile günümüzde yaygın bir şekilde seyreden dejaneratif hastalıklardan birçoğunun ön nedenidir. Bilinenlerden biri asitlerin yağ hücrelerinde depolanarak mümkün olduğunca yaşamsal organlardan uzak tutulmasıdır.

İnsan vücudu zekidir. Vücutta asitlik oranı artmaya başladığında vücut kendini koruma mekanizmalarını devreye sokmaya başlar.

ASİDOZ'DAN KAÇINMAK İÇİN NEDENLER

1. Asidin mermer yüzeye verdiği zarar gibi asidoz toplar ve atardamarların yüzeylerini erozyona uğratıp kardiyo vasküler yapıları zayıflatır.
2. Serbest radikallerin ve ön yaşlanmayı
3. Kilo kazanma, diabet ve obezliğe neden olur.
4. Kollestrol plakaların oluşmasına neden olur.
5. Kan basıncını bozar, düzensizleştirir.
6. Kritik lipid ve yağ asidi metabolizmasını bozar, karıştırır.
7. Hücrelere dağıtılan oksijen miktarında azalmaya neden olur.

Asidik pH zemin hazırladığı dejeneretif hastalıklar:

•Kardio vasküler damar setliği, kalp krizi, yüksek kan basıncı
•Obezite
•MS, MD, ALS
•Karaciğer, böbrek
•Bunama
•Bağışıklık sistemi yetersizlikleri
•Ostrepoz
•Erken yaşlanma
•Erkeklerde prostat poblemleri

Eğer sağlık probleminiz varsa büyük ihtimalle vücudunuz asidik olmaya başlamıştır.

Vücut pH'nin hafifce alkali olmasını sağlanmaksızın vücudun kendini iyileştirmesi mümkün değildir.

ASİT VE ALKALİ YİYECEKLER LİSTESİ (Listede görüldüğü gibi alkali besinler daha çok, asidik besinler daha az tüketilecek)

http://www.biorezonansankara.com/alkali_asit.pdf


VÜCUTTA ASİT OLUŞTURAN DUYGU VE DÜŞÜNCELER:

Bilinenin aksine, içimizde beslediğimiz olumsuz duygu ve düşünceler, vücudumuzda, yediklerimiz ve içtiklerimizden daha çok asiditeye neden olmakta ve ciddi hastalıklar için ortam yaratmaktadır.

ÖFKELENMEK YA DA KİN TUTMAK İLE ASİT İÇMENİN VÜCUDA ETKİSİ AYNIDIR…!


YÜKSEK ALKALİ OLUŞTURAN DUYGU VE DÜŞÜNCE VE EYLEMLER:

KAHKAHA İLE GÜLMEK

HUZUR DUYMAK

GÜVEN, SADAKAT, MİNNETTARLIK

SEVİLMEK & BEĞENİLMEK & AŞK

NEŞELENMEK

AFFETME DUYGUSU

OLUMLU DÜŞÜNMEK

DOSTLUK, ARKADAŞLIK, KABUL GÖRME

YORULMADAN YÜRÜMEK & EGZERSİZ

DİYAFRAMDAN DERİN NEFES ALMAK

NAMAZ & İBADET, DUA ETMEK

MEDİTASYON

NEZAKET & TATLI DİL & TAKDİR EDİLMEK

DİNLENMEK

SEVİLEN İNSANLARLA ZAMAN GEÇİRMEK

MÜZİK DİNLEMEK & ŞARKI SÖYLEMEK

DOĞAYLA, BAHÇEYLE TOPRAKLA UĞRAŞI

UMUT

DUYGULARI İFADE ETMEK, PAYLAŞMAK

TENSEL ZEVK



YÜKSEK ASİT OLUŞTURAN DUYGU VE DÜŞÜNCELER:

ÖFKELENMEK

KISKANÇLIK DUYGUSU

STRES

KORKU VE ENDİŞE

ŞÜPHE, KAYGI, SİNİRLİLİK

ACI, KEDER

UYKUSUZLUK & AŞIRI YORGUNLUK

NEFRET DUYGUSU

AŞIRI HIRS

AKCİĞER NEFESİ ALMAK

HAREKETSİZLİK

HUZURSUZLUK

OLUMSUZ DÜŞÜNCE

GÜRÜLTÜLÜ ORTAMDA YAŞAM

SÜREKLİ SOMURTMA, KİBİR

AŞAĞILANMA, ALINGANLIK

DÜŞMANLIK

UMUTSUZLUK

YALNIZLIK, İHANETE UĞRAMAK

SIKINTILARI PAYLAŞMAYIP İÇE ATMAK.....


Alkali-Asit dengesinin bozulması:

•Vücudun mineral ve diğer besileri alma kapasitesini düşürür
•Hücrelerdeki enerji üretimini olumsuz etkiler
•Hasarlı hücrelerin onarılması kapasitesi yeteneğini düşürür
•Vücudun detoks yeteneğini azaltır
•Vücudu bitkin ve hastalıklara açık hale getirir

http://www.yorumla.net/saglik/469638-asit-ve-alkali-yiyecek-nedir.html


ASİT VE ALKALİ YİYECEK NEDİR?

Asit ve alkalik yiyecekler konusu karışık bir konu çünkü yemek söz konusu olunca bu kelimeleri kullanmanın birkaç yolu var.

Asitli, asidik, alkalik, bazik yiyecekler:

Yemek kimyası kitaplarında her yiyeceğin “pH değeri” denen bir değeri var. pH , bir sıvının veya maddenin ne kadar asidik veya alkalik olduğunu ölçmek için yaratılmış özel bir skala. Okul yıllarından hepimiz kimya dersinden bu kavramı biliriz. 7.0 nötr olmak üzere 0 (en asidik) ilâ 14 (en alkalik) arasında değişiyor. Yani 0’dan 7’ye yaklaştıkça yiyecek daha az asidik veya 14’ten 7’ye yaklaştıkça daha az alkalik oluyor.

Örneğin, misket limonunun oldukça düşük bir pH değeri var, 2.0 ve pH skalasına göre oldukça asidik. Limonlar 2.2 pH ile biraz daha az asidik. Yumurta beyazı pek asitli değil ve değeri 8.0 pH. Etler de 7.0 civarında pH ile asidik değiller.Sebzelerin çoğu pH aralığının ortasında bir yerdeler. Örneğin kuşkonmazın ph’ı 5.6, tatlı patateslerinki 5.4, salatalığınki 5.1, havuçlarınki 5.0, bezelyeninki 6.2, mısırınki 6.3. Domatesin pH skalasındaki yeri sebzeler arasında en altta, pH’ları 4.0 - 4.6 arasında değişiyor. Bu aralık pH değeri 3.9 olan armutlardan ve 3.5 olan şeftaliden veya 3.4 olan çilekten veya 2.9 olan eriklerden daha yüksek (daha az asidik).

Asit-kül, alkalik-kül yiyecekler:

Yiyeceğin asiditesinden bahsetmenin bir başka yolu da yiyeceğin kendisinin asiditesini değil de yiyecek yendiği zaman vücudun asiditesini ölçmektir. Bir başka deyişle bu ikinci perspektiften bir yiyecek asidik olarak adlandırılmaz, asit oluşturucu olarak adlandırılır da denilebilir.

Bu “asit oluşturucu” kavramına benzer olarak, “asit-kül, alkalik-kül” kavramı vardır. Bu kavrama göre yiyecek vücutta kimyasal olarak parçalanmaz, geride bir kül kalıntısı bırakarak yakılır ve bu kül kalıntısı daha sonra mineral içeriği için ölçülür. Asit-kül yiyecekler geride klorür, fosfor veya sülfür konsantrasyonu yüksek kalıntı bırakan yiyeceklerdir. Bu yiyeceklere “asit-kül” denir çünkü klorür, fosfor ve sülfür vücutta asit yapmak için kullanılan minerallerdir.

Alkalik-kül yiyecekler geride magnezyum, kalsiyum ve potasyum konsantrasyonu yüksek kül bırakan yiyeceklerdir. Bu yiyeceklere “alkalik-kül” denir çünkü bu mineraller vücutta alkalik bileşikler (bunlara baz denir) oluşturmada kullanılır (magnezyum hidroksit, kalsiyum hidroksit, potasyum hidroksit dahil olmak üzere).

Dengeli beslenmeyi önemseyin:

Yiyeceğin asiditesini ölçen asit-kül modeli elbette ki yaşayan bir insan için olan şey değil. Biz yemeğimizi yakmıyoruz ve biz yedikten sonra tek kalan kül değil. Aslında asit oluşturan yiyecekler kavramı pH kavramından çok daha karmaşık.
Bir yiyeceğin ne kadar iyi sindirildiği ne derecede asit oluşturup oluşturmadığını etkileyebilir. Birçok yiyeceğin bileşiminde normalde sindirim sırasında değiştirilebilecek önceden oluşmuş asitler vardır. Ancak sorunlu sindirimi olan bir kişide bu asitler değiştirilemeyebilir ve yiyeceğin asit oluşturucu özellikleri artabilir.

Yeterli ve dengeli beslenmek, yediklerinizi aktif bir yaşam ve düzenli egzersizle dengelemek en doğru yaşam şekli. Bu sebeple yeterli ve dengeli beslenme prensibinden vazgeçmeyin. Özellikle zayıflama hedefiyle tek besin veya düşük kalorili şok diyetler gibi metabolizmanızda kalıcı hasarlar bırakacak dengesiz diyetleri lütfen yapmayın.

Uykuyu olumlu etkileyen besinler:

Araştırmacılar beyindeki seratonin işlevinin de uyku düzenini iyileştirdiğini düşünüyor. Uyku anormallikleri sıklıkla yetersiz beyin serotonin aktivitesine bağlanıyor. Serotonin ve melatonin hormonları iyi bir uyku için önemlidir. Serotonini olumlu etkileyen besinler uyku problemi olanlar için çözüm oluşturabilir.
Örneğin;

Muz: Serotonine olan etkisi dışında magnezyum içerdiği için kaslarınızı gevşetip sizi rahatlatır. Strese karşı koruyucudur, içindeki potasyum da kalp sağlığı ve tansiyon için önemlidir.
Ilık süt: Çocukluğunuzu hatırlayabilirsiniz ama işe yarıyor içine bal karıştımak bu etkiyi güçlendirebilir.
Papatya çayı: Uyumadan bir saat önce içeceğiniz papatya çayı huzurlu bir uykuyu olumlu etkileyebilir.
Keten tohumu veya ceviz: Omega 3 depresyona karşı ve strese karşı etkilidir. Rahatlatarak gece daha rahat uyutur.
Yulaf unu: Melatonin açısından olumlu olduğu düşünülüyor süt ve bal ile karıştırmayı deneyebilirsiniz.
 
Merhaba,

Verdiğiniz bu bilgiler için çok teşekkür ederim. Arkadaşım bu hafta MR a girecek ve muhtemelen önümüzdeki ay ameliyata alacaklar.
 
Öncelikle çok geçmiş olsun!

Eşinizin durumunu bilmeden çok yardımcı olamam; mesela konuşabiliyor mu? veya ellerini kullanabiliyor mu? Sizinle iletişim kurmakta zorluk çekiyorsa mesela bunun için belli donanımlar ve cihazlar var. Bununla ilgili yardımcı olabilirim. Öteki türlü size verebileceğim en büyük tavsiye eşinizin hastalığını kabullenmesine yardımcı olmanız ve yaşam kalitesini olabildiğince yükseltecek çözümler aramanızdır. Moralini yüksek tutmaya çalışın. Ben, işim dolayısıyla fiziksel engellerinden dolayı çok ciddi depresyonlara giren kişilerle çalıştım. Kişi o yola bir kere girdi mi geri dönüşü çok zor oluyor. O yüzden dediğim gibi elinizden geldiğince ona destek olmaya çalışın.
 
24 yasındayım geçen sene omuriliğimden 4,5 -5 cm büyüklüğünde tümör aldılar.Çok riskli bir ameliyatdı.Fakat çok ağrılarım vardı olmak zorundaydım.Sağlığımız için bazı riskleri göze almak zorundayız Rabbim acil şifalar versin.Geçmiş olsun.
 
Üst Alt